History

more

Meanings of "more" in Turkish English Dictionary : 44 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	more adj.	daha fazla
2	Common Usage	more adv.	daha
General
3	General	more n.	fazla şey
4	General	more n.	ziyade
5	General	more n.	ek sayı
6	General	more n.	ek miktar
7	General	more n.	ek süre
8	General	more n.	daha ayrıntılı tartışma
9	General	more n.	üstün rütbeli olan kimse veya şey
10	General	more n.	üstün şey
11	General	more n.	ortalamanın üzerinde şey
12	General	more n.	daha önemli şey
13	General	more n.	daha anlamlı şey
14	General	more n.	ek kişiler
15	General	more n.	ek şeyler
16	General	more adj.	daha çok
17	General	more adj.	üstün kaliteli
18	General	more adj.	üstün yoğunluklu
19	General	more adj.	daha yaşlı
20	General	more adj.	yaşça üstün
21	General	more adv.	takriben
22	General	more adv.	daha (çok)
23	General	more adv.	-den daha
24	General	more adv.	-den daha çok
25	General	more adv.	yine
26	General	more adv.	tekrar
27	General	more adv.	yeniden
28	General	more adv.	ayrıca
29	General	more adv.	dahası
Computer
30	Computer	more n.	ayrıntılar
31	Computer	more n.	yardım
32	Computer	more adj.	büyük
33	Computer	more adv.	başka
34	Computer	more expr.	daha çok
35	Computer	more expr.	devam
36	Computer	more expr.	daha fazla bilgi
37	Computer	more expr.	diğer
38	Computer	more expr.	ek bilgi
39	Computer	more expr.	tüm seçenekler
40	Computer	more expr.	tüm
41	Computer	more expr.	tümü
Botanic
42	Botanic	more n.	bitki
Linguistics
43	Linguistics	more n.	mossi halkının konuştuğu volta-kongo dili
Archaic
44	Archaic	more adj.	üstün dereceli

Meanings of "more" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	more than adj.	-den daha
2	Common Usage	more or less adv.	az çok
3	Common Usage	once more adv.	bir kez daha
4	Common Usage	more or less adv.	aşağı yukarı
5	Common Usage	more and more adv.	gitgide
6	Common Usage	once more adv.	bir daha
7	Common Usage	once more adv.	bir kere daha
General
8	General	be much more the case n.	durum bundan ibaret
9	General	making more difficult n.	ağırlaştırma
10	General	more than half of turks n.	türklerin yarısından fazlası
11	General	more distant point n.	daha uzak nokta
12	General	more traditional n.	daha geleneksel
13	General	parents with more than one kid n.	çok çocuklu aile
14	General	family with more than one kid n.	çok çocuklu aile
15	General	put of more n.	daha fazlasını koyma
16	General	more than meets the eye n.	göründüğünden daha fazlası
17	General	more than adequate n.	yeterinden fazlası
18	General	one more cup of coffee n.	bir fincan kahve daha
19	General	more favorable condition n.	daha uygun koşul
20	General	more suitable condition n.	daha uygun koşul
21	General	one more step n.	bir adım daha
22	General	one more step n.	bir basamak daha
23	General	one more reason to celebrate n.	kutlama için bir neden daha
24	General	one more year n.	bir sene daha
25	General	one more year n.	bir yıl daha
26	General	more [dialect] [uk] n.	kök
27	General	more [dialect] [uk] n.	ağaç kökü
28	General	more pressing matters n.	daha acil meseleler
29	General	become more expensive v.	pahalanmak
30	General	become more expensive v.	pahalılaşmak
31	General	make more violent v.	şiddetlendirmek
32	General	go into more depth v.	bir şeyde derinleşmek
33	General	grow more mellow v.	daha fazla olgunlaşmak
34	General	become more powerful v.	gücüne güç katmak
35	General	be more royalist than the king v.	kraldan çok kralcı olmak
36	General	do more harm than good v.	faydadan çok zararı olmak
37	General	be of no more use v.	hayır kalmamak
38	General	be more often v.	sıklaşmak
39	General	make more powerful v.	gücünü artırmak
40	General	speak more quietly v.	sesini kısmak
41	General	get more complicated v.	karmaşıklaşmak
42	General	be more fun than a barrel of monkeys v.	çok komik veya eğlenceli olmak
43	General	gain more strength v.	gücüne güç katmak
44	General	become more difficult v.	ağırlaşmak
