|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
| General |
|
| 1 |
General |
geçmişte kalan |
bygone adj.
|
|
Let's let bygones be bygones.
Bırak geçmişte kalsın.
More Sentences
|
| 2 |
General |
geçmişte kalan |
past adj.
|
|
Yet a nation is not simply past history.
Yine de bir ulus sadece geçmişte kalmış değildir.
More Sentences
|
| 3 |
General |
geçmişte var olmuş |
historic adj.
|
|
The oil price exceeded historic levels.
Petrol fiyatı geçmişte var olmuş seviyelerin üzerine çıktı.
More Sentences
|
| Proverb |
|
| 4 |
Proverb |
geçmiş geçmişte kaldı |
bygones are bygones
|
|
Let's let bygones be bygones.
Bırakalım geçmiş geçmişte kalsın.
More Sentences
|
| General |
|
| 5 |
General |
geçmişte önemli veya ünlü oluşundan dolayı ilgi çekici kabul edilen atraksiyon |
historical attraction n.
|
|
| 6 |
General |
geçmişte çalışılan işler listesi |
employment history n.
|
|
| 7 |
General |
bir insanın geçmişte yaşadığı parlak günler |
glory of n.
|
|
| 8 |
General |
geçmişte hastalıkları iyileştirdiğine inanılan iksir |
catholicon n.
|
|
| 9 |
General |
geçmişte kalan bir hatıra |
a distant memory n.
|
|
| 10 |
General |
geçmişte bir zaman |
a time in the past n.
|
|
| 11 |
General |
geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimleri hatırlatabilir (uyarısı) |
trigger warning n.
|
|
| 12 |
General |
geçmişte devam eden zaman |
past continuous tense n.
|
|
| 13 |
General |
yakın geçmişte olma |
recency n.
|
|
| 14 |
General |
geçmişte kalan şey |
backward n.
|
|
|
|
| 15 |
General |
geçmişte yaşanan değişikliklerin dünyanın yapısındaki yıkıcı afetlerden kaynaklandığına inanan kimse |
nonuniformist n.
|
|
| 16 |
General |
geçmişte yaşanan değişikliklerin dünyanın yapısındaki yıkıcı afetlerden kaynaklandığına inanan kimse |
nonuniformitarian n.
|
|
| 17 |
General |
(geçmişte) new york'ta yolsuzluk ve rüşvet ile bilinen bölge |
tenderloin [usa] n.
|
|
| 18 |
General |
geçmişte belirli bir zaman |
thenness n.
|
|
| 19 |
General |
geçmişte kadınların taktığı gevşek başörtü |
toy [scottish] n.
|
|
| 20 |
General |
geçmişte kullanılan, altlığının ortası yüksek olan fincan |
trembleuse cup n.
|
|
| 21 |
General |
(geçmişte) can kurtaran |
lineman [australia/new zealand] n.
|
|
| 22 |
General |
(okçuluk) dönerek hareket eden ve geçmişte arbalet ile kullanılan bir ok çeşidi |
vire n.
|
|
| 23 |
General |
uzak geçmişte gerçekleşen olayların tasavvuru |
retrovision n.
|
|
| 24 |
General |
geçmişte yaşamış kimse |
history n.
|
|
| 25 |
General |
geçmişte yaşananların baskıcı etkisi |
mortmain n.
|
|
| 26 |
General |
geçmişte yaşananların baskıcı etkisi |
dead hand of the past n.
|
|
| 27 |
General |
geçmişte bir geleneğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuş kimse |
forefather n.
|
|
| 28 |
General |
geçmişte bir geleneğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuş kadın |
foremother n.
|
|
| 29 |
General |
geçmişte kalma |
preteritness n.
|
|
| 30 |
General |
geçmişte kalma |
preteriteness n.
|
|
| 31 |
General |
(geçmişte soyluların yanında bulunan) hizmetkar |
page n.
|
|
| 32 |
General |
geçmişte yapılan ve gizli tutulan kariyer |
past n.
|
|
| 33 |
General |
geçmişte olma |
pastness n.
|
|
| 34 |
General |
geçmişte yapılan hataları unutamamak |
cry over spilled milk v.
|
|
| 35 |
General |
geçmişte kalmak |
linger v.
|
|
| 36 |
General |
götürmek (geçmişte bir zamana) |
take back to v.
|
|
| 37 |
General |
saptamak (silsileyi geçmişte belirli bir zamana kadar) |
trace to v.
|
|
| 38 |
General |
uzanmak (geçmişte belirli bir zamana kadar) |
trace to v.
|
|
| 39 |
General |
geçmişte kullanılmak |
be used in the past v.
|
|
| 40 |
General |
geçmişte hatalar yapmak |
make mistakes in the past v.
|
|
| 41 |
General |
geçmişte başına iş açmak |
bring a trouble in the past v.
|
|
| 42 |
General |
(geçmişte kalan bir şey için) kafa patlatmak |
retrospect v.
|
|
| 43 |
General |
geçmişte etki yaratmak |
retroact v.
|
|
| 44 |
General |
(geçmişte) yükselmek |
rose v.
|
|
| 45 |
General |
geçmişte geçmek |
set in the past v.
|
|
| 46 |
General |
geçmişte güneydoğu asya'da yer alan kuzey vietnam ülkesinde yaşayan, onun halkına veya kültürüne ait olan |
north vietnamese adj.
|
|
| 47 |
General |
hindistan'ın kuzeyinde yer alan (geçmişte nepaul olarak yazılan) nepal krallığı ile ilgili |
nepaulese adj.
|
|
| 48 |
General |
yakın geçmişte olan |
late adj.
|
|
| 49 |
General |
yakın geçmişte olan |
lower adj.
|
|
| 50 |
General |
geçmişte kullanılmış |
historical adj.
|
|
| 51 |
General |
geçmişte yaşamış |
historic adj.
|
|
| 52 |
General |
geçmişte kullanılmış |
historic adj.
|
|
| 53 |
General |
geçmişte yaşanan |
long-ago adj.
|
|
| 54 |
General |
geçmişte vuku bulan |
one-time adj.
|
|
|
|
| 55 |
General |
geçmişte kalmış |
foregone adj.
|
|
| 56 |
General |
geçmişte kalmış |
forepassed adj.
|
|
| 57 |
General |
geçmişte kalan |
forepast [obsolete] adj.
|
|
| 58 |
General |
geçmişte belirtilen bir zamanla çağdaş olan |
present adj.
|
|
| 59 |
General |
geçmişte hizmet eden |
past adj.
|
|
| 60 |
General |
çok yakın geçmişte |
more recently adv.
|
|
| 61 |
General |
yakın geçmişte |
recently adv.
