vs - Turkish English Dictionary
History

vs



Meanings of "vs" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

Turkish English
General
vs et cetera adv.
vs and so on adv.
vs etc adv.

Meanings of "vs" with other terms in English Turkish Dictionary : 254 result(s)

Turkish English
General
otobüs vs bilet ücreti carfare n.
rüzgardan vs korunup özellikle güneş ışınlarını yakalamak üzere tasarlanmış yer suntrap n.
seçme (tiyatro vs. için) audition n.
zehir zemberek (bir yazı/söylev vs.) vitriolic n.
(belge/evrak vs üzerine) ad-soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza initialing n.
(temizlik vs gibi) ev işleri household chores n.
(belge/evrak vs üzerine) ad-soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza initialling n.
(soğuktan vs) birbirine vuran dişler chattering teeth n.
meyve veya sebzenin iki ucundaki sert kısımlarını kesip atmak (yeşil fasulye vs) top and tail n.
(genelde tablet/cep telefonu vs taşımak için kullanılan) çok gözlü orta boy çanta pocket pouch n.
pul, bilet, seyahat kuponları vs. saklandığı defter carnet n.
bir kurum tarafından hizmet verilen yakın alan/çevre (okul, hastane, sosyal hizmetler vs.) catchment area n.
iskoç ya da irlanda halkının müzik, dans vs. eşliğinde gerçekleştirdiği geleneksel buluşma ceilidh n.
dergi, gazete vs. ortasında yer alan ve aynı habere ayrılmış karşılıklı sayfa çifti centre spread n.
konuşma vs. ara verme cesura n.
yüksek perdeden tekrarlayan kuş, maymun vs. sesi chattering n.
konuşma vs. ara verme caesura n.
(sinir, ağrı vs.) azaltma easement n.
(sinir, ağrı vs.) hafifletme easement n.
(sinir, ağrı vs.) rahatlatma easement n.
(acı, sinir, huzursuzluk vs.) hafifletme easing n.
hafifçe havaya yayılmak (koku vs) tinge with v.
bez vs'ye sarmak wrap up v.
doktorlara yönelik düşüncesini/tavrını vs değiştirmek make a difference in one's attitude toward doctors v.
hayatının en iyi/güzel/muhteşem vs. gösterisini yapmak put on a performance of a lifetime v.
destek/yardım vs istemek enlist v.
(daire vs) içini yakmak/tahrip etmek gut v.
(hastalık vs.) nüksetmek act up v.
katılaşmak(fikir vs) calcify v.
başarısız avdan sonra tekrar uçuşa geçmek (şahin, doğan vs.) canceleer v.
başarısız avdan sonra tekrar uçuşa geçmek (şahin, doğan vs.) cancelier v.
delmek (çorap vs.) tear v.
kaymadan sorunsuz bir şekilde dönüş yapmak (kayak vs) carve v.
(bir mektuba, vs.) tarih atmak bear date v.
(saat vs) çalmak bong v.
pasifik okyanusu'nu aşan (gemi vs) transpacific adj.
okyanusu aşan (gemi vs) transocean adj.
tedavide vs. pek başvurulmayan of little use adj.
kapıdaki (tehlike vs.) impending adj.
önlü arkalı (fotokopi vs) duplex (copying) adj.
anlaşılması ve kullanılması kolay (bilgisayar yazılımı vs.) intuitive adj.
ısı üreten (yemeklerdeki biber vs.) calorifacient adj.
ısı üreten (yemeklerdeki biber vs.) Calorificient adj.
fotoğraflanmaya hazır (yazı/çizim vs.) camera-ready adj.
kaçınılabilir (sorumluluktan vs.) abdicable adj.
streç (pantolon vs.) stretch adj.
zehir zemberek (bir yazı/söylev vs.) vitriolic adj.
vs. etc. adv.
araba (bayırda, karda, vs.) kaydı the car skidded expr.
Phrasals
(alınan malları vs.) hesaplatmak check out v.
çamura vs. bulamak cake someone or something with something v.
(yağmur vs.) yağmak come down v.
yeni bir albümü vs. piyasaya çıkarmak/sürmek come out v.
yeni bir albüm vs. çıkarmak come out v.
