one's - Turkish English Dictionary

one's

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "one's" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

English Turkish
Formal
one's adj. birinin
It is easy to see the fault of others, but it is hard to see one's own.
Başkalarının hatasını görmek kolaydır ama birinin kendi hatasını görmesi zordur.

More Sentences
one's adj. birisinin
one's adj. kendinin

Meanings of "one's" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
(one's) part n. üzerine düşen görev
I believe that this House stands ready to play its part.
İnanıyorum ki bu Meclis üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır.

More Sentences
Common Usage
take off one's clothes v. soyunmak
lose one's passion v. hevesi kırılmak
on one's own adv. kendi kendine
General
one's daily bread n. rızk
the bane of one's life n. başının derdi
a roof over one's head n. başını sokacak bir yer
the bane of one's existence n. baş belası
talking in one's sleep n. sayıklama
one's feelings n. hatır
one's bread and butter n. ekmek parası
incapacity of earning one’s living n. malullük
summary of one's education n. eğitim durumu
one's better half n. kaşık düşmanı
place where one earns one's living n. geçim kapısı
one's besetting sin n. birinin en kötü huyu
one's homeland n. sıla
one's name and reputation n. adı sanı
the place where one earns one's livelihood n. ekmek teknesi
the strength of one's fists n. bilek kuvveti
one's home n. sıla
the bane of one's existence n. başının derdi
the bane of one's life n. baş belası
one's last will n. son arzusu
one's daily bread n. kazanç
the cut of one's jib n. yüz ifadesi
incapacity of earning one’s living n. maluliyet
one's daily bread n. nafaka
one’s daily bread n. rızık
the place where one earns one's bread n. ekmek teknesi
one's native soil n. anavatan
a feather in one's cap n. övünülecek başarı
one's wife n. kaşık düşmanı
one's job n. ekmek kapısı
taking off one's clothes n. soyunma
conversion to one's own use n. kendi malı gibi kullanma
fulfilling one's longing n. hasret giderme
devotion to one's nation n. vatan sevgisi
one's view of life n. hayata bakışı
one's attitude to life n. hayata bakışı
one's outlook on life n. hayata bakışı
love of one's life n. hayatının aşkı
insertion of finger into one's nose n. burnunu karıştırma
a specialist in one's field n. alanında uzman
(one's) dream house n. rüyalarındaki ev
keeping one's word n. söz tutma
line in one's face n. yüzündeki çizgi
one's whole body n. bütün vücudu
one's true vocation n. gerçek mesleği
the height of one's career n. kariyerinin zirvesinde
one's favorite food n. en sevdiği yemek
one's own fault n. kendi suçu
one's general philosophy of life n. dünya görüşü
one's special thought n. derdi günü
one's obsession n. derdi günü
most of one's time n. zamanının çoğu
one's own preference n. onun tercihi
one's own preference n. kendi tercihi
one's own choice n. kendi tercihi
one's own choice n. onun tercihi
a chip on one's shoulder n. öfkesi burnunda olma
a chip on one's shoulder n. kavgaya hazır olma
zenith of one's fame n. şöhretinin zirvesi
a roof over one's head n. başını sokacak bir dam
finish one's education n. eğitimini tamamlamak
experts in one's subject n. konusunda uzman kişiler
conscious-sense of one’s guilt n. suçluluk duygusu
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
one’s failing n. birinin zayıf noktası
one’s death wish n. son arzusu
one's accession to the throne n. birinin tahta çıkması
one's value before someone else n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
one's arrival at work n. işe geliş (saati)
one's departure from work n. işten çıkış (saati)
