Historia

vermemek

Significados de "vermemek" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	vermemek	withhold v.
2	General	vermemek	deny v.
3	General	vermemek	keep back v.
Law
4	Law	vermemek	withhold v.

Significados de "vermemek" con otros términos en diccionario inglés turco: 464 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	yeterince değer vermemek	underrate v.
2	Common Usage	izin vermemek	disallow v.
3	Common Usage	rahat vermemek	get in somebody's hair v.
General
4	General	ürün vermemek (ekinler)	fail v.
5	General	hareket izni vermemek	ground v.
6	General	sır vermemek	button v.
7	General	izin vermemek	not to let v.
8	General	dürüstlükten ödün vermemek	make no concessions of honesty v.
9	General	ödün vermemek	make no concessions v.
10	General	önem vermemek	make light of v.
11	General	rahat vermemek	persecute v.
12	General	dürüstlükten ödün vermemek	not compromise one's honesty v.
13	General	önem vermemek	not to care v.
14	General	önem vermemek	think nothing of it v.
15	General	rahat vermemek	disturb v.
16	General	hataya meydan vermemek	avoid any possible mistakes v.
17	General	birinin samimi olmasına izin vermemek	keep someone at arm's length v.
18	General	sır vermemek	button one's lip v.
19	General	rahat vermemek	pester v.
20	General	meydan vermemek	not to allow v.
21	General	açık vermemek	not to have a deficit or shortage v.
22	General	önem vermemek	override v.
23	General	açık vermemek	not to lay oneself open to criticism v.
24	General	sır vermemek	keep dark v.
25	General	birine aman vermemek	give someone no quarter v.
26	General	imkan vermemek	rule out v.
27	General	yüz vermemek	keep somebody at arm's length v.
28	General	istenilen sonucu vermemek (plan)	miscarry v.
29	General	önem vermemek	make nothing of v.
30	General	değer vermemek	think little of v.
31	General	ödün vermemek	make no compromises v.
32	General	rahat vermemek	bother v.
33	General	birine hiçbir şey vermemek	leave someone out in the cold v.
34	General	bir şeyi vermemek	deny v.
35	General	birine hiç haber vermemek	leave someone out in the cold v.
36	General	hataya mahal vermemek	avoid any possible mistakes v.
37	General	ceza vermemek	let off v.
38	General	rolün hakkını vermemek	underplay v.
39	General	izin vermemek	disallow v.
40	General	kaliteden ödün vermemek	make no concessions on quality v.
41	General	önem vermemek	hold cheap v.
42	General	rahat vermemek	beset v.
43	General	meydan vermemek	avert v.
44	General	renk vermemek	not to show one's colours v.
45	General	rahat vermemek	mobbing v.
46	General	yüz vermemek	give somebody the cold shoulder v.
47	General	ödün vermemek	stand firm v.
48	General	önem vermemek	set at naught v.
49	General	gösterip de vermemek	tantalize v.
50	General	başkalarıyla görüşmesine izin vermemek	hold incommunicado v.
51	General	önem vermemek	ignore v.
52	General	dışarıya vermemek (sıvıyı)	retain v.
53	General	vicdanı el vermemek	scruple v.
54	General	meydan vermemek	prevent v.
55	General	izin vermemek	refuse v.
56	General	gösterip vermemek	tantalise v.
57	General	önem vermemek	make little of v.
58	General	ses vermemek	not to answer v.
59	General	meydan vermemek	preclude v.
60	General	rahat vermemek	badger v.
61	General	oy vermemek	abstain v.
62	General	metelik vermemek	not to care a fig v.
63	General	kaliteden ödün vermemek	keep up quality v.
64	General	rahat vermemek	beleaguer v.
65	General	olanak vermemek	forbid v.
66	General	izin vermemek	have none of v.
67	General	taviz vermemek	stand firm v.
68	General	yüz vermemek	discountenance v.
69	General	aman vermemek	give no quarter v.
70	General	yüz vermemek	keep somebody at a distance v.
71	General	bozuntuya vermemek	hide one's displeasure v.
72	General	gerekli miktarda vermemek	shortchange v.
