|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
kara koyun |
black sheep n.
|
|
2 |
General |
beyaz koyun |
white sheep n.
|
|
3 |
General |
yabani koyun |
wild sheep n.
|
|
4 |
General |
yabani koyun |
argali n.
|
|
|
5 |
General |
koyun budu |
leg of mutton n.
|
|
6 |
General |
koyun ve keçilerdeki çiçek hastalığı |
sheep and goat pox n.
|
|
7 |
General |
koyun postu |
fleece n.
|
|
8 |
General |
koyun ve keçilerin yavrulaması |
yeaning n.
|
|
9 |
General |
koyun derisi |
sheepskin n.
|
|
10 |
General |
yün için koyun veya başka hayvan yetiştiren kişi |
woolgrower n.
|
|
11 |
General |
koyun etinin yavan gerdan kısmı |
scrag n.
|
|
12 |
General |
koyun sürüsü |
fold n.
|
|
13 |
General |
koyun zili |
sheep bell n.
|
|
14 |
General |
koyun uyuzu |
scab n.
|
|
15 |
General |
koyun kırpılan yer |
woolshed n.
|
|
16 |
General |
koyun endüstrisi |
sheep industry n.
|
|
17 |
General |
doğu rusya ve sibirya bölgelerinde yaşayan koyun benzeri bir antilop türü |
saiga n.
|
|
18 |
General |
dişi koyun |
ewe n.
|
|
19 |
General |
sığır veya koyun çiftliğinde genç deneyimsiz işçi |
jackeroo n.
|
|
20 |
General |
koyun gibi tip |
sheep n.
|
|
21 |
General |
içyağı (sığır/koyun) |
suet n.
|
|
22 |
General |
sürü (koyun/keçi/kuş vb) |
flock n.
|
|
23 |
General |
yünlü koyun derisi |
woolskin n.
|
|
24 |
General |
koyun kırpma |
shearling n.
|
|
|
25 |
General |
koyun çobanı |
sheepmen n.
|
|
26 |
General |
koyun otlağı |
sheepwalk n.
|
|
27 |
General |
koyun kırpıcı |
sheepshearer n.
|
|
28 |
General |
koyun kırpma |
sheepshearing n.
|
|
29 |
General |
koyun eti |
mutton n.
|
|
30 |
General |
kuzu ya da koyun eti ve sebzeyle yapılan güveç |
navarin n.
|
|
31 |
General |
koyun sürüsü (iskoç dilinde) |
hirsel n.
|
|
32 |
General |
koyun ırkları |
sheep breeds n.
|
|
33 |
General |
koyun yetiştirme |
sheep breeding n.
|
|
34 |
General |
kurbanlık koyun |
sacrificial lamb n.
|
|
35 |
General |
koyun yağı |
sheep fat n.
|
|
36 |
General |
koyun budu |
leg-of-mutton n.
|
|
37 |
General |
büyükbaş koyun ağılı |
corral n.
|
|
38 |
General |
koyun yünü |
fleece n.
|
|
39 |
General |
koyun postu |
sheepskin n.
|
|
40 |
General |
koyun gütme |
sheepherding n.
|
|
41 |
General |
(sheep ve people kelimeleri birleştirilerek türetilmiş) koyun anlamında insan |
sheeple n.
|
|
42 |
General |
gebe koyun |
in-lamb ewe n.
|
|
43 |
General |
koyun veya keçiden yapılan bir tür yumuşak deri |
napa n.
|
|
44 |
General |
koyun veya keçiden yapılan bir tür yumuşak deri |
nappa n.
|
|
45 |
General |
britanya’ya özgü, soğan ve turpla koyun kellesi haşlanıp karışım kaynatılarak yapılan bir çorba |
powsowdie n.
|
|
46 |
General |
koyun sürüleri |
flocks of sheep n.
|
|
47 |
General |
koyun postu |
sheep skin n.
|
|
48 |
General |
eldiven ve ayakkabı yapımına uygun yumuşak koyun derisi |
cabretta n.
|
|
49 |
General |
koyun veya sığırların dinlendikleri yer |
camp n.
|
|
50 |
General |
koyun sürüsünü ilerletmek için koyunların sırtına atlayan köpek |
backing dog n.
|
|
51 |
General |
genellikle yemek pişirme ve donyağı yapımında kullanılan sığır ve koyun gibi hayvanların böbreklerinin etrafında bulunan yağlı sert dokular |
suet n.
|
|
52 |
General |
koyun dışkısı |
sheep turd n.
|
|
53 |
General |
koyun boku |
sheep turd n.
|
|
54 |
General |
koyun gübresi |
treddle [dialect] n.
|
|
55 |
General |
genellikle keçe ve koyun postundan yapılan yüksek siyah bir başlık |
kalpac n.
|
|
56 |
General |
sığır veya koyun çiftliğinde çalışan genç deneyimsiz kadın işçi |
jillaroo n.
|
|
57 |
General |
siyah koyun |
marker n.
|
|
58 |
General |
hemen ayırt edilebilen koyun |
marker n.
|
|
59 |
General |
özellikle cerrahi dikişler için kullanılan koyun bağırsağından yapılmış ip |
gutstring n.
|
|
60 |
General |
koyun çanı |
lowbell n.
|
|
61 |
General |
bir yaşındaki koyun |
gimmer [scotland] n.
|
|
62 |
General |
bir ila iki yaşlarındaki koyun |
gimmer [scotland] n.
|
|
63 |
General |
koyun yetiştiricisi |
grazier [australia] n.
|
|
64 |
General |
devlet arazisinde koyun yetiştiriciliği yapan kimse |
grazier [australia] n.
|
|
|
65 |
General |
tüm dişlerini kaybetmiş yaşlı koyun |
gummer n.
|
|
66 |
General |
tüm dişlerini kaybetmiş yaşlı koyun |
gummy [australia] n.
|
|
67 |
General |
usta koyun kırpıcı |
gun [australia] n.
|
|
68 |
General |
koyun çiftliğinde çalışan işçi |
rouseabout [australia] n.
|
|
69 |
General |
koyun çiftliğinde çalışan işçi |
roustabout [australia] n.
|
|
70 |
General |
koyun bacağından alınan yapağı |
brokes n.
|
|
71 |
General |
(ingiltere'den) koyun kaçakçılığı yapma |
owling n.
|
|
72 |
General |
zar yerine koyun kemiğiyle oynanan bir oyun |
cockal n.
|
|
73 |
General |
oyunda zar yerine kullanılan koyun kemiği |
cockal n.
|
|
74 |
General |
(eskiden kramp muskası olarak kullanılan) koyun patellası |
cramp bone n.