deliberate injury to one's own body n. kendi kendini sakatlama
greying of one's hair n. saçlarına ak düşme
the shock of one's life n. hayatının şoku
one's final words n. son sözleri
all one's savings n. tüm birikimini
one's strength n. güçlü yönü
one's weaknesses and strengths n. zayıf ve güçlü yanları
one's pocketbook n. birisinin bütçesi
one's pocketbook n. kişinin mali gücü
one's guardian angels n. koruyucu melekleri
one's dying hour n. ecel saati
one's dying day n. ecel günü
reasons beyond one's control n. elde olmayan nedenler
reason beyond one's control n. elde olmayan neden
pure warmness in one's smile n. gülüşündeki saf sıcaklık
pure heartiness in one's smile n. gülüşündeki saf sıcaklık
one's entire lifetime n. (bütün) ömrü boyunca
one's express wish n. özel ricası
one's express wish n. özel isteği
the smile on one's lips n. dudaklarındaki tebessüm
soft curve of one's neck n. boynunun yumuşak kavisi
one's all acts of vigilantism n. kural tanımaz tüm davranışları
one's medical specialty n. tıbbi uzmanlık dalı
one's lucky day n. uğurlu günü
one's lucky day n. şanslı günü
one's own record n. kendi rekoru
one's signature n. birinin imzası
one's next of kin n. yakın akrabası
one’s real parents n. birinin gerçek ailesi
one's own stormy inner world n. kendi fırtınalı iç dünyası
(one's card) be swallowed by atm machine n. atm'nin kartı yutması
peak of one's career n. kariyerinin zirvesi
one's own child n. öz çocuk
one's own child n. öz evlat
one's earlier works n. birinin ilk çalışmaları/eserleri
(one's) share n. üzerine düşen görev
(one's) part n. üstüne düşen görev
(one's) share n. üstüne düşen görev
one's sole wish n. yegane isteği
underplaying one's role n. kişinin rolünü kurnazlıkla ve kendini dizginleyerek oynaması
(one's) likes n. (birinin) hoşlandığı şeyler
connoisseur in one's field n. alanında uzman
come into one's life v. hayatına girmek
lose one's power v. kuvvetten düşmek
pee one's pants v. altına kaçırmak
give one's address v. adres vermek
have one's hands free v. boş olmak
keep one's word v. sözünü yerine getirmek
puzzle one's head v. kafa patlatmak
make one's eyes water v. gözlerini yaşartmak
do one's duty v. görevini yerine getirmek
give one's life v. kelleyi vermek
be dead on one's feet v. ayakta uyumak
keep one's temper v. öfkesini yenmek
accommodate one's pace v. birine ayak uydurmak
disclose one's secret v. açılmak
pay one's respects to v. ziyarette bulunmak
put one's trust in v. güvenmek
thrust out one's hand v. elini uzatmak
pour out one's heart v. içini dökmek
send about one's business v. kovmak
know which side one's bread is buttered v. bal alacak çiçeği bilmek
be cross with one's luck v. bahtına küsmek
withdraw one's objection v. itirazını geri almak
cut one's wisdom teeth v. olgunlaşmak
make one’s case v. kendini ortaya koymak
quarrel with one's bread and butter v. hayat standartlarından şikayet etmek
ask for the girl's hand for one's son v. kız istemek
trust to one's fists v. bileğine güvenmek
uncover one's fraud v. açığını yakalamak
mop one's brow v. alnının terini silmek
carry one's point v. amacına ulaşmak
teach one's grandmother to suck eggs v. tereciye tere satmak
jump one's bail v. kefalet altındayken duruşmaya gelmemek
break one’s silence v. sessizliğini bozmak
get too big for one's boots v. burun şişirmek
blow one's top v. tepesi atmak
do one's part v. üzerine düşeni yapmak
be sick at one's stomach v. midesi bulanmak
change one's religion v. dönmek
be on the tip of one's tongue v. dilinin ucunda olmak
turn one's coat v. dönmek
lie in one's teeth v. korkunç yalanlar söylemek
make up one's mind v. karar vermek