45	General	become more amusing v.	renklenmek
46	General	do more harm than good v.	ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek
47	General	make more difficult v.	ağırlaştırmak
48	General	make more even v.	daha düz hale getirmek
49	General	need more sources v.	daha fazla kaynağa ihtiyaç duymak
50	General	have more in common with someone v.	biriyle daha fazla ortak yönleri olmak
51	General	be more than necessary v.	fazla kaçmak
52	General	be more than necessary v.	fazla gelmek
53	General	be more popular v.	daha ünlü olmak
54	General	become more popular v.	daha ünlü olmak
55	General	have no more endurance left v.	tahammülü kalmamak
56	General	have no more patience left v.	tahammülü kalmamak
57	General	not bear any more v.	tahammülü kalmamak
58	General	wear more than one hat v.	bir koltukta iki karpuz taşımak
59	General	become more of an issue v.	önem kazanmak
60	General	become more of an issue v.	önem arz etmek
61	General	go into more detail v.	daha fazla detaya girmek
62	General	go into more detail v.	daha fazla teferruata girmek
63	General	enter more details v.	daha fazla detay vermek
64	General	have more than one meaning v.	birden çok anlama sahip olmak
65	General	have more than one meaning v.	birden çok anlama gelmek
66	General	have more than one meaning v.	birden çok anlamı olmak
67	General	be more careful v.	daha dikkatli olmak
68	General	become even more beautiful v.	daha bir güzel olmak
69	General	put on something more comfortable v.	üzerine rahat bir şeyler giymek
70	General	mean more than (that) v.	daha öte anlam taşımak
71	General	mean more than (that) v.	daha öte bir anlam taşımak
72	General	know more or less v.	az çok bilmek
73	General	approach more seriously v.	daha ciddi yaklaşmak
74	General	learn more v.	daha fazla öğrenmek
75	General	approach something more seriously v.	daha ciddi yaklaşmak
76	General	ask more v.	daha istemek
77	General	want more v.	daha fazlasını istemek
78	General	want more v.	daha istemek
79	General	ask more v.	daha fazlasını istemek
80	General	have no (more) strength to stand v.	dayanma gücü kalmamak
81	General	have no (more) strength to stand v.	dayanacak gücü kalmamak
82	General	love something more than anything v.	bir şeyi her şeyden daha çok sevmek
83	General	get some more water v.	biraz daha su almak
84	General	see more than its share of suffering v.	payına düşenden daha fazla acıya şahit olmak
85	General	be more than happy v.	ayrı bir mutluluk olmak
86	General	be not interesting/matter any more v.	bir esprisi kalmamak
87	General	make more money in a week than you earn in a year v.	birinin bir yılda kazandığından fazlasını bir haftada kazanmak
88	General	do more exercises v.	daha fazla egzersiz yapmak
89	General	do more exercise v.	daha fazla egzersiz yapmak
90	General	make it more understandable v.	daha anlaşılır hale getirmek
91	General	get some more experience v.	biraz daha deneyim kazanmak
92	General	get some more experience v.	biraz daha tecrübe kazanmak
93	General	ask for more time v.	daha fazla zaman istemek
94	General	not want any more bloodshed v.	daha fazla kan dökülmesini istememek
95	General	have more pluses than minuses v.	eksisinden çok artısı olmak
96	General	pay more for something than it is really worth v.	bir şeye gerçek değerinden daha fazla ödemek
97	General	pay more for something than it is really worth v.	bir şeye gerçek değerinden fazla ödemek
98	General	do more v.	daha fazlasını yapmak
99	General	put more effort forth v.	daha fazla çaba harcamak
100	General	be more than happy v.	ayrı bir mutlu olmak
101	General	hope for something more than dinner v.	sıradan bir akşam yemeğinden fazlasını beklemek
102	General	become even more important v.	daha da önem kazanmak
103	General	become more independent v.	daha bağımsız olmak
104	General	become more independent v.	daha bağımsız hale gelmek
