table - Turco Inglés Diccionario
Historia

table

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "table" en diccionario turco inglés : 71 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
table n. masa
table n. tablo
table n. sofra
General
table n. küfelik
table n. cetvel
table n. özet
table n. masadakiler
table n. tablet
table n. liste
table n. hulasa
table n. gösterge
table n. aynı masada oturanların hepsi
table n. sofradakiler
table n. tabla
table n. masa
table n. çizelge
table n. tablo
table n. düzey
table n. tezgah
table n. sehpa
table n. (masaya konan) yemek
table n. sofradakiler
table n. sofrada oturan kişiler
table n. oyun masası
table n. kumar masası
table n. düzlük tepe
table n. yüksek düzlük
table n. düz tepe
table n. duvara özel olarak işlenmiş bölüm
table n. mücevherdeki düz üst yüzey
table n. korniş
table n. masaya konulan
table n. masada bulunan
table n. tavlanın kanatlarından her biri
table n. değerli taş kesiminde üstteki düz yüzey
table n. el ayasının dört çizgiyle çerçevelenmiş bölümü
table n. kumar masası
table v. göstermek
table v. tartışmaya sunmak
table v. görüşmeyi veya tartışmayı ileri bir tarihe bırakmak (bir tasarı/mesele hakkındaki)
table v. listeye geçirmek
table v. sunmak
table v. masaya koymak
table v. ertelemek
table v. masaya koymak
table v. çizelge hazırlamak
table v. liste hazırlamak
table v. liste yapmak
table v. listeye geçirmek
table adj. sofra
Trade/Economic
table n. cetvel
table n. levha
table n. liste
table n. tablo
table n. tabela
Technical
table n. çizelge
table n. masa
table n. tablo
Computer
table n. çizelge tablo
Telecom
table n. çizelge
Architecture
table n. bir binanın dış duvarında bulunan yatak çıkıntı
Marine
table n. dıraveçe bezi
Medical
table n. kafatasının iç ve dış yüzeylerindeki düz kemik tabakalarının her biri
Food Engineering
table n. çizelge
table n. tablo
Gastronomy
table n. sofra
Math
table n. tablo
Geography
table n. plato
table n. yayla
Music
table n. telli çalgılarda göğüs tahtası
table n. arpın ses tahtası

Significados de "table" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
night table n. komodin
dressing table n. tuvalet masası
coffee table n. sehpa
General
overbed table n. karyola üstü masası
table service n. sofra takımı
a coffee table book n. büyük, pahalı bol resimli kitap
periodic table n. periyodik tablo
toilet table n. tuvalet masası
table football n. langırt
time table n. zaman tablosu
coffee table n. kahve masası
folding table n. katlanır masa
decision table n. karar masası
event table n. etkinlik tablosu
table linen n. sofra örtüsü
breakfast table n. kahvaltı masası
bedside table n. komodin
floor table n. yer sofrası
water table n. su tabakası düzeyi
multiplication table n. kerrat cetveli
table of contents n. sayfa sırasına göre bir kitap veya broşürde yer alan konuları gösteren liste
table of contents n. kitabın başında bulunan ve alfabetik dizin olmayan içindekiler
table spoon n. yemek kaşığı
look up table n. taramalı tablo
times table n. çarpım tablosu
table game n. masa oyunu
dining table n. yemek masası
water table n. cetvel şeklindeki
table tennis n. masatenisi
periodic table n. periodik cetvel
table of contents n. içindekiler listesi
table tennis n. masatopu
league table n. fikstür
table napkin n. peçete
end table n. sehpa
drawing table n. çizim masası
drop leaf table n. açılır kapanır kanatları olan masa
decision table n. karar tablosu
table d'hote n. tabldot
conversion table n. dönüştürme tablosu
income table n. gelir tablosu
cocktail table n. kokteyl masası
operating table n. işletim masası
screening table n. inceleme tablosu
table setting and decoration n. masa düzeni ve dekorasyon
water table n. su tabakası
end table n. küçük masa
gate leg table n. açılır kapanır masa
plane table n. düz masa
synoptic table n. sinoptik tablo
cash flow table n. nakit akım tablosu
card table n. kumar masası
kitchen table n. mutfak masası
conference table n. konferans masası
refectory table n. yemekhane masası
table knife n. sofra bıçağı
tea table n. çay masası
