bend - Turkish English Dictionary
History

bend

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "bend" in Turkish English Dictionary : 100 result(s)

English Turkish
Common Usage
bend n. viraj
bend n. dönemeç
bend v. eğmek
bend v. bükülmek
bend v. eğilmek
bend v. bükmek
bend v. eğrilmek
General
bend n. bükme
bend n. eğilme
bend n. eğme
bend n. kıvırma
bend n. kıvrım
bend n. bükülme
bend n. inhina
bend n. kıvrılış
bend n. kavis
bend n. dirsek
bend n. köşe
bend n. kırbaç izi
bend v. yönelmek
bend v. kanırmak
bend v. kıvrılmak
bend v. (diz) çökmek
bend v. eğilmek
bend v. esnetmek
bend v. katlanmak
bend v. esnemek
bend v. oynama yapmak
bend v. bağlamak
bend v. boyun eğmek
bend v. eğriltmek
bend v. kanırtmak
bend v. vermek
bend v. meyletmek
bend v. ikna etmek
bend v. baş eğmek
bend v. boyun eğdirmek
bend v. teslim olmak
bend v. ram olmak
bend v. ram etmek
bend v. yöneltmek
bend v. çevirmek
bend v. çevrilmek
bend v. dönmek
bend v. döndürmek
bend v. germek
bend v. gerilmek
bend v. zorlamak
bend v. (yayı) ip üzerine çekerek germek
bend v. şekillendirmek
bend v. saptırmak
bend v. yanlış tanıtmak
bend v. yönünü değiştirmek
bend v. zihnini yoğunlaştırmak
bend v. gözlerini çevirmek
bend v. adımlarını yöneltmek
bend v. dikkatini yöneltmek
bend v. reverans yapmak
bend v. karara varmak
bend v. farklı bir yola sokmak
bend v. eğilim göstermek
bend v. gayretli bir şekilde çalışmak
bend v. belirlemek
bend v. tayin etmek
bend v. (kural) amacına göre yorumlamak
bend v. teslim olmaya zorlamak
bend v. işine geldiği gibi eğip bükmek
Irregular Verb
bend v. bent - bent
Technical
bend n. bükülmüş kıvrık kısım
bend n. dirsek
bend n. eğri
bend n. kavis
bend n. kıvrım
bend n. kurb
bend v. bükmek
bend v. katlamak
bend v. kıvırmak
Textile
bend n. derinin en iyi bölümlerinden yapılan kesim
bend v. bükmek
bend v. kıvırmak
Architecture
bend n. aylama
Automotive
bend n. büküm
bend n. dönemeç
bend n. kıvrım
bend v. bükmek
Railway
bend n. vagonda el freninin bulunduğu uç
Marine
bend n. bağ
bend n. düğüm
bend n. gemi iskeletini oluşturan çerçeveler veya postalar
bend v. yelken tutturmak
bend v. yelken bağlamak
bend v. kürek çekerken vücudu çevirmek
Mining
bend n. sertleştirilmiş kil
Food Engineering
bend n. dirsek
History
bend n. hanedan armasının sağ üst köşesinden sol alt köşesine doğru inen şerit
Geography
bend n. abd'de bir şehir
Geology
bend n. büklüm
Hunting
bend n. gerilmiş yay ile ok arasındaki uzaklık
Music
bend n. notanın perdesini sürekli değiştirerek yapılan caz efekti
bend v. bir notanın perdesini yavaşça değiştirmek

Meanings of "bend" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
Geology
bend embankment n.

