the ball - Turkish English Dictionary

the ball

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "the ball" in Turkish English Dictionary : 70 result(s)

English Turkish
Common Usage
ball n. balo
He's invited us to his holiday ball tonight.
Bizi bu geceki tatil balosuna davet etti.

More Sentences
ball n. top
And thirdly, we need to keep our eye on the ball.
Üçüncü olarak da gözümüzü toptan ayırmamalıyız.

More Sentences
General
ball n. top
The ball is now back in the court of the Commission.
Top şimdi tekrar Komisyon'un sahasında.

More Sentences
Sport
ball top
And thirdly, we need to keep our eye on the ball.
Ve üçüncü olarak, gözümüzü toptan ayırmamalıyız.

More Sentences
Baseball
ball n. beyzbol
I saw many people hurrying toward the ball park.
Beyzbol stadına doğru aceleyle giden birçok insan gördüm.

More Sentences
Common Usage
ball n. yumak
ball n. bilye
General
ball n. toparcık
ball n. top mermisi
ball n. topak
ball n. bilya
ball n. top oyunu
ball n. yuvar
ball n. yuvarlak
ball n. gülle
ball n. küre
ball n. mermi
ball n. sorumluluk
ball n. yönetim
ball n. basketbol
ball v. yumak yapmak
ball v. top yapmak
ball v. balo yapmak
ball v. fişek atmak
ball v. top top yapmak
ball v. yuvarlak şeklini vermek
ball v. top şeklini vermek
Colloquial
ball n. çok eğlenceli geçen zaman
ball n. çok eğlenceli deneyim
ball v. basketbol oynamak
Technical
ball n. bilye
ball n. üzerinde çelik borular bulunan mandrel
ball n. bilye
ball adj. bilyalı
ball adj. bilyeli
ball yumak
ball kilit bilyası
ball top güllesi
ball kürecik
ball yuvar
Architecture
ball n. yuvarlak kubbe süslemesi
Construction
ball n. ferforje yapımında kullanılan katılaşmış demir kütlesi
ball v. ferforje yapımında eritilmiş demirden toplar oluşturmak
Anatomy
ball n. vücutta yuvarlak bölge veya çıkıntı
ball n. göz küresi
Veterinary
ball n. büyük hap
Printing
ball n. yuvarlak şekilli yüzeye mürekkep vurma aracı
Veterinary
ball v. (hayvana) hap vermek
Food Engineering
ball n. şekerin kaynatılıp hızla soğutulması sonucu oluşan küçük yuvarlak kütle
Astronomy
ball n. gezegen
ball n. gök cismi
ball n. dünya
Botanic
ball n. tohum kesesi
Agriculture
ball n. dikim sırasında bitkiyle birlikte gelen kök ve toprak kitlesi
ball v. bitkiyi taşımak için etrafına toprak sıkıştırmak
ball koza
Breeding
ball v. (toynak) tıkamak
Apiculture
ball v. ana arıyı boğup öldürmek
ball v. (arı) toplaşmak
Hunting
ball misket
Sport
ball n. topun atıcıdan vurucuya tek vuruşta atılması
Baseball
ball n. vuruş bölgesinden geçmeyen atılmış bir beyzbol topu
ball n. topun atıcıdan vurucuya tek vuruşta atılması
ball n. vuruş bölgesinde olmayan atış
Slang
ball n. tip
ball n. herif
ball n. adam
ball v. (kadını) becermek
ball taşak
ball sikmek

Meanings of "the ball" with other terms in English Turkish Dictionary : 322 result(s)

English Turkish
General
catch the ball v. topu yakalamak
I caught the ball.
Topu yakaladım.

More Sentences
drop the ball v. topu düşürmek
Somebody dropped the ball.
Biri topu düşürdü.

More Sentences
catch the ball v. topu yakalamak
You caught the ball, didn't you?
Topu yakaladın, değil mi?

More Sentences
kick the ball v. topa vurmak
I kicked the ball.
Topa vurdum.

More Sentences
drop the ball v. topu düşürmek
Somebody dropped the ball.
Birisi topu düşürdü.

More Sentences
Sport
catch the ball v. topu yakalamak
We caught the ball.
Biz topu yakaladık.