|
|
75 |
General |
(koyun, keçi derisi) köpek derisine benzeyen deri |
dogskin n.
|
|
76 |
General |
ıskarta koyun |
culler [new zealand/australia] n.
|
|
77 |
General |
koyun kırkıcı |
fleecer n.
|
|
78 |
General |
koyun yünü yolan kimse |
puller n.
|
|
79 |
General |
koyun otlağı |
sheep walk n.
|
|
80 |
General |
öncelikli olarak koyun yetiştiriciliğine ayrılmış arazi |
sheep walk n.
|
|
81 |
General |
koyun çobanı |
sheepmaster n.
|
|
82 |
General |
koyun sahibi |
sheepmaster n.
|
|
83 |
General |
koyun kırkan kimse |
sheep-shearer n.
|
|
84 |
General |
koyun kırkma sezonu |
sheepshearing n.
|
|
85 |
General |
koyun kırkma etkinliği |
sheepshearing n.
|
|
86 |
General |
koyun kırkma etkinliğinde verilen ziyafet |
sheepshearing n.
|
|
87 |
General |
koyun kırkma etkinliğinde verilen ziyafet |
sheep-shearing n.
|
|
88 |
General |
koyun postu |
shoreling n.
|
|
89 |
General |
ilk kez kırkılan koyun |
shoreling n.
|
|
90 |
General |
koyun postu |
shorling n.
|
|
91 |
General |
ilk kez kırkılan koyun |
shorling n.
|
|
92 |
General |
koyun derisinden üretilen maroken |
french morocco n.
|
|
93 |
General |
kara koyun |
slander [obsolete] n.
|
|
94 |
General |
(avustralya'da) koyun yetiştiriciliği için kraliyet arazisini kullanan kimse |
squatter n.
|
|
95 |
General |
mülkiyet hakkı olarak koyun yetiştiriciliği yapan kimse |
squatter n.
|
|
96 |
General |
(avustralya'da) koyun çiftliği sahibi |
squatter n.
|
|
97 |
General |
(avustralya'da) koyun yetiştiriciliği amacıyla kraliyet arazisini kiralayan kimse |
squatter n.
|
|
98 |
General |
(avustralya'da) koyun çiftliği olan kimse |
squatter n.
|
|
99 |
General |
(avustralya'da) gücü elinde bulunduran koyun çiftliği sahipleri sınıfı |
squattocracy n.
|
|
100 |
General |
(avustralya'da) zengin koyun çiftliği sahipleri sınıfı |
squattocracy n.
|
|
101 |
General |
kırmızı koyun postu |
strawberry roan n.
|
|
102 |
General |
koyun gibi sıkı bir halde toplanmak |
huddle v.
|
|
103 |
General |
koyun kırkmak |
tag v.
|
|
104 |
General |
koyun koyuna yatmak |
cuddle up together in bed v.
|
|
105 |
General |
koyun kurban etmek |
sacrifice a sheep v.
|
|
106 |
General |
kırkmak (koyun) |
tag v.
|
|
107 |
General |
koyun yetiştirmek |
raise sheep v.
|
|
108 |
General |
koyun yetiştirmek |
farm sheep v.
|
|
109 |
General |
koyun yetiştirmek |
keep sheep v.
|
|
110 |
General |
koyun kesmek |
slaughter a sheep v.
|
|
111 |
General |
koyun kırpmak |
shear a sheep v.
|
|
112 |
General |
koyun yetiştirmek |
rear sheep v.
|
|
113 |
General |
koyun gütmek |
herd sheep v.
|
|
114 |
General |
koyun saymak |
count sheep v.
|
|
115 |
General |
koyun ve keçi sesini taklit etmek |
maa v.
|
|
116 |
General |
(koç, koyun) kızgınlık döneminde olmak |
blissom [obsolete] v.
|
|
117 |
General |
ayrı tutulması gereken koyun gruplarını karıştırmak |
box [australia] v.
|
|
118 |
General |
(sığır, koyun) otlatmaya sürmek |
drove [uk] v.
|
|
119 |
General |
koyun gibi ısırmak |
sheepbite v.
|
|
120 |
General |
koyun gibi dişlemek |
sheepbite v.
|
|
121 |
General |
(koyun derisini) yüksek sıcaklıkta terletmek |
stale v.
|
|
122 |
General |
koyun gibi |
stupid adj.
|
|
123 |
General |
uyuz (koyun) |
scabby adj.
|
|
124 |
General |
koyun gibi |
sheepish adj.
|
|
125 |
General |
koyun cinsinden |
ovine adj.
|
|
126 |
General |
koyun eti gibi |
muttony adj.
|
|
127 |
General |
koyun eti tadında |
muttony adj.
|
|
128 |
General |
koyun gibi |
docile adj.
|
|
129 |
General |
koyun budu şeklinde olan |
leg-of-mutton adj.
|
|
130 |
General |
koyun budu şeklinde olan |
leg-o'-mutton adj.
|
|
131 |
General |
(koyun) kızgınlık döneminde |
blissom adj.
|
|
132 |
General |
koyun biçiminde |
oviform adj.
|
|
133 |
General |
(mecazen) koyun gibi |
ovine adj.
|
|
134 |
General |
koyun gibi |
sheeplike adj.
|
|
135 |
General |
koyun ile ilişkili |
sheepy adj.
|
|
136 |
General |
saldırıya açık (koyun) |
silly adj.
|
|
137 |
General |
koyun koyuna |
in each others arms adv.
|
|
138 |
General |
koyun gibi |
sheepishly adv.
|
|
Phrases |
|
139 |
Phrases |
her koyun kendi bacağından asılır |
each man for himself expr.
|
|
Proverb |
|
140 |
Proverb |
her koyun kendi bacağından asılır |
every tub must stand on its own bottom
|
|
141 |
Proverb |
her koyun kendi bacağından asılır |
let every tub stand on its own bottom
|
|
142 |
Proverb |
her koyun kendi bacağından asılır |
every man for himself and the devil take the hindmost
|
|
143 |
Proverb |
her koyun kendi bacağından asılır |
let every man skin his own skunk
|
|
144 |
Proverb |
eğer bir koyun hendekten atlarsa, diğerleri de arkasından atlar/onu takip eder |
if one sheep leaps over the ditch, all the rest will follow
|
|
145 |
Proverb |
her sürünün içinde bir kara koyun vardır |
there is a black sheep in every flock
|
|
Colloquial |
|
146 |
Colloquial |
dişi koyun |
yow [uk] [dialect] n.
|
|
147 |
Colloquial |
yaşlı ve dişsiz koyun |
biddie n.
|
|
148 |
Colloquial |
yaşlı ve dişsiz koyun |
biddy n.
|
|
149 |
Colloquial |
koyun veya sığır yetiştirilen büyük çiftliklerde hayvanların ve teçhizatın bakımını yapan kimse |
loppy [australia] n.
|
|
150 |
Colloquial |
ellerinizi görebileceğim bir yere koyun! |
put your hands where i can see them! expr.
|
|
151 |
Colloquial |
her koyun kendi bacağından asılır |
(let) the devil take the hindmost expr.
|
|
Idioms |
|
152 |
Idioms |
koyun postuna bürünmüş kurt |
wolf in sheep's clothing n.
|
|
153 |
Idioms |
koyun postuna bürünmüş kurt |
a wolf in sheep's clothing n.
|
|
154 |
Idioms |
kara koyun |
a/the black sheep n.
|
|
155 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi beklemek |
be waiting for the other shoe to drop v.
|
|
156 |
Idioms |
(koyun) kalıcı dişleri tam olan |
correct in the mouth adj.
|
|
157 |
Idioms |
(koyun) yetişkin |
correct in the mouth adj.
|
|
158 |
Idioms |
kara koyun ilan edildi |
the knives are out (for somebody) expr.
|
|
159 |
Idioms |
her koyun kendi bacağından asılır |
every man is the architect of his own fate expr.
|
|
160 |
Idioms |
her koyun kendi bacağından asılır |
every man for himself expr.
|
|
161 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi |
like pigs to the slaughter expr.
|
|
162 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi (boyun eğmek) |
like lambs to the slaughter expr.
|
|
163 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi (boyun eğmek) |
like a lamb to the slaughter expr.
|
|
164 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi |
like sheep to the slaughter expr.
|
|
165 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi |
like sheep to the slaughter expr.
|
|
166 |
Idioms |
her koyun kendi bacağından asılır |
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr.
|
|
167 |
Idioms |
kırmızı et (koyun/sığır) veya beyaz et (tavuk) |
leather or feather expr.
|
|
168 |
Idioms |
kırmızı et mi (koyun/sığır) yoksa beyaz et mi (tavuk)? |
leather or feather expr.
|
|
169 |
Idioms |
kırmızı et (koyun/sığır) veya kanatlı (tavuk) |
leather or feather expr.
|
|
170 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi (boyun eğmek) |
like a lamb being led to (the) slaughter expr.
|
|
171 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi (boyun eğmek, yapmak, gitmek) |
like a lamb to the slaughter expr.
|
|
172 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi (boyun eğmek, yapmak, gitmek) |
like lambs to the slaughter expr.
|
|
173 |
Idioms |
her koyun kendi bacağından asılır |
every man for hisself expr.
|
|
174 |
Idioms |
her koyun kendi bacağından asılır |
every woman for herself expr.
|
|
175 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi |
like a pig being led to (the) slaughter expr.
|
|
176 |
Idioms |
kurbanlık koyun gibi |
like a pig to (the) slaughter expr.
|
|
177 |
Idioms |
koyun gibi |
like sheep expr.
|
|
Speaking |
|
178 |
Speaking |
(çocuk dilinde) koyun |
sheepy n.
|
|
179 |
Speaking |
her koyun kendi bacağından asılır |
it's every man for himself expr.
|
|
180 |
Speaking |
kitaplarınızı çantanıza koyun |
put your books in your bags expr.
|
|
181 |
Speaking |
cümleler kurmak için kelimeleri doğru sıraya koyun |
put the words in the correct order to make sentences expr.
|
|
182 |
Speaking |
cümleleri kurmak için kelimeleri doğru sıraya koyun |
put the words in the correct order to make sentences expr.
|
|
183 |
Speaking |
kelimeleri oluşturmak için harfleri doğru sıraya koyun |
put the letters in the correct order to create words expr.
|
|
184 |
Speaking |
sözcükleri oluşturmak için harfleri doğru sıraya koyun |
put the letters in the correct order to create words expr.
|
|
Law |
|
185 |
Law |
(eski ingiliz hukukunda) genellikle tımar sahibine ait olan, koyun sürülerini otlatarak araziyi gübrelemede kullanma ayrıcalığı |
foldage [obsolete] n.
|
|
186 |
Law |
(eski ingiliz hukukunda) tımardaki bir kiracının koyun sürülerini kendi arazisini gübrelemek için kullanma ayrıcalığı karşılığında ödediği ücret veya kira |
faldfee [obsolete] [uk] n.
|
|
Industry |
|
187 |
Industry |
koyun, keçi gibi hayvanların yünleri yerine kullanılan ticari malzemeler |
wool n.
|
|
188 |
Industry |
koyun kırkıcı |
clipper n.
|
|
189 |
Industry |
tabakalara ayrılmış koyun derisi |
sheepsplit n.
|
|
190 |
Industry |
koyun derisinin ayrıldığı tabakalar |
sheepsplit n.
|
|
191 |
Industry |
tabaklama için muhafaza etmek üzere yünü kırkılıp havayla kurutulmuş olan koyun postu |
slat n.
|
|
Technical |
|
192 |
Technical |
koyun yünü |
sheep's wool n.
|
|
193 |
Technical |
koyun postu |
sheepskin n.
|
|
194 |
Technical |
koyun kırpımı |
sheep shearing n.
|
|
195 |
Technical |
koyun parazitlerini öldürmek için hazırlanan sıvı |
sheep-dip n.
|
|
196 |
Technical |
koyun kırkma makinesinin elde tutulan parçası |
hand-piece n.
|
|
197 |
Technical |
iki yaşındaki koyun postu veya yünü satan bir marka |
hog of wool® n.
|
|
198 |
Technical |
(koyun, domuz gibi hayvanları) antiseptik veya asalak öldürücü solüsyona daldırma işlemi için kullanılan tekne |
dip n.
|
|
Textile |
|
199 |
Textile |
koyun postundan yapılan bir tür giysi |
afghan n.
|
|
200 |
Textile |
eldiven yapımında kullanılan yumuşak koyun/kuzu derisi |
capeskin n.
|
|
201 |
Textile |
eskiden dağ keçisi, şimdi ise koyun postundan elde edilen yumuşak süet deri |
chammy leather n.
|
|
202 |
Textile |
eskiden dağ keçisi, şimdi ise koyun postundan elde edilen yumuşak süet deri |
chammy n.
|
|
203 |
Textile |
eskiden dağ keçisi, şimdi ise koyun postundan elde edilen yumuşak süet deri |
chamois n.
