ikinci - Turkish English Dictionary

ikinci

Meanings of "ikinci" in English Turkish Dictionary : 24 result(s)

Turkish English
Common Usage
ikinci second adj.
We recommend that every translation be proofread by a second translator.
Her çevirinin ikinci bir çevirmen tarafından kontrol edilmesini öneririz.

More Sentences
General
ikinci latter n.
Technology advanced in the latter part of the 21st century.
Teknoloji 21. yüzyılın ikinci yarısında ilerledi.

More Sentences
ikinci secondary adj.
Making money was secondary to his ambitions.
Para kazanmak, tutkuları arasında ikinci sıradaydı.

More Sentences
ikinci second adj.
The test you are receiving may be repeated a second time.
Aldığınız test ikinci kez tekrarlanabilir.

More Sentences
ikinci 2nd adj.
It is unclear if the 2nd season will air on CBS.
İkinci sezonun CBS'de yayınlanıp yayınlanmayacağı belli değil.

More Sentences
Technical
ikinci second adj.
Harry learns this spell in his second Defence Against the Dark Arts lesson.
Harry bu büyüyü ikinci Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde öğrenir.

More Sentences
Computer
ikinci second place n.
Cooperation, in this case, takes second place to competition.
Bu durumda işbirliği, rekabetten sonra ikinci sırada yer almaktadır.

More Sentences
ikinci 2nd adj.
How will you ensure the 2nd amendment is protected?
İkinci değişikliğin korunmasını nasıl sağlayacaksınız?

More Sentences
General
ikinci other [obsolete] n.
ikinci extra adj.
ikinci deux adj.
ikinci collateral adj.
ikinci (every) other adj.
ikinci vice pref.
ikinci under- pref.
ikinci sub- pref.
Trade/Economic
ikinci sub adj.
Politics
ikinci extraordinary adj.
Marine
ikinci metacentre n.
ikinci metacenter n.
Education
ikinci proxime accessit n.
Sport
ikinci first runner-up n.
ikinci second place finisher n.
ikinci second-string adj.

Meanings of "ikinci" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
ikinci el secondhand adj.
Tom was unwilling to pay that much money for a secondhand computer.
Tom ikinci el bir bilgisayar için o kadar para ödemek istemiyordu.

More Sentences
ikinci el second-hand adj.
The report is based on second-hand information from NGOs and other organisations.
Rapor, STK'lar ve diğer kuruluşlardan alınan ikinci el bilgilere dayanmaktadır.

More Sentences
General
ikinci dil second language n.
The purposes of second language learning are often different from foreign language learning.
İkinci dil öğreniminin amaçları genellikle yabancı dil öğreniminden farklıdır.

More Sentences
ikinci sınıf öğrencisi sophomore n.
Tom is a sophomore.
Tom bir ikinci sınıf öğrencisi.

More Sentences
ikinci güç second power n.
If the AC supply fails, the RD625 switches to the second power supply automatically.
AC kaynağı arızalanırsa, RD625 otomatik olarak ikinci güç kaynağına geçer.

More Sentences
ikinci sınıf second class n.
Unfortunately, the European Union tends to regard the new members as second class countries.
Ne yazık ki Avrupa Birliği yeni üyeleri ikinci sınıf ülkeler olarak görme eğilimindedir.

More Sentences
ikinci adım second step n.
The second step for amending the Directive will, of course, be the in-depth revision.
Direktifin değiştirilmesi için atılacak ikinci adım, elbette derinlemesine bir revizyon olacaktır.

More Sentences
ikinci sınıf second rate n.
It was always a second rate product.
Her zaman ikinci sınıf bir üründü.

More Sentences
ikinci evler second homes n.
It will always remain my second home.
Her zaman ikinci evim olarak kalacak.

More Sentences
ikinci dönem second period n.
We are getting closer to our aim of training 10.000 women in the second period of the project.
Projenin ikinci döneminde 10.000 kadına eğitim verme hedefimize yaklaşıyoruz.

More Sentences
ikinci yarı second half n.
Economic activity in Turkey slowed down markedly in the second half of 1998.
Türkiye'de ekonomik aktivite, 1998'in ikinci yarısında belirgin şekilde yavaşladı.

More Sentences
ikinci kişi second person n.
The second person I would like to respond to is Klaus Hänsch.
Cevap vermek istediğim ikinci kişi ise Klaus Hänsch.

