yüzen - Turco Inglés Diccionario
Historia

yüzen



Significados de "yüzen" en diccionario inglés turco : 12 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yüzen floater n.
yüzen floating adj.
General
yüzen swum adj.
yüzen afloat adj.
yüzen waterborne adj.
yüzen buoyant adj.
yüzen floaty adj.
Trade/Economic
yüzen floating adj.
Technical
yüzen afloat adj.
Medical
yüzen supernatant adj.
Marine Biology
yüzen natant adj.
Heraldry
yüzen flotant adj.

Significados de "yüzen" con otros términos en diccionario inglés turco: 244 resultado(s)

Turco Inglés
General
suyun üzerinde yüzen pislik tabakası scum n.
büyük kütleler halinde yüzen esmer yosun sargassum n.
deniz vb üzerinde yüzen yağ tabakası oil slick n.
su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt ship n.
yüzen ev barge n.
yüzen buz kütlesi floe n.
yüzen sahipsiz eşya flotsam n.
denizde yüzen üstü düz buz kütlesi floe n.
yüzen şey float n.
yüzen sahipsiz eşya flotage n.
yüzgeç (deniz kaplumbağalarında ve yüzen memelilerde) flipper n.
yüzen ev houseboat n.
yüzen ev dahabeah n.
denizde yüzen veya kıyıya vuran şeyler flotsam and jetsam n.
yüzen havuz floating dock n.
yüzen buz kütlesi ice floe n.
yüzen buz kitlesi floe n.
denizde kendi halinde yüzen şeyler drift stuff n.
yüzen mum floating candle n.
yüzen sergi floating exhibition n.
tanımlanamayan yüzen cisim unidentified swimming object n.
denizdeki/yüzen kargo floating cargo n.
denizde yüzen buz kütlesi icepack n.
yüzen cismin ağırlık merkezi centre of flotation n.
pislik içinde yüzen yer augean stable n.
(eskiden) belinde iple yüzen cankurtaran belt man [australia] n.
yüzen bir buz kütlesinde suyun aktığı kanal lane n.
rakiplerin yüzen bir kütüğü ayaklarıyla döndürürken dengede durmaya çalıştıkları bir oyun birling n.
rakiplerin yüzen bir kütüğü ayaklarıyla döndürürken dengede durmaya çalıştıkları bir oyun logrolling n.
hayvanın kuyruk kemiğinin, budunun ve arka bacaklarının derisini yüzen mezbaha çalışanı rumper n.
(eskiden) belinde iple yüzen cankurtaran beltman [australia] n.
yüzen ev houseboat n.
su bitkisinin yüzen yaprağı pad n.
yüzen kütükleri yönlendiren direk pike pole n.
büyük bir kütleden koparak yüzen buz parçası pan n.
hayvan derisi yüzen kimse pelter n.
sıvının yatay yüzeyi içinde yüzen cismi kestiği düzlem veya çizgi plane of flotation n.
su üzerinde yüzen büyük buz kütlesi field of ice n.
deri yüzen kimse flayer n.
su üzerinde yüzen yatak floaty n.
yüzen küçük parçacıklar flyer n.
yüzen buz kitlesinin bir parçası sconce n.
borç içinde yüzen tip beat n.
yüzen madde supernatant n.
yüzen insanlar bather n.
(yüzen bir kütüğü) ayağıyla ittirerek hızla döndürmek birl v.
(yüzen kütüğü) ayağıyla ittirerek döndürmek birle v.
suda yüzen elmayı dişleriyle kapmaya çalışmak duck v.
suyun üstünde yüzen supernatant adj.
suda yüzen waterborne adj.
kendiliğinden yüzen inherently buoyant adj.
suda yüzen awash adj.
suda yüzen aslosh adj.
tam görüşte yüzen open [obsolete] adj.
para içinde yüzen filthy rich adj.
yüzeyde yüzen superfluitant [obsolete] adj.
(bir şey) içinde yüzen in prep.
Phrases
para içinde yüzen flush with cash expr.
Colloquial
çok hızlı koşan, yüzen, kayan atlet speed demon n.
hızlı bisiklet süren, koşan, yüzen sporcu/atlet speed merchant n.
kışın yüzen kimse iceberg [australia] n.
servet içinde yüzen rolling in money adj.
para içinde yüzen rolling in money adj.
para içinde yüzen made of money adj.
Idioms
okyanusta tek başına yüzen/sörf yapan kimse shark baiter [australia] n.
içinde yüzen knee-deep in adj.
(bir şey) içinde yüzen knee-deep in (something) adj.
(bir şey) içinde yüzen lousy with adj.
(bir şey) içinde yüzen lousy with (something) adj.
(bir şey) içinde yüzen rolling in (something) adj.
tehlikeli sularda yüzen skating on thin ice adj.
(bir şey) içinde yüzen stinking with adj.
bir şey içinde yüzen stinking with something adj.
Trade/Economic
tercihli yüzen faiz floating-rate preferred n.
yüzen kur sistemi floating exchange rate n.
yüzen para sistemi floating currency n.
yüzen kur sistemi flexible exchange rate n.
yüzen borç oranı floating lending rate n.
yüzen döviz kuru floating exchange rate n.
Law
batan geminin ardında suyun üstünde yüzen mallar waveson n.
Politics
yüzen oylar floating votes n.
Technical
yüzen tahtalardan oluşan köprü raft bridge n.
deniz üzerinde yüzen petrol tabakası oil slick n.
ne yüzen ne de batan cisimcik suspended particle n.
yüzen herhangi bir şey flotage n.
yüzen maddeler floating matters n.
yüzen topla işleyen su valfı ball cock n.
yüzen maddeler floating debris n.
yüzen buz pack ice n.
yüzen kazık floating pile n.
yüzen yük floating load n.
yüzen köprü floating bridge n.
yüzeyde yüzen sıvı supernatant fluid n.
yuvarlak bloklar halinde yüzen deniz buzu rubble n.
(fırın içerisinde sıvı halde yüzen) sırlanmış oksit floss n.
(fırın içerisinde sıvı halde yüzen) sırlanmış toprak floss n.
su altındaki şamandıraların üzerinde yüzen ve büyük kısmı su altında olan sondaj platformu semisubmersible n.
su altındaki şamandıraların üzerinde yüzen ve büyük kısmı su altında olan sondaj platformu semisubmersible rig n.
damıtılmış katışık çelik eriyiği üzerinde yüzen koruyucu cüruf benzeri madde slag n.
suda yüzen water-borne adj.
su üzerinde yüzen water-borne adj.
suda yüzen natant adj.
yüzeyde yüzen supernatant adj.
yüzen bir katı veya daha az yoğun bir sıvı tabakasının altında subnatant adj.
Computer
yüzen oval floating oval n.
Informatics
yüzen kafa floating head n.
Textile
uzun yüzen iplik floating threads n.
Construction
kıyıdan uzak yüzen çelik yapı steel offshore floating structure n.
yüzen köprü floating bridge n.
Marine
batan bir geminin suda yüzen enkazı flotsam n.
durağan veya yüzen deniz yapıları stationary or floating marine structures n.
geminin su içinde yüzen kısmı hull n.
su üstünde yüzen tekne enkazı flotsam n.
su üstünde yüzen tekne enkazı jetsam n.
su üstünde yüzen tekne enkazı floatage n.
yüzen sahipsiz eşya flotsam n.
yüzen hayvanlar swimming animal n.
yüzen jet buoyant jet n.
yüzen dalgakıran floating breakwater n.
yüzen gemi enkazı floating debris n.
yüzen gemi enkazı flotsam and jetsam n.
yüzen havuz floating dock n.
yüzen gemi enkazı flotsam n.
gemi veya yüzen bir aracın dalgalara verdiği yanıtı inceleyen alan seakeeping n.
normal su seviyesi ile yüzen kütle arasında kalan mesafe freeboard n.
deniz üzerinde yüzen kırık buz tabakası slob ice [canada] n.
yüzen halatlı bir deniz mayını çeşidi snagline mine n.
kıyıdan açıkta yüzen pelagic adj.
Medical
yüzen kalça ve diz floating hip and knee n.
yüzen veya gezen böbrek floating or wandering kidney n.
alt tabakalarda yüzen infranatant adj.
Anatomy
yüzen kaburga floating rib n.
yüzen kaburgalar floating ribs n.
Psychology
serbest yüzen anksiyete free floating anxiety n.
serbest yüzen anksiyete free-floating anxiety n.
Parasitology
digenetik trematodun serbest yüzen silli larvası miracidium n.
Physics
yüzen bir cismin ağırlık merkezi center of flotation n.
Chemistry
üzerinde film yüzen sıvı subphase n.
Biology
(kafadanbacaklılarda) yüzen hortum syphon n.
su üzerinde yüzen deniz canlısına ilişkin pleustonic adj.
Marine Biology
kuzeye özgü, planktonla beslenip yavaş yüzen büyük ve zararsız bir köpek balığı basking shark (cetorhinus maximus) n.
ok solucanlarını da içeren serbest yüzen, çubuk biçimli, planktonik deniz omurgasızları şubesi chaetognath n.
bazı kabuklu deniz canlılarının bir çift gözü ve üç çift ayağı olan, serbest yüzen larvası nauplius n.
atlantik’in sığ sularında sürü halinde yüzen tehlikeli bir köpekbalığı lemon shark (negaprion brevirostris) n.
açık suyun yüzeyinde yüzen, planktona benzer organizmalar neuston n.
serbestçe yüzen tulumluların dahil olduğu küçük bir sınıf thaliacea n.
çeşitli omurgasız gruplarında bulunan, suda serbest yüzen siliat larvası trochophore n.
çeşitli omurgasız gruplarında bulunan, suda serbest yüzen siliat larvası trochosphere n.
çeşitli omurgasız gruplarında bulunan suda serbest yüzen siliat larvası trochophora n.
bir tür deniz omurgalısı yüzen formu hydromedusae n.
yüzen suyosunu zostera marina n.
yüzen suyosunu sea wrack n.
yüzen yosun zostera marina n.
yüzen suyosunu grass wrack n.
yüzen yosun sea wrack n.
yüzen yosun grass wrack n.
bazı süngerlerin serbest yüzen larvaları amphiblastula n.
diğer tulumluların larvalarına benzeyen, serbest yüzen iribaş şeklinde bir derin deniz tulumlusu appendicularia n.
denizlerde serbest yüzen çubuk biçimli planktonik bir deniz omurgasızı arrow worm n.
serbest yüzen bir deniz hıyarı larvası auricularia n.
tulumlular alt şubesinden serbest yüzen küçük bir deniz canlısı sınıfı larvacea n.
tulumlular alt şubesinden serbest yüzen küçük bir deniz canlısı sınıfı class larvacea n.
larvacea sınıfına ait serbest yüzen deniz canlısı larvacean n.
serbest yüzen denizyıldızı larvası bipinnaria n.
gemi tabanına veya yüzen odunlara tutunan bir saplı midye goose barnacle n.
serbest yüzen bir macruran crustacea cinsi lucifer n.
okyanusa özgü serbest yüzen bir tulumlu cinsi doliolum n.
(bazı bryozoanlarda) serbest yüzen çift kabuklu larva cyphonautes n.
serbest yüzen kamçılı algleri içeren bir şube division euglenophyta n.
sürüyle birlikte yüzen balık schoolie n.
sürü ile yüzen yavru balık schoolie n.
serbest yüzen şeffaf ve parlak renkli formları içine alan bir hydrozoa takımı siphonophora n.
ok solucanlarını da içeren serbest yüzen, çubuk biçimli, planktonik deniz omurgasızları şubesi chaetognath adj.
serbest yüzen free-swimming adj.
(balık) akıntı üzeri yüzen run adj.
akıntıya karşı yüzen (göç eden balık) contranatant adj.
Astronomy
serbest yüzen gezegen free-floating planet (ffp) n.
Zoology
sırt üstü yüzen böcek backswimmer n.
sırt üstü yüzen böcek notonecta undulata n.
sırt üstü yüzen böcek notonectidae n.
yengeç ve benzeri kabukluların serbest yüzen larvaları zoaea n.
yengeç ve benzeri kabukluların serbest yüzen larvaları zoea n.
yumuşakçaların serbest yüzen kabuklu larvaları veliger n.
siphonophorae takımına mensup serbest yüzen eşeysel zooid diphyozooid n.
antedon ve ilişkili cinslere mensup serbest yüzen deniz zambağı feather star n.
sırt üstü yüzen (hayvan) notonectal adj.
serbestçe yüzen free-swimming adj.
Botanic
yüzen yaprakları ve yıldız şekilli çiçekleri olan su bitkileri callitriche n.
ılıman ve tropik bölgelerde yetişen, büyük yaprakları ve suda yüzen kokulu çiçekleri olan bir nilüfer fragrant water lily (nymphaea odorata) n.
ılıman ve tropik bölgelerde yetişen, büyük yaprakları ve suda yüzen kokulu çiçekleri olan bir nilüfer pond lily n.
ılıman ve tropik bölgelerde yetişen, büyük yaprakları ve suda yüzen kokulu çiçekleri olan bir nilüfer water nymph n.
yüzen yaprakları ve gösterişli çiçekleri olan çift çenekli su bitkileri familyası nymphaeaceae n.
süngerimsi yaprakları olan ve suda yüzen bir tropikal bitki tropical duckweed (pistia stratiotes) n.
süngerimsi yaprakları olan ve suda yüzen bir tropikal bitki water cabbage n.
süngerimsi yaprakları olan ve suda yüzen bir tropikal bitki water lettuce n.
suda yüzen çok yıllık etçil bir bitki aldrovanda vesiculosa n.
suda yüzen çok yıllık etçil bir bitki waterwheel plant n.
güney avrupa'dan avustralya'ya geniş bir coğrafyada yetişen, su yüzeyinde yüzen bir bitki cinsi aldrovanda n.
avrupa ve kuzey asya'ya özgü, kalp şeklinde yüzen yaprakları ve sarı çiçekleri olan bir su bitkisi yellow water lily (nuphar lutea) n.
avrupa ve kuzey asya'ya özgü, kalp şeklinde yüzen yaprakları ve sarı çiçekleri olan bir su bitkisi brandy bottle (nuphar lutea) n.
kalp şeklinde yaprakları olan yüzen bir avrupa bitkisi hydrocharis morsus-ranae n.
kalp şeklinde yaprakları olan yüzen bir avrupa bitkisi frogbit n.
kalp şeklinde yaprakları olan yüzen bir avrupa bitkisi frog's-bit n.
yüzen ve çok yıllık yaprakları bulunan bir su bitkisi fanwort n.
yapraklarının yüzen bölümü yeşil, alt bölümü kırmızı olan bir su bitkisi water shield n.
suda serbest yüzen bir eğreltiotu salvinia auriculata n.
suda serbest yüzen bir eğreltiotu salvinia rotundifolia n.
suda serbest yüzen bir eğreltiotu floating-moss n.
suda yüzen eğreltiotlarını içeren bir familya salviniaceae n.
suda yüzen eğreltiotlarını içeren bir familya family salviniaceae n.
yüzen bir su bitkisi floating-moss n.
yüzen bir su bitkisi salvinia auriculata n.
yüzen bir su bitkisi salvinia rotundifolia n.
alg, ciğer otu veya eğrelti otu gibi bir bitkinin genellikle anteridyumda üretilen ve serbestçe yüzen hareketli erkek gameti spermatozoid n.
yüzen yaprakları ve gösterişli çiçekleri olan çift çenekli su bitkileri familyasına ait nymphaeaceous adj.
Forestry
yüzen kütüklerin işlenmesinde kullanılan halatlı tekne alligator n.
(yüzen kütüğü) döndürmek logroll v.
Fishery
su yüzeyinde yüzen olta şamandırası top water plug n.
zıpkınlanmış balinanın yüzen gövdesini işaret etmek için kullanılan küçük bayrak veya cihaz waif n.
History
müttefik kuvvetlerin normandiya çıkarması'na karşı manş denizi boyunca fransa kıyılarına inşa edilen iki prefabrik ve yüzen liman mulberry harbour n.
Environment
balık ve yüzen madde geçişini engellemek için dere içine yerleştirilmiş ızgara trashrack n.
akarsuda yüzen kütükleri tek bir yöne yönlendiren engel sheer boom n.
Geography
yüzen buz parçaları tiddledies n.
yüzen buz floe n.
yüzen buz kütlesindeki açıklık rifter n.
kütleler halinde yüzen buz blokları stream ice n.
Meteorology
yüzen buz floe n.
yüzen berg floe berg n.
Geology
kapalı uçlu yüzen keson closed-end caisson n.
yüzen keson floating caisson n.
yüzen keson box caisson n.
Military
denizde yüzen üstü düz buz kitlesi ice floe n.
(armacılıkta) yatay biçimde yüzen (balık) naiant adj.
Sport
sırt üstü yüzen yüzücü backstroker n.
Volleyball
yüzen servis float serve n.
Wagering
yüzen kumarhane floating casino n.
Archaic
içinde yüzen fitil bulunan bir kase yağ mortar n.
Ornithology
yüzen kuşlar natatores n.
yüzen kuş swimming bird n.
perde ayaklı olanlar da dahil olmak üzere yüzen kuşlar totipalmi n.
Entomology
sırt üstü yüzen böcek notonecta n.
serbestçe yüzen larva tornaria n.
Slang
okyanusta yalnız başına yüzen veya sörf yapan kimse shark bait n.
para içinde yüzen ballin` adj.