çıkarılan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

çıkarılan



Sens de "çıkarılan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
General
çıkarılan omitted adj.
çıkarılan taken out adj.
çıkarılan inferred adj.
çıkarılan pullout adj.
Technical
çıkarılan subtrahend n.
Informatics
çıkarılan subtrahend n.
Math
çıkarılan subtrahend n.

Sens de "çıkarılan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 337 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
çıkarılan miktar deduction n.
General
manyok kökünden çıkarılan nişasta cassava n.
bir ağda çıkarılan balıklar haul n.
ortaya çıkarılan şey disclosure n.
kazıda çıkarılan şey diggings n.
evde çıkarılan içki home brew n.
çamur (kuyu açarken çıkarılan) sludge n.
ordu ya da devletçe çıkarılan ve bilet ya da başka seyahat dokümanlarıyla değiştirilebilen belge warrant n.
tarihsel miras boyutu ön plana çıkarılan atraksiyon heritage attraction n.
hintkenevirinden çıkarılan esrar hashish n.
indirimli fiyattan eşlik eden kişiye çıkarılan özel tarife partner fare n.
bu bitkiden çıkarılan içki ve narkoz kava n.
şeffaf kağıt üzerine çıkarılan kopya tracing n.
kayatuzu çıkarılan tuzla salt mine n.
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde tacamahac n.
sakızağacından çıkarılan reçine mastic n.
çıkarılan miktar deduction n.
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde tacmahack n.
çıkarılan şey educt n.
bir kitabı ortadan açtığımızda birbirine bakan sayfaları biri diğerinin aynadaki yansıması olarak düşünülerek ortaya çıkarılan estetik görüntü tekniği book matching n.
at yarışı için satışa çıkarılan at selling-plater n.
çıkarılan dersler the lessons taken from n.
çıkarılan dersler the lessons learned from n.
-den çıkarılan ders the lesson learned from n.
-den çıkarılan ders the lesson taken from n.
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas conflict diamond n.
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas dirty diamond n.
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas war diamond n.
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas blood diamond n.
ses tellerinin kenar kısımları kullanılarak çıkarılan ses falsetto n.
hikayeden çıkarılan ders the lesson of the story n.
sırttan çıkarılan et chine n.
içerikten çıkarılan kelime stop word n.
bir hikayeden çıkarılan ders takeaway n.
bir hikayeden çıkarılan ders take-away n.
dili damağa değdirerek çıkarılan ince ses tchick n.
çay ya da parfüm yapımında kullanılmak üzere yağı çıkarılan kurutulmuş papatya çiçekleri chamomile n.
hafifçe vurarak çıkarılan ses tip-tap n.
çıkarılan şey emission n.
çıkarılan veya doldurulan yarda küp sayısı yardage n.
taştan veya etrafındaki doğal malzemeden kesilerek çıkarılan değerli taş matrix n.
boru gibi müzik aleti ile çıkarılan nota mot n.
gözlemden çıkarılan sonuç observation n.
yakarak çıkarılan malzeme burn-off n.
(atı dehlerken olduğu gibi) dudakları kullanarak çıkarılan cıvıltı benzeri bir ses chirrup n.
çıkarılan paragraf deletion n.
bazı kart oyunlarında oyun sırasında istenmeyen veya çıkarılan kart kümesi graveyard n.
sıyırarak çıkarılan atık offscum n.
sıyırarak çıkarılan çöp offscum n.
sonuç olarak çıkarılan şey illative n.
meydana çıkarılan şey disinterment n.
gün yüzüne çıkarılan şey disinterment n.
dil üstünden çıkarılan ses dorsel n.
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan torba goose n.
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan dar boyunlu esnek bir torba keno goose n.
tutamaç veya arka plan olarak kullanılan ve çeşitli malzemelerden çıkarılan şekil veya tasarım cutout n.
birbirinin devamı olan parçalar halinde çıkarılan yayın continuation n.
günah çıkarılan kimse father confessor n.
(hayvan derisi veya postundan çıkarılan) et parçaları fleshings n.
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren bir tren parliamentary n.
cisimden çıkarılan çekirdek veya küçük parça plug n.
sikkenin ortasından çıkarılan parça plug n.
bir şeyin numune olması için çıkarılan çekirdeği plug n.
çekilerek çıkarılan şey pullout n.
sessizlik uyarısı için çıkarılan ses shush n.
kolayca giyilip çıkarılan kıyafet slip-on n.
(13. ve 14. yüzyıllarda) ingiliz piskopos ve soylu meclislerince çıkarılan kanun provision n.
işten çıkarılan çalışan pushout n.
rüşvete karşı çıkarılan bir yasama kanun teklifi strike n.
rüşvete karşı çıkarılan bir yasama kanun teklifi strike bill n.
devon ve cornwall'un kalay madeni çıkarılan bölümü the stannaries n.
muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan blow v.
ortaya çıkarılan recovered adj.
göklere çıkarılan vaunted adj.
işinden çıkarılan redundant adj.
zorla çıkarılan extrusile adj.
dil ile çıkarılan (ses) lingual adj.
elden çıkarılan dispositive adj.
elden çıkarılan malları içeren distress adj.
takım listesinden çıkarılan cut adj.
(posta pulu) yerinden çıkarılan off paper adj.
paros adası'nda çıkarılan ve eski dönemde heykel yapımında tercih edilen beyaz bir mermer türüne ait parian adj.
el yazısı olarak nüshası çıkarılan scrivened adj.
dil şaklatarak çıkarılan 'çık-çık-çık' sesi (onaylanmayan durumlarda) tut! interj.
dil şaklatarak çıkarılan 'çık-çık-çık' sesi (onaylanmayan durumlarda) tut-tut! interj.
hayalet taklidi yaparken çıkarılan ses ooh interj.
Colloquial
üst lige çıkarılan sporcu call-up n.
üst lige çıkarılan sporcu call-up n.
başarıl bir mali işlemin ya da satışın ardından çıkarılan ses ching expr.
birinden bir şey aşırırken çıkarılan bir ses/kullanılan bir yansıma sözcük yoink expr.
acı, karın ağrısı esnasında çıkarılan ses oof exclam.
Idioms
(bir şeye) çıkarılan davetiye a recipe for (something) n.
uzun aramalar sonucu tekrar ortaya çıkarılan işe yarar bir şey paydirt n.
elden çıkarılan bir şeyi geri almak get out of hock v.
mirastan çıkarılmış/çıkarılan cut off without a shilling/cent adj.
mirastan çıkarılmış/çıkarılan cut off with a shilling/cent adj.
mirastan çıkarılmış/çıkarılan cut off without a penny [dated] adj.
-den çıkarılan consequent on expr.
Trade/Economic
bir banka tarafından ileride ödenmek üzere çıkarılan banknot post note n.
bilinen bir markanın altında piyasaya çıkarılan yeni ürün flanker n.
bir şirket tarafından tamamı ödenmiş gibi çıkarılan fakat aslında tamamen ödenmemiş olan hisse senedi watered stock n.
bir şirket tarafından yeni olarak çıkarılan menkul kıymetlerin yatırım kuruluşlarına doğrudan satılması private placement of securities n.
çıkarılan hisse senedi ve tahvillerin tamamını veya bir kısmını satacağını garanti eden underwriter n.
elden çıkarılan veya hurdaya ayrılan varlıkların maliyeti cost of fixed assets discarded n.
fon oluşturmak amacıyla çıkarılan tahvil sinking fund bond n.
fon sağlamak için çıkarılan tahviller funding bonds n.
gayrimenkul için çıkarılan hisse senedi share issued for property n.
gemiden çıkarılan mallar short shipment n.
ilk amerikan meclisi tarafından 1775 tarihinde çıkarılan kağıt para continental currency n.
işletme faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla çıkarılan tahvil extension bond n.
işten çıkarılan işçiye verilen toplu para severance pay n.
ilk çıkarılan hisse senetleri senior security n.
ilk çıkarılan tahvil veya hisse senetleri senior security n.
konsolide borçlar için çıkarılan tahvil consolidated bond n.
para yerine çıkarılan hisse senedi share issued for cash n.
sermayeyi takviye etmek amacıyla çıkarılan tahvil adjustment bond n.
seri halinde çıkarılan tercihli hisse senedi preferred stock in series n.
ülke içinde çıkarılan tahvil territorial bond n.
yerel yönetimce çıkarılan tahvil municipal bonds n.
kamu hizmetlerini finanse etmek için çıkarılan tahvil utility bond n.
belediye tarafından tedavüle çıkarılan finansal araç municipal n.
abd'de çıkarılan madeni para dollar n.
(kanada'da çıkarılan) gümüş hatıra parası dollar n.
(milletler topluluğu bölgelerinde kullanılmak üzere çıkarılan) ingiliz madeni parası dollar n.
elden çıkarılan şey divestiture n.
işinden çıkarılan redundant adj.
(borsada) çıkarılan hisselerden daha az talebe sahip undersubscribed adj.
Law
arazisinden haksız biçimde çıkarılan kimse disseizee n.
belirli kişiler veya gruplar için çıkarılan özel kanun private statute n.
bir yerden kanunsuz olarak çıkarılan kimse disseizee n.
bir yasanın anlamını açıklamak amacıyla çıkarılan kanun declaratory statute n.
hükümdar adına çıkarılan ve herhangi bir imtiyaza sahip olduğunu iddia eden şahıstan iddiasının mesnedini soran karar quo warranto n.
ingiltere'de 17. yüzyılda çıkarılan bir toprak kanunu statute of frauds n.
kocası tarafından terkedilen eşin maddi çıkarlarının korunması amacıyla çıkarılan mahkeme kararı protection order n.
maden ocağından çıkarılan madenleri başkasına ait araziden taşıma hakkı wayleave n.
tanık celbi için çıkarılan mahkeme müzekkeresi subpoena n.
tasfiye işleminin çabuk sonlandırılması için için çıkarılan mahkeme kararı administration order n.
(maden çıkarılan bir mülk üzerinde) sahip olunan sınırlı hak overriding royalty interest n.
evden çıkarılan kimse evictee n.
birleşik krallıkta çıkarılan bir yasa vag n.
kral mahkemesi tarafından çıkarılan, ingiltere kralı'nın adına bir devlet memurunun birtakım kamu görevlerini yerine getirmesini emreden bir ferman mandamus n.
iki katına çıkarılan tımar vergisi duplicand [scotland] n.
iki katına çıkarılan tımar vergisi duplicando [scotland] n.
yabancı bir idari organın yetki alanında olup genellikle bu organ tarafından çıkarılan menkul kıymet foreign n.
geçmiş deneyimden çıkarılan bilgiyle yapılan farz etme logical presumption n.
(ingiliz hukukunda) 1948 yılında çıkarılan ceza adaleti yasası uyarınca mükerrir suçlunun tıbbi yardım alması, psikiyatrik tedavi görmesi veya ıslah edici bir eğitimden geçmesi için verilen hüküm preventive detention [uk] n.
Politics
imparator dördüncü charles tarafından çıkarılan bir ferman/anayasa the golden bull n.
bütçe açığını kapatmak için çıkarılan hazine bonoları deficiency bill n.
sierra leone'de 1980'li yıllarda kurulan ve hükümeti devirip elmas çıkarılan bölgelere hakim olmayı hedefleyen bir terör örgütü ruf n.
(britanya'da) 1976'da çıkarılan ırk ilişkilileri yasası'nın uygulanması için oluşturulmuş, üyelerini içişleri bakanı'nın atadığı on dört kişilik bir komisyon commission for racial equality (cre) n.
devlet başkanı tarafından çıkarılan temel kanun hükmünde kararname pragmatic sanction n.
abd başkanı tarafından çıkarılan yönerge presidential directive n.
hükümet tarafından çıkarılan government issue adj.
Institutes
1990'da birleşik krallık parlamentosu tarafından çıkarılan bir yasa ile embriyoların kontrolü ve incelenmesi için kurulan bir kuruluş human fertilization and embryology authority n.
Industry
(kağıt yapımında) karışım hamur haline getirilmeden önce çıkarılan yabancı maddeler contraries [uk] n.
Insurance
bir şirket tarafından çıkarılan hisselerin nominal değeri issued capital n.
ölümü büyük kayba sebep olacak deneyimli çalışan için çıkarılan hayat sigortası poliçesi key-man assurance n.
Media
programın zamanında bitmesi için uzatılan, kısaltılan veya çıkarılan kısım cushion n.
Technical
özel analitik tekniklerle ortaya çıkarılan, belirli bir molekülün varlığını gösteren özgün numune chemical fingerprint n.
özel analitik tekniklerle ortaya çıkarılan, belirli bir molekülün varlığını gösteren özgün numune chemical signature n.
linyit ve turptan çıkarılan mum montan wax n.
yazıdan çıkarılan parça deletion n.
abd'de hudson nehri yakınlarından çıkarılan bir kumtaşı bluestone n.
perdahlama çarkıyla çıkarılan malzeme buffings n.
patlamayla ocakta çıkarılan kurşun cevheri parçaları hearth ends n.
maden temizliğinde çıkarılan malzemeler cleanup n.
eğe ile çıkarılan parçacık veya talaş filing n.
eğeleme ile çıkarılan parça veya talaş filings n.
kanalizasyon suyunun filtreyle arıtılması sonucu çıkarılan malzeme screenings n.
ispanya'nın ege kıyısından çıkarılan bir sabuntaşı spanish chalk n.
katotlar çıkarılan cathodic adj.
sardunya yaprağından çıkarılan monobazik bir organik aside ait veya onu belirten pelargonic adj.
ıslah çeliğinden çıkarılan solid-drawn adj.
Textile
hallaç makinesindeki farklı silindirlerden çıkarılan iplik droppings n.
Architecture
kubbe veya kemerin altındaki belirli noktalarda çıkarılan seslerin uzak noktalardan duyulduğu boşluk whispering dome n.
kubbe veya kemerin altındaki belirli noktalarda çıkarılan seslerin uzak noktalardan duyulduğu boşluk whispering gallery n.
Railway
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren bir tren parliamentary train n.
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren trene ait veya ilişkili parliamentary adj.
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren trende kullanılan parliamentary adj.
Marine
hurdaya çıkarılan gemi laid up ship n.
tuz çıkarılan alan salt field n.
Petrol
sondaj sonucu çıkarılan toprak ve kayanın analizi mud logging n.
(sondaj sıvısı çıkarılan) oluk ditch n.
(sondaj sıvısı çıkarılan) kanal ditch n.
Mining
çıkarılan cevherin değerinden madenciye veya toprak sahibine ödenen pay tribute n.
önceden keşfedilmemiş maden damarlarından çıkarılan minerallerin sahiplik hakkı tunnel right n.
madenin cevher çıkarılan bölümü face n.
taş ocağından çıkarılan taştan ufalanan küçük parça quarrying n.
limni'den çıkarılan ve eskiden tıpta kullanılan grimsi sarı veya kırmızı renkli kil lemnian bole n.
kaldırma vasıtasıyla madenden cevher, su çıkarılan şaft whim shaft n.
kazıp çıkarılan şey mine [uk] n.
tek bir işlemde çıkarılan cevherin kalınlığı lift n.
kazı sırasında çıkarılan malzeme muck n.
maden kazısında çıkarılan malzeme muck n.
sulu kazı sırasında çıkarılan malzeme muck n.
kömür çıkarılan boşluk gob n.
kum ve çakılların arasından altın çıkarılan yer gold diggings n.
cevher çıkarılan yerde açılan boşluk gunnie n.
(kömür ocağında) çıkarılan madenden pay alarak çalışma pitchwork n.
cüruftan çıkarılan kalay prillion n.
(madende) kömür çıkarılan tünel stall n.
yeraltından kükürt çıkarılan maden ocağı sulfur mine n.
yeraltından kükürt çıkarılan maden ocağı sulphur mine n.
(kömür madenciliğinde) cevher çıkarılan yüzeyde dikey bir oluk açmak shear v.
madenden çıkarılan mined adj.
(ekstrakte edilen mineral) su ile çıkarılan hydraulicked adj.
ekonomik değeri olmayan ve madenlerle birlikte çıkarılan mineral gangue mineral expr.
Medical
çıkarılan sıvı, gaz vb. maddenin yerine konması için hazırlanan takviye madde refill n.
afyondan çıkarılan billüri alkaloid narcotine n.
diş ve dudaklarla çıkarılan ses dentilabial n.
hayvanlardan çıkarılan organların tedavi amacıyla özellikle iç salgı bezi hastalıklarında kullanılması organotherapy n.
lenfosit nüvelerinden çıkarılan ve nüklein ve histondan ibaret olan bir nükleoprotein nucleohistone n.
aspirasyon yoluyla vücuttan çıkarılan sıvı aspirate n.
Psychology
ortaya çıkarılan anılar recovered memories n.
Physiology
gırtlaktan çıkarılan ses laryngeal n.
gırtlaktan çıkarılan ses laryngal n.
Pharmaceutics
(zencefil gibi) maddeden alkol, eter veya aseton kullanılarak çıkarılan yağlı reçine oleoresin n.
Printing
bir tür litografiyle çıkarılan resim lithotint n.
Veterinary
bir testisi çıkarılan evcil erkek hayvan ridgeling n.
bir testisi çıkarılan evcil erkek hayvan ridgling n.
Printing
baskı makinesi ile çıkarılan materyal presswork n.
Food Engineering
tahıldan çıkarılan alkol grain alcohol n.
mayalama sırasında ezilmiş arpadan çıkarılan malt hacmi length n.
likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol faint n.
Gastronomy
manyok köklerinden çıkarılan, puding yapımında ve yemek pişirirken koyulaştırmada kullanılan nişasta tapioca n.
pişirme sırasında eklenip servis öncesi çıkarılan baharat dolu kese sachet n.
likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol feints n.
aynı gün yakalanıp kıyıya çıkarılan (deniz ürünü) dayboat adj.
Logic
tek öncülden çıkarılan ayrık sonuç dialogism n.
ön kabulden çıkarılan önerme conclusion n.
farklı veri setlerinden çıkarılan birden çok sonucun birbirleriyle uyuşması consilience n.
Physics
(düğüm teorisinde) düğümdeki pozitif geçiş sayısından çıkarılan negatif geçiş sayısı writhe n.
Chemistry
calumba kökünden çıkarılan beyaz kristal bir madde calumbin n.
kırmızı biberden çıkarılan sıvı veya reçine capsicin n.
çürümüş hayvani ve nebati maddelerden çıkarılan zehirli veya zehirsiz kalevi maddelerden her biri neurin n.
manyok kökünden çıkarılan nişasta cassava starch n.
urechitis suberecta bitkisinin yapraklarından çıkarılan kristal glikozit urechitin n.
urechitis suberecta bitkisinin yapraklarından çıkarılan kristal glikozit urechitoxin n.
çeşitli karacaotu türlerinde hellborine eşlik eden acı tatlı beyaz kristalli bir madde olarak çıkarılan zehirli bir glikozit helleborein n.
çeşitli karacaotu türlerinde hellborine eşlik eden acı tatlı beyaz kristalli bir madde olarak çıkarılan zehirli bir glikozit helleborin n.
beyaz kristal yapıda bir madde olarak çıkarılan alkaloit igasurine n.
afyonda küçük miktarlarda bulunan ve beyaz kristal bir madde olarak çıkarılan bir alkaloit protopine n.
Biology
idenil asitten çıkarılan bir baz cytosine n.
kesilerek çıkarılan bölüm dissection n.
Biochemistry
adasoğanı bitkisinin soğanından çıkarılan acı özüt scillitin n.
Zoology
(dış iskelet, kabuk gibi) çıkarılan şey exuvium n.
Botanic
niger bitkisinin yağı çıkarılan ve kuş yemi olarak kullanılan tohumu ramtil n.
brezilya'da yetişen, çekirdeklerinden besin, cilt bakım ürünü ve biyoyakıt elde etmek amacıyla yağ çıkarılan tüylü yelpaze palmiyesi babassu (orbignya phalerata) n.
kaynağından zorla çıkarılan spor, özellikle mantar sporu ballistospore n.
etli kısmı kimyasal yöntemler ile çıkarılan bir yaprak skeleton leaf n.
Breeding
çiftlik hayvanlarını sakinleştirmek için çıkarılan ses whisht n.
Tobacco
fıçılardan çıkarılan tütün satışı break n.
Social Sciences
(britanya'da) 1944'te çıkarılan istihdam yasası ile engelli kişilere ayrılan işler designated employment [uk] n.
Linguistics
genizden çıkarılan ses (ng) agma n.
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf alveolar n.
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf dental consonant n.
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf dental n.
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf alveolar consonant n.
konuşurken çıkarılan seslerin üretimi ile ilgili bir sesbilim dalı articulatory phonetics n.
dilin arka kısmını damağa dokundurarak çıkarılan sessiz harf velar consonant n.
gırtlaktan çıkarılan r sesi wharl n.
dil ve dişlerin birlikte kullanımıyla çıkarılan ses linguadental n.
dil ile çıkarılan ünsüz lingual n.
gırtlak diliyle çıkarılan ses glottal n.
artdamağım dudaklar, dil veya gırtlakla kapatılması sonucu nefesin tamamen burunda kalmasıyla çıkarılan bir sessiz harf mute n.
(ich telaffuzunda çıkarılan) ch sesi ich-laut n.
dil üstünden çıkarılan ses dorsal n.
dinlerken çıkarılan onay sesi continuer n.
hem ağız hem de burundan çıkarılan ses orinasal n.
hem ağız hem de burun boşlukları açıkken çıkarılan ses orinasal phone n.
hava akışını bir noktada durdurup birden bırakarak çıkarılan ünsüz plosive speech sound n.
hava akışını bir noktada durdurup birden bırakarak çıkarılan ünsüz stop consonant n.
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz fricative n.
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz fricative consonant n.
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan (ses) alveolar adj.
dilin bir veya iki yanından üflenen hava ile çıkarılan (ses) lateral adj.
dil sırtıyla çıkarılan (konuşma sesi) blade adj.
ses telleri titreşmeden çıkarılan konuşma sesi ile ilgili breathed adj.
dil ve dişin birlikte kullanımıyla çıkarılan linguadental adj.
dil ve dişin birlikte kullanımıyla çıkarılan linguidental adj.
gırtlak diliyle çıkarılan glottal adj.
(ses) dil üstünden çıkarılan dosel adj.
(konuşma sesi) sürtünmesiz veya soluklamasız çıkarılan clear adj.
nazal rezonans olmaması için dudaklar ve küçük dil arasından yumuşak damak yükseltilerek çıkarılan (ses) oral adj.
hem ağız hem de burundan çıkarılan (ses) orinasal adj.
anlamı bağlamdan çıkarılan syncategorematic adj.
History
14. yy'de fransa'da çıkarılan ve üzerinde tahtta oturan kral tasviri bulunan altın sikke chaise n.
eskiden tıbbi büyü için takılan ve yavru kırlangıcın midesinden çıkarılan küçük taş chelidonius n.
eskiden önemli kişilerin cenazesinde çıkarılan bir bayrak banderol n.
Archaeology
abd'de ortaya çıkarılan kemikten yapılmış bir alet beamer n.
alet olarak kullanmak üzere taşa darbe veya baskı uygulayarak çıkarılan parça flake n.
Religious
zikir çekerken çıkarılan sesler tongues n.
günah çıkarılan gizli oda confessional n.
papa tarafından çıkarılan ve katolik kilisesi'ni bağlayan ferman motu proprio n.
günah çıkarılan ve gerekli durumlarda kefaret alan papaz penitencer [obsolete] n.
Philosophy
varlığın doğasının analizinden çıkarılan ontologic adj.
varlığın doğasının analizinden çıkarılan ontological adj.