More Sentences
General
ball of the foot n. ayak parmaklarının kökü
the belle of the ball n. danstaki en güzel ve popüler kadın
the belle of the ball n. partideki en güzel ve popüler kadın
open the ball v. başlatmak
clear the ball v. topu uzaklaştırmak
keep the ball rolling v. sürdürmek
keep the ball rolling v. devam ettirmek
keep the ball rolling v. iyi bir işi sürdürmek
start the ball rolling v. işi başlatmak
pass the ball v. pas vermek
soften the ball on one's chest v. göğsünde yumuşatmak
be on the ball v. dikkatli olmak
(ball) go into the net v. top ağlara gitmek
get the ball rolling v. işleri başlatmak
keep one's eye on the ball v. gözünü toptan ayırmamak
check back to the ball v. topa doğru koşmak/hamle yapmak
chip the ball v. topu aşırtmak
cross the ball into the penalty area v. ceza sahasına orta yapmak
drop the ball v. topu elinden kaçırmak
drop the ball v. topu kaptırmak
on the ball adj. akıllı
on the ball adj. uyanık
Phrases
ali, throw the ball expr. ali, topu at
that's how the ball bounces expr. hayat böyledir
that's how the ball bounces expr. hayatın cilvesi bu naparsın?
Proverb
that's the way the ball bounces hayatın cilvesidir
that's the way the ball bounces hayat böyledir
Colloquial
carry the ball v. görevin nerdeyse tamamını kendisi yapmak
set the ball rolling v. işleri kaldığı yerden devam ettirmek
keep the ball rolling v. işleri kaldığı yerden devam ettirmek
get the ball rolling v. işleri kaldığı yerden devam ettirmek
carry the ball v. lider rol üstlenmek
on the ball adv. başarı için gerekli özellikleri taşıyan
go get the ball expr. git topu getir
ball the jack expr. fırla
ball the jack expr. hızlan
ball the jack expr. koş
ball the jack expr. marş marş
ball the jack expr. hadi çabuk
Idioms
the belle of the ball n. balo güzeli
the belle of the ball n. bir topluluğun en güzel kadını
the belle of the ball n. herkesin baktığı/hayran olduğu kadın
the belle of the ball n. bütün ilgiyi/dikkatleri/bakışları üzerine çeken kadın
the belle of the ball n. bütün ilgiyi/dikkatleri/bakışları üzerinde toplayan kadın
the belle of the ball n. bir topluluktaki en alımlı/çekici/göz alıcı kadın
belle of the ball n. balo güzeli
belle of the ball n. bir topluluğun en güzel kadını
belle of the ball n. herkesin baktığı/hayran olduğu kadın
belle of the ball n. bütün ilgiyi/dikkatleri/bakışları üzerine çeken kadın
belle of the ball n. bütün ilgiyi/dikkatleri/bakışları üzerinde toplayan kadın
belle of the ball n. bir topluluktaki en alımlı/çekici/göz alıcı kadın
the old ball and chain n. zincir vuran (kişi)
the old ball and chain n. elini ayağını bağlayan (kişi)
the old ball and chain n. gardiyan (şaka yollu eşinden veya sevgilisinden bahsederken kullanılır)
on the ball n. açıkgöz
the whole ball of wax n. her şey
behind the eight ball n. zor durum
the end of the ball game n. yolun sonu
the belle of the ball n. partinin en güzel kadını
the belle of the ball n. balonun en güzel kadını
the belle of the ball n. ortamdaki en güzel/popüler kadın
the belle of the ball n. mevcuttaki en güzel/popüler kadın
end of the ball game n. yolun sonu
end of the ball game n. oyunun sonu
carry the ball v. sorumluluğu üstlenmek
take the ball before the bound v. dereyi görmeden paçaları sıvamak
take the ball before the bound v. sekmeden önce topu almaya/topa vurmaya çalışmak
take the ball before the bound v. çalıştığı yerden çıkmamak
take the ball before the bound v. bir beklentiyle acele/tedbirsiz/dikkatsiz davranmak
take the ball before the bound v. aceleci davranıp batırmak
connect (with the ball) v. (beyzbol) topa vurmak
drop the ball v. başarısız olmak
start the ball rolling v. bir şeyleri başlatmak
take the ball and run with it v. bir fikri veya planı alıp geliştirmek
get the ball rolling v. bir şeyleri başlatmak
have the ball in one's court v. bir işi yapma sorumluluğu gelmek
