death - Turco Inglés Diccionario
Historia

death

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "death" en diccionario turco inglés : 16 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
death n. ölüm
death n. vefat
General
death n. katil
death n. ahiret yolculuğu
death n. helak
death n. son
death n. ecel
death n. fevt
death n. azrail
death n. yıkım
death n. ölüm
death n. tükeniş
Medical
death n. ölüm
death n. ölme
death n. ölü
death n. vefat

Significados de "death" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
human death n. ölüm
certificate of death n. defin ruhsatı
death squad n. ölüm mangası
death bell n. cenaze çanı
death house n. ölüm evi
matter of life or death n. ölüm kalım meselesi
death sentence n. idam hükmü
death warrant n. idam hükmü
a matter of life and death n. hayat memat meselesi
life and death n. yaşam ve ölüm
a matter of life or death n. çok önemli
voluntary death n. intihar
sudden death n. ani ölüm
death chamber n. ölüm odası
the angel of death n. azrail
death blow n. öldürücü darbe
a matter of life an death n. ölüm kalım meselesi
death throes n. ölüm sancıları
the angel of death n. alıcı melek
death anniversary n. ölüm yıl dönümü
death certificate n. defin ruhsatı
death sentence n. idam cezası
neonatal death n. yenidoğan ölümü
a matter of life and death n. can pazarı
a matter of life and death n. çok önemli
power of life and death n. idam etme veya af yetkisi
death knell n. ölüm haberi
birth and death process n. doğma ölme süreci
death mask n. ölmüş bir adamın yüzünden alçı ile alınmış maske
a matter of life or death n. ölüm kalım meselesi
death and burial n. ölüm ve defin
death toll n. ölü sayısı
death row n. ölüm hücresi
a matter of life and death n. ölüm kalım meselesi
death chair n. ölüm sandalyesi
quick death n. ani ölüm
death throes n. ölüm sancısı
life or death issue n. ölüm kalım meselesi
black death n. veba
patriotic death n. şehitlik
life and death struggle n. ölüm kalım mücadelesi
death agony n. can çekişme
angel of death n. ölüm meleği
death in battle n. şehitlik
death valley n. ölüm vadisi
death tax n. ölüm vergisi
violent death n. zor ölüm
death sentence n. idam
time of death n. ecel
death duty n. veraset vergisi
fear of death n. can korkusu
register of a death n. ölüm tescili
living death n. yaşayan ölü
putting to death n. öldürme
a life and death situation n. can pazarı
appointment with death n. ölümle randevu
notice of death n. ölüm ilanı
death announcement n. vefat ilanı
notice of death n. vefat ilanı
death announcement n. ölüm ilanı
life after death n. ölümden sonra hayat
death threat n. ölüm tehdidi
death by accident n. kazaen vefat
accidental death n. kazaen vefat
cause of death n. ölüm nedeni
death rate n. ölüm oranı
life and/or death situation n. ölüm kalım meselesi
accidental death n. kazara ölüm
accidental death n. kazayla ölüm
painless death n. acısız ölüm
birth and death process n. doğma-ölme süreci
birth-and-death process n. doğum-ölüm süreci
aid-assistance in case of death n. ölüm yardımı
death customs-folklore in turkey n. ölüm adetleri
death-agony n. can çekişme
death-duty n. veraset vergisi
death-duty n. kalıtım vergisi
near-death experience n. ölüme yakın deneyim
instantaneous death n. ani ölüm
approaching death n. yaklaşan ölüm
one’s death wish n. son arzusu
death zone n. ölüm bölgesi
death knell n. ölüm çanı
war to the death n. ölümüne savaş
war to the death n. ölesiye savaş
date of death n. ölüm günü
the threshold of death n. ölümün eşiği
expected death n. beklenen ölüm
death risk n. ölüm riski
danger of death n. ölüm tehlikesi
the threshold of death n. ölüm eşiği