üstünde pijamayla, kısacık etekle vs. dışarı çıkmak come out in something v.
birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisine girmek come within something v.
birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisinde bulunmak come within something v.
arabayı, tekneyi, uçağı vs. bir yere doğru yöneltmek steer toward something v.
arabanın vs. burnunu bir yere doğru çevirmek steer toward something v.
(birini) çalıntı vs. bir şeyle yakalamak catch (someone) with (someone or something) v.
(birini) çalıntı vs. bir şey üstündeyken yakalamak catch (someone) with (someone or something) v.
(birini) köpeklerle peşine düşerek vs. yakalamak catch (someone) with (someone or something) v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. saymak chalk up v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. vermek chalk up v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. yormak chalk up v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. atfetmek chalk up v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. saymak chalk something up (to something) v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. vermek chalk something up (to something) v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. yormak chalk something up (to something) v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. atfetmek chalk something up (to something) v.
görüşüne, sözüne vs. itiraz etmek challenge (one) on (something) v.
görüşüne, sözüne vs. karşı çıkmak challenge (one) on (something) v.
görüşüne, sözüne vs. itirazda bulunmak challenge (one) on (something) v.
görüşünün, sözünün vs. doğru olmadığını savunmak challenge (one) on (something) v.
görüşü, sözü vs. hakkında (biriyle) tartışmak challenge (one) on (something) v.
(birini) kavgaya, yarışmaya vs. çağırmak challenge (someone) to (something) v.
(birini) kavgaya, yarışmaya vs. davet etmek challenge (someone) to (something) v.
(birini) kavgaya, yarışmaya vs. çağırmak challenge someone to something v.
(birini) kavgaya, yarışmaya vs. davet etmek challenge someone to something v.
parayı, işgücünü vs. bir yere kanalize etmek channel something in v.
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak charge (something) (up) to (something) v.
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak charge something up to someone or something v.
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak charge something up v.
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak charge something against something v.
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak charge off v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. saymak charge off v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. vermek charge off v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. yormak charge off v.
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. atfetmek charge off v.
bir şeyi bir şeyden ayırmak (kemiği etten ayırmak vs.) trim something away (from something) v.
emerek vs. çıkarmak pump something out v.
emerek vs. çıkarmak pump something out of v.
ile karşılaştırıldığında (iyi/kötü vs.) görünmek stack up against v.
(hap vs.) patlamak kick in v.
yankı uyandırmak (halk arasında vs) resonate with someone v.
(bir şeyin/bakkal vs) üst katında/üzerinde yaşamak live above something v.
(bir şeyin/bakkal vs) üst katında/üzerinde yaşamak live over something v.
(koltuğa/sedire vs.) gömülmek/uzanmak sink back into something v.
(okuldan/takımdan vs) atılmak/çıkarılmak wash out v.
(pantolona/gömleğe vs) (boya vb) bulaşmak rub off onto v.
(ağrı) yavaşça parmaklarına vs. çekilmek fade back v.
saçı arkaya doğru dümdüz tarayıp jöleyle vs. sabitlemek slick back v.
yarayı vs. bir ilaçla treat someone (for something) (with something) v.
tedaviyle vs.) iyileştirmeye çalışmak treat someone (for something) (with something) v.
(bir şeyi yapmak) tam senlik/onluk vs. bir iş olmak trust (one) to (do something) v.
birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisine girmek come within v.
(bir ses vs.) ile yankılanmak echo with v.
koparılacak ya da yırtılacak yeri deliklerle ayrılmış (kağıt vs.) tear off adj.
Phrases
bir sonraki/ilk/ikinci vs. seferinde (some) time around adv.
bir sonraki/ilk/ikinci vs. seferinde (some) time round adv.
gösteri/konser vs. sona erdi elvis has left the building expr.
sanatçı/grup vs. binadan/alandan ayrıldı elvis has left the building expr.
ne kadar açgözlüler, aptallar vs. how (something) can you be? expr.
ne kadar aptalca vs. how (something) can you be? expr.
bu ne açgözlülük, aptallık vs. how (something) can you be? expr.
bir insan daha ne kadar açgözlü, aptal vs. olabilir how (something) can you be? expr.
ne kadar açgözlüler, aptallar vs. how (something) can you get? expr.
ne kadar aptalca vs. how (something) can you get? expr.
bu ne açgözlülük, aptallık vs. how (something) can you get? expr.
bir insan daha ne kadar açgözlü, aptal vs. olabilir how (something) can you get? expr.
elden/elimden vs başka bir şey gelmiyor/gelmedi/gelemezdi/gelmiyordu cannot but expr.
vesaire (vs.) so on and so forth expr.
Colloquial
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) rush n.
istediği her iş vs. onun olmak be there for the taking v.
(birinin) istediği her iş vs. hazırda olmak be there for the taking v.
istediği her iş vs. ha deyince onun olmak be there for the taking v.
(polis anonsu vs. için) yolu açın! make a hole expr.
daha iyi (görebilmek vs. için) (all) the better to (do something) expr.
Idioms
depresyon vs. hastalarına doktor veya psikolog tarafından reçete edilen evcil hayvan emotional support dog/cat n.
tarçınlı, çilekli vs. yahudi simidi catholic bagel n.
(birbiriyle ilişkili/birbirine bağlı) olaylar/etkinlikler/deneyimler/kişiler vs zinciri daisy chain n.
hoş vs.) bir yanı olmak be touched with something v.
(bir şeye) iyi/kötü/hızlı vs. başlamak come out of the box [us] v.
piyasaya iyi/kötü/hızlı/yavaş vs. giriş yapmak come out of the box [us] v.
(bir şeye) iyi/kötü/hızlı/yavaş vs. başlangıç/çıkış yapmak come out of the box [us] v.
erteleme vs. huyundan vazgeçmek break the cycle v.
erteleme vs. huyunu bırakmak break the cycle v.
kuraklık vs. biraz kırılmak catch a break v.
kuraklık vs. biraz kırılmak get a break v.
aptalı, masumu vs. oynamak come the (something) v.
aptal, masum vs. rolü yapmak come the (something) v.
aptalı, masumu vs. oynamak come the… v.
aptal, masum vs. rolü yapmak come the… v.
dik, kambur vs. yürümek carry (oneself) v.
dik, kambur vs. durarak hareket etmek carry (oneself) v.
başını, gövdesini vs. belli bir şekilde tutarak hareket etmek carry (oneself) v.
birine bir şey (hastalık vs.) bulaştırmak infect someone with something v.
böcek/karınca vs. kaynamak crawling with some kind of creature v.
kalabalığı vs yararak ilerlemek fight one's way out v.
kalabalığı vs yararak ilerlemek fight one's way out of something v.
kendisine/yeteneğine/becerisine/bilgisine vs. güvenmek feel your oats v.
(bir yer) bir ses vs. ile yankılanmak echo with something v.
(bir felakete vs.) doğru gidiyor/sürükleniyor olmak headed for something v.
(yemeye vs. ara verip) nefes almak come up for air v.
(değerlendirmenin vs) kapsamını geniş tutmak cast one's net wide v.
(bağırarak vs) sesini duyurmak make oneself heard v.
(tatilden vs. sonra) işine dönmek back into the harness v.
(büyüme/satışlarda artış vs sonrası) bir durgunluk dönemine girmek hit a plateau v.
(değerlendirmenin vs) kapsamını geniş tutmak cast one's net wider v.
(tatilden vs. sonra) işine dönmek back in harness v.
yoğun bir (çalışma/kampanya vs.) döneme girmek go into overdrive v.
üstü başı pejmürde/dökülüyor/dağınık/yırtık pırtık vs. olmak look like something the cat brought/dragged in v.
kızgın vs. tam anlatmamak be not the word for it v.
(zehirli maddeleri vs.) kendi bahçelerine koysunlar put it in their back yard v.
(maden ocaklarını vs.) kendi yaşadıkları yere yapsınlar put it in their back yard v.
(o fabrikayı vs.) kendi bahçelerine kursunlar put it in their back yard v.
(felakete vs.) davetiye çıkarmak be a recipe for (something) v.
gücenecek vs. bir nedeni olmak have occasion to (do something) v.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek have the (good) grace to (do something) v.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek have the (good) grace to do something v.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek have the courtesy to (do something) v.
kalabalığı vs yararak ilerlemek fight way out v.
dünyaya gelmiş/ayak basmış kişiler arasında en iyisi/yeteneklisi vs. as ever trod shoe-leather adj.
boğazına kadar işe vs. gömülmüş durumda flat chat adj.