105	General	become more self-confident v.	kendine daha fazla güvenli hale gelmek
106	General	make life more liveable v.	hayatı daha yaşanır kılmak
107	General	pay more attention v.	daha fazla dikkat etmek
108	General	be more beautiful v.	daha güzel olmak
109	General	spend more time v.	daha fazla zaman harcamak
110	General	become more and more important v.	gittikçe önem kazanmak
111	General	be no more v.	artık (bir şey) olmamak
112	General	be no more v.	artık var olmamak
113	General	more colorful adj.	daha renkli
114	General	more of a adj.	daha çok
115	General	more feasible adj.	daha uygun
116	General	more than adj.	-den çoğu
117	General	many more adj.	çok
118	General	more than half adj.	yarıdan fazla
119	General	more frequent adj.	daha sık
120	General	much more than adj.	-den çok daha fazla
121	General	more than ever adj.	her zamankinden daha fazla
122	General	more than ever adj.	her zamankinden çok
123	General	one more beautiful than the other adj.	birbirinden güzel
124	General	more than half of adj.	yarısından çoğu
125	General	more quality adj.	daha kaliteli
126	General	more contemporary adj.	daha modern
127	General	more modern adj.	daha modern
128	General	one more than half adj.	yarısından bir fazlası
129	General	more current adj.	daha güncel
130	General	more general adj.	daha genel
131	General	more up-to-date adj.	daha güncel
132	General	more than adj.	-den daha fazla
133	General	more human than human adj.	insandan öte
134	General	more than human adj.	insandan öte
135	General	much more beautiful adj.	çok daha güzel
136	General	more comprehensible adj.	daha anlaşılır
137	General	more understandable adj.	daha anlaşılır
138	General	more than adequate adj.	gereğinden fazla
139	General	more in number adj.	sayıca fazla
140	General	more than expected adj.	beklenenden daha fazla
141	General	more than needed adj.	ihtiyaç duyulandan fazla
142	General	more understandable adj.	daha anlaşılabilir
143	General	more difficult adj.	daha zorlu
144	General	more difficult adj.	daha zor
145	General	more successful adj.	daha başarılı
146	General	more likely to develop adj.	gelişme olasılığı daha yüksek
147	General	more experienced adj.	daha deneyimli
148	General	more-heavily-loaded adj.	daha ağır yüklü
149	General	more free adj.	daha özgür
150	General	more common adj.	daha yaygın
151	General	more energetic adj.	daha enerjik
152	General	more crowded adj.	daha kalabalık
153	General	more useful adj.	daha kullanışlı
154	General	more durable adj.	daha uzun ömürlü
155	General	more polite adj.	daha kibar
156	General	more of adj.	daha büyük ölçüde
157	General	more of adj.	daha büyük derecede
158	General	neither more or less adv.	ne fazla ne eksik
159	General	for more than two thousand years adv.	iki bin yıldan daha fazla bir süredir
160	General	more or less adv.	takriben
161	General	more importantly adv.	daha da önemlisi
162	General	no more adv.	daha fazla değil
163	General	once more again adv.	yeniden
164	General	any more adv.	artık
165	General	ever more adv.	ebedi olarak
166	General	one or more adv.	bir ya da birden çok
167	General	no more adv.	yeter
168	General	one more adv.	bir daha
169	General	more recently adv.	çok yakın geçmişte
170	General	forever more adv.	daima
171	General	once more again adv.	bir kez daha
172	General	and a lot more adv.	çok daha fazlasıyla
173	General	more and more adv.	gittikçe
174	General	all the more adv.	artan bir şekilde
175	General	all the more adv.	haydi haydi
176	General	neither more nor less adv.	ne fazla ne eksik
177	General	more often than not adv.	çoğu kez
178	General	and what's more adv.	ayrıca
179	General	ever more adv.	daima
180	General	all the more adv.	gittikçe
181	General	twenty times (more) adv.	yirmi katı
182	General	more by token adv.	munzam delil olarak
183	General	any more adv.	daha fazla başka
184	General	some more adv.	biraz daha
185	General	neither more or less adv.	tam o kadar