Meanings of "bend" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
river bend n. nehir dönemeci
fisherman's bend n. balıkçı bağı
knee bend n. diz çökme
hairpin bend n. yol kıvrıntısı
double bend n. çift dirsek
hairpin bend n. keskin viraj
hairpin bend n. yol dönemeci
quarter bend n. çeyrek dirsek
sharp bend n. keskin viraj
dangerous bend n. tehlikeli viraj
tight bend n. dar viraj
blind bend n. kör viraj
offset bend n. saptırma
offset bend n. şaşırtma dirsek
road bend n. yol kıvrımı
bend [obsolete] n. güçlendirme amaçlı kullanılan ince demir şerit
hawser bend n. bir düğüm türü
grecian bend n. (eskiden) moda nedeniyle kadınların kambur duruşu
take a bend v. virajı dönmek
bend towards v. bir şeye aklı yatmak
bend to v. eğilmek
bend down v. eğilmek
bend over backwards v. aşırı çaba sarfetmek
bend the knee v. boyun eğmek
bend over backwards v. aşırı önlem almak
bend double v. belini bükmek
bend to v. bir şeye aklı yatmak
bend over v. eğilmek
bend the knee v. diz çökmek
be round the bend v. deli olmak
bend over v. diğer tarafa yaslanmak
bend over backwards v. uğraşmak
drive somebody round the bend v. deli etmek
bend iron v. demir bükmek
bend one's knees v. dizlerini bükmek
pass a bend (in a road) v. dönemeçten geçmek
bend one's legs v. bacağını bükmek
bend one's legs v. bacaklarını bükmek
bend head v. baş eğmek
bend one's head v. başını eğmek
bend down v. öne eğilmek
bend one's head v. başını öne eğmek
round the bend v. viraj dönmek
round the bend v. virajı dönmek
come round the bend v. virajı dönmek
turn the bend v. virajı dönmek
negotiate the bend v. virajı dönmek
take the bend v. viraj dönmek
negotiate the bend v. viraj dönmek
come round the bend v. viraj dönmek
take the bend v. virajı dönmek
turn the bend v. viraj dönmek
fail to negotiate the bend v. virajı alamamak
negotiate the bend v. virajı almak
bend a spoon (paranormal terminology) v. kaşık bükmek
bend a spoon (paranormal terminology) v. bir kaşığı bükmek
bend out of the window v. pencereden sarkmak
bend something out of shape v. eğip bükerek bir şeyin şeklini bozmak
bend over to pick something up v. bir şeyi almak için yere eğilmek
bend [obsolete] v. silah doğrultmak
bend [scotland] v. bir dikişte içmek
in bend adv. çaprazlama
in bend adv. çapraz yönde
in bend dexter adv. sağ köşeden çapraz gelecek şekilde
in bend sinister adv. sağ üst köşeden sol alt köşeye doğru bir çizgide
in bend sinister adv. sağ üst köşeden sol alt köşeye doğru
Phrasals
bend before (something) v. hafif hafif sallanmak
bend before (something) v. rüzgarda/rüzgarla sallanmak
bend before (something) v. esintide/esintiyle sallanmak
bend before (something) v. eğilip kalkmak
bend before something v. hafif hafif sallanmak
bend before something v. rüzgarda/rüzgarla sallanmak
bend before something v. esintide/esintiyle sallanmak
bend before something v. eğilip kalkmak
bend in v. içeri göçmek
bend in v. içe doğru eğilmek/kıvrılmak
bend in v. içeri göçmek
bend in v. içeriye eğilmek
bend in v. içeriye kıvrılmak
bend in v. içeriye bükülmek
bend to v. aklı yatmak
bend towards v. aklı yatmak
bend to v. aklına yatmak
bend to v. doğru olduğunu düşünmek
bend over v. domalmak
bend towards v. doğru olduğunu düşünmek
bend back v. geriye eğilmek
bend back v. geriye doğru eğilmek
bend towards v. inanmak
bend to v. inanmak
bend to v. mantıklı gelmek
bend forward v. öne eğilmek
bend down v. yere doğru eğilmek
bend down v. yere eğilmek
bend down v. çömelmek
bend back v. geriye itmek
bend back v. geriye kıvırmak
bend someone or something back v. birini/bir şeyi geriye eğmek
bend someone or something back v. birini/bir şeyi geriye kıvırmak
bend someone or something back v. birini/bir şeyi geriye bükmek
bend before v. ile sallanmak
bend before v. hafif hafif sallanmak
bend before v. eğilip kalkmak
drive someone round the bend v. birini deli etmek
drive someone round the bend v. birini çileden çıkarmak
drive someone round the bend v. birini sinir etmek
drive someone round the bend v. birinin tepesini attırmak
bend over v. vücudu öne doğru eğmek
Phrases
bend over, here it comes again expr. hazırlan, sana bir görev/iş daha çıktı
bend over, here it comes again expr. biraz daha sık dişini, henüz/daha bitmedi
bend over, here it comes again expr. daha dur, arkası var
bend over, here it comes again expr. hazırlıklı ol, bir dalga daha geliyor
bend over, here it comes again expr. hazır mısın, işte tekrar geliyor
Proverb
better bend than break eğilen baş kesilmez
Colloquial
bend one's strength v. birinin gücü önünde eğilmek
round the bend v. çıldırmak
bend one's elbow v. çok içmek
bend one's elbow v. içki yuvarlamak
bend one's elbow v. kafayı çekmek
round the bend adj. çok yakında
round the bend adj. köşeyi dönünce
around the bend adj. çok yakında
around the bend adj. köşeyi dönünce
round the bend adj. kafadan kontak
round the bend adj. kaçık
bend over, here it comes again expr. kaçınılmaz sorunlara ya da sıkıntılara hazırlıklı ol
bend over, here it comes again expr. el mecbur
bend over, here it comes again expr. napacakasın (mecbur)
bohIca (bend over, here it comes again) expr. kaçınılmaz sorunlara ya da sıkıntılara hazırlıklı ol
bohIca (bend over, here it comes again) expr. el mecbur
bend over, here it comes again expr. sorun henüz bitmedi
bend over, here it comes again expr. dahası var
bend over, here it comes again expr. bu kadarla bitmiyor
bend over, here it comes again expr. dahası da var
round the bend expr. deli
round the bend expr. çılgın
round the bend expr. fırlatmış
bohIca (bend over, here it comes again) expr. ne yapacaksın (mecbur)
Idioms
bend the brow v. kaşlarını çatmak
bend the brow v. surat asmak
bend the brow v. sert sert bakmak
bend the brow v. sinirli bakmak
bend (one's) efforts v. elinden gelen her şeyi yapmak/denemek
bend (one's) efforts v. çok çaba harcamak
bend (one's) efforts v. aklına gelen her şeyi denemek/yapmak
bend (one's) efforts v. her yolu denemek
bend your efforts to something v. aklında her yolu/olasılığı evirip çevirmek
bend your efforts to something v. iyice/çok/etraflıca düşünmek/incelemek
bend (one's) mind v. aklında her yolu/olasılığı evirip çevirmek
bend (one's) mind v. iyice/çok/etraflıca düşünmek/incelemek
bend in the wind v. ağaçlar gibi eğilip kalkmak
bend in the wind v. zorluklarla başa çıkabilecek kadar esnek ve dayanıklı olmak
bend in the wind v. zor da olsa yeni koşullara uyum sağlamak
bend over backwards v. geriye/arkaya doğru eğilmek
bend over backwards v. köprü kurmak
bend over backwards v. kendini paralamak
bend over backwards v. saçını süpürge etmek
bend over backwards v. göbeği çatlamak
bend over backwards v. yırtınmak
bend over backwards v. var/olanca gücüyle uğraşmak
bend over backwards v. elinden gelen her şeyi yapmak
bend one's elbow v. kafa/kafayı çekmek
bend one's elbow v. kafayı dumanlamak
bend one's elbow v. içki içip sarhoş olmak
bend one's elbow v. içki atmak/yuvarlamak
bend one's elbow v. içkiyi kaçırmak
bend one's elbow v. aşırı içmek
bend the elbow v. aşırı içmek
bend someone out of shape v. birisini kızdırmak/sinirlendirmek
bend someone's ear v. bıktırana kadar konuşmak
bend over backwards v. birisini memnun etmek için her yolu denemek
be round the bend v. balatayı sıyırmak
bend someone's ear v. birinin kulağını bükmek
drive someone around the bend v. çok sinirlendirmek
drive somebody round the bend v. çileden çıkarmak
