guilty - Turkish English Dictionary
History

guilty

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "guilty" in Turkish English Dictionary : 17 result(s)

English Turkish
Common Usage
guilty adj. suçlu
General
guilty adj. kabahatli
guilty adj. mücrim
guilty adj. günahkar
guilty adj. suçlu
guilty adj. suçluluğu andıran
guilty adj. suçu ortaya koyan
guilty adj. suç içeren
guilty adj. suçlulukla dolu
guilty adj. suçluluktan muzdarip
guilty adj. suçluluk hissinden kaynaklanan
Trade/Economic
guilty adj. mücrim
Law
guilty n. ifade verilmesiyle veya hakim/jüri kararıyla bir suçun işlenmesinden sorumlu bulunma durumu
guilty adj. haksız
guilty adj. mücrim
guilty adj. kabahatli
guilty adj. suçlu

Meanings of "guilty" with other terms in English Turkish Dictionary : 117 result(s)

English Turkish
General
guilty conscience n. vicdan rahatsızlığı
guilty conscience n. vicdan azabı
guilty of murder n. kanlı
guilty conscience n. suçluluk psikolojisi
guilty pleasure n. aslında yapılmaması gereken ancak yapmaktan zevk alınan eylemler
guilty people n. suçlu insanlar
guilty pleasure n. yapılmaması gerektiğine inandığın ancak yapmaya devam edip içten içe pişmanlık duyduğun zevkler
be found guilty of v. hüküm giymek
be held guilty of v. mal edilmek
believe to be guilty v. suçlu olduğuna inanmak
believed to be guilty v. suçlu olduğuna inanılmak
find guilty v. suçlu bulmak
feel guilty and full of remorse v. vicdan azabı çekmek
be found guilty v. suçlu bulunmak
be guilty of v. suçlu olmak
be guilty of v. suçlusu olmak
be guilty v. suçlu olmak
have a guilty conscience v. vicdan azabı çekmek
find guilty v. suçlu çıkarmak
declare guilty v. suçluyu ilan etmek
plead not guilty v. suçu reddetmek
return a verdict of guilty v. suçlu bulmak
plead guilty v. suçu kabul etmek
believe someone guilty v. suçlu olduğuna inanmak
presume someone guilty v. suçlu olduğuna inanmak
consider guilty v. suçlu görmek
find guilty v. suçlu görmek
feel guilty v. kendini suçlu hissetmek
have a guilty conscience v. vicdanı rahat etmemek
feel guilty v. vicdanı rahat etmemek
be innocent until proven guilty v. (suçu) ispatlanana dek masum olmak
feel guilty v. suçluluk duymak
be feeling guilty v. suçluluk duymak
be found guilty on all charges v. tüm suçlamalardan suçlu bulunmak
not guilty adj. suçsuz
guilty of adj. -den suçlu
guilty [obsolete] adj. bilinçli
guilty [obsolete] adj. idrak yeteneği olan
guilty [obsolete] adj. cezaya tabi olan
guilty [obsolete] adj. cezayı hak eden
guilty of prep. suçlu
Phrases
everybody is innocent until proven guilty expr. suçluluğu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur
Proverb
a guilty conscience needs no accuser suçluluk duygusu içindeki bir zihnin kendisini suçlayan birisine ihtiyacı yoktur
every man is guilty of all the good he didn't do yapabilecekken yapmadığımız her iyilik için suçlu sayılırız
every man is guilty of all the good he didn't do yapabileceğimiz iyilikleri yapmamak bizi suçlu kılar/yapar
every man is guilty of all the good he didn't do insanoğlu (gücü yettiği halde/imkanı bulunduğu halde) yapmadığı (iyi) işlerin (mesulüdür) suçlusudur
a guilty conscience needs no accuser vicdan azabı kişiyi itirafa teşvik eder
a guilty conscience needs no accuser vicdan azabı çeken biri dışarıdan birinin suçlaması olmadan da sonunda suçunu itiraf eder