|
|
| 62 |
General |
yakın geçmişte |
in more recent times adv.
|
|
| 63 |
General |
çok da uzak olmayan geçmişte |
in the not too distant past adv.
|
|
| 64 |
General |
çok uzak olmayan geçmişte |
in the not too distant past adv.
|
|
| 65 |
General |
yakın geçmişte |
most recently adv.
|
|
| 66 |
General |
yalnız son zamanlarda (çok yakın geçmişte olmaya başlayan şeyler için) |
only recently adv.
|
|
| 67 |
General |
uzak geçmişte |
long-ago adv.
|
|
| 68 |
General |
geçmişte belirsiz bir zamanda |
one-day adv.
|
|
| 69 |
General |
yakın geçmişte |
only adv.
|
|
| 70 |
General |
geçmişte meydana gelerek |
past adv.
|
|
| Phrasals |
|
| 71 |
Phrasals |
geçmişte olan şeyleri artık düşünmemek |
put behind v.
|
|
| 72 |
Phrasals |
geçmişte bir zamana götürmek |
carry someone back to some time v.
|
|
| 73 |
Phrasals |
geçmişte belli bir zamanı anımsamak |
flash back v.
|
|
| 74 |
Phrasals |
geçmişte kalmak |
lie behind someone or something v.
|
|
| 75 |
Phrasals |
geçmişte olmak |
lie behind someone or something v.
|
|
| Phrases |
|
| 76 |
Phrases |
eleştiri yönelten kişiyi geçmişte benzer bir şey yapmış olmakla suçlayarak kendini aklama çabası |
tu quoque n.
|
|
| 77 |
Phrases |
geçmişte olanlar geçmişte kaldı |
what is in the past is in the past expr.
|
|
| 78 |
Phrases |
geçmişte olduğu gibi |
as in the past expr.
|
|
| 79 |
Phrases |
geçmişte olduğu gibi |
as it was in the past expr.
|
|
| 80 |
Phrases |
geçmişte günümüze |
from past to present expr.
|
|
| Proverb |
|
| 81 |
Proverb |
bırak geçmişte kalsın |
let bygones be bygones
|
|
| 82 |
Proverb |
bırakalım geçmiş geçmişte kalsın |
let bygones be bygones
|
|
| 83 |
Proverb |
mucizeler çağı geçmişte kaldı |
the age of miracles is past
|
|
| 84 |
Proverb |
mucizeler geçmişte kaldı |
the age of miracles is past
|
|
| 85 |
Proverb |
geçmişte yapılan hatalar bir gün yine karşına çıkar |
old sins cast long shadows
|
|
| 86 |
Proverb |
geçmişte yapılan hataların gölgesi silinmez |
old sins cast long shadows
|
|
| Colloquial |
|
| 87 |
Colloquial |
geçmişte yaşamak |
live in the past v.
|
|
| 88 |
Colloquial |
çok uzak olmayan bir geçmişte |
not long ago expr.
|
|
| 89 |
Colloquial |
çok uzak bir geçmişte |
light years away expr.
|
|
| 90 |
Colloquial |
bırak geçmiş geçmişte kalsın |
let bygones be bygones expr.
|
|
| 91 |
Colloquial |
bırak geçmiş geçmişte kalsın |
let the past be the past expr.
|
|
| Idioms |
|
| 92 |
Idioms |
geçmişte populer olmuş ve halen daha dillerde olan şarkı |
a golden oldie n.
|
|
| 93 |
Idioms |
(geçmişte) olabilecek olanlar (ancak olmayanlar) |
might-have-beens n.
|
|
| 94 |
Idioms |
geçmişte yapmış olduğu hatalar yüzünden zor durumda olmak |
be (batting) on a sticky wicket v.
|
|
| 95 |
Idioms |
geçmişte bırakmak |
make a clean break v.
|
|
| 96 |
Idioms |
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek |
know something only too well v.
|
|
| 97 |
Idioms |
taş devrinde/geçmişte takılıp kalmak |
be trapped in a time warp v.
|
|
| 98 |
Idioms |
geçmişte belli bir zamanı canlandırmak |
push back the clock v.
|
|
| 99 |
Idioms |
geçmişte belli bir zamana dönmek |
wind back the clock v.
|
|
| 100 |
Idioms |
taş devrinde/geçmişte takılıp kalmak |
be caught in a time warp v.
|
|
| 101 |
Idioms |
taş devrinde/geçmişte takılıp kalmak |
be locked in a time warp v.
|
|
| 102 |
Idioms |
taş devrinde/geçmişte takılıp kalmak |
be stuck in a time warp v.
|
|
| 103 |
Idioms |
geçmişte kalmak |
be history v.
|
|
| 104 |
Idioms |
geçmişte takılıp kalmak |
be in a time warp v.
|
|
| 105 |
Idioms |
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek |
know only too well v.
|
|
| 106 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) geçmişte bırakmak |
make a clean break (from/with someone or something) v.
|
|
| 107 |
Idioms |
geçmişte olanları deşmek |
rake over the ashes/the past v.
|
|
| 108 |
Idioms |
geçmişte olanları deşmek |
rake over old coals [uk] v.
|
|
| 109 |
Idioms |
(geçmişte olan bir şeydeki) hatasını yüzüne vurmak |
rub (one's) nose in (something) v.
|
|
| 110 |
Idioms |
birini (geçmişte bir zamana) götürmek |
take one back (to some time) v.
|
|
| 111 |
Idioms |
(geçmişte tecrübe edilen bir olay ile ilgili) artık aynı hatayı yapmam/artık dersimi aldım |
hindsight is twenty twenty expr.
|
|
| 112 |
Idioms |
(geçmişte tecrübe edilen bir olay ile ilgili) herşeyi açık şekilde görüyorum |
hindsight is twenty twenty expr.
|
|
| 113 |
Idioms |
(geçmişte tecrübe edilen bir olay ile ilgili) artık aynı hatayı yapmam/artık dersimi aldım |
hindsight is 20/20 expr.
|
|
| 114 |
Idioms |
(geçmişte tecrübe edilen bir olay ile ilgili) herşeyi açık şekilde görüyorum |
hindsight is 20/20 expr.
|
|
| 115 |
Idioms |
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade |
the best is yet to be expr.
|
|
| 116 |
Idioms |
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade |
the best is yet to come expr.
|
|
| 117 |
Idioms |
geçmişte yapılanların hesabı sonradan sorulur |
come back to bite (one) expr.
|
|
| Speaking |
|
| 118 |
Speaking |
geçmişte bırakalım onu |
let's keep that in the past n.
