farklı bir - Turkish English Dictionary
History

farklı bir



Meanings of "farklı bir" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
farklı bir a different standpoint n.

Meanings of "farklı bir" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi cowlick n.
asıl işten farklı ikinci bir gelir kaynağı olan iş sideline n.
bir karakterin ortaya çıkmasından sorumlu olan farklı genler arasında baskılayıcı etkilerin olması durumu epistatic n.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another color n.
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması zeugma n.
farklı bir açı a different standpoint n.
farklı bir bakış an alternative view to n.
metnin farklı bir kültüre/yöreye göre uyarlanması transcreation n.
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam melting pot n.
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması the willing suspension of disbelief n.
yanlış duyulması sonucunda farklı şekilde anlaşılan bir şarkı sözü veya şiir mısrasındaki kelime veya kelime öbeği mondegreen n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması a conflict in terms n.
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse bricoleur n.
eski bir binanın inşa edilme amacından farklı bir amaçla kullanılması adaptive reuse n.
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma animateness n.
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma animation n.
değişik yönlerden bakıldığında farklı renklere bürünen bir zeosit türü tanzanite n.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinthe n.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinth n.
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları back catalogue n.
farklı bir şekilde çizen kimse redrawer n.
farklı bir şekilde karalayan kimse redrawer n.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma reestablishment n.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma re-establishment n.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirme change round n.
a harfinin farklı bir şekilde söylenişi aw [scottish] n.
güney büyük ovalar'da yaşayıp kiowa kabilesinin önemli bir kısmını oluşturan ve bu kabileden farklı olarak bir atabask dili konuşan amerikan yerlilerine mensup kimse kiowa apache n.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj, işaret mixed message n.
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen blaze n.
witney kelimesinin farklı bir söylenişi whitney n.
bazı iskoç ve ingiliz topluluklarında bulunan, üyelerin her hafta belirli bir tutar ödediği ve yapılan ödemelerin her hafta farklı bir üyesine verildiği tasarruf artırım kulübü menage n.
bir ürüne giren farklı bileşenlerin oranı mix n.
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki kombinasyonu mix n.
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki uyumu mix n.
salon dansı adımlarını çeşitli farklı dansların temeli olarak kullanan bir dans türü modern sequence dancing n.
farklı bir zamandan gelen kimse revenant n.
farklı bir dönemin özelliklerini taşıyan kimse revenant n.
kendini farklı bir grup ile özdeşleştirme identification n.
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu odd-man n.
dönüş yeri ilk çıkış yerinden farklı olan bir gidiş dönüş bileti open-jaw n.
bir konuda farklı şekilde aydınlandıklarını iddia eden insanlar illuminati n.
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) kandırma imposture n.
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) aldatma imposture n.
insanlara kendilerinden tamamen farklı durum veya bakış açılarını deneyimlemeyi öğreterek kişilerarası farkındalığı artırmayı amaçlayan bir yöntem consciousness-raising n.
sesin farklı ortamlardan geçerken değişen özelliklerini inceleyen bir bilim dalı diaphonics n.
farklı içerikleri güzel şekilde bir araya getiren eser dish n.
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri colorway n.
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni pincheck n.
farklı disiplinlerden uzmanların sorun çözmek için bir araya geldiği organizasyon sandpit n.
(armacılık) altın rengi olması gerekirken sarının farklı tonlarında görülen bir metal or n.
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü sermocination [obsolete] n.
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı sermocinator n.
(buz pateninde) patencinin farklı kenarlarda üç daire çizmesi ile gerçekleştirilen bir hareket türü serpentine n.
(çin porseleni veya farklı bir yemek takımında) özel tasarım strike n.
farklı bir oluşumun kuklası olan siyasi oluşum subsatellite n.
farklı bir oluşumun üzerine gelen yeni oluşum superstructure n.
farklı bir duruma getirmek brought into a different state v.
farklı bir biçimde yazmak veya söylemek (başka birinin yazdıklarını/söylediklerini) rehash v.
farklı bir duruma getirmek bring into a different state v.
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak converge on v.
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek intermarry with v.
farklı bir bakış açısı kazanmak gain a different point of view v.
farklı bir bakış açısı kazanmak gain a different viewpoint v.
farklı bir yaklaşım getirmek bring a different approach v.
farklı bir açıdan ele almak consider (a matter) from a different angle v.
farklı/yeni bir açıdan bakmak reframe v.
farklı bir hayat istemek want a different life v.
bölgeyi farklı bir kullanım için tahsis etmek rezone v.
farklı bir gama/perdeye geçmek modulate to a different key v.
farklı bir yöntem izlemek follow a different method v.
farklı bir yöntem uygulamak apply a different method v.
hareketli bir araç/uçak grubundan ayrılarak farklı yöne gitmek peel v.
birini farklı bir yere koymak put someone in a different place v.
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek intermarry v.
farklı bir iş kolu aramak look for a new line of work v.
farklı bir yol izlemek take a different tack v.
