win - Turkish English Dictionary
History

win

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "win" in Turkish English Dictionary : 49 result(s)

English Turkish
Common Usage
win n. galibiyet
win n. kazanma
win n. zafer
win v. kazanmak
win v. galip gelmek
General
win n. kazanç
win n. galibiyet
win n. başarı
win n. zafer
win n. kazanma
win n. yengi
win n. birincilik
win n. birinci gelme
win n. kazanma
win n. servet
win n. sahiplik
win n. mal mülk
win v. ikna etmek
win v. ele geçirmek
win v. galip gelmek
win v. elde etmek (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda)
win v. elde etmek
win v. ulaşmak
win v. fethetmek
win v. yenmek
win v. dostluğunu kazanmak
win v. isabet etmek
win v. galip gelmek (muharebede)
win v. kazanmak
win v. galip gelmek (dava)
win v. ulaşmayı başarmak
win v. varmak
win v. birinci olmak
win v. (birini) kur yaparak elde etmek
win v. (birini) flörtleşerek elde etmek
win v. (birini) evlenmeye ikna etmek
Irregular Verb
win v. won - won
Computer
win n. yengi
Mining
win v. (maden yatağını) keşfedip çıkarılabilir hale getirmek
win v. (damar veya tabaka) keşfedip açmak
win v. madenden çıkarmak
win v. cevherden çıkarmak
Agriculture
win n. harman savurma
win n. tahıl savurma
win v. güneşte ve havayla kurutmak (tahıl, saman, torf)
Wagering
win n. (at yarışında) bitiş çizgisine ilk ulaşan olma
win n. (at yarışında) bitiş direğine ilk ulaşan olma
win v. birinci gelmek
win v. kazanmak

Meanings of "win" with other terms in English Turkish Dictionary : 421 result(s)

English Turkish
General
win win negotiation n. kazan kazan uzlaşması
win-win n. kazan-kazan
win-win n. çift taraflı kazanç
scratch-and-win n. kazı kazan
scratch-and-win n. kazı kazan kartı
scratch-and-win n. kazı kazan bileti
win-at-all-costs attitude n. ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
win on points v. sayı ile kazanmak
win someone over v. birini ikna ederek desteğini sağlamak
win a prize v. ikramiye kazanmak
win someone round v. birini ikna ederek kendi tarafına çekmek
win confidence v. güvenini kazanmak
win a reward v. ödül kazanmak
win the elimination contest v. eleme müsabakasını kazanmak
win in a walk v. kolayca kazanmak
win a lottery v. piyango çıkmak
win through v. sonuca ulaşmak
win one's heart v. kalbini kazanmak
win fame v. tanınmak
win somebody's favour v. gözüne girmek
win recognition v. beğeni kazanmak
win easily v. kolay kazanmak
win a qualifying heat v. elemeyi geçmek
win out over v. sonuçta galip çıkmak
win against v. galip gelmek
win a game v. oyun almak
win a case v. davayı kazanmak
win a war v. savaş kazanmak
win somebody's approval v. takdirini kazanmak
win a victory v. zafer kazanmak
win the bet v. bahsi kazanmak
win through v. başarmak
win someone round v. birini ikna ederek desteğini sağlamak
win recognition v. sivrilmek
win over v. dostluğunu kazanmak
win by default v. hükmen galip sayılmak
win the nomination v. adaylık seçimlerini kazanmak
win through v. kapak atmak
win appreciation v. takdir kazanmak
win a prize v. ödül kazanmak
win through v. başarılı olmak
win somebody's confidence v. güvenini kazanmak
win recognition v. takdir edilmek
win someone's affection v. bir kimsenin sevgisini kazanmak
fail to win v. kazanamamak
win someone over v. birini ikna ederek kendi tarafına çekmek
win through v. sonuçta galip çıkmak
win over v. yenmek
win out v. sonuçta galip çıkmak
win the toss v. yazı turada kazanmak
win recognition v. beğeni toplamak
win a vote of confidence v. güvenoyu almak
win a competition v. yarışma kazanmak
win general approval v. takdir toplamak
win favour in somebody's eyes v. teveccühünü kazanmak
win through v. başarı elde etmek
win through v. zorlukları aşmak
win through v. amacına varmak
win through v. güçlükleri yenmek