73	General	en küçük bir işaret vermemek	not give the least sign v.
74	General	taviz vermemek	make no concessions v.
75	General	yüz vermemek	keep one's distance v.
76	General	gösterip vermemek	tantalize v.
77	General	taviz vermemek	make no compromises v.
78	General	rahat vermemek	harass v.
79	General	belirli bir cevap vermemek	be noncommittal v.
80	General	yükselmesine izin vermemek	keep under v.
81	General	önem vermemek	slur over v.
82	General	hakkı olan kıymeti vermemek	underrate v.
83	General	oy vermemek	abstain from voting v.
84	General	önem vermemek	disregard v.
85	General	birine bir şeyi vermemek	withhold v.
86	General	geçişine izin vermemek	block off v.
87	General	mahal vermemek	not permit v.
88	General	mahal vermemek	not allow v.
89	General	mahal vermemek	not give rise v.
90	General	meydan vermemek	not give (someone) a chance (do something) v.
91	General	yüz vermemek	not spoil v.
92	General	yüz vermemek	not indulge v.
93	General	metelik vermemek	have low regard for someone (or something) v.
94	General	yüz vermemek	not be indulgent v.
95	General	destek vermemek	not to give support v.
96	General	renk vermemek	not show one's true colors v.
97	General	renk vermemek	pretend to be unaware (of something) v.
98	General	mahal vermemek	not give rise to v.
99	General	zarar vermemek	not harm v.
100	General	değer vermemek	not to appreciate v.
101	General	değer vermemek	not to value v.
102	General	mahal vermemek	not to give rise to v.
103	General	mahal vermemek	not to occasion v.
104	General	pas vermemek	keep someone at a distance v.
105	General	pas vermemek	give someone the cold shoulder v.
106	General	pas vermemek	ignore someone v.
107	General	renk vermemek	not to show one' true colors v.
108	General	renk vermemek	keep one's true thoughts and feelings to oneself v.
109	General	renk vermemek	not to show one's true colors v.
110	General	renk vermemek	not to show something's true colors v.
111	General	rüşvet vermemek	not bribe v.
112	General	rüşvet vermemek	not pay a bribe v.
113	General	uyarıya önem vermemek	ignore the warning v.
114	General	sonuç vermemek	yield no result v.
115	General	sonuç vermemek	give no result v.
116	General	taviz vermemek	not give an inch v.
117	General	-e değer vermemek	think nothing of v.
118	General	ödün vermemek	non-compromise v.
119	General	-e değer vermemek	think little of v.
120	General	taviz vermemek	non-compromise v.
121	General	olanak vermemek	incapacitate v.
122	General	yeteri kadar vermemek	stint v.
123	General	umutlandırıp vermemek	tantalize v.
124	General	aman vermemek	clamp down v.
125	General	zarar vermemek	do no harm v.
126	General	izin vermemek	deny v.
127	General	bir sonuç vermemek	come to nothing v.
128	General	önem vermemek	trifle away v.
129	General	geçit vermemek	disallow v.
130	General	geçit vermemek	not give passage to v.
131	General	olanak vermemek	make impossible v.
132	General	(konuşmasında) yer vermemek	disinclude v.
133	General	(konuşmasında) yer vermemek	not mention v.
134	General	(konuşmasında) yer vermemek	not include v.
135	General	bekleneni vermemek	fall short of v.
136	General	bekleneni vermemek	fail to satisfy v.
137	General	antibiyotiğe cevap vermemek	not respond to antibiotics v.
138	General	meydan vermemek	not allow something to happen v.
139	General	mahal vermemek	not let something happen v.
140	General	cep telefonuna cevap vermemek	not answer one’s mobile v.
141	General	birini suçlamaya içi el vermemek	can't bring oneself to accuse someone v.
142	General	cevap vermemek	not answer v.
143	General	cevap vermemek	not respond v.
144	General	cevap vermemek	not give an answer v.
145	General	cevap vermemek	not reply v.
146	General	yanıt vermemek	not give an answer v.
147	General	yanıt vermemek	not answer v.
148	General	yanıt vermemek	not respond v.
149	General	yanıt vermemek	not reply v.
150	General	ülkeye giriş izni vermemek	not allow to enter the country v.
151	General	tedaviye cevap vermemek	fail to respond v.
152	General	telefona cevap vermemek	not answer the phone v.
153	General	umutlandırıp vermemek	tantalise v.
154	General	gösterip de vermemek	tantalise v.
155	General	kaliteden ödün vermemek	not compromise on quality v.
156	General	yetki vermemek	unauthorise v.
157	General	yetki vermemek	unauthorize v.
158	General	taviz vermemek	take a tough stance v.
159	General	uyuşmazlığa meydan vermemek	avert friction v.
160	General	rahat vermemek	annoy v.
161	General	huzur vermemek	tease v.
162	General	rahat vermemek	chase [obsolete] v.
163	General	yanıt vermemek	fall flat v.
164	General	değerlerinden taviz vermemek	stand upon one's dignity v.
165	General	sonuç vermemek: amaçlanan etkiyi yaratamamak	fall flat v.
166	General	geçit vermemek	stand fast v.
167	General	hevesle karşılık vermemek	underreact v.
168	General	yeterince değer vermemek	underreckon v.
169	General	hakkı olan kıymeti vermemek	underreckon v.
170	General	izin vermemek	withsay v.
171	General	onay vermemek	withsay v.
172	General	rahat vermemek	brace v.
173	General	rahat vermemek	herry v.
174	General	yol vermemek	hold v.
175	General	şakacı bir şekilde rahat vermemek	mouse v.
176	General	rahat vermemek	bullirag v.
177	General	belirli bir cinsiyete referans vermemek	degenderise [uk] v.
178	General	(birine) dikkatini vermemek	igg v.
179	General	bir türlü rahat vermemek	overpester v.
180	General	geçişine izin vermemek	impede v.
181	General	rahat vermemek	impester [obsolete] v.
182	General	izin vermemek	improbate [obsolete] v.
183	General	izin vermemek	disprove [obsolete] v.
184	General	ihtimal vermemek	doubt v.
185	General	ceza vermemek	pardon v.
186	General	rahat vermemek	inleaguer v.
187	General	cevaz vermemek	disallow [obsolete] v.
188	General	rıza vermemek	disconsent v.
189	General	yeteri kadar vermemek	scantle v.
190	General	bahşiş vermemek	stiff v.
191	General	mahsul vermemek	fail v.
Phrasals
192	Phrasals	önem vermemek	sweep aside v.
193	Phrasals	(birine bir şey) nedeniyle gereken önemi vermemek	place behind (someone or something) v.
194	Phrasals	(okula/derslere/projeye/işe) aldırmamak/önem vermemek	slide by v.
195	Phrasals	aman vermemek	crack down v.
196	Phrasals	bilgi vermemek	hold out on v.
197	Phrasals	(birine) ödevden geçer not vermemek	fail (someone) on (something) v.
198	Phrasals	(birine bir şey) için rahat vermemek	devil (someone or something) for (something) v.
199	Phrasals	(birine/bir hayvana bir şey) için rahat vermemek	devil (someone or an animal) for something v.
200	Phrasals	bir şey yaptırmak için rahat vermemek	badger into v.
201	Phrasals	bir şey yaptırmak için birine rahat vermemek	badger someone into something v.
202	Phrasals	meydan vermemek	keep off v.
203	Phrasals	çoğalmasına/birikmesine izin vermemek	keep off v.
204	Phrasals	(birine) gösterip vermemek	taunt (one) with (something) v.
205	Phrasals	(birine) gösterip vermemek	tease (one) with (something) v.
206	Phrasals	olumsuz hava koşulları dışarı çıkmasına izin vermemek	weather in v.
207	Phrasals	etrafını sisle/bulutlarla kaplayıp işleyişe izin vermemek	sock in v.
208	Phrasals	birine bir şeyi yaptırana kadar taciz etmek/rahat vermemek	worry something out of someone v.
209	Phrasals	birinden bir şeyi alana kadar taciz etmek/rahat vermemek	worry something out of someone v.
210	Phrasals	birinden bir şeyi alana kadar onu taciz etmek/rahat vermemek	worry something out of someone v.
211	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat vermemek	bother about (someone or something) v.
212	Phrasals	(birine/bir şeye) aman vermemek	crack down (on someone or something) v.
213	Phrasals	(bir şeye) aman vermemek	crack down on (something) v.
214	Phrasals	(birine) rahat vermemek	crowd (one) v.
215	Phrasals	birine birini/bir şeyi vermemek	deny someone or something to someone v.
216	Phrasals	(birine/bir şeye bir şeyi) vermemek	deny (something) to (someone or something) v.
217	Phrasals	-i vermemek	deny to v.
218	Phrasals	birine/bir şeye rahat vermemek	fuss (around) with someone or something v.
219	Phrasals	(birini/bir şeyi) bozuntuya vermemek	go with (someone or something) v.
220	Phrasals	(belli bir sayıdan/miktardan yukarısına) izin vermemek	permit up to (something) v.
221	Phrasals	-e gösterip vermemek	taunt with v.
222	Phrasals	(birine bir şey yaptırana) kadar rahat vermemek	torment (one) into (doing something) v.
223	Phrasals	(bir şeyi birine/bir şeye) vermemek	withhold (something) from (someone or something) v.
224	Phrasals	alana kadar taciz etmek/rahat vermemek	worry out of v.
Phrases
225	Phrases	şüpheye mahal vermemek için	for the avoidance of doubt expr.
Colloquial
226	Colloquial	duygularına önem vermemek	play with v.
227	Colloquial	değer vermemek	make no account of v.
228	Colloquial	pirim vermemek	not care/give a damn (about/for somebody/something) v.
229	Colloquial	yüz vermemek	freeze v.
230	Colloquial	pas vermemek	freeze v.
231	Colloquial	(bir şeye) izin vermemek	not have any of (something) v.
232	Colloquial	(spor) rakibe geçit vermemek	be all over (one) v.
233	Colloquial	isim vermemek	name no names v.
234	Colloquial	bir olaya karışanların isimlerini vermemek/ifşa etmemek	name no names v.
235	Colloquial	izin vermemek	not have it v.
236	Colloquial	onay vermemek	not have it v.
237	Colloquial	izin vermemek	have none of v.
238	Colloquial	onay vermemek	have none of v.
239	Colloquial	bir sonuç vermemek	amount to nothing v.
240	Colloquial	taviz vermemek	not budge an inch v.
241	Colloquial	duruşundan/kararından ödün vermemek	not budge an inch v.
242	Colloquial	taviz vermemek	not give an inch v.
243	Colloquial	duruşundan/kararından ödün vermemek	not give an inch v.
244	Colloquial	taviz vermemek	not move an inch v.
245	Colloquial	duruşundan/kararından ödün vermemek	not move an inch v.
246	Colloquial	rahat vermemek	bullyrag v.
247	Colloquial	için rahat vermemek	devil for v.
248	Colloquial	(bir şeye) hiç önem vermemek	not give a hoot (about something) v.
Idioms
249	Idioms	hakarete öfkeyle karşılık vermemek	pocket an insult v.
250	Idioms	yüz vermemek	turn a cold shoulder to v.
251	Idioms	(birine/bir şeye) hiç değer vermemek	set little by (someone or something) v.
252	Idioms	önem/değer vermemek	set no store by (something or someone) v.
253	Idioms	görüşlerinden/inançlarından/ilkelerinden ödün vermemek	stick by (one's) guns v.
254	Idioms	futbolda rakip takıma gol şansı vermemek	keep a clean sheet v.
255	Idioms	kulak vermemek	close (one's) ears to (someone or something) v.
256	Idioms	metelik vermemek	not give a continental v.
257	Idioms	sonuç vermemek	come up dry [us] v.
258	Idioms	zerre kadar önem/değer vermemek	don't care a rap for v.
259	Idioms	zerre kadar önem/değer vermemek	don't give a rap for v.
260	Idioms	zerre kadar önem vermemek	not care a hang (about something) v.
261	Idioms	hiç değer/önem vermemek	not care a hang (about something) v.
262	Idioms	zerre kadar önem vermemek	not care a hang v.
263	Idioms	hiç değer/önem vermemek	not care a hang v.
264	Idioms	zerre kadar önem vermemek	not give a hang v.
265	Idioms	hiç değer/önem vermemek	not give a hang v.
266	Idioms	toplu iğne başı kadar bile önem/değer vermemek	not care two pins (about something) v.
267	Idioms	zerre kadar önem/değer vermemek	not care two pins (about something) v.
268	Idioms	çöp kadar bile önem/değer vermemek	not care two straws (about something) v.
269	Idioms	zerre kadar önem/değer vermemek	not care two straws (about something) v.
270	Idioms	çöp kadar bile önem/değer vermemek	not care two straws v.
271	Idioms	zerre kadar önem/değer vermemek	not care two straws v.
272	Idioms	zerre kadar önem/değer vermemek	not care twopence v.
273	Idioms	zerre kadar önem vermemek	not care/give a damn (about/for somebody/something) v.
274	Idioms	hiç değer/önem vermemek	not care/give a damn (about/for somebody/something) v.
275	Idioms	adını vermemek	no names no pack drill v.
276	Idioms	aman vermemek	clamp down on v.
277	Idioms	aman vermemek	ride roughshod over v.
278	Idioms	bir şeye izin/onay vermemek	will not hear of something v.
279	Idioms	beş kuruş vermemek	not pay a red cent v.
280	Idioms	birisinin yolunu şaşırmasına izin vermemek	keep someone on the right track v.
281	Idioms	bozuntuya vermemek	put a good face on v.
282	Idioms	bir şeye izin/onay vermemek	won't hear of something v.
283	Idioms	birine bilgi/haber vermemek	keep someone in the dark about someone v.
284	Idioms	bozuntuya vermemek	put a bold face on v.
285	Idioms	birine hiç rahat vermemek	badger someone to death v.
286	Idioms	değer vermemek	hold cheap v.
287	Idioms	doğruluğundan taviz vermemek	stand on one's dignity v.
288	Idioms	değerlerinden taviz vermemek	stand on one's dignity v.
289	Idioms	heyecan vermemek	not float somebody's boat v.
290	Idioms	harçlık vermemek	cut someone off without a penny v.
291	Idioms	hak ettiği değeri vermemek	sell somebody/something short v.
292	Idioms	gösterip de vermemek	play hard to get v.
293	Idioms	günahını vermemek	have a death adder in one's pocket v.
294	Idioms	izin vermemek	draw the line v.
295	Idioms	izin vermemek	draw a line v.
296	Idioms	kılına bile zarar vermemek	would not harm a hair on somebody's head v.
297	Idioms	kılına zarar vermemek	would not harm a hair on somebody's head v.
298	Idioms	korktuğu halde bozuntuya vermemek	put a bold face on v.
299	Idioms	kılına zarar vermemek	not harm a hair on somebody's head v.
300	Idioms	ödün vermemek	stick to one's guns v.
301	Idioms	kılına bile zarar vermemek	not harm a hair on somebody's head v.
302	Idioms	kılına zarar vermemek	wouldn't harm a hair on somebody's head v.
303	Idioms	öden vermemek	hold cheap v.
304	Idioms	kılına bile zarar vermemek	wouldn't harm a hair on somebody's head v.
305	Idioms	kötüye kötülükle cevap vermemek	turn the other cheek v.
306	Idioms	renk vermemek	keep one's head v.
307	Idioms	para üstü vermemek	short-change v.
308	Idioms	ser verip sır vermemek	not breathe a word about v.
309	Idioms	rahat vermemek	pull one's leg v.
310	Idioms	ser verip sır vermemek	keep under one's hat v.
311	Idioms	taviz vermemek	not pull one's punches v.
312	Idioms	tepki vermemek	not bat an eyelid v.
313	Idioms	taviz vermemek	not budge an inch v.
314	Idioms	taviz/ödün vermemek	take no prisoners v.
315	Idioms	tepki vermemek	not bat an eye v.
316	Idioms	taviz vermemek	not pull any punches v.
317	Idioms	tam dikkatini vermemek	have half an eye on v.
318	Idioms	tam dikkatini vermemek	keep half an eye on v.
319	Idioms	taviz vermemek	not give an inch v.
320	Idioms	taviz vermemek	pull no punches v.
321	Idioms	yüz vermemek	leave one out in the cold v.
322	Idioms	yüz vermemek	play hard to get v.
323	Idioms	yüz vermemek	keep at arm's length v.
324	Idioms	yüz vermemek	not to give somebody the time of day v.
325	Idioms	(birine/bir şeyle ilgili) taviz vermemek	hold the line at someone v.
326	Idioms	(bir şeyden) taviz vermemek	hang tough v.
327	Idioms	sonuç vermemek	come up dry [us] v.
328	Idioms	(birinin) bir saniye bile kıçının üstüne oturmasına izin vermemek	get run off (one's) feet v.
329	Idioms	(birinin) bir saniye bile kıçının üstüne oturmasına izin vermemek	get rushed off (one's) feet v.
330	Idioms	insanların/kimsenin sinirini bozmasına izin vermemek	do anything for a quiet life v.
331	Idioms	insanların rahatını/huzurunu bozmasına izin vermemek	do anything for a quiet life v.
332	Idioms	soruna/probleme mahal vermemek	do anything for a quiet life v.
333	Idioms	taviz vermemek	not move an inch v.
334	Idioms	duruşundan/kararından ödün vermemek	not move an inch v.
335	Idioms	(birine) hiç cevap vermemek	give somebody the silent treatment v.
336	Idioms	(birine) yüz vermemek	give somebody the silent treatment v.
337	Idioms	birine hiç cevap vermemek	give someone the silent treatment v.
338	Idioms	birine yüz vermemek	give someone the silent treatment v.
339	Idioms	(birine/bir şeye) geçer not vermemek	give bad marks to (someone or something) v.
340	Idioms	geçer not vermemek	give bad marks to v.
341	Idioms	pek önem vermemek	not go nap on [australia] v.
342	Idioms	duygusal karar vermemek	have a hard head v.
343	Idioms	artık (birine) rahatsızlık vermemek	be out of (one's) hair v.
344	Idioms	(birine/bir şeye) hiç değer vermemek	set no store in (something or someone) v.
345	Idioms	birine sıkıntı vermemek	give somebody an easy ride v.
346	Idioms	birine/bir şeye hiç rahat vermemek	badger someone or something to death v.
347	Idioms	(bir şeye) izin vermemek	be having none of (something) v.
348	Idioms	gururundan/saygınlığından ödün vermemek	be tall in the saddle v.
349	Idioms	gururundan/saygınlığından ödün vermemek	be tall in one's saddle v.
350	Idioms	(birine biri/bir şey hakkında) ser verip sır vermemek	(not) breathe a word (about/of something) (to somebody) v.
351	Idioms	sır vermemek	button lip v.
352	Idioms	(birine) rahat vermemek	get in (one's) hair v.
353	Idioms	(birine) rahat vermemek	get into (one's) hair v.
354	Idioms	(birine) huzur vermemek	give (one) grief v.
355	Idioms	(birine bir konuda) huzur vermemek	give somebody grief (about/over something) v.
356	Idioms	(birine) pas vermemek	give (one) the cold shoulder v.
357	Idioms	(birine) pas vermemek	give (one) the freeze v.
358	Idioms	(birine) hiç cevap vermemek	give (one) the silent treatment v.
359	Idioms	(birine) yüz vermemek	give (one) the silent treatment v.
360	Idioms	karşılık vermemek	give (one's) head for the washing v.
361	Idioms	(birine) yüz vermemek	not to give (someone) the time of day v.
362	Idioms	(birine) cevap bile vermemek	not to give (someone) the time of day v.
363	Idioms	(birine) yüz vermemek	won't give (someone) the time of day v.
364	Idioms	(birine) cevap bile vermemek	won't give (someone) the time of day v.
365	Idioms	birine taviz vermemek	give somebody an inch v.
366	Idioms	birine pas vermemek	give somebody the cold shoulder v.
367	Idioms	birine yüz vermemek	give somebody the silent treatment v.
368	Idioms	birine huzur vermemek	give someone grief v.
369	Idioms	birine rahat vermemek	give someone the gears [canada] v.
370	Idioms	(bir şeye) önem vermemek	gloss over (something) v.
371	Idioms	(birine/bir şeye) değer vermemek	have a low opinion of (someone or something) v.
372	Idioms	tam dikkatini vermemek	have half an eye on (someone or something) v.
373	Idioms	(birine/bir şeye) saygı duymamak/değer vermemek	hold (someone or something) cheap v.
374	Idioms	pek umut vermemek	not hold out much hope v.
375	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgili taviz vermemek	hold the line at (someone or something) v.
376	Idioms	(birinin) samimi olmasına izin vermemek	keep (one) at arm's length v.
377	Idioms	(birine/bir şeye) yüz vermemek	keep (one's) distance from (someone or something) v.
378	Idioms	(birine/bir şeye) yüz vermemek	keep (someone or something) at a distance v.
379	Idioms	(birine/bir şeye) yüz vermemek	keep (someone or something) at arm's length v.
380	Idioms	(bir şey hakkında birine) bilgi/haber vermemek	keep (someone) in the dark (about something) v.
381	Idioms	yüz vermemek	keep at a distance v.
382	Idioms	pas vermemek	keep at a distance v.
383	Idioms	(birine/bir şeye) pas vermemek	keep at arm's length from (someone or something) v.
384	Idioms	pas vermemek	keep distance v.
385	Idioms	yüz vermemek	keep distance v.
386	Idioms	(birine) rahat vermemek	keep harping on (someone) v.
387	Idioms	renk vermemek	keep head v.
388	Idioms	bilgi/haber vermemek	keep in the dark v.
389	Idioms	yolunu şaşırmasına izin vermemek	keep on (the right) track v.
390	Idioms	yolundan sapmasına izin vermemek	keep on (the right) track v.
391	Idioms	birine bilgi/haber vermemek	keep someone in the dark v.
392	Idioms	birine bilgi/haber vermemek	leave someone in the dark v.
393	Idioms	için neler vermemek	kill for v.
394	Idioms	bir şey için neler vermemek	kill for something v.
395	Idioms	(birine bir şey hakkında) bilgi/haber vermemek	leave (someone) in the dark (about something) v.
396	Idioms	hiç bozuntuya vermemek	look like the cat that ate the canary v.
397	Idioms	bir şeye gereken önemi vermemek	make little of something v.
398	Idioms	(bir şeye) önem vermemek	make nothing of (something) v.
399	Idioms	ser verip sır vermemek	not breathe a word v.
400	Idioms	(bir şey hakkında) ser verip sır vermemek	not breathe a word (of something) v.
401	Idioms	(bir şeye) toplu iğne başı kadar bile önem/değer vermemek	not care two hoots (about something) v.
402	Idioms	(birine) heyecan vermemek	not float (one's) boat v.
403	Idioms	(birine) keyif vermemek	not float (one's) boat v.
404	Idioms	(birine) cevap bile vermemek	not give (one) the time of day v.
405	Idioms	(birine) yüz vermemek	not give (one) the time of day v.
406	Idioms	(birine/bir şeye) yer/mahal vermemek	not give (someone or something) houseroom [old-fashioned] v.
407	Idioms	(bir şeye) zerre kadar önem vermemek	not give a hang (about something) v.
408	Idioms	(bir şeye) hiç değer/önem vermemek	not give a hang (about something) v.
409	Idioms	yer vermemek	not give house room v.
410	Idioms	birine yüz vermemek	not give someone the time of day v.
411	Idioms	birine cevap bile vermemek	not give someone the time of day v.
412	Idioms	bir şeye yer vermemek	not give something houseroom [uk] v.
413	Idioms	birinin saçının teline bile zarar vermemek	not harm a hair of someone's head v.
414	Idioms	(birinin) saçının teline bile zarar vermemek	not harm a hair on (one's) head v.
415	Idioms	birinin saçının teline bile zarar vermemek	not harm a hair of somebody's head v.
416	Idioms	birinin saçının teline bile zarar vermemek	not touch a hair of somebody's head v.
417	Idioms	(bir şeye) asla/katiyen izin vermemek	not hear of (something) v.
418	Idioms	(birinin) bir saniye bile kıçının üstüne oturmasına izin vermemek	run (one) off (one's) feet v.
419	Idioms	(birinin) bir saniye bile kıçının üstüne oturmasına izin vermemek	run (one's) feet off v.
420	Idioms	bir saniye bile kıçının üstüne oturmasına izin vermemek	run feet off v.
421	Idioms	-e hiç değer vermemek	set little by v.
422	Idioms	doğruluğundan taviz vermemek	stand on dignity v.
423	Idioms	değerlerinden taviz vermemek	stand on dignity v.
424	Idioms	taviz vermemek	stand on your dignity v.
425	Idioms	ödün vermemek	stick to guns v.
426	Idioms	ödün vermemek	stick to your guns v.
427	Idioms	taviz vermemek	take a hard line v.
428	Idioms	(birine/bir şeye) değer vermemek	think little of (someone or something) v.
429	Idioms	(birine/bir şeye) değer vermemek	think little of (someone or something) v.
430	Idioms	(birine/bir şeye) değer vermemek	think nothing of (someone or something) v.
431	Idioms	izin/onay vermemek	will not hear of v.
432	Idioms	taviz vermemek	won't budge an inch v.
433	Idioms	duruşundan/kararından ödün vermemek	won't budge an inch v.
434	Idioms	izin vermemek	won't hear of v.
435	Idioms	onay vermemek	won't hear of v.
436	Idioms	birine yüz vermemek	would not give someone the time of day v.
437	Idioms	birine cevap bile vermemek	would not give someone the time of day v.
438	Idioms	birine yüz vermemek	wouldn't give someone the time of day v.
439	Idioms	birine cevap bile vermemek	wouldn't give someone the time of day v.
Speaking
440	Speaking	vatandaşlarının silah taşımasına izin vermemek	not allow its citizens to carry handguns expr.
Trade/Economic
441	Trade/Economic	ekonomik yatırımları olan politikacıların kamuoyunda tartışmalara mahal vermemek için görevde bulundukları süre içerisinde malvarlıklarının yönetimini devrettikleri bir çeşit kayyum müessesesi	blind trust n.
Law
442	Law	ikrara davet ihbarına cevap vermemek	failure to respond to a notice to admit v.
443	Law	(usulsüzce elde edildiği için) delilin kullanımına izin vermemek	suppress [us] v.
Politics
444	Politics	sayım vermemek	prevent roll-call v.
Technical
445	Technical	yüzeye zarar vermemek için kullanılan metal çekiç türü	rawhide hammer n.
446	Technical	meydan vermemek	avoid v.
Marine
447	Marine	hizmet vermemek	disship [obsolete] v.
Sport
448	Sport	rakibine aman vermemek	dog v.
449	Sport	(krikette) sayı vermemek için oynamak	sit on the splice v.
Football
450	Football	golü vermemek	disallow the goal v.
Archaic
451	Archaic	önem vermemek	mince v.
452	Archaic	rahat vermemek	obsess v.
Slang
453	Slang	yüz vermemek	blow off v.
454	Slang	taviz vermemek	tough v.
455	Slang	(kurallarından/düşüncelerinden) ödün/taviz vermemek	have a corncob up (one's) butt [us] v.
456	Slang	(kurallarından/düşüncelerinden) ödün/taviz vermemek	have a poker up (one's) butt v.
457	Slang	bir şeyi başkalarının kullanmasına izin vermemek	hog cadillac v.
458	Slang	(bir şeye) hiç önem vermemek	not care a monkey's fart (about something) v.
459	Slang	(bir şeye) hiç önem vermemek	not give a monkey's fart (about something) v.
460	Slang	karşılık vermemek	ghost v.
461	Slang	(birine) huzur vermemek	bust (one's) ass v.
462	Slang	(birine) rahat vermemek	break (one's) stones v.
463	Slang	ser verip sır vermemek	dummy (up) v.
British Slang
464	British Slang	yüz vermemek	dingy (scottish) v.