a guilty conscience needs no accuser vicdan azabından kurtulmanın yolu suçunu itiraf etmektir
Colloquial
guilty pleasure n. insanın suçluluk veya utanç duysa da vazgeçemediği zevk
guilty pleasure n. yasak zevk
guilty pleasure n. mahcup zevk
Idioms
find someone not guilty v. birini suçsuz bulmak
find someone not guilty v. birini masum bulmak
find someone guilty v. birini suçlu bulmak
find someone not guilty v. masum bulmak
feel guilty (about something) v. kendini suçlu hissetmek
plead guilty to v. suçu kabul etmek
find someone guilty v. suçlu bulmak
find someone not guilty v. suçsuz bulmak
make someone feel guilty v. yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek
find (one) guilty v. (birini) suçlu bulmak
find (one) guilty v. (birinin) suçlu olduğuna karar vermek
find (one) not guilty v. (birini) masum bulmak
find (one) not guilty v. (birini) suçsuz bulmak
find (one) not guilty v. (birinin) masum/suçsuz olduğuna karar vermek
plead guilty (to something) v. (bir şey) suçunu kabul etmek
plead guilty (to something) v. (bir şey) suçlamasını kabul etmek
plead not guilty (to something) v. (bir şey) suçunu reddetmek
plead not guilty (to something) v. (bir şey) suçlamasını reddetmek
Speaking
I am not guilty expr. ben suçlu değilim
I feel terribly guilty expr. kendimi korkunç derecede suçlu hissediyorum
do you feel guilty? expr. kendini suçlu mu hissediyorsun?
you are guilty expr. suçlusun
you are guilty expr. suçlusunuz
Law
guilty knowledge n. cürmü kast
blood guilty n. eli kanlı katil
guilty mind n. failin suç işleme anında var olması gereken zihni durumu
degree of guilty n. hatanın ağırlığı
guilty part n. haksız taraf
verdict of not guilty n. jürinin verdiği beraat kararı
verdict of guilty n. jürinin verdiği mahkumiyet kararı
return a verdict of guilty n. jürinin suçlu olduğuna karar vermesi
guilty as charged n. işlediği iddia edilen suçtan suçlu bulunmuştur
blood guilty n. kan döken
blood guilty n. kanlı katil
plea of not guilty n. sanığın suçu reddetmesi
guilty intent n. suç işleme niyeti
negotiated plea of guilty n. suçu kabullenmek suretiyle cezada pazarlık
the principle of suspects being innocent until proved guilty n. şüphelilerin suçluluğu kanıtlanana kadar masum olduğu/olması ilkesi
guilty mind n. suç işleme niyeti
plea of not guilty n. suçun reddedildiği sanık defisi
plea of guilty n. suçu kabul etme
plea of guilty n. suçun kabullenilmesi
plea of guilty n. suçu kabullenme
plea of guilty n. suçun kabulü
guilty mind n. taammüt
guilty knowledge n. taammüd
verdict of guilty n. verilen mahkumiyet kararı
return a verdict of not guilty v. beraat kararı vermek
claim to be not guilty v. masum olduğunu iddia etmek
return a verdict of guilty v. suçlu olduğuna karar vermek (jüri)
bring in a verdict of guilty v. suçlu bulmak
be proven guilty as charged v. suçu sabit görülmek
prove guilty as charged v. sabit görülmek (suç)
plead guilty v. suçu kabul etmek
plea not guilty v. suçsuzluk savunması yapmak
plead not guilty v. suçu reddetmek
plead guilty v. suçunu kabul etmek
claim to be not guilty v. suçsuz olduğunu iddia etmek
be proven guilty of the offense v. suçu sabit görülmek
plea guilty v. suçluluk savunması yapmak
enter a guilty plea v. suçlamayı kabul etmek
return a verdict of guilty v. suçlu olduğuna karar vermek
plead not guilty v. suçlamayı reddetmek
not guilty adj. masum
not guilty adj. suçsuz