üç/beş vs. yapan kazanır the best of three, five, etc. expr.
üçe/beşe vs. ulaşan kazanır the best of three, five, etc. expr.
yabana atılmayacak (başarı vs) no mean something expr.
Speaking
baban da mı (bilardocuydu vs.) this must be a family thing! expr.
baban da mı (bilardocuydu vs.) does this run in the family? expr.
(garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim? may I help you? expr.
(garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim? how can I serve you? expr.
(garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim? what can i do for you? expr.
(garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim? how may i help you? expr.
(garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim? how can I help you? expr.
Trade/Economic
hemen paraya çevrilebilecek banka mevduatı, menkul kıymet vs. cash n.
bir reklamın daha ayrıntılı bilgi talep etmek vs için reklamcıya gönderilmek üzere tasarlanan kısmı coupon n.
konuta bağlı abonelik yoluyla elektrik veya doğalgaz vs. gibi hizmet alımı yapan müşteri residential customer n.
teminat vs'nin yanması forfeiture n.
Law
malı vs. devralan kimse cessionary n.
(bir ilçenin/yerleşim yerinin vs.) ortak kullanım alanları community land n.
Politics
birbiri ardına iktidara gelmek (iki parti için vs.) alternate in power n.
önergenin vs. geçişini güvence altına almak carry v.
Tourism
küçük ekmek, kahve, tost vs'den oluşan hafif kahvaltı continental breakfast n.
otellerin konferanslar, spor etkinlikleri vs organize edenlere uyguladıkları tarife daily delegate rate n.
Technical
radyo veya televizyon yayın istasyonuna ait düzenleyici kurum tarafından atanmış arama kodu (harfler, sayılar vs.) call letters n.
radyo veya televizyon yayın istasyonuna ait düzenleyici kurum tarafından atanmış arama kodu (harfler, sayılar vs.) call sign n.
radyo veya televizyon yayın istasyonuna ait düzenleyici kurum tarafından atanmış arama kodu (harfler, sayılar vs.) call signal n.
sac vs. kesme piercing n.
(süpürgelik, tırabzan vs. için) dirsek easement n.
yangından kazadan vs kurtarmak salvage v.
kırpıntı üretmeyen (delgeç vs.) chadless adj.
Computer
baştan sona (tamamen) sıkıştırılmış (dosya vs.) over-compressed n.
baştan sona (tamamen) sıkıştırılmış (dosya vs.) overcompressed n.
Telecom
hizmet vs. taşınabilirliği operator-to-operator portability n.
Electric
valf elektrik lambası vs. içeren sızdırmaz cam veya metal envelope n.
Textile
kaban, palto vs. yapımında kullanılan yünlü kalın kumaş castor n.
pantolon vs. yapımında kullanılan kabartma çizgili dimi kumaş cavalry twill n.
Architecture
balkon, pervaz vs. desteği cantalever n.
balkon, pervaz vs. desteği cantilever n.
Construction
bir yerin (inşaat vs) belli ihlallerden ötürü (ruhsatsız olması/sağlığa uygun olmaması gibi) mühürlenmesi red-tagging n.
bir yerin (inşaat vs) belli ihlallerden ötürü (ruhsatsız olması/sağlığa uygun olmaması gibi) mühürlenmesi red tag n.
değerli taşların imitasyonu ve kalıp, mühür vs. yapımı için kullanılan çimento ve fildişi ya da kemik tozu karışımı eburin n.
Automotive
harici lambalar (sis lambaları, spot lambalar vs.) auxiliary lamps (fog lamps, spot lamps, etc.) n.
Transportation
kışın kuzeyde yük vs. taşımak için kullanılan paletli bir traktör ve arkasına takılan kızaklı vagonlar cat-train [canadian] n.
kışın kuzeyde yük vs. taşımak için kullanılan paletli bir traktör ve arkasına takılan kızaklı vagonlar cat-swing [canadian] n.
Aeronautic
hız arama vs.ayarladığını gösteren panel veya gösterge dial n.
Marine
deniz kıyısı vb yerlerde yarışmak vs için kullanılan tekerlekli ve yelkenli araç land yacht n.