win through v. galip çıkmak
win one's consent v. rızasını almak
win one's consent v. rıza almak
win one's consent v. onayını almak
barely win (the race) v. zar zor kazanmak (yarışı)
win a victory v. zafer elde etmek
win trust v. güven kazanmak
win approval v. onaydan geçmek
win the league v. lige yükselmek
win licence v. lisans almak
win approval v. onay almak
win the nobel prize v. nobel ödülü kazanmak
win the match v. maç kazanmak
win the peace prize v. barış ödülü kazanmak
win a seat v. yer edinmek
win one's trust v. güvenini kazanmak
win one's loyalty v. bağlılığını kazanmak
win fame v. ünü yakalamak
win lottery v. piyango vurmak
win fame v. üne kavuşmak
win lottery v. piyango kazanmak
win a claim v. iddia kazanmak
win the competition v. yarışmayı kazanmak
win a franchise v. franchise almak
win the contest v. yarışmayı kazanmak
win scholarship v. burs kazanmak
win the war v. savaşı kazanmak
win a cup v. kupa kazanmak
win the tender v. ihaleyi kazanmak
win one's heart v. kalbini fethetmek
win medal v. madalya almak
win (someone's) confidence v. güven uyandırmak
win the hearts and minds of people v. insanların sevgisini ve güvenini kazanmak
win the first place v. birinci gelmek
win the first place v. birincilik almak
win by a head v. bir baş farkıyla kazanmak
win by a head v. bir baş farkı ile kazanmak
win lottery v. lotoyu kazanmak
win the heart of somebody v. birinin kalbini kazanmak
win by a nose v. kıl payı kazanmak
win hands down v. çok kolay kazanmak
win in a center v. çaba harcamadan kazanmak
win one's spurs v. çaba ve mücadeleyle şöhret kazanmak
win a victory over v. -e karşısında zafer kazanmak
win one's favor v. gözüne girmek
win an award v. ödül kazanmak
win one's freedom v. özgürlüğünü kazanmak
win a scholarship v. burs almak
win a scholarship v. burs kazanmak
win a bet v. bahsi kazanmak
win a bet v. bahis kazanmak
win their confidence v. güvenlerini kazanmak
win a historic victory v. tarihi bir zafere imza atmak
win a historic victory v. tarihi bir başarıya imza atmak
win the person v. kişiyi kazanmak
win someone's heart v. gönül kazanmak
win a free vacation v. bedava tatil kazanmak
win a free vacation v. hediye tatil kazanmak
win the match v. maçı galip tamamlamak
win the match v. maçı kazanmak
win the match v. maçı galibiyetle kapatmak
win the game v. maçı galibiyetle kapatmak
win the game v. maçı galip tamamlamak
win the game v. maçı galibiyetle tamamlamak
win the game v. maçı galibiyetle bitirmek
win the match v. maçı galip bitirmek
win the game v. maçı kazanmak
win the match v. maçı galibiyetle tamamlamak
win the match v. maçı galibiyetle bitirmek
win the game v. maçı galip bitirmek
win the game v. maçtan galip ayrılmak
win the match v. maçtan galip ayrılmak
win someone away (from something) v. (birini bir takım görüşlerden vb.) kurtarmak
win the lottery v. lotoyu kazanmak
win a landslide victory v. seçimi ezici bir çoğunlukla kazanmak
win five games in a row v. peş peşe beş maç kazanmak
win five games in a row v. arka arkaya beş maç kazanmak
win village of the year v. yılın kasabası/köyü seçilmek
have a chance to win against someone v. -e karşı kazanma şansı olmak
win the trust of someone v. birinin güvenini kazanmak
win the trust of one's customers v. müşterilerinin güvenini kazanmak
win the election v. seçimi kazanmak
win something at the contest v. yarışmada bir şey kazanmak
win back the favor of v. gönlünü/beğenisini/takdirini tekrar kazanmak
win back the favor of v. tekrar gözüne girmek
win the case v. davayı kazanmak
win the case v. mahkemeyi kazanmak
win one's battle v. mücadelesinde başarılı olmak
win the respect of v. saygısını kazanmak
win a victory over v. karşısında zafer kazanmak
win the country v. ülkeyi kazanmak
