difficulty - Turkish English Dictionary

difficulty

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "difficulty" in Turkish English Dictionary : 34 result(s)

English Turkish
Common Usage
difficulty n. zorluk
The difficulty of facing the truth frustrated him.
Gerçekle yüzleşmenin zorluğu onu hüsrana uğratmıştı.

More Sentences
difficulty n. güçlük
After the head trauma, Tristan had some difficulties recognizing people.
Kafa travmasının sonrasında Tristan insanları tanımakta güçlük çekiyordu.

More Sentences
General
difficulty n. güçlük
We have had great difficulty bringing this directive to a successful conclusion.
Bu yönergeyi başarılı bir sonuca ulaştırmakta büyük güçlükler yaşadık.

More Sentences
difficulty n. sorun
Not only were there language difficulties; the telephone line was so poor that it was almost impossible to communicate.
Dil sorunlarının yanı sıra telefon hattı da o kadar zayıftı ki iletişim kurmak neredeyse imkansızdı.

More Sentences
difficulty n. pürüz
Sean regrettably met with real difficulty with the procedure.
Ne yazık ki Sean prosedüre ilişkin esas pürüzlerle karşı karşıya geldi.

More Sentences
difficulty n. sıkıntı
I have my own difficulties with the use of embryos for research.
Embriyoların araştırma için kullanılması konusunda benim de sıkıntılarım var.

More Sentences
difficulty n. zorluk
The board categorized the questions by their level of difficulty.
Kurul, soruları zorluk derecelerine göre sınıflandırdı.

More Sentences
Linguistics
difficulty n. güçlük
There has been considerable difficulty in reconciling national traditions and exceptions.
Ulusal geleneklerin ve istisnaların uzlaştırılmasında önemli güçlükler yaşanmıştır.

More Sentences
General
difficulty n. açmazlık
difficulty n. itiraz
difficulty n. gedik
difficulty n. problem
difficulty n. meşakkat
difficulty n. külfet
difficulty n. engel
difficulty n. düğüm
difficulty n. çetinlik
difficulty n. darlık
difficulty n. zorluk derecesi
difficulty n. müşkülat
difficulty n. isteksizlik
difficulty n. gönülsüzlük
difficulty n. itiraz etme
difficulty n. karşı gelme
difficulty n. bahane
difficulty n. kusur
difficulty n. karşı koyma
difficulty n. zorluk çıkarma
difficulty n. mali işlerde zorluk
difficulty n. ayrı düşme
difficulty n. anlaşmazlık
difficulty n. ihtilaf
difficulty n. bozuşma
difficulty n. zor olma

Meanings of "difficulty" with other terms in English Turkish Dictionary : 135 result(s)

English Turkish
General
financial difficulty n. maddi sıkıntı
Tom is having financial difficulties.
Tom'un maddi sıkıntıları var.

More Sentences
degree of difficulty n. zorluk derecesi
I do agree with the degree of difficulty.
Zorluk derecesine katılıyorum.

More Sentences
financial difficulty n. maddi zorluk
The company is in financial difficulties.
Şirket maddi zorluklar içinde.

More Sentences
level of difficulty n. zorluk seviyesi
You can play the game with different levels of difficulty.
Oyunu farklı zorluk seviyelerinde oynayabilirsiniz.

More Sentences
difficulty level n. zorluk seviyesi
Choose one of the three difficulty levels.
Üç zorluk seviyesinden birini seçin.

More Sentences
have difficulty v. zorluk yaşamak
I know the Commission has difficulty with that.
Komisyonun bu konuda zorluk yaşadığını biliyorum.

More Sentences
have difficulty in v. zorluk çekmek
SMEs do, however, have difficulty in getting credit.
Bununla beraber, KOBİ'ler kredi almakta zorluk çekmektedir.

More Sentences
have difficulty v. güçlük çekmek
But I have difficulty with the rapporteur's frequent insistence on a greater role for the European Union.
Ancak raportörün sık sık Avrupa Birliği'nin daha büyük bir rol oynaması konusundaki ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum.

More Sentences
have difficulty in v. güçlük çekmek
They also have difficulties in reading some of the official documents which we regularly present.
Ayrıca düzenli olarak sunduğumuz bazı resmi belgeleri okumakta da güçlük çekmektedirler.

More Sentences
have difficulty v. sorun yaşamak
Also, we had difficulties with the Council on employee rights to information.
Ayrıca, çalışanların bilgi edinme hakları konusunda Konsey ile sorunlar yaşadık.

More Sentences
have difficulty v. zorluk çekmek
Some Member States had difficulty coming to terms with yet another institution, and that was never our intention.
Bazı Üye Devletler başka bir kurumla uzlaşmakta zorluk çekti ve bizim niyetimiz asla bu değildi.

More Sentences
get into difficulty v. zorlukla karşılaşmak
If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
Zorluklarla karşılaşırsan tavsiye istemekten çekinme.

More Sentences
have difficulty v. güçlük çekmek
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta güçlük çekmeyeceksiniz.

More Sentences
have difficulty in v. (bir şeyi yapmada) zorlanmak
Without such a settlement, we will have difficulty in carrying on any sort of European foreign and security policy.
Böyle bir çözüm olmadan, herhangi bir Avrupa dış ve güvenlik politikasını sürdürmekte zorlanacağız.

More Sentences
the difficulty faced adj. karşılaşılan zorluk
What are the difficulties faced by organisations like this?
Bu tür organizasyonların karşılaştığı zorluklar nelerdir?

More Sentences
without difficulty adv. zorlanmadan
We can get over the problem without difficulty.
Sorunu zorlanmadan aşabiliriz.

More Sentences
with difficulty adv. zorlukla
Of course, in the crisis, a common definition of terrorism was produced, although with difficulty.
Elbette kriz sırasında, zorlukla da olsa ortak bir terörizm tanımı üretildi.

More Sentences
with difficulty adv. güçlükle
They answered their teacher's question with difficulty.
Onlar öğretmenlerinin sorusuna güçlükle cevap verdi.