fight to death n. ölümüne dövüş
death risk n. ölüm tehlikesi
death risk n. yaşam tehlikesi
fight to death n. ölümüne savaş
child death n. çocuk ölümü
stone to death n. recm
death race n. ölüm yarışı
baby death rate n. bebek ölüm oranı
threatening with death n. ölümle tehdit
threatening with death n. ölümle tehdit etme
death announcement n. ölüm duyurusu
death at a young age n. genç yaşta ölüm
protracted death n. uzun süren ölüm
death dance n. ölüm dansı
death of a soldier n. bir askerin ölümü
everything but death n. ölüm hariç her şey
everything but death n. ölümden başka her şey
an angel of death n. bir ölüm meleği
death touch n. ölüm dokunuşu
the morning after death n. ölümden sonraki sabah
premature death n. erken ölüm
premature death n. vakitsiz ölüm
untimely death n. vakitsiz ölüm
premature death n. zamansız ölüm
untimely death n. zamansız ölüm
red death n. kızıl ölüm
duel to death n. ölümüne düello
stiffness of death n. ölümün sertliği
stiffness of death n. ölüm sertliği/katılığı
fear of death n. ölüm korkusu
death match n. ölüm müsabakası
cot death n. uykuda bebek ölümü
death wish n. ölüm arzusu
death cell n. ölüm hücresi
death rattle n. can çekişme hırıltısı
death toll n. ölenlerin sayısı
death blow n. ağır darbe
death march n. ölüm marşı
death deity n. ölüm tanrısı
god of death n. ölüm tanrısı
death-watch n. tahtakurdu
death-trap n. ölüm tehlikesi olan yer
death-trap n. ölüm tuzağı
death-watch n. idam mahkumu bekçisi
death defying stunt n. ölümü umursamayıp yapılan gösteri
death defying stunt n. ölüme meydan okuyan gösteri
dance of death n. ölüm dansı
death machine n. ölüm makinesi
death bell n. ölüm çanı
near-death experience (nde) n. ölüme yakın deneyim
language death n. dil ölümü
death certificate n. defin izni
death pool n. kimin ne zaman öleceğine dair tahminlerde bulunulan bir oyun
death certificate n. ölüm raporu
death certificate n. ölüm belgesi
death certificate n. ölüm kaydı
death card n. ölüm kartı
death guard n. ölüm bekçisi
death of people n. i̇nsanların ölmesi
death of people n. insanların ölümü
death note n. ölüm notu
impending death n. yaklaşan ölüm
death spiral n. bir sağlık sigortası planı
death slide n. yamaca yerleştirilen paslanmak çelikten makaralı halat düzeneği
near-death patient n. ölüme yakın hasta
the death of someone n. birilerinin ölümü
get bored to death v. can sıkıntısından patlamak
be at the point of death v. ölmek üzere olmak
escape death v. ölümden dönmek
sick to death v. değişiklik istemek (sıkıntıdan/bıkkınlıktan)
suffer the death of someone v. acısını görmek
die in a sudden death v. fücceten ölmek
can not escape from death v. ölümden kaçamamak
condemn to death v. idama mahkum etmek
be frightened to death v. ödü kopmak
be on the brink of death v. toprağa bakmak
love someone to death v. ölümüne sevmek
cheat death v. kefeni yırtmak
do to death v. katletmek
bore someone to death v. birinin canını çok sıkmak
cause the death of v. başını yemek
challenge to death v. ölüme meydan okumak
stone someone to death v. taşlayarak öldürmek
put someone to death v. birini idam etmek
be frightened to death v. ödü patlamak
trample someone to death v. ayak altında çiğneyerek birini öldürmek
die a natural death v. eceliyle ölmek
bore somebody to death v. baygınlık getirmek
be the death of v. ölümüne neden olmak
run into the jaws of death v. eceline susamak
be scared to death v. ödü kopmak
be sick to death of v. illallah demek
starve to death v. acından ölmek
ride to death v. çatlatmak
starve to death v. açlıktan öldürmek
be sick to death of v. canına tak demek
stone someone to death v. birini recmetmek
starve someone to death v. açlıktan öldürmek
be in the throes of death v. can çekişmek
be frozen to death v. soğuktan donmak
do to death v. bıktırmak
cause death v. ölüme neden olmak
frighten somebody to death v. ödünü koparmak
cause death v. ölüme sebebiyet vermek
cause the death of another person v. ölümüne sebebiyet vermek
talk somebody to death v. kafese almak
squeeze almost to death v. posasını çıkarmak
scare somebody to death v. ödünü koparmak
be bored to death v. sıkıntıdan patlamak
be in the death agony v. can çekişmek
put to death v. infazı gerçekleştirmek
put to death v. öldürmek
put to death v. idam etmek
starve to death v. açlıktan ölmek
be on the death bed v. azraille savaşmak
be on the death bed v. hasta yatağında olmak
be on the verge of death v. azraille savaşmak
be on the verge of death v. hasta yatağında olmak
have an appointment with death v. ölümle randevusu olmak
have an appointment with death v. ecelle randevusu olmak
get the death penalty v. idam cezası almak
get the death penalty v. idam almak
be sentenced to death v. idam almak
be sentenced to death v. ölüme mahkum edilmek
get the death v. idam cezası almak
get the death v. idam almak
receive death threats v. ölüm tehditleri almak
receive death threat v. ölüm tehditi almak
stab somebody to death v. bıçaklayarak öldürmek
bleed to death v. kan kaybından ölmek
freeze to death v. donarak ölmek
beat somebody to death v. döverek öldürmek
beat somebody to death v. döve döve öldürmek
escape death v. ölmekten kurtulmak
escape death v. ölümden kurtulmak
save somebody from death v. ölümden kurtarmak
burn to death v. yanarak ölmek
save somebody from death v. ölmekten kurtarmak
make a death threat against v. ölüm tehdinde bulunmak
receive death threat v. ölüm tehdidi almak
threaten to death v. öldürmekle tehdit etmek
make a death threat against (someone) v. ölüm tehdidinde bulunmak
have a risk of death v. ölüm riski taşımak
torture somebody to death v. işkence ederek öldürmek
bore somebody to death v. içini baymak
be bored to death v. sıkıntıdan ölmek
take the news of one's father's death v. babasının ölüm haberini almak
take the news of one's mother's death v. annesinin ölüm haberini almak
beat to death v. öldürene kadar dövmek
beat to death v. ölümüne dövmek
deal death blow v. büyük darbe vurmak
worry oneself to death v. meraktan ölmek
be sick to death of v. canına tak etmek
love somebody to death v. ölesiye sevmek
worry oneself to death v. (üzüntüden/endişeden/meraktan) kendini yiyip bitirmek
die a death v. ölüme terk edilmek
die a death v. (oyun/iş vb) başarısız olmak
die the death v. ölüme terk edilmek
death (be) all around v. ölüm kol gezmek
result in death v. ölümle sonuçlanmak
be scared half to death v. çok korkmak
be helpless against death v. ölüm karşısında çaresiz olmak
be helpless in the face of death v. ölüm karşısında çaresiz olmak
come to the threshold of death v. ölümün eşiğine gelmek
beat to death v. döverek öldürmek
flog someone to death v. ölene kadar kırbaçlamak
flog someone to death v. kırbaçlayarak öldürmek
come back from the threshold of death v. ölümün eşiğinden dönmek
return from the threshold of death v. ölümün eşiğinden dönmek
fight to death v. ölümüne dövüşmek
have a risk of death v. hayati tehlikesi bulunmak
fight to death v. ölümüne savaşmak
cheat death v. ölümün eşiğinden dönmek
shoot to death v. silahla vurarak öldürmek
stone to death v. taşlayarak öldürmek
be shot to death v. vurularak öldürülmek
fear rise in death toll v. ölü sayısının artmasından endişe etmek
die a sudden death v. aniden ölmek
die a sudden death v. birden ölmek
recover or restore from apparent death v. yaşama döndürmek
recover or restore from apparent death v. hayata döndürmek
lead to death v. ölüme neden olmak
lead to death v. ölüme sebep olmak
cause death v. ölüme sebep olmak
be defeated by death v. ölüme yenilmek
be defeated by death v. ölüme yenik düşmek
die the death v. (oyun/iş vb) başarısız olmak
be the second most common cause of death v. ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almak
be embarrassed to death v. ölümüne utanmak
be embarrassed to death v. çok utanmak
choke to death v. boğularak ölmek
choke to death v. havasız kalarak ölmek
face death v. ölümle yüzleşmek
cause the crisis which led to patient’s death v. hastanın ölümüyle sonuçlanan krize yol açmak
witness one's mother's death v. annesinin ölümüne tanık olmak
witness one's father's death v. babasının ölümüne tanık olmak
issue a death certificate v. ölüm belgesi çıkartmak
blame someone for one’s death v. birinin ölümünden birini suçlamak
accept one’s death v. birinin öldüğünü kabullenmek
sign the death certificate without seeing the body v. ölüm belgesini cesedi görmeden imzalamak
be scared of death v. ölümden korkmak
be tortured to death v. işkence edilerek öldürülmek
allow the death penalty v. ölüm cezasına izin vermek
abolish the death penalty v. idam cezasını kaldırmak
remove the death penalty v. ölüm cezasını kaldırmak
abolish the death penalty v. ölüm cezasını kaldırmak
remove the death penalty v. idam cezasını kaldırmak
narrowly escape death v. ölümden kıl payı kurtulmak
narrowly escape death v. ölümden şans eseri kurtulmak
mourn the death of one's wife v. karısının yasını tutmak
be responsible for one's death v. birinin ölümünden sorumlu olmak
risk death v. ölümü göze almak
report a death v. ölüm ihbarında bulunmak
feign death v. ölü numarası yapmak
feign death v. ölü taklidi yapmak
be stabbed to death v. bıçaklanarak öldürülmek
join someone in death v. ölerek birinin yanına gitmek/kavuşmak
do to death v. idam etmek
do to death v. infaz etmek
do to death v. öldürmek
fall to death v. düşerek ölmek
tired to death adj. bitkin
sure as death adj. kesin
condemned to death adj. idamlık
sure as death adj. şüphesiz
worse than death adj. ölümden kötü
worse than death adj. ölümden beter
death defying adj. ölüme meydan okuyan
life-or-death adj. ölüm kalım
life-and-death adj. ucunda ölüm olan
life-and-death adj. yaşamsal öneme sahip
in articulo mortis (at the point of death) adj. ölüm anında olan
until death do us part adv. ölüm bizi ayırana kadar
at the point of death adv. ölüm halinde
from birth to death adv. beşikten mezara kadar
to the death adv. ölümüne
on pain of death adv. ölüm cezasıyla
sure as death adv. muhakkak
to death adv. ölüme
to death adv. ölümüne
on the pain of death adv. ölüm tehdidi altında
from birth till death adv. doğumdan ölüme kadar
at the point of death adv. ölüm anında
at the point of death adv. ölmek üzere iken
under pain of death adv. ölüm tehdidi altında
until death do them part adv. ölüm onları ayırıncaya kadar
to death adv. ölümüne (aşırı derecede)
after her mother's death adv. annesinin ölümünden sonra
after his mother's death adv. annesinin ölümünden sonra
in the article of death expr. ölüm anında
in the article of death expr. can çekişirken
Phrases
it is a fate much worse than death expr. bu ölümden çok daha beter bir kader
on the brink of death expr. ölümün eşiğinde
on the verge of death expr. ölümün eşiğinde
till death do you part expr. ölüm sizi ayırana dek
til death do us part expr. ölüm bizi ayırana kadar
either victory or death expr. ya zafer ya ölüm
either victory or death! expr. ya zafer, ya ölüm!
give me liberty, or give me death! expr. ya özgürlük ya ölüm!
Proverb
death is the great leveler ölüm herkese eşit mesafededir
death is the great leveler ölünce herkes eşittir
death is the great leveler ölüm karşısında herkes eşittir
death is the great leveler oyun sona erdiğinde şah da piyon da aynı kutuya konur
death is the great leveler öldükten sonra herkes eşittir
the wages of sin is death günahın kefareti ölümdür
the wages of sin is death günahın karşılığı ölümdür
there is a remedy for everything except death ölümden başka her şeyin bir çaresi vardır
cowards die many times before their death korkaklar ölmeden önce defalarca ölür
cowards die many times before their death korkaklar (ölmeden önce) bin defa ölür
look upon death as a going home topraktan gelip toprağa gitmek
give a beggar a horse, and he'll ride it to death çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış
Colloquial
a painful death n. acı dolu bir ölüm
a death-warrant n. beklenti ve umutları söndüren şey
a death-warrant n. başarısızlığın kesin kanıtı
jaws of death n. büyük tehlike
a living death n. cehennem hayatı
a living death n. çekilmez hayat
a matter of life and death n. hayati mesele
a quick death n. hızlı bir ölüm
a matter of life and death n. ölüm dirim sorunu
jaws of death n. ölümün pençesi
jaws of death n. ölümün eli
death toll rise n. ölü sayısının artması
death threats n. ölüm tehditleri
jaws of death n. ölüm tehlikesi
a matter of life and death n. ölüm kalım meselesi
a death trap n. ölüm tuzağı
a living death n. ölümden beter bir yaşam
death spike n. ölüm oranındaki ani yükseliş
be scared half to death v. yusuf yusuf etmek
be starving to death v. açlıktan ölmek
be done to death v. artık ilginç olmayıp bıkkınlık vermek
hang on (to) like grim death v. asılmak
cling on (to) like grim death v. asılmak
bore someone to death v. birinin canını sıkmak
death on something v. bir şeye zararlı olmak
death on something v. bir şeye kötü gelmek
dice with death v. büyük riske girmek
dice with death v. büyük risk almak
be in at the death v. bir olayın tanıklığını etmek
bore someone to death v. birisini çok sıkmak
be bored to death v. çok sıkılmak
badger to death v. canını sıkmak
dice with death v. hayatını tehlikeye atmak
catch one's death (of cold) v. fena soğuk almak
be put to death v. idam edilmek
beat to death v. işin içinden çıkıncaya kadar bıktırma pahasına uğraşmak
flog to death v. işin içinden çıkıncaya kadar bıktırma pahasına uğraşmak
till death do us part v. ölüm bizi ayırana dek
sign one's own death warrant v. kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak
be the death of v. ölümüne neden olmak
dice with death v. ölümle oynamak
be in at the death v. olay yerinde olmak
be in at the death v. kötü bir olay olurken orada olmak
fight to the death v. ölümüne dövüşmek
sign one's own death warrant v. kendi ölüm fermanını imzalamak
dice with death v. ölümle kumar oynamak
dice with death v. kendini ateşe atmak
be in at the death v. olay yerinde bulunmak
be the death of v. ölümü olmak
be done to death v. kabak tadı vermek
be the death of v. öldürecek kadar güldürmek
catch one's death (of cold) v. öldürücü derecede soğuk algınlığına yakalanmak
badger to death v. rahatsız etmek
be bored to death v. sıkıntıdan patlamak
worry to death v. sıkıntı vermek
hang on (to) like grim death v. sıkıca elinden tutmak
worry to death v. sıkmak
cling on (to) like grim death v. sıkıca elinden tutmak
worry to death v. (birini) çok üzmek
be scared half to death v. üç buçuk atmak
sick to death adj. bıkmış
sick to death adj. gına gelmiş
scared to death adj. ödü kopmuş/patlamış
scared to death adj. ödü bokuna karışmış
still as death adj. ölü gibi hareketsiz
sick to death adj. usanmış
tickled to death expr. çok sevinçli
scared to death expr. çok korkmuş
death is only the beginning expr. ölüm sadece bir başlangıçtır
struggle to the death expr. ölümüne mücadele
death toll reach to 38 expr. ölenlerin sayısı 38'e ulaştı
death is just a part of life expr. ölüm hayatın bir parçasıdır
death toll is on the rise expr. ölü sayısı artıyor
death is only the beginning expr. ölüm sadece başlangıçtır
till death do us part expr. ölüm bizi ayırana kadar
death toll reach to 38 expr. ölü sayısı 38'e ulaştı
tickled to death expr. zevkten dört köşe
you'll be the death of me expr. beni öldüreceksin
you'll be the death of me expr. (bu yaptıklarınla) beni mezara götüreceksin
you'll be the death of me expr. kalbime indireceksin
you'll catch your death (kötü/fena) üşütürsün/şifayı kaparsın
Idioms
death by spell check n. imla hatası nedeniyle reddedilme
death by spell check n. yazım yanlışlarından ötürü geri çevrilme
death by spell check n. cv'lerdeki yazım hatası kaynaklı olumsuz izlenim
death by spell check n. yazım denetimi tarafından ölüm
death by spell check n. yazım denetimi mağduru
a living death n. acı dolu bir hayat
the kiss of death n. başarısızlıkla sonuçlanan olay
the kiss of death n. başarısızlık
a fate worse than death n. birisinin başına gelecek en kötü şey
the kiss of death n. felaket
a matter of life and death n. hayat memat meselesi
matter of life or death n. hayat memat meselesi
kiss of death n. insana hapı yutturan şey
the kiss of death n. musibet
question of life and death n. ölüm kalım meselesi
life-or-death struggle n. ölüm kalım mücadelesi
the cold face of death n. ölümün soğuk yüzü
death-cold breath n. ölümün soğuk nefesi
a fate worse than death n. ölümden beter bir şey
cold breath of death n. ölümün soğuk nefesi
a matter of life and death n. ölüm kalım meselesi
a death blow n. son darbe
the kiss of death n. tuzu biberi
death spiral n. felaketleri zinciri
death spiral n. birbirini tetikleyen kötü olaylar zinciri
valley of death n. ölüm vadisi
valley of death n. ölümün an meselesi olduğu iç karartıcı yer
valley of the shadow of death n. karanlık ölüm vadisi
valley of the shadow of death n. ölümün an meselesi olduğu iç karartıcı yer
kiss of death n. ölümcül veya feci sonuçlar doğuran hareket
kiss of death n. ölümcül veya feci sonuçlar doğuran ilişki
living death n. sefillik
living death n. sürünme
living death n. berbat hayat
a death blow n. öldürücü darbe
a death blow n. öldüren darbe
a death blow n. bitirici darbe
a death blow n. yıkıcı darbe
a fate worse than death n. tecavüz
a fate worse than death n. iğfal
a fate worse than death n. kandırarak ırza geçme
a fate worse than death n. berbat bir deneyim
a fate worse than death n. beterin beteri
a fate worse than death n. ölmekten beter şey
a matter of life or death n. hayat memat meselesi
a matter of life or death n. can pazarı
a matter of life or death n. hayati mesele
brush with death n. ölümden dönme
brush with death n. ölümle burun buruna gelme
death and taxes n. allahın emri
death and taxes n. kesin
death and taxes n. şüphesiz
death and taxes n. kaçınılmaz
death wish n. eceline susama
death wish n. canına susama
death wish n. ölümünü/başarısızlığını isteme
death wish n. kuyusunu kazma