Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
Hide
Details
Clear
History :
hammer stone
birbiriyle
History
Sentences
Meanings of
"birbiriyle"
in English Turkish Dictionary : 1 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
birbiriyle
with one another
adv.
Have salt in yourselves, and be at peace
with one another.
Kendinize güvenin ve
birbirinizle
barışık olun.
More Sentences
Meanings of
"birbiriyle"
with other terms in English Turkish Dictionary : 244 result(s)
Category
Turkish
English
Common Usage
1
Common Usage
birbiriyle geçinmek
get along
v.
Do Tom and Mary
get along?
Tom ve Mary
birbirleriyle geçiniyorlar
mı?
More Sentences
General
2
General
(süreçte) birbiriyle bağlantılı oluşma
cline
n.
The professor explained the
cline
of genetic variations.
Dersin hocası genetik varyasyonların
birbiriyle bağlantılı oluşumunu
açıkladı.
More Sentences
3
General
geçinmek (birbiriyle)
get on
v.
How are you and Tom
getting on?
Sen ve Tom nasıl
geçiniyorsunuz?
More Sentences
4
General
birbiriyle ilişkili
interrelated
adj.
Reporting on the objectives and the detailed work programme will take account of these issues, which are
interrelated.
Hedefler ve ayrıntılı çalışma programına ilişkin raporlar,
birbiriyle ilişkili
olan bu hususları dikkate alacaktır.
More Sentences
5
General
birbiriyle aynı
identical
adj.
The two buildings were virtually
identical
.
İki bina
birbirinin
neredeyse
aynısıydı
.
More Sentences
6
General
birbiriyle ilgisi
correlate
n.
7
General
birbiriyle bağlantılı olma
interrelatedness
n.
8
General
birbiriyle ilgisi olan şeylerin her biri
correlate
n.
9
General
sokakların birbiriyle dik açısıyla kesiştiği sokak planı
gridiron pattern
n.
10
General
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması
flyoff
n.
11
General
birbiriyle değiştirilebilme
interchangeability
n.
12
General
birbiriyle değiştirilebilirlik
interchangeableness
n.
13
General
birbiriyle benzeşmeyen şeyler
disparates
n.
14
General
insanların birbiriyle yarış içerisinde olduğu mücadele ortamı
rat race
n.
15
General
birbiriyle değiştirilemezlik
unexchangeability
n.
16
General
herkesin birbiriyle karşılaştığı turnuva
round robin
n.
17
General
birbiriyle ilişkili ya da benzer insanlar ya da şeylerin oluşturduğu grup
constellation
n.
18
General
birbiriyle bağlantılı ya da birbirine benzeyen insanların ya da şeylerin oluşturduğu grup
constellation
n.
19
General
birbiriyle akraba olmayan hane halkı
nonfamily
n.
20
General
faytonun dış bölümünde birbiriyle karşılıklı duran iki arka koltuk
basket [uk]
n.
21
General
insan ve diğer memelilerde görülen, kemiklerin birbiriyle kaynaşık olduğu üst çene
maxillae
n.
22
General
birbiriyle karışık ve şeffaf cama gömülü renkli camdan yapılma ince çubuk ve tüpler
millefiore glass
n.
23
General
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların düzeni
hookup
n.
24
General
birbiriyle aynı tür olan sekiz şeyden sekizincisi
octuplicate
n.
25
General
birbiriyle bağlı tekrar eden birimlerden oluşan desen
diaper
n.
26
General
belirli bir sektörde birbiriyle ilişkili unsurların yer aldığı grup
basket
n.
27
General
birbiriyle bağlantılı şekilde birbiriyle var olma
concomitancy
n.
28
General
(kamu görevlileri) birbiriyle uyuşmayan hareketler sergileme
incompatibility
n.
29
General
birbiriyle uyuşmayanlar
incompatibles
n.
30
General
iki bireyin birbiriyle bağlantı kurma şekli
interpersonal chemistry
n.
31
General
birbiriyle ilişkili iki vücut parçası arasındaki boşluk
interspace
n.
32
General
üç formun birbiriyle eşbiçimli olması
isotrimorphism
n.