win the day v. kazanmak
win the day v. başarılı olmak
win [dialect] [uk] v. oturmak
win [dialect] [uk] v. ikamet etmek
win [dialect] [uk] v. yaşamak
win-win adj. iki tarafın da kazançlı çıktığı
Phrasals
win of v. fethetmek
win on v. nüfuz kazanmak
win on v. kazanç sağlamak
win at something v. bir şeyde kazanmak
win back v. geri kazanmak
win over v. sevgisini kazanmak
win back v. tekrar kazanmak
win out over someone v. -e karşı galip gelmek/yenmek
win back v. birini yeniden kazanmak
win (something) away from (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yenip (bir şeyi) kazanmak
win (something) away from (someone or something) v. (birini/bir şeyi) alt edip (bir şeyi) kazanmak
win (something) away from (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yenerek (bir şeyi) elinden almak
win (someone) away from (someone or something) v. (birini) baştan çıkarıp (birinden/bir şeyden) uzaklaştırmak
win (someone) away from (someone or something) v. (birini) kandırıp (birinin/bir şeyin) elinden almak
win (someone) away from (someone or something) v. (birini) ayartıp (birinden/bir şeyden) uzaklaştırmak
win (someone) away from (someone or something) v. (birini) ayartıp (birini/bir şeyi) bırakmasını/terk etmesini sağlamak
win around v. kendi görüşüne ikna etmek
win around v. kendi görüşünü kabul ettirmek
win around v. ikna ederek kendi tarafına çekmek
win around v. ikna ederek desteğini kazanmak
win around v. sevgisini/saygısını/desteğini kazanmak
win at v. -de kazanmak
win at v. '-de galip gelmek
win away v. yenip (bir şeyi) kazanmak
win away v. alt edip (bir şeyi) kazanmak
win away v. yenerek (bir şeyi) elinden almak
win away v. baştan çıkarıp (birinden/bir şeyden) uzaklaştırmak
win away v. kandırıp (birinin/bir şeyin) elinden almak
win out over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yenmek
win out over (someone or something) v. (birine/bir şeye) galip gelmek
win round v. kendi görüşüne ikna etmek
win round v. kendi görüşünü kabul ettirmek
win round v. ikna ederek kendi tarafına çekmek
win round v. ikna ederek desteğini kazanmak
win round v. sevgisini/saygısını/desteğini kazanmak
win away v. (birtakım görüşlerden) kurtarmak
Phrases
you've got to be in it to win it expr. kazanmak istiyorsan bilet almalısın
you've got to be in it to win it expr. piyangoya/çekilişe mutlaka katılmalısın
may the best man win expr. hak eden kazanasın
may the best man win expr. iyi olan kazansın
no matter if we win or lose expr. kazansak da kaybetsek de
winning isn't everything, but wanting to win is expr. kazanmak her şey değildir ama kazanmayı istemek her şeydir
in it win it expr. ölmek var dönmek yok
no matter if we win or lose expr. yensek de yenilsek de
Proverb
he that would the daughter win, must with the mother first begin kızın kalbine giden yol annesinden geçer
you win some, you lose some her zaman başarılı olamazsın
you win a few, you lose a few her zaman başarılı olamazsın
Colloquial
determination to win n. kazanma azmi
easy win n. kolay lokma
will to win n. kazanma isteği
will to win n. kazanma hevesi
win-win-win n. kazan-kazan-kazan durumu
win-win-win n. üç tarafın da kazandığı/karlı çıktığı bir iş, durum, etkileşim, anlaşma
win-win-win n. üç tarafın da kazandığı/karlı çıktığı
win-win-win n. kazan-kazan-kazan
go in and win expr. gir ve kazan
let the best man win expr. iyi olan kazansın
heads I win, tails you lose expr. her durumda/halükarda ben kazanırım
heads I win, tails you lose expr. ne olursa olsun ben kazanırım/benim çıkarıma olur
heads I win, tails you lose expr. sonuç ne olursa olsun benim yararıma
heads I win, tails you lose expr. tura gelirse ben kazanırım
heads I win, tails you lose expr. yazı gelirse sen kaybedersin