writing table n. çalışma masası
steam table n. su buharı özellik tablosu
times table n. kerrat cetveli
a mahogany table n. maun bir masa
table wine n. sofra şarabı
table salt n. sofra tuzu
table of logarithms n. logaritma tablosu
water table n. saçak
table service n. masa servisi
plane table n. plançete
chronological table n. kronoloji tablosu
dinner table n. sofra
periodic table n. elementler çizelgesi
work table n. çalışma masası
life table n. yaşam tablosu
logarithmic table n. logaritma tablosu
table linen n. bezden yapılmış sofra örtüleri ve peçeteler
dining table n. sofra
writing table n. yazıhane
table tennis n. pingpong
water table n. yeraltı su tablası
gaming table n. kumar masası
round table meeting n. yuvarlak masa toplantısı
writing table n. yazı masası
table manners n. sofra adabı
table talk n. sofra sohbeti
play table n. oyun masası
related table n. ilgili tablo
table etiquette n. sofra görgüsü
table drawing n. tablo çizme
office table n. ofis masası
rectangular table n. dikdörtgen masa
coffee table n. çay masası
computer table n. bilgisayar masası
table of content n. içindekiler
raki table n. rakı sofrası
table cloth n. sehpa örtüsü
summary table n. özet tablosu
picnic table n. piknik masası
table set n. masa takımı
table leg n. masa ayağı
table games n. masa oyunları
console table n. konsollu masa
drop table n. açılır kapanır masa
wedding table n. nikah masası
draw table n. açılır masa
extending table n. çekme masa
extension table n. genişler masa
gatelegged table n. kanat ayaklı genişler masa
fixed table n. sabit masa
a table-top item n. sofralık
life-table n. yaşam tablosu
extension table n. açılır kapanır masa
table-tennis table n. masa tenisi masası
ping-pong table n. ping-pong masası
round table n. yuvarlak masa
night table n. yatak başucu masası
office table n. büro masası
television table n. televizyon sehpası
graduate life table n. dereceli hayat tablosu
teacher's table n. öğretmen masası
table clock n. masa saati
spelling table n. heceleme tablosu
spelling table n. heceleme levhası
center table n. orta sehpa
ultimate mortality table n. tahlili olmayan ölüm tablosu
side table n. yan sehpa
billiard table n. bilardo masası
snooker table n. bilardo masası
billiards table n. bilardo masası
pool table n. bilardo masası
white table n. beyaz masa
table salt n. yemek tuzu
table linen n. masa örtüsü ve peçeteler
table radio n. masa radyosu
coffee table n. fiskos masası
table rules n. masa kuralları
table fork n. yemek çatalı
bedside table drawer n. komodinin çekmecesi
coffee table n. rahle
table of contents (toc) n. içindekiler
new year's table n. yılbaşı sofrası
new year table n. yılbaşı sofrası
new year's table n. yılbaşı masası
new year table n. yılbaşı masası
sewing table n. dikiş masası
boardroom table n. toplantı masası
meeting table n. toplantı masası
telephone table/stand n. telefonluk
table dancer n. striptizci
table dance n. sahne yerine müşterinin masasında yapılan erotik dans
table dance n. bar üstünde yapılan dans
table dance n. bar üstünde dans
table dance n. bar üstü dans
table tennis tournament n. masa tenisi turnuvası
gambling table n. kumar masası
overbed table n. hasta yemek masası
marble table n. mermer masa
table soccer n. langırt
table sheet n. tablo sayfası
table sheet n. masa örtüsü
table of contents section n. içindekiler bölümü
table of contents section n. içindekiler kısmı
table of syllables n. heceleri gösteren işaretler tablosu
table of syllables n. hece işaretleri listesi
table of syllables n. heceler tablosu
dinner table n. yemek masası
next table n. yan masa
next table n. yandaki masa
vanity table n. makyaj masası
toilet table n. makyaj masası
make-up table n. makyaj masası
dressing table n. makyaj masası
multiplication table n. çarpım cetveli
times table n. çarpım cetveli
order table n. sıra tablosu/cetveli
upper table n. üst tabla
upper table n. üst tablo
rotating table n. döner tabla
rotating table n. döner masa
water table n. su oyun masası
water table n. su masası