(konuyu) farklı bir açıdan değerlendirmek readress v.
farklı bir şeyle temizlemek reclean v.
farklı bir şekilde tanımlamak redefine v.
farklı bir karar vermek redetermine v.
farklı bir şekilde çizmek redraw v.
farklı bir şekilde karalamak redraw v.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak reestablish v.
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak re-establish v.
farklı bir şekilde değerlendirmek re-evaluate v.
farklı bir şekilde ifade etmek re-express v.
farklı bir şekilde belirtmek re-express v.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirmek change round v.
farklı bir yola sokmak bend v.
(farklı ögeleri) anlamlı bütün oluşturacak şekilde bir araya getirmek braid v.
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek highjack v.
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek hijack v.
(farklı türden unsurları) bir araya getirmek mix v.
bir şeyin belirli bir noktadaki yoğunluğunu azaltmak ve farklı noktalara dağıtmak decentralise [uk] v.
farklı bir isim, terim veya ifade ile hitap etmek designate v.
(koyunu) farklı bir otlağa alıştırmak haft [dialect] [uk] v.
(bir şeyi) farklı yapıdaki bir şeyle karıştırarak kıvama getirmek contemper v.
farklı bir … grubu a different set of adj.
farklı bir…grubu a different set of adj.
farklı bir şekle bürünmüş transmogrified adj.
farklı bir…grubu a diverse set of adj.
farklı bir … grubu a diverse set of adj.
geniş bir yelpazede farklı a broad range of adj.
maymun soyundan farklı bir tür olarak gelen ape-descendant adj.
farklı ve yeni bir formda sunulan redux adj.
bir şeye karşı tutarsız iki farklı tutum sergileyen two-minded adj.
gerçek modelden farklı bir şekilde kalıp veya döküm olarak yeniden yapılmış ectypal adj.
her zamankinden farklı bir yerde out of one's way [obsolete] adj.
bittiği ya da sona erdiği açıklandığı halde farklı bir versiyonuyla geri dönen zombie adj.
(istihbarat operasyonlarında) ana kaynaktan farklı bir yerden çıkan black adj.
birbirini tamamlayan farklı parçaları bir araya getiren mix-and-match adj.
kalabalıktan ayırıcı farklı bir niteliği olmayan gregarian adj.
farklı bir koku yayan overscented adj.
farklı bir bölgeye ait olan outland adj.
farklı bir gruba ait olan outland adj.
farklı bir şekle bürünen superimposed adj.
farklı bir hale getirilen superimposed adj.
farklı bir biçimde distinctively adv.
farklı bir biçimde differently adv.
farklı bir halde alienly adv.
farklı bir şekilde as distinct from adv.
farklı bir şekilde divergently adv.
farklı bir şekilde disparately adv.
farklı bir şekilde otherwise adv.
farklı bir açıdan from a different point of view adv.
farklı bir açıdan from a different viewpoint adv.
farklı bir yolla in a different way adv.
farklı bir bakış açısı ile from a different viewpoint adv.
farklı bir bağlamda in a different context adv.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirilerek change round adv.
farklı bir şekilde uncustomarily adv.
farklı bir duruma doğru on adv.
farklı bir şekilde different adv.
farklı bir görüşe göre over adv.
farklı bir zamanda forward adv.
Phrasals
(bir şeyi) farklı parçalara ya da kategorilere ayırmak compartmentalize (something) into (something) v.
farklı bir biçimde yeniden oluşturmak recast something in something v.
birini/bir şeyi gözünde olduğundan farklı canlandırmak envisage (someone or something) as (something) v.
(birinden/bir şeyden) farklı (birine/bir şeye) dönüşmek develop from (someone or something) into (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) farklı (biri/bir şey) haline gelmek develop from (someone or something) into (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak differentiate (someone or something) from (someone or something) v.
farklı/belli bir şekilde göstermek recast in (something) v.
farklı/bell, bir şekilde resmetmek recast in (something) v.
farklı bir şekilde hayal/tasavvur etmek recast in (something) v.
farklı/belli bir şekilde tasvir etmek recast in (something) v.
farklı/belli bir şekilde tanımlamak recast in (something) v.
oyuncuya farklı bir proje kadrosunda tekrar yer/rol vermek recast in (something) v.
farklı bir şeye dönüşmek swing to something v.
farklı bir şeye doğru kaymak swing to something v.
farklı bir şeye doğru evrilmek swing to something v.
farklı bir şeye doğru yönelmek swing to something v.
farklı bir şeye/yöne doğru gitmek swing to something v.
farklı bir tutuma kaymak swing to something v.
emekli olup farklı bir yaşam kurmak retire in (something or some place) v.
emekli olup farklı bir yaşam kurmak retire into (something or some place) v.
ilerledikçe farklı bir şeye dönüşmek unfold into something v.
farklı parçaları bir araya getirerek bir şey yapmak patch together v.
farklı parçalardan bir şey oluşturmak patch together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek splice together v.
iki veya daha fazla farklı şeyin genlerini bir araya getirmek splice together v.
iki farklı kaydın/türün birleşiminden yeni bir müzik yaratmak mash up (something) v.
iki farklı türü/kaydı bir araya getirip yeni bir müzik yaratmak mash up (something) v.
emekli olup farklı bir yaşam kurmak retire to (something or some place) v.
yeni bir otama/farklı kurallara veya beklentilere uyum sağlamak accommodate (oneself) to (something) v.
yeni bir otamı/farklı kuralları veya beklentileri benimsemek accommodate (oneself) to (something) v.