heads I win, tails you lose expr. her türlü ben kazanırım
heads I win, tails you lose expr. ne olursa olsun durum benim lehime
may the best man/woman win expr. iyi olan kazansın
may the best man/woman win expr. hak eden kazansın
(one) can't win for losing expr. (biri) ne kadar çabalarsa çabalasın başaramıyor
(one) can't win for losing expr. (biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor
(one) can't win for losing expr. (biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor
(one) can't win for losing expr. (biri) ne yapsa olmuyor
(one) can't win for losing expr. (biri) ne yaparsa yapsın her şey ters gidiyor/başaramıyor
(one) can't win for trying expr. (biri) ne kadar çabalarsa çabalasın başaramıyor
(one) can't win for trying expr. (biri) tüm çabalarına rağmen hep başarısız oluyor
(one) can't win for trying expr. (biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor
(one) can't win for trying expr. (biri) ne yapsa olmuyor
(one) can't win for trying expr. (biri) ne yaparsa yapsın her şey ters gidiyor/başaramıyor
(you) can't win them all expr. her zaman başarılı olamazsın
(you) can't win them all expr. her zaman kazanacaksın/başarılı olacaksın diye bir şey yok
(you) win a few, (you) lose a few expr. bazen kazanır bazen kaybedersin
(you) win a few, (you) lose a few expr. kazanmak da var kaybetmek de
(you) win a few, (you) lose a few expr. başarılı olmak da var başarısız olmak da
can't win em all expr. her zaman başarılı olamamak
can't win em all expr. her defasında kazanmak mümkün olmamak
can't win them all expr. her zaman başarılı olunmaz
can't win them all expr. her defasında kazanmak mümkün olmaz
can't win 'em all expr. her zaman başarılı olunmaz
can't win 'em all expr. her defasında kazanmak mümkün olmaz
win or lose expr. kazansa da kaybetse de
win or lose expr. başarılı olsa da olmasa da
wsls (win some, lose some) expr. her zaman başarılı olamazsın
wsls (win some, lose some) expr. kazanmak da var kaybetmek de
you can't win expr. baş etmek mümkün değil
you can't win expr. baş etmek imkansız
ftw (for the win) abrev. müthiş
ftw (for the win) abrev. harika
ftw (for the win) abrev. çok iyi
Idioms
no-win situation n. kazanma ihtimali olmayan durum
win (something) by a whisker v. kıl payı kazanmak
win (something) hands down v. kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek
win (something) hands down v. kolayca/hiç zorluk çekmeden kazanmak
win (something) hands down v. açık ara farkla yenmek/kazanmak
win (something) hands down v. açık ara farkla mağlup etmek
win (something) hands down v. açık ara farkla galip gelmek
win (something) hands down v. kolayca bozguna/hezimete uğratmak
lose the battle, but win the war v. küçük bir yenilgiye/başarısızlığa uğradıktan sonra savaşı/mücadeleyi kazanmak
lose the battle, but win the war v. bir adım geri ama sonra iki adım ileri gitmek
win the battle, but lose the war v. küçük bir zaferin/başarının peşinden koşup asıl savaşı/mücadeleyi kaybetmek
win the battle, but lose the war v. küçük balığı kovalayıp büyük balığı kaçırmak
win (something) by a hair v. kıl payı kazanmak
win (something) by a hair v. burun farkıyla/ucu ucuna kazanmak
win (something) by a hair v. küçük bir farkla/az bir farkla kazanmak
win by a short head v. kıl payı kazanmak
win by a short head v. burun farkıyla/ucu ucuna kazanmak
win by a short head v. küçük bir farkla/az bir farkla kazanmak
win a name for oneself v. adını duyurmak
win by a landslide v. büyük farkla kazanmak
win by a nose v. burun farkıyla kazanmak
win by a neck v. burun farkı ile kazanmak
win the heart of someone v. birinin kalbini kazanmak
win the hearts and minds of someone v. birilerinin desteğini almak
win one's spurs v. birinin gözüne girmek
win someone's heart v. birinin kalbini kazanmak