bend over backwards v. çırpınmak
go round the bend v. delirmek
sending someone around the bend v. çıldırmak
sending someone around the bend v. delirtmek
bend the elbow v. çok içmek
be round the bend v. deli olmak
bend over backwards v. çok çaba sarf etmek
bend one's elbow v. çok içmek
drive someone around the bend v. çileden çıkarmak
go round the bend v. çıldırmak
bend over backwards v. çok uğraşmak
drive somebody round the bend v. deli etmek
go around the bend v. çıldırmak
go around the bend v. delirmek
be around the bend v. delirmek
be round the bend v. delirmek
send somebody round the bend v. çileden çıkarmak
send someone around the bend v. çok sinirlendirmek
bend over backwards v. çok gönüllü olmak
send somebody round the bend v. deli etmek
bend over backwards v. çok hevesli olmak
be around the bend v. çıldırmak
send someone around the bend v. çileden çıkarmak
be round the bend v. çıldırmak
bend the rules v. göz yummak
bend over backwards v. elinden geleni yapmak
bend the truth v. gerçeği çarpıtmak
bend to one's will v. ikna etmek
bend one's elbow v. içmeye gitmek
bend over backwards v. iyiliği için çalışmak
bend one's elbow v. içmek
be round the bend v. kafayı yemek
bend the knee v. karşısında diz çökmek
bend the law v. kuralları esnetmek
bend one's elbow v. kafa çekmek ya da kafa çekmeye gitmek
bend the elbow v. kafaları çekmek
be driven round the bend v. kafayı çizmek
bend one's elbow v. kafayı çekmek
drive someone around the bend v. küplere bindirmek
be driven round the bend v. kendini kaybetmek
bend one's elbow v. kafaları çekmek
send someone around the bend v. küplere bindirmek
be round the bend v. kafayı çizmek
bend to one's will v. kendi düşüncelerini paylaşmaya zorlamak
bend the rules v. kuralları esnetmek
bend over backwards v. kıçını yırtmak
bend the elbow v. kafayı çekmek
bend to one's will v. kendi düşünceleri doğrultusunda etkilemek
drive somebody round the bend v. sinir etmek
send somebody round the bend v. sinir etmek
send somebody round the bend v. tepesini attırmak
drive somebody round the bend v. tepesini attırmak
drive around the bend v. tepesini attırmak
bend over backwards v. tüm yolları denemek
bend over backwards v. yardımcı olmak için elinden geleni yapmak
bend over backwards v. üzerine düşmek
be above one's bend v. (yeteneklerini) aşmak
bend to one's will v. yola getirmek
bend the knee v. üstünlüğünü kabul etmek
bend the law v. yasayı esnetmek
be above one's bend v. (birisini) aşmak
bend the rules v. yasayı esnetmek
be above one's bend v. (kapasitesini/gücü vb.) aşmak
bend over backwards v. varını yoğunu ortaya koymak
bend (one's) efforts v. çok/olağanüstü çaba sarf etmek
bend (one's) efforts v. sınırlarını zorlamak/esnetmek
bend (one's) efforts v. büyük çaba göstermek
bend (one's) efforts v. varını yoğunu ortaya koymak
bend (one's) mind v. derinlemesine düşünmek
bend (one's) mind v. aklını/zihnini zorlamak
bend (one's) mind v. iyi düşünmek
bend your mind/efforts to something v. bir şey için varını yoğunu ortaya koymak
bend your mind/efforts to something v. bir konuda aklını çalıştırmak
bend your mind/efforts to something v. bir konuda sınırlarını zorlamak
bend your mind/efforts to something v. bir şey için büyük gayret göstermek
bend your mind/efforts to something v. bir konuda çok çabalamak/efor sarf etmek
bend over backwards v. kendini paralamak
bend an ear v. can kulağıyla dinlemek
bend an ear v. kulağını açmak
bend an ear v. kulak kesilmek
bend over backward v. gereğinden fazla çaba göstermek
bend (one's) ear v. (birini) bıktırana kadar konuşmak
bend (one's) ear v. (birinin) kafasını ütülemek
bend (one's) ear v. (birinin) kafasını sikmek/açmak