(birini/bir şeyi) farklı kaynaklardan soruşturmak ask around about (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) farklı kaynaklardan soruşturmak ask about someone or something v.
(bir şeyden) farklı dallara ayrılmak branch off (from something) v.
(biri/bir şey hakkında) farklı kişileri/bir dizi insanı aramak call around (about someone or something) v.
birinden/bir şeyden farklı olmak contrast with someone or something v.
(bir şeyden) tamamen farklı olmak contrast to (something) v.
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak converge upon (someone or something) v.
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak converge on (someone or something) v.
(yeni/farklı birine/bir şeye) dönüşmek develop into (someone or something) v.
(yeni/farklı biri/bir şey) haline gelmek develop into (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden farklı birine/bir şeye) dönüşmek develop into (someone or something) from (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden farklı biri/bir şey) haline gelmek develop into (someone or something) from (someone or something) v.
bir şeyden farklı olmak differ from something v.
(birinden/bir şeyden) farklı olmak differ from (someone or something) v.
(bir şeyde) farklı olmak differ in (something) v.
(bir yönden) farklı olmak/farklılık göstermek differ in (something) v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek differentiate between (someone or something and someone or something else) v.
(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek differentiate between (someone or something) v.
giderek/yavaş yavaş (farklı bir görünüme, renge, ışığa) bürünmek fade into v.
(farklı bir kanala) geçmek flick over v.
(farklı bir kanalı) açmak flick over v.
(bir ölçüm aracı) farklı bir ölçüm göstermek flick over v.
(parayı) çekip farklı bir yere aktarmak hive off v.
farklı bir izlenim oluşturacak (bir şey) yaratmak gin up (something) [us] v.
(farklı bir ırktan, dinden, topluluktan biriyle) evlenmek intermarry with (someone) v.
farklı/belli bir şekilde göstermek recast in v.
farklı/belli bir şekilde resmetmek recast in v.
farklı bir şekilde hayal/tasavvur etmek recast in v.
farklı/belli bir şekilde tanımlamak recast in v.
oyuncuya farklı bir proje kadrosunda tekrar yer/rol vermek recast in v.
(bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için farklı yerlere bakmak shop around (for something) v.
(birinden/bir şeyden) farklı olmak stand apart (from someone or something) v.
birbirinden farklı/alakasız insanları bir araya getirmek toss together v.
(bir şeyi farklı bir şekilde) ifade etmek translate (something) to (something) v.
(bir şeyi farklı bir sanatsal araçla) ifade etmek translate (something) to (something) v.
(bir şeyi farklı bir sanat dalında) ifade etmek translate (something) to (something) v.
(bir şeyi farklı bir sanat dalına) aktarmak/uygulamak translate (something) to (something) v.
(bir yerin) farklı noktalarına (bir şeyler) saklamak tuck (something) around (some place) v.
(birinden/bir şeyden) farklı olmak vary from (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) farklı olmak vary with (something) v.
Phrases
tamamen farklı bir durum/olay something else entirely v.
bir tecrübeye her insan farklı şekilde tepki gösterir the same fire that melts the butter hardens the egg expr.
farklı bir yer somewhere different expr.
diğerlerinden farklı bir yönü olan with a difference expr.
işler doğru gitmediğinde, farklı bir şey dene when things don't go right, go left expr.
Proverb
farklı bakış açılarından oluşan bir grubun yaptığı iş bütünlük taşımaz, sonuç verimsiz ve kalitesiz olur a camel is a horse designed by a committee
farklı fikirleri taviz vererek tek bir proje altında toplamanın verimsizliğini anlatan söz a camel is a horse designed by a committee
Colloquial
tamamıyla farklı bir konu a horse of another color n.
tamamıyla farklı bir konu horse of a different colour n.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another colour n.
tamamıyla farklı bir konu horse of a different color n.
cehennem (çoğunlukla yazı dilinde kullanılmayan, farklı şekillerde hecelenebilen şaka yollu bir hüsnütabir) h-e-double-toothpicks n.
her zamankinden farklı bir şey a doozy n.
sıkışınca/gerektiği yerde farklı bir şey yapmak punt v.
sıkışınca/gerektiği yerde farklı bir şey uyduruvermek punt v.
izleyici kitlesini genişletmek için farklı karakterleri bir araya getiren crossover adj.