33
General
birbiriyle ilgili materyallerin oluşturduğu koleksiyon
folio [new zealand]
n.
34
General
yüzey üzerinde birbiriyle bağlantılı unsurlar
superficies
n.
35
General
birbiriyle yarışmak (iki şey)
pit one against another
v.
36
General
birbiriyle iyi gitmemek
clash
v.
37
General
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek
compare apples to oranges
v.
38
General
birbiriyle mücadele etmek
clash
v.
39
General
birbiriyle boy ölçüşmek
pit one person against another
v.
40
General
birbiriyle geçinmek
get on
v.
41
General
geçinmek (birbiriyle)
get along
v.
42
General
birbiriyle yarışmak
pit one thing against another
v.
43
General
birbiriyle yarışmak
pit one person against another
v.
44
General
birbiriyle konuşmak
speak to each other
v.
45
General
birbiriyle karşılaştırmak
compare with each other
v.
46
General
ilgisiz bir şeyi birbiriyle uyumlu iki şeyin arasına koymak
shoehorn
v.
47
General
derz sıraları birbiriyle çakışmayacak şekilde tuğla döşemek
break joints
v.
48
General
birbiriyle köşe köşeye gelecek şekilde dikmek
mitre
v.
49
General
iki yüzü birbiriyle alakasız madeni para basmak için alakasız kalıpları birleştirmek
mule
v.
50
General
madeni parayı iki yüzü birbiriyle alakasız şekilde basmak
mule
v.
51
General
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimalise
v.
52
General
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimalize
v.
53
General
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimize
v.
54
General
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimize
v.
55
General
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimise
v.
56
General
birbiriyle ilişkilendirilmek
commune
v.
57
General
birbiriyle birleşmek
coapt
v.
58
General
(birkaç şeyi) birbiriyle karıştırmak
comeddle [obsolete]
v.
59
General
birbiriyle birleştirmek
commerge
v.
60
General
birbiriyle karıştırmak
comingle
v.
61
General
birbiriyle evlenmek
intermarry
v.
62
General
birbiriyle ilişkili fikir ve inançlar bütününü yok etmek
devastate
v.
63
General
birbiriyle ilintili olmak
intertwine
v.
64
General
birbiriyle ilgili
interrelated
adj.
65
General
birbiriyle karıştırılmış
intermixed
adj.
66
General
birbiriyle rekabet eden
rival
adj.
67
General
birbiriyle değiştirilebilir olmayan
noninterchangeable
adj.
68
General
birbiriyle mücadele eden
waging
adj.
69
General
birbiriyle değiştirilebilir
interchangeable
adj.
70
General
birbiriyle aynı
same as one another
adj.
71
General
birbiriyle aynı
selfsame
adj.
72
General
birbiriyle aynı
same in
adj.
73
General
birbiriyle kesişmeyen
skew
adj.
74
General
birbiriyle özdeş
numerical [obsolete]
adj.
75
General
üç kişinin birbiriyle yarıştığı (oyun, yarışma)
three-handed
adj.
76
General
birbiriyle kesişen
intersectional
adj.
77
General
birbiriyle ilişkili
intersectional
adj.
78
General
birbiriyle evli
joined
adj.
79
General
birbiriyle evli
united
adj.
80
General
vücut hatları birbiriyle uyumlu
harmonical
adj.
81
General
belirsiz bir şekilde birbiriyle karıştırılmış olan
mixed-up
adj.
82
General
küçük ve birbiriyle ilgisiz ayrıntılarla dolu
busy
adj.
83
General
iki kişinin yalnızca birbiriyle kurduğu ilişkiye dair
one-one [us]
adj.
84
General
birbiriyle iletişimi olmayan
incommunicating [obsolete]
adj.
85
General
birbiriyle münasebeti olmayan
incommunicating [obsolete]
adj.
86
General
birbiriyle eşbiçimli (üç form)
isotrimorphous
adj.
Phrasals
87
Phrasals
aralıklı olarak birbiriyle yer değiştirmek
trade off
v.
88
Phrasals
birbiriyle kıyaslamak/karşılaştırmak
measure someone against someone else
v.
