different - Turkish English Dictionary
History

different

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "different" in Turkish English Dictionary : 18 result(s)

English Turkish
Common Usage
different adj. farklı
different adj. değişik
different adj. başka
General
different n. özge
different adj. muhtelif
different adj. çeşitli
different adj. diğer
different adj. ayrışık
different adj. değişik
different adj. başka türlü
different adj. başka
different adj. ayrı
different adj. ayrımlı
different adj. farklı
different adj. başka başka
different adj. türlü türlü
different adv. farklı bir şekilde
different adv. farklı olarak

Meanings of "different" with other terms in English Turkish Dictionary : 389 result(s)

English Turkish
General
shooting from different angles n. açılama
different methods n. farklı yöntemler
different name n. farklı isim
a different standpoint n. farklı bir açı
a different standpoint n. başka bir açı
a different standpoint n. farklı bir
differential/different effects n. farklı etkiler
different cultures n. farklı kültürler
a different country n. başka bir ülke
different sources n. farklı kaynaklar
different resources n. farklı kaynaklar
different cultures n. değişik kültürler
different paths n. farklı yollar (metodlar)
different tariff n. farklı tarife
different jobs n. değişik işler
different jobs n. farkı işler
different hours n. farklı saatler
different periods of time n. farklı süreler
different magnitude n. farklı büyüklük
different way of saying n. başka bir şekilde söyleniş
have a different opinion v. ayrı fikirde olmamak
bring into a different state v. farklı bir duruma getirmek
become different v. farklılaşmak
grow different v. başkalaşmak
make different v. farklılaştırmak
have a different opinion v. aynı görüşte olmamak
brought into a different state v. farklı bir duruma getirmek
be different v. farklı olmak
see something from a different perspective v. farklı gözle bakmak
see something from a different perspective v. farklı gözle görmek
run away in different directions v. kaçışmak
be different from v. farklılık göstermek
become different v. farklılamak
be perceived as different v. ayrımsanmak
be different v. başka olmak
consider (a matter) from a different angle v. farklı açıdan ele almak
become different v. değişiklik geçirmek
be irresolute (between different opinions) v. kararsız kalmak
be undecided (between different opinions) v. kararsız kalmak
be undecided (between different opinions) v. karar kılamamak
be irresolute (between different opinions) v. karar kılamamak
look from different point of view v. başka yönden bakmak
see from different point of view v. başka yönden bakmak
be known by different names v. farklı isimlerle anılmak
be called by different names v. farklı isimlerle anılmak
look something from a different standpoint v. olaya başka bir açıdan bakmak
approach something from a different standpoint v. olaya başka bir açıdan yaklaşmak
view something from a different standpoint v. olaya başka bir açıdan bakmak
discover different things v. farklı şeyler keşfetmek
look at something from a different aspect v. farklı açıdan bakmak
gain a different viewpoint v. farklı bir bakış açısı kazanmak
take a different approach to something v. farklı açıdan bakmak
gain a different point of view v. farklı bir bakış açısı kazanmak
make different v. fark getirmek
look from different perspectives v. farklı açılardan bakmak
make different v. farklı kılmak
assign a different meaning to v. farklı mana yüklemek
assign a different meaning to v. farklı anlam yüklemek
bring a different approach v. farklı bir yaklaşım getirmek
consider (a matter) from a different angle v. farklı bir açıdan ele almak
be on a different date from year to year v. her sene değişik/farklı tarihlere rastlamak
want a different life v. farklı bir hayat istemek
modulate to a different key v. farklı bir gama/perdeye geçmek
see with different eyes v. farklı gözle görmek
look at it with different eyes v. farklı gözle bakmak
apply a different method v. farklı bir yöntem uygulamak
follow a different method v. farklı bir yöntem izlemek