(biriyle/bir şeyle) farklı bakış açılarına sahip out of phase (with someone or something) [uk] adj.
(biriyle/bir şeyle) fikirleri farklı out of phase (with someone or something) [uk] adj.
(biriyle/bir şeyle) farklı görüşlere sahip out of phase (with someone or something) [uk] adj.
www (internet adreslerinin başında kullanılan "world wide web" ifadesinin farklı bir telaffuz şekli) dub-dub-dub expr.
www (internet adreslerinin başında kullanılan "world wide web" ifadesinin farklı bir telaffuz şekli) dubya-dubya-dubya expr.
www (internet adreslerinin başında kullanılan "world wide web" ifadesinin farklı bir telaffuz şekli) dubya-dubya-dubya expr.
iki farklı şeyin kötü bir kombinasyonu neither one thing nor the other expr.
bir sürü farklı şey/iş one thing and another expr.
bir sürü farklı iş, görev (what with) one thing and another expr.
tamamen başka/farklı bir şey whole other thing expr.
Idioms
bir konuda sunulan) farklı seçenekler variations on the theme of something n.
farklı bir alanda yetenek a fine Italian hand n.
farklı bir alanda sahip olunan beceri a fine Italian hand n.
bir şeyin iki farklı/zıt açısı two sides of the same shield n.
bir şeyin iki farklı/zıt yönü two sides of the same shield n.
bir şeyin iki farklı/zıt açısı two sides of a shield n.
bir şeyin iki farklı/zıt yönü two sides of a shield n.
bir meseleye karşı olan iki farklı yaklaşım two sides of a shield n.
bir çok farklı alanda sağladığı başarılar takdire şayan kimse an admirable crichton n.
(tamamen) farklı/yeni bir durum a different/new ball game n.
(tamamen) farklı/yeni bir durum a (whole) different/new ball game n.
farklı bir göz a fresh pair of eyes n.
farklı bir bakış a fresh pair of eyes n.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another n.
tamamıyla farklı bir konu a different color n.
ana dili farklı insanların konuştuğu ortak bir dil a lingua franca [italian] n.
farklı insanların, kültürlerin, fikirlerin bir arada var olduğu ortam a melting pot n.
normalden farklı bir şey a real doozy n.
genelden farklı bir düşünce tarzı/düşünme biçimi a school of thought n.
tamamen farklı bir durum a totally different ballgame n.
tamamen farklı bir durum a (whole) new ballgame n.
çok farklı/çok daha zor bir konu a whole new ball game n.
çok farklı/çok daha zor bir konu a whole other ball of wax n.
tamamen ayrı/farklı bir konu another kettle of fish n.
tamamen ayrı/farklı bir hikaye another story n.
bir araya gelen iki farklı görüşteki/karakterdeki/tarzdaki insan veya grup odd bedfellows n.
birçok farklı şeyi bir araya getiren seçki pick-and-mix n.
farklı bir hayat yolu seçmek reinvent oneself v.
farklı bir hayat seçmek reinvent oneself v.
farklı/ayrı bir yol tutturmak/izlemek march to a different beat v.
farklı/ayrı bir yol tutturmak/izlemek march to a different drummer v.
başarısız olduktan sonra farklı bir koz kullanmak fall back on something v.
bir şeyi o ana kadar kabul edildiğinden çok farklı bir şekilde sunmak stand something on its head v.
bir şeyi o ana kadar kabul edildiğinden çok farklı bir şekilde sunmak turn something on its head v.
farklı bir hareket tarzını benimsemek change tack v.
farklı bir yöntem uygulamak change tack v.
farklı bir yöntem uygulamak try a different tack v.
farklı bir hareket tarzını benimsemek try a different tack v.
tamamen farklı bir konu olmak be a different kettle of fish v.
tamamen farklı bir konu olmak be another kettle of fish v.
yeni veya farklı bir şey denemek have a stab at something v.
yeni veya farklı bir şey denemek make a stab at something v.
yeni ya da farklı bir biçime sokmak change over from (to) v.
çok farklı bir şey/durum olmak be another matter v.
farklı bir kulvarda olmak be in a different league v.
farklı bir ligde olmak be in a different league v.
farklı bir kalitede olmak be in a different league v.
(bir şeye) farklı bir görünüm kazandırmak put a different complexion on (something) v.
(bir şeye) farklı bir yorum katmak put a different complexion on (something) v.
(bir şeye) yeni/farklı bir görünüm kazandırmak put a new/different complexion on something v.
(bir şeye) yeni/farklı yorum katmak put a new/different complexion on something v.
(bir şeye) yepyeni/farklı bir hava kazandırmak put a new/different complexion on something v.
(bir şeye) yepyeni/farklı bir bakış açısı kazandırmak put a new/different complexion on something v.
