Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
yanından
Significados de
"yanından"
en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
yanından
broadside
adv.
2
General
yanından
by
prep.
Archaic
3
Archaic
yanından
through one's sides
adv.
Significados de
"yanından"
con otros términos en diccionario inglés turco: 187 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
para karşılığı başkalarının yanından savaşan kişi
sell-sword
n.
2
General
yolun bir yanından diğerine geçmek
lap
n.
3
General
dünyanın dört bir yanından sanat ve el sanatları, bilimsel keşifler, endüstri ve tarım ürünleri gibi sergileri içeren büyük bir fuar
world fair
n.
4
General
dünyanın dört bir yanından sanat ve el sanatları, bilimsel keşifler, endüstri ve tarım ürünleri gibi sergileri içeren büyük bir fuar
world's fair
n.
5
General
dünyanın dört bir yanından sanat ve el sanatları, bilimsel keşifler, endüstri ve tarım ürünleri gibi sergileri içeren büyük bir fuar
worlds fair
n.
6
General
at nalının iki yanından her biri
branch
n.
7
General
yanından geçmek
pass by
v.
8
General
yanından geçmek
bypass
v.
9
General
birinin yanından ayrılmamak
be someone's shadow
v.
10
General
(bir şeyin) yanından geçmek
walk along
v.
11
General
yanından geçmek (nehir vb)
stroll along (such as a river)
v.
12
General
yanından geçmek
by-pass
v.
13
General
bir yerin yanından geçmek
walk past a place
v.
14
General
bir şeyin/kişinin yanından (tek sıra) geçmek
file past someone or something
v.
15
General
yanından hızla geçmek
zip past someone
v.
16
General
(yanından) geçmek
move past
v.
17
General
yanından geçmek
deke [canada]
v.
18
General
yanından geçip gitmek
overgo [dialect] [uk]
v.
19
General
yanından geçmek
overslide
v.
20
General
her yanından sarsılmak
circumagitate
v.
21
General
yanından geçmek
coast [obsolete]
v.
22
General
yanından geçerek ilerlemek
coast [obsolete]
v.
23
General
yanından ilerlemek
coast [obsolete]
v.
24
General
yanından geçmek
cote [obsolete]
v.
25
General
(özellikle yanından geçerken) dokunacak kadar yaklaşmak
clip
v.
26
General
yanından öylece geçip gitmek
fly-by
v.
27
General
bir yanından öbür yanına geçilemez
untraversable
adj.
28
General
her yanından akan
circumfluous
adj.
29
General
bir yanından öbür yanına
through
prep.
30
General
bir yanından öteki yanına
across
prep.
31
General
yanından anlamı veren ön ek
bye-
pref.
Phrasals
32
Phrasals
yanından geçip gitmek
pass by
v.
33
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyin) yanından çekmek/alıp getirmek
bring away
v.
34
Phrasals
kolayca/hızla yetişip yanından geçmek
cruise by
v.
35
Phrasals
uçarak yanından geçmek
fly by
v.
36
Phrasals
yanından/teğet geçmek
fly by
v.
37
Phrasals
(biri/bir şey) yanından/önünden/çevresinden koşarak geçmek
run by
v.
38
Phrasals
yürürken/koşarken (birinin/bir şeyin) yanından geçmek
run by
v.
39
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden kayarak geçmek
slide by
v.
40
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından hızla geçmek
speed by
v.
41
Phrasals
yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek
squeeze by
v.
42
Phrasals
yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek
squeeze by (someone or something)
v.
43
Phrasals
yanından şiddetli/çok hızlı bir şekilde geçmek
whip by
v.
44
Phrasals
yanından kırbaç/rüzgar/fırtına gibi geçmek
whip by
v.
45
Phrasals
yanından çok hızlı/ok gibi geçmek
whiz by
v.
46
Phrasals
yanından yıldırım gibi/vın diye geçmek
whiz by
v.
47
Phrasals
yanından/önünden hızla geçmek
zip by
v.
48
Phrasals
içinde/arasında/yanından koşmak/koşarak geçmek
race through
v.
49
Phrasals
yanından yürümek
walk along
v.
50
Phrasals
yanından dikkatlice geçmek
edge by (someone or something)
v.
51
Phrasals
yanından geçmek
go past
v.
52
Phrasals
yanından geçmek
drive by
v.
53
Phrasals
yanından hızla geçmek
brush by someone
v.
54
Phrasals
yanından geçerken sürtünmek
brush past
v.
55
Phrasals
yanından geçmek
come by
v.
56
Phrasals
yanından geçmek
pass by
v.
57
Phrasals
yanından hızla geçmek
brush past someone
v.
58
Phrasals
yanından geçmek
ride by
v.
59
Phrasals
yanından hızlı geçmek
zoom by
v.
60
Phrasals
yanından hızla geçmek
zoom past someone
v.
61
Phrasals
birinin/bir şeyin yanından geçmek
get around someone or something
v.
62
Phrasals
bir şeyi başka bir şeyin yanından çekmek/alıp getirmek
bring something away from something
v.
63
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmamak
stick with (someone or something)
v.
64
Phrasals
yanından ayrılmamak
stick with
v.
65
Phrasals
(birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak
keep in with (someone)
v.
66
Phrasals
yanından ayırmamak
carry (someone or something) along with (someone or something)
v.
67
Phrasals
yanından ayırmamak
carry something along (with someone)
v.
68
Phrasals
yanından hızla geçmek
brush by
v.
69
Phrasals
yanından hızlıca sürtünerek geçmek
brush by
v.
70
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından hızla sürtünerek geçmek
brush by (someone or something)
v.
71
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından açılmak/uzaklaşmak
come away (from someone or something)
v.
72
Phrasals
yanından dikkatlice geçmek
edge by
v.
73
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden geçmek
go by (someone or something)
v.
74
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden geçip gitmek
go by (someone or something)
v.
75
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından geçmek
go by (someone or something)
v.
76
Phrasals
yanından/önüne geçmesi için yol vermek
let by
v.
77
Phrasals
yanından havalı havalı yürümek
parade by
v.
78
Phrasals
yanından gösteriş yaparak geçmek
parade by
v.
79
Phrasals
patenle yanından geçmek
skate by
v.
80
Phrasals
kayarak yanından geçmek
skate by
v.
81
Phrasals
yanından ayrılmamak
stay by
v.
82
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmamak
stay by (someone or something)
v.
83
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmak
wander away (from someone or something)
v.
84
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmak
wander from (someone or something)
v.
85
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmak
wander off (from someone or something)
v.
Phrases
86
Phrases
diğerlerinin/başkalarının/öncekilerin yanından bunlar tırı vırı
as nothing (compared) to (someone or something)
adv.
87
Phrases
diğerlerinin/başkalarının/öncekilerin yanından bunlar tırı vırı
as nothing (compared) to
adv.
88
Phrases
dünyanın dört bir yanından
from the four corners of the earth
expr.
89
Phrases
(bir konuda) yanından/yakınından bile geçemez
not half as (something) (as someone or something)
expr.
90
Phrases
kafasının yanından
upside the head
expr.
Colloquial
91
Colloquial
kelin kafanın yanından uzatılan saçlar yukarı taranarak kapatıldığı saç modeli
comb-over
n.
92
Colloquial
(birisi) aldırış etmeden yanından geçip gitmek
get the go-by
v.
93
Colloquial
(birine) yanından/önüne geçmesi için yol vermek
let (one) by
v.
94
Colloquial
(birine) yanından/önüne geçmesi için yol vermek
let (one) past
v.
95
Colloquial
yanından koşarak geçmek
run past
v.
96
Colloquial
koşarak (birinin/bir şeyin) yanından geçmek
run past (someone or something)
v.
97
Colloquial
(birinin/bir şeyin) yanından koşarak geçirmek
run past (someone or something)
v.
98
Colloquial
yanından vın diye geçmek
whiz past
v.
99
Colloquial
dünyanın dört bir yanından
from the four corners of the world
expr.
100
Colloquial
dünyanın dört bir yanından
from all corners of the world
expr.
101
Colloquial
bu talihsiz duruma eğlenceli/komik yanından bakmalısın
you have (got) to laugh
expr.
Idioms
102
Idioms
öne/yanından geçmesi için (birine) yol vermek
let (one) go by
v.
103
Idioms
(yanından) geçmesine izin vermek
let slip by
v.
104
Idioms
(yanından) geçmesine izin vermek
let something slip by
v.
105
Idioms
(yanından) geçmesine izin vermek
let something slide by
v.
106
Idioms
bir şeyin yanından (yavaşça/dikkatlice) geçmek
make one's way along something
v.
107
Idioms
birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
sit at somebody's feet
v.
108
Idioms
birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
sit at the feet of someone
v.
109
Idioms
birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
sit at someone's feet
v.
110
Idioms
sevgililerin yanından ayrılmamak
play gooseberry
v.
111
Idioms
yanından vın diye geçmek
whiz past someone
v.
112
Idioms
(yardıma muhtaç biri ile ilgili) yanından geçip gitmek/oralı bile olmamak
pass by on the other side
v.
113
Idioms
her yanından bir şey fışkırmak
have something coming out of your ears
v.
114
Idioms
hızlıca yanından geçmesine izin vermek
let slide by
v.
115
Idioms
hızlıca yanından geçmesine izin vermek
let slip by
v.
116
Idioms
bir şeyin hızla yanından geçip gitmesine izin vermek
let something slip by
v.
117
Idioms
bir şeyin hızla yanından geçip gitmesine izin vermek
let something slide by
v.
118
Idioms
(birinin) yanından ayrılmamak
not leave (one's) side
v.
119
Idioms
birinin yanından ayrılmamak
not leave somebody’s side
v.
120
Idioms
(birinin) yanından hızla geçmek
blow past (someone)
v.
121
Idioms
(birinin) yanından geçip gitmek
blow past (someone)
v.
122
Idioms
(birinin) yanından hızla geçip gitmek
blow past (someone)
v.
123
Idioms
(birinin) yanından rüzgar gibi geçmek
blow past (someone)
v.
124
Idioms
(birinin) yanından aşırı hızlı bir şekilde geçmek
blow past (someone)
v.
125
Idioms
(birinin) yanından jet gibi geçmek
blow past (someone)
v.
126
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından hızla geçmek
breeze past (someone or something)
v.
127
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından geçip gitmek
breeze past (someone or something)
v.
128
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından hızla geçip gitmek
breeze past (someone or something)
v.
129
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından rüzgar gibi geçmek
breeze past (someone or something)
v.
130
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından umursamadan geçip gitmek
breeze past (someone or something)
v.
131
Idioms
birine hayran olup onun yanından ayrılmamak
be at someone's feet
v.
132
Idioms
'-in yanından bile geçmemek
be no match for
v.
133
Idioms
birinin/bir şeyin yanından bile geçmemek
be no match for somebody/something
v.
134
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından hızla geçmek
brush past (someone or something)
v.
135
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından hızlıca sürtünerek geçmek
brush past (someone or something)
v.
136
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından hızla hafifçe dokunarak geçmek
brush past (someone or something)
v.
137
Idioms
yanından (tek sıra) geçmek
file past
v.
138
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından/peşinden ayrılmamak
glom on (to someone or something)
v.
139
Idioms
(birinin) yanından/peşinden/dibinden ayrılmamak
be glued to (someone)
v.
140
Idioms
birinin/bir şeyin yanından geçmek
go past someone or something
v.
141
Idioms
birinin/bir şeyin yanından geçip gitmek
go past someone or something
v.
142
Idioms
yanından/önüne geçmesi için yol vermek
let past
v.
143
Idioms
yanından geçmek
make way along
v.
144
Idioms
(hedefin) yanından bile geçmemek
miss by a mile
v.
145
Idioms
birinin/bir şeyin yanından bile geçememek
not be a patch on somebody/something [uk]
v.
146
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından bile geçememek
not fit to hold a candle to (someone or something)
v.
147
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından bile geçememek
not hold a candle to (someone or something)
v.
148
Idioms
'-in yanından bile geçememek
not hold a stick to
v.
149
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından bile geçememek
not hold a stick to (someone or something)
v.
150
Idioms
fark ettirmeden (birinin/bir şeyin) yanından geçmek
sneak past (someone or something)
v.
151
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından sıvışmak
sneak past (someone or something)
v.
152
Idioms
fark ettirmeden (birinin/bir şeyin) yanından geçirmek
sneak past (someone or something)
v.
153
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından sinsice/gizlice geçirmek
sneak past (someone or something)
v.
154
Idioms
(birinin) gölgesi gibi yanından ayrılmama
all over (one) like a cheap suit
adv.
155
Idioms
dünyanın dört bir yanından
from all corners of the earth
expr.
156
Idioms
dünyanın dört bir yanından
from all four corners of the earth
expr.
157
Idioms
olumlu yanından
on the credit side (of the ledger)
expr.
158
Idioms
işini iyi yanından
on the credit side (of the ledger)
expr.
159
Idioms
olumlu yanından
on the credit side
expr.
160
Idioms
işini iyi yanından
on the credit side
expr.
161
Idioms
(birinin) gölgesi gibi yanından ayrılmayan
all over (one) like a rash
expr.
162
Idioms
(birinin) gölgesi gibi yanından ayrılmayan
all over (one) like a rash
expr.
163
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından bile geçemez
doesn't hold a candle (to someone or something)
expr.
164
Idioms
dünyanın dört bir yanından
from all four corners of the world
expr.
165
Idioms
(birinin/bir şeyin) yanından bile geçemez
not a patch on (someone or something)
expr.
166
Idioms
iyilik konusunda birinin/bir şeyin yanından/yakınından bile geçemez
not half as good as somebody/something
expr.
Speaking
167
Speaking
insanlar dünyanın dört bir yanından bunu görmek için geliyor
people come from all over the world to see this
expr.
Technical
168
Technical
istatistiksel olarak yolun yanından geçme metodu
statistical pass-by method
n.
169
Technical
flok yelkeni ve kontra flok halatlarını açmak için cıvadranın her iki yanından çıkan bir uskundra
whisker
n.
170
Technical
bir yanından öteki yanına
across
adv.
Telecom
171
Telecom
bilgi alma amaçlı gök cisminin yanından geçiş
flyby
n.
Architecture
172
Architecture
binanın bir yanından öbür yanına geçen kiriş
browpost
n.
173
Architecture
(kata) her yanından belirli bir yöne doğru sahne veya platformla hafif eğim vermek
bowl
v.
Marine
174
Marine
flok yelkeni ve kontra flok halatlarını açmak için cıvadranın her iki yanından çıkan iki direk veya serenden biri
whisker
n.
175
Marine
rüzgar tarafında kalacak şekilde karada belirli bir noktanın yanından geçmek
weather a point
v.
Anatomy
176
Anatomy
kolun iç tarafı boyunca ilerleyen ve dirseğin yanından geçen sinir
nervus ulnaris
n.
177
Anatomy
omurun iki yanından uzanan çıkıntı
transverse process
n.
178
Anatomy
yüzün ve burnun yanından geçen atardamar
external maxillary artery
n.
179
Anatomy
yüzün ve burnun yanından geçen atardamar
facial artery
n.
Astronomy
180
Astronomy
bilgi alma amaçlı gök cisminin yanından geçen uzay aracı
flyby
n.
Linguistics
181
Linguistics
dilin bir veya iki yanından üflenen hava ile çıkarılan (ses)
lateral
adj.
Military
182
Military
düşmanın yanından dolanıp arkasına geçmek
outflank
v.
Basketball
183
Basketball
hücum sahasının bir yanından ötekine atılan pas
cross-court pass
n.
Archaic
184
Archaic
bir şeyin yanından (yavaşça/dikkatlice) geçmek
trace
v.
185
Archaic
yanından dolanarak
through one's sides
adv.
186
Archaic
yanından geçip giderek
through one's sides
adv.
Modern Slang
187
Modern Slang
dünyanın dört bir yanından gelen gençlerin sosyal olarak dezavantajlı tayvanlı çocuklara ingilizce öğrettiği yaz programı
aid summer
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yanından
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy