grace

Sens de "grace" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 80 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	grace n.	lütuf
They gathered and gave thanks for God's grace. Toplandılar ve Tanrı'nın lütfuna şükrettiler. More Sentences
2	Common Usage	grace n.	zarafet
She has the natural grace of a queen. Bir kraliçenin doğal zarafeti var onda. More Sentences
3	Common Usage	grace n.	nezaket
I said 'hi,' but she didn't even have the grace to crack a smile. Merhaba' dedim ama bir gülümseme nezaketini bile göstermedi. More Sentences
4	Common Usage	grace n.	incelik
General
5	General	grace n.	şükran duası (yemekten önce/sonra söylenen)
Who would like to say grace today? Bugün kim şükran duası etmek ister? More Sentences
6	General	grace n.	mühlet
She got a week’s grace to finish her book. Kitabını bitirmek için bir hafta mühlet aldı. More Sentences
7	General	grace n.	nezaket
He did not even have the grace to apologize. Özür dileme nezaketini bile göstermedi. More Sentences
8	General	grace n.	meziyet
He lacked social graces and didn't fit in at all. Sosyal meziyetlerden yoksundu ve ortama hiç uymuyordu. More Sentences
9	General	grace v.	süslemek
The richly colored tapestry graced the room. Çok renkli duvar halısı odayı süslüyordu. More Sentences
10	General	grace n.	gufran
11	General	grace n.	inayet
12	General	grace n.	istek
13	General	grace n.	güzellik
14	General	grace n.	fazilet
15	General	grace n.	kerem
16	General	grace n.	(allah'a özgü) inayet
17	General	grace n.	zariflik
18	General	grace n.	incelik
19	General	grace n.	saygınlık
20	General	grace n.	heves
21	General	grace n.	merhamet
22	General	grace n.	mağfiret
23	General	grace n.	ertelenme süresi
24	General	grace n.	kanuni süre
25	General	grace n.	letafet
26	General	grace n.	erdem
27	General	grace n.	rahmet
28	General	grace n.	görgü
29	General	grace n.	şükran duası
30	General	grace n.	süre
31	General	grace n.	kayra
32	General	grace n.	güçlü birinin yaptığı özel iyilik
33	General	grace n.	ayrıcalık
34	General	grace n.	torpil
35	General	grace n.	imtiyaz
36	General	grace n.	imtiyaz sağlayan faaliyet veya başarı
37	General	grace n.	etkileme amaçlı hareketler
38	General	grace n.	etkileme amaçlı görünüm
39	General	grace n.	yapmacıklık
40	General	grace n.	çekicilik
41	General	grace n.	cazibe
42	General	grace n.	(hareket, ifade) ahenk
43	General	grace n.	bir kurumun yönetim kurulunun verdiği teklif, karar veya oy
44	General	grace n.	düşüncelilik
45	General	grace n.	yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan biri
46	General	grace n.	yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan birine benzeyen kimse
47	General	grace n.	(abd'nin kentucky eyaletinde) belediyeye ait olmayan topluluk
48	General	grace n.	(abd'nin mississippi eyaletinde) belediyeye ait olmayan topluluk
49	General	grace n.	tanrı'nın insanlara verdiği güç
50	General	grace n.	ahlaki güç
51	General	grace n.	kibarlık
52	General	grace n.	beceri
53	General	grace n.	izin
54	General	grace n.	(yemekten önce/sonra) şükran duası
55	General	grace n.	(hristiyanlıkta) mağfiret
56	General	grace v.	lütfetmek
57	General	grace v.	teşrif etmek
58	General	grace v.	onurlandırmak
59	General	grace v.	şeref vermek
60	General	grace v.	onur vermek
61	General	grace v.	bezemek
62	General	grace v.	şereflendirmek
63	General	grace v.	donatmak
64	General	grace v.	güzellik katmak
65	General	grace v.	şıklık katmak