ırmak, göl, kanal vs üzerinden düzenli olarak yolcu taşıyan tekne water bus n.
prasyaları vs. kendi direk ve serenlerine yerleştirmek rig a ship v.
kendi bükümlerinin aksi yönde bükülerek bir araya getirilmiş olan (halat, palamar vs) cablelaid adj.
kendi bükümlerinin aksi yönde bükülerek bir araya getirilmiş olan (halat, palamar vs) cable-laid adj.
Petrol
sondajı tamamlanmış ve üretim safhasına geçmiş petrol, doğal gaz, jeotermal vs. kuyularında; bakım, onarım veya geliştirme için yapılan operasyonların tümü workover n.
Medical
yüksek ateş altında sayıklayan bilinci yarı kapalı hastaların nevresim, çarşaf vs. istemsizce sıkması carphology n.
yüksek ateş altında sayıklayan bilinci yarı kapalı hastaların nevresim, çarşaf vs. istemsizce sıkması floccilation n.
Gastronomy
(süt, yumurta, un, pane harcı vs. karışımına) bulanmış batter-coated adj.
Biology
bacakların/kolların veya antenlerin vs. serbest ve hareketli olduğu pupa evresi exarate n.
Marine Biology
deniz yıldızı, deniz hıyarı, deniz kestanesi vs. gibi yıldız biçimindeki simetrik deniz omurgasızları echinodermal n.
deniz yıldızı, deniz hıyarı, deniz kestanesi vs. gibi yıldız biçimindeki simetrik deniz omurgasızları echinodermata n.
deniz yıldızı, deniz hıyarı, deniz kestanesi vs. gibi yıldız biçimindeki simetrik deniz omurgasızları echinodermatous n.
Zoology
arka diz içi (at vs.) gambrel n.
arka diz içi (at vs.) cambrel n.
yüksek perdeden tekrarlayan kuş, maymun vs. sesi chatter n.
yüksek perdeden tekrarlayan sesler çıkarmak (kuş, maymun vs.) chatter v.
kemikleşmiş, sertleşmiş tabakalar, pullar vs. ile kaplı olan (hayvan) cataphracted adj.
burun delikleri yan yana ve aşağı yönlü olan (makaklar vs.) catarrhine adj.
burun delikleri yan yana ve aşağı yönlü olan (makaklar vs.) catarrhinian adj.
Botanic
ağaç gövdesinin yüzeyinde yangın, hastalık vs. nedeniyle oluşmuş deformasyon catface n.
hint kino ağacının ilaç, bronzlaşma vs. için kullanılan kırmızımsı ya da siyah reçinesi east india kino n.
hint kino ağacının ilaç, bronzlaşma vs. için kullanılan kırmızımsı ya da siyah reçinesi malabar kino n.
hint kino ağacının ilaç, bronzlaşma vs. için kullanılan kırmızımsı ya da siyah reçinesi kino gum n.
sedir ağaçları ile kaplı (alan, orman vs.) cedared adj.
Education
(dil, matematik, eşit ağırlık, vs.) bölüm track n.
Religious
kilisenin verdiği ceza (aforoz, kefaret vs.) canonical punishments n.
Philosophy
aristoteles' in nesnel varlıkları nitelik, nicelik, bağıntı vs. şeklinde sınıflandırması category n.
kant'ın tekillik, evrensellik, parçalılık vs. şeklinde nesnel algı sınıflandırması category n.
Environment
çevre sorunları, emisyonu azaltma vs. gibi konularla ilgilenen örgütlü hareket ecomovement n.
Military
basınçlı gaz içeren metal kap (göz yaşartıcı gaz, oksijen vs.) canister n.
Art
isa'nın çarmıha gerilmesinin temsili (heykel vs) calvary n.
farklı tarzlar, ilkeler, fikirler, yöntemler vs. arasından en iyisini seçip derleyen eclectic adj.
Cinema
dizi, film vs için oyuncu temini sağlayan amerikan kast ajansı central casting ™ n.
Slang
kutu tutarak derneğe ya da kulübe vs. bağış istemek can v.
(planlar vs.) suya düşmek go blooey v.
kimmiş benim kızım/oğlum vs.? who are you, and what have you done with (someone) expr.
Star Wars
jedi vs. sith: temel güç rehberi jedi vs. sith: the essential guide to the force n.