turn one's eyes away v. gözlerini kaçırmak
serve one's time v. hapis yatmak
fall on one's feet v. atlatmak
pay one's attention to somebody v. kur yapmak
get on one's nerves v. birinin sinirine dokunmak
kick up one's heels v. neşelenmek
hide one's distress or sorrow v. acısını içine gömmek
knock one's head against the wall v. başını taştan taşa vurmak
keep one's temper v. itidalini muhafaza etmek
die one's boots v. çalışırken ölmek
one's heart skips a beat v. kalbi yerinden çıkmak
have a tickle in one's throat v. birinin boğazı gıcıklanmak
be off one's head v. kafayı üşütmek
gain one's end v. amaca ulaşmak
submit one's resignation v. istifasını vermek
suffer for one's sin v. günahını çekmek
poke one's nose in v. burnunu sokmak
come to one's senses v. kendine gelmek
set one's seal to v. mühürlemek
guard one's tongue v. dilini tutmak
be set in one's ways v. kendi kurduğu düzenden pek şaşmayan biri olmak
be too big for one's boots v. kendini bir şey sanmak
keep one's distance from v. ile arasına mesafe koymak
watch one's step v. adımlarına dikkat etmek
be reinstated in one's post v. yeniden görevine geri getirilmek
have one's own back on somebody v. intikamını almak
thrust one's nose in v. karışmak
spend time in the society of one's friends v. arkadaşlarıyla vakit geçirmek
bewail one's bad fate v. kötü kaderine yanmak
turn one's hand v. fiziki bir iş yapmak
walk in one's sleep v. uykuda gezmek
save one's skin v. postu kurtarmak
press one's advantage v. avantajından mümkün mertebe yararlanmak
keep one's balance v. dengesini kaybetmemek
make one's name v. adını duyurmak
do one's hair v. saçlarını düzeltmek
be off in one's calculations v. hesabında yanılmış olmak
take under one's protection v. kanadı altına almak
remain in one's mind v. aklında kalmak
pay one's debt to nature v. ölmek
take up one's residence v. yerleşmek
not to find it in one's heart v. gönlü razı olmamak
cross one's mind v. hatırına gelmek
seal one's fate v. yazgısını önceden tayin etmek
keep one's counsel v. sır saklamak
gird up one's loins v. paçaları sıvamak
oil one's palm v. rüşvet vermek
pull one's leg v. birini işletmek
stake all one's money on one gamble v. rest çekmek
achieve one's goal v. amaca ulaşmak
roll up one's sleeves v. kolları sıvamak
catch one's breath v. soluk almak
hold one's peace v. bir şey söylememek
have a bee in one's bonnet v. kafasını takmak
tread on one's corns v. damarına basmak
save one's skin v. başını kurtarmak
be on one's own v. yalnız başına kalmak
speak one's last will v. vasiyet etmek
expect one's understanding v. anlayışına güvenmek
make one's water mouth v. ağzını sulandırmak
lose one's head v. paniğe kapılmak
earn one's bread v. ekmeğini kazanmak
lay down one's arms v. teslim olmak
keep one's distance v. soğuk davranmak
be out of one's mind v. aklını kaçırmış olmak
get it into one's head that ... v. kafasına koymak
raise one's hand to somebody v. el kaldırmak
outstay one's welcome v. postu sermek
have done one's turn v. sırasını savmak
quench one's thirst v. hararetini söndürmek
take one's ease v. keyfine bakmak
deviate from one's principles v. prensiplerinin dışına çıkmak
affect one's honour v. haysiyetine dokunmak
turn one's head v. başını döndürmek
stick in one's gizzard v. gücüne gitmek
unsettle one's stomach v. midesini bozmak
come out of one's shell v. açılmak
lose one's prestige v. prestijini kaybetmek
waste one's time v. abesle uğraşmak
hurt one's feelings v. hatırını kırmak
look down one's nose at v. hor görmek
have no roof over one's head v. başını sokacak bir yeri olmamak
pay one's debt v. borcunu kapatmak
get one's blood up v. gaza getirmek