put someone in a different place v. birini farklı bir yere koymak
be as different as night and day v. birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak
look for someone different v. farklı birini aramak
take a different tack v. farklı bir yol izlemek
take a different tack v. rotayı değiştirmek
come each way in different directions v. aynı yola farklı yönlerden gelmek
be different from the others v. diğerlerinden farklı olmak
think different v. farklı düşünmek
of a different kind adj. başka tür
of a different kind adj. başka çeşitten
utterly different adj. bambaşka
quite different adj. bambaşka
quite different adj. apayrı
a different set of adj. farklı bir … grubu
a different set of adj. farklı bir…grubu
very different adj. taban tabana zıt
different from adj. -den farklı
different in all aspects adj. her yönüyle farklı
different from each other adj. birbirinden farklı
no different from (its) counterparts adj. emsallerinden farksız
completely different adj. apayrı
in different styles adv. değişik şekillerde
in different ways adv. değişik şekillerde
as different as chalk and cheese adv. dağlar kadar farklı
from different points of view adv. çeşitli açılardan
at different times adv. muhtelif zamanlarda
in a different place adv. başka bir yerde
in a different location adv. başka bir yerde
from a different viewpoint adv. başka bir açıdan
with different names adv. farklı isimlerle
at different times adv. değişik zamanlarda
different from those adv. bunlardan farklı olarak
from different viewpoint adv. farklı açıdan
from a different viewpoint adv. farklı bir açıdan
from different point of view adv. farklı yönden
from different point of view adv. farklı açıdan
from a different point of view adv. farklı bir açıdan
from different viewpoint adv. farklı yönden
in a different way adv. değişik bir yolla
in a different way adv. farklı bir yolla
in significantly different ways adv. önemli ölçüde farklı şekillerde
from a different viewpoint adv. farklı bir bakış açısı ile
on different days adv. değişik günlerde
from different/various perspectives adv. çeşitli açılardan
in a different context adv. farklı bir bağlamda
in many different ways adv. birçok farklı şekilde
Phrases
we are from different worlds expr. ayrı dünyaların insanıyız
somewhere different expr. değişik bir yer
somewhere different expr. farklı bir yer
in a different way expr. öbür türlü
different times, different manners expr. her dönemin kendine has özelliği var
different times, different manners expr. her dönemin tutumu/tarzı farklı
different times, different manners expr. zaman değiştikçe tavırlar/tutumlar da değişir
different times, different manners expr. her dönemin davranış biçimi farklı
Proverb
it's different strokes for different folks zevkler ve renkler tartışılmaz
different strokes for different folks zevkler ve renkler tartışılmaz
different persons have different attitudes herkesin bakış açısı farklıdır
it's different strokes for different folks her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
Colloquial
a different matter n. bambaşka bir konu
horse of a different color n. başka bir konu
horse of a different colour n. başka bir konu
horse of a different colour n. bambaşka bir konu
horse of a different color n. bambaşka bir konu
different viewpoint n. farklı açı
different angle n. farklı açı
different point of view n. farklı açı
different things n. farklı şeyler
two different people n. iki ayrı insan
horse of a different colour n. tamamıyla farklı bir konu
horse of a different color n. tamamıyla farklı bir konu
be of different opinions v. anlaşmazlığa düşmek
be of different opinions v. aynı fikirde olmamak
know different v. işin aslının öteki türlü olduğunu bilmek
know different v. öyle olmadığını bilmek/anlamak
know different v. söylenenin aksinin doğru olduğunu bilmek
be of different opinions v. tartışmaya girmek
hit different v. farklı gelmek
hit different v. daha değişik gelmek
hit different v. duygusal gelmek
at different points on the island expr. adanın farklı noktalarında
haven't you ever felt like you were different? expr. hiç kendini farklı hissettiğin olmadı mı?