pick up the ball and run with it v. bir fikri veya planı alıp geliştirmek
keep one's eye on the ball v. dikkat kesilmek
be on the ball v. çabuk anlamak/kavramak
have on the ball v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
be on the ball v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
have something on the ball v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
drop the ball v. çuvallamak
be behind the eight ball v. çıkmaza girmek
be behind the eight ball v. çıkmaza düşmek
go under the wrecking ball v. harabeye dönmek
go under the wrecking ball v. harap olmak
be on the ball v. işini iyi bilmek
be behind the eight ball v. içinden çıkamamak
be on the ball v. neyin ne olduğunu bilmek
have on the ball v. kafası basar/çalışır olmak
set the ball rolling v. önayak olmak
get behind the eight ball v. meteliksiz olmak
be behind the eight ball v. meteliksiz olmak
be on the ball v. olup bitenleri bilmek
start the ball rolling v. önayak olmak
have something on the ball v. kafası basar/çalışır olmak
the ball is in someone's court v. sırası gelmek
get behind the eight ball v. parasız kalmak/olmak
be behind the eight ball v. parasız kalmak/olmak
drop the ball v. pot kırmak
have the ball in one's court v. sorumluluk sırası gelmek
the ball is in someone's court v. sıra onda olmak
be behind the eight ball v. tıkanıp kalmak
have the ball in one's court v. topu kendi sahasında tutmak
keep one's eye on the ball v. tetikte olmak
the ball is in someone's court v. top onda olmak
have someone behind the eight ball v. zor duruma sokmak
keep the ball rolling v. yürütmek
have something on the ball v. yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
be on the ball v. uyanık olmak
start the ball rolling v. (bir şeylerin başlamasına) önayak olmak
be behind the eight ball v. zor duruma düşmek
go under the wrecking ball v. yıkılmak
have someone behind the eight ball v. zor duruma düşürmek
be behind the eight ball v. zor durumda olmak
get the ball rolling v. (bir şeylerin başlamasına) önayak olmak
put someone behind the eight ball v. zor duruma sokmak
put someone behind the eight ball v. zor duruma düşürmek
go under the wrecking ball v. yıkıma uğramak (hem gerçek anlamıyla hem de mecazi anlamda)
have on the ball v. yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
drop the ball v. hata yapmak
drop the ball v. hataya düşmek
drop the ball v. yanılgıya düşmek
drop the ball v. ihmal etmek
drop the ball v. sallamak
drop the ball v. unutmak
drop the ball v. boşlamak
drop the ball v. savsaklamak
drop the ball v. pot kırmak
drop the ball v. hata yapmak
drop the ball v. çuvallamak
drop the ball v. başarısız olmak
drop the ball v. hataya düşmek
drop the ball v. elindeki fırsatı kaçırmak
drop the ball v. elinden kaçırmak
drop the ball v. hata yapmak
drop the ball v. yanlış yapmak
drop the ball v. aptalca/akılsızca bir şey yapmak
drop the ball [us] v. çuvallamak
drop the ball [us] v. işi berbat etmek/mahvetmek
drop the ball [us] v. işi bozmak/batırmak
drop the ball [us] v. hata yapmak
drop the ball [us] v. içine etmek
have the ball at (one's) feet v. top ayağına gelmek
have the ball at (one's) feet v. top (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. kontrol (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. bir işi yapmak için en uygun konumda olmak
have the ball at (one's) feet v. (birinin) başarı şansı yüksek olmak
have the ball at (one's) feet v. top ayağına gelmek
have the ball at (one's) feet v. top (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. kontrol (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. bir işi yapmak için en uygun konumda olmak
have the ball at (one's) feet v. (birinin) başarı şansı yüksek olmak
take (one's) eye off the ball v. konsantrasyonunu kaybetmek
take (one's) eye off the ball v. dikkatini kaybetmek
take (one's) eye off the ball v. hedeften sapmak