More Sentences
ikinci tahmin second guess n.
That was my second guess.
Bu benim ikinci tahminimdi.

More Sentences
ikinci kat second floor n.
The room he was in was on the second floor.
Bulunduğu oda ikinci kattaydı.

More Sentences
ikinci örnek second example n.
My second example is the Earth Summit in Johannesburg and its implications for our entire planet.
İkinci örneğim Johannesburg'daki Dünya Zirvesi ve bunun tüm gezegenimiz üzerindeki etkileri.

More Sentences
ikinci şans second chance n.
I am grateful for the second chance I have been given.
Bana verilen ikinci şans için minnettarım.

More Sentences
ikinci plan second plan n.
After your second plan is activated, label your plans.
İkinci planınız etkinleştirildikten sonra planlarınızı etiketleyin.

More Sentences
ikinci hata second mistake n.
This is the second mistake of the day.
Bu günün ikinci hatası.

More Sentences
ikinci soru second question n.
The second question is the balance between innovation and competition from generics.
İkinci soru ise inovasyon ile jenerik ilaçların rekabeti arasındaki dengedir.

More Sentences
ikinci büyük the second greatest n.
The second great cliché is that Europe would have held out, but was abandoned by Japan.
İkinci büyük klişe ise Avrupa'nın direneceği ancak Japonya tarafından terk edildiğidir.

More Sentences
ikinci büyük the second largest n.
Europe is now the world's biggest exporter in textiles and the second largest in clothing.
Avrupa şu anda tekstil alanında dünyanın en büyük, giyim alanında ise ikinci büyük ihracatçısıdır.

More Sentences
ikinci büyük the second biggest n.
The second big moment was the man on the left.
İkinci büyük an soldaki adamdı.

More Sentences
ikinci baskı second edition n.
This was declared as a second Edition of Principles, but it was actually a completely new book.
Bu, İlkeler'in ikinci baskısı olarak ilan edildi, ancak aslında tamamen yeni bir kitaptı.

More Sentences
ikinci gün second day n.
I was able to participate on the second day.
İkinci gün katılabildim.

More Sentences
ikinci okuma second reading n.
These proposals were what, in essence, our second reading was about.
Bu öneriler esasen ikinci okumamızın konusunu oluşturuyordu.

More Sentences
ikinci sayfa second page n.
The initiation form contains most of the settings from the second page of the association form.
Başlatma formu, ilişkilendirme formunun ikinci sayfasındaki ayarların çoğunu içerir.

More Sentences
ikinci köprü second bridge n.
He slowly stood up and then looked toward the second bridge.
Yavaşça ayağa kalktı ve ikinci köprüye doğru baktı.

More Sentences
ikinci bölüm second part n.
We will move on to the second part.
İkinci bölüme geçiyoruz.

More Sentences
ikinci bölüm second section n.
The second section covers internet and website connections.
İkinci bölüm internet ve web sitesi bağlantılarını kapsamaktadır.

More Sentences
ikinci aşama second stage n.
The second point concerns the difference between the first and second stages.
İkinci nokta birinci ve ikinci aşamalar arasındaki farkla ilgilidir.

More Sentences
ikinci aşama second phase n.
This debate must have conclusions, which will make up the second phase.
Bu tartışma, ikinci aşamayı oluşturacak olan sonuçlara varmalıdır.

More Sentences
ikinci ad middle name n.
Tom is your husband's middle name, isn't it?
Tom kocanın ikinci adı, değil mi?

More Sentences
ikinci perde second act n.
There are second acts in American life.
Amerikan yaşamında ikinci perdeler vardır.

More Sentences
ikinci trimester second trimester n.
The second trimester morphology ultrasound is a detailed scan of your developing baby.
İkinci trimester morfoloji ultrasonu, gelişmekte olan bebeğinizin ayrıntılı bir taramasıdır.

More Sentences
ikinci yıl sophomore n.
Grayson's sophomore in school is going well.
Grayson'ın okuldaki ikinci yılı iyi gidiyor.

More Sentences
ikinci olmak (yarışta) come in second v.
Tom came in second in the race.
Tom yarışta ikinci oldu.

More Sentences
ikinci derecede olan incidental adj.
Website designing is an incidental job for software developers.
Web sitesi tasarımı yazılım geliştiricileri için ikinci derecede olan bir iştir.