|
|
204 |
Textile |
eskiden dağ keçisi, şimdi ise koyun postundan elde edilen yumuşak süet deri |
shammy n.
|
|
205 |
Textile |
eskiden dağ keçisi, şimdi ise koyun postundan elde edilen yumuşak süet deri |
shammy leather n.
|
|
206 |
Textile |
eskiden dağ keçisi, şimdi ise koyun postundan elde edilen yumuşak süet deri |
chamois leather n.
|
|
207 |
Textile |
koyun yününün açıkta kalan yıpranmış ucu |
tip [aus] n.
|
|
208 |
Textile |
koyun postu |
fleece n.
|
|
209 |
Textile |
koyun ayağı şeklinde üçgen yaka ya da kol kenarı |
leg-of-mutton n.
|
|
210 |
Textile |
koyun postu |
sheepskin n.
|
|
211 |
Textile |
meşe veya karaçam ağaçlarının kabuğunda tabaklanmış koyun derisi |
basan n.
|
|
212 |
Textile |
ispanyol çobanların giydiği koyun derisi ceket |
zamarra n.
|
|
213 |
Textile |
koyun yünü |
ket [scotland] n.
|
|
214 |
Textile |
boyacısumağı ile tabaklanıp parlak renklere boyanmış keçi veya koyun derisi |
saffian n.
|
|
215 |
Textile |
kunduz veya fok kürküne benzemesi için kırkılıp boyanan ve genellikle kadın paltolarında kullanılan işlenmiş koyun postu |
mouton n.
|
|
216 |
Textile |
koyun budu şeklinde elbise kolu |
gigot n.
|
|
217 |
Textile |
koyun budu şeklinde elbise kolu |
gigot sleeve n.
|
|
218 |
Textile |
ağaç kabuğu ile tabaklanmış koyun derisi |
basil n.
|
|
219 |
Textile |
tabaklanmış keçi, buzağı veya koyun derisi |
dongola kid n.
|
|
220 |
Textile |
(soğuk havada bot veya galoş içine giyilen) düz koyun derisi veya keçeden ayakkabı |
pac n.
|
|
221 |
Textile |
(soğuk havada bot veya galoş içine giyilen) düz koyun derisi veya keçeden ayakkabı |
pack n.
|
|
222 |
Textile |
yeni kırkılmış koyun postu |
shearling n.
|
|
223 |
Textile |
yeni kırkılmış koyun derisinden yolunarak elde edilen kısa yün |
shearling n.
|
|
224 |
Textile |
koyun yününde mekik dokumaya uygun aralık oluşacak şekilde yapılan ayırma |
shed n.
|
|
225 |
Textile |
koyun postundan hazırlanan deri |
sheep n.
|
|
226 |
Textile |
dışı koyun postundan olup iç kısmı yünlü olan kıyafet |
sheepskin n.
|
|
227 |
Textile |
koyun derisi ile astarlanmış olup pamuklu kahverengi kumaştan dikilmiş ağır iş kabanı |
sheepskin coat n.
|
|
228 |
Textile |
koyun derisinden yapılmış yünlü kısa ceket |
sheepskin jacket n.
|
|
229 |
Textile |
koyun postundan yapılmış |
sheepskin adj.
|
|
230 |
Textile |
koyun derisiyle astarlanıp yünle kaplanmış (giysi) |
sheepskin adj.
|
|
Automotive |
|
231 |
Automotive |
koyun posru polisaj pedi |
lambskin polishing pad n.
|
|
232 |
Automotive |
yağ koyun |
fill with oil n.
|
|
Marine |
|
233 |
Marine |
koyun içindeki küçük koy |
cove n.
|
|
Medical |
|
234 |
Medical |
koyun kanlı agar |
sheep blood agar n.
|
|
235 |
Medical |
koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık |
pining n.
|
|
236 |
Medical |
koyun ve sığırlarda kobalt eksikliği |
pining n.
|
|
Pathology |
|
237 |
Pathology |
koyun ve keçilerde görülen akut bir fotosensitizasyon |
big head n.
|
|
Parasitology |
|
238 |
Parasitology |
koyun şeridi |
sheep tapeworm n.
|
|
239 |
Parasitology |
koyun şeridi |
moniezia expansa n.
|
|
240 |
Parasitology |
koyun şeridi hastalığı |
monieziosis n.
|
|
241 |
Parasitology |
koyun karaciğer paraziti |
gourdworm [obsolete] n.
|
|
Veterinary |
|
242 |
Veterinary |
koyun, at ve sığırlarda görülen çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık |
charbon n.
|
|
243 |
Veterinary |
koyun gibi hayvanlarda ince bağırsakta parazitik nematot solucanı olması |
nematodiriasis n.
|
|
244 |
Veterinary |
avustralya'daki koyunların karşı karşıya kaldığı, kronik koyun zehirlenmesi ile ilişkilendirilen enzootik hemolitik sarılığı |
toxemic jaundice n.
|
|
245 |
Veterinary |
avustralya'daki koyunların karşı karşıya kaldığı, kronik koyun zehirlenmesi ile ilişkilendirilen enzootik hemolitik sarılığı |
yellows n.
|
|
246 |
Veterinary |
avustralya'daki koyunların karşı karşıya kaldığı, kronik koyun zehirlenmesi ile ilişkilendirilen enzootik hemolitik sarılığı |
aster yellows n.
|
|
247 |
Veterinary |
bir koyun hastalığı |
bane n.
|
|
248 |
Veterinary |
koyun uyuzu |
sheep scab n.
|
|
249 |
Veterinary |
koyun parazit ilacı |
sheep-dip n.
|
|
250 |
Veterinary |
koyun-keçi vebası |
peste de petits ruminants n.
|
|
251 |
Veterinary |
yanıkara (koyun ve keçilerde görülen bir hastalık) |
black disease n.
|
|
252 |
Veterinary |
anaplasma marginale bakterisinin neden olduğu bir sığır ve koyun hastalığı |
anaplasmosis n.
|
|
253 |
Veterinary |
anaplasma marginale bakterisinin neden olduğu bir sığır ve koyun hastalığı |
gallsickness n.
|
|
254 |
Veterinary |
sığır, manda, koyun gibi hayvanlarda parazit kaynaklı bir ateşli hastalık |
east coast fever n.
|
|
255 |
Veterinary |
domuz, sığır, koyun ya da kanatlı erizipeli |
erysipelas n.
|
|
256 |
Veterinary |
koyun ve keçilerde görülen bir çeşit piron hastalığı |
scrapie n.
|
|
257 |
Veterinary |
koyun ve keçilerde görülen akut bir fotosensitizasyon |
bighead n.