186	General	more often than not adv.	sık sık
187	General	and what's more adv.	hem de
188	General	more and more adv.	arttıkça
189	General	for ever more adv.	ebediyen
190	General	nothing more than adv.	yalnız
191	General	neither more nor less adv.	tam o kadar
192	General	once more adv.	bir daha
193	General	nothing more than adv.	sadece
194	General	more generally adv.	daha genel olarak
195	General	a lot more adv.	çok daha fazla
196	General	more often than not adv.	çoğu zaman
197	General	more often than not adv.	çoğunlukla
198	General	more often adv.	çoğunlukla
199	General	ever more adv.	ilelebet
200	General	and what's more adv.	üstelik
201	General	no more adv.	artık
202	General	and what's more adv.	bir de
203	General	no more adv.	gayrı
204	General	neither more nor less adv.	tam öyle
205	General	three times more adv.	üç katı
206	General	any more adv.	daha fazla
207	General	any more adv.	başka
208	General	in more recent times adv.	yakın geçmişte
209	General	more or less adv.	iyi kötü
210	General	neither more or less adv.	tam öyle
211	General	a bit more adv.	biraz daha fazla
212	General	more likely adv.	olması daha muhtemel
213	General	never more adv.	asla
214	General	forever more adv.	sonsuza dek
215	General	many times more adv.	kat kat
216	General	in more recent times adv.	çok yakın zamanlarda
217	General	a few more adv.	birkaç tane daha
218	General	two times more adv.	iki katı
219	General	still more adv.	bir kat daha
220	General	any more adv.	gayrı
221	General	seven times (more) adv.	yedi katı
222	General	more than one adv.	birden fazla
223	General	and what is more adv.	hem de
224	General	and what is more adv.	üstelik
225	General	and what is more adv.	bir de
226	General	and what is more adv.	ayrıca
227	General	more or less adv.	az ya da çok
228	General	more specifically adv.	daha belirgin bir biçimde
229	General	more specifically adv.	daha belirgin olarak
230	General	more importantly adv.	hepsinden önemlisi
231	General	more clearly adv.	daha açık bir ifadeyle
232	General	much more adv.	kat kat fazla
233	General	once more adv.	yine
234	General	one more time adv.	bir kez daha
235	General	one more time adv.	bir kere daha
236	General	many times more adv.	kat kat fazla
237	General	so much more adv.	kat kat fazla
238	General	many times more adv.	kat be kat
239	General	so much more adv.	kat be kat
240	General	some more time adv.	bir müddet daha
241	General	a little more time adv.	bir müddet daha
242	General	a while more adv.	bir müddet daha
243	General	no more adv.	artık yok
244	General	any more adv.	daha çok
245	General	any more adv.	biraz daha
246	General	more importantly adv.	asıl önemli olan
247	General	more than this adv.	bundan daha fazlası
248	General	more deeply adv.	daha derin bir biçimde
249	General	more deeply adv.	daha derin
250	General	no more than adv.	-den daha çok değil
251	General	for more information adv.	daha fazla bilgi için
252	General	no more adv.	bir daha
253	General	more or less adv.	yaklaşık
254	General	more likely to adv.	büyük bir olasılıkla
255	General	without more adv.	aşikar surette
256	General	without more adv.	başka kanıt göstermeye gerek kalmaksızın
257	General	more productive adv.	daha verimli
258	General	more than meets the eye adv.	görünenden fazlası
259	General	more precisely adv.	daha doğrusu
260	General	in more detail adv.	daha ayrıntılı bir şekilde
261	General	in more detail adv.	daha ayrıntılı olarak
262	General	in more detail adv.	daha etraflıca
263	General	it’s more than likely adv.	büyük ihtimalle
264	General	more particularly adv.	ama özellikle
265	General	more particularly adv.	daha öncelikli olarak
266	General	more particularly adv.	özellikle
267	General	more particularly adv.	bilhassa
268	General	much more adv.	daha bir
269	General	even more adv.	daha bir
270	General	even more adv.	daha da fazla
271	General	even more adv.	daha bile fazla
272	General	one more thing adv.	bir şey daha