bend somebody's ear (about something) v. birini bıktırana kadar (bir şey hakkında) konuşmak
bend somebody's ear (about something) v. birinin (bir konuda) kafasını ütülemek
bend somebody's ear (about something) v. birinin (bir konuda) kafasını sikmek/açmak
bend one's the elbow v. çok içmek
bend one's the elbow v. içki yuvarlamak
bend one's the elbow v. kafayı çekmek
bend one's the elbow v. içip içip sarhoş olmak
bend one's the elbow v. içkiyi kaçırmak
bend the elbow v. çok içmek
bend the elbow v. içki yuvarlamak
bend the elbow v. kafayı çekmek
bend the elbow v. içip içip sarhoş olmak
bend the elbow v. içkiyi kaçırmak
bend ear v. bıktırana kadar konuşmak
bend ear v. kafasını ütülemek
bend ear v. kafasını sikmek/açmak
bend elbow v. çok içmek
bend elbow v. içki yuvarlamak
bend elbow v. kafayı çekmek
bend elbow v. içip içip sarhoş olmak
bend elbow v. içkiyi kaçırmak
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) aşırı çaba sarf etmek
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) uğraşmak
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) dört dönmek
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) göbeği çatlamak
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) yırtınmak
bend over backwards (to do something) (for someone) v. (biri için bir şey yapmak) zahmetine girmek
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için aşırı çaba sarf etmek
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için uğraşmak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için kendini paralamak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için dört dönmek
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için göbeği çatlamak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için yırtınmak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak zahmetine girmek
bend somebody's ear v. birini bıktırana kadar konuşmak
bend somebody's ear v. birinin kafasını ütülemek
bend somebody's ear v. birinin kafasını sikmek/açmak
bend somebody's ear v. birinin kulağını bükmek
bend someone's ear v. birini bıktırana kadar konuşmak
bend someone's ear v. birinin kafasını ütülemek
bend someone's ear v. birinin kafasını sikmek/açmak
bend the truth v. işine geldiği gibi anlatmak
bend the truth v. kendi lehine olacak şekilde çarpıtmak
bend the truth v. kendi menfaatine göre çarpıtmak
bend with the wind v. ağaçlar gibi eğilip kalkmak
bend with the wind v. zorluklarla başa çıkabilecek kadar esnek ve dayanıklı olmak
bend with the wind v. zor da olsa yeni koşullara uyum sağlamak
bend with the wind v. rüzgarla hareket etmek
bend your elbow [us] v. içmek
bend your elbow [us] v. kafayı çekmek
bend your elbow [us] v. içki yuvarlamak
bend over backward v. birini memnun etmek için her yolu denemek
bend over backward v. birisi için çırpınmak
bend over backward v. birinin etrafında dört dönmek
bend over backward v. elinden geleni yapmak
bend over backward v. kıçını yırtmak
bend over backward v. kendini paralamak
bend over backwards to do something v. birini memnun etmek için her yolu denemek
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için çırpınmak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için birinin etrafında dört dönmek
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için elinden geleni yapmak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için kıçını yırtmak
bend over backwards to do something v. bir şey yapmak için kendini paralamak
bend the rules v. kuralları esnetmek
bend the rules v. göz yummak
bend the rules v. yasayı esnetmek
drive (one) around the bend v. (birini) çok sinirlendirmek
drive (one) around the bend v. (birini) çileden çıkarmak