More Sentences
difficulty in breathing n. nefes darlığı
financial difficulty n. mali sıkıntı
financial difficulty n. maddi sorun
financial difficulty n. finansal sıkıntı
financial difficulty n. geçim zorluğu
financial difficulty n. geçim sıkıntısı
level of difficulty n. zorluk derecesi
difficulty level n. zorluk derecesi
difficulty of use n. kullanım zorluğu
the difficulty of expressing n. ifade etme güçlüğü
the difficulty encountered n. karşılaşılan zorluk
financial difficulty n. maddi yetersizlik
have a difficulty come up v. aksilik çıkmak
have difficulty in standing v. ayakta zor durmak
have difficulty v. zorlukla karşılaşmak
have difficulty in standing v. ayakta durmakta zorlanmak
be in difficulty v. zorda olmak
be in financial difficulty v. darda bulunmak
have difficulty to understand v. anlamakta zorlanmak
be in a difficulty v. dara düşmek
have difficulty to explain v. anlatamamak
have difficulty in v. bir şeyi yapmada zorluk yaşamak
have difficulty in doing something v. bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak
have difficulty (in) v. güçlük çekmek
struggle through difficulty v. feleğin sillesini yemek
make an effort with difficulty (or reluctantly) due one's shyness v. ıkınıp sıkınmak
encounter a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have a difficulty v. güçlük yaşamak
experience a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have a difficulty v. zorluk yaşamak
face a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
get into a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
face difficulty v. zorda kalmak
have a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
run into a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
run into difficulty v. zorda kalmak
run into a difficulty v. zorlukla karşılaşmak
experience difficulty v. sıkıntı çekmek
have difficulty v. sıkıntı çekmek
overcome the difficulty v. zorluğu aşmak
surmount the difficulty v. zorluğu aşmak
solve the difficulty v. zorluğu aşmak
resolve the difficulty v. zorluğu aşmak
overcome a difficulty v. zorluk aşmak
surmount a difficulty v. zorluk aşmak
overcome a difficulty v. bir zorluğu aşmak
experience difficulty v. sıkıntı yaşamak
have difficulty v. sıkıntı yaşamak
be in difficulty v. sıkıntıda olmak
have great difficulty in v. çok zorlanmak
have difficulty in understanding v. anlamakta zorluk çekmek
have difficulty in deciding v. zor karar vermek
have difficulty in deciding v. karar vermekte zorlanmak
be in financial difficulty v. paraya sıkışık olmak
be in financial difficulty v. sıkışık olmak
be in financial difficulty v. eli darda olmak
be in financial difficulty v. darda olmak
be in financial difficulty v. finansal sıkıntı içinde olmak
be in financial difficulty v. maddi sıkıntı çekmek
be in financial difficulty v. ekonomik sıkıntı çekmek
be in financial difficulty v. mali sıkıntı çekmek
without difficulty adv. güçlük çekmeden
with great difficulty adv. dara dar
with difficulty adv. güç
with great difficulty adv. güç bela
with great difficulty adv. zoru zoruna
with great difficulty adv. zorbela
with difficulty adv. bata çıka
with great difficulty adv. düşe kalka
with difficulty adv. gücün gücüne
with great difficulty adv. güçbela
with no difficulty adv. çatır çatır
with great difficulty adv. zor bela
with the greatest difficulty adv. gücü gücüne
with difficulty adv. zorlanarak
Phrases
only with difficulty expr. ucu ucuna
Idioms
be in difficulty v. başı darda kalmak
be in difficulty v. başı dara düşmek
Trade/Economic
financial difficulty n. finansman sıkıntısı
financial difficulty n. para sıkıntısı
financial difficulty n. ödeme güçlüğü
payment difficulty n. ödeme güçlüğü
difficulty repaying n. geri ödeme zorluğu
debt repayment difficulty n. borç ödeme güçlüğü
have difficulty in repayment v. ödeme güçlüğü çekmek
have difficulty in repayment v. ödeme sıkıntısı çekmek
have difficulty in repayment v. ödeme zorluğu çekmek
have difficulty in finding a market v. pazar bulmakta zorlanmak
have difficulty competing against v. rekabette zorlanmak
Politics
hammer out a difficulty v. anlaşmazlığı gidermek
Technical
application difficulty n. uygulama zorluğu
implementation difficulty n. uygulama zorluğu
Medical
acculturation difficulty n. kültürleşme zorluğu
difficulty in walking n. yürüme zorluğu
difficulty in standing n. ayağa kalkmada güçlük
gait difficulty n. yürümede güçlük
intubation difficulty due to cervical osteophyte n. servikal osteofite bağlı entübasyon güçlüğü
difficulty in walking n. yürümede güçlük
swallowing difficulty n. yutma zorluğu
swallowing difficulty n. yutma güçlüğü
child with feeding difficulty n. beslenme güçlüğü çeken çocuk
severe feeding difficulty n. ağır beslenme sorunu
patient with feeding difficulty n. beslenme güçlüğü çeken hasta
difficulty in urination n. idrar yapmada zorluk
difficulty in swallowing n. yutkunma güçlüğü
difficulty in swallowing n. yutkunma zorluğu
Psychology
item difficulty index n. madde zorluğu endeksi
acculturation difficulty n. kültürel uyum güçlüğü
Pathology
neonatal difficulty in feeding at breast n. yenidoğanın meme emmesinde güçlük
Social Sciences
acculturation difficulty n. kültürel uyum zorluğu
Linguistics
difficulty index n. güçlük belirtkesi
difficulty index n. güçlük endeksi
item difficulty n. madde zorluğu
Sport
degree of difficulty n. hamle zorluğu
degree of difficulty n. (jimnastik, yüzme) hareketin zorluğu
Ottoman Turkish
be in difficulty v. müşkülat içinde olmak
be in difficulty v. müzayaka içinde olmak