273	General	for more than three weeks adv.	üç haftadan fazla bir süredir
274	General	more than estimated adv.	beklenenden daha fazla
275	General	more than estimated adv.	tahmin edilenden daha fazla
276	General	for more than one year adv.	bir yıldan fazla bir süredir
277	General	for more than one year adv.	bir yıldan fazla süredir
278	General	for more than a year adv.	bir yıldan fazla bir süredir
279	General	for more than a year adv.	bir yıldan fazla süredir
280	General	more surprisingly adv.	daha da şaşırtıcı olan
281	General	more surprisingly adv.	daha da şaşırtıcı olarak
282	General	little more than adv.	-den biraz fazla
283	General	more intensely adv.	daha yoğun şekilde/biçimde
284	General	more recently adv.	yakın zamanda
285	General	all the more so adv.	daha da büyük bir dereceye kadar
286	General	all the more so adv.	daha da çok
287	General	one more time adv.	bir defa daha
288	General	ever more adv.	her zamankinden (daha) çok
289	General	twice a week or more adv.	haftada iki veya daha fazla kez
290	General	two times more adv.	iki kat fazla
291	General	two times more adv.	2 kat fazla
292	General	a little bit more adv.	çok az daha
293	General	more competitively than adv.	daha rekabetçi biçimde
294	General	so much more adv.	katbekat
295	General	three times more adv.	üç kat fazlası
296	General	more slowly adv.	daha yavaş
297	General	much more adv.	daha fazla
298	General	a little bit more adv.	birazcık daha
299	General	a couple of more minutes adv.	bir kaç dakika daha
300	General	the more and less adv.	fellik fellik
301	General	the more and less adv.	dört bir yanda
302	General	the more and less adv.	her yerde
303	General	any more adv.	daha başka
304	General	more than once adv.	birçok kez
305	General	more so adv.	daha büyük ölçüde
306	General	more so adv.	daha büyük derecede
307	General	one more adv.	bir tane daha
308	General	pressingly (more) adv.	daha da önemlisi
309	General	pressingly (more) adv.	hepsinden önemlisi
310	General	more of an prep.	daha ziyade
311	General	more than prep.	daha fazla
312	General	far more than prep.	çok daha fazla
313	General	more likely to prep.	kuvvetle muhtemel
314	General	far more behind prep.	çok daha gerisinde
315	General	far more behind prep.	çok çok gerisinde
316	General	the more the more conj.	daha fazla
317	General	yet more conj.	hatta
318	General	the more the more conj.	ça/çe daha fazla
319	General	yet more conj.	hatta bundan daha fazla
320	General	yet more conj.	bundan daha fazla
321	General	-more suf.	yer isimlerinde kullanılan bir son ek
322	General	there are no more towels expr.	yeteri kadar havlu yok
323	General	there are no more towels expr.	havlu kalmadı
Phrasals
324	Phrasals	be no more v.	öteki dünyaya göçmek
325	Phrasals	be no more v.	ölmek
326	Phrasals	be no more v.	vefat etmek
327	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek
328	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak
329	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak
330	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek
331	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
332	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
333	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek
334	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	ikiye veya daha fazla parçaya ayırmak
335	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	(iki veya daha fazla şeyin/kişinin) arasını bölmek
336	Phrasals	split between (two or more people or things) v.	(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek
337	Phrasals	come between (two or more people) v.	(iki veya daha fazla kişinin) arasında olmak
338	Phrasals	come between (two or more people) v.	(iki veya daha fazla kişinin) arasında yer almak/gelmek
339	Phrasals	come between (two or more people) v.	(iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek
340	Phrasals	come between (two or more people) v.	(iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek
341	Phrasals	come between (two or more people) v.	(iki veya daha fazla kişinin) ilişkisine burnunu sokmak
Phrases
342	Phrases	less is more n.	azı karar, çoğu zarar
343	Phrases	more than half of the boys n.	erkek çocuklarının yarısından fazlası
344	Phrases	more than half of the boys n.	erkek çocuklarının yarıdan fazlası
345	Phrases	what's more adv.	üstelik
346	Phrases	what's more adv.	dahası
347	Phrases	from less to more adv.	azdan çoğa doğru
348	Phrases	to be (more) exact expr.	tam olarak
349	Phrases	to be (more) exact expr.	tam olarak söylemek/belirtmek gerekirse
350	Phrases	to be (more) exact expr.	tam tamına
351	Phrases	to be (more) exact expr.	kuruşu kuruşuna
352	Phrases	to be (more) exact expr.	daha doğrusu
353	Phrases	more by accident than (by) judgment expr.	bilerek değil
354	Phrases	more by accident than (by) judgment expr.	tesadüfen/şansına/şans eseri
355	Phrases	more by accident than (by) judgment expr.	çok da planlanmış/düşünülmüş bir şey değil
356	Phrases	more by accident than (by) judgment expr.	biraz tesadüf eseri
357	Phrases	more than (one) can endure expr.	dayanabileceğinden daha fazla
358	Phrases	more than (one) can endure expr.	katlanabileceğinden daha fazla
359	Phrases	more than (one) can endure expr.	katlanamayacağı kadar
360	Phrases	more than (one) can endure expr.	dayanamayacağı ölçüde
361	Phrases	more than you can (ever) know expr.	tahmin edebileceğinden daha çok
362	Phrases	more than you can (ever) know expr.	tahmin edemeyeceğin kadar
363	Phrases	more than you can (ever) know expr.	düşünebileceğinden daha çok
364	Phrases	more than you can (ever) know expr.	düşünemeyeceğin kadar
365	Phrases	to say more clearly expr.	açık olmak gerekirse
366	Phrases	not any more expr.	artık değil
367	Phrases	what more do you want - jam on it? expr.	buldun da bunama
368	Phrases	more than that expr.	bundan ayrı olarak
369	Phrases	more in particular expr.	bilhassa
370	Phrases	no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.	bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin
371	Phrases	so much the more expr.	bahusus ki
372	Phrases	to be more precise expr.	daha iyi anlatmak gerekirse
373	Phrases	to put it more explicitly expr.	daha açıkça ifade etmek gerekirse
374	Phrases	to be more precise expr.	daha açık olmak gerekirse
375	Phrases	no more tooth decay expr.	diş çürüğüne son
376	Phrases	more precisely expr.	daha iyi ifadeyle
377	Phrases	to be more precise expr.	daha kesin olmak gerekirse
378	Phrases	to be more precise expr.	daha doğrusunu söylemek gerekirse
379	Phrases	it is more common to see expr.	daha yaygın görülür
380	Phrases	when we look more closely expr.	daha yakından baktığımızda
381	Phrases	more than that expr.	dahası var
382	Phrases	more widely known as expr.	daha çok bilinen adıyla
383	Phrases	much more besides expr.	çok daha fazlası
384	Phrases	if not more expr.	daha fazla değilse
385	Phrases	more precisely expr.	daha iyi anlatmak gerekirse
386	Phrases	to be more precise expr.	daha iyi ifadeyle
387	Phrases	we were so close not any more than anyone else expr.	hiç kimsenin olmadığı kadar yakındık birbirimize
388	Phrases	enough and more than enough expr.	elverir
389	Phrases	usually more than once expr.	genelde bir kereden fazla
390	Phrases	more likely scenario expr.	gerçekleşmesi daha olası/muhtemel senaryo
391	Phrases	to add more expr.	eklemek gerekirse
392	Phrases	more than anyone expr.	herkesten daha fazla
393	Phrases	in more cases than not expr.	genellikle
394	Phrases	more than enough expr.	fazlasıyla
395	Phrases	more than enough expr.	gereğinden çok
396	Phrases	none more so than expr.	en çok da
397	Phrases	none more so than expr.	en fazla da
398	Phrases	nothing more than expr.	ibaret
399	Phrases	more than enough expr.	ihtiyaçtan fazla
400	Phrases	the more words you know the more you can say expr.	ne kadar çok kelime bilirsen o kadar çok konuşursun