|
|
258 |
Veterinary |
bağırsakların hava ile dolduğu bir koyun hastalığı |
wind n.
|
|
259 |
Veterinary |
bağırsaklarda şiddetli iltihaba neden olan bir koyun hastalığı |
wind n.
|
|
260 |
Veterinary |
doğal nedenlerle ya da hastalıktan ölen koyun |
braxy n.
|
|
261 |
Veterinary |
ölü koyun veya kuzu derisi |
morkin n.
|
|
262 |
Veterinary |
ölü koyun veya kuzu derisi |
morling n.
|
|
263 |
Veterinary |
at, sığır, koyun gibi hayvanların yıldırım düşmesi sonucu ani ölümü |
lightning stroke n.
|
|
264 |
Veterinary |
koyun biti ile bulaşan bir virüsün sebep olduğu nörolojik bir hastalık |
louping n.
|
|
265 |
Veterinary |
koyun biti ile bulaşan bir virüsün sebep olduğu nörolojik bir hastalık |
louping ill n.
|
|
266 |
Veterinary |
loco otu tüketiminden kaynaklanıp felç ve görme bozukluğu ile karakterize olan bir sığır, koyun ve at hastalığı |
loco disease n.
|
|
267 |
Veterinary |
koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık |
vinquish n.
|
|
268 |
Veterinary |
koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık |
pine n.
|
|
269 |
Veterinary |
koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık |
pine disease n.
|
|
270 |
Veterinary |
koyun postlarında kusur oluşturan siğilli çıkıntı |
cockle n.
|
|
271 |
Veterinary |
koyun ayağında iltihaplanma |
scald n.
|
|
272 |
Veterinary |
(koyun derisini) sinek larvalarının istila etmesi |
flyblow n.
|
|
273 |
Veterinary |
bulaşıcı bir koyun, keçi ve sığır hastalığı |
orf n.
|
|
274 |
Veterinary |
bulaşıcı bir koyun, keçi ve sığır hastalığı |
scabby mouth [australia] n.
|
|
275 |
Veterinary |
bulaşıcı bir koyun, keçi ve sığır hastalığı |
contagious pustular dermatitis n.
|
|
276 |
Veterinary |
mycoplasma cinsi bir bakterinin koyun, keçi ve sığırlarda sebep olduğu bulaşıcı bir pnömoni |
pleuropneumonia n.
|
|
277 |
Veterinary |
köpeklerde bulunan tenyalardan bulaşan bir koyun hastalığı |
sheep measles n.
|
|
278 |
Veterinary |
çiçek hastalığına benzer virütik bir koyun-keçi hastalığı |
sheep pox n.
|
|
279 |
Veterinary |
(koyun) ayak çürüğü olmak |
rot v.
|
|
280 |
Veterinary |
(sığır, koyun) karnın gazla şiştiği bir hastalığa yakalanmış |
hooven adj.
|
|
281 |
Veterinary |
(koyun) ayak çürüklü |
rotten adj.
|
|
282 |
Veterinary |
(koyun) tırnak çürüğü bulunan |
rotten adj.
|
|
Food Engineering |
|
283 |
Food Engineering |
don yağı (koyun/sığır) |
tallow n.
|
|
284 |
Food Engineering |
iç yağ (koyun/sığır) |
tallow n.
|
|
Gastronomy |
|
285 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shwarma n.
|
|
286 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shoarma n.
|
|
287 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shaorma n.
|
|
288 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shawarma n.
|
|
289 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
chawarma n.
|
|
290 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shuarma n.
|
|
291 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shawerma n.
|
|
292 |
Gastronomy |
koyun eti |
mutton n.
|
|
293 |
Gastronomy |
koyun peyniri |
sheep cheese n.
|
|
294 |
Gastronomy |
koyun sütü peyniri |
ewe’s milk cheese n.
|
|
295 |
Gastronomy |
koyun pirzolası |
mutton chop n.
|
|
296 |
Gastronomy |
koyun kıyması |
ground mutton n.
|
|
297 |
Gastronomy |
koyun kızartma |
roast mutton n.
|
|
298 |
Gastronomy |
koyun kızartması |
roast mutton n.
|
|
299 |
Gastronomy |
koyun kuşbaşı haşlama |
boiled mutton chunks n.
|
|
300 |
Gastronomy |
koyun söğüşü |
clear boiled muttoii n.
|
|
301 |
Gastronomy |
orkney ve shetland adaları'na özgü kurutulmuş sığır ve koyun eti |
vifda n.
|
|
302 |
Gastronomy |
ispanya'nın la mancha bölgesinde koyun sütünden üretilen, mayhoş ve cevizimsi bir tadı olan, delikli sert bir peynir |
manchego n.
|
|
303 |
Gastronomy |
sığır, kuzu, dana veya koyun etinin arka kısmı |
hindquarters n.
|
|
304 |
Gastronomy |
koyun veya sığırın omzuna yakın kısmında bulunan, kas dokusu yönünden zengin et |
mousepiece n.
|
|
305 |
Gastronomy |
(pakistan mutfağında) koyun eti |
gosht n.
|
|
306 |
Gastronomy |
koyun eti |
cut of mutton n.
|
|
307 |
Gastronomy |
koyun bağırsağının et ve koyun kanıyla doldurularak hazırlandığı bir yemek |
drisheen [ireland] n.
|
|
308 |
Gastronomy |
koyun sütünden yapılmış romano peyniri |
pecorino n.
|
|
309 |
Gastronomy |
koyun sütünden yapılmış romano peyniri |
pecorino cheese n.
|
|
310 |
Gastronomy |
koyun kafasından yapılan iskoç yahnisi |
pousowdie [scotland] n.
|
|
311 |
Gastronomy |
koyun, inek veya keçi sütünden yapılan açık renkli ve granüler dokulu sert bir peynir |
romano n.
|
|
312 |
Gastronomy |
sığır veya koyun eti ve sebzelerden yapılıp arpa ile kıvam verilen çorba |
scotch broth n.
|
|
313 |
Gastronomy |
koyun eti |
sheepmeat n.
|
|
314 |
Gastronomy |
dondurulmuş et olarak ihraç etmek üzere beslenen koyun |
freezer [australia] n.
|
|
Biology |
|
315 |
Biology |
klonlanmış koyun |
cloned sheep n.
|
|
Biochemistry |
|
316 |
Biochemistry |
koyun enzimi |
sheep enzyme n.
|
|
317 |
Biochemistry |
koyun iç yağından elde edilen bir asit |
hircin n.
|
|
318 |
Biochemistry |
koyun iç yağı ile ilgili |
hircic adj.
|
|
319 |
Biochemistry |
koyun iç yağından yapılmış |
hircic adj.
|
|
320 |
Biochemistry |
koyun iç yağına ait |
hircic adj.
|
|
Marine Biology |
|
321 |
Marine Biology |
koyun balığı |
lutjanus analis n.
|
|
322 |
Marine Biology |
koyun balığı |
mutton snapper n.
|
|
323 |
Marine Biology |
koyun balığı |
muttonfish n.
|
|
324 |
Marine Biology |
koyun balığı |
sama n.
|
|
Zoology |
|
325 |
Zoology |
keçi, koyun gibi türlerin olduğu alt familyadan olan hayvan |
caprid n.
|
|
326 |
Zoology |
nepal ve tibet'e özgü bir yabani koyun |
nayaur (ovis ammon hodgsonii) n.
|
|
327 |
Zoology |
henüz bir veya iki yaşındaki, henüz doğum yapmamış genç ve dişi koyun |
thave n.
|
|
328 |
Zoology |
henüz bir veya iki yaşındaki, henüz doğum yapmamış genç ve dişi koyun |
theave [dialect] n.
|
|
329 |
Zoology |
koyun postu |
toison n.
|
|
330 |
Zoology |
tavşan ve koyun gibi hayvanların yuvarlak dışkısı |
trattle [dialect] n.
|
|
331 |
Zoology |
koyun kene sineği |
sheep ked n.
|
|
332 |
Zoology |
koyun yapağı sineği |
sheep tick n.
|
|
333 |
Zoology |
koyun kene sineği |
melophagus ovinus n.
|
|
334 |
Zoology |
koyun biti |
melophagus ovinus n.
|
|
335 |
Zoology |
koyun biti sineği |
melophagus ovinus n.
|
|
336 |
Zoology |
koyun kenesi biti |
sheep ked n.
|
|
337 |
Zoology |
koyun karaciğer kelebeği |
common liver fluke n.
|
|
338 |
Zoology |
koyun yapağı biti |
sheep-tick n.
|
|
339 |
Zoology |
koyun yapağı biti |
sheep tick n.
|
|
340 |
Zoology |
koyun karaciğer kelebeği |
sheep liver fluke n.
|
|
341 |
Zoology |
koyun yapağı biti |
melophagus ovinus n.
|
|
342 |
Zoology |
koyun kene sineği |
sheep tick n.
|
|
343 |
Zoology |
koyun kenesi biti |
melophagus ovinus n.
|
|
344 |
Zoology |
koyun sinek biti |
sheep tick n.
|
|
345 |
Zoology |
koyun biti |
sheep ked n.
|
|
346 |
Zoology |
koyun biti sineği |
sheep ked n.
|
|
347 |
Zoology |
koyun karaciğer kelebeği |
liver fluke n.
|
|
348 |
Zoology |
koyun yapağı sineği |
sheep ked n.
|
|
349 |
Zoology |
koyun yapağı biti |
sheep ked n.
|
|
350 |
Zoology |
koyun sinek biti |
sheep ked n.
|
|
351 |
Zoology |
koyun yapağı sineği |
melophagus ovinus n.
|
|
352 |
Zoology |
koyun biti |
sheep tick n.
|
|
353 |
Zoology |
koyun kenesi biti |
sheep tick n.
|
|
354 |
Zoology |
koyun yatırma |
folding n.
|
|
355 |
Zoology |
koyun kenesi biti |
sheep-tick n.
|
|
356 |
Zoology |
koyun karaciğer kelebeği |
fasciola hepatica n.
|
|
357 |
Zoology |
koyun biti sineği |
sheep tick n.
|
|
358 |
Zoology |
koyun sinek biti |
melophagus ovinus n.
|
|
359 |
Zoology |
koyun yapağı sineği |
sheep-tick n.
|
|
360 |
Zoology |
koyun kene sineği |
sheep-tick n.
|
|
361 |
Zoology |
koyun sinek biti |
sheep-tick n.
|
|
362 |
Zoology |
koyun biti sineği |
sheep-tick n.
|
|
363 |
Zoology |
koyun biti |
sheep-tick n.
|
|
364 |
Zoology |
bir yabani koyun cinsi |
ammotragus n.
|
|
365 |
Zoology |
bir yabani koyun cinsi |
genus ammotragus n.
|
|
366 |
Zoology |
kuzey afrika'da bulunan, yarım daire şeklinde kavisli boynuzları ve ön ayaklarına kadar inen uzum postu olan yabani bir koyun |
aoudad (ammotragus lervia) n.
|
|
367 |
Zoology |
kuzey afrika'da bulunan, yarım daire şeklinde kavisli boynuzları ve ön ayaklarına kadar inen uzum postu olan yabani bir koyun |
maned sheep n.
|
|
368 |
Zoology |
kuzey afrika'da bulunan, yarım daire şeklinde kavisli boynuzları ve ön ayaklarına kadar inen uzum postu olan yabani bir koyun |
barbary sheep n.
|
|
369 |
Zoology |
kuzey afrika'da bulunan, yarım daire şeklinde kavisli boynuzları ve ön ayaklarına kadar inen uzum postu olan yabani bir koyun |
audad n.
|
|
370 |
Zoology |
kuzey afrika'da bulunan, yarım daire şeklinde kavisli boynuzları ve ön ayaklarına kadar inen uzum postu olan yabani bir koyun |
arui n.
|
|
371 |
Zoology |
kuzey afrika'da bulunan, yarım daire şeklinde kavisli boynuzları ve ön ayaklarına kadar inen uzum postu olan yabani bir koyun |
arrui n.
|
|
372 |
Zoology |
eski çağlarda yaşamış bir koyun |
jacop n.
|
|
373 |
Zoology |
asya'da görülen bir yabani koyun |
urial (ovis vignei) n.
|
|
374 |
Zoology |
dişi koyun |
yowe [scotland] n.
|
|
375 |
Zoology |
mavi koyun |
bharal n.
|
|
376 |
Zoology |
mavi koyun |
barhal n.
|
|
377 |
Zoology |
mavi koyun |
burhel n.
|
|
378 |
Zoology |
mavi koyun |
pseudois nayaur n.
|
|
379 |
Zoology |
koyu renk suratlı bir koyun ırkı |
blackface n.
|
|
380 |
Zoology |
argalinin bir alt türü olarak da sınıflandırılan asya'ya özgü, devasa boynuzlara sahip yabani bir koyun |
marco polo sheep n.
|
|
381 |
Zoology |
argalinin bir alt türü olarak da sınıflandırılan asya'ya özgü, devasa boynuzlara sahip yabani bir koyun |
marco polo's sheep n.
|
|
382 |
Zoology |
asya'ya özgü, devasa boynuzlara sahip yabani bir koyun |
ovis ammon n.
|
|
383 |
Zoology |
argalinin bir alt türü olarak da sınıflandırılan asya'ya özgü, devasa boynuzlara sahip yabani bir koyun |
ovis ammon poli n.
|
|
384 |
Zoology |
(kısırlaştırılmış) erkek koyun |
wedder n.
|
|
385 |
Zoology |
ingiltere'ye özgü uzun ve spiral boynuzları olan beyaz koyun ırklarından biri |
wiltshire n.
|
|
386 |
Zoology |
ingiltere'ye özgü uzun ve spiral boynuzları olan beyaz koyun ırklarından biri |
wiltshire horn n.
|
|
387 |
Zoology |
koyun ve keçilerin vücudunun arka kısmındaki kısa ve kaba yün |
breech n.
|
|
388 |
Zoology |
koyun ve keçilerin vücudunun arka kısmındaki kısa ve kaba yün |
breeching n.
|
|
389 |
Zoology |
koyun, keçi ve köpeklerin vücudunun arka kısmındaki yün veya tüyler |
breech strap n.
|
|
390 |
Zoology |
koyun, keçi ve köpeklerin vücudunun arka kısmındaki yün veya tüyler |
breeching n.
|
|
391 |
Zoology |
bir koyun türü |
musmon n.
|
|
392 |
Zoology |
kanada'nın kuzeybatısına ve alaska'ya özgü büyük ve beyaz bir yabani koyun |
dall sheep n.
|
|
393 |
Zoology |
kanada'nın kuzeybatısına ve alaska'ya özgü büyük ve beyaz bir yabani koyun |
dall's sheep n.
|
|
394 |
Zoology |
kanada'nın kuzeybatısına ve alaska'ya özgü büyük ve beyaz bir yabani koyun |
ovis montana dalli n.
|
|
395 |
Zoology |
koyun ile yakından ilişkili bir hayvan |
ovine n.
|
|
396 |
Zoology |
orta asya'nın çölümsü bölgelerinde bulunan vahşi bir koyun |
argal n.
|
|
397 |
Zoology |
evcil koyun |
domestic sheep (ovis aries) n.
|
|
398 |
Zoology |
yünü, eti veya postu için yetiştirilen bir koyun türü |
domestic sheep (ovis aries) n.
|
|
399 |
Zoology |
kanada ve alaska'da bulunan beyaz, yabani bir koyun |
ovis montana dalli n.
|
|
400 |
Zoology |
kanada ve alaska'da bulunan beyaz, yabani bir koyun |
dall sheep n.
|
|
401 |
Zoology |
kanada ve alaska'da bulunan beyaz, yabani bir koyun |
dall's sheep n.
|
|
402 |
Zoology |
kuzey afrika'ya özgü yabani bir koyun |
barbary sheep (ammotragus lervia) n.
|
|
403 |
Zoology |
kuzey afrika'ya özgü yabani bir koyun |
arui (ammotragus lervia) n.
|
|
404 |
Zoology |
kuzey afrika'ya özgü yabani bir koyun |
audad (ammotragus lervia) n.
|
|
405 |
Zoology |
kuzey afrika'ya özgü yabani bir koyun |
maned sheep (ammotragus lervia) n.
|
|
406 |
Zoology |
ingiltere'nin güneyine özgü iyi et ve ince yün üreten bir koyun ırkı |
down n.
|
|
407 |
Zoology |
(koyun, sığır veya dört bacaklılarda) boynun orta hattından geçen güçlü ve esnek bir bağ doku |
paddywhack n.
|
|
408 |
Zoology |
boynuzsuz koyun |
pollard n.
|
|
409 |
Zoology |
(koyun ve ineklerde) uyluğun ortasında yer alan bir bez |
pope's eye n.
|
|
410 |
Zoology |
yaşlı koyun |
crone n.
|
|
411 |
Zoology |
keçi ve koyun melezi |
geep n.
|
|
412 |
Zoology |
ingiltere'ye özgü yüzü siyah bir koyun ırkı |
shropshire n.
|
|
413 |
Zoology |
st kilda takımadası'na özgü olan, koyu kahverengi yünlü bir koyun ırkı |
soay n.
|
|
414 |
Zoology |
keçeleşmiş yünü olan (koyun) |
daggy adj.
|
|
415 |
Zoology |
koyun gibi |
ovile adj.
|
|
Botanic |
|
416 |
Botanic |
koyun gözü |
tickweed n.
|
|
417 |
Botanic |
koyun gözü |
tick-weed n.
|
|
418 |
Botanic |
koyun gözü |
treasure flower n.
|
|
419 |
Botanic |
koyun gözü |
common daisy n.
|
|
420 |
Botanic |
koyun defnesi |
lambkill n.
|
|
421 |
Botanic |
koyun defnesi |
kalmia angustifolia n.
|
|
422 |
Botanic |
koyun gözü |
english daisy n.
|
|
423 |
Botanic |
koyun gözü |
tickseed n.
|
|
424 |
Botanic |
koyun gözü |
gazania rigens n.
|
|
425 |
Botanic |
koyun gözü |
bellis perennis n.
|
|
426 |
Botanic |
koyun kıran |
tutsan n.
|
|
427 |
Botanic |
koyun kıran |
hypericum n.
|
|
428 |
Botanic |
koyun kıran |
hypericum androsaemum n.
|
|
429 |
Botanic |
koyun kıran |
tutrix n.
|
|
430 |
Botanic |
koyun gözü |
lance-leaved coreopsis n.
|
|
431 |
Botanic |
koyun kıran |
st john's wort n.
|
|
432 |
Botanic |
koyun gözü |
coreopsis lanceolata n.
|
|
433 |
Botanic |
abd'de koyun yemi olarak yetiştirilen çok yıllık bir bitki |
bud sagebrush (artemisia spinescens) n.
|
|
434 |
Botanic |
abd'de koyun yemi olarak yetiştirilen çok yıllık bir bitki |
artemis spinescens n.
|
|
435 |
Botanic |
abd'de koyun yemi olarak yetiştirilen çok yıllık bir bitki |
bud brush n.
|
|
436 |
Botanic |
abd'de koyun yemi olarak yetiştirilen çok yıllık bir bitki |
budsage n.
|
|
437 |
Botanic |
koyun otu |
egremoin (agrimonia eupatoria) n.
|
|
438 |
Botanic |
koyun gözü |
marguerite n.
|
|
439 |
Botanic |
koyun gözü |
marguerite daisy n.
|
|
440 |
Botanic |
koyun pıtrağı |
eupatorium cannabinum n.
|
|
441 |
Botanic |
koyun pıtrağı |
hemp-agrimony n.
|
|
442 |
Botanic |
koyun pıtrağı |
holy rope n.
|
|
443 |
Botanic |
koyun pıtrağı |
hempweed n.
|
|
444 |
Botanic |
koyun pıtrağı |
bastard hemp (eupatorium cannabinum) n.
|
|
445 |
Botanic |
koyun pıtrağı |
hemp agrimony (eupatorium cannabinum) n.
|
|
446 |
Botanic |
koyun yumağı |
festuca ovina n.
|
|
447 |
Botanic |
koyun yumağı |
sheep fescue n.
|
|
448 |
Botanic |
koyun yumağı |
sheep's fescue n.
|
|
449 |
Botanic |
koyun gözü |
gazania n.
|
|
Agriculture |
|
450 |
Agriculture |
belirli bir süre içinde kırkılan toplam koyun sayısı |
tally n.
|
|
451 |
Agriculture |
koyun kırkılırken postuna katran süren çocuk |
tarboy [australia/new zeland] n.
|
|
452 |
Agriculture |
koyun kırkılırken postuna katran süren çocuk |
tar boy [australia/new zeland] n.
|
|
453 |
Agriculture |
(avustralya) koyun veya sığırların dinlenmek için toplandığı yer |
camp n.
|
|
454 |
Agriculture |
bir koyun bahçesinde, koyunların ayrı ayrı geçtiği dar bir geçit |
race n.
|
|
455 |
Agriculture |
çiftlikte koyun yetiştirmeyi öğrenen kişi |
cadet n.
|
|
456 |
Agriculture |
koyun kırpma makinesi |
sheep shearing machine n.
|
|
457 |
Agriculture |
koyun karma yemleri |
mixed sheep feeds n.
|
|
458 |
Agriculture |
koyun kırkma zamanı |
clipping time n.
|
|
459 |
Agriculture |
koyun gübresi |
sheep manure n.
|
|
460 |
Agriculture |
yarım yağlı koyun |
semi fat sheep n.
|
|
461 |
Agriculture |
sahip veya yöneticinin koyun veya sığır çiftliğindeki ikametgahı |
homestead [australia/new zealand] n.
|
|
462 |
Agriculture |
tavuk, koyun gibi hayvanların içinde daldırılıp çıkarıldığı sıvı kimyasal |
dip n.
|
|
463 |
Agriculture |
koyun kırpma makinesindeki sabit kesici |
comb [australia/new zealand] n.
|
|
464 |
Agriculture |
koyun veya sığırların konulduğu etrafı çevrili alan |
fold yard [uk] n.
|
|
465 |
Agriculture |
koyun kırkma ve kırkılmış yünleri sınıflandırıp balyalamak üzere çiftçi ile çalışan seyyar işçi grubu |
shearing gang [new zealand] n.
|
|
466 |
Agriculture |
koyun kırpılan yer |
shearing shed [new zealand] n.
|
|
467 |
Agriculture |
(avustralya ve yeni zelanda'da) koyun kırkma barakasında çalışan işçi |
shed hand n.
|
|
468 |
Agriculture |
koyun kırkmak |
clack [uk] v.
|
|
469 |
Agriculture |
(tavuk, koyun gibi hayvanları) böceklenmelerini önlemek amacıyla kısa süreliğine sıvı bir kimyasala batırmak |
dip v.
|
|
Breeding |
|
470 |
Breeding |
çobanın yavrulama zamanında koyun ve yenidoğan kuzulara bakması |
lambing n.
|
|
471 |
Breeding |
iki yaşında olan koyun |
teg n.
|
|
472 |
Breeding |
daha önce hiç kırpılmamış koyun |
teg n.
|
|
473 |
Breeding |
iki yaşında olan koyun |
tegg n.
|
|
474 |
Breeding |
daha önce hiç kırpılmamış koyun |
tegg n.
|
|
475 |
Breeding |
koyu beyaz renkli postu olan, hollanda'ya özgü bir koyun ırkı |
texel n.
|
|
476 |
Breeding |
tavşan ve koyun gibi hayvanların yuvarlak dışkısı |
trattles n.
|
|
477 |
Breeding |
sığır veya koyun uyluklarının birleşim yeri |
twist n.
|
|
478 |
Breeding |
bir ile iki yaşları arasındaki koyun |
two-tooth [australia/new zealand] n.
|
|
479 |
Breeding |
çiğ koyun sütü |
raw ewe milk n.
|
|
480 |
Breeding |
gebe koyun yemi |
pregnant sheep feed n.
|
|
481 |
Breeding |
gütme(koyun/keçi) |
herding (sheep/goat) n.
|
|
482 |
Breeding |
kasaplık koyun |
butchery mutton n.
|
|
483 |
Breeding |
koyun yetiştiriciliği |
sheep raising n.
|
|
484 |
Breeding |
koyun ağılı |
sheepfold n.
|
|
485 |
Breeding |
koyun sağma ekipmanı |
sheep milking equipment n.
|
|
486 |
Breeding |
koyun ağılı |
sheep fold n.
|
|
487 |
Breeding |
koyun sağımı |
sheep milking n.
|
|
488 |
Breeding |
koyun karma yemleri |
mixed sheep feeds n.
|
|
489 |
Breeding |
koyun sürüsü |
sheep herd n.
|
|
490 |
Breeding |
koyun sağım durakları |
sheep milking stands n.
|
|
491 |
Breeding |
koyun sağma |
sheep milking n.
|
|
492 |
Breeding |
koyun yetiştiriciliği |
sheep breeding n.
|
|
493 |
Breeding |
koyun sağma durakları |
sheep milking stands n.
|
|
494 |
Breeding |
koyun sürülerinde çiftleşme isteği gösteren (kızgın) koyunların sürü içerisinde belirlenmesini sağlayan koç |
teaser ram n.
|
|
495 |
Breeding |
koyun ağılı |
sheep pen n.
|
|
496 |
Breeding |
koyun derisi |
sheep skin n.
|
|
497 |
Breeding |
melez koyun |
cross-breed sheep n.
|
|
498 |
Breeding |
otlatma (koyun/keçi) |
herding (sheep/goat) n.
|
|
499 |
Breeding |
kısa eğri bacakları ve uzun gövdesi olan bir koyun ırkı |
ancon sheep n.
|
|
500 |
Breeding |
kısa eğri bacakları ve uzun gövdesi olan bir koyun ırkı |
ancon n.
|
|