66	General	grace v.	cazibe katmak
67	General	grace v.	hoşluk katmak
Trade/Economic
68	Trade/Economic	grace n.	alınan bir borcun geri ödenmeye başlanılmadan önce karşılıklı anlaşma ile geçmesi kabul edilen süre
Law
69	Law	grace n.	(yasa yürütücüsü) bağışlama
70	Law	grace n.	(temyiz mahkemesinin tanıdığı) imtiyaz
71	Law	grace n.	kanuni af
Education
72	Education	grace n.	(ingiliz üniversitelerinde) diploma izni
73	Education	grace n.	üniversite yönetim kurulunun diploma verme kararı
Philosophy
74	Philosophy	grace n.	kayra
Geography
75	Geography	grace n.	idaho eyaletinde şehir
Card
76	Card	grace n.	normalde kurallara aykırı olan özel hareket
Music
77	Music	grace v.	(besteyi) süslemek
Archaic
78	Archaic	grace n.	merhamet
79	Archaic	grace n.	hoşgörü
80	Archaic	grace n.	affedicilik

Sens de "grace" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 200 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Trade/Economic
1	Trade/Economic	grace period n.	ödemesiz dönem
Finally, I am asking for your support for the introduction of a grace period. Son olarak, ödemesiz dönem uygulamasına destek vermenizi rica ediyorum. More Sentences
General
2	General	god's mercy and grace n.	rahmet
3	General	act of grace n.	af
4	General	act of grace n.	bağışlama
5	General	grace note n.	ilave nota
6	General	grace cup n.	son içki ve kadehi
7	General	his grace n.	ekselansları
8	General	coup de grace n.	ölüm acısına son veren darbe
9	General	grace manifestation n.	cilve
10	General	year of grace n.	bağış yılı
11	General	saying grace n.	yemek masasında edilen dua
12	General	the grace of Allah n.	Allah'ın izni
13	General	grace period n.	mühlet
14	General	divine grace n.	ilahi lütuf
15	General	saying grace n.	yemek masasında dua etme
16	General	coup de grace n.	son darbe
17	General	state of grace n.	kendini tanrı'ya emanet etme hali
18	General	grace [obsolete] n.	fayda sağlayan güç
19	General	grace [obsolete] n.	güzel olan şey
20	General	grace [obsolete] n.	müzikal süs
21	General	grace note n.	özelliği bakımından ilave notaya benzeyen şey
22	General	grace [obsolete] n.	fayda sağlayan etkinlik
23	General	grace cup n.	bir yemekteki son kadeh tokuşturma
24	General	grace note n.	gereksiz eklenti
25	General	the grace n.	oyuncuların iki sopayla çember atıp yakaladığı bir oyun
26	General	grace note n.	gereksiz süsleme
27	General	grace [obsolete] n.	süs
28	General	saving grace n.	kurtarıcı özellik
29	General	fall from grace v.	suç işlemek
30	General	fall from grace v.	itibarını yitirmek
31	General	fall from grace v.	düzelmişken yine eski kötü tavrına dönmek
32	General	fall from grace v.	gözden düşmek
33	General	fall from someone's grace v.	gözünden düşmek
34	General	fall from grace v.	önceden işlediği suçu tekrar işlemek
35	General	fall from grace v.	itibarı yerle bir olmak
36	General	fall from grace v.	popülerliğini yitirmek
37	General	lapse from grace v.	saygınlığını yitirmek
38	General	lapse from grace v.	itibarını yitirmek
39	General	lapse from grace v.	gözden düşmek
40	General	say grace v.	yemeklerden önce ve sonra dua etmek
41	General	say grace v.	yemek masasında dua etmek
42	General	grace someone with one's presence v.	teşrif buyurmak
43	General	buy grace in heaven v.	endüljans almak
44	General	say grace (prayer said before meal) v.	yemek için şükür duası etmek
45	General	say grace v.	yemek için şükür duası etmek
46	General	take heart of grace v.	cesaret almak