win someone round v. gönlünü kazanmak
win a name for oneself v. isim yapmak
win by a neck v. kıl payıyla kazanmak
win a name for oneself v. meşhur olmak
win the day v. kazanmak
win hands down v. kolayca kazanmak
win by a neck v. kıl payı ile kazanmak
win all the marbles v. malı götürmek
win the cup v. kupayı kazanmak/kaldırmak
win one's spurs v. kendini ispatlamak
be in the frame to win the championship v. şampiyonluğu kazanma şansı yüksek olmak
win by landslide v. seçimleri açık ara farkla kazanmak
win by landslide v. seçimleri ezici bir üstünlükle kazanmak
win a name for oneself v. şöhret olmak
win a name for oneself v. ün yapmak
win the day v. (yarışma) başarılı olmak
win a name for oneself v. ün kazanmak
(one) can't win v. (ne yaparsa yapsın) birini memnun edememek
(one) can't win v. (ne yaparsa yapsın) başaramamak
get/win/take the wooden spoon [uk] v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
get/win/take the wooden spoon [uk] v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak
get/win/take the wooden spoon [uk] v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
win the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
win the wooden spoon v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak
win the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
win the wooden spoon v. sonunculuk ödülü kazanmak
win somebody's hand [old-fashioned] v. biriyle evlenmek için ailesinin iznini almak
win somebody's hand [old-fashioned] v. biriyle evlenmek için ailesinden izin almak
win somebody's hand [old-fashioned] v. biriyle evlenmek için ailesinin rızasını almak
win something hands down v. bir şeyi kolayca kazanmak
win something hands down v. bir şeyi açık ara farkla kazanmak
win something hands down v. bir şeyde açık ara farkla galip gelmek
win something hands down v. bir şeyde açık ara farkla galip gelmek
win brownie points v. aferin almak
win brownie points v. artı puan kazanmak
win brownie points v. yıldızlı pek iyi almak
win brownie points v. takdir/beğeni toplamak
win the day v. üstün gelmek
win the day v. galip gelmek
win the day v. yenmek
win the day v. başarılı olmak
win your spurs [uk] v. kendini ispatlamak
win your spurs [uk] v. kendini ispat etmek
get/win/take the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı sonuncu bitirmek
get/win/take the wooden spoon v. yarışı/yarışmayı son sırada tamamlamak
get/win/take the wooden spoon v. sonunculuk ödülü kazanmak, almak
get/win/take the wooden spoon v. yarışta/yarışmada sonuncu olmak, gelmek
play to win v. kazanmak için oynamak
win (something) by a neck v. (bir şeyi) kıl payı kazanmak
win (something) by a neck v. (bir şeyi) ucu ucuna kazanmak
win (something) by a neck v. (bir şeyi) az bir farkla kazanmak
win (something) by a nose v. (bir şeyi) kıl payı kazanmak
win (something) by a nose v. (bir şeyi) ucu ucuna kazanmak
win (something) by a nose v. (bir şeyi) az bir farkla kazanmak
win (something) by a nose v. (bir şeyi) burun farkıyla kazanmak
win (something) in a walk v. (bir şeyi) kolayca kazanmak
win (something) in a walk v. (bir şeyi) hiç zorluk çekmeden kazanmak
win (something) in a walk v. (bir şeyi) açık ara farkla kazanmak
win one for the gipper v. başkasının şerefine kazanmak
win one for the gipper v. başkasını onurlandırmak
win one for the gipper v. başkasının namına kazanmak
win ugly v. çok çaba sarf ederek kazanmak
win ugly v. birçok zorlukla/engelle mücadele ederek kazanmak
win ugly v. zar zor kazanmak
no-win adj. hayal kırıklığı ile sona ereceği kesin olan
no-win adj. iyi bir sonuca varmayacak olan
no-win adj. kazanma ihtimali olmayan
can't win for losing expr. bir arpa boyu yol gidemedim
not going to win any beauty contests expr. çirkinlik abidesi
not going to win any beauty contests expr. çirkin
not going to win any beauty contests expr. çok çirkin
out to win expr. kazanmaya/yenmeye kararlı
on course to win expr. kazanma yolunda
not going to win any beauty contests expr. yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
win a few, lose a few expr. bazen kazanır bazen kaybedersin
win a few, lose a few expr. kazanmak da var kaybetmek de
win a few, lose a few expr. başarılı olmak da var başarısız olmak da
you can't win them all expr. her zaman başarılı olamazsın
you can't win 'em all expr. her zaman başarılı olamazsın
Speaking
you'll never win this war expr. bu savaşı asla kazanamayacaksın
we will win this game expr. bu maçı kazanacağız
we will win this game expr. bu maç bizim
we always play to win expr. daima kazanmak için oynuyoruz
you can't win 'em all expr. her zaman başarılı olamazsın
may the best win expr. iyi olan kazansın
may the best team win expr. iyi olan kazansın
may the best win expr. iyi olan taraf kazansın
may the best team win expr. iyi olan taraf kazansın
you will win expr. kazanacaksın
you will win expr. kazanacaksınız
it's not whether you win or lose, it's how you play the game expr. kazanman ya da kaybetmen önemli değil, asıl olan oyunu nasıl oynadığındır
I am sure that I am going to win expr. kazanacağıma eminim
the more they bet the more we win expr. ne kadar çok bahis oynarlarsa o kadar çok kazanırız
did I win? expr. kazandım mı?
what a win! expr. ne galibiyet ama?
you win expr. sen kazandın
Trade/Economic
instant win campaign n. anında kazan kampanyası
largest win n. en büyük kazanç
average length of win n. kazancın ortalama süresi
average win ratio n. ortalama kazanç oranı
average win n. ortalama kazanç
win to the market n. piyasadan üstün getiri
win tender v. ihale kazanmak
win tender v. ihale almak
Law
no-win no-fee n. avukat ve müvekkil arasındaki davanın kazanılmamasına karşılık ücret ödememe anlaşması
no win no fee n. kazanamazsak ücret almayız kuralı
no win no fee n. Kişisel yaralanma davalarında mağdurun yasal harç ve avukatlık masraflarından çekinerek dava açmaktan kaçınmasını önlemek üzere getirilmiş bir kural (bu kurala göre avukatlık firması tazminat davasını kazanamazsa avukatlık ücreti almaz)
win the case v. davayı kazanmak
win a (court) case v. davayı kazanmak
win a (court) case v. dava kazanmak
win a lawsuit against v. davayı kazanmak
win a lawsuit against v. dava kazanmak
Politics
win-win situation n. kazan-kazan stratejisi
win-set n. uluslararası ilişkilerde müzakere sonucu umulan kabul edilebilir sonuç
win a landslide victory v. seçimi büyük bir çoğunlukla kazanmak
win elections v. seçimi kazanmak
win elections v. sandıktan çıkmak
win election v. seçim kazanmak
win the elections v. seçimleri kazanmak
win a landslide victory v. seçim zaferi kazanmak
Computer
win prizes n. armağanlar kazanın
text to win n. kazanmak için sms gönder
win rate n. kazanma oranı
right win n. sağ win
right win n. right win
left win n. sol win
win 32 status n. win 32 durumu
win ini n. win ini
pay to win (p2w) n. diğer oyunculara karşı avantaj sağlayan oyun içi öğeleri gerçek para harcayarak satın almaya izin veren video oyunları
enter to win expr. kazanmak için girin
enter to win expr. kazanmak için katılın
force a win expr. yengiye zorla
Education
win the qualifying exam v. eleme sınavını geçmek
Sport
away win n. deplasman galibiyeti
points win n. daha fazla puan ile alınan galibiyet
eager to win adj. kazanmaya istekli
Football
win the ball v. top çalmak
win the ball v. topu kazanmak
Slang
the w (the win) n. kazanma
the w (the win) n. zafer
the w (the win) n. galibiyet
I can't win for losing expr. iki ileri bir geri
Star Wars
we fight, we win expr. savaşırsak, kazanırız