different as night and day expr. gece gündüz kadar farklı
different as night and day expr. tamamen farklı
same same, but different [thailand] expr. çok ufak bir farkla aynı
same same, but different [thailand] expr. aynısı ama çok ufak bir farklılığı var
same same, but different [thailand] expr. aynısı sayılır
same same, but different [thailand] expr. aralarında çok az bir fark var
Idioms
a totally different ball game n. hiç alışık olunmayan bir durum
a totally different ball game n. bambaşka bir durum
a totally different ball game n. bambaşka bir alem
a totally different ball game n. bambaşka bir durum
different sides of the same coin n. bir elmanın iki yarısı
sing a different tune n. birisine karşı tutumunu değiştirmek (kötüden iyiye)
a different kettle of fish n. o başka mesele
different sides of the same shield n. aynı şeyin iki farklı yönü/açısı
different sides of the same shield n. aynı şeyin iki zıt tarafı
different sides of the same shield n. bir madalyonun iki yüzü
a different kettle of fish n. apayrı bir hikaye/mesele
a different kettle of fish n. bambaşka/apayrı bir konu
a different/new ball game n. (tamamen) farklı/yeni bir durum
a (whole) different/new ball game n. (tamamen) farklı/yeni bir durum
a different color n. başka bir şey
a different color n. tamamen başka bir konu
a different color n. bambaşka bir konu
a different color n. tamamıyla farklı bir konu
a different color n. alakasız bir konu
a totally different ballgame n. hiç alışık olunmayan bir durum
a totally different ballgame n. bambaşka bir durum
a totally different ballgame n. bambaşka bir alem
a totally different ballgame n. tamamen farklı bir durum
different strokes n. farklı zevkler
different strokes n. farklı tarzlar
march to a different beat v. aykırı olmak
march to a different beat v. marjinal/farklı olmak
march to a different beat v. sıra dışı bir/hayat/yaşam tarzı seçmek
march to a different beat v. farklı/ayrı telden çalmak
march to a different beat v. farklı/ayrı bir yol tutturmak/izlemek
march to a different drummer v. aykırı olmak
march to a different drummer v. marjinal/farklı olmak
march to a different drummer v. sıra dışı bir/hayat/yaşam tarzı seçmek
march to a different drummer v. farklı/ayrı telden çalmak
march to a different drummer v. farklı/ayrı bir yol tutturmak/izlemek
whistle a different tune v. ağız değiştirmek
whistle a different tune v. birine tutumunu (iyi yönde) değiştirmek
put a different complexion on (something) v. (bir şeye) yepyeni bir hava kazandırmak
put a different complexion on (something) v. (bir şeye) yepyeni bir bakış açısı kazandırmak
put a different complexion on (something) v. (bir şeye) yeni bir yorum getirmek
put a different complexion on (something) v. (bir şeye) yeni bir anlam kazandırmak
sing a different tune v. ağız değiştirmek
dance to a different tune v. ağız değiştirmek
be on different wavelengths v. ayrı telden çalmak
march to a different tune v. ayrı telden çalmak
march to (the beat of) a different drummer v. ayrı telden çalmak
march to a different drummer v. ayrı telden çalmak
be as different as chalk and cheese v. birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak
be a different kettle of fish v. başka bir hikaye olmak
be a different kettle of fish v. başka bir mesele olmak
dance to a different tune v. döneklik etmek
be as different as chalk and cheese v. dağlar kadar fark olmak
be on different wavelengths v. farklı frekanslarda olmak
march to a different tune (brit) v. farklı telden çalmak
be on different wavelengths v. farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak
try a different tack v. farklı bir yöntem uygulamak
march to a different drummer (us) v. farklı telden çalmak
try a different tack v. farklı bir hareket tarzını benimsemek
be cast in a different mould v. taban tabana zıt olmak
be a different kettle of fish v. tamamen farklı bir konu olmak
try a different tack v. yön/istikamet değiştirmek
be another/a different matter v. o ayrı olmak
be another/a different matter v. apayrı bir konu almak
be another/a different matter v. o başka olmak
be another/a different matter v. başka bir konu olmak
be another/a different matter v. bambaşka bir konu bambaşka bir konu olmak
be in a different league v. farklı bir kulvarda olmak
be in a different league v. farklı bir ligde olmak
be in a different league v. benzerlerine göre üstün bir konumda olmak
be in a different league v. benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak
be in a different league v. farklı bir kalitede olmak
put a different complexion on (something) v. (bir şeye) farklı bir görünüm kazandırmak
put a different complexion on (something) v. (bir şeye) farklı bir yorum katmak
put a different complexion on (something) v. (bir şeyin) çehresini değiştirmek
put a new/different complexion on something v. (bir şeye) yeni/farklı bir görünüm kazandırmak
put a new/different complexion on something v. (bir şeye) yeni/farklı yorum katmak
put a new/different complexion on something v. (bir şeyin) çehresini yenilemek/değiştirmek
put a new/different complexion on something v. (bir şeye) yepyeni/farklı bir hava kazandırmak
put a new/different complexion on something v. (bir şeye) yepyeni/farklı bir bakış açısı kazandırmak
put a new/different complexion on something v. (bir şeye) yeni/farklı bir yorum getirmek
put a new/different complexion on something v. (bir şeye) yeni bir anlam kazandırmak
sing a different song v. birden ağız değiştirmek
sing a different song v. bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek
sing a different song v. bir anda/aniden fikrini değiştirmek
sing a different song v. bir anda bakış açısını değiştirmek
sing a different song/tune v. fikrini değiştirmek zorunda kalmak
sing a different song/tune v. görüşünü/düşüncesini değiştirmek zorunda kalmak
sing a different song/tune v. birden ağız değiştirmek
sing a different song/tune v. bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek
sing a different song/tune v. bir anda/aniden fikrini değiştirmek
sing a different song/tune v. bir anda bakış açısını değiştirmek
tell a different story v. başka/farklı bir hikaye anlatmak
tell a different story v. başka türlü/farklı anlatmak
tell a different story v. birinin söylediğiyle uyuşmayan bir şey anlatmak
tell a different story v. başka/farklı bir şey söylemek
tell a different story v. öyle dememek/söylememek
tell a different story v. aynı şeyi söylememek/göstermemek
tell a different tale v. başka/farklı bir hikaye anlatmak
tell a different tale v. başka türlü/farklı anlatmak
tell a different tale v. birinin söylediğiyle uyuşmayan bir şey anlatmak
tell a different tale v. başka/farklı bir şey söylemek
tell a different tale v. beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek
tell a different tale v. öyle dememek/söylememek
tell a different tale v. aynı şeyi söylememek/göstermemek
wear a different hat v. farklı bir role/pozisyona daha sahip olmak
wear a different hat v. aynı zamanda farklı bir pozisyonu/rolü daha olmak
wear a different hat v. aynı zamanda farklı bir rolde/pozisyonda daha çalışmak
wear a different hat v. aynı zamanda farklı bir rolde/pozisyonda daha görev yapmak
whistle a different tune v. yaklaşımını değiştirmek
whistle a different tune v. fikrini/görüşünü değiştirmek
be a different matter v. bambaşka bir konu olmak
be a different matter v. çok farklı bir durum olmak
be a different matter v. tamamen ayrı bir mesele olmak
march to (the beat of) a different drum v. aykırı olmak/davranmak
march to (the beat of) a different drum v. marjinal olmak/davranmak
march to (the beat of) a different drum v. farklı olmak/hareket etmek
march to (the beat of) a different drum v. sıra dışı bir hayat/yaşam tarzı seçmek
march to (the beat of) a different drum v. farklı/ayrı telden çalmak
march to (the beat of) a different drum v. farklı/ayrı bir yol tutturmak/izlemek
march to (the beat of) a different drum v. toplumsal normlara uymamak
march to (the beat of) a different drum v. toplumsal normların dışında hareket etmek
march to (the beat of) a different drum v. standartlara uymamak
march to (the beat of) a different drum v. standartların dışında hareket etmek
march to (the beat of) a different drum v. topluma ayak uydurmamak
be different sides of the same coin v. bir elmanın iki yarısı olmak
be different sides of the same coin v. birbirine çok yakın iki şey olmak
be different sides of the same coin v. farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak
be on different wavelengths v. ayrı telden çalmak
be on different wavelengths v. farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak
be on different wavelengths v. farklı frekansta olmak
be on different wavelengths v. ayrı kafada olmak
march to (the beat of) a different tune (or drum or drummer) v. ayrı telden çalmak
go a different way v. farklı bir yoldan gitmek
go a different way v. farklı bir yoldan ilerlemek
go a different way v. farklı bir yol izlemek
go a different way v. faklı bir şekilde yapmak/ilerlemek
go in a different direction v. farklı bir yöne gitmek
go in a different direction v. farklı bir yol izlemek
speak a different language v. farklı fikirde olmak
speak a different language v. farklı dilden konuşmak
speak a different language v. aynı dilden konuşmamak
speak a different language v. aynı fikirde olmamak
talk a different language v. farklı fikirde olmak
talk a different language v. farklı dilden konuşmak
talk a different language v. aynı dilden konuşmamak
talk a different language v. aynı fikirde olmamak
speak the different language v. farklı fikirde olmak
speak the different language v. farklı dilden konuşmak
speak the different language v. aynı dilden konuşmamak
speak the different language v. aynı fikirde olmamak
talk the different language v. farklı fikirde olmak
talk the different language v. farklı dilden konuşmak
talk the different language v. aynı dilden konuşmamak
talk the different language v. aynı fikirde olmamak
tell a different, another tale/story v. başka/farklı bir hikaye anlatmak
tell a different, another tale/story v. başka türlü/farklı anlatmak
tell a different, another tale/story v. birinin söylediğiyle uyuşmayan bir şey anlatmak
tell a different, another tale/story v. başka/farklı bir şey söylemek
tell a different, another tale/story v. öyle dememek/söylememek
tell a different, another tale/story v. aynı şeyi söylememek/göstermemek
as different as chalk and cheese adj. birbiriyle bağdaşmayan
as different as chalk and cheese adj. birbiriyle alakasız
different sides of the same coin expr. birbirine cok yakın iki fikir
a different ball of wax expr. bambaşka
as different as night and day expr. gece gündüz kadar farklı
a different ball of wax expr. farklı
a different ball of wax expr. hiç benzer yanı olmayan
a (quite) different story expr. (epeyce) farklı
a (quite) different story expr. (oldukça/çok) farklı
a (quite) different story expr. bambaşka
a (quite) different story expr. (tamamen) farklı
a (quite) different story expr. apayrı
a (quite) different story expr. tamamen ayrı/farklı bir hikaye
a (quite) different story expr. başka/bambaşka bir hikaye
a (quite) different story expr. başka türlü bir hikaye
a (quite) different story expr. bambaşka/başka bir konu
a (quite) different story expr. ayrı bir şey
a (quite) different story expr. başka bir mesele
Speaking
they're as different as chalk and cheese expr. aralarında dağlar kadar fark var
this time it's different expr. bu defa farklı
this place is different expr. burası farklı
do you have this in a different color? expr. bunun başka rengi var mı?