More Sentences
ikinci dereceden quadratic adj.
A quadratic function cannot be used here.
Burada ikinci dereceden bir fonksiyon kullanılamaz.

More Sentences
ikinci dereceli second adj.
Thirdly, there must no blood relationship in the first or second line between partners.
Üçüncü olarak, eşler arasında birinci ya da ikinci dereceden kan bağı bulunmamalıdır.

More Sentences
ikinci dereceli secondary adj.
Whether a government representative likes these proposals or not is of secondary importance.
Bir hükûmet temsilcisinin bu önerileri beğenip beğenmemesi ikinci derecede önemlidir.

More Sentences
ikinci derecede circumstantial adj.
The evidence is still circumstantial.
Kanıtlar hâlâ ikinci dereceden.

More Sentences
ikinci bir another adj.
Talking with another doctor to get a second opinion can also help you make your decision.
İkinci bir görüş almak için başka bir doktorla konuşmak da karar vermenize yardımcı olabilir.

More Sentences
on ikinci twelfth adj.
I made the point that the language of the budget is probably the twelfth language in this institution.
Bütçenin dilinin muhtemelen bu kurumdaki on ikinci dil olduğuna dikkat çektim.

More Sentences
yirmi ikinci twenty-second adj.
Today is my little brother's twenty-second birthday.
Bugün küçük erkek kardeşimin yirmi ikinci yaş günü.

More Sentences
ikinci sınıf second-rate adj.
We cannot offer our citizens a second-rate service.
Vatandaşlarımıza ikinci sınıf bir hizmet sunamayız.

More Sentences
ikinci el second-hand adj.
I recently stumbled into a second-hand bookshop in London.
Geçenlerde Londra'da ikinci el bir kitapçıya rastladım.

More Sentences
ikinci sınıf second-class adj.
They must not join as second-class members, but instead have equal rights from day one.
İkinci sınıf üye olarak değil, ilk günden itibaren eşit haklara sahip olarak katılmalıdırlar.

More Sentences
birinci ve ikinci dünya savaşları arasında olan interwar adj.
The novel depicted the interwar period.
Roman, birinci ve ikinci dünya savaşları arası dönemi anlatıyordu.

More Sentences
ikinci olarak secondly adv.
Firstly, the car is expensive, and secondly, it's inefficient.
Birincisi, araba pahalı, ikinci olarak da verimsiz.

More Sentences
ikinci olarak second adv.
Second, the so-called individual solutions – in German – pose a continuous problem to intra-Community trade.
İkinci olarak, sözde bireysel çözümler -Almanca- Topluluk içi ticaret için sürekli bir sorun teşkil etmektedir.

More Sentences
ikinci bir another pron.
To have another language is to possess a second soul.
Başka bir dile sahip olmak, ikinci bir ruha sahip olmaktır.