have one's own back v. intikamını almak
keep one's word v. sözünü tutmak
freeze one's blood v. çok korkutmak
keep one's seat v. oturduğu yerden kalkmamak
sever one's connection v. ilişiğini kesmek
get one's own back v. cezalandırmak
grate one's teeth v. dişlerini gıcırdatmak
be at the end of one's tether v. dayanacak gücü kalmamak
drag one's heels v. istemeyerek gitmek veya kabul etmek
be on one's honeymoon v. balayına gitmek
cock one's hat v. şapkayı yana yatırmak
miss one's footing v. ayağı kaymak
have one's hand in v. bulaşmak
speak one's piece v. kendi fikrini belirtmek
be up to one's eyes in debt v. gırtlağına kadar borçlu olmak
dismiss from one's mind v. aklından çıkarmak
lose one's shirt v. tüm parasını yitirmek
take off one's clothes v. üstünü çıkarmak
take somebody in one's arms v. kollarına almak
slake one's thirst v. susuzluğunu gidermek
have one's nerves on edge v. asabileşmek
lose one's way v. yolunu kaybetmek
flash one's panties v. frikik vermek
serve one's time v. askerlik yapmak
raise one's voice v. sesini yükseltmek
send about one's business v. yol vermek
turn one's ankle v. ayak bileğini burkmak
have a lot on one's plate v. bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak
be relieved of one's obligation v. yükümlülükten kurtulmak
for one's period of suffering to end v. çilesi dolmak
have one's hair cut v. saçını kestirmek
lose one's grip v. eli kaymak/kurtulmak
have a bee in one's bonnet v. aklını takmak
put one’s foot in one’s mouth v. pot kırmak
recover one's voice v. sesi düzelmek
take one's advice v. tavsiyesini almak
fight one's way v. çırpınıp durmak
redouble one's efforts v. daha fazla gayret sarfetmek
put one's best foot forward v. diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak
give someone one's word v. birine söz vermek
hunch one's back v. kambur durmak
show one's face v. gözükmek
accomplish one's goal v. amacı yerine getirmek
use one's advantage v. avantaj kullanmak
take one's farewell of v. ayrılmak
turn one's stomach v. midesini bulandırmak
take one's clothes off v. soyunmak
keep one's eyes skinned v. gözünü dört açmak
set one's mind on something v. kafasına koymak
eat one's fill v. doymak
bare one's soul v. içini açmak
not to pay one's debts v. çamura yatmak
bide one's time v. fırsat kollamak
cut off one's nose to spite one's face v. pire için yorgan yakmak
tighten one's belt v. kemer sıkmak
shrink into one's shoes v. büzülüp kalmak
loosen one's purse strings v. kesenin ağzını açmak
violate one's oath v. ant bozmak
be true to one's word v. sözünü tutmak
beat one's brains v. kafa yormak
be unable to control one's anger v. hırsını alamamak
live to see one's children grow up and get married v. mürüvvetini görmek
achieve one's goal v. amacı yerine getirmek
declare one's love v. ilanı aşk etmek
put out one's tongue v. dilini çıkarmak
flick one's fingers v. fiske atmak
play one's cards well v. kartlarını iyi oynamak
get one's due v. hakkını almak
have one's hackles up v. kızmak
toss one's hat into the ring v. adaylığını ilan etmek
pay one's dues v. aidatını ödemek
keep something under one's hat v. bir şeyi gizli tutmak
do one's damnedest v. elinden geleni yapmak
exert all one's strength v. kıçını yırtmak
wear out one's welcome v. ziyareti uzatıp bıktırmak
wend one's way v. yol almak
reach for one's gun v. silahına davranmak
be captive of one's feelings v. duygularının esiri olmak
come down in one's price v. kendi malının fiyatını düşürmek
open one's ears v. kulağını açmak
plump down on one's knees v. dizlerinin üzerine çöküvermek
open one's heart v. içini boşaltmak
gain one's ends v. amaca ulaşmak
break one's promise v. sözünü tutmamak
