gravy - Turc Anglais Dictionnaire

gravy

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "gravy" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 28 résultat(s)

Anglais Turc
General
gravy n. salça
The potato is served with gravy topping.
Patates salça sosuyla birlikte servis ediliyor.

More Sentences
gravy n. et suyu
I don't eat meat, shellfish, poultry or gravy.
Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem.

More Sentences
gravy n. sos
Would you like some more gravy?
Biraz daha sos ister misiniz?

More Sentences
Gastronomy
gravy n. sos
Would you like some more gravy?
Biraz daha sos ister misin?

More Sentences
Slang
gravy n. mükafat
The money they found upstairs was pure gravy.
Üst katta buldukları para tam bir mükafat oldu.

More Sentences
General
gravy n. yemek sosu
gravy n. kolay kazanç
gravy n. etin pişerken saldığı su
Colloquial
gravy n. beklenmedik zenginlik
gravy n. beklenmedik şans
gravy n. gökten gelen refah
gravy n. talih kuşu
Idioms
gravy n. devlet kuşu
gravy n. devletkuşu
Trade/Economic
gravy n. avanta
gravy n. kolay kazanılan para
Gastronomy
gravy n. et suyu
gravy n. etin pişerken saldığı doğal suyu
gravy n. koyu et suyu
gravy n. pişen yemeğin kendi bıraktığı suyu
gravy n. salça
gravy n. makarna sosu
Slang
gravy n. bonus
gravy n. kolayca elde edilen para/kar
gravy n. kolay para/kar
gravy n. mükemmel
gravy n. harika
gravy n. çok iyi

Sens de "gravy" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 99 résultat(s)

Anglais Turc
General
gravy train n. yüksek gelir getirip kolay ve risksiz olan meslek veya kazançlı girişim
get on the gravy train v. beleşe konmak
get on the gravy train v. köşe dönmek
ride the gravy train v. bolluk içinde yaşamak
ride the gravy train v. bolluk içerisinde yaşamak
Colloquial
gravy train n. kolay kazanılmış para
red gravy n. kan
(good) gravy! exclam. iyi!
good gravy! exclam. aman yarabbi!
(good) gravy! exclam. güzel!
good gravy! exclam. aman tanrım!
gravy! exclam. güzel!
gravy! exclam. aman tanrım!
gravy! exclam. aman yarabbi!
gravy! exclam. iyi!
Idioms
the gravy train n. beleşten zengin olma
the rest is gravy n. bu da mükafatı
the rest is gravy n. kısa günün karı
a gravy train n. yağlı kapı
a gravy train n. çok para kazanmanın kolay yolu
a gravy train n. az emek harcayıp çok para kazanılan iş/makam/durum
a gravy train n. uzun vadede kolay yoldan çok para getiren iş/makam/durum
gravy train n. kolay para getiren iş
gravy train n. kolay kazanç sağlayan iş
ride the gravy train v. bir eli yağda bir eli balda olmak
in the gravy v. kolay para kazanıp zengin olmak
get on the gravy train v. işi iş olmak
board the gravy train v. kebap gibi bir işe gelmek
climb on the gravy train v. az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek
board the gravy train v. sağlam yere kapak atmak
board the gravy train v. turnayı gözünden vurmak
get on the gravy train v. turnayı gözünden vurmak
climb on the gravy train v. sağlam yere kapak atmak
get on the gravy train v. kebap gibi bir işe gelmek
climb on the gravy train v. sağlam yere olta atmak
get on the gravy train v. sağlam yere olta atmak
board the gravy train v. az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek
get on the gravy train v. az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek
board the gravy train v. işi iş olmak
climb on the gravy train v. işi iş olmak
board the gravy train v. sağlam yere olta atmak
climb on the gravy train v. kebap gibi bir işe gelmek
get on the gravy train v. sağlam yere kapak atmak
climb on the gravy train v. turnayı gözünden vurmak
be on the gravy train v. köşe olmak
be on the gravy train v. köşeyi dönmek
be on the gravy train v. yükü tutmak
be on the gravy train v. işleri kebap olmak
be on the gravy train v. turnayı gözünden vurmak
be on the gravy train v. mangır kesmek
be on the gravy train v. cukkalamak
be on the gravy train v. (kumarda) duman yapmak
be on the gravy train v. para kırmak
be on the gravy train v. beleşe konmak
be on the gravy train v. işleri gıcırında olmak
have gravy on one’s grits v. zengin olmak
have gravy on one’s grits v. bok gibi parası olmak
stew in (one's) own gravy v. yaptıklarının bedelini ödemek
stew in (one's) own gravy v. kendi hatasının cezasını çekmek
stew in (one's) own gravy v. kendi haline bırakılmak
stew in (one's) own gravy v. ne hali varsa görmek
in the gravy expr. şansa zengin olmuş
in the gravy expr. haybeden zengin
in the gravy expr. vurgun zengini
in the gravy expr. havadan para kazanmış
on the gravy train expr. turnayı gözünden vurmuş
on the gravy train expr. köşeyi dönmüş
on the gravy train expr. beleşe konmuş
on the gravy train expr. köşe olmuş
on the gravy train expr. işleri gıcırında
the rest is (just) gravy expr. gerisi kolay
the rest is (just) gravy expr. gerisi çorap söküğü gibi gelir
the rest is (just) gravy expr. gerisi bonus
the rest is (just) gravy expr. kalan kısmı kolay
the rest is (just) gravy expr. gerisi tuzu biberi
the rest is (just) gravy expr. gerisi ekstra
the rest is (just) gravy expr. gerisi ek bir mükafat
Gastronomy
lamb meat balls in gravy n. izmir köftesi
vegetables and meat cubes first fried and then cooked in its own gravy, shaken at intervals n. silkme
pan juice gravy n. etin pişerken saldığı doğal suyu
redeye gravy n. unla kıvamlı hale getirilen pişmiş domuz eti suyuna kahve eklenerek yapılan sos
red-eye gravy n. unla kıvamlı hale getirilen pişmiş domuz eti suyuna kahve eklenerek yapılan sos
gravy boat n. sos kabı
gravy [dialect] n. banılmaya uygun iştah açıcı meyve suyu
gravy holder n. sos servis etmek için kullanılan ve genellikle tekne şeklinde olan tabak
gravy [obsolete] n. genellikle bira ve şarap gibi içeceklerden oluşup içinde deniz ürünleri veya sebzelerin pişirildiği, badem ezmesi ve baharatlarla lezzetlendirilmiş sos
pan gravy n. et suyundan elde edilen akışkan kıvamlı ve baharatlı bir gravy sos
Slang
red gravy [us] n. domates ve sarımsaklı makarna sosu
red gravy [us] n. italyan/italyan-amerikan domates sosu
red gravy [us] n. kreole, haiti ve new orleans mutfağında kullanılan ve domates, kereviz, dolmalık biber, soğan ve sarımsaktan yapılan sos
gravy train n. çalışmadan lüks içinde yaşamayı sağlayacak kaynak
gravy boat n. küçük bir zümrenin içinde bulunduğu, aşırı kazanç getiren avantajlarla dolu durum
have gravy on (one's) grits v. zengin olmak
have gravy on (one's) grits v. bok gibi parası olmak
British Slang
man gravy n. sperm
baby gravy n. sperm
Modern Slang
all gravy adj. iyi
all gravy adj. harika
all gravy adj. çok iyi