Environment
çöpten çıkarılan yakıtlar refuse derived fuels n.
topraktan çıkarılan fossil adj.
Geology
missouri bölgesinde çıkarılan, kızılderililerin pipo yapımında kullandığı kil catlinite n.
yeni zelanda'nın oamaru şehrindeki taş ocaklarında çıkarılan, yapı malzemesi kalitesinde bir tür kalker oamaru stone n.
çıkarılan şey ejection n.
ingiltere'deki taş ocaklarından çıkarılan ve bazen bina yapımında kullanılan bir tür kireç taşı ancaster stone n.
güney çin'de çıkarılan sert ve kompakt bir volkanik kaya atlantic stone n.
ren dolaylarından çıkarılan sert ve büyük bir bazalt değirmen taşı lava millstone n.
birim halinde çıkarılan birkaç fit derinliğindeki toprak sütunu monolith n.
Military
düşmana görünmemek için çıkarılan duman perdesi smokescreen n.
sivil teşebbüslerce çıkarılan askeri gazete civilian enterprise newspapers n.
otoritelerce çıkarılan, belirli kişi veya mülklerin güvenliğini sağlayan yazılı emir safeguard n.
(savaş gemisi) envanterden çıkarılan stricken adj.
Hunting
geçmişte av köpeklerini çağırmak için çıkarılan bir ses alew [obsolete] n.
Sport
antrenman veya hazırlık yarışında şampiyonun karşısına çıkarılan at trial horse n.
oyuncunun puanından çıkarılan vuruş avantajı odd n.
oyuncunun puanından çıkarılan vuruş handikapı odd n.
Basketball
faul limitini doldurup oyundan çıkarılan oyuncu disqualified player n.
Football
oyuna birlikte sokulan veya oyundan birlikte çıkarılan bir grup futbolcu platoon n.
Card
(canasta kart oyununda) elden çıkarılan kart destesi pack n.
Music
ses telleri titreşmeden çıkarılan sert ünsüz harf voiceless stop n.
trompet veya trombon ile çıkarılan, insan konuşmasındaki sesli harflere benzeyen dalgalı ses wah-wah n.
ellerin arasındaki havayı sıkıştırarak çıkarılan seslerle yapılan müzik sanatı manualism n.
bagetle davulun kasnağı ve derisine aynı anda vurarak çıkarılan keskin ses rimshot n.
dudaklarla çıkarılan seslere ait labial adj.
birbiriyle birleşik olup aynı anda çalınarak ses çıkarılan (nefesli çalgı) double-reed adj.
Photography
negatiften çıkarılan fotoğraf hyalotype n.
Librarianship
artık kullanılamadığı veya ihtiyaç duyulmadığı için koleksiyondan çıkarılan yayın discard n.
Printery
dizgici tarafından hazırlanıp başka metnin taklidi olduğu için ıskartaya çıkarılan malzeme bogus n.
basıma göndermeden önce çıkarılan son deneme baskısı press proof n.
Archaic
dövüştürmek üzere torbadan çıkarılan horoz shake–bag n.
(eskiden) kazıdan çıkarılan eserlerin arkeologlar, hamiler ve muhit arasında bölüşülmesi geleneği partage n.
pencereden aşağı kirli su akıtmadan önce çıkarılan uyarı nidası gardyloo interj.
Engineering
ariyet çukurundan başka bir yeri doldurmak için çıkarılan malzeme borrow n.
Ornithology
kuşlar tarafından çiftleşme çağrısı olarak çıkarılan kısık ses subsong n.
Slang
şirketin el değiştirmesi sonrası işten çıkarılan çalışanlara kıdem tazminatı garantisi veren iş sözleşmesi tin parachute n.
plağı ileri geri geri iterek çıkarılan ses wicky-wicky n.
plağı ileri geri geri iterek çıkarılan ses gibi/benzeri wicky-wicky adj.
British Slang
sümkürerek çıkarılan sümük snot-rocket n.
Metallurgy
fırınlardan çıkarılan ateşe dayanıklı eski malzeme cobbing n.