constraint - Turc Anglais Dictionnaire

constraint

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "constraint" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 40 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
constraint n. kısıtlama
There are a number of constraints and there are many elections.
Bir dizi kısıtlama ve çok sayıda seçim var.

More Sentences
constraint n. baskı
She signed the affidavit, but only under constraint.
Yeminli ifadeyi imzalamıştı, ama ancak baskı altındayken.

More Sentences
General
constraint n. sınırlama
The constraint of the 3% threshold for national budget deficits must be respected.
Ulusal bütçe açıkları için %3'lük eşik sınırlamasına riayet edilmelidir.

More Sentences
constraint n. sıkıntı
Our main constraint is the lack of resources.
Başlıca sıkıntımız kaynak yetersizliği.

More Sentences
constraint n. kısıtlama
Previously, financial market worries have been a serious constraint on governments.
Daha önce mali piyasa endişeleri hükümetler üzerinde ciddi bir kısıtlama olmuştur.

More Sentences
constraint n. baskı
There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was.
Odada bir baskı hissi vardı; hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret edemedi.

More Sentences
constraint n. kısıt
Previously, financial market worries have been a serious constraint on governments.
Önceleri mali piyasa endişeleri hükümetler üzerinde ciddi bir kısıt oluşturuyordu.

More Sentences
constraint v. kısıtlamak
Having said that, I cannot prevent myself from thinking that we placed these constraints on ourselves.
Bununla birlikte, bu kısıtlamaları kendi kendimize koyduğumuzu düşünmekten kendimi alamıyorum.

More Sentences
Computer
constraint n. kısıtlama
Europe is a contract, not a constraint.
Avrupa bir sözleşmedir, kısıtlama değil.

More Sentences
Military
constraint n. kısıtlama
I also respect the legal constraints that the EC Treaty imposes on us in this area.
AT Antlaşmasının bu alanda bize getirdiği yasal kısıtlamalara da saygı duyuyorum.

More Sentences
General
constraint n. tahdit
constraint n. icbar
constraint n. kendini tutma
constraint n. zor
constraint n. alıkoyma
constraint n. çekinme
constraint n. cebir
constraint n. zorlama
constraint n. koşul
constraint n. tehdit
constraint n. kısıtlılık
constraint v. kısıtlama getirmek
Trade/Economic
constraint n. baskı
constraint n. sınırlılık
constraint n. zorlama
Law
constraint n. icbar etme
constraint n. manevi zorlama
constraint n. men etme
constraint n. özgürlüğün kısıtlanması
constraint n. tahdit
constraint n. zorlama
constraint adj. cebir
Technical
constraint n. kristal iyonunun birim yer değiştirme başına sahip olduğu düzeltici kuvveti
Computer
constraint n. kısıt
Statistics
constraint n. kısıt
Linguistics
constraint n. sınırlama
constraint n. dilbilgisi kuralının uygulanmasının kısıtlanması
constraint n. dilsel yapının oluşumunun kısıtlanması
Geology
constraint n. kısıtlayıcı
Military
constraint n. tahdit

Sens de "constraint" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 39 résultat(s)

Anglais Turc
General
social constraint n. toplumsal zorlama
economic constraint n. ekonomik kısıtlama
equality constraint n. eşitlik kısıtı
time constraint n. zaman kısıtı
place constraint v. sınır koymak
without constraint adv. serbestçe
by constraint adv. cebren
Phrases
by constraint expr. zorla
Trade/Economic
economic constraint n. ekonomik kısıtlama
fiscal constraint n. mali kısıt
fiscal constraint n. mali zorlanma
linear constraint n. doğrusal yan koşul
budget constraint n. bütçe sınırlaması
financial constraint n. mali kısıtlama
balance sheet constraint n. bilanço kısıtlaması
borrowing constraint n. borçlanma sınırı
economic constraint n. iktisadi kısıtlama
wealth budget constraint n. servet bütçe kısıtı
budget constraint n. bütçe tahdidi
budgetary constraint n. bütçesel kısıtlandırma
budgetary constraint n. bütçesel sınırlama
Law
time constraint n. zaman kısıtlaması
Technical
smoothness constraint n. düzlük kısıtı
binding constraint n. etkin kısıtlayıcı
redundant constraint n. artık kısıt
system constraint n. dizge daralımı
Computer
constraint set n. kısıt kümesi
equality constraint n. eşitlik kısıtı
inequality constraint n. eşitsizlik kısıtı
redundant constraint n. artık kısıt
constraint sets n. sınırlama kümeleri
Informatics
temporal constraint n. zaman kısıdı
redundant constraint n. artık kısıt
Aeronautic
constraint point n. zorunlu nokta
Medical
constraint-induced movement therapy n. zorunlu hareket tedavisi
Statistics
chance constraint n. şans kısıtı
linear constraint n. doğrusal yan şart
linear constraint n. doğrusal kısıt
Geology
boundary constraint n. sınır kısıtlaması