(bir şeye) yeni/farklı bir yorum getirmek put a new/different complexion on something v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell a different story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell a different story v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell another tale/story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell another tale/story v.
beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek tell another tale/story v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell a different tale v.
başka/farklı bir şey söylemek tell a different tale v.
beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek tell a different tale v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell another story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell another story v.
beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek tell another story v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell another tale v.
başka/farklı bir şey söylemek tell another tale v.
beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek tell another tale v.
farklı bir role/pozisyona daha sahip olmak wear a different hat v.
aynı zamanda farklı bir pozisyonu/rolü daha olmak wear a different hat v.
aynı zamanda farklı bir rolde/pozisyonda daha çalışmak wear a different hat v.
aynı zamanda farklı bir rolde/pozisyonda daha görev yapmak wear a different hat v.
farklı bir şeye başlamak dip one's toes into v.
tamamen farklı bir konu olmak be a whole other kettle of fish v.
tümüyle farklı bir sorun olmak be a whole other kettle of fish v.
çok farklı bir durum olmak be all wet v.
çok farklı bir durum olmak be another matter v.
çok farklı bir durum olmak be a different matter v.
(bir şeyden) dağlar kadar farklı olmak be far/further/furthest removed from (something) v.
bir çok farklı seçeneği değerlendirmek spread (one's) net wide v.
bir çok farklı seçeneği değerlendirmek cast your net wide v.
bir çok farklı seçeneği değerlendirmek spread your net wide v.
konudan sapıp çok farklı bir yere gitmek jump the rails v.
(birinden/bir şeyden) farklı davranmak march out of step (with someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) farklı davranmak march out of time (with someone or something) v.
farklı/ayrı bir yol tutturmak/izlemek march to (the beat of) a different drum v.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj vermek send a mixed message v.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir işaret vermek send a mixed signal v.
(bir şeyden) dünya/dünyalar kadar farklı olmak be worlds world away (from something) v.
(bir şeyden) çok farklı olmak be worlds world away (from something) v.
(bir şeyden) dünya/dünyalar kadar farklı olmak be a world away (from something) v.
(bir şeyden) çok farklı olmak be a world away (from something) v.
bir şeyden çok farklı olmak be far removed from something v.
bir şeyden çok farklı olmak be ffurther removed from something v.
bir şeyden çok farklı olmak be furthest removed from something v.
bir işin bir çok farklı yönünden sorumlu olmak be the chief cook and bottle washer v.
bir işin bir çok farklı yönünü bir arada yapmak/yürütmek be the chief cook and bottle washer v.
bir işin bir çok farklı sorumluluğunu üstlenmek be the chief cook and bottle washer v.
farklı şeyleri bir araya getirmek mix and match v.
farklı şeyleri bir araya getirip uydurmak mix and match v.
sınırla sayıda kıyafeti farklı kombinasyonlarla bir araya getirmek mix and match v.
farklı parçaları birkaç farklı şekilde eşleştirmek/bir araya getirmek mix and match v.
birbirinden farklı fakat birbirini tamamlayan parçaları (kıyafet, eşya) seçip bir araya getirerek uyumlu/düzenli bir takım oluşturmak mix and match v.
bir şeyleri farklı amaçlar için farklı kombinasyonlarla bir araya getirmek/eşleştirmek mix and match v.
herkesin farklı düşündüğü bir konu olmak be a matter of opinion v.
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak be a world away (from something) v.
(bir şeyden) çok farklı olmak be a world away (from something) v.
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak be worlds away (from something) v.
(bir şeyden) çok farklı olmak be worlds away (from something) v.
tamamen farklı bir konu/şey olmak be another thing v.
çok farklı bir konu/şey olmak be another thing v.
bir şeyden dağlar kadar farklı olmak be far/further/furthest removed from something v.
(birinden/bir şeyden) farklı davranmak be out of step (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) farklı telden çalmak be out of tune (with somebody/something) v.
farklı bir kılığa bürünmek be sailing under false colors v.
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak be worlds away (from something) v.
(bir şeyden) çok farklı olmak be worlds away (from something) v.
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak be a world away (from something) v.
(bir şeyden) çok farklı olmak be a world away (from something) v.
(birini/bir şeyi) farklı yenmek beat (someone or something) all hollow [uk/australia] v.
(birini/bir şeyi) açık ara/farklı yenmek blow (someone or something) out of the water v.
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek make fish of one and fowl of another v.
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek make fish of one and fowl of the other v.
farklı bir açıdan görülmek get into focus v.
farklı bir yoldan gitmek go a different way v.
farklı bir yoldan ilerlemek go a different way v.
farklı bir yol izlemek go a different way v.
farklı bir yöne gitmek go in a different direction v.
farklı bir yol izlemek go in a different direction v.
diğerlerinden ayrı/farklı bir yolda yürümek/ilerlemek plough a lonely furrow v.
farklı bir ilgi alanı olmak plough a lonely furrow v.
diğerlerinden ayrı/farklı bir yolda yürümek/ilerlemek plough your own furrow v.
farklı bir ilgi alanı olmak plough your own furrow v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell a different, another tale/story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell a different, another tale/story v.
biri/bir şey hakkında farklı görüşlere sahip divided on adj.
biri/bir şey hakkında farklı fikirlere sahip divided on adj.
