Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | bubble n. | kabarcık | ||
The bubbles in the steel can cause weaknesses. Çelikteki kabarcıklar zayıflıklara neden olabilir. More Sentences |
||||
Common Usage | bubble v. | fokurdamak | ||
The anger is still bubbling inside his heart. Öfke hala kalbinde fokurduyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bubble n. | spekülatif balon | ||
The chip shortage caused a bubble in the automotive sector. Çip kıtlığı otomotiv sektöründe spekülatif balonlara neden olmuştur. More Sentences |
||||
General | bubble v. | kabarcıklar çıkarmak | ||
Scramble the egg until it bubbles. Yumurtayı kabarcıklar çıkana kadar çırpın. More Sentences |
||||
General | bubble v. | patlamak | ||
Two years ago, however, the bubble burst, causing substantial collateral damage. Ancak iki yıl önce balon patladı ve büyük bir ikincil hasara yol açtı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | bubble n. | baloncuk | ||
Add some sugar when you see the bubbles. Baloncukları gördüğünüzde biraz şeker ekleyin. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | bubble n. | baloncuk | ||
This soap makes a lot bubbles. Bu sabun çok fazla baloncuk yapıyor. More Sentences |
||||
Automotive | bubble n. | sabun köpüğü | ||
Man's but a bubble. Hayat bir sabun köpüğü gibidir. More Sentences |
||||
Biochemistry | ||||
Biochemistry | bubble n. | balon | ||
A substantial number of redundancies are due to take place in the new economy following the bursting of the IT bubble. Bilişim balonunun patlamasının ardından yeni ekonomide önemli sayıda işten çıkarma gerçekleşecektir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | bubble v. | fokurdatmak | ||
General | ||||
General | bubble n. | boş iş | ||
General | bubble n. | hayali şey | ||
General | bubble n. | kaynayış | ||
General | bubble n. | kaynama | ||
General | bubble n. | hayal | ||
General | bubble n. | domur | ||
General | bubble n. | gösteriş | ||
General | bubble n. | hava kabarcığı | ||
General | bubble n. | kabarcık | ||
General | bubble n. | baloncuk sesi | ||
General | bubble n. | hafif şey | ||
General | bubble n. | köpüren şey | ||
General | bubble n. | güvenilmez plan | ||
General | bubble n. | güvenilmez iş | ||
General | bubble n. | aldatıcı plan | ||
General | bubble n. | aldatıcı spekülasyon | ||
General | bubble n. | ambiyans | ||
General | bubble n. | ortam | ||
General | bubble n. | korunan alan | ||
General | bubble n. | istisnai alan | ||
General | bubble n. | birinin yetki alanına giren korunabilir alan | ||
General | bubble n. | trendlerde meydana gelen ani ve geçici değişiklik | ||
General | bubble v. | lıkırdamak | ||
General | bubble v. | kaynamak | ||
General | bubble v. | köpürmek | ||
General | bubble v. | fıkırdamak | ||
General | bubble v. | kabarcıklar yapmak | ||
General | bubble v. | kaynatmak | ||
General | bubble v. | ön plana çıkmak | ||
General | bubble v. | engellenemez şekilde hareket etmek | ||
General | bubble v. | duygularını gizlemeden hareket etmek | ||
General | bubble v. | heyecanla dolup taşmak | ||
General | bubble v. | geğirmek | ||
General | bubble v. | kafası karışık olmak | ||
General | bubble v. | duyguları allak bullak olmak | ||
General | bubble v. | çağlayarak akmak | ||
General | bubble v. | köpüren suyu anımsatmak | ||
General | bubble v. | (ses, konuşma) çağlamak | ||
General | bubble v. | (bir şeyi) ağzının içinde boğuk söylemek | ||
General | bubble v. | (bebeği) geğirtmek | ||
General | bubble v. | fokurdatmak | ||
General | bubble adj. | birden fazla sınıfta incelenebilen | ||
General | bubble adj. | sınırda olan | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | bubble n. | aniden çökebilecek durumdaki gelişen ekonomi | ||
Law | ||||
Law | bubble n. | dolandırıcılık amacıyla yapılmış plan | ||
Technical | ||||
Technical | bubble n. | gaz kabarcığı | ||
Technical | bubble n. | habbe | ||
Technical | bubble n. | hava kabarcığı | ||
Technical | bubble n. | kabarcık | ||
Technical | bubble n. | köpük | ||
Technical | bubble n. | köpürme | ||
Technical | bubble n. | su terazisi seviye göstergesi | ||
Computer | ||||
Computer | bubble n. | kabarcık | ||
Architecture | ||||
Architecture | bubble n. | şeffaf kubbe | ||
Architecture | bubble n. | koruyucu kılıf | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | bubble n. | şeffaf uçak kokpit kanopisi | ||
Psychology | ||||
Psychology | bubble n. | bireyin mevcut düşüncelerinin benzer görüşlü bireylerle etkileşimle güçlendirildiği bilişsel veya psikolojik tecrit bölgesi | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | bubble n. | köpük | ||
Physics | ||||
Physics | bubble n. | manyetik kabarcık | ||
Marine Biology | ||||
Marine Biology | bubble n. | arttan solungaçlılar takımına ait çeşitli karındanbacaklı deniz yumuşakçalarına verilen ad | ||
Marine Biology | bubble n. | physa veya benzeri cinsten olan tatlı su salyangozu | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | bubble n. | birbirleriyle sosyalleşen insan grubu | ||
Social Sciences | bubble n. | bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu | ||
Archaic | ||||
Archaic | bubble n. | saf | ||
Archaic | bubble n. | enayi | ||
Archaic | bubble n. | keriz | ||
Archaic | bubble v. | aldatmak | ||
Archaic | bubble v. | kandırmak | ||
Slang | ||||
Slang | bubble n. | yunanlı kimse | ||
British Slang | ||||
British Slang | bubble v. | ihbar etmek | ||
British Slang | bubble v. | ispiyonlamak |