47	General	grace [obsolete] v.	müsamaha göstermek
48	General	grace [obsolete] v.	(birine karşı) lütufkar olmak
49	General	grace [obsolete] v.	fayda sağlamak
50	General	grace [obsolete] v.	hoşnut etmek
51	General	grace [obsolete] v.	memnun etmek
52	General	fell from grace adj.	gözden düşen
53	General	when they grace us with their presence adv.	teşrif buyurduklarında
54	General	your grace expr.	ingiltere'de dük, düşes gibi soylulara yönelik bir hitap kelimesi
Phrasals
55	Phrasals	grace with (something) v.	gelişiyle (bir şeyi) onurlandırmak
56	Phrasals	grace something with something v.	bir şeyi varlığıyla onurlandırmak
57	Phrasals	grace with v.	ile onur vermek
58	Phrasals	grace with v.	ile dekore etmek
59	Phrasals	grace with v.	ile süslemek
60	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeye) renk katmak
61	Phrasals	grace with v.	ile onore etmek
62	Phrasals	grace something with something v.	bir şeye bir şeyle renk katmak
63	Phrasals	grace with v.	ile renk katmak
64	Phrasals	grace with v.	ile şereflendirmek
65	Phrasals	grace something with something v.	bir şeyi bir şeyle süslemek
66	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeye) teşrif etmek/buyurmak
67	Phrasals	grace with v.	ile donatmak
68	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeyi) şereflendirmek
69	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeyi) güzelleştirmek
70	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeye) güzellik katmak
71	Phrasals	grace something with something v.	bir şeye varlığıyla renk katmak
72	Phrasals	grace with v.	ile bezemek
73	Phrasals	grace with v.	ile şeref vermek
74	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeyi) teşrifiyle şereflendirmek
75	Phrasals	grace something with something v.	bir şeyi bir şeyle güzelleştirmek
76	Phrasals	grace with v.	ile onurlandırmak
77	Phrasals	grace with v.	ile güzelleştirmek
78	Phrasals	grace with (something) v.	(bir şeyi) süslemek
79	Phrasals	grace something with something v.	bir şeyi varlığıyla güzelleştirmek
Phrases
80	Phrases	by the grace of god expr.	tanrının yardımıyla
81	Phrases	with a good or bad grace expr.	isteyerek veya istemeyerek
82	Phrases	by the grace of Allah expr.	Allah'ın izni ile
83	Phrases	in case they grace us with their presence expr.	teşrif buyurmaları halinde
84	Phrases	your grace expr.	majesteleri
Proverb
85	Proverb	there but for the grace of god go I	(baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
86	Proverb	there but for the grace of god go I	çok şükür benim başıma gelmedi
87	Proverb	tuesday's child is full of grace	(monday's child adlı ninniden hareketle) salı günü doğan çocuk nazik, zarif, ince ve sevimli olur
88	Proverb	tuesday's child is full of grace	(monday's child adlı ninniden hareketle) salı günü doğan çocuklar nurludur
Colloquial
89	Colloquial	fall from grace v.	çaptan düşmek
90	Colloquial	fall from grace v.	gözden düşmek
91	Colloquial	fallen from grace adj.	gözden düşmüş
92	Colloquial	fallen from grace expr.	çaptan düşmüş
93	Colloquial	but for the grace of god expr.	tanrı'ya şükür
94	Colloquial	but for the grace of god expr.	şükürler olsun
95	Colloquial	but for the grace of god expr.	allah'a şükür
Idioms
96	Idioms	a saving grace n.	durumu kurtaran iyi özellik
97	Idioms	a saving grace n.	durumu kurtaran şey
98	Idioms	lapse from grace v.	gözden düşmek
99	Idioms	fall from grace v.	yanlış yapmak
100	Idioms	fall from grace v.	gözden düşmek
101	Idioms	fall from grace v.	itibarını yitirmek
102	Idioms	fall from grace v.	yanılgıya düşmek
103	Idioms	fall from grace v.	suç işlemek
104	Idioms	fall from grace v.	saygınlığını yitirmek
105	Idioms	fall from grace v.	iyi durumunu kaybetmek
106	Idioms	with a good grace v.	istekli olarak
107	Idioms	fall from grace v.	çaptan düşmek
108	Idioms	grace someone with one's presence v.	birini teşrifiyle şereflendirmek
109	Idioms	grace someone with one's presence v.	gelişiyle birini onurlandırmak
110	Idioms	have the (good) grace to do something v.	özür dileme vs. kibarlığını göstermek
111	Idioms	have the (good) grace to (do something) v.	özür dileme vs. kibarlığını göstermek
112	Idioms	have the (good) grace to (do something) v.	(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
113	Idioms	have the (good) grace to (do something) v.	(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
114	Idioms	have the (good) grace to (do something) v.	(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
115	Idioms	have the (good) grace to do something v.	(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
116	Idioms	have the (good) grace to do something v.	(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
117	Idioms	have the (good) grace to do something v.	(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
118	Idioms	grace with presence v.	teşrif buyurmak
119	Idioms	grace someone or something with one's presence v.	birini/bir şeyi teşrifiyle şereflendirmek
120	Idioms	grace with presence v.	gelişiyle onurlandırmak
121	Idioms	grace with presence v.	teşrifiyle şereflendirmek
122	Idioms	grace someone or something with one's presence v.	gelişiyle birini/bir şeyi onurlandırmak
123	Idioms	have the grace to do something v.	bir şeyi yapma inceliğine sahip olmak
124	Idioms	have the grace to do something v.	bir şeyi yapacak kadar iyi olmak
125	Idioms	have the grace to do something v.	bir şeyi yapma nezaketini göstermek
126	Idioms	have the grace to do something v.	kibarlığını göstermek
127	Idioms	with a good grace expr.	isteyerek
128	Idioms	with a bad grace expr.	gönülsüz olarak
129	Idioms	with a bad grace expr.	isteksiz şekilde
130	Idioms	with a bad grace expr.	istemeyerek
131	Idioms	with a good grace expr.	gönüllü olarak
132	Idioms	with a bad grace expr.	içten olmadan
133	Idioms	with a good grace expr.	içtenlikle
134	Idioms	by the grace of god expr.	tanrı'ın izniyle
135	Idioms	by the grace of god expr.	allah'ın/tanrı'nın lütfuyla
136	Idioms	there but for the grace of god expr.	(baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
137	Idioms	there but for the grace of god expr.	çok şükür benim başıma gelmedi
138	Idioms	with good grace expr.	istekli olarak
139	Idioms	with bad grace expr.	kabalıkla
140	Idioms	with bad grace expr.	içten olmadan
141	Idioms	with bad grace expr.	düşmanlıkla
142	Idioms	with good grace expr.	içtenlikle
143	Idioms	with good grace expr.	gönüllü olarak
144	Idioms	with bad grace expr.	isteksiz şekilde
145	Idioms	with bad grace expr.	gönülsüz olarak
146	Idioms	with good grace expr.	isteyerek
147	Idioms	with bad grace expr.	istemeyerek
Trade/Economic
148	Trade/Economic	date of grace n.	senedin vadesinden sonra ödenmesi için borçluya tanınan ek süre
149	Trade/Economic	grace period n.	vadesi gelen bir senedin ödenmesi için borçluya tanınan süre