89
Phrasals
birbiriyle uyuşmak
mesh together
v.
90
Phrasals
iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek
graft (something) on
v.
91
Phrasals
iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek
graft on
v.
92
Phrasals
birbiriyle örtüşmek
hold together
v.
93
Phrasals
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) kıyaslamak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
v.
94
Phrasals
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
v.
95
Phrasals
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) mukayese etmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
v.
96
Phrasals
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) boy ölçüştürmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
v.
Phrases
97
Phrases
birbiriyle iç içe olma
there is no daylight between (two things)
expr.
98
Phrases
birbiriyle yakından ilgili/ilişkili olma
there is no daylight between (two things)
expr.
99
Phrases
birbiriyle iyi gitme
hand in hand
expr.
Proverb
100
Proverb
benzer özelliklere sahip insanlar birbiriyle iyi geçinmeye meyillidir
birds of a feather fly together
Colloquial
101
Colloquial
birbiriyle uyumsuz kıyafetler giyip gülünç duruma düşen
fashion faux pas
n.
102
Colloquial
erkek kankaların birbiriyle muhabbeti kesmesi
dudevorce
n.
103
Colloquial
birbiriyle uyuşmayan çift
odd couple
n.
104
Colloquial
birbiriyle bağlantılı iki kişi
bedfellows
n.
105
Colloquial
birbiriyle yakın bağı/bağlantısı/ilişkisi olan kişiler
bedfellows
n.
106
Colloquial
her şey birbiriyle alakalı
everything's connected
expr.
Idioms
107
Idioms
birbiriyle bağlantılı çok sayıda grubu tanımlamak için kullanılan terim
blanket term
n.
108
Idioms
(birbiriyle ilişkili/birbirine bağlı) olaylar/etkinlikler/deneyimler/kişiler vs zinciri
daisy chain
n.
109
Idioms
birbiriyle çelişen duygular
mixed emotions
n.
110
Idioms
birbiriyle çelişen duygular/hisler
mixed feelings
n.
111
Idioms
dikkatini birbiriyle alakasız görevlere verme
switch tasking
n.
112
Idioms
birbiriyle alakasız görevler arasında gidip gelme
switch tasking
n.
113
Idioms
hokey gibi oyuncuların birbiriyle temas ettikleri oyunlarda fiziki darbeyle başa çıkmak ya da başa çıkmaya çalışmak
take the body
v.
114
Idioms
birbiriyle karşılıklı uyum yakalamak
strike sparks off each other
v.
115
Idioms
birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off each other
v.
116
Idioms
birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off each other (or one another)
v.
117
Idioms
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak
ride two horses at once
v.
118
Idioms
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak
ride two horses at the same time
v.
119
Idioms
sınırlı sayıda parçayı birbiriyle farklı şekillerde eşleştirmek
mix and match
v.
120
Idioms
aynı kıyafetleri birbiriyle farklı kombinasyonlar/eşleştirmeler yaparak giymek
mix and match
v.
121
Idioms
birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off one another
v.
122
Idioms
birbiriyle hiç anlaşamamak/kaynaşamamak
be as oil and water
v.
123
Idioms
birbiriyle hiç anlaşamamak/kaynaşamamak
be like oil and water
v.
124
Idioms
(birbiriyle/bir şeyle) eşleşmemek
be at odds (with somebody/something) (about/over something)
v.
125
Idioms
farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak
be different sides of the same coin
v.
126
Idioms
birbiriyle dalaşmak
be at somebody/something hammer and tongs
v.
127
Idioms
birbiriyle dalaşmak
go at somebody/something hammer and tongs
v.
128
Idioms
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek
compare apples with oranges
v.
129
Idioms
karşılaştırılması uygun olmayan çok alakasız iki şeyi birbiriyle kıyaslamak
compare apples with oranges
v.
130
Idioms
birbiriyle bağdaşmayan
as different as chalk and cheese
adj.
131
Idioms
birbiriyle alakasız
as different as chalk and cheese
adj.
132
Idioms
birbiriyle bağdaşmayan
like chalk and cheese
adj.
133
Idioms
birbiriyle alakasız
like chalk and cheese
adj.
134
Idioms
birbiriyle zıt/çatışan amaçlarla
at cross-purposes
expr.
135
Idioms
birbiriyle tartışma/kavga halinde
at each other's throats
expr.
136
Idioms
birbiriyle tartışma/kavga halinde
at one another's throats
expr.
137
Idioms
birbiriyle alakasız
chalk and cheese
expr.
138
Idioms
birbiriyle hiç anlaşamayan/kaynaşamayan
oil and water
expr.
139
Idioms
(birbiriyle) tanış
on speaking terms
expr.
Speaking
140
Speaking
şu anda bazı şeyleri anlamaya/birbiriyle ilişkilendirmeye çalışıyorum
I’m just working through some stuff right now
expr.
Trade/Economic
141
Trade/Economic
birbiriyle değiştirilebilirlik
interchangeableness
n.
142
Trade/Economic
birbiriyle yarışan talep
competing demand
n.
143
Trade/Economic
birbiriyle yarışan talepler
competing demands
n.
144
Trade/Economic
birbiriyle iş yapan birbirine akrabalık ortaklık vb bağlarla bağlı bulunmayan kimselerin bağımsız biçimde hareket ederek yalnızca kendi çıkarlarını düşünecekleri kuralı
arm's length principle
n.
145
Trade/Economic
birbiriyle değiştirilebilirlik
interchangeability
n.
146
Trade/Economic
birbiriyle değiştirilebilirlik
fungibility
n.
147
Trade/Economic
birbiriyle değiştirilebilirlik
exchangeability
n.
148
Trade/Economic
işlerin birbiriyle olan ilgisi
job relationship
n.
149
Trade/Economic
şirketlerin veya devletlerin birbiriyle rekabet ederken birbirine karşı avantaj elde etmek amacıyla bazı avantajlarını veya karlarını düşürecek eylemlere yönelmesi
race to the bottom
n.
150
Trade/Economic
aniden ortaya çıkan şirketlerin birbiriyle kurumsal birleşme furyası/dalgası/çılgınlığı
merger-mania
n.
151
Trade/Economic
şirketlerin birbiriyle birleşme ihtiyacı/gereksinimi
merger-mania
n.
152
Trade/Economic
birbiriyle yarışan teklifler
bidding contest
n.
153
Trade/Economic
birbiriyle değiştirilebilir olan
interchangeable
adj.
Law
154
Law
birbiriyle bağdaşmayan iki suçun tek iddianamede birleştirilmesi
duplicity
n.
Politics
155
Politics
birbiriyle uyumlu çabalar
concerted efforts
n.
156
Politics
(birbiriyle) ahenkli politikalar
coherent policies
n.
157
Politics
birbiriyle mücadeleye sokmak
pit one against another
v.
Advertising
158
Advertising
konu veya ürünleri birbiriyle ilişkilendirerek reklam yapmak
tie in
v.
Technical
159
Technical
birbiriyle değişme sistemi
interchange system
n.
160
Technical
bir çok parçanın birbiriyle kaynamasından oluşmuş birim
weldment
n.
161
Technical
birbiriyle değiştirilebilir mercekler
interchangeable lenses
n.
162
Technical
birbiriyle haberleşme
intercommunication
n.
163
Technical
(birbiriyle) bağlantılı boru tesisatı (sistemi)
interconnecting piping
n.
164
Technical
(grafik teorisinde) bir grafikteki bağımsız olan ve birbiriyle kesişmeyen bir dizi kenara verilen ad
matching
n.
165
Technical
dik açılardaki iki düzlemde titreşim süreleri birbiriyle aynı olan esnek çubuklar
wheatstone's rods
n.
166
Technical
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların düzeni
hookup
n.
167
Technical
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların dizilişi veya düzeni
hook-up
n.
168
Technical
ölçme aparatının iki parçasının birbiriyle temas kurduğu anda bir yöne doğru eğilmesiyle belirlenen hassas seviye
contact level
n.
169
Technical
birbiriyle haberleşmek
intercommunicate
v.
170
Technical
birbiriyle alakalı olmak
interrelate
v.
171
Technical
eriyip birbiriyle kaynaşmak
fuze
v.
172
Technical
eriyip birbiriyle kaynaşmak
fuse
v.
173
Technical
birbiriyle eleştirilebilir/eşleşebilir
intermateable
adj.
174
Technical
birbiriyle alakalı
interrelated
adj.
175
Technical
birbiriyle değiştirilebilir
interchangeable
adj.
Computer
176
Computer
tek birim olarak çalışan birbiriyle bağlantılı ve dengeli bilgisayar seti
metacomputer
n.
177
Computer
bir programın çıktısını diğerine girdi olarak göndererek iki programın birbiriyle haberleşmesini sağlayan mekanizma
pipe
n.
Telecom
178
Telecom
birbiriyle haberleşme
intercommunication
n.
Electric
179
Electric
bir enerji santralinde enerji üreten ana sistem dışındaki tüm diğer sistemleri ve bu sistemlerin birbiriyle birleştirilmesi
balance of plant (bop)
n.
Textile
180
Textile
kadınların birlikte giydiği birbiriyle eşleşen kısa kollu kazak ve hırka
twinset
n.
181
Textile
kadınların birlikte giydiği birbiriyle eşleşen kısa kollu kazak ve hırka
twin-set
n.
182
Textile
birbiriyle uyumlu renk ve desenleri olan
coordinated
adj.
Architecture
183
Architecture
her bir mekanizmanın birbiriyle birden fazla yolla birleştiği mimari
mesh
n.
184
Architecture
birbiriyle ilişkili yapıların oluşturduğu bütün yapı
complex
n.
Automotive
185
Automotive
birbiriyle ilişkili olarak çalışan iki parça arasındaki boşluk
backlash
n.
186
Automotive
birbiriyle değiştirilebilen
interchangeable
adj.
Marine
187
Marine
koy ve okyanus sularının birbiriyle karşıması
exchange of bay and ocean waters
n.
188
Marine
seyir fenerlerinin birbiriyle değiştirilebilme boyutları
interchangeability dimensions of navigation lights
n.
Medical
189
Medical
iki kemik veya organın birbiriyle kaynaşması
symphysis
n.
190
Medical
iki organın şekil ve yapılarını kaybetmeksizin birbiriyle birleşmesi
syzygy
n.
191
Medical
istemli kasların birbiriyle dengeli çalışmaması hali
dyssynergia
n.
Pathology
192
Pathology
istemli kasların birbiriyle dengesini kontrol edememe
motor ataxia
n.
Math
193
Math
her bir çiftinin birbiriyle ortak çarpanı aynı olmayan orantı
discrete proportion
n.
Geometry
194
Geometry
koordinat eksenlerinin birbiriyle oluşturdukları açı
angle of ordination
n.
195
Geometry
ardışık konumları birbiriyle kesişip yüzeyi düzleme dönüştüren (hareketli doğru)
developable
adj.
Statistics
196
Statistics
birbiriyle bağıntılı
intercorrelated
adj.
Physics
197
Physics
yoğunluğu azalan, birbiriyle bağlantılı spektrum hattı dizisi
decrement
n.
Chemistry
198
Chemistry
birbiriyle ilişkili kimyasal maddelerden birine ait veya ilgili
alpha
adj.
199
Chemistry
temas halinde olup birbiriyle karışmayan iki sıvının da çözebildiği
consolute
adj.
Biology
200
Biology
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim
topocline
n.
201
Biology
birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim
cline
n.
202
Biology
birbiriyle ilişkili organizmaların birbirinden ayrı coğrafi bölgelerde meydana gelmesi
allopatry
n.
203
Biology
birbiriyle fark edilebilir şekilde bağlantılı organizma grubu
gens
n.
204
Biology
ortak amaca hizmet eden birbiriyle ilişkisiz parçaların tekrarlaması
irrelative repetition
n.
205
Biology
birbirine benzeyip birbiriyle melezlenemeyen canlı türleri
sibling species
n.
206
Biology
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişimle ilgili
topoclinal
adj.
207
Biology
birbiriyle çiftleşmiş üç farklı ırktan gen taşıyan
trihybrid
adj.
208
Biology
birbiriyle üremeyen
intersterile
adj.
Astronomy
209
Astronomy
çekimsel olarak birbiriyle ilişkili binlerce galaksiden oluşan geniş bir tabaka
great wall
n.
Botanic
210
Botanic
linne sistemine göre birbiriyle veya pistil ile birleşik olmayan sekiz stamene sahip bir bitki takımı
octandria
n.
211
Botanic
birbiriyle dik açılı olan (bitki parçaları)
contrary
adj.
Apiculture
212
Apiculture
iki organın birbiriyle birleşme yeri
commissure
n.
Social Sciences
213
Social Sciences
tarihsel olayları birbiriyle bağlantılı ele alan
pragmatic
adj.
Literature
214
Literature
karakterlerin birbiriyle sırayla konuştuğu şiir
amoebaeum
n.
215
Literature
birbiriyle bağlantılı bir dize serisinin açılış dizesi
hokku
n.
Linguistics
216
Linguistics
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
contronym
n.
217
Linguistics
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
auto-antonym
n.
218
Linguistics
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
autantonym
n.
219
Linguistics
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
contronym
n.
220
Linguistics
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
contranym
n.
221
Linguistics
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
anus word
n.
222
Linguistics
farklı isimler olup birbiriyle ilişkisi olan
heteronymous
adj.
Philosophy
223
Philosophy
gerçekliği oluşturan tüm ilişkilerin içsel ve birbiriyle bağlantılı olduğu doktrini
theory of internal relations
n.
224
Philosophy
(aristo felsefesinde) töz ve ilineklerin birbiriyle bağı
immanence
n.
Environment
225
Environment
birbiriyle ilişkili girişimleri, işletmeleri veya araştırma kurumlarını barındırmak için tasarlanmış alan
park
n.
Geology
226
Geology
birbiriyle ilişkili katmanlar
measure
n.
227
Geology
birbiriyle sürekli olmayan kayaçları ayıran yüzey
discontinuity
n.
Military
228
Military
komutanlar arasında birbiriyle ilişkili sorumluluklar
command relationships
n.
229
Military
(amfibi operasyonlarda) ordu birimlerinin birbiriyle olan paralel komuta-yanıt sistemi
parallel chains of command
n.
Sport
230
Sport
üç yarışmacının birbiriyle mücadele ettiği golf müsabakası
threesome
n.
231
Sport
herkesin sırayla birbiriyle yarıştığı bir turnuva
all-play-all [brit]
n.
232
Sport
bir hücum oyuncusu ile bir savunma oyuncusu birbiriyle yarıştıran oyun
one-on-one
n.
Card
233
Card
herkes birbiriyle partner olacak şekilde kart değişimi yapmak
pivot
v.
Music
234
Music
birbiriyle ilişkili olduğundan tek bir eserin parçaları gibi görülen belirli bir döneme, yere veya besteciye ait şarkılar
songbook
n.
235
Music
birbiriyle birleşik olup aynı anda çalınarak ses çıkarılan (nefesli çalgı)
double-reed
adj.
Cinema
236
Cinema
birbiriyle bağlantılı gidişat veya dizi
continuity
n.
Archaic
237
Archaic
ormanda geçit oluşturan birbiriyle bağlantılı bir grup ağaçsız alan
slade
n.
238
Archaic
esasen birbiriyle ilişkili
commensurate
adj.
Slang
239
Slang
ortak görünüme sahip birbiriyle alakalı bir grup nesne veya fikir
shmear
n.
240
Slang
ortak görünüme sahip birbiriyle alakalı bir grup nesne veya fikir
schmeer
n.
241
Slang
birbiriyle çatışmak
butt heads
v.
242
Slang
birbiriyle takılmak
screw around
v.
Modern Slang
243
Modern Slang
birbiriyle çok yakın bir ilişki içerisinde
all over eachother (all over each other)
adj.
244
Modern Slang
birbiriyle aşırı derecede içli dışlı
all over eachother (all over each other)
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birbiriyle
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy