all - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

all

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "all" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 43 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
all n. tüm
all n. bütün
all pron. hepsi
General
all n. herkes
all n. tümü
all n. hepsi
all n. tümünü
all n. her şey
all n. ne var ne yoksa
all n. bütün servet
all adj. alayı
all adj. saf
all adj. tamamı
all adj. katışıksız
all adj. her
all adj. cemi
all adj. tekmil
all adj. bütün
all adj. özbeöz
all adv. bilumum
all adv. büsbütün
all adv. bütünüyle
all adv. tamamen
all adv. hep
all adv. tamamıyla
all adv. komple
all adv. her biri
all adv. beher
all adv. gayet
all adv. fazlasıyla
all adv. her iki taraf için de
all pron. (bir şeylerin, birilerinin) hepsi
Colloquial
all adj. daha fazla
all adj. (mevcuttan) daha başka
all adj. sadece
all adj. yalnızca
all adj. tüm dikkatini veren
all adj. tamamen odaklanmış
all expr. ne varsa
Technical
all adj. bütün
Ottoman Turkish
all adj. kaffei
Archaic
all adv. tam anlamıyla
all adv. aynen

Sens de "all" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
know-it-all n. bilmiş
know-it-all n. ukala
all of a sudden adv. aniden
all the time adv. hep
all of a sudden adv. ansızın
all the time adv. her zaman
first of all adv. öncelikle
first of all adv. ilk önce
first of all adv. ilk olarak
first of all adv. en önce
all the way adv. sonuna kadar
General
all fools' day n. bir nisan
his all holiness n. patrik cenapları ekümenik patrik için kullanılır
scattered all over n. deli kızın çeyisi gibi
free for all n. birçok kişinin karıştığı kavga
all inclusive system n. her şey dahil sistemi
all sorts and condition n. her çeşitten
the unkindest cut of all n. en kötüsü
all genres n. tüm türler
all genres n. tüm kategoriler
all creation n. tüm evren
jack of all trades n. on parmağında on marifet olan kişi
all segments of society n. toplumun tüm kesimleri
all fools' day n. nisan bir
jack of all trades n. birden fazla işte başarılı olan
all clear n. tehlike geçti işareti
all fours n. dört ayak
jack of all trades n. ticaret konusunda yetenekli
all star performers n. yıldız oyuncular
jack of all trades n. elinden her iş gelen
the worst of all n. en kötüsü
common to all n. orta malı
all or none principle n. ya hep ya hiç ilkesi
all manner of conversation n. her tavır ve hareket
all saints' day n. 1 kasım yortusu
the all round n. dört başı mamur
all terrain vehicle n. arazi vasıtası
all in ballast n. tüvenan balast
a bit of all right n. mükemmel bir şey
maid of all work n. her işi yapan hizmetçi
winner takes all n. yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme
all terrain bicycles n. arazi bisikletleri
all sorts of thing n. her türlü şey
all purpose flour n. çok amaçlı un
danger of all sorts n. her türlü tehlike
all rounder n. elinden her iş gelen kimse
all rounder n. her alanda başarılı
band of all times n. tüm zamanların en iyi (müzik) grubu
all the happenings n. tüm bu olanlar
all caps n. tümü büyük harf
all accessories n. tüm aksesuarlar
all-in price n. her şey içinde fiyat
all-wave receiver n. tüm dalgaları alıcı
all-air conditioning system n. havalı klima sistemi
all-risks n. tüm riskler
all-out effort n. üstün gayret
a free-for-all n. mahalle kavgası
all-rounder n. her sahada mükemmel olan
all-wheel bulldozer n. lastik tekerlekli dozer
all-weather aircraft n. her türlü hava koşullarında uçabilen uçak
all-wave n. tüm dalga
all-rounder n. her alanda başarılı kimse
all-wave n. tam dalga
a free-for-all n. birçok kişinin karıştığı kavga
all-purpose glue n. çok maksatlı yapıştırıcı
all-hazards approach n. tüm-tehlikeler yaklaşımı
all-in ballast n. tuvenan balast
all-points bulletin n. arama bülteni
all-terrain vehicle n. her tür arazide kullanılan araç
all-points bulletin n. suçlu anonsu
a free-for-all n. bar kavgası
all-points bulletin n. kaçak anonsu
all-time high n. tüm zamanların en yükseği
free-for-all n. bar kavgası
jack-of-all-trades n. elinden her iş gelen kimse
do-it-all inventor n. elinden her iş gelen mucit
hold-all n. bavul
end-all n. esas amaç
end-all n. son
free-for-all n. mahalle kavgası
catch-all n. öteberi torbası
jack-of-all-trades n. on parmağında on marifet olan kimse
do-it-all inventor n. herşeyi yapan mucit
free-for-all n. tartışma
free-for all n. meydan kavgası
free-for-all n. herkese açık yarışma
cure-all n. her derde deva
hold-all n. çuval
do-all n. uşak
know-all n. bilgiç
catch-all n. malzeme torbası
save-all n. atık-önleyici
all-hallows n. cadılar bayramı
all saints' day n. azizler yortusu
all these developments n. tüm bu gelişmeler
all sorts n. her çeşit
primate of all england n. canterbury başpiskoposu
all or none concept n. her şey veya hiçbir şey kavramı
all day daycare n. gün boyu bakım
all creatures n. tüm canlılar
revenues from all kinds of pari-mutuals n. müşterek bahis gelirleri
all one's savings n. tüm birikimini
all-time best n. gelmiş geçmiş en iyi
a cure-all n. her derde deva
dear all n. değerli arkadaşlar
all times n. tüm zamanlar
a man for all seasons n. her devrin adamı
dear all n. sayın arkadaşlar
all things n. tüm şeyler
spend-all n. tutumsuz
spend-all n. müsrif
spend-all n. mirasyedi
spend-all n. çultutmaz
spend-all n. savurgan
people from all strata n. her kesimden insanlar
all-out slaughter n. kitlesel katliam
all-out slaughter n. kitlesel kıyım
all the points n. bütün noktalar
all the points n. tüm noktalar
all kinds of measures n. her türlü önlem
all kinds of goods n. her türlü mal
all kinds of risks n. her türlü risk
all the time of the world n. dünyanın bütün zamanı
all branches of science n. tüm bilim dalları
all discussions/talks n. tüm görüşmeler
most popular jukebox model of all time n. tüm zamanların en çok tutulan müzik kutusu
one's all acts of vigilantism n. kural tanımaz tüm davranışları
all the trimmings n. tüm aksesuarlar
a catch-all term n. kapsamlı/kapsayıcı terim
all living creatures n. tüm yaşayan canlılar
all living creatures n. tüm canlılar
all units n. bütün birimler
all units n. tüm birimler
all the words in english n. ingilizce'deki bütün kelimeler
all fools' day n. 1 nisan şaka günü
all the pieces of the puzzle n. bulmacanın tüm parçaları
all the children in the world n. dünyadaki bütün çocuklar
all skin and bones n. bir deri bir kemik
all time high n. en yüksek seviye
all time low n. en düşük seviye
all seasons n. bütün mevsimler
all seasons n. tüm mevsimler
people of all ages n. her yaştan insan
all hands n. takım itfaiye çıkışı
all-seeing eye of god n. tanrının her şeyi gören gözü
people from all social strata n. toplumun tüm katmanlarından insanlar
all sections n. her kesim
all sections n. tüm kesimler
all walks (of life) n. tüm kesimler
all segments n. tüm kesimler
all segments n. her kesim
all walks (of life) n. her kesim
all fruits n. tüm meyveler
all-night party n. tüm gece süren parti
all the people n. bütün insanlar
all the people n. tüm insanlar
all people n. tüm insanlar
all people n. bütün insanlar
all the questions we asked n. sorduğumuz tüm sorular
all the questions we asked n. sorduğumuz bütün sorular
so say we all n. battlestar galactica evreninde amin
all hallow's eve n. azizler günü'nün arifesi
all-out attack n. topyekün saldırı
all students n. tüm öğrenciler
all that remains n. geriye kalan tek şey
all friends n. tüm arkadaşlar
win-at-all-costs attitude n. ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
people of all ages n. her yaştan insanlar
that's all for now (tafn) n. şimdilik bu kadar (kısaltma)
catch-all n. çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış şey
catch-all n. öteberi çantası
ty-all [obsolete] n. bağ
ty-all [obsolete] n. ip
all a case n. ilgilenmeye değmeyen sorun
all nighter n. tüm gece süren proje
all nighter n. tüm gece süren etkinlik
all-day sucker n. lolipop
all-dayer n. tüm gün süren etkinlik
all-court press n. büyük çaba
all fives n. bir tür domino oyunu
all hands n. aynı amacı taşıyan herkes
all kinds n. her çeşit
all kinds n. her tip
all-nighter n. bütün gece süren şey
all-overs [dialect] n. kıpırtı
all-overs [dialect] n. kaşıntı
all saints' summer n. pastırma yazı
all-sliming n. göz büyüklüğü 200 olan bir elekten geçecek kadar ince öğütme
all threes n. üçün katlarının sayıldığı bir tür oyun
all-timer [us] n. olağanüstü kimse
all-timer [us] n. her şeyde en iyi olan kimse
know-all n. ukala
know-it-all n. bilgiç
know-all n. bilgiç
jack-at-all-trades n. elinden her iş gelen kimse
jack-at-all-trades n. her işten anlayan kimse
uptails all n. eğlence düşkünü kimse
uptails all n. zevk ve sefaya düşkün tip
uptails all n. gürültücü kimse
uptails all n. şamatacı kimse
uptails all n. eğlenti
uptails all n. şenlik
uptails all n. eğlence
uptails all n. keşmekeş
maid of all work n. her işi yapan kimse
maid of all work n. her işi yapan şey
maid-of-all-work n. tüm evin işini yapan temizlikçi
maid-of-all-work n. her işi yapan kimse
maid-of-all-work n. her işi yapan şey
heal all n. her derde deva
save-all n. bir tür mumluk
save-all n. şamdan
save-all [dialect] n. paragöz kimse
save-all [dialect] n. cimri kimse
save-all [dialect] n. kumbara
save-all [dialect] n. iş tulumu
save-all [dialect] n. tulum
save-all [dialect] n. önlük
do-all [obsolete] n. kahya
do-all [obsolete] n. genel müdür
give up all worldly things v. dünyadan elini eteğini çekmek
be all eyes v. gözünü dört açmak
sell all one has v. satıp savmak
be all ears v. kulak kesilmek
exert all one's strength v. kıçını yırtmak
be all right v. zarara uğramamış olmak
be all smiles v. ağzı dört köşe olmak
beat all hollow v. yenmek
be all right v. iyi olmak
go all the way v. her naneyi yemek
be all in a fluster v. çırpınmak
go all the way with v. birinin tüm isteklerini yerine getirmek
become all nerves v. sinir kesilmek
be up all night v. sabahlamak
go all the way with v. tamamıyla hemfikir olmak
put all the cards on the table v. düşüncelerini açıkça söylemek
sit up all night v. sabahı etmek
be all ears v. can kulağı ile dinlemek
go all shades of red v. renkten renge girmek
lose one's all v. varını yoğunu kaybetmek
draw all attention towards oneself v. tüm dikkatleri üzerine çekmek
cut across all boundaries v. sınır tanımamak
fall on all fours v. dört ayak üzerine düşmek
shout all at once v. bağrışmak
be all keyed up v. endişe içinde olmak
be all right v. fena olmamak
go hot all over v. ateş basmak
all greek to v. bir konuya fransız kalmak
make all sorts of excuses v. bin dereden su getirmek
free for all v. herkese açık yarışma
pull out all the stops v. elinden geleni yapmak
be all skin and bones v. kaburgaları çıkmak
go to all lengths v. her çareye başvurmak
know all the answers v. ukalalık etmek
beat somebody all to pieces v. pöstekisini sermek
stay awake all night v. sabahı bulmak
go to all lengths v. her çareyi kullanmak
pull out all the stops v. var gücüyle çalışmak
be left all by oneself v. ortalıkta kalmak
stake all one's money on one gamble v. rest çekmek
be on all fours v. domalmak
sit up all night v. sabahı bulmak
be all keyed up v. çok heyecanlı olmak
go all the way with v. sevişmek
be all ears v. dikkat kesilmek
be all square on the accounts v. alıp vereceği olmamak
crawl on all fours v. emeklemek
give one's all v. gayret göstermek
be all skin and bone v. kemikleri sayılmak
stay awake all night v. sabahı etmek
be all of a tremble v. zangır zangır titremek
go the way of all flesh v. ölmek
be all right v. uygun olmak
go all the way v. son haddine varmak
lose all sense of shame v. ar damarı çatlamak
sit up all night v. sabahlamak
be all ears v. dikkatle dinlemek
settle once and for all v. kesip atmak
let it all hang out v. gevşemek
let it all hang out v. rahatlamak
let it all hang out v. kendini koyvermek
let it all hang out v. koyvermek
let it all hang out v. boşlamak
be all alone v. yapayalnız olmak
do something all over again v. baştan almak (işi/konuyu)
go all out v. canını dişine takmak
give it one's all v. canını dişine takmak
put all of one's efforts in a job v. canla başla çalışmak
behave like a know it all v. hariçten gazel okumak
do all one can do v. elinden geleni yapmak
investigate all the characteristics of someone (or some subject) v. ıcığını cıcığını sormak
for all hell break loose v. kıyamet kopmak
make all kinds of excuses v. kırk dereden su getirmek
go all shades of purple v. renkten renge girmek
keep abreast of all the latest developments v. gelişmeleri takip etmek
be all up v. hapı yutmak
be all up v. ayvayı yemek
be all important v. hayati önem taşımak
be all important v. hayati önemde olmak
be all at sea v. şaşırmak
be all skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be all skin and bones v. kadidi çıkmak
be all at sea v. afallamak
be all-important v. hayati önem taşımak
be all-important v. hayati önemde olmak
be all for v. -i candan desteklemek
be all broken up over v. -den çok üzgün olmak
be all for v. -e taraftar olmak
pull an all-nighter v. bütün gece çalışmak
reach an all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
be all together v. bir arada bulunmak
let it all hang out v. kafa dağıtmak
death (be) all around v. ölüm kol gezmek
clean out all the drawers v. tüm çekmeceleri boşaltmak
be all beat up v. yorgun olmak
be all beat up v. bitip tükenmek
be all beat up v. çok yorulmak
could not be saved despite all medical efforts v. yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak
could not be saved despite all the efforts deployed by v. yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak
lose all trace of v. izini kaybetmek
stay up all night v. sabahı etmek
stay up all night v. sabahlamak
stay up all night v. sabahı bulmak
despite all efforts can not be saved v. tüm çabalara rağmen kurtarılamamak
stay up all night v. bütün gece uyumamak
stay up all night v. bütün gece ayakta kalmak
be at all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyretmek
reach all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
meet all the required standards v. istenen standartlara sahip olmak
start all over again v. sil baştan yapmak
discuss thoroughly (all aspects of) v. tüm boyutlarıyla tartışmak
sever all ties with v. bağını koparmak
sever all ties with v. bağlarını koparmak
sever all ties with v. bağı kopmak
carry all kinds of germs v. her türlü mikrobu taşımak
take all kinds of measures v. her türlü önlemi almak
pee all the time v. sürekli işemek
go off in all these other directions v. bambaşka yönlere gitmek
close all the way v. tam kapanmak
issue an all-points bulletin v. arama emri çıkarmak
go to all the trouble v. zahmete katlanmak
spend all of one’s money on drugs v. tüm parasını uyuşturucuya harcamak
get beat up all the time v. sürekli dayak yemek
be all of one mind about v. hemfikir olmak
be all of one mind about v. aynı fikirde olmak
lose all one’s money v. tüm parasını kaybetmek
not stop ringing all weekend v. (telefon) bütün hafta sonu susmak bilmemek
howl all night long v. (köpek) bütün gece ulumak
be all set to tell something v. kendini bir şey söylemeye hazırlamak
have all the makings of a first-class scandal v. tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
regret having come (at all/in the first place) v. geldiğine geleceğine pişman olmak
have all sizes and colors in stock v. stokunda tüm ebatlarından/boylarından ve renklerinden bulunmak
extend all the way to v. -e kadar ulaşmak
put an end to all the madness v. tüm bu çılgınlığa bir son vermek
wake up all bruised up v. yara bere içerisinde uyanmak
make friends with all the people he/she work with v. (birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek
sleep all day v. tüm gün uyumak
work all night v. tüm gece çalışmak
not to say anything at all v. ağzını açmamak
not to say anything at all v. bir kelime etmemek
exceed all expectations v. tüm beklentileri aşmak
puke all over the carpets v. halılara kusmak
be at an all-time low v. en düşük seviyesinde olmak
look at all possibilities v. tüm olasılıklara bakmak
get all the permits v. tüm izinleri almak
give all her love to her child v. tüm sevgisini çocuğuna vermek
examine all parts of something v. derinlemesine incelemek
deserve all of the credit v. her türlü övgüyü hak etmek
tell all v. her şeyi anlatmak
be all/completely alone (in the world) v. kimi kimsesi olmamak
make all the arrangements v. tüm ayarlamaları yapmak
be all over the news v. tüm haberlerde olmak
become all attention v. pürdikkat kesilmek
be on the computer all day v. bütün gün bilgisayar/bilgisayarın başında olmak
be on the computer all day v. bütün gün bilgisayarda olmak
be on the computer all day v. bütün gün bilgisayarda takılmak
be found guilty on all charges v. tüm suçlamalardan suçlu bulunmak
sit at home all day v. bütün gün evde oturmak