(birçok farklı kişinin özellikleri) bir kişide toplanmış (all) rolled into one adj.
farklı bir kimlikle under false pretences expr.
iki farklı görüşteki insan veya grubun bir amaç için bir araya gelmesi make odd bedfellows expr.
iki farklı görüşteki insan veya grubun bir amaç için bir araya gelmesi make strange bedfellows expr.
son derece farklı bir biçimde like nobody's business expr.
(bir şeyden) pek farklı değil little better than expr.
(bir şeyden) çok farklı a far cry from (something) expr.
bir şey eskisinden çok farklı a far cry from something expr.
bir şeyden çok farklı far cry from something expr.
tamamen farklı bir konu/mesele another pair of shoes expr.
tamamen ayrı/farklı bir hikaye (quite) another story expr.
tamamen ayrı/farklı bir hikaye a (quite) different story expr.
bir şeyden çok farklı at odds with something expr.
(farklı duygular/eylemler) bir arada by turn(s) expr.
farklı bir şey yok nothing new under the sun expr.
görüşleri/değerleri/inançları (birinden/bir şeyden) farklı olan out of sync (with someone or something) expr.
(birinden/bir şeyden) farklı telden çalan out of tune with (someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) farklı fikirde out of tune with (someone or something) expr.
Speaking
farklı bir havası var he has this air about him expr.
farklı bir şeyler dikkatini çekti mi? have you noticed anything different? expr.
farklı bir şey istiyorum I want something different expr.
farklı bir havası var she has this air about her expr.
herkesin farklı bir tarzı vardır everyone has a different style expr.
sıkıldım farklı bir şey yapmak istiyorum I'm bored I'd like to do something different expr.
Trade/Economic
alıcıların belli bir dönem içerisinde farklı fiyat düzeylerinden satın almak istedikleri miktar demand n.
aynı fabrikada ufak partiler halinde farklı malların üretilmesine olanak sağlayan türde bir otomasyon flexible manufacturing system n.
belli endüstrideki bir firmanın farklı endüstrideki bir başka firma ile birleşmesi conglomerate merger n.
boş hipotezde ifade edilenden farklı bir açıdan hareket edilerek oluşturulan hipotez alternative hypothesis n.
bir şirket içinde birbirinden farklı departmanlarda çalışma rotating jobs n.
bir işletmenin farklı kaynaklardan oluşan sermaye yapısı capital structure n.
bir tesadüfi değişkenin farklı olasılıklarını gösteren fonksiyon probability distribution n.
farklı kişiler için çalışan daktilografların (sekreterlerin) bir arada bulunduğu oda/salon secretarial pool n.
farklı kişiler için çalışan daktilografların (sekreterlerin) bir arada bulunduğu oda/salon typing pool n.
farklı kaynaklardan gelen gelir ve harcama akımlarının bir araya toplanarak genel miktara ulaşma aggregation n.
farklı gruplara eşit şekilde davranıldığı görüntüsü veren tarafsız uygulamaların, gerçekte bir grubu diğerine karşı kayıran veya diğer gruba nazaran mağdur eden etkiler doğurması ve bu olumsuz etkilerin işletme gerekleri ile açıklanamaması disparate impact n.
istatistik incelemesinde kullanılan herhangi bir ekonometrik model olasılık dağılımlarının birbirlerinden farklı olması heteroscedasticity n.
farklı şirketler tarafından kontrol edilen bir petrol kaynağının müşterek gelişimi unitization n.
16-19. yüzyıllarda japonya'da kullanılıp farklı boyut ve ağırlıklarda basılan büyük ve oval bir altın sikke oban n.
16-19. yüzyıllarda japonya'da kullanılıp farklı boyut ve ağırlıklarda basılan büyük ve oval bir altın sikke obang n.
financial times tarafından oluşturulan ve avrupa kıtasından yüz farklı firma faaliyetini kapsayan bir hisse senedi endeksi financial times stock exchange eurotrack 100 index n.
fon sağlamayıp kredi veren bir finans kurumu vasıtasıyla, farklı bir ülkede bir şirketten diğerine verilen (kredi) back-to-back adj.
1999'da farklı gaz ve elektrik düzenleyici kuruluşlarının birleşmesiyle oluşan bir devlet kurumu ofgem (office of gas and electricity markets) [uk] abrev.