drive (one) around the bend v. (birini) küplere bindirmek
drive (one) round the bend v. (birini) çok sinirlendirmek
drive (one) round the bend v. (birini) çileden çıkarmak
drive (one) round the bend v. (birini) küplere bindirmek
bend over backwards (to do something) v. (bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak
bend over backwards (to do something) v. (bir şey yapmak için) zahmete girmek
bend over backwards (to do something) v. (bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak
bend over backwards (to do something) v. (bir şey yapmak için) çırpınmak
bend over backwards (to do something) v. (bir şey yapmak için) yırtınmak
bend over backwards (to do something) v. (bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak
above (one's) bend adj. (birini) aşan
above (one's) bend adj. (birinin) bilgisinin/kapasitesinin üstünde
above (one's) bend adj. (birinin) bilgisini/kapasitesini aşan
above (one's) bend adj. (birinin) yeteneklerini aşan
above (one's) bend adj. (birinin) yapabileceklerinin ötesinde
above (one's) bend adj. (birinin) alanı dışında
bend over, here it comes again expr. daha dur, bu kadarla bitse iyi
bend over, here it comes again expr. dahası da var
around the bend expr. çok uzakta değil
around the bend expr. çok yakında
round the bend expr. çok uzakta değil
round the bend expr. çok yakında
around the bend expr. hemen şurada
round the bend expr. hemen şurada
around the bend expr. şuracıkta
round the bend expr. şuracıkta
Speaking
if there's a rule you can bend it expr. bir kural varsa onu esnetebilirsin
bend your knee a little bit expr. dizini biraz bük
Technical
minimum bend radius n. asgari bükme yarıçapı
bottom bend n. anot dirseği
long-radius bend n. açık dirsek
one-eight bend n. açık dirsek
bend/bending axis n. büküm ekseni
pipe bend n. boru dirseği
bend die n. bükme kalıbı
proof-bend test n. boru bükme deneyi
pipe bend n. boru kavisi
tube bend n. boru kavisi
bend test n. bükme deneyi
jobbing pipe bend n. boru dirseği
quarter bend n. çeyrek dirsek
cross-bend test n. çapraz bükme deneyi
return bend n. çift dirsek
cross-bend test n. çapraz eğme deneyi
u-bend n. çift dirsek
quarter bend n. çeyrek deveboynu
quarter bend n. deveboynu
swan neck bend n. deveboynu dirsek
pipe bend n. dirsek
quarter bend n. dirsek
bend lose n. dirsek kaybı
smooth bend n. düz boru dirseği
four point bend n. dört noktalı eğme
bend angle n. dirsek açısı
return bend n. dönüş dirseği
bend core n. dirsek maçası
bend test n. eğilme testi
male bend n. erkek dirsek
transverse root, face and side bend test n. enine kök, yüzey ve kenar eğme deneyi
bend angle n. eğme açısı
intake bend n. emme kavisi
sieve bend n. elek dirseği
bend strength n. eğme dayancı
minimum bend radius n. en küçük bükme yarıçapı
transverse bend test n. enine eğme deneyi
bend test n. eğme deneyi
flanged bend n. flanşlı dirsek
long-radius bend n. geniş dirsek
reverse bend test n. geri bükme deneyi
h-plane bend n. h düzlemi dirseği
expansion bend n. genleşme dirseği
expansion bend n. genleşme kavisi
return bend n. geri dönüş dirseği
inlet bend n. giriş kavisi
air bend die n. havalı bükme kalıbı
root bend test n. kaynak bükme deneyi
short span bend test n. kısa açıklıklı eğilme deneyi
welding bend n. kaynak ağzı
bend line n. kıvrım çizgisi
short span bend test n. kısa aralıklı bölme deneyi
guided bend test n. kılavuzlu eğme deneyi
corrugated bend n. körüklü boru
normal bend n. normal dirsek
quarter bend n. normal dirsek
dead bend n. ölü bölge
dead bend n. ölü zon
stainless steel bend n. paslanmaz çelik dirsek
reducing bend n. redüksiyon dirsek
union bend n. rakorlu dirsek
air bend die n. serbest bükme kalıbı
cold bend test n. soğuk bükme deneyi