401	Phrases	not more, not less expr.	ne fazla ne eksik
402	Phrases	more in particular expr.	özellikle
403	Phrases	she couldn't apologize any more than she did expr.	özür dilemek için her şeyi yaptı/başka ne yapabilirdi ki
404	Phrases	nothing less nothing more expr.	ne daha az ne daha fazla
405	Phrases	so much the more expr.	özellikle
406	Phrases	so much the more expr.	özellikle de
407	Phrases	more likely than not expr.	olma ihtimali olmama ihtimalinden daha yüksek
408	Phrases	even more so expr.	olsa olsa (en çoğu)
409	Phrases	more than half of the boys expr.	oğlanların yarıdan fazlası
410	Phrases	the more sales the more profits expr.	ne kadar satış o kadar kazanç
411	Phrases	more than half of the boys expr.	oğlanların yarısından fazlası
412	Phrases	more challenges ahead expr.	önümüzde daha çok zorluk var
413	Phrases	we must also think more expr.	şunu da gözönüne almalıyız ki
414	Phrases	we must also think more expr.	şunu da gözönüne atmalıyız ki
415	Phrases	we must also think more expr.	şunu da düşünmeliyiz ki
416	Phrases	to be more precise expr.	tam olarak söylemek gerekirse
417	Phrases	to be more precise expr.	tam olarak belirtmek gerekirse
418	Phrases	and there is something more expr.	ve şunları da söylemek gerekir ki
419	Phrases	enough and more than enough expr.	yeter de artar
420	Phrases	more than enough expr.	yeter de artar
421	Phrases	no more tooth decay expr.	(diş) çürüklere son
422	Phrases	more than a pleasure expr.	zevkten öte
423	Phrases	and more of the same expr.	ve benzeri
424	Phrases	more power to your elbow expr.	başarılar
425	Phrases	more power to your elbow expr.	başarılar dilerim
426	Phrases	more power to your elbow expr.	başarılarının devamını dilerim
427	Phrases	more power to your elbow expr.	haydi kolay gelsin
428	Phrases	more power to your elbow expr.	allah/tanrı kolaylık versin
429	Phrases	more power to your elbow expr.	allah/tanrı güç versin
430	Phrases	more power to your elbow expr.	allah/tanrı gücünü artırsın
431	Phrases	more power to your elbow expr.	şansın bol/açık olsun
432	Phrases	more power to your elbow expr.	umarım
433	Phrases	more power to your elbow expr.	inşallah
434	Phrases	more power to your elbow expr.	yolun açık olsun
435	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birinin) dayanabileceğinden/katlanabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
436	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birinin) başa çıkabileceğinden/taşıyabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
437	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birinin) kaldırabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
438	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birinin) dayanamayacağı/katlanamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
439	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birinin) başa çıkamayacağı/taşıyamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
440	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birinin) kaldıramayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
441	Phrases	more than (one) can endure expr.	(birine) fazla/ağır
442	Phrases	heaps more expr.	çok daha fazla
443	Phrases	heaps more expr.	bir hayli fazla
444	Phrases	more than a little expr.	çok
445	Phrases	more than a little expr.	önemli ölçüde
446	Phrases	more than a little expr.	az değil
447	Phrases	more than a little expr.	oldukça
448	Phrases	more than a little excited expr.	çok heyecanlı
449	Phrases	more than a little excited expr.	oldukça heyecanlı
450	Phrases	no more than a handful of expr.	bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar
451	Phrases	those that have, get more expr.	para parayı çeker
452	Phrases	those that have, get more expr.	fırsat fırsatı çeker
453	Phrases	those that have, get more expr.	bolluk bolluğu çeker
454	Phrases	those who have, get more expr.	para parayı çeker