|
|
| 119 |
Speaking |
senin geçmişte ne yaptığın umurumda değil |
I don't care what you did in the past expr.
|
|
| 120 |
Speaking |
geçmişte yaşananlar geçmişte kalsın |
the past is the past expr.
|
|
| Trade/Economic |
|
| 121 |
Trade/Economic |
ingiltere'de geçmişte toprakların çevrilerek özel mülk durumuna getirilme akımı |
enclosure n.
|
|
| 122 |
Trade/Economic |
geçmişte çocuklarla çalışma deneyimi |
previous experience of working with children n.
|
|
| 123 |
Trade/Economic |
geçmişte sömürge hong kong'da faaliyet gösteren ingiliz şirketlerinin genelde yabancı genel müdürlerine verilen isim |
taipan n.
|
|
| 124 |
Trade/Economic |
geçmişte büyük britanya için para basan ve bazı hak ve ayrıcalıklar talep eden memurlar |
the company of moneyers n.
|
|
| 125 |
Trade/Economic |
geçmişte tayland'ın para birimi |
tikal n.
|
|
| 126 |
Trade/Economic |
geçmişte tayland'ın para birimi |
tical n.
|
|
| 127 |
Trade/Economic |
geçmişte tayland'ın para birimi |
ticul n.
|
|
| 128 |
Trade/Economic |
geçmişte çin'de kullanılan bir para birimi |
tiao n.
|
|
| 129 |
Trade/Economic |
geçmişte tayland'ın para birimi |
ticul n.
|
|
| 130 |
Trade/Economic |
geçmişte afganistan'da kullanılan bir para birimi |
tilla n.
|
|
| 131 |
Trade/Economic |
geçmişte afganistan'da kullanılan bir para birimi |
tila n.
|
|
| 132 |
Trade/Economic |
geçmişte afganistan'da kullanılan bir para birimi |
til n.
|
|
| 133 |
Trade/Economic |
geçmişte iran'da kullanılan bir altın sikke |
toman n.
|
|
| 134 |
Trade/Economic |
iran'da geçmişte kullanılan bir para birimi |
toman n.
|
|
| 135 |
Trade/Economic |
iran'da geçmişte kullanılan bir para birimi |
tuman n.
|
|
| 136 |
Trade/Economic |
geçmişte ingiltere'de pazar veya fuar yerinde satılan mal kaydı |
tollbook [obsolete] n.
|
|
| 137 |
Trade/Economic |
geçmişte kullanılan bir fransız parası |
tournois n.
|
|
| 138 |
Trade/Economic |
latin amerika ülkelerinde geçmişte kullanılan gümüş bir sikke |
toston n.
|
|
| 139 |
Trade/Economic |
portekiz'de geçmişte kullanılan gümüş bir sikke |
tostão n.
|
|
| 140 |
Trade/Economic |
portekiz'de geçmişte kullanılan gümüş bir sikke |
testone n.
|
|
| 141 |
Trade/Economic |
(geçmişte) ingiltere'deki yetkili ticaret şurası |
trade board n.
|
|
| 142 |
Trade/Economic |
geçmişte abd'de ihracat amaçlı basılmış bir gümüş sikke |
trade dollar n.
|
|
| 143 |
Trade/Economic |
geçmişte hindistan'da kullanılan bir bakır sikke |
trambiyo n.
|
|
| 144 |
Trade/Economic |
geçmişte ingiltere'de madeni para basmakta kullanılan pres kalıbı |
trussell n.
|
|
| 145 |
Trade/Economic |
geçmişte türkiye'de kullanılan bir madeni para |
altilik n.
|
|
| 146 |
Trade/Economic |
geçmişte hindistan ve pakistan'da kullanılan bir madeni bakır para |
anna n.
|
|
| Law |
|
| 147 |
Law |
geçmişte yürürlüğü olan kanun |
retrospective law n.
|
|
| 148 |
Law |
geçmişte yürürlüğü olan kanun |
ex-post facto law n.
|
|
| 149 |
Law |
geçmişte abd'nin teksas eyaletinde çalışan atlı kolluk kuvveti |
texas ranger n.
|
|
| 150 |
Law |
geçmişte cevap dilekçelerini düzenleyen hukuk danışmanı |
special pleader n.
|
|
| Politics |
|
| 151 |
Politics |
geçmişte siyam olarak bilinen ülke |
thailand n.
|
|
| 152 |
Politics |
geçmişte ingiltere'de lord sıfatındaki maliye bakanı |
treasury lord n.
|
|
| 153 |
Politics |
geçmişte ingiltere'de lord sıfatındaki maliye bakanı |
lord high treasurer of england n.
|
|
| Industry |
|
| 154 |
Industry |
(geçmişte ingiltere'de) yetişkin çalışanlar için eğitim sağlayan kuruluş |
training agency n.
|
|
| Technical |
|
| 155 |
Technical |
geçmişte atlar tarafından çekilen ve taraça yapmakta kullanılan bıçaklı araç |
terracer n.
|
|
| 156 |
Technical |
geçmişte özellikle portekiz'de kullanılan bir hacim ölçü birimi |
almude n.
|
|
| 157 |
Technical |
geçmişte özellikle ispanya'da kullanılan bir hacim ölçü birimi |
almud n.
|
|
| Telecom |
|
| 158 |
Telecom |
geçmişte bilgi iletiminde kullanılan, teledaktiloların bağlı olduğu ağ |
teleprinter n.
|
|
| Television |
|
| 159 |
Television |
geçmişte kullanılan, üç ana rengi gösteren üç tüplü televizyon |
triniscope n.
|
|
| Textile |
|
| 160 |
Textile |
geçmişte kumaşları sarmak ve korumakta kullanılan parlak bir kumaş |
tillet n.
|
|
| 161 |
Textile |
geçmişte kadın giyiminde kullanılan tüylü tafta |
tuf-taffeta n.
|
|
| 162 |
Textile |
geçmişte kadın giyiminde kullanılan tüylü tafta |
tufftaffeta n.
|
|
| 163 |
Textile |
geçmişte kadın giyiminde kullanılan tüylü tafta |
tuftaffeta n.
|
|
| 164 |
Textile |
geçmişte kadın giyiminde kullanılan tüylü tafta |
tuftaffety n.
|
|
| 165 |
Textile |
geçmişte abd hükümeti tarafından amerikan yerlilerine dağıtılmış, ağır ve yünlü bir battaniye |
mac n.
|
|
| 166 |
Textile |
geçmişte abd hükümeti tarafından amerikan yerlilerine dağıtılmış keçeli ağır bir giysi |
mack n.
|
|
| 167 |
Textile |
geçmişte abd hükümeti tarafından amerikan yerlilerine dağıtılmış, ağır ve yünlü bir battaniye |
mackinaw blanket n.
|
|
| Architecture |
|
| 168 |
Architecture |
geçmişte londra cuddington'da yer alan kraliyet sarayı |
nonsuch palace n.
|
|
| Dyeing |
|
| 169 |
Dyeing |
geçmişte renk sabitleştirici boya olarak ve de lokal antiseptik olarak kullanılan sarı bir kristal bileşik |
alizarine yellow c n.
|
|
| 170 |
Dyeing |
geçmişte renk sabitleştirici boya olarak ve de lokal antiseptik olarak kullanılan sarı bir kristal bileşik |
alizarine yellow n.
|
|
| 171 |
Dyeing |
geçmişte renk sabitleştirici boya olarak ve de lokal antiseptik olarak kullanılan sarı bir kristal bileşik |
gallacetophenone n.
|
|
| Furniture |
|
| 172 |
Furniture |
geçmişte fransa'da kullanılan bir mobilya stili |
transition style n.
|
|
| Marine |
|
| 173 |
Marine |
geçmişte hapishane olarak kullanılan eski veya direkleri sökülmüş gemiler |
the hulks n.
|
|
| 174 |
Marine |
geçmişte denizde gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet |
cross-staff n.
|
|
| 175 |
Marine |
geçmişte denizde gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet üzerinde yer alan orta parça |
transversary n.
|
|
| 176 |
Marine |
geçmişte açık denizde güneşle alakalı gözlem yapmakta kullanılan on beş derecelik yaya sahip eski bir alet |
almucanter staff n.
|
|
| 177 |
Marine |
geçmişte açık denizde güneşle alakalı gözlem yapmakta kullanılan on beş derecelik yaya sahip eski bir alet |
almucantar staff n.
|
|
| 178 |
Marine |
geçmişte missouri nehri ve kollarında kullanılmış düz tabanlı bir tekne |
mackinaw n.
|
|
| Medical |
|
| 179 |
Medical |
geçmişte yaşanan kanamalardan dolayı beyin omurilik sıvısının pembe-portakal renginde olması |
xantochromia n.
|
|
| 180 |
Medical |
geçmişte iskoç doktor braid tarafından hipnoza verilen isim |
neurohypnology [obsolete] n.
|
|
| 181 |
Medical |
geçmişte zührevi hastalıkların tedavisinde kullanılan bir yöntem |
tub fast n.
|
|
| 182 |
Medical |
geçmişte yaşanmış veya halihazırda mevcut tüberküloz enfeksiyonunu tespit etmekte kullanılan cilt testi |
tuberculin skin test n.
|
|
| 183 |
Medical |
geçmişte yaşanmış veya halihazırda mevcut tüberküloz enfeksiyonunu tespit etmekte kullanılan cilt testi |
tuberculin test n.
|
|
| 184 |
Medical |
(geçmişte) zührevi hastalıklar için sıcak bir küvette oruç tutup terleyerek yapılan tedavi |
tub-fast n.
|
|
| Psychology |
|
| 185 |
Psychology |
geçmişte yaşanmış bir olayı temsil eden negatif zihinsel imaj |
engram n.
|
|
| Pharmaceutics |
|
| 186 |
Pharmaceutics |
geçmişte yatıştırıcı (sedatif) olmayan antihistamin olarak kullanılan bir ilaç |
terfenadine n.
|
|
| 187 |
Pharmaceutics |
(geçmişte) güçlendirici olarak verilen ilaç |
analeptic n.
|
|
| 188 |
Pharmaceutics |
geçmişte ağrı kesici ve ateşi düşürücü olarak kullanılan bir ilaç |
antipyrine n.
|
|
| 189 |
Pharmaceutics |
geçmişte ağrı kesici ve ateşi düşürücü olarak kullanılan bir ilaç |
phenazine n.
|
|
| 190 |
Pharmaceutics |
geçmişte cilt rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan, araroba ağacından elde edilen acı sarı bir toz |
araroba n.
|
|
| 191 |
Pharmaceutics |
geçmişte cilt rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan, araroba ağacından elde edilen acı sarı bir toz |
goa powder n.
|
|
| 192 |
Pharmaceutics |
geçmişte cilt rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan, araroba ağacından elde edilen acı sarı bir toz |
chrysarobin n.
|
|
| 193 |
Pharmaceutics |
geçmişte frengi ve benzer enfeksiyonların tedavisinde kullanılan, arsenik içeren bir ilaç |
arsphenamine n.
|
|
| 194 |
Pharmaceutics |
geçmişte spazm giderici olarak kullanılan, güçlü tadı ve kokusu olan kahverengimsi bir sakız reçinesi |
asafetida n.
|
|
| 195 |
Pharmaceutics |
geçmişte spazm giderici olarak kullanılan, güçlü tadı ve kokusu olan kahverengimsi bir sakız reçinesi |
asafoetida n.
|
|
| Gastronomy |
|
| 196 |
Gastronomy |
geçmişte balina yağını çıkarmakta kullanılan kazanların yerleştirildiği fırın |
tryworks n.
|
|
| 197 |
Gastronomy |
geçmişte ale, baharat, şeker ve ekmeğin kaynatılmasıyla yapılan bir içecek |
aleberry n.
|
|
| Math |
|
| 198 |
Math |
geçmişte kullanılan 4.62 litreye denk ingiliz sıvı ölçü birimi |
ale gallon n.
|
|
| 199 |
Math |
geçmişte kullanılan 4.62 litreye denk ingiliz sıvı ölçü birimi |
beer gallon n.
|
|
| Chemistry |
|
| 200 |
Chemistry |
fotosellerde, kızılötesi dedektörlerde, düşük erime noktalı camlarda ve geçmişte kemirgen ve karınca zehirlerinde kullanılan yumuşak, dövülebilir, son derecede toksik bir metalik element |
thallium n.
|
|
| 201 |
Chemistry |
geçmişte anestezik olarak kullanılan uçucu bir sıvı |
chloroform n.
|
|
| 202 |
Chemistry |
geçmişte anestezik olarak kullanılan uçucu bir sıvı |
trichloromethane n.
|
|
| 203 |
Chemistry |
geçmişte fotoğrafçılıkta, günümüzde piroteknikte kullanılan kristalli bir bileşik |
ammonium dichromate n.
|
|
| 204 |
Chemistry |
geçmişte fotoğrafçılıkta, günümüzde piroteknikte kullanılan kristalli bir bileşik |
ammonium bichromate n.
|
|
| 205 |
Chemistry |
geçmişte oksijenin bir türü olduğu düşünülüp günümüzde hidrojen dioksit olduğu bilinen bir bileşik |
antozone n.
|
|
| 206 |
Chemistry |
geçmişte simyagerlerin kullandığı eşit dağılımlı ısıtan bir fırın |
athanor n.
|
|
| Biology |
|
| 207 |
Biology |
geçmişte sinir dokusunu oluşturduğu düşünülen madde |
neurine [obsolete] n.
|
|
| 208 |
Biology |
geçmişte sinirlere ait elektriksel vuruları iletme olanağı olduğu düşünülen beceri |
neurility n.
|
|
| Marine Biology |
|
| 209 |
Marine Biology |
geçmişte asymmetron cinsiyle ilişkili olduğu zannedilen bir batrak cinsi |
amphioxides n.
|
|
| Astronomy |
|
| 210 |
Astronomy |
geçmişte gök cisimlerin yüksekliğini belirlemekte kullanılan astronomik araç |
triquetrum n.
|
|
| 211 |
Astronomy |
geçmişte güney yarımkürede büyük köpek ve güney haçı takımyıldızları arasında yer aldığı düşünülen bir takımyıldız |
argo n.
|
|
| 212 |
Astronomy |
geçmişte güney yarımkürede büyük köpek ve güney haçı takımyıldızları arasında yer aldığı düşünülen bir takımyıldız |
argo navis n.
|
|
| Zoology |
|
| 213 |
Zoology |
geçmişte kuzey yarımkürede yaygın görülen bir memeli familyası |
titanotheriidae n.
|
|
| 214 |
Zoology |
geçmişte kuzey yarımkürede yaygın görülen bir memeli familyası |
brontotheriidae n.
|
|
| 215 |
Zoology |
geçmişte var olan trochelminthes taksonomik grubuna mensup omurgasız |
trochelminth n.
|
|
| 216 |
Zoology |
geçmişte var olan trochelminthes taksonomik grubuna mensup omurgasız |
trochelminthes n.
|
|
| 217 |
Zoology |
geçmişte güneydoğu sibirya, mançurya ve kore'de yaşayan nesli tükenmekte olan bir leopar |
amur leopard (panthera pardus orientalis) n.
|
|
| Botanic |
|
| 218 |
Botanic |
geçmişte boğaz ağrısının tedavisinde kullanılan, mavi-mor renkli çiçekleri olan avrupa kökenli bir bitki |
nettle-leaved bellflower (campanula trachelium) n.
|
|
| 219 |
Botanic |
geçmişte boğaz ağrısının tedavisinde kullanılan, mavi-mor renkli çiçekleri olan avrupa kökenli bir bitki |
throatwort n.
|
|
| 220 |
Botanic |
geçmişte salataya eklemek için yetiştirilen çok yıllık bir soğan |
top onion (allium cepa viviparum) n.
|
|
| 221 |
Botanic |
geçmişte salataya eklemek için yetiştirilen çok yıllık bir soğan |
egyptian onion n.
|
|
| 222 |
Botanic |
geçmişte salataya eklemek için yetiştirilen çok yıllık bir soğan |
tree onion n.
|
|
| 223 |
Botanic |
geçmişte salataya eklemek için yetiştirilen çok yıllık bir soğan türü |
top set n.
|
|
| 224 |
Botanic |
geçmişte salataya eklemek için yetiştirilen çok yıllık bir soğan türü |
topset onion n.
|
|
| 225 |
Botanic |
avrasya'da yetişen, geçmişte böbrek rahatsızlıkları için tıbbi amaçlarla kullanılan çok yıllık bir bitki |
kidney vetch n.
|
|
| 226 |
Botanic |
avrasya'da yetişen, geçmişte böbrek rahatsızlıkları için tıbbi amaçlarla kullanılan çok yıllık bir bitki |
woundwort n.
|
|
| 227 |
Botanic |
avrasya'da yetişen, geçmişte böbrek rahatsızlıkları için tıbbi amaçlarla kullanılan çok yıllık bir bitki |
common kidneyvetch (anthyllis vulneraria) n.
|
|
| 228 |
Botanic |
geçmişte boğaz ağrısının tedavisinde kullanılan, mavi-mor renkli çiçekleri olan avrupa kökenli bir bitki |
companula trachelium n.
|
|
| 229 |
Botanic |
geçmişte boğaz ağrısının tedavisinde kullanılan, mavi-mor renkli çiçekleri olan avrupa kökenli bir bitki |
mariet n.
|
|
| 230 |
Botanic |
geçmişte boğaz ağrısının tedavisinde kullanılan, mavi-mor renkli çiçekleri olan avrupa kökenli bir bitki |
mariet n.
|
|
| 231 |
Botanic |
retinal adlı bir pigment yerine bitkilerin geçmişte mor renkli olduğunu savunan hipotez |
purple earth hypothesis n.
|
|
| Breeding |
|
| 232 |
Breeding |
geçmişte ingiltere'de yetiştirilen bir sığır ırkı |
teeswater [obsolete] n.
|
|
| 233 |
Breeding |
geçmişte yetiştirilen ingiliz koyunu |
teeswater [obsolete] n.
|
|
| Social Sciences |
|
| 234 |
Social Sciences |
geçmişte abd'nin idaho, utah, oregon ve montana eyaletlerinde yaşayan yerli kabilenin üyelerine verilen isim |
northern shoshone n.
|
|
| 235 |
Social Sciences |
geçmişte abd'nin idaho, utah, oregon ve montana eyaletlerinde yaşayan yerli kabilenin üyelerine verilen isim |
shoshone n.
|
|
| 236 |
Social Sciences |
geçmişte erie gölü'nün kuzey kıyısında yaşayan, irokua dilini konuşan, yerli amerikan halk birliğinin bir üyesi |
neutral n.
|
|
| 237 |
Social Sciences |
geçmişte kuzey florida'da yaşayan amerikan yerlileri kabilesinin bir üyesi |
timucua n.
|
|
| 238 |
Social Sciences |
geçmişte papua yeni gine ve hindistan'daki bazı kabileler tarafından uygulanan, sevilen kimselerin cesedini yeme ritüeli |
transumption n.
|
|
| 239 |
Social Sciences |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebe mongol halklarının mensubu kimse |
tungus n.
|
|
| 240 |
Social Sciences |
geçmişte ürdün'de yaşamış yahudiler |
ammonites n.
|
|
| 241 |
Social Sciences |
geçmişte ürdün'de yaşayan bir yahudi halkı |
ammonite n.
|
|
| 242 |
Social Sciences |
geçmişte yaşamış antik halk ve medeniyetlerin geleneği, sanatı ve sosyal yapısına duyulan ilgi |
antiquarianism n.
|
|
| 243 |
Social Sciences |
geçmişte doğu colorado ve wyoming'de yaşayan bir kızılderili kabilesi |
arapaho n.
|
|
| 244 |
Social Sciences |
geçmişte doğu colorado ve wyoming'de yaşayan bir kızılderili kabilesi |
arapahoe n.
|
|
| 245 |
Social Sciences |
geçmişte missouri nehrinin batısında yaşamış arikaralar halkının bir mensubu |
aricara n.
|
|
| 246 |
Social Sciences |
geçmişte missouri nehrinin batısında yaşamış arikaralar halkının bir mensubu |
arikara n.
|
|
| Literature |
|
| 247 |
Literature |
geçmişte ingiliz edebiyatında kullanılan bir tür şiir vezni |
tumbling verse n.
|
|
| 248 |
Literature |
geçmişte şiir yazımında kullanılan bir vezin türü |
asclepiad n.
|
|
| Linguistics |
|
| 249 |
Linguistics |
geçmişte gelecek |
future in the past n.
|
|
| 250 |
Linguistics |
geçmişte geçmiş zaman |
past perfect n.
|
|
| 251 |
Linguistics |
geçmişte ortaçağ normandiya'sında kullanılan fransızca lehçesi |
norman french n.
|
|
| 252 |
Linguistics |
geçmişte ortaçağ normandiya'sında kullanılan fransızca lehçesi |
norman-french n.
|
|
| 253 |
Linguistics |
geçmişte timucua kabilesinin konuştuğu soyu tükenmiş bir dil |
timucua n.
|
|
| 254 |
Linguistics |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebelerin konuştuğu dil |
tunguz n.
|
|
| 255 |
Linguistics |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebelerin konuştuğu dil |
tungus n.
|
|
| 256 |
Linguistics |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebelerin konuştuğu dil |
tungusic language n.
|
|
| 257 |
Linguistics |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebelerin konuştuğu dil |
evenki n.
|
|
| 258 |
Linguistics |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebelerin konuştuğu dil |
ewenki n.
|
|
| 259 |
Linguistics |
geçmişte doğu sibirya'da yaşayan göçebelerin konuştuğu dil |
tungusic n.
|
|
| 260 |
Linguistics |
geçmişte fenikelilerin kullandığı bir alfabe |
tyrian alphabet n.
|
|
| 261 |
Linguistics |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan doğu anglia krallığında konuşulan ingilizcenin bir lehçesi |
anglian n.
|
|
| 262 |
Linguistics |
geçmişte doğu colorado ve wyoming'de yaşayan arapaho kabilesinin konuştuğu dil |
arapahoe n.
|
|
| 263 |
Linguistics |
geçmişte doğu colorado ve wyoming'de yaşayan arapaho kabilesinin konuştuğu dil |
arapaho n.
|
|
| 264 |
Linguistics |
geçmişte devam eden olayları anlatan bir eylem kipi |
imperfect tense n.
|
|
| 265 |
Linguistics |
geçmişte meydana gelen ve süreklilik gösteren eylemi ifade etmek için kullanılan sürekli zaman |
past progressive n.
|
|
| 266 |
Linguistics |
geçmişte kullanılan libya'ya özgü bir alfabeden |
tifinar adj.
|
|
| 267 |
Linguistics |
geçmişte kullanılan libya'ya özgü bir alfabeden |
tifinagh adj.
|
|
| 268 |
Linguistics |
geçmişte kullanılan libya'ya özgü bir alfabeyi oluşturan |
tifinagh adj.
|
|
| 269 |
Linguistics |
geçmişte kullanılan libya'ya özgü bir alfabe ile ilgili |
tifinar adj.
|
|
| 270 |
Linguistics |
geçmişte kullanılan libya'ya özgü bir alfabe ile ilgili |
tifinagh adj.
|
|
| 271 |
Linguistics |
geçmişte kullanılan libya'ya özgü bir alfabeyi oluşturan |
tifinar adj.
|
|
| 272 |
Linguistics |
geçmişte tamamlanmış eylem bildiren (fiil çekimi) |
constative adj.
|
|
| History |
|
| 273 |
History |
geçmişte afrika ve orta amerika arasında köle taşımak için kullanılmış atlantik okyanusu üzerindeki köle yolu |
middle passage n.
|
|
| 274 |
History |
geçmişte ingiltere'de kullanılan altı peni değerindeki madeni para |
tanner n.
|
|
| 275 |
History |
geçmişte bugünkü slovenya ve avusturya toprakları üzerinde kurulmuş olan bir kelt krallığı |
noricum n.
|
|
| 276 |
History |
geçmişte oxford üniversitesinde umumi kanuna ilişkin satirik latince şiir yazmakla görevli kimse |
terrae filius n.
|
|
| 277 |
History |
geçmişte ingiltere'de vergi memuru |
the king's farmer n.
|
|
| 278 |
History |
geçmişte norveç, isveç, danimarka veya izlanda'da yaşayan halk |
the norse n.
|
|
| 279 |
History |
geçmişte iskenderiye'de yaşamış bazı münzevilere verilen ad |
therapeutae n.
|
|
| 280 |
History |
geçmişte ingiliz donanması'ndan sorumlu devlet dairesi |
the admiralty n.
|
|
| 281 |
History |
geçmişte ermeni platosunda demir yapımı ile ilgilenmiş çok sayıda halktan biri |
tibareni n.
|
|
| 282 |
History |
geçmişte etiyopya'nın kuzeyinde yaşayan halklardan birinin vatandaşı |
tigrean n.
|
|
| 283 |
History |
geçmişte dövüşçülerin at üzerinde mızrakla savaştığı alan |
tilt-yard n.
|
|
| 284 |
History |
ingiltere’de geçmişte ödenen bir gümrük vergisi |
tin penny n.
|
|
| 285 |
History |
geçmişte yapılan bir dans |
tinternell n.
|
|
| 286 |
History |
geçmişte tarımsal aşar vergisinin depolandığı büyük ahır |
tithe barn n.
|
|
| 287 |
History |
geçmişte güney afrika'da siyahilere ayrılan planlı kentsel yerleşim |
township n.
|
|
| 288 |
History |
geçmişte güney afrika'nın güneyinde yer alan bağımsız bir devlet |
transkei n.
|
|
| 289 |
History |
geçmişte güney afrika'da bir eyalet olan transvaal'in bir yerlisi |
transvaaler n.
|
|
| 290 |
History |
geçmişte güney afrika'da bir eyalet olan transvaal'in bir sakini |
transvaaler n.
|
|
| 291 |
History |
geçmişte karadeniz'de yer alan bir yunan imparatorluğu |
trebizond n.