an old table game like domino n. aznif
free table n. boş masa
tea table n. çay sehpası
tea table n. sehpa
park table n. (tahta) piknik masası
park table n. (ahşap) piknik masası
broken table n. kırık masa
table cover n. masa örtüsü
table vinegar n. sofra sirkesi
table talker n. masada konuşan kimse
purple table n. mor masa
communal table n. ortak kullanım için büyük masa
coffee table n. orta sehpa
table setting n. masa düzeni
farm to table n. çiftlikten sofraya
table scrap n. yemek artığı
lounge coffee table n. salon sehpası
tour-de-table n. yuvarlak masa toplantısı
tour-de-table n. masaların gezilmesi suretiyle katılımcıların bilgilerinin alındığı toplantı şekli
table dancing n. müşterinin masasında yapılan erotik dans
table-tennis bat n. masa tenisi raketi
table-tennis racquet n. masa tenisi raketi
table-turning n. ellerini ve parmaklarını masaya koymuş bir grup insanın bulunduğu masanın sözde ruhlar tarafından hareket ettirilmesi
table anvil n. küçük tamiratlar yapmak için masanın üzerine monte edilebilen ufak örs
table bed n. masa şeklinde bir yatak
table beer n. sofra birası
table bell n. uşağı masaya çağırmak için kullanılan küçük zil
table dancing n. çıplak ya da yarı çıplak kadınların müşterinin masasında yaptığı dans
table diamond n. üzeri düz traşlanmış elmas
table dormant n. sabit masa
table licence n. sadece yemeklerde alkollü içecek servisi yapılmasına izin veren lisans
table lifting n. ruh çağırma seansında masanın hava kaldırılması
table money n. ziyaretçileri ağırlaması için subaylara verilen para
table of mortality n. ölüm oranı tablosu
table rapping n. ölülerin ruhlarıyla iletişim kurulması
table tapping n. ölülerin ruhlarıyla iletişim kurulması
table rent n. ev temizliği için piskoposa ayrılmış ödenek
table tilting n. ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması
table saw n. masa testeresi
table tipping n. ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması
table service n. yemek takımı
table turning n. ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması
table tapping n. ölülerin ruhlarıyla iletişim kurma
table [obsolete] n. tavla oyunu
table of allowance n. ödenek tablosu
table rent n. bir piskopos ya da din adamına masasına kabul karşılığı ödenen kira
table saw n. masaya monte edilen elektrik testeresi
table wine n. alkol oranı %14'ten az olan şarap
table-rapping n. ruh çağırma seansında masayı tıklatma
table-tennis table n. ping-pong masası
refectory table n. ağır bacakları olan dar ve uzun yemek masası
time-table n. proje şeması
analytical table n. açıklayıcı ve basitleştirilmiş tablo
analytical table n. çeşitli sembollerin anlamlarını gösteren liste
empty table n. boş masa
bird table n. kuş besleme masası
hazard table n. tehlike tablosu
graduated table n. sıralı referans standardı
round table n. (kral arthur'un yuvarlak masa modeline dayanan) şövalye birlikleri
round table n. (kral arthur'un yuvarlak masa efsanesi ile ilişkilendirilen) ingiliz yapıları
round table n. (kral arthur'un yuvarlak masa efsanesi ile ilişkilendirilen) doğal ingiliz oluşumları
round table n. (eşitliği vurgulamak için yuvarlak masa etrafında düzenlenen) konferans
round table n. yuvarlak masa söyleşisi
round table n. yuvarlak masa söyleşisi katılımcıları
round table n. yuvarlak masa konferansı katılımcıları
round table n. yuvarlak masa konferansı konusu
decision-making table n. karar alma masası
table clip n. masa klipsi
pier table n. iki pencere arasında duvara doğru yerleştirilen masa
pin table n. pinball oyunu ekipmanı
council table n. toplantı masası
pedestal table n. ortadan ayaklı masa
sand table n. çocukların kumla oynaması için yapılmış yüksek kenarlı masa
side table n. zigon sehpa
side table n. büfe olarak kullanılan büyük masa
set the table v. masayı kurmak
be on the table v. teklif edilmiş olmak
clear the table v. sofrayı kaldırmak
to table v. hazırlamak
wait at table v. servis yapmak
lay the table v. sofrayı kurmak
put the cards on the table v. düşüncelerini açıkça söylemek
lay the cards on the table v. kartlarını açmak
put all the cards on the table v. düşüncelerini açıkça söylemek
set table v. masayı hazırlamak
be on the table v. tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin)
lay the cards on the table v. fikirlerini açıkça söylemek
put the cards on the table v. fikirlerini açıkça söylemek
gather around the same table v. aynı masada toplanmak
lay the cards on the table v. dürüst ve açık olmak
wait on table v. servis yapmak
gather around the same table v. aynı masanın çevresinde toplanmak
put the cards on the table v. kartları masaya sermek
set the table v. sofrayı kurmak
be on the table v. görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin)
put the cards on the table v. dürüst ve açık olmak
sit down at the negotiation table v. görüşme masasına oturmak
make a table v. çizelge yapmak
make a table v. çizelge oluşturmak
leave the table v. masayı terketmek
leave the table v. masadan kalkmak
get up from the table v. masadan kalkmak
clear the table v. masayı kaldırmak
set table v. masa hazırlamak
lay table v. masa hazırlamak
clear the table v. masanın üzerindekileri kaldırmak
sit round the table v. masaya oturmak
lay a table v. masa kurmak
set a table v. masa kurmak
sit down at the table v. masaya oturmak
clear the table v. masa toplamak
sit at the table v. masada oturmak
clear the table v. masayı toplamak
sit at the table v. masaya oturmak
sit around the table v. masaya oturmak
set a table v. sofra kurmak
lay a table v. sofra kurmak
set a table v. masa açmak
lay a table v. masa açmak
clear the table v. (masanın) boşlarını almak
remove dirty dishes/glasses/bottles from the table v. boşları almak
clean the table v. boşları almak
clear the table v. boşları almak
clean the table v. (masanın) boşlarını almak
remove dirty dishes/glasses/bottles from the table v. (masanın) boşlarını almak
pounder one's fist on the table v. masaya yumruğunu vurmak
bang one's fist on the table v. masaya yumruğunu vurmak
slam one's fist on the table v. masaya yumruğunu vurmak
set the table v. masayı donatmak
die on the operating table v. ameliyat masasında ölmek
sit around table v. masa etrafında oturmak
sit around table v. masanın etrafında oturmak
clear the table v. boşları toplamak
clean the table v. boşları toplamak
book a table for four v. dört kişilik bir masa ayırtmak
book a table v. bir masa ayırtmak
book a table for two v. iki kişilik bir masa ayırtmak
book a table for three v. üç kişilik bir masa ayırtmak
bring the matter to the table v. meseleyi masaya yatırmak
bring the matter to the table v. meseleyi masaya getirmek
fall asleep at the table v. masada uyuyakalmak
decorate the table v. masayı süslemek
lay the table v. masayı kurmak
clear the table v. masayı toplamak
set up a (promotional) table v. stand açmak
table-hop v. tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak
table oriented adj. tabloya yönelik
farm-to-table adj. çiftlikten masaya
on the table adj. müzakere edilebilir
on the table adj. uzlaşmayla çözülebilir
coffee table adj. özden çok görünüş ve tarza vurgu yapan
coffee-table adj. sehpa üzerinde sergilenecek (nesne)
at table adv. sofra başında
at the table adv. sofra başında
on the table adv. masanın üzerinde
on the table adv. açıkça
on the table adv. meydanda
on the table adv. tümüyle açığa çıkmış durumda
the table is booked for nine o'clock this evening expr. masa bu akşam saat dokuz için rezerve edildi
Phrases
see the table below expr. aşağıdaki tabloda yer almaktadır
see the table below expr. aşağıdaki tabloda görebilirsiniz
see the table below expr. aşağıdaki tabloya bakınız
look at the table below expr. aşağıdaki tabloya bakınız
from farm to table expr. tarladan sofraya
Colloquial
moose on the table n. bir toplantıda hiç kimsenin ele almak istemediği konu/sorun
crumbs from (one's) table n. artıklar
crumbs from (one's) table n. (birinin) masasındaki kırıntılar
crumbs from (one's) table n. sofrada kalanlar
crumbs from (one's) table n. birinin kırıntıları
crumbs from the rich man's table n. artıklar
crumbs from the rich man's table n. (birinin) masasındaki kırıntılar
crumbs from the rich man's table n. zenginin sofrasından kalanlar
crumbs from the rich man's table n. birinin kırıntıları
crumbs from someone's table n. artıklar
crumbs from someone's table n. (birinin) masasındaki kırıntılar
crumbs from someone's table n. zenginin sofrasından kalanlar
crumbs from someone's table n. birinin kırıntıları
kiddie table n. çocuk masası
kiddie table n. çocuklar masası
kiddie table n. aile toplantılarında çocukların ayrı olarak bir arada oturduğu masa
hit the table v. masaya vurmak
table (something) v. (bir şeyi) ertelemek
table (something) v. (bir şeyi) geciktirmek
table (something) v. (bir şeyi) askıya almak
table (something) v. (bir şeyi) tecil etmek
under-the-table adj. gizlice tasarlanan
under-the-table adj. gizlice uygulanan
Idioms
high table n. okul yemekhanesinde öğretmenlerin oturduğu yemek masası
high table n. yöneticilerin oturduğu yemek masası
round-table conference n. yuvarlak masa toplantısı
round-table conference n. yuvarlak masa konferansı
coffee table book n. büyük, pahalı bol resimli kitap
coffee-table book n. büyük, pahalı bol resimli kitap
keep food on the table v. geçim sağlamak
keep food on the table v. ekmek parası kazanmak/kazandırmak
lay on the table v. teklif sunmak
lay on the table v. oylamaya sunmak
lay on the table v. ertelemek
lay on the table v. (parlamento kararını) süresiz olarak gündemden çıkarmak
bring (someone or something) to the peace table v. barış masasına oturtmak/çekmek
bring (someone or something) to the peace table v. anlaşma koşullarını görüşmek için masaya oturtmak
bring (someone or something) to the peace table v. anlaşma koşullarını görüşmek için bir araya gelmelerini sağlamak
bring (someone or something) to the peace table v. anlaşma görüşmeleri için bir araya getirmek
lay one's card on the table v. açık olmak
lay one's card on the table v. açık oynamak
lay one's cards on the table v. açık oynamak
put one's cards on the table v. açık oynamak
lay one's card on the table v. açıkça ortaya koymak
be boxed on the table v. ameliyat masasında ölmek
get one's feet under the table v. bir yere (iş vb) ayağını alıştırmak
find oneself at the kids' table v. çocuk muamelesi görmek
drink someone under the table v. diğerlerinden daha fazla alkol içmek
lay one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
split (something) 50-50 under the table v. el altından yarı yarıya bölüşmek
split (something) 50-50 under the table v. el altından yarı yarıya kırışmak
wait on table v. garsonluk yapmak
put bread on the table v. geçimini sağlamak
put one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
wait at table v. garsonluk yapmak
leave money on the table v. hazır paraya hayır demek
place one's cards on the table v. kartlarını açık oynamak
table thumping v. masaya yumruğunu vurmak
put on the table v. masaya yatırmak
be put on the table v. masaya yatırılmak
read the table v. masadakilere bakmak
read the table v. masadakilere göz atmak
lay one's card on the table v. kartlarını açmak
table a motion v. önergeyi ertelemek
wait on table v. masayı beklemek
bring to the table v. masaya getirmek
lay the cards on the table v. kartlarını açmak
wait at table v. masayı beklemek
table a motion v. önerge sunmak/vermek
bring somebody to the bargaining table v. pazarlık masasına getirmek
wait on table v. servis yapmak
put bread on the table v. para kazanmak
clear the table v. sofrayı toplamak
come to the table v. sorunu masaya yatırmak
wait at table v. servis yapmak
lay one's cards on the table v. teklifsiz olmak
put one's cards on the table v. teklifsiz olmak
get someone around the table v. toplantı yapmak
get someone around the table v. tarafları masaya toplamak
be on the table v. (tartışılmak üzere) masaya gelmek
come to the table v. (sorunu çözmek için) masaya oturmak
get one's feet under the table v. yeni bir işe uyum sağlamak/alışmak
get your feet under the table v. yeni iş ortamına alışmak
take (something) off the table v. (bir şeyi) geri çekmek/almak
take (something) off the table v. (bir şeyi) söz konusu olmaktan çıkarmak
take (something) off the table v. (bir şeyi, teklifi) masadan kaldırmak
take (something) off the table v. (bir şeyi) ortadan kaldırmak
be off the table v. geçerliliğini yitirmek
be off the table v. masadan kalkmak
be off the table v. geri çekilmek
be off the table v. söz konusu olmaktan çıkmak
be off the table v. ortadan kalkmak
be on the table v. geçerli olmak
be on the table v. masada olmak
be on the table v. söz konusu olmak
be on the table v. düşünmeye, tartışmaya açık olmak
bring (someone or something) to the bargaining table v. (birini/bir grubu) pazarlık masasına getirmek
bring (someone or something) to the bargaining table v. (birini/bir grubu) pazarlığa oturmaya ikna etmek
bring (something) to the table v. işe yarar (bir şey) sunmak
bring (something) to the table v. masaya (bir yetenek/beceri) koymak
bring (something) to the table v. işe yarar (bir şey) ortaya koymak
lay one's cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
lay one's cards on the table v. kartlarını açmak
lay one's cards on the table v. kartları masaya sermek
lay one's cards on the table v. dürüst ve açık olmak
lay one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
put one's cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
put one's cards on the table v. kartlarını açmak
put one's cards on the table v. kartları masaya sermek
put one's cards on the table v. dürüst ve açık olmak
put one's cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
put bread on the table v. çorba kaynamak
leave opportunity on the table v. fırsat tepmek
drink somebody under the table v. birinden daha fazla alkol içmek
drink somebody under the table v. sarhoş olma eşiği birinden yüksek olmak
drink under the table v. sarhoş olma eşiği yüksek olmak
get around the table v. toplantı yapmak
get around the table v. tarafları masaya toplamak
get paid under the table v. el altından ödeme almak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) masaya yatırmak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) tartışmaya/yoruma/değerlendirmeye açmak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) başkalarının görüşüne açmak
lay (something) on the table v. (bir şeyi) tartışmaya sunmak
lay something on the table v. bir şeyi masaya yatırmak
lay something on the table v. bir şeyi tartışmaya/yoruma/değerlendirmeye açmak
lay something on the table v. bir şeyi başkalarının görüşüne açmak
lay something on the table v. bir şeyi tartışmaya sunmak
lay something on the table v. bir şeyi süresiz ertelemek
lay something on the table v. bir şeyi süresiz olarak ertelemek
lay your cards on the table v. açık oynamak
lay your cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
lay your cards on the table v. teklifsiz olmak
lay your cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
lay your cards on the table v. kartlarını açmak
lay your cards on the table v. kartlarını masaya sermek
lay your cards on the table v. dürüst ve açık olmak
put your cards on the table v. açık oynamak
put your cards on the table v. gizlisi saklısı olmamak
put your cards on the table v. teklifsiz olmak
put your cards on the table v. tamamen açık oynamak/olmak
put your cards on the table v. kartlarını açmak
put your cards on the table v. kartlarını masaya sermek
put your cards on the table v. dürüst ve açık olmak
pay (someone) under the table v. (birine) el altından ödeme yapmak
pay (someone) under the table v. (birine) açıktan ödeme yapmak
put food on the table v. geçimini sağlamak
put food on the table v. para kazanmak
put food on the table v. çorba kaynamak
put food on the table v. eve ekmek götürmek
work under the table v. el altından çalışmak
work under the table v. yasal olmayan bir şekilde çalışmak
work under the table v. kayıt dışı çalışmak
sit at table v. sofraya oturmak
sit at table v. masaya oturmak
sit at table v. akşam yemeği yemek
on the table adv. tartışmaya açık
on the table adv. ileride tartışılacak