|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
uçurtmanın ön kısımdaki çıtayı gergin tutmak için kullanılan çıta |
spreader n.
|
|
2 |
General |
çetele tutmak için çentik atılan çubuk |
nickstick n.
|
|
3 |
General |
(balık tutmak için) ağ kullanan kimse |
netter n.
|
|
4 |
General |
çit kazıklarını bir arada tutmak için kazıkların tepesine geçirilen esnek tahta |
edder [obsolete] n.
|
|
5 |
General |
eskiden kahveyi sıcak tutmak için kullanılan kap |
biggin n.
|
|
6 |
General |
bir yığındaki malzemeleri bir arada tutmak için kullanılan malzeme |
matrix n.
|
|
7 |
General |
balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne |
marine museum n.
|
|
8 |
General |
kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat |
white cap n.
|
|
9 |
General |
şarapları eğik tutmak için kullanılan sepet |
wine cradle n.
|
|
10 |
General |
sığır, at gibi hayvanları kapalı tutmak için kullanılan etrafı çevrili alan |
brake n.
|
|
11 |
General |
araba çeken atı tutmak için dizginlere bağlanan iki halkadan her biri |
holder n.
|
|
12 |
General |
sıcak mutfak aletlerini tutmak için kullanılan kalın bez |
holder n.
|
|
13 |
General |
sigara veya puroyu içerken tutmak için kullanılan dar boru şeklinde alet |
holder n.
|
|
14 |
General |
bir şeyi tutmak için kullanılan cihaz |
holding device n.
|
|
15 |
General |
içindekileri sabit bir nemde tutmak için tasarlanmış kutu |
humidor n.
|
|
16 |
General |
içerideki havayı nemli tutmak için kutuya yerleştirilmiş cihaz |
humidor n.
|
|
|
17 |
General |
paspasın saçaklarını veya bezini tutmak için kullanılan kelepçe |
mop head n.
|
|
18 |
General |
su canlılarını canlı tutmak için suya yerleştirilen kutu |
live box n.
|
|
19 |
General |
nesneleri bir arada tutmak için kullanılan, esnek yapılı doğal veya sentetik kauçuk halka |
gum band [pennsylvania] n.
|
|
20 |
General |
semeri yerinde tutmak için atın etrafına sarılmış geniş şerit |
roller n.
|
|
21 |
General |
açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet |
pick n.
|
|
22 |
General |
babafingo çubuğunun alt ucunu sabit tutmak için kullanılan mafsallı demir kelepçe |
gate n.
|
|
23 |
General |
telefonu daha rahat tutmak için arkasına yapıştırılan aparat |
phone grip n.
|
|
24 |
General |
ihtiyaç halinde kullanmak için hazırda tutmak |
put somebody on stand-by v.
|
|
25 |
General |
gülmemek için kendini tutmak |
maintain one's composure v.
|
|
26 |
General |
nöbet tutmak için gönüllü olmak |
volunteer for sentry duty v.
|
|
27 |
General |
itiraf ettirmek için soru yağmuruna tutmak |
lawyer v.
|
|
28 |
General |
çekiçleme kuvvetine direnmek için bir aleti perçine karşı tutmak |
buck (up) v.
|
|
29 |
General |
yönlendirmek veya kontrol etmek için tutmak (dizgin, silah) |
hold [obsolete] v.
|
|
30 |
General |
güvende tutmak için bir yere koymak |
commit v.
|
|
31 |
General |
(yoğunluğu belirtmek için) kapıyı kapalı tutmak |
sport [uk] v.
|
|
32 |
General |
(gücünü kontrol altında tutmak için) var gücü ile yarışmamak |
stall [obsolete] v.
|
|
33 |
General |
tutmak için kullanılan |
pickup adj.
|
|
Phrasals |
|
34 |
Phrasals |
sonrası için tutmak/saklamak/biriktirmek |
place aside v.
|
|
35 |
Phrasals |
biri için yas tutmak |
mourn over someone v.
|
|
36 |
Phrasals |
bir şeyi birisi için tutmak/saklamak/emanet almak |
hold something for someone v.
|
|
|
37 |
Phrasals |
biri için yas tutmak |
mourn for someone v.
|
|
38 |
Phrasals |
biri için/arkasından matem tutmak |
lament for someone v.
|
|
39 |
Phrasals |
biri için/arkasından matem tutmak |
lament over someone v.
|
|
40 |
Phrasals |
(bir görev için) birini tutmak |
hire someone out v.
|
|
41 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) uzak tutmak için (bir şeyi) çitle çevirmek |
fence (someone or something) off from (something) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
43 |
Phrasals |
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak |
keep (something) for (someone or something) v.
|
|
44 |
Phrasals |
biri için birini/bir şeyi tutmak |
keep someone or something for someone v.
|
|
45 |
Phrasals |
birini/bir şeyi biri için elinde tutmak |
keep someone or something for someone v.
|
|
46 |
Phrasals |
ilerisi için tutmak/saklamak |
lay aside v.
|
|
47 |
Phrasals |
(bir şey yapmamak için) kendini tutmak |
chomp down on (something) v.
|
|
48 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak |
grab at (someone or something) v.
|
|
49 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak |
grab for (someone or something) v.
|
|
50 |
Phrasals |
için yas tutmak |
grieve for v.
|
|
51 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
grieve for (someone or something) v.
|
|
52 |
Phrasals |
(ağlamamak için kendini) zor tutmak/sıkmak |
gulp back v.
|
|
53 |
Phrasals |
için tutmak/saklamak |
hold for v.
|
|
54 |
Phrasals |
(biri) için tutmak/saklamak |
hold for (someone) v.
|
|
55 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
lament (for) (someone or something) v.
|
|
56 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
lament (for) (someone or something) v.
|
|
57 |
Phrasals |
için/arkasından matem tutmak |
lament over v.
|
|
58 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
lament over (someone or something) v.
|
|
59 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
lament over (someone or something) v.
|
|
60 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
lay aside (something) for (someone or something) v.
|
|
61 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
moon over (someone or something) v.
|
|
62 |
Phrasals |
için yas tutmak |
mourn for v.
|
|
63 |
Phrasals |
için matem tutmak |
mourn for v.
|
|
64 |
Phrasals |
(biri) için yas tutmak |
mourn for (one) v.
|
|
65 |
Phrasals |
(biri) için matem tutmak |
mourn for (one) v.
|
|
66 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
mourn over (someone or something) v.
|
|
67 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
mourn over (someone or something) v.
|
|
68 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
preserve (something) for (someone or something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak/saklamak |
reserve (something) for (someone or something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
için tutmak/saklamak |
reserve for v.
|
|
71 |
Phrasals |
(bir şey) yapmamak için kendini tutmak |
restrain from (something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için tutmak |
save for (someone or something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(birini bir süre) için tok tutmak |
set (someone) up for (something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
için yas tutmak |
sorrow over v.
|
|
75 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
sorrow over (someone or something) v.
|
|
Colloquial |
|
76 |
Colloquial |
gülmemek için kendini tutmak |
keep one's countenance v.
|
|
|
77 |
Colloquial |
bir şeyi yapması için birini tutmak |
have something made v.
|
|
Idioms |
|
78 |
Idioms |
ateşi harsız fakat canlı tutmak için kömür veya közleri külle kaplamak |
bank a fire v.
|
|
79 |
Idioms |
ağlamamak için (kendini) zor tutmak |
gulp something back v.
|
|
80 |
Idioms |
birini birşey için sorumlu tutmak |
lay something at someone's feet v.
|
|
81 |
Idioms |
birini öldürmek için kiralık katil tutmak |
put out a contract on somebody v.
|
|
82 |
Idioms |
birini fidye/için rehin (rehine olarak) tutmak/alıkoymak |
hold someone for ransom v.
|
|
83 |
Idioms |
birini birşey için sorumlu tutmak |
put something at someone's feet v.
|
|
84 |
Idioms |
birisi için yas tutmak |
grieve for someone v.
|
|
85 |
Idioms |
bir şeyi bir süre için elde tutmak |
sit on v.
|
|
86 |
Idioms |
birini öldürtmek için kiralık katil tutmak |
put a hit on someone v.
|
|
87 |
Idioms |
tutmak/yakalamak için hamle yapmak |
make a grab at someone v.
|
|
88 |
Idioms |
(bir şey yapmamak) için kendini zor tutmak |
as much as (one) could do (not) (to do something) v.
|
|
89 |
Idioms |
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak |
be all (one) could do (not) to (do something) v.
|
|
90 |
Idioms |
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
|
91 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tutmak için uçmak |
make a dive (for someone or something) v.
|
|
92 |
Idioms |
(bir şeyi tutmak için) dalış yapmak |
make a dive (for something) v.
|
|
93 |
Idioms |
(bir şeyi tutmak için) atlamak |
make a dive (for something) v.
|
|
94 |
Idioms |
ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak/zorlamak |
gulp back (one's) tears v.
|
|
95 |
Idioms |
içini çekerek ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak |
gulp back (one's) sobs v.
|
|
96 |
Idioms |
boğulmaktan kaçınmak için (birinin) kafasını su üstünde tutmak |
get (one's) head above water v.
|
|
97 |
Idioms |
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak |
get one's head above water and have one's head above water v.
|
|
98 |
Idioms |
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak |
have (one's) head above water v.
|
|
99 |
Idioms |
bir şey yapmamak için kendini zor tutmak |
be bursting to do something v.
|
|
100 |
Idioms |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak |
keep someone or something in mind (for someone or something) v.
|
|
101 |
Idioms |
birini öldürmesi için kiralık katil tutmak |
put a contract out on someone v.
|
|
102 |
Idioms |
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye yer vermek |
jump the shark v.
|
|
103 |
Idioms |
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye baş vurmak |
jump the shark v.
|
|
104 |
Idioms |
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak |
get head above water v.
|
|
105 |
Idioms |
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak |
have head above water v.
|
|
106 |
Idioms |
fidye için rehin (rehine olarak) tutmak/alıkoymak |
hold for ransom v.
|
|
107 |
Idioms |
düşmemek için (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak |
hold on to (someone or something) like grim death v.
|
|
108 |
Idioms |
fidye için rehin (rehine olarak) tutmak/alıkoymak |
hold someone or something to ransom v.
|
|
109 |
Idioms |
(bir şeyi) ihtiyaç olarak/ilerisi için saklamak/tutmak |
keep (something) by v.
|
|
110 |
Idioms |
(bir şeyi) başka bir zaman, gün, hafta için saklamak/tutmak |
keep (something) for another time/day/week v.
|
|
111 |
Idioms |
(bir şeyi) ilerisi için elinde tutmak |
keep (something) for another time/day/week v.
|
|
112 |
Idioms |
(birini bir şey) için sorumlu tutmak |
lay (something) at (one's) feet v.
|
|
113 |
Idioms |
(birini bir şey) için sorumlu tutmak |
lay (something) at the feet of (someone) v.
|
|
114 |
Idioms |
tutmak için uçmak |
make a dive v.
|
|
115 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak |
make a grab at (someone or something) v.
|
|
116 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak |
make a grab for (someone or something) v.
|
|
117 |
Idioms |
(birini bir şey için/bir şeyden) sorumlu tutmak |
put (something) at (one's) feet v.
|
|
Trade/Economic |
|
118 |
Trade/Economic |
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş |
toxic bank n.
|
|
119 |
Trade/Economic |
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş |
bad bank n.
|
|
Industry |
|
120 |
Industry |
malzemeyi işe yarar durumda tutmak veya işe yarar duruma getirmek için sarf edilen çaba |
maintenance (materiel) n.
|
|
121 |
Industry |
tesisi ilk günkü durumunda tutmak veya tasarlanan verimlilik ve kapasite ile çalışmasını devam ettirmek için gerekli olan rutin çalışma |
maintenance (materiel) n.
|
|
122 |
Industry |
odaların nem oranlarını istenen seviyede tutmak için nemlendirme sistemini denetleyen tekstil veya tütün işçisi |
humidifier n.
|
|
Technical |
|
123 |
Technical |
havayı içinde tutmak için kullanılan silindir |
airometer n.
|
|
124 |
Technical |
içinde su dolaştırarak bir şeyi soğutmak veya sıcaklığını sabit tutmak için kullanılan bir su hacmi |
water jacket n.
|
|
125 |
Technical |
kurcetayı dik tutmak için kullanılan dikey direkler |
trestletree n.
|
|
126 |
Technical |
parçaları bir arada tutmak için kullanılan parça |
pin n.
|
|
127 |
Technical |
taşları birlikte tutmak için kullanılan bükülmüş demir çubuk |
jointer n.
|
|
128 |
Technical |
seramik nesneleri yapılırken tutmak için kullanılan plaka |
bat n.
|
|
129 |
Technical |
bir şeyi sabit tutmak için tasarlanmış çeşitli mekanik aletlere verilen ad |
bitch n.
|
|
130 |
Technical |
ağın tabanını su altında tutmak için aralıklarla ağırlık yerleştirilmiş bir galsama ağı alt sırası |
blue line n.
|
|
131 |
Technical |
basılacak kağıdı tutmak için kullanılan eğimli çerçeve |
horse n.
|
|
132 |
Technical |
metal işçiliğinde küçük nesneleri tutmak için kullanılan içi zift dolu demir kabuk |
bullet n.
|
|
133 |
Technical |
kapıyı, panjuru veya kanatlı pencereyi açık tutmak için kullanılan cihaz |
holdback n.
|
|
134 |
Technical |
aletin gövdesini sabit tutmak için kullanılan takoz |
chuck n.
|
|
135 |
Technical |
(kirleri milden uzak tutmak için) vagon tekeri yuvasının ucunda yer alan plaka |
cuttoo plate n.
|
|
136 |
Technical |
antrenman sırasında atları pistteki çamurdan uzak tutmak için tırabzanlara yerleştirilen tahta engellerden her biri |
dog n.
|
|
137 |
Technical |
bir ucunda kereste, taş gibi tutmak için delik bulunan kısa demir çubuk |
dog iron n.
|
|
138 |
Technical |
bir elektrik potansiyeli veya alanını nötralize etmek için bir diğerine karşı tutmak |
buck v.
|
|
Mechanic |
|
139 |
Mechanic |
mekanizmayı etkinleştirmek veya çıkarılabilir parçaları tutmak için tasarlanmış makine parçası |
bar n.
|
|
Textile |
|
140 |
Textile |
eskiden tarım işçilerinin giydiği, pantolon paçalarını temiz tutmak için diz altından sarılan kayış ya da ip |
nicky-tam [scottish] n.
|
|
141 |
Textile |
tekstil ürünlerinin pigment ya da doğrudan boyama öncesinde ön işleme tabi tutmak için kullanılan yüksek katyonikli polimer |
pretreat n.
|
|
142 |
Textile |
ipliklerin alt uçlarının ayrı tutmak için geçirildiği delikli ahşap dokuma tezgahı çerçevesi |
hole board n.
|
|
143 |
Textile |
kucağı ve bacakların sıcak tutmak için kullanılan örtü |
rug n.
|
|
Construction |
|
144 |
Construction |
duvarcı terazisini dengede tutmak için uygun yüksekliğe yerleştirilen tuğla |
trig [dialect] n.
|
|
145 |
Construction |
su tutmak ve biriktirmek için bir ırmak veya suyoluna çekilen yapay set |
dam n.
|
|
146 |
Construction |
çitin telleri eşit mesafede tutmak için yapılmış dik kısmı |
batton n.
|
|
147 |
Construction |
sıvayı tutmak için ahşap örgü yerine kullanılan tel kafes |
wire lathing n.
|
|
Woodworking |
|
148 |
Woodworking |
keresteyi delmeden tutmak için kullanılan çenesi dolgulu mengene |
wood vise n.
|
|
149 |
Woodworking |
keresteyi delmeden tutmak için kullanılan çenesi dolgulu mengene |
shoulder vise n.
|
|
Aeronautic |
|
150 |
Aeronautic |
ana roket kapatıldığında roket yakıtını yerinde tutmak için yeterli ivme sağlayan küçük roket motoru |
ullage rocket n.
|
|
Marine |
|
151 |
Marine |
yelkenli gemide yelken direklerini dik tutmak için baştan kıça kadar olan desteklerden her biri |
cheek n.
|
|
152 |
Marine |
ağ ile balık tutmak için kullanılan gemi |
trawler n.
|
|
153 |
Marine |
yelkeni düz tutmak için kullanılan esnek çubuklar |
batten n.
|
|
154 |
Marine |
yelkeni düz tutmak için dış ceplere yerleştirilen esnek şerit; ambar girişini kötü hava şartlarından koruyan malzemenin kenarını sabitleyen ahşap şerit |
batton n.
|
|
Mining |
|
155 |
Mining |
kuyu sondajında boşaltma kabını tutmak için kullanılan olta |
bootjack n.
|
|
Medical |
|
156 |
Medical |
operasyon sırasında buhar veya oksijeni tutmak için hastanın başı ve omuzlarına yerleştirilen hava geçirmez kapak |
tent n.
|
|
157 |
Medical |
kırık kolu veya bacağı askıda tutmak için kullanılan bir askı düzeni |
balkan frame n.
|
|
158 |
Medical |
yarayı serin tutmak için yelpazeleme |
flabellation n.
|
|
159 |
Medical |
yaşayan bir bedeni büyüme, işlevsel değişim veya iyileşme için herhangi bir kaynak sağlamadan stabil şartlarda tutmak için tasarlanmış |
maintenance adj.
|
|
Dentistry |
|
160 |
Dentistry |
protezi yerinde tutmak için dişi çevrelemek üzere tasarlanan bir cihaz |
clasp n.
|
|
Pharmaceutics |
|
161 |
Pharmaceutics |
sıkıştırılmış tabletin bileşenlerini bir arada tutmak için kullanılan madde |
binder n.
|
|
Optics |
|
162 |
Optics |
opak nesnelere ışık tutmak için mikroskobun objektifine monte edilen metalik çukur ayna |
lieberkuhn n.
|
|
Chemistry |
|
163 |
Chemistry |
özellikle kimyasal analizde ısıtılacak veya yakılacak maddeyi tutmak için kullanılan uzun, dar ve küçük bir kap |
boat n.
|
|
Astronomy |
|
164 |
Astronomy |
uyduyu belirli bir yörüngede tutmak için gereken minimum hız |
orbital velocity n.
|
|
Zoology |
|
165 |
Zoology |
çiftleşme esnasında dişiyi tutmak için kullanılan uzuv |
clasper n.
|
|
166 |
Zoology |
(böceklerde) çiftleşme esnasında dişiyi tutmak için kullanılan uzuv |
claspers n.
|
|
167 |
Zoology |
(at) vücut ağırlığından kurtulmak için ön ayağı ileride tutmak |
point v.
|
|
Agriculture |
|
168 |
Agriculture |
sağım sırasında ineğin kafasını sabit tutmak için kullanılan çerçeve |
bail [australia] n.
|
|
169 |
Agriculture |
yumurtanın tazeliğini anlamak için parlak ışığa tutmak |
candle v.
|
|
Breeding |
|
170 |
Breeding |
otlak hayvanlarını kontrol altında tutmak için kullanılan halat |
lariat n.
|
|
Fishery |
|
171 |
Fishery |
yakalanan balıkları canlı tutmak için kullanılan kutu |
trunk n.
|
|
172 |
Fishery |
balıkları tutmak için kıyıda oluşturulmuş gölcük |
crawl n.
|
|
Education |
|
173 |
Education |
bir öğrenciyi sınavdan bir süreliğine muaf tutmak için verilen hastalık izni belgesi |
aegrotat n.
|
|
Religious |
|
174 |
Religious |
dini bir yemini tutmak için bir işin yerine başka bir işi koyma |
commutation n.
|
|
Military |
|
175 |
Military |
mayın riskini gemilerden uzak tutmak için mayın tarlalarının sürekli süpürülmesi |
attrition sweeping n.
|
|
176 |
Military |
düşmanı ateşe tutmak için yapıda bırakılan savunma amaçlı açıklıkların inşası |
machicolation n.
|
|
177 |
Military |
düşmanı ateşe tutmak için savunma amaçlı açıklıkları olan galeri veya siper |
machicolation n.
|
|
178 |
Military |
(daha detaylı olay kaydı tutmak için) sabit açıda üç veya daha fazla kamera düzeneğiyle eş zamanlı çekilen fotoğraf |
fan camera photography n.
|
|
Hunting |
|
179 |
Hunting |
dürbüne ayar yaparken tüfekleri sabit tutmak için kullanılan alet |
rifle rest n.
|
|
180 |
Hunting |
kamçı, mızrak veya karabina tutmak için kullanılan deri yuva |
bucket n.
|
|
Sport |
|
181 |
Sport |
skor tutmak için üzerine boncuklar geçirilip masaya asılmış tel |
wire n.
|
|
182 |
Sport |
(buz hokeyinde) defans oyuncusunun topu hücum alanında tutmak için golün sağ veya sol tarafında yer aldığı pozisyon |
point n.
|
|
183 |
Sport |
bilardoda karambol yapmak için (topları) bir arada tutmak |
nurse v.
|
|
Bookbindery |
|
184 |
Bookbindery |
ön kenar kırpılırken kitap omurgasını geçici olarak düz tutmak için yerleştirilen metal plaka çifti |
trindle n.
|
|
Archaic |
|
185 |
Archaic |
nehir ve denizlerde balık tutmak için kullanılan, ağlarla ve direklerle oluşturulmuş bariyer |
kiddle [uk] n.
|
|
Engineering |
|
186 |
Engineering |
telleri eşit mesafede tutmak için yapılmış çitin dik kısmı |
batten n.
|
|
187 |
Engineering |
telleri eşit mesafede tutmak için yapılmış çitin dik kısmı |
dropper n.
|
|
Ornithology |
|
188 |
Ornithology |
şahinin kanadını tutmak için kullanılan yumuşak deriden yapılmış ip |
brail n.
|
|
Slang |
|
189 |
Slang |
-i öldürmek için kiralık katil tutmak |
put a contract out on v.
|
|
190 |
Slang |
-i öldürmesi için kiralık katil tutmak |
put a contract out on v.
|
|
British Slang |
|
191 |
British Slang |
(kadın için söylenir) ipleri elinde tutmak |
wear the trousers v.
|
|
Modern Slang |
|
192 |
Modern Slang |
kendini anlattığı olayın dışında tutmak için kullanılan bir ifade |
afoaf (a friend of a friend) expr.
|
|