455	Phrases	those who have, get more expr.	fırsat fırsatı çeker
456	Phrases	those who have, get more expr.	bolluk bolluğu çeker
457	Phrases	no more no less expr.	ne eksik ne fazla
458	Phrases	way more fun expr.	çok daha eğlenceli
459	Phrases	ever more... expr.	daha da …
460	Phrases	ever more... expr.	çok daha …
461	Phrases	ever more... expr.	git gide daha …
462	Phrases	so much the more expr.	çok daha fazlası
463	Phrases	all the more so expr.	hele ki
464	Phrases	more to come stay tuned expr.	devamı az sonra bizden ayrılmayın
Proverb
465	Proverb	more haste less speed n.	acele ile yapılan iş uzar
466	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruh hastalıkları bedensel hastalıklardan daha tehlikelidir
467	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha acı vericidir
468	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha zordur
469	Proverb	diseases of the soul are more dangerous than those of the body v.	ruhsal acı bedensel acıdan daha zordur/tehlikelidir
470	Proverb	more haste more waste	acele işe şeytan karışır
471	Proverb	kindness does more than harshness	tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
472	Proverb	you can catch more flies with honey than with vinegar	tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
473	Proverb	you can catch more flies with honey than with vinegar	çanakta balın olsun arı yemenden gelir
474	Proverb	there is more than one way to skin a cat	bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
475	Proverb	it is more blessed to give than to receive	vermek almaktan daha kutsaldır
476	Proverb	it is more blessed to give than to receive	vermek almaktan daha iyidir
477	Proverb	more haste less speed	acele işe şeytan karışır
478	Proverb	a good scare is worth more than good advice	bir musibet bin nasihatten evladır
479	Proverb	a good scare is worth more than good advice	bir musibet bin nasihatten iyidir
480	Proverb	female of the species is more deadly than the male	dişiler erkeklerden daha tehlikelidir
481	Proverb	more you have, the more you want	hep daha fazlasını istersin
482	Proverb	more you get, the more you want	hep daha fazlasını istersin
483	Proverb	words cut more than swords	kalem kılıçtan keskindir
484	Proverb	some are more equal than others	herkes eşittir ama bazıları daha eşittir
485	Proverb	there are plenty more pebbles on the beach	denizde daha bir sürü balık var
486	Proverb	there are plenty more pebbles on the beach	elini sallasa ellisi
487	Proverb	there are plenty more pebbles on the beach	elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
488	Proverb	there are plenty more pebbles on the beach	aman sana iş mi/adam mı yok
489	Proverb	keep no more cats than can catch mice	ne kadar az, o kadar iyi
490	Proverb	keep no more cats than can catch mice	az olsun öz olsun
491	Proverb	the more things change, the more they stay the same	nereye gitsen bazı şeyler hep aynı
492	Proverb	the more things change, the more they stay the same	bazı şeyler hep eski hamam eski tas
493	Proverb	the more things change, the more they stay the same	akıl değişmedikten sonra ne yaparsan yap boş
494	Proverb	some are more equal than others	eşit gibi görünseler de bazı insanlara daha ayrıcalıklı davranılır
495	Proverb	some are more equal than others	eşit gibi görünseler de bazı insanlar daha çok tercih edilir
496	Proverb	you attract more flies with honey than vinegar	acı/kötü söz insanı/adamı dininden, tatlı söz yılanı ininden çıkarır
497	Proverb	you attract more flies with honey than vinegar	tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
498	Proverb	you attract more flies with honey than vinegar	keskin sirke küpüne/kabına zarar
499	Proverb	beauty is more than skin deep	yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a
500	Proverb	beauty is more than skin deep	dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak