belly - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

belly

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "belly" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 42 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
belly n. karın
belly n. göbek
General
belly n. rahim
belly n. iştah
belly n. mide
belly n. ahenk tahtası
belly n. böğür
belly n. karnı
belly n. telli çalgının ön kısmı
belly n. şişkinlik
belly n. bir şeyin şişkin bölümü
belly n. bir şeyin merkezi
belly n. çıkıntılı yüzey
belly n. şişik yüzey
belly n. kabarık yüzey
belly n. belirgin çıkıntı oluşturan kısım
belly n. ön kısım
belly n. iç kısım
belly n. alt kısım
belly v. yakınmak
belly v. şikayet etmek
belly v. şişmek
belly v. göbeği önde yürümek
belly v. çıkıntı yaptırmak
belly v. şişirmek
belly v. doldurmak
Colloquial
belly n. içgüdü
Technical
belly n. göbek
belly n. yüksek fırının çapının en geniş kısmı
Textile
belly n. giysinin karın bölümü
Construction
belly n. taze betonun dikey yüzeyindeki çıkıntı
Woodworking
belly n. kavisli kerestenin iç kısmı
Aeronautic
belly n. uçak gövdesinin alt kısmı
belly v. (uçak) iniş takımı kullanmadan indirmek
Marine
belly n. yelkenin rüzgarla dolunca şişen bölümü
Anatomy
belly n. kasın şişik orta bölümü
Printing
belly n. tipo baskı makinesinde çentikli bir parça
Gastronomy
belly n. bel
Military
belly v. (askeri tankın) lastik dişlerini kaldırmak
Sport
belly n. yayın dışbükey iç kısmı
Music
belly n. piyanonun ses tablası
Slang
belly n. (mide) ambar

Sens de "belly" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 260 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
belly dancer n. dansöz
General
belly dance music n. oyun havası
belly tank n. gövde deposu
belly dancer n. oryantal dansöz
belly dancing n. oryantal dans
belly button n. göbek
belly dancer n. rakkase
belly dance n. oryantal dans
belly dancing n. göbek atma
belly dancer n. dansöz
politics of the belly n. karın doyurma siyaseti
belly dance n. göbek dansı
belly-button n. göbek deliği
belly-dance n. göbek dansı
belly-dance music n. göbek havası
bulging belly n. sarkan göbek
drooping belly n. sarkan göbek
hanging belly n. sarkan göbek
beer belly n. bira göbeği
belly laugh n. içten (bir) kahkaha
the soft belly n. yumuşak karın
belly button fluff n. göbek deliği pamuğu
belly button fluff n. göbek pamuğu
belly button lint n. göbek pamuğu
belly button lint n. göbek deliği pamuğu
belly bag (us) n. bel çantası
belly landing n. gövde üstü suya iniş
belly button n. göbek deliği
belly flop n. karın üstü dalış
belly button lint n. göbek deliğinde biriken pamuk
belly button fluff n. göbek deliğinde biriken pamuk
belly strap n. göbek kayışı
belly flop n. fiyasko
belly flopper n. (su, kızak) karın üstü atlama
belly flopper n. fiyasko
belly laugh n. gülmekten bayıltan espri
belly pack n. bel çantası
gor-belly n. dışarı fırlamış göbek
gor-belly n. koca göbekli kimse
belly button band n. göbek bağı düşene kadar bebeğin karnına sarılan kuşak
pot belly n. şiş göbek
pot belly n. şişkin karın
pot belly n. bira göbeği
pot-belly n. şiş göbek
pot-belly n. şişkin karın
pot-belly n. bira göbeği
belly rib n. karın kaburgası
belly ribs n. karın kaburgaları
pregnancy belly n. hamile göbeği
pregnancy belly n. hamilelik göbeği
do belly dance v. raksetmek
belly up v. iflas etmek
dance the belly dance v. göbek atmak
go belly up v. iflas etmek
belly up v. ölmek
belly up v. batmak
go belly up v. ölmek
belly dance v. göbek atmak
(one's belly) hang over one's trousers v. göbeği pantolonundan sarkmak
draw in one's belly v. göbeğini içine çekmek
suck the belly in v. göbeğini çekmek
pull one's belly in v. göbeğini içine çekmek
pull one's belly in v. göbeğini çekmek
suck the belly in v. göbeğini içine çekmek
draw in one's belly v. göbeğini çekmek
burn belly fat v. göbek eritmek
burn one's belly fat v. göbeğini eritmek
lose belly fat v. göbek eritmek
lose one's belly fat v. göbeğini eritmek
have a belly v. göbeği olmak
belly flop v. büyük ve utandırıcı bir hata yapmak
belly flop v. karın üstü atlamak
belly-flop v. karın üstü atlamak
belly-flop v. suya karın üstü atlamak
belly flop v. eline yüzüne bulaştırmak
belly-flop v. eline yüzüne bulaştırmak
belly flop v. başarısızlığıyla kepaze olmak
belly-flop v. başarısızlığıyla kepaze olmak
belly-like adj. göbeğe benzeyen
belly-pinched adj. açlıktan karnı içine çökmüş
belly flop adv. karın üstü
Phrasals
belly out v. şişmek
belly up to (something) v. (bir şeye) doğru yürümek
belly up to (something) v. (bir şeye) yaklaşmak
belly up to (something) v. (bir şeye) doğru ilerlemek
belly up to (something) v. (bir şeye) yanaşmak
belly up (to something) v. (bir şeye) yanaşmak
belly up v. yaklaşmak
belly up v. yaltaklanmak
belly up v. -e ilerlemek
belly up v. '-e yürümek
belly up v. '-e yanaşmak
belly up (to something) v. bara yaklaşmak
belly up (to something) v. bara dayanmak
belly up (to something) v. bara yanaşmak
Proverb
growing youth has a wolf in his belly v. gençler çabuk acıkır
growing youth has a wolf in his belly v. gelişme çağında olan gençler doymak bilmez
a growing youth has a wolf in his belly gençler çabuk acıkır
what goes over the devil's back comes under his belly ne ekersen onu biçersin
what goes over the devil's back comes under his belly eden bulur
what goes over the devil's back comes under his belly inleyen ölür
what goes over the devil's back comes under his belly etme bulursun
what goes over the devil's back comes under his belly inleme ölürsün
what goes over the devil's back comes under his belly iyilik eden iyilik bulur kötülük eden kötülük bulur
what goes over the devil's back comes under his belly kim ne ederse kendine eder
what goes over the devil's back comes under his belly alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste
a growing youth has a wolf in his belly gelişme çağında olan gençler doymak bilmez
a hungry belly has no ears aç ayı oynamaz
a hungry belly has no ears açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz
a hungry belly has no ears açken insanın kafası çalışmaz
a hungry belly has no ears açken insanın kafasına bir şey girmez
a hungry belly has no ears açken insan konsantre olamaz
Colloquial
belly fiddle n. gitar
belly fiddle n. gitar için kullanılan bir söz
beer belly n. bira göbeği
yellow-belly n. ingiltere'de copthorne'daki west sussex'in yerlisi olan kimse
be shot in the belly v. karnından vurulmak
go belly-up v. iflas etmek
go belly-up v. ölmek
go belly-up v. çuvallamak
go belly-up v. başarısız olmak
go belly-up v. nalları dikmek
go belly-up v. mortu çekmek
go belly-up v. (iş) batmak
belly up adj. sarhoş
belly up adv. geçersiz
belly up adv. feshedilmiş
Idioms
a belly laugh n. kahkaha
belly laugh n. yüksek sesle atılan kahkaha
belly laugh n. derinden/içten gelen bir kahkaha
fire in one's belly n. tutku
fire in one's belly n. kararlılık
fire in one's belly n. azim
fire in the belly n. tutku
fire in the belly n. kararlılık
fire in the belly n. azim
belly up to the bar v. yavaş yavaş (bir yere) yaklaşmak
belly up to the bar v. kalabalığı yara yara ilerlemek
belly up to the bar v. omuz vura vura kalabalığın içinde ilerlemek
belly up to the bar v. bir sorumluluğu/zorlu bir görevi üstlenmek
have fire in the belly v. bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
have fire in the belly v. bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
have fire in one's belly v. bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
have fire in one's belly v. bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
have fire in one's belly v. çok azimli olmak
have fire in the belly v. çok azimli olmak
have a yellow belly v. çok korkak olmak
go belly up v. çuvallamak
have a yellow belly v. gölgesinden bile korkmak
have a yellow belly v. korkak olmak
air one's belly v. kusmak
have a yellow belly v. ödlek olmak
somebody's eyes are bigger than their belly v. (özellikle bir yemek siparişi verirken) açgözlülük yapmak/etmek
air belly v. kusmak
air belly v. kusmak
about to go belly up expr. iflas etmek üzere
somebody's eyes are bigger than their belly expr. karnı doysa da gözü doymayan
a full belly and a happy heart expr. karnı tok sırtı pek
(one's) eyes are bigger than (one's) belly expr. (birinin) gözü doymuyor
(one's) eyes are bigger than (one's) belly expr. (biri) aç gözlü
(one's) eyes are bigger than (one's) belly expr. (biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek alıyor/almış
the eye is bigger than the belly expr. gözü doymaz
the eye is bigger than the belly expr. gözü doymamış
the eye is bigger than the belly expr. açgözlülük etmiş
the eye is bigger than the belly expr. yiyebileceğinden fazlasını alır/almış
Speaking
have eyes bigger than one's belly expr. boşan da semerini ye
your eyes are bigger than your belly expr. boşan da semerini ye
you have bigger eyes than your belly expr. boşan da semerini ye
Technical
belly landing n. gövde üzerine iniş
belly landing n. iniş takımlarını kullanmayarak gövde üzerine iniş
belly landing n. iniş takımlarını kullanmayarak yapılan iniş
belly fairing n. koltuk kaportası
belly fairing n. koltuk gövde altı kaportası
Textile
belly band n. bel kuşağı
belly shirt n. göbeği açık t-shirt
belly shirt n. göbeği açık tişört
belly dart n. karın pensi abdominal dart
belly dart n. karın pensi
belly [australia] n. koyunun karnındaki yün
Automotive
belly pan n. alt koruma paneli
Transportation
belly cargo n. bir uçağın gövdesinin altında ya da geminin iç tarafında istiflenen kargo
Aeronautic
belly landing n. gövde üzerine iniş
belly landing n. gövde üstü iniş
belly tank n. gövde deposu
belly tank n. havada atılabilir benzin deposu
belly landing n. iniş tertibatı kullanmayarak iniş
belly flop n. (uçak) iniş takımı kullanmadan inme
belly-land v. (uçak) iniş takımı kullanmadan indirmek
Marine
stay belly n. larmo astarı
leech belly n. salaburun astarı
belly for halliard of a flag n. uçkurluk
Medical
bulging belly button n. dışarıya çıkık göbek deliği
belly-pipe n. karın borusu
Parasitology
belly worm n. bağırsak solucanı
belly worm n. mide kurdu
Gastronomy
pork belly n. domuzun karnından kesilmiş et
pork belly n. domuz göbeği
sow belly n. bir dilim domuz eti
sow belly n. domuz pastırması
Marine Biology
velvet belly lantern shark n. mahmuzlu köpekbalığı
yellow-belly [australia] n. avustralya'ya özgü altın ya da parlak sarı renkli yenebilir bir balık
silver belly [new zealand] n. tatlı suda yaşayan yılan balığı
Botanic
yellow belly [dialect] n. lincolnshire'a özgü bir bitki
Breeding
belly fretting n. atın karnının eyere sürtünmesi
belly [australia] v. kırkmadan önce (koyunun) karnındaki yünü kesmek
History
belly doublet n. on altıncı yüzyıla ait göbeği kapatan bir tür ceket
Sport
belly grind n. kalça dönüşü
belly whop n. suya karın üstü atlama
belly whopper n. suya karın üstü atlama
Basketball
belly up n. yakın savunma yapma
Archaic
belly-god n. obur kimse
belly-god n. midesine düşkün kimse
Reptiles
blue-belly n. batı çit kertenkelesi
Slang
basra belly n. ishal
basra belly n. diyare
basra belly n. cır cır
basra belly n. amel
basra belly n. motoru bozma
basra belly n. az gelişmiş ülkelere giden turistlerin bağırsaklarının bozulması
blue belly n. hapishane memuru
yellow belly n. korkak
yellow belly n. ödlek
yellow belly n. tabansız
yellow belly n. tırsık
yellow belly n. tırsak
basra belly n. cır cır
basra belly n. motoru bozma
basra belly n. ishal
basra belly n. turistlerin gıda zehirlenmesinden dolayı yaşadıkları ishal
yellow-belly n. omurgasız kimse
yellow-belly n. korkak kimse
yellow-belly n. ödlek kimse
yellow-belly n. tabansız kimse
go belly up v. başarısız olmak
turn belly up v. başarısız olmak
go belly up v. iflas etmek
air one's belly v. kusmak
turn belly up v. mortu çekmek
turn belly up v. nalları dikmek
go belly up v. ölmek
go belly up v. nalları dikmek
turn belly up v. ölmek
go belly up v. mortu çekmek
belly up v. sarhoş olmak
go belly up v. (iş) batmak
belly flop v. sıçıp batırmak
swill-belly [obsolete] adj. alkolik
swill-belly [obsolete] adj. ayyaş
swill-belly [obsolete] adj. içkici
in the belly of the beast expr. cezaevinde
in the belly of the beast expr. hapiste
in the belly of the beast expr. sistem tarafından hapsedilmiş
British Slang
yellow belly n. lincolnshire'lı kimse
delhi belly n. midenin kötü biçimde bozulması
delhi belly n. şiddetli karın ağrısı
belly timber n. yiyecek
belly-up adj. batmış
belly-up adj. iflas etmiş
belly-up adj. ölmüş
Star Wars
porkins belly run n. porkins kaçışı