spend all year v. tüm yılı harcamak
have all facilities available v. her türlü imkana sahip olmak
can't help speaking highly of something/someone all the time v. anlata anlata bitirememek
say all in v. rest çekmek/demek (pokerde)
be known all over the world v. bütün dünyada bilinmek
all but certain v. hemen hemen emin olmak
exhaust all possibilities v. bütün imkanları tüketmek
shake all over v. tir tir titremek
shake all over v. tüm vücudu titremek
support someone in all aspects of something v. birisine bir şeyin her alanında destek olmak
support someone in all aspects of something v. birisine bir şeyin her alanında yardım etmek
become rich all at once v. köşeyi dönmek
tick all the boxes v. her şartı sağlamak
beyond all bearing adj. katlanılmaz
all in bits adj. paramparça
all mixed up adj. karmakarışık
all of adj. en aşağı
all in adj. her şey dahil
all out adj. yorgun
all over adj. bitmiş
all over adj. bitik
all powerful adj. mutlak güce sahip
all in adj. turşu gibi
all alone adj. yapayalnız
of all sizes adj. küçüklü büyüklü
for all the world like adj. tıpatıp aynı
all of adj. olanca
all in adj. çok yorgun
all powerful adj. çok güçlü
once and for all adj. ilk ve son olarak
all around adj. her yer
out of all proportion adj. tamamiyle nisbetsiz
all in adj. yorgun
all mixed up adj. karman çorman
all knowing adj. herşeyi bilen
all of a size adj. hepsi aynı büyüklükte
beyond all bear adj. dayanılmaz
all around adj. dört taraftan
all of a piece adj. aynı
all in adj. bitkin
out of all proportion adj. nisbetsiz
beyond all bearing adj. dayanılmaz
beyond all bearing adj. çekilmez
all white adj. apak
all mixed up adj. allak bullak
all sorts of adj. türlü türlü
all in pieces adj. paramparça
beyond all bear adj. katlanılmaz
all wool adj. tamamen yünlü
all metal adj. komple metal
all out adj. bitkin
all of adj. hepsi
all manner of adj. her çeşit
sick of it all adj. sıtkı sıyrılmış
all wood adj. komple ahşap
black and blue all over adj. mosmor
all alone adj. kimsesiz
all agog adj. can atan
all of a piece adj. aynı tür
all the adj. bütün
all weather adj. her havaya elverişli
all inclusive adj. her şey dahil
all purpose adj. her amaca uygun
all kinds of adj. her türlü
almost all adj. tamamına yakın
all time favorite adj. tüm zamanların en iyi
all time favourite adj. tüm zamanların en iyi
all time favourite adj. tüm zamanların en ünlü
all time favorite adj. tüm zamanların en ünlü
free from all defects adj. kusursuz
all-out adj. tam
all-wool adj. tamamen yünlü
all-round adj. her sahada mükemmel olan
all-purpose adj. pek çok işe yarayan
all-knowing adj. alim
all-inclusive adj. sadece seyahat ve konaklamadan fazlasını içeren tatil paketi
all-inclusive adj. her şeyi kapsayan
all-purpose adj. çok maksatlı
all-round adj. çok yönlü
all-embracing adj. her şeyi saran
all-purpose adj. universal
all-around adj. pek çok yeteneği olan
all-weather adj. her havaya elverişli
all-purpose adj. çok kullanışlı
all-wood adj. komple ağaç
all-inclusive adj. geniş kapsamlı
all-around adj. mükemmel
all-night adj. bütün gece süren (bir olay)
all-purpose adj. kullanışlı
all-wood adj. tümüyle ahşap
all-time adj. başlangıçtan şimdiye kadar
all-purpose adj. çok yönlü
all-important adj. çok önemli
all-around adj. her alanda başarılı
all-seeing adj. her şeyi gören
all-out adj. bütün
all-duty adj. çok amaçlı
all-terrain adj. her arazide gidebilen
one-size-fits-all adj. herkese uyan
all-knowing adj. her şeyi bilen
all-knowing adj. bilmiş
all manner of adj. her türlü
spread all through with adj. dolu
spread all through with adj. ile dolu
of all ages adj. genci yaşlısı
of all ages adj. her yaştan
of all ages adj. küçüklü büyüklü
all sorts of adj. her tür
all sorts of adj. her nevi
all kinds of adj. her tür
all kinds of adj. her nevi
all types of adj. her tür
all types of adj. her nevi
all sorts of adj. binbir çeşit
of all ages adj. her yaşta
of all sizes adj. bütün boyutlardaki
all-singing adj. teknoloji harikası
all-dancing adj. teknoloji harikası
different in all aspects adj. her yönüyle farklı
like all girls adj. bütün kızlar gibi
all in one package adj. hepsi tek pakette
all-male adj. tamamı erkeklerden oluşan