|
|
| 292 |
History |
geçmişte oynanan bir zar oyunu |
trey-trip [obsolete] n.
|
|
| 293 |
History |
geçmişte cambridge üniversitesi'nde diploma törenlerinde okunan satirik şiirlere verilen ad |
tripos verses n.
|
|
| 294 |
History |
geçmişte cambridge üniversitesi'nde diploma törenlerinde okunan satirik şiirlere verilen ad |
tripos n.
|
|
| 295 |
History |
(geçmişte ingiltere'de) halkın milis kuvvetlerine koşum takımı, davul, boya ve benzeri ürünleri her yıl vergi olarak vermesi |
trophy money n.
|
|
| 296 |
History |
geçmişte londra'da yün tartan görevli |
tronator n.
|
|
| 297 |
History |
geçmişte her yıl ingiltere'de halkın milis kuvvetlerine koşum takımı, davul, boya ve benzeri ürünleri vergi olarak vermesi |
trophy tax n.
|
|
| 298 |
History |
geçmişte irlanda yerlilerinin yaşadığı topraklar |
tuath n.
|
|
| 299 |
History |
geçmişte çin'de belirli bölgelerin savaş ağaları yoluyla yönetimi |
tuchungism n.
|
|
| 300 |
History |
geçmişte kuzu, tavuk çevirmeye yarayan aleti döndüren köpek |
turnspit n.
|
|
| 301 |
History |
büyük britanya'da geçmişte kullanılan eski bakır madeni para |
twopence n.
|
|
| 302 |
History |
geçmişte londra'da kullanılan bir infaz yeri |
tyburn n.
|
|
| 303 |
History |
büyük britanya'da geçmişte kullanılan eski bakır madeni para |
tuppence n.
|
|
| 304 |
History |
geçmişte irlanda'da yer alan bir idari yönetim |
tyrone n.
|
|
| 305 |
History |
geçmişte yemek veya un kullanılarak bakılan bir tür fal |
aleuromancy n.
|
|
| 306 |
History |
geçmişte londra'da bulunan bir hükümet organı |
alienation office n.
|
|
| 307 |
History |
geçmişte ispanya ve fas'ı yöneten berberi müslümanlar |
almohad n.
|
|
| 308 |
History |
geçmişte ispanya ve fas'ı yöneten berberi müslümanlar |
almohade n.
|
|
| 309 |
History |
(geçmişte türkiye'de) hükümdar |
ameer n.
|
|
| 310 |
History |
geçmişte afganistan'da hükümdar |
ameer n.
|
|
| 311 |
History |
geçmişte kehanette bulunurken kullanılan bir tür taş |
amphicome n.
|
|
| 312 |
History |
geçmişte vietnam'ın bulunduğu coğrafyada yer alan bir krallık |
anam n.
|
|
| 313 |
History |
geçmişte vietnam'ın bulunduğu coğrafyada yer alan bir krallık |
annam n.
|
|
| 314 |
History |
geçmişte ingiltere'de kullanılan bir altın sikke |
angelet n.
|
|
| 315 |
History |
geçmişte almanya'nın merkezinde yer alan eski bir eyalet |
anhalt n.
|
|
| 316 |
History |
geçmişte afrika'da köle alım satımında para birimi olarak kullanılan sert bir akik boncuk |
arango n.
|
|
| 317 |
History |
geçmişte ispanyolca ve portekizce konuşulan ülkelerde kullanılan bir ağırlık birimi |
arroba n.
|
|
| 318 |
History |
geçmişte fransızların kullandığı bir ölçü birimi |
arpen n.
|
|
| 319 |
History |
geçmişte fransızların kullandığı bir ölçü birimi |
arpine n.
|
|
| 320 |
History |
geçmişte fransızların kullandığı bir ölçü birimi |
arpent n.
|
|
| 321 |
History |
geçmişte ispanyolca konuşulan ülkelerde kullanılan bir sıvı ölçü birimi |
arroba n.
|
|
| 322 |
History |
geçmişte fransa'da bir bölge |
artois n.
|
|
| 323 |
History |
geçmişte sayı saymada kullanılan çakıl taşları |
augrim stones n.
|
|
| 324 |
History |
geçmişte dövüşlerde kullanılan, ortalama 1.5 metre uzunluğunda tahta sopa |
quarterstaff n.
|
|
| 325 |
History |
geçmişte deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi |
langrage n.
|
|
| 326 |
History |
geçmişte deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi |
langridge n.
|
|
| 327 |
History |
geçmişte deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi |
langrel n.
|
|
| 328 |
History |
(geçmişte) türk |
ottoman n.
|
|
| 329 |
History |
(geçmişte kont yönetimi altında olan) almanya'nın güneybatısında bulunan iki bölgeden her biri |
palatinate n.
|
|
| 330 |
History |
(geçmişte kont yönetimi altında olan) almanya'nın güneybatısında bulunan iki bölgeden her biri |
pfalz n.
|
|
| 331 |
History |
geçmişte kuzey ırak bölgesinde bulunan keldani katolik kilisesi ile ilgili |
chaldean adj.
|
|
| 332 |
History |
geçmişte kuzey ırak bölgesinde bulunan keldani katolik kilisesi ile ilgili |
chaldaean adj.
|
|
| 333 |
History |
geçmişte kuzey ırak bölgesinde bulunan keldani katolik kilisesi ile ilgili |
chaldaic adj.
|
|
| 334 |
History |
geçmişte kuzey ırak bölgesinde bulunan keldani katolik kilisesi ile ilgili |
chaldee adj.
|
|
| 335 |
History |
geçmişte kuzey ırak bölgesinde bulunan keldani katolik kilisesi ile ilgili |
chaldee adj.
|
|
| 336 |
History |
geçmişte güney afrika'da bir eyalet olan transvaal veya onun sakinlerine ait |
transvaalian adj.
|
|
| 337 |
History |
geçmişte güney afrika'da bir eyalet olan transvaal veya onun sakinleriyle ilgili |
transvaalian adj.
|
|
| 338 |
History |
geçmişte vietnam'ın bulunduğu coğrafyada yer alan krallığa ait veya ilgili |
anamese adj.
|
|
| Archaeology |
|
| 339 |
Archaeology |
geçmişte gökyüzüyle toprak arasındaki elektrik boşalmasından kaynaklandığı düşünülen çeşitli mineraller |
thunderstone n.
|
|
| Religious |
|
| 340 |
Religious |
geçmişte hindistan'ın malabar kıyısında kurulmuş olan hristiyan kilisesinin bir üyesi |
thomite n.
|
|
| 341 |
Religious |
geçmişte hindistan'ın malabar kıyısında kurulmuş hristiyan kilisesinin bir üyesi |
thomaean n.