take (one's) eye off the ball v. pusulayı şaşırmak
take the ball before the bound v. aceleci davranmak
take the ball before the bound v. topa erken çıkmak
have a lot on the ball [us] v. dikkatli olmak
have a lot on the ball [us] v. bilgili olmak
have a lot on the ball [us] v. hızlı harekete geçmek
have a lot on the ball [us] v. akıllı olmak
have a lot on the ball [us] v. hızlı hareket etmek
have a lot on the ball [us] v. bir çok meziyeti olmak
have a lot on the ball [us] v. bir çok yeteneği olmak
have something on the ball v. bir işi iyi yapabilmek
have something on the ball v. zeki/akıllı olmak
have something on the ball v. boş birisi olmamak
have a lot on the ball v. işe yaramak
have a lot on the ball v. işe yarar biri olmak
have the ball at one's feet v. bir şeyi yapma fırsatına sahip olmak
advance the ball v. (basketbol, futbol) topu sürmek
advance the ball v. (basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak
advance the ball v. (basketbol, futbol) topu potaya, kaleye yaklaştırmak
advance the ball v. (basketbol, futbol) topu sürmek
advance the ball v. (basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak
advance the ball v. (basketbol, futbol) topu potaya, kaleye yaklaştırmak
bobble the ball v. topu yakalayıp elinde tutmaya çalışmak
bobble the ball v. topu yakalayıp düşürmemeye çalışmak
get/keep/set/start the ball rolling v. bir şeyleri başlatmak/sürdürmek/yürütmek
get/keep/set/start the ball rolling v. (bir şeylerin başlamasına/sürdürülmesine/yürütülmesine) önayak olmak
have something/a lot on the ball [us] v. dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
have something/a lot on the ball [us] v. kafası basar/çalışır olmak
have something/a lot on the ball [us] v. yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
have something/a lot on the ball [us] v. bir işi iyi yapabilmek
have something/a lot on the ball [us] v. zeki/akıllı olmak
have the ball at your feet v. top ayağına gelmek
have the ball at your feet v. bir işi yapmak için en uygun konumda olmak
have the ball at your feet v. başarı şansın yüksek olmak
have the ball at your feet v. kontrol sende olmak
have the ball in court v. topu kendi sahasında tutmak
have the ball in court v. sorumluluk sırası gelmek
have the ball in court v. bir işi yapma sorumluluğu gelmek
keep eye on the ball v. gözünü toptan ayırmamak
keep eye on the ball v. dikkat kesilmek
keep eye on the ball v. tetikte olmak
take your eye off the ball v. dikkati dağılmak
take your eye off the ball v. gözünü ayırmak
the ball is in one's court expr. sıra onda
the ball is in one's court expr. sorumluluk onda
the end of the ball game expr. buraya kadar
the whole ball of wax expr. bütünü
on the ball expr. becerikli
on the ball expr. dikkatli
on the ball expr. canlı
on the ball expr. enerjik
behind the eight ball expr. güç durum
behind the eight ball expr. içinden çıkılmaz durum
the end of the ball game expr. oyun bitti
the ball is on your court expr. top sende
the ball is in your court expr. top sizde
the whole ball of wax expr. tamamı
on the ball expr. uyanık
on the ball expr. yaşam dolu
let's get the ball rolling expr. haydi başlayalım
play the ball, not the man expr. maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek
behind the eight ball expr. parasız
behind the eight ball expr. züğürt
behind the eight ball expr. meteliksiz
behind the eight ball expr. iflas etmiş
behind the eight ball expr. beş parasız
behind the eight ball expr. şanssız durumda
behind the eight ball expr. çıkmazda
Speaking
I'm giving you the ball expr. gerisi sana kalmış
keep your eye on the ball expr. gözünü toptan ayırma
never take your eye off the ball expr. gözünü asla toptan ayırma
the ball is on the table expr. top masanın üzerinde
put the ball on the floor expr. topu yere koy
the ball is on the table expr. top masanın üstünde
where did the ball go? expr. top nereye gitti?
Anatomy
ball of the eye n. göz küresi
Sport
touch the ball down n. (ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak
touch down the ball n. (ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak
control of the ball n. topun kontrolü
the path of the ball n. topun izlediği yol
push the ball n. topu itme
possession of the ball n. topa sahip olma
killing the ball n. topu durdurma
killing the ball n. topun oynanmasına engel olma
play-the-ball n. amerikan futbolunda topu tekrar oyuna sokmak için kullanılan bir yöntem
address the ball v. topu hedef almak
pass the ball v. pas vermek
pass the ball to v. pas vermek
shoot the ball v. şut atmak
shoot the ball v. şut çekmek
lob the ball v. topa plase yapmak
get back the ball v. topa yeniden sahip olmak
retrieve the ball v. topu geri kazanmak
catch the ball v. topu tutmak
hold the ball v. topu tutmak
loft the ball v. topu yükseğe atmak
shoot the ball v. topa vurmak
freeze the ball v. topu oyalamak
lose the ball v. topu kaybetmek
carry the ball v. topu taşımak
shoot the ball v. topu şutlamak
whiff the ball v. topu ıskalamak
commit an off-the-ball foul v. topsuz alanda faul yapmak
retrieve the ball v. topu tekrar kazanmak
Basketball
advancing the ball n. sayı girişiminden önce bir takımın topu kendi savunma sahasından hücum sahasına dribbling veya pas ile geçirmesi
dunking the ball n. smaç yapma
off-the-ball foul n. topsuz alanda yapılan faul
put the ball on the floor n. topu yere vurma
off-the-ball offensive foul n. topsuz alanda hücum faul
pin the ball v. potaya giden topu tutarak durdurmak
rebound the ball v. ribaunt almak
deny the ball v. sıkı savunma yaparak rakibin top almasına engel olmak
Football
the golden ball n. altın top
through ball behind the defense n. defansın arkasına atılan pas
through ball behind the defense n. savunmanın arkasına atılan pas
the last moment of the ball having played n. topun son oynandığı an
be found himself at the back post with ball v. arka direkte topla buluşmak
pass the ball around well v. iyi top çevirmek
cross the ball v. ortalamak
be found himself at the front post with ball v. ön direkte topla buluşmak
cross the ball v. orta yapmak
swing the ball v. orta yapmak
cross the ball v. orta kesmek
chip the ball over the goalie v. kalecinin üstünden aşırtmak
cross the ball v. orta çıkarmak
plunge the ball v. plonjon yapmak
knock the ball out of bounds v. topu taca atmak
bend the ball v. topa falso vermek
move the ball around v. topu dolaştırmak
throw the ball out of bounds v. topu taca atmak
move the ball around v. top dolaştırmak
clear the ball v. topu kaleden çıkarmak
(ball) to go out of bounds over the sidelines v. top sahayı sınırlayan çizgileri geçmek
chip the ball over the goalie v. topu kalecinin üzerinden aşırtmak
lift the ball v. topu dikmek
plunge the ball v. topa plonjon yapmak
keep possession of the ball v. topun hakimiyetini korumak
raise the ball v. topa yükseklik kazandırmak
win the ball v. topu kazanmak
get the ball from one's opponent v. topu rakibinden almak
(ball) to cross the touchline v. top taça çıkmak
clear the ball v. topu kurtarmak
win the ball v. top çalmak
lift the ball v. topa yükselik kazandırmak
(ball) to cross the touchline v. top taca çıkmak
Slang
the head the ball n. aptal
the head the ball n. geri zekalı
the head the ball n. mankafa
the head the ball n. salak
the head the ball n. kafadan kontak
put on the ball-and-chain v. evlenmek
ball the jack v. tam gaz gitmek
behind the 8 ball expr. başı dertte
if there's grass on the field, play ball expr. kasık tüyleri çıkmışsa cinsel ilişkiye girebilir
if there's grass on the pitch, play ball expr. cinsel organı kıllanmaya başlayan kişi, cinsel ilişkiye hazırdır
British Slang
head-the-ball (scottish) n. aptal
head-the-ball (scottish) n. geri zekalı
head-the-ball (scottish) n. mankafa
head-the-ball (scottish) n. salak