Law
bir hakimin farklı bir nedenle çoğunluğun kararına uyması concurring opinion n.
daha iyi bir sonuç alabilmek için farklı bir mahkemenin seçilmesi forum shopping n.
farklı bir bölgede başka bir dava açmama emri anti-suit injunction n.
aynı haktan iki çıkarı olup farklı muamele gören bir kimseye adil talepler doğrultusunda tüm haklarının verilmesi merger n.
adli kararın, mahkeme celbinin veya farklı bir belgenin genellikle üzerinde yer alan bir not ile şerif veya farklı bir yetkili tarafından ilgili belgenin düzenlendiği mahkemeye tebliğ edilmesi veya gönderilmesi return n.
jürinin mahkeme kararından farklı bir sonuca ulaşamayacağının öngörüldüğü durumlarda davaya bakan hakimin verdiği karar directed verdict n.
farklı bir suç esnasında taksirle adam öldürme felony murder n.
abd'de farklı bir eyaletten (ikamet edilen eyaletten, şirketin kayıtlı olduğu eyaletten) foreign [us] adj.
Politics
mevcut siyasi oluşumlardan daha farklı bir görüşün oluşturulması triangulation n.
birden çok siyasi makam için oylama yapılan bir seçimde oy pusulasında farklı partilerden adayların bulunması split-ticket voting n.
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı potemkin village n.
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı potyomkin village n.
20 farklı ülkede terörist saldırılar düzenlemiş filistin kökenli uluslararası bir terör örgütü revolutionary organization of socialist muslims n.
20 farklı ülkede terörist saldırılar düzenlemiş filistin kökenli uluslararası bir terör örgütü fatah-rc n.
20 farklı ülkede terörist saldırılar düzenlemiş filistin kökenli uluslararası bir terör örgütü black september n.
20 farklı ülkede terörist saldırılar düzenlemiş filistin kökenli uluslararası bir terör örgütü arab revolutionary brigades n.
20 farklı ülkede terörist saldırılar düzenlemiş filistin kökenli uluslararası bir terör örgütü abu nidal organization n.
(orta çağ'da) bir mülk ile bu mülk arazisi üzerinde yaşayan farklı özgürlük derecelerine sahip serflere ve kiracılara hükmeden arazi sahibinden meydana gelen ve ekonomik olarak kendi kendine yetebilen sosyal, ekonomik ve idari bir teşkilat manor n.
aynı kişi tarafından kanuni olarak tek bir seçimde farklı yerlerde oy kullanılması multiple voting n.
mevcut siyasi oluşumlardan farklı bir görüş oluşturarak yeni parti kurmak triangulate v.
bir şeyin belirli bir noktadaki yoğunluğunu azaltmak ve farklı noktalara dağıtmak decentralize [us] v.
ön seçimlerde farklı bir partiden aday olma yoluyla oylamaya izin veren crossover adj.
Industry
merkezi farklı ülkede bulunan şirketin kanada'daki bir fabrikası branch plant [canada] n.
merkezi farklı ülkede bulunan şirketin kanada'daki bir fabrikası branch factory [canada] n.
sektör çalışanlarının belirli bir standardı uygulamayı kabul edip üretimlerini buna göre şekillendirerek farklı standarda geçmeyi çok maliyetli hale getirmesi lock-in n.
Tourism
geleneksel kamp biçiminden farklı olarak çok çeşitli imkanlar sunan lüks diye tabir edilebilecek bir kamp yapma çeşidi glamping n.
Media
çok tutan bir dizinin farklı içerikte çekilen devamı spin-off n.
farklı bir yazar için yazı yazan kimse subwriter n.
Advertising
iki farklı öğenin tek bir reklamda birleştirilmesi tie-in n.
Technical
cam üzerine çizilen ve mikroskobun gücünü test etmek için kullanılan farklı yakınlıktaki bir dizi ince çizgi nobert's lines n.
ürünün üç farklı işleme tabi tutulduğu bir çelik üretimi süreci triplex process n.
naylon-polyester ve polipropilen gibi sentetik malzemelerden yapılmış farklı kumaş yapıları olan bir askı web sling n.
orijinal frekansa benzemeyen farklı bir sinyal alias frequency n.
odak mesafesi farklı üç dalga boyu için aynı olacak şekilde yapılmış bir bileşik mercek apochromat lens n.
bir sistemin toplam farklı durum sayısı variety n.
doksan dereceden farklı bir açıda buluşan iki yüzey bevel n.
her biri farklı bir yöne bakacak şekilde yerleştirilmiş birden fazla megafon tarafından aynı anda üretilen sesi yükseltilmiş sis işareti megafog n.
bir veya daha fazla farklı bileşikle metamerik olan kimyasal bileşik metamer n.
teorik standart mineral bileşiminden farklı olarak bir kayanın gerçek mineral bileşimi mode n.
klasik veya klasik olmayan mimari kompozisyonun farklı parçalarının oranlarının ölçüldüğü bir ölçü birimi olarak kullanılan parça boyutu module n.
yükleri farklı olup diğer özellikler bakımından aynı olan bir grup temel parçacık multiplet n.
rengi farklı yönlerden inceleyen bir araç chromoscope n.
bir makineyi, motoru oluşturan farklı parçalar componentry n.
iki farklı değerlendirme servisi tarafından aynı derecenin verildiği bir madeni para crossover n.
kendisinden farklı türdeki bir ana kütlenin içine gömülü kitle plum n.
vücudun bir bölgesinin ultrason ve radyografi kullanılarak farklı açı ve bölgelerden alınmış verilerin birleştirilmesiyle oluşturulan görüntü scan n.