lose one's life v. hayatını kaybetmek
hunch one's shoulders v. sırtını kamburlaştırmak
use one's life v. saksıyı çalıştırmak
have one's hands full v. işi başından aşkın olmak
fold in one's arms v. kucaklamak
engrave in one's memory v. kafasına kazımak
waste one's time v. abesle iştigal etmek
divert one's attention away v. dikkati dağıtmak
use one's mind v. aklını kullanmak
be on one's mettle v. elinden geleni yapmaya hazır olmak
screw up one's courage v. cesaretini toplamak
fight for one's life v. can derdine düşmek
evidence one's maturity v. rüşdünü ispat etmek
strike one's flag v. yenilgiyi kabul etmek
pull one's leg v. kafa bulmak
make one's presence felt v. varlığını hissettirmek
confess one's sins v. günah çıkarmak
show one's class v. klasını göstermek
go out of one's mind v. keçileri kaçırmak
leave someone to one’s fate v. kendi kaderine bırakmak
loose one's senses v. çıldırmak
look after one's benefit v. çıkar gözetmek
make one's toilet v. tuvaletini yapmak
let go one's hold of v. serbest bırakmak
puzzle one's brains v. kafa patlatmak
kick up one's heels v. eğlenceye dalmak
use one's influence v. ağırlığını koymak
twist one's ankle v. ayak bileğini burkmak
work one’s way up v. düzenlemek
carry one's point v. istediğini elde etmek
set one's heart on v. gönül vermek
chafe one's foot v. ayakkabı vurmak
feather one's nest v. yükünü tutmak
pin one's hopes on v. ümit bağlamak
be engraved in one's memory v. kafalara kazınmak
give someone a piece of one's mind v. birine verip veriştirmek
lose one's bearings v. kaybolmak
do one's job for one v. benzetmek
show one's hand v. niyetini açıklamak
soil one's nappies v. altını doldurmak
be at one's best v. en iyi durumda olmak
complete one's military service v. askerlik hizmetini bitirmek
take in one's arms v. kucaklamak
have one's guard up v. tetikte olmak
have one's hackles up v. küplere binmek
lose one's head v. aklı başından gitmek
turn one's mind to v. kafasına takmak
dash water on one's face v. yüzüne su çarpmak
make one's entrance v. giriş yapmak
be in one's dotage v. bunamak
pay one's respects v. saygı ziyaretinde bulunmak
stay one's hunger v. açlığını bastırmak
receive a recompense for one's work v. emeklerinin karşılığını almak
seal one's fate v. kaderini belirlemek
take the law into one's own hands v. intikamını almak
pay one's debt v. hesabı kapatmak
hold one's own v. eski durumunu korumak
take one's medicine v. hak ettiği cezaya boyun eğmek
turn something to one's purpose v. bir şeyden yararlanmak
button one's lip v. sır vermemek
line one's pockets v. yolunu bulmak
get one round one's back v. başına belayı satın almak
sweep someone off one's feet v. tamamen ikna etmek
maintain one's prestige v. saygınlığını korumak
set one's mind on v. baş koymak
mess one's clothes v. altına kaçırmak
get one's own back v. acısını çıkarmak
reach one's maturity v. rüşdünü ispat etmek
look at out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
lose one's way v. yolunu şaşırmak
hold one's peace v. susmak
lose one's temper v. kızmak
take a load off one's mind v. endişesini gidermek
wreak one's anger on v. hıncını başka birinden almak
pee one's pants v. altına işemek
overstay one's welcome v. fazla kalıp tadını kaçırmak
be on one's period v. regl olmak
curse one's fate v. kaderine küsmek
get one's deserts v. belasını bulmak
be in something up to one's eyes v. yasadışı bir işin içinde olmak
set one's heart on something v. baş koymak
put one's foot into it v. gaf yapmak
get one's second wind v. soluklanıp tekrar eski formunu kazanmak (koşucu vb ilk kez yorulup soluğu kesildikten sonra)
smack one's lips v. dudaklarını şapırdatmak