150	Trade/Economic	period of grace n.	borcun ödenmesi için borçluya tanınan ek süre
151	Trade/Economic	days of grace n.	ödeme tarihi gelmiş olan bir borç için verilen ek süre
152	Trade/Economic	grace period n.	borcun geri ödenmeye başlamasından önce tanınan ödemesiz dönem
153	Trade/Economic	grace period n.	vade tarihinin bitiminden itibaren ödeme için tanınan ek kısa bir süre
154	Trade/Economic	days of grace n.	vade tarihinden sonra tanınan kısa bir ek süre
155	Trade/Economic	days of grace n.	zarar ve cezayı önlemek amacı ile verilen ek süre
156	Trade/Economic	period of grace n.	bir borcun ödenmeye başlanmadan önce geçmesi kararlaştırılan süre
157	Trade/Economic	days of grace n.	ödeme mühleti
158	Trade/Economic	days of grace n.	ödeme süresi
159	Trade/Economic	year of grace n.	bağış yılı
160	Trade/Economic	year of grace n.	kredi ödemesiz sene
161	Trade/Economic	year of grace n.	kredi ödemesinin yapılmayacağı sene
162	Trade/Economic	grace period n.	(kredi vb) ödemesiz dönem
163	Trade/Economic	days of grace n.	bağışlama günleri
164	Trade/Economic	days of grace n.	atıfet günleri
165	Trade/Economic	grace period n.	bağışlama günleri
166	Trade/Economic	grace period n.	atıfet günleri
167	Trade/Economic	period of grace n.	kredinin geri ödenmediği dönem
168	Trade/Economic	period of grace n.	borçluya borcunu ödemesi için tanınan ek süre
169	Trade/Economic	days of grace n.	diyet günleri
170	Trade/Economic	prolonged grace period n.	uzatılmış ön ödemesiz süre
171	Trade/Economic	grace period n.	borç ödemesiz ön süre
172	Trade/Economic	grace period n.	hoşgörü süresi
173	Trade/Economic	grace period n.	ödemesiz süre
174	Trade/Economic	grace period n.	kanuni süre
Law
175	Law	days of grace n.	vade geldikten sonra verilen ilave süre
176	Law	days of grace n.	atıfet günleri
177	Law	act of grace n.	genel af
178	Law	act of grace n.	umumi af
Politics
179	Politics	grace-and-favour [uk] adj.	hükümdarın teşekkürlerini sunmak için birine ücretsiz kiraladığı (ev, daire)
Insurance
180	Insurance	days of grace n.	ödeme mühleti
Computer
181	Computer	grace logins n.	parolasız oturum açma sayısı
182	Computer	grace logins n.	yetkisiz oturum açma sayısı
183	Computer	grace logins expr.	yetkisiz oturum açmaya izin ver
Astronomy
184	Astronomy	nancy grace roman space telescope n.	nancy grace roman uzay teleskobu
Botanic
185	Botanic	herb of grace n.	sedef otu
186	Botanic	herb grace n.	ruta cinsinden olan hoş kokulu ve odunsu çeşitli ot veya çalılara verilen ad
187	Botanic	herb grace n.	meyve veya kırmızı şarap tatlandırmak için dikkatli ölçülerde kullanılan yapraklar
188	Botanic	herb grace n.	çayırsedefine benzer yaprakları olan çeşitli bitkilere verilen ad
History
189	History	pilgrimage of grace n.	manastırların dağılmasına karşı çıkan bir ingiliz isyanı
Religious
190	Religious	year of grace n.	milattan sonraki belirli bir yıl
191	Religious	grace of god n.	tanrı'nın lütfu
192	Religious	day of grace n.	mağfiret zamanı
193	Religious	fall from grace v.	günah işlemek
194	Religious	fall from grace v.	dinden çıkmak
195	Religious	fall from grace v.	(hristiyanlık'ta) günah işleyerek tanrı'nın sevgisini kaybetmek
Geography
196	Geography	grace city n.	kuzey dakota eyaletinde şehir
Music
197	Music	grace note n.	çarpma sesi olarak adlandırılan bir gitar tekniği
198	Music	grace note n.	çarpma
199	Music	grace note n.	çarpma notası
Latin
200	Latin	coup de grace n.	öldürücü darbe