free bend n. serbest eğme
reserve bend test n. ters eğme deneyi
preparation and use of u-bend specimens n. u-eğme numunelerinin hazırlanması ve kullanımı
u-bend die n. u-bükme kalıbı
u-bend n. u-dirseği
return bend n. u-dirsek
mitered bend n. yapma dirsek
carrick bend n. yama bağı
repeated bend test n. yinelemeli eğme deneyi
becket bend n. bir ipi geçici olarak başka bir ipin ortasına bağlamak için kullanılan bir düğüm
s-bend distortion n. s biçimli eğri distorsiyonu
Computer
bend radius n. kıvrılma yarıçapı
Telecom
bend loss n. lifteki eğiklik kaybı
Electric
anode bend n. anot dirseği
bottom bend n. anot dirseği
Mechanic
minimum bend radius n. minimum bükme yarıçapı
air-bend die n. serbest bükme kalıbı
Textile
carrick bend n. ilmik
Construction
one-eight bend n. açık dirsek
bend pulley n. bükme tamburu
double bend n. çift dirsek
wide return bend n. geniş u-dirsek
mitered bend n. patent dirsek
double bend n. s dirseği
Automotive
open bend n. açık dönemeç
angle of bend n. büküm açısı
double bend valve n. çift bükümlü supap
quadruple bend valve n. dört bükümlü supap
tight bend n. keskin dönemeç
single bend valve n. tek bükümlü supap
triple bend valve n. üç bükümlü supap
bend ligting n. viraj ışıkları
Traffic
hairpin bend n. keskin viraj/dönemeç
road bend n. viraj
Marine
double sheet bend n. çift ıskota bağı
sheet bend n. ıskota bağı
carrick bend n. yoma bağı
midship bend n. gemide veya botta orta kısımda bulunan çerçeve
granny's bend n. bir tür sağlam olmayan düğüm
granny's bend n. yanlış atılmış camadan düğümü
fishermans bend n. balıkçı düğümü
fishermans bend n. çapa düğümü
fisherman's bend n. balıkçı düğümü
fisherman's bend n. çapa düğümü
Physics
minor bend n. küçük dirsek
Tobacco
short radius bend n. kısa dirsek
Fishery
anchor bend n. balıkçı bağı
History
bend dexter n. hanedan armasının sağ üst köşesinden sol alt köşesine doğru inen çapraz çizgi
bend sinister n. hanedan armasını sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizgi
Geography
big bend n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
malta bend n. missouri eyaletinde şehir
south bend n. indiana eyaletinde şehir
great bend n. pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri
north bend n. nebraska eyaletinde şehir
mccord bend n. missouri eyaletinde yerleşim yeri
east bend n. north carolina eyaletinde yerleşim yeri
west bend n. iowa eyaletinde şehir
west bend n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
river bend n. north carolina eyaletinde yerleşim yeri
post oak bend city n. teksas eyaletinde şehir
horseshoe bend n. idaho eyaletinde şehir
brazos bend n. teksas eyaletinde şehir
horseshoe bend n. arkansas eyaletinde şehir
river bend n. missouri eyaletinde yerleşim yeri
gila bend n. arizona eyaletinde şehir
north bend n. ohio eyaletinde yerleşim yeri
south bend n. nebraska eyaletinde yerleşim yeri
north bend n. washington eyaletinde şehir
eagle bend n. minnesota eyaletinde şehir
west bend n. wisconsin eyaletinde şehir
great bend n. kansas eyaletinde şehir
north bend n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
south bend n. washington eyaletinde şehir
great bend n. kuzey dakota eyaletinde şehir
big bend n. teksas'ın meksika sınırındaki bir bölgesi
big bend n. kolumbiya nehri'nin orta washington'ın doğusunda kalan bölümü
big bend national park n. abd'nin teksas eyaletinde yer alan bir milli park
big bend state n. abd'nin tennessee eyaletinin takma adı
Sport
back lying knees bend n. dizler bükülü sırtüstü yatış pozisyonu
knee-bend n. bacak kaslarını güçlendirmek ve dizleri daha esnek hale getirmek için dizlerin büküldüğü bir egzersiz biçimi
Football
bend the ball v. topa falso vermek