(bina, ağaç, dağ veya farklı bir nesneyi temsilen) sahne düzenlemesinde kullanılan dekor set piece n.
(çan farklı sesler çıkaracak şekilde çalınırken) tek bir çanın sabit tutulduğu çalma sırası değişikliği single n.
her puntonun farklı büyüklükteki puntolara oransal olarak uyacak şekilde değiştirildiği bir sistem point system of type bodies n.
yüzeyini farklı bir malzemeyle kaplamak face v.
kenarlarını farklı bir malzemeyle kaplamak face v.
(farklı bir magnezyum silikatlı minerali) serpantin mineraline döndürmek serpentinize v.
(farklı bir magnezyum silikatlı minerali) serpantin mineraline döndürmek serpentinise v.
her boyutta farklı bir kardinaliteye sahip (dizi) jagged adj.
bir ekseninin her iki ucunda farklı formlara sahip olan (kristal) hemimorphic adj.
Computer
bir url’nin kullanıcıyı farklı bir url’ye yönlendirmesi redirect n.
kullanıcıyı farklı bir url’ye yönlendiren ara websitesi redirect n.
farklı veya hayali bir yerde olma etkisini yaratmak telepresence n.
farklı bir kaynaktan gönderilmiş gibi görüntülenen e-posta hoax e-mail n.
farklı web siteleri tarafından kullanılan uygulamaların kendi web sitenizde bir arada kullanılması mashup n.
farklı bir kullanıcı another user n.
geçerli bir alan adı altında farklı name server'larda veya aynı name server'da barındırılabilecek bir alan subdomain n.
gizlenmiş yazı (şifrelemeden farklı olarak daha büyük bir metin içine bir mesajın yerleştirilmesi) steganography n.
url'si değiştiğinde web sitesinin ziyaretçiyi farklı bir sayfaya yönlendirmesi jump page n.
sürekli ölüp farklı yeteneklerle oyuna devam edilen bir oyun türü roguelike n.
birden fazla kişinin aynı dosyada eşzamanlı çalışmaları ve yaptıkları değişiklikleri birleştirirken farklı versiyonların kayıtlarını tutabilmelerine olanak veren bir sistem concurrent versions system n.
bir internet sayfasının veya uygulamanın iki farklı versiyonunun hangisinin daha iyi çalıştığını öğrenmek amacıyla test yürütme a/b testing n.
farklı bir klasöre git go to a different folder expr.
Informatics
farklı sistem veya veri tabanlarının bir arada çalıştırıldığı ortak alan software platform n.
(dosya veya programın) farklı sürümlerine özel bir numara veya isim atamak version v.
Telecom
farklı cihazların kısa mesafeler içinde bir ağ oluşturmasına imkan veren kablosuz radyo teknolojisi bluetooth n.
verinin farklı formlarda aktarılmasına izin veren bir iletişim protokolü mime (multipurpose internet mail extensions) abrev.
Electric
elektrik akımını farklı bir kuvvete döndüren cihaz reverser n.
Television
(renkli televizyonda) renkli arka plan yerine farklı bir arka planın yerleştirildiği özel bir efekt chromakey n.
(renkli televizyonda) renkli arka plan yerine farklı bir arka planın yerleştirildiği özel bir efekt colour separation overlay n.
(renkli televizyonda) renkli arka planın çıkarılıp yerine farklı arka planın koyulabildiği özel bir efekt color separation overlay n.
Textile
farklı ırk koyunlardan elde edilip güney amerika'dan ithal edilen bir yün mestizo wool n.
özellikle kırmızı ve siyah olmak üzere iki farklı renkten oluşan bir ekose buffalo plaid n.
Dyeing
(bir arada istenen rengi veren) farklı renkte noktalarla oluşturulan renk dithered color [us] n.
(bir arada istenen rengi veren) farklı renkte noktalarla oluşturulan renk dithered colour [uk] n.
Automotive
tekerlekli araçların farklı yapılı yollardaki çekme kuvvetini ölçen bir dinamometre peirameter n.
Transportation
ırksal entegrasyonu sağlanmış sınıflar oluşturmak için çocukların otobüsle bir okuldan farklı bir bölgedeki bir okula taşınması bussing n.
çeşitli ürünleri farklı tedarikçilerden toplayıp yüksek kapasite ve düşük maliyetle ulaştıran bir yöntem milk run n.
yolculuğun farklı bir bölümü için başka araca aktarma yapmak connect v.
Traffic
farklı bir şeride yönelmek squeeze v.
Marine
bir geminin yüklediği birbirinden farklı mallardan oluşan yük general cargo n.
özellikle çalındığını belirlemek veya kusur durumunda üreticinin izini sürmek için donanma kordonuna eklenen farklı bir büküm, malzeme veya renkteki bir iplik rogue's yarn n.