More Sentences
ikinci sınıf cabin class n.
kuzey atlantik kıyılarındaki algonquian kızılderililerdeki savaş şefi veya ikinci şef sagamore n.
ikinci hakim puisne n.
ikinci evlilik deuterogamy n.
ikinci kuşak second generation n.
düetin ikinci kısmı secondo n.
ikinci defa evlenme digamy n.
ikinci tapınak döneminden kalma eski ibranilerin yüksek mahkemesi sanhedrim n.
ikinci olan kimse second n.
bir kimsenin ikinci sahsiyeti alter ego n.
ikinci çocukluk devri oldness n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese resale shop n.
ikinci şahsiyet alter ego n.
ikinci mahsul aftergrowth n.
ikinci derecede olma durumu lowliness n.
ikinci papaz domiciliar n.
yılın ikinci ayı february n.
ikinci dereceden şey adjunct n.
ikinci taban second base n.
asıl işten farklı ikinci bir gelir kaynağı olan iş sideline n.
ikinci derecede önemli olma subsidiarity n.
ikinci mahsul rowen n.
ikinci hamur kağıt a lightly glazed paper n.
küçükayı kuşağındaki ikinci en parlak yıldız kochab n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese op shop n.
ikinci derecede kalan olaylar dizisi underplot n.
ikinci dereceden denklem quadratic equation n.
ikinci derece düzgeç second order system n.
ikinci mevki back seat n.
ikinci kez evlenen insanlar remarried people n.
kanın geçebileceği ikinci yol bypass n.
ikinci kirşof kanunu kirchhoff's second law n.
ikinci birleşme second joint n.
ikinci derece second class n.
ikinci çocukluk devri the second childhood phase n.
ikinci sınıf öğrencisi (lisede/üniversitede) sophomore n.
ikinci sınıfta beyefendi duniwassal n.
ikinci an second moment n.
hayatımın ikinci yarısı second half of my life n.
ikinci hareket kanunu second law of motion n.
ikinci (kimse/şey) second n.
paskalyadan önceki ikinci pazar passion sunday n.
ikinci evlilik remarriage n.
ikinci üstlenici subcontractor n.
ikinci kaptan executive officer n.
ikinci isim byname n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese thrift store n.
ikinci üretim seviyesi secondary producing interval n.
ikinci ses second sound n.
ikinci dil kazanımı second language acquision n.
ikinci dünya savaşı the second world war n.
ikinci nüsha replica n.
küçükayı kuşağındaki ikinci en parlak yıldız beta ursae minoris n.
ikinci sınıf second string n.
seçimi kazanan kimsenin ikinci gelen kişiden fazla olarak aldığı oy sayısı plurality n.
ikinci başlık subtitle n.
ikinci ürün aftercrop n.
slovakya'nın ikinci büyük şehri kosice n.
ikinci tapınak döneminden kalma eski ibranilerin yüksek mahkemesi sanhedrin n.
ikinci dereceden denklem equation of the second degree n.
üniversitenin birinci ve ikinci sınıf öğretim programını uygulayan iki senelik okul junior college n.
ikinci dereceden olan tali şeyler nonessentials n.
ikinci mülk second estate n.
ikinci imza countersign n.
ikinci işte çalışan kimse moonlighter n.
on, on bir ve on ikinci sınıfların karşılığı olan okul, lise senior high school n.
ikinci el mağazası second hand store n.
davalının ikinci cevabı rebutter n.
ikinci derecede olan şey adjunct n.
ikinci müdür subhead n.
ikinci dil kazanımı second language acquisition n.
ikinci dereceli şey secondary n.
ingiliz alfabesinin on ikinci harfi l n.
ingiliz alfabesinin ikinci harfi b n.
ikinci kalite mal seconds n.
ikinci kalite second quality n.
ikinci nüsha counterpart n.
ingiliz alfabesinin yirmi ikinci harfi v n.
ikinci derecede second rate n.
ikinci rol back seat n.
hicri yılın ikinci ayı safar n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese opportunity shop n.
ikinci rehin second mortgage n.
ikinci ve üçüncü sınıf öğrencisi sophister n.
ikinci sıra second rank n.
paskalya öncesi perhizden önceki ikinci pazar sexagesima n.
yarışta ikinci gelen runner up n.
ikinci (yarış) runner up n.
ikinci gelen runner up n.
ikinci yol relief road n.
ikinci dünya savaşı ile soğuk savaş arasındaki dönemde doğmuş kimse baby boomer n.
ikinci yabancı dil second foreign language n.
ikinci yaşam second life n.
paskalyadan sonraki ikinci pazartesi veya salı günü kutlanan festival hockday n.
paskalyadan sonraki ikinci pazartesi veya salı günü kutlanan festival hocktide n.
ikinci öğrenim evening education n.
ikinci renk second color n.
ikinci hata second failure n.
ikinci hata second error n.
ikinci dize second line n.
ikinci numara second number n.
ikinci form second form n.
sıralamada ikinci olan şey beta n.
ikinci sayım recount n.
ikinci yol bypass n.
ikinci kişilik alter ego n.
ikinci prova revise n.
gevişgetiren hayvanlardaki ikinci mide reticulum n.
ikinci kopya duplicate n.
ikinci negatif dupe n.
ikinci nüsha duplicate n.
ikinci keşif final estimate n.
ikinci şampiyon co-champion n.
ikinci dünya savaşında müttefik güçlerin normandiya'ya asker çıkarması yaptığı günü d-day n.
kendini abartılı bir şekilde önemli gören ikinci derece çalışan jack-in-office n.
geviş getiren hayvanlarda midenin ikinci kısmı honeycomb n.
ikinci tür hata miss error n.
ikinci semptom epiphenomenon n.
ayın ikinci haftası the second week of the month n.
ikinci derecede kanıt circumstantial evidence n.
ikinci el malı second hand article n.
ikinci şahıs second person n.
lise ya da üniversitede ikinci yıl sophomore year n.
yılın ikinci yarısı second half of the year n.
ikinci periyot second period n.
elli ikinci fifty second n.
ikinci el eşya satışı jumble sale n.
ikinci el eşya satışı rummage sale n.
sağdan ikinci second from right n.
ikinci köprü second bosphorus bridge n.
ikinci boğaz köprüsü second bosphorus bridge n.
ikinci köprü fatih sultan mehmet bridge n.
bir hayır kurumu vb yararına ikinci el eşya satışı rummage sale n.
bir hayır kurumu vb yararına ikinci el eşya satışı jumble sale n.
kendisinin ve takımının ikinci golü his and his team's second goal n.
ikinci bir tetikçi a second gunman n.
binanın ikinci katı the second floor of the building n.
ikinci tur seçmeler callback n.
ikinci dereceden akrabalar second-degree relatives n.
ikinci sınıf posta second class mail n.
otoparkın ikinci katı second floor of the parking garage n.
ikinci boğaz köprüsü fatih sultan mehmet bridge n.
do fiilinin ikinci hali did n.
ikinci şoför assistant driver n.
ikinci derecede olan backburner n.
ikinci defa evlenen kimse deuterogamist n.
ikinci defa evlenen kimse digamist n.
ingiltere kralı ikinci james yanlısı jacobite n.
ikinci tur seçmeler call-back n.
ikinci albüm sendromu second album syndrome n.
ikinci derece tedbirler low-regret measures n.
shall yardımcı fiilinin geçmiş zaman kipinde ikinci tekil şahsı should n.
bir önceki boyaya uygulanan ikinci boya counterstain n.
ikinci sınıf muamele inferior treatment n.
ikinci kenarın uzunluğu the length of the second side n.
sondan ikinci second last n.
on ikinci hafta twelfth week n.
(atışlarda verilen) ikinci şans mulligan n.
ikinci meşrutiyet second constitutional era n.
milattan sonra ikinci ve onuncu yüzyıllar arasında kullanılan eski ibrani dili rabbinic hebrew n.
milattan sonra ikinci ve onuncu yüzyıllar arasında kullanılan eski ibrani dili mishnaic hebrew n.
ikinci el ev eşyalarının üzerine etiket koyularak satılması tag sale n.
ikinci el ev eşyalarının üzerine etiket koyularak satılması yard sale n.
ikinci el ev eşyalarının üzerine etiket koyularak satılması tag question n.
ikinci derecede olan şey accidental n.
ikinci çağ age of reptiles n.
ikinci erteleme readjournment n.
sıkıntılı ekonomik döneme uygun ucuz, ikinci el kıyafet giyen kimse recessionista n.
ikinci tartışma reargument n.
ikinci kez sayma re-count n.
ikinci kez hesaplama re-count n.
ikinci sayım re-count n.
ikinci hesaplama re-count n.
ikinci kez sayma recountment n.
ikinci kez hesaplama recountment n.
ikinci dağıtım redeliverance n.
ikinci tasarı redraft n.
ikinci taslak redraft n.
bir serinin on ikinci eleman L n.
(amerikan futbolunda) ikinci hat savunma oyuncusu backer–up n.
ikinci tahmin re-estimate n.
ikinci hesaplama re-estimate n.
ikinci değerlendirme reevaluation n.
ikinci deneyim reexperience n.
ikinci tecrübe reexperience n.
ikinci deneyim re-experiencing n.
ikinci tecrübe re-experiencing n.
ikinci kavga refight n.
ikinci dövüş refight n.
ikinci el, kullanılmış kıyafet pre-loved clothing n.
ikinci el alışveriş preloved shopping n.
ikinci el alışveriş pr-loved shopping n.
ikinci ürün sezonu short-season n.
zemin kattan sonraki ikinci kat third story n.
otuz ikinci thirty-second n.
serinin otuz ikinci elemanı thirty-two n.
abd'de ikinci el mal satın alıp latin amerika'da satan kimse transmigrante n.
serinin on ikinci elemanı twelve n.
serinin yirmi ikinci elemanı twenty-two n.
seri veya dizide on ikinci olan şey twelve n.
serinin ikinci elemanı two n.
at yarışında bahisçinin oynadığı at birinci, ikinci veya üçüncü olursa para kazandığı bahis each way n.
ikinci adam underman n.
ikinci derecede olan kimse underscrub n.
ikinci derecedeki hizmetçi underservant n.
ikinci derecede çevre undersphere n.
yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için önüne takılan ikinci yüzük keeper ring n.
ikinci dünya savaşı'nda japonya'nın teslim olduğu gün v-j day n.
yoga meditasyonunda bilgiye giden yoldaki ikinci adım mañana n.
(izcilik) ikinci dereceden yavrukurt wolf n.
böceklerde, çokayaklılarda, kabuklularda ve bazı eklembacaklılarda görülen, alt çenenin arkasındaki ağız uzuvlarının ilk veya ikinci çifti maxillae n.
ikinci el mallar brokery [obsolete] n.
(doğu ve orta afrika'da) (özellikle batı'daki yardım kuruluşlarınca bağışlanan) ikinci el giysiler mitumba n.
mayıs'ın ikinci pazar'ında kutlanan, annelere adanmış gün mother's day n.
ikinci hadise reoccurrence n.
ikinci elbise reparel n.
ikinci birleşim reunition n.
ikinci kez bir araya gelme reunition n.
ikinci ziyaret revisit n.
ikinci ziyaret revisitation n.
ikinci sınıf kimse bush-leaguer n.
20. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış bir şair georgian n.
ikinci ad by-name n.
ikinci seçenek olarak başvurulabilecek şey fallback n.
ikinci kat olarak giyilen elbiseler overclothes n.
dış paketin altında yer alan ikinci ambalaj overwrap n.
ikinci mahsul rouen [dialect] n.
ikinci el eşya satışı rummage n.
yarışta ikinci, üçüncü veya dördüncü olan yarışmacılar runners-up n.
ikinci kez bakma deuteroscopy n.
ikinci kez değerlendirme deuteroscopy n.
ikinci kez düşünme deuteroscopy n.
ikinci incelemeden sonra görülen şey deuteroscopy n.
(dini seminer programı) üç yıllık programın ikinci yılındaki öğrenci middler n.
dört yıllık müfredatı olan okulda ikinci veya üçüncü yılındaki öğrenci middler n.
ikinci kişilik doppelganger n.
ikinci kez bakma double take n.
ikinci kez bakma double-take n.
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu drop n.
ikinci ev pied-à-terre n.
oranı oluşturan ikinci terim consequent n.
budizm'de en yüksek rütbeli ikinci din adamı panchen lama n.
koloni dönemi amerikan evlerinin ikinci katından uzanan dikey ahşap kenar pendant n.
ikinci ad forename n.
(abd'de) erkek izcilerin deniz keşfi programındaki ikinci rütbe ordinary [obsolete] n.
ikinci tur yemek yardımı seconds n.
ikinci mevki yer second class n.
ikinci kalite yer second class n.
ikinci sınıf bir grubun üyesi second class n.
(amerika'da) izcilikte ikinci rütbe second class n.
ikinci ev second home n.
girişin üstündeki ikinci kat second story [uk] n.
ikinci eylem planı second string n.
ikinci çare second string n.
gebeliğin ikinci üç aylık dönemi second trimester n.
ikinci üç aylık dönem second trimester n.
ikinci tercih second-rater n.
ikinci kalite ürün second-rater n.
(zaman diliminde) ikinci yarı shank n.
kırk ikinci sıra sayı forty-second n.
kırk ikinci öge forty-two n.
ikinci vatan foster land n.
yahudi takviminde yılın ikinci ayı iyyar n.
altmış ikinci sıra sixty-two n.
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı grid bearing n.
ikinci sınıf şair poeticule n.
ikinci dünya savaşı sırasında almanya'da sinir gazı olarak geliştirilen organofosforlu bir bileşik soman n.
ikinci el alışveriş yapan kimse subpurchaser n.