to put it in a different way expr. bir başka deyişle
to put it in different way expr. başka bir deyişle
we have very different lives expr. bizim çok farklı hayatlarımız var
I'll make him dance to a different tune expr. ben ona gösteririm
we are from different worlds expr. biz ayrı dünyaların insanlarıyız
everyone has a different style expr. herkesin tarzı farklıdır
everyone has a different style expr. herkesin farklı bir tarzı vardır
you seem different expr. farklı görünüyorsun
if you hadn't been in prison it would've been different expr. hapse girmemiş olsaydın (her şey) çok farklı olurdu
have you noticed anything different? expr. farklı bir şeyler dikkatini çekti mi?
I want something different expr. farklı bir şey istiyorum
am I so different from him? expr. ondan çok mu farklıyım?
the truth of the matter is different expr. kazın ayağı öyle değil
you are different expr. sen başkasın
you are different expr. sen farklısın
I'm bored I'd like to do something different expr. sıkıldım farklı bir şey yapmak istiyorum
you're no different than anybody else is expr. sen ötekilerden farklı değilsin
Chat Usage
why don't you put different pictures? expr. neden farklı resimler koymuyorsun?
Trade/Economic
netting between different markets n. mahsup
Law
different types of contract n. akdin muhtelif nevileri
materials belonging to different owners n. muhtelif kimselere ait mallar
Technical
different magnetic field intensities n. değişik şiddetteki manyetik alanlar
at different receiving conditions n. farklı alıcı şartlarda
behaviours of door leaves placed between two different climates n. farklı iki iklim arasına yerleştirilmiş kapı kanatlarının davranışları
different kinds of soil n. farklı zemin cinsleri
different periods of heating n. farklı ısıtma süreleri
different applications n. kullanma alanı
Computer
different odd and even pages n. farklı tek ve çift sayfalar
different disk n. farklı disket
go to a different folder expr. farklı bir klasöre git
different first page expr. farklı ilk sayfa
different odd and even expr. farklı tek ve çift sayfa
Textile
ropes of different kinds n. farklı çeşitteki halatlar
Medical
different chromosomal abnormalities n. farklı kromozom anomalileri
different areas of the body n. vücudun değişik bölgeleri
Psychology
different personality n. farklı kişilik
Biology
different cell lines n. farklı hücre dizileri
Slang
same shit different day n. her gün aynı bok
same shit different day n. her gün aynı bok
same shit, different asshole expr. aynı bokun laciverti
same shit different island expr. aynı bokun laciverti
same shite different night expr. aynı bokun laciverti
same shit different smell expr. aynı bokun laciverti
same shit different wrapper expr. aynı bokun laciverti
same shit different toilet expr. aynı bokun laciverti
same shit different day expr. aynı bokun laciverti
ssdd (same shit, different day) expr. her gün aynı bok
ssdd (same shit, different day) expr. aynı bokun laciverti
Modern Slang
a different breed n. herkes gibi olmayan/yaşamayan kimse
a different breed n. farklı bir tür
a different breed n. toplumsal sınırların dışına çıkmaktan korkmayan kimse
anfscd (and now for something completely different) expr. konuyu değiştirmek gerekirse
anfscd (and now for something completely different) expr. tamamen başka bir konudan bahsetmek gerekirse