|
|
| 342 |
Religious |
geçmişte piskoposlara verilen isim |
titular bishop n.
|
|
| 343 |
Religious |
geçmişte belirli dini tarikatlarda giyilen kürk astarlı pelerin |
almuce n.
|
|
| 344 |
Religious |
(geçmişte iskoçya'da) kilise vaizinin dul eşine ödenen emekli maaşı |
annat n.
|
|
| 345 |
Religious |
geçmişte ilk hristiyan kiliselerinde doğmuş bir mezhep |
artotyrite n.
|
|
| 346 |
Religious |
geçmişte kalanı bugüne taşıma arzusu |
revivalism n.
|
|
| 347 |
Religious |
eski yaşamlarda veya geçmişte yaşanmış bir anıyı canlandırma |
restimulation n.
|
|
| 348 |
Religious |
eski yaşamlarda veya geçmişte yaşanmış bir anıyı canlandırmak |
restimulate v.
|
|
| Geography |
|
| 349 |
Geography |
geçmişte güneydoğu asya'da yer alan ülke |
north vietnam n.
|
|
| 350 |
Geography |
geçmişte kızıldeniz’deki güneybatı arabistan'da yer alan, cumhuriyetle yönetilen devlet |
north yemen n.
|
|
| 351 |
Geography |
geçmişte hindistan'da bir eyalet |
travancore n.
|
|
| 352 |
Geography |
rusya'da geçmişte var olmuş bir şehir |
tsaritsyn n.
|
|
| 353 |
Geography |
geçmişte osmanlı'ya bağlı tunus eyaleti |
tunis n.
|
|
| 354 |
Geography |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan bir krallık |
east anglia n.
|
|
| 355 |
Geography |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan bir krallık |
anglia n.
|
|
| 356 |
Geography |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan doğu anglia krallığıyla ilgili |
anglic adj.
|
|
| 357 |
Geography |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan doğu anglia krallığından |
anglian adj.
|
|
| 358 |
Geography |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan doğu anglia krallığından |
anglic adj.
|
|
| 359 |
Geography |
geçmişte ingiltere'nin doğusunda bulunan doğu anglia krallığıyla ilgili |
anglian adj.
|
|
| 360 |
Geography |
geçmişte vietnam'ın bulunduğu coğrafyadaki annam krallığına ait veya ilgili |
annamese adj.
|
|
| Geology |
|
| 361 |
Geology |
doğada yaşanan olayların geçmişte yaşananlarla benzer şekilde gerçekleşmiş olduğunu gösteren doktrin |
uniformitarianism n.
|
|
| 362 |
Geology |
dünya'nın jeolojik süreçlerinin geçmişte de aynı şimdiki gibi geliştiğini öne süren, jeoloji biliminin temelini oluşturan doktrin |
uniformism n.
|
|
| Military |
|
| 363 |
Military |
geçmişte orduda askerleri cezalandırmak için askerlerin sürmesi istenen ata benzeyen kereste |
timber mare n.
|
|
| 364 |
Military |
geçmişte askerlerin taşıdığı, ucunda torpido bulunan direk |
torpedo boom n.
|
|
| 365 |
Military |
geçmişte kullanılan, gemideki silahları içeri veya dışarı hareket ettirmeye yarayan donanım |
training tackle n.
|
|
| Hunting |
|
| 366 |
Hunting |
geçmişte av köpeklerini çağırmak için çıkarılan bir ses |
alew [obsolete] n.
|
|
| Sport |
|
| 367 |
Sport |
geçmişte tahterevalli ile oynanan bir tür top oyunu |
trapball n.
|
|
| 368 |
Sport |
geçmişte tahterevalli ile oynanan bir tür top oyununda kullanılan sopa |
trapstick n.
|
|
| 369 |
Sport |
geçmişte tahterevalli ile oynanan bir tür top oyununda kullanılan sopa |
trapstick n.
|
|
| 370 |
Sport |
geçmişte ingiltere ve avustralya arasında oynanmış bir dizi kriket maçı |
the ashes n.
|
|
| Music |
|
| 371 |
Music |
geçmişte çalınan antik bir flüt |
tibia n.
|
|
| 372 |
Music |
geçmişte yapılan iki kişilik bir dans |
tordion n.
|
|
| 373 |
Music |
geçmişte çalınan yaylı bir çalgı |
tripodian n.
|
|
| 374 |
Music |
geçmişte yapılan bir dans |
two-step n.
|
|
| 375 |
Music |
geçmişte çalınan ud benzeri bir enstrüman |
angelot n.
|
|
| Mythology |
|
| 376 |
Mythology |
geçmişte avrupa mitolojisinde uyuyan insanları rahatsız ettiğine veya boğduğuna inanılan kötü ruh |
nightmare n.
|
|
| 377 |
Mythology |
geçmişte yaşamış olan iskandinav toplumunun ibadet ettiği bir ilahi güç |
norse deity n.
|
|
| 378 |
Mythology |
geçmişte gök cisimlerinde yaşadığına inanılan ruhlar |
astral spirits n.
|
|
| Bookbindery |
|
| 379 |
Bookbindery |
geçmişte başlığın yazılı olduğu sayfada kullanılan, tümü büyük harflerden oluşan yazı tipi |
titling letter n.
|
|
| Archaic |
|
| 380 |
Archaic |
geçmişte devam eden olayları anlatan bir eylem kipi |
preterimperfect n.
|
|
| 381 |
Archaic |
geçmişte kalan |
preterit adj.
|
|
| 382 |
Archaic |
geçmişte kalan |
preterite adj.
|
|
| Slang |
|
| 383 |
Slang |
geçmişte kullanılan üç peni değerinde bir madeni para |
traybit [australia/new zealand] n.
|
|
| 384 |
Slang |
geçmişte lezbiyenken artık erkeklerle birlikte olan kadın |
hasbian n.
|
|
| Modern Slang |
|
| 385 |
Modern Slang |
geçmişte kullanılan ve vücut yağında depolanan lsd'nin etkisinin bir süre sonra/ara ara tekrar yaşanması |
acid flashback n.
|
|
| Anthropology |
|
| 386 |
Anthropology |
geçmişte yaşamış popülasyonların doğum ve ölüm istatistiklerinin incelenmesi |
archaeological demography n.
|
|
| 387 |
Anthropology |
geçmişte yaşamış popülasyonların doğum ve ölüm istatistiklerinin incelenmesi |
prehistoric demography n.
|
|
| 388 |
Anthropology |
geçmişte yaşamış popülasyonların doğum ve ölüm istatistiklerinin incelenmesi |
paleodemography n.
|
|