(polo sporu) ikinci gol subsidiary n.
vasi ile anlaşmazlık durumunda devreye giren ikinci vasi subtutor n.
(dörtlüğün) ikinci bölümünü okumak succentor n.
(ingiliz parlamentosu üyesi) ikinci evini esas evi gibi göstererek vergi kaçırma flipping n.
(bovlingde) labutların ikinci turda tamamen devrilmesi spare n.
ikinci kez buyruğu altına alma resubjection n.
ikinci kez yapılan test retest n.
(ikinci tur bovling atışında) tüm labutların devrilmesi spare n.
ikinci planda kalmak be of secondary importance v.
ikinci derecede rol oynamak play second fiddle v.
ikinci yol yapmak bypass v.
ikinci kez evlenmek get married for the second time v.
ikinci sırayı almak take the second place v.
ikinci sırada olmak rank number two v.
ikinci gelmek come in second v.
ikinci plana düşmek become of secondary importance v.
ikinci olmak come in second v.
gelmek (birinci/ikinci vb) (müsabakada) finish v.
bisiklet veya motosiklette ikinci bir kişiyi taşımak double-bank v.
(birinci, ikinci, onuncu vb) sırada yer almak be ranked at the v.
(birinci, ikinci, onuncu vb) sırada yer almak be ranked as the v.
ikinci çocuğunu doğurmak give birth to her second child v.
ikinci çocuğunu dünyaya getirmek give birth to her second child v.
ikinci elden satın almak buy at second hand v.
ikinci bir şans vermek give a second chance v.
ikinci bir şans tanımak give a second chance v.
ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almak be the second most common cause of death v.
yarışta ikinci olmak come in second in the race v.
yarışta ikinci gelmek come in second in the race v.
ikinci plana atmak push something into the background v.
ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek be treated like a second-class citizen v.
ikinci tura yükselmek qualify for the second round v.
ikinci tura çıkmak qualify for the second round v.
ikinci bir görüş almak get a second opinion v.
have fiilinin ikinci hali had v.
ikinci olarak bitirmek finish in second place v.
ikinci planda kalmak stay in the background v.
yapmak (make) eyleminin ikinci hali made v.
ikinci sahneye geçmek lead into the second scene v.
birinci/ikinci çocuğuna/bebeğine hamile olmak be pregnant with her first/second child/baby v.
ikinci bir şans daha vermek give a second chance v.
ikinci lige düşürülmek be relegated to the second tier v.
ikinci lige düşürülmek get relegated to the second tier v.
ikinci vitese takmak put it into second v.
-likle bitirmek (birinci/ikinci vb) (yarışmada) finish v.
ikinci bir işte çalışmak double v.
ikinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak be charged with criminal possession of a controlled substance in the second degree v.
60 kişi arasından ikinci olmak be the second out of 60 v.
ikinci kez evlenmek get married for the second time v.
ikinci defa evlenmek get married for the second time v.
ikinci el mağazalarda alışveriş yapmak thrift v.
tarlayı ikinci kez sürmek twifallow [obsolete] v.
tarlayı ikinci kez nadasa bırakmak twifallow [obsolete] v.
ikinci dereceden alakalı olmak hang v.
ikinci ambalaja sarmak overwrap v.
ikinci bir yanıt vermek duply v.
emin olmak için ikinci kez kontrol etmek countercheck v.
ikinci bir varis belirlemek superinduce v.
ikinci kez imza atmak re-sign v.
ikinci derecede side adj.
ikinci derecede olan side adj.
ikinci dereceden quadratic adj.
ikinci derecedeki lesser adj.
ikinci derecede olan secondary adj.
ikinci derecede subordinate adj.
ikinci elden secondhand adj.
ikinci derecede lowly adj.
ikinci derecede önemi olan circumstantial adj.
ikinci derecede subsidiary adj.
ikinci derecede değerli (taş) semiprecious adj.
sondan ikinci penultimate adj.
her on ikinci every twelfth adj.
ikinci kez evlenmiş married for the second time adj.
otuz ikinci thirty second adj.
ikinci mevki second-class adj.
ikinci elden second-hand adj.
ikinci derecede non-essential adj.
ikinci derecede one-horse adj.
yirmi-ikinci twenty-second adj.
ikinci kalite second-rate adj.
ikinci derecede olan second-rate adj.
ikinci derecede second-degree adj.
ikinci derecede inferior adj.
ikinci planda gelen petty adj.
ikinci derecede lower adj.
ikinci el pre-owned adj.
ikinci olarak bahsedilen latter-mentioned adj.
on ikinci 12th adj.
yirmi ikinci 22nd adj.
yirmi ikinci twenty second adj.
otuz ikinci 32nd adj.
kırk ikinci 42nd adj.
kırk ikinci forty second adj.
elli ikinci 52nd adj.
altmış ikinci sixty second adj.
doksan ikinci ninety second adj.
altmış ikinci 62nd adj.
doksan ikinci 92nd adj.
seksen ikinci 82nd adj.
seksen ikinci eighty second adj.
yetmiş ikinci 72nd adj.
yetmiş ikinci seventy second adj.
ikinci el/kullanılmış preloved adj.
ikinci el/kullanılmış pre-loved adj.
ikinci derece statüsü olan associate adj.
ikinci evlenmeye ait digamous adj.
yan/ikinci olgusal epiphenomenal adj.
on ikinci 12nd adj.
kullanılmış/ikinci el (eşya/mal) previously enjoyed adj.
ikinci el previously enjoyed adj.
ikinci el previously enjoyed adj.
mormon kilisesi rahiplerinin ikinci mertebesini ifade eden aaronic adj.
mormon kilisesi rahiplerinin ikinci mertebesini ifade eden aaronical adj.
ikinci derecede accidental adj.
ikinci kez doğmuş twice-born adj.
ikinci el preowned adj.
ikinci derecede understrapping adj.
kuzey amerika buzul çağında ikinci buzul arasına ait yarmouth adj.
ikinci sınıf kutcha adj.
(ingiltere'deki devlet okullarında) aynı soyada sahip iki veya daha çok oğlan çocuğu arasında yaş veya derece bakımından ikinci sırada gelen minor adj.
ikinci derecede humble adj.
ikinci kalite dime-store adj.
ikinci sınıf dime-store adj.
ikinci sayısı olmayan one-shot adj.
ikinci kalite common adj.
ikinci sınıf common adj.
ikinci kalite olan second-class adj.
ikinci sınıf olan second-class adj.
abd'li bir ailenin ikinci kuşak üyesi olan second-generation adj.
ikinci el secondary adj.
ikinci derece second-class adj.
ikinci sırada second-tier adj.
ikinci ligde second-tier adj.
ikinci sırada olan semiclassical adj.
kırk ikinci sırada olan forty-second adj.
ikinci bir fresh adj.
ikinci derecedeki smaller adj.
ikinci sınıf öğrencisine ait veya ilgili sophomore adj.
ikinci versiyona ait sophomore adj.
(versiyon, sürüm) ikinci sophomore adj.
(kitap, kayıt) ikinci sophomore adj.
(ikinci ve üçüncü kıtanın aynı yapıda olduğu) yunan lirik şiirine özgü bir yapıya ait veya ilgili periodic adj.
ikinci derecede secondarily adv.
ikinci planda in the background adv.
ikinci derecede adjunctly adv.
ikinci bir iş olarak on the side adv.
ikinci bir emre kadar until further notice adv.
ikinci olarak in the second place adv.
ikinci derecede önemli olarak circumstantially adv.
ikinci olarak secondarily adv.
ikinci bir emre kadar until a further order is made adv.
ikinci bir habere kadar until further notice adv.
ikinci olarak second of all adv.
balede ikinci pozisyon à la seconde adv.
ikinci seçenek olarak in the alternative adv.
ikinci seferde at twice adv.
ikinci bir duyuruya kadar until further notice adv.
ikinci plana atarak pettily adv.
ikinci en iyi second best adv.
ikinci el second hand adv.
ikinci olarak second-best adv.
ikinci sınıf vasıtayla second-class adv.
ikinci sınıf ulaşımla second-class adv.
ikinci sınıf vasıta ile second-class adv.
ikinci sınıf konaklamayla second-class adv.
ikinci elden secondhand adv.
ikinci el olarak secondhand adv.
ardından ikinci second to prep.
soldan ikinci second from left pron.
düzenli bir kimyasal bileşik serisinde ikinci olan anlamı veren ön ek deut- pref.
ikinci anlamı veren ön ek deut- pref.
düzenli bir kimyasal bileşik serisinde ikinci olan anlamı veren ön ek deuto- pref.
ikinci anlamı veren ön ek deuto- pref.
ikinci anlamı veren ön ek deuter- pref.
ikinci anlamı veren ön ek deutero- pref.
Phrasals
(birinci, ikinci, üçüncü) gelmek come in v.
(birinci, ikinci, üçüncü) bitirmek come in v.
beyzbolda birinci lig oyuncusunu ikinci lige göndermek farm out v.
(ikinci el bir kaynaktan) öğrenmek glean from (something) v.
ikinci sırada yer almak come after (someone or something) v.
ikinci sırada gelmek come after v.