fold one's arms v. kollarını kavuşturmak
not compromise one's honesty v. dürüstlükten ödün vermemek
conform one's behavior to v. ayak uydurmak
come back to one's memory v. aklına gelmek
use one's life v. kafayı çalıştırmak
weigh one's words v. lafını bilmek
turn one's hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak
rush somebody off one's feet v. sıkboğaz etmek
catch one's breath v. soluklanmak
hold one's tongue v. konuşmamak
have a good head on one's shoulders v. çok zeki olmak
puzzle one's brains v. kafa yormak
take something under one's arm v. koltuklamak
break one's promise v. çamura yatmak
choke back one's tears v. gözyaşlarını tutmak
see one's way v. çaresini bulmak
look after one's interests v. çıkar gözetmek
break one's neck v. paralanmak
make one's peace with v. barışmak
sprain one's ankle v. ayağını burkmak
lose one's breath v. tıkanmak
cock one's eye at v. göz etmek
break one's neck v. dişini tırnağına takmak
lie on one's back v. sırtüstü yatmak
bide one's time v. uygun zamanı beklemek
make a rod for one's own back v. kaşınmak
be on one's way out v. çıkmak
knit one's brows v. kaşlarını çatmak
pay one's respects v. saygılarını sunmak
make one's mark v. ün kazanmak
wend one's way v. yönelmek
take to one's bed v. yatağa düşmek
go off one's head v. cinnet getirmek
let down one's hair v. samimi davranmak
cross one's arms v. kollarını kavuşturmak
be reborn from one's ashes v. küllerinden doğmak
be caught off one's guard v. hazırlıksız yakalanmak
get one's hair cut v. saçını kestirmek
steal one's heart v. birini tavlamak
lay something at one's door v. yüklemek
drink one's fill v. doyasıya içmek
know one's own mind v. kendi fikrini bilmek
show one's face v. kendini göstermek
give one's arm to somebody v. koluna girmek
have a lot on one's plate v. çok fazla işi olmak
have one's fling v. çapkınlık yapmak
fall flat on one's face v. kapaklanmak
mend one's ways v. ıslah olmak
take one's choice v. istediğini seçmek
lose one's power v. güçten düşmek
commit one's prestige v. itibarıyla oynamak
be up to one's eyes in v. ile çok meşgul olmak
take on one's lap v. kucağına almak
change one's mind v. niyeti bozmak
call one's bluff v. hodri meydan demek
let one's hair down v. rahatlatmak
lose one's grip v. tutunamamak
tear one's hair v. saçını başını yolmak
keep one's temper v. sinirine hakim olmak
feel one's oats v. amirane tavırlar içinde olmak
strive for one's life v. can derdine düşmek
lose one's stake v. kumarda koyduğu parayı kaybetmek
work one's tail off v. çok sıkı çalışmak
curdle one's blood v. dehşete düşürmek
keep one's word v. sözünde durmak
have one's share of v. nasibini almak
take the bit between one's teeth v. gemi azıya almak
pass through one's mind v. aklından geçmek
take one's time v. acele etmemek
make one's living v. geçinmek
breathe one's last v. ölmek
shut one's eyes to v. göz yummak
be over one's head v. boyunu aşmak (su)
make one's mark v. adından söz ettirmek
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
tuck up one's legs v. kıvrılmak
take off one's shoes v. ayyakkabı çıkarmak
wheedle one's way into v. yaltaklanarak bir yere girmek
struggle for one's life v. can derdine düşmek
work for one's board v. boğaz tokluğuna çalışmak
take on one's back v. sırtlamak
dishonour one's word v. sözünü tutmamak
get on one's nerves v. sinir bozmak
keep one's eyes open v. gözünü açmak
lose one's sight v. kör olmak
be as good as one's bond v. son derece güvenilir olmak
spring to one's feet v. ayağa fırlamak
keep one's mind on v. kafasına takmak
know like the palm of one's hand v. avucunun içi gibi bilmek
play one's cards well v. kozunu iyi oynamak