last - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

last

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "last" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 66 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
last adj. sonuncu
last adj. son
General
last n. ölüm
last n. ayakkabı kalıbı
last n. sonuncu kimse
last n. son şey
last n. lasta
last n. son bölüm
last n. son kısım
last n. bitiş
last n. 4000 pound'a eşdeğer bir ağırlık birimi
last n. 10 quarter'a veya 80 buşele eşdeğer bir ingiliz hububat kapasitesi birimi
last n. en son
last n. sonunda
last n. önceki
last n. kalan
last n. sonuna (kadar)
last v. tutunmak
last v. bitmemek
last v. yetmek
last v. sürmek
last v. gitmek
last v. sürmek (süre vb)
last v. tutmak
last v. çekmek
last v. dayanmak
last v. devam etmek
last v. ahşap veya metal insan ayağı maketi ile şekil vermek (ayakkabıya)
last v. ahşap veya metal insan ayağı maketine yerleştirmek
last adj. en gerideki
last adj. sabık
last adj. geçen
last adj. son derece
last adj. evvelki
last adj. nihai
last adj. en sonraki
last adj. önceki
last adj. sonuncu
last adj. son
last adj. en son
last adj. en düşük (fiyat)
last adj. en sondaki
last adj. en gerideki
last adj. en son gelen
last adj. en son olan
last adj. kesin
last adj. nihai
last adj. her bir
last adj. birer birer
last adj. tek tek
last adv. gayet
last adv. son kez
last adv. sonunda
last adv. nihayet
last adv. sonuç olarak
last adv. son olarak
last adv. sonuncu olarak
last adv. her şeyden önce
last adv. en son
last adv. en sonra
Technical
last n. lasta
last v. devam etmek
last adj. sonuncu
Computer
last n. soyadı
last adj. en son
Fishery
last n. ringa balığının miktarını ölçmede kullanılan bir birim

Sens de "last" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
the last judgement n. mahşer
last name n. soyadı
last word n. son söz
General
the last rites n. cenaze töreni
last resort n. son çare
last seat availability n. son boş koltuk
the second before the last n. sondan iki önceki
last night n. geçen gece
last stop n. son durak
long last n. en nihayet
last quarter n. son çeyrek
last profits damages n. faizle karşılanmayan zararlar
the last word on the matter n. konu hakkında son ve kesin söz
last semester n. geçen dönem
last minute goal n. son dakika golü
the last two n. son ve sondan önceki
the last straw n. bardağı taşıran son damla
the last day n. kıyamet günü
last element n. son eleman
courts of last resort n. son başvurulan mahkemeler
last minute n. son dakika
the last straw n. bardağı taşıran damla
last judgment n. mahşer günü
last ditch n. son çare
last throw of the dice n. son bir hamle
last minute flight n. son dakika uçuşu
the very last n. en son
the last trump n. sur
last judgment n. kıyamet günü
the last judgement n. kıyamet günü
last quarter n. dolunayın 7. günü
last night n. dün gece
last product n. son ürün
the last tooth of a decrepit n. peynirdişi
one's last will n. son arzusu
the last judgment n. kıyamet
last evening n. dün akşam
the last word n. son model
last years n. son yıllar
courts of last resort n. nihai merci
the last day n. mahşer günü
last night n. dün akşam
last but one n. sondan bir önceki
last quarter n. son dördün
the last judgment n. kıyamet günü
the last straw n. artık bu kadarı fazla
the fear of the last judgement n. ahret korkusu
the last word n. en mükemmel şey
last act n. son perde
age at last birthday n. son doğum günündeki yaş
last four n. son dört ay
the last word n. en yüksek otorite
the last word n. güncel
last seven days n. son yedi gün
last week n. geçen hafta
last week n. geçtiğimiz hafta
last saved time n. son kayıt tarihi
last name n. soyad
last letter n. son mektup
last measure n. son ölçüm
last call n. son çağrı
last prophet n. son peygamber
last century n. geçen yüzyıl
last days of school n. okulun son günleri
last word n. son söz
last chance n. son şans
last wish n. son arzu
last will n. son arzu
last speech n. veda hutbesi
last khutbah n. veda hutbesi
last-ditch n. son deneme
last-ditch n. son şans
last-minute goal n. son dakika golü
last warning n. son ihtar
the last word n. son söz
last judgement n. kıyamet günü
last judgement n. mahşer günü
last birthday age n. son yaş günündeki yaş
last resort n. son merci
a last minute development n. bir son dakika gelişmesi
last visit n. son ziyaret
last day of the week n. haftanın son günü
last work day n. son iş günü
last two years n. son iki yıl
last three years n. son üç yıl
one last goodbye n. son bir veda
a last goodbye n. son bir elveda
a last goodbye n. son bir veda
one last goodbye n. son bir elveda
last nerve n. son sinir
last nerve n. avustralyalı bir punk grubu
last holiday n. son tatil
last question n. son soru
last tango in paris n. paris'te son tango
last version n. son versiyon
last-minute change n. son dakika değişikliği
last exam n. son sınav
last opportunity n. son şans
last opportunity n. son fırsat
every last detail of the contract n. kontratın en ufak/ince ayrıntısı
famous last words n. ünlü son sözler
measure of the last resort n. başvurulacak en son çare
last dive n. son dalış
last play n. son oyun
last summer n. geçen yaz
last winter n. geçen kış
last minute deal n. son dakika anlaşması
last period (years) n. son dönem
last lesson n. son ders
last sunday n. geçen pazar
last weekend n. geçen hafta sonu
last saturday n. geçen cumartesi
last seat available n. son boş koltuk
last warning n. son ikaz
last warning n. son uyarı
last in the series (uk) n. sezon finali
last month's shooting n. geçen ayki çatışma
last estimate n. son tahmin
last edition n. son baskı
last fall n. son düşüş
last friday n. geçen cuma
the last day of the year n. yılın son günü
second last n. sondan ikinci
last respect n. son yolculuk (cenaze merasimi)
your last photo n. son fotoğrafın
last decision n. son karar
last generation technology n. eski nesil teknoloji
the last cast n. son şans
the last cast n. son çaba
the week before last n. iki hafta önce
last chance saloon n. ahlaksız ve rezil kimselerin uğrak yeri olan mekan
last chance saloon n. başarmak için son çare olduğu düşünülen durum
last frontier n. alaska
last frontier n. kuzey amerika'nın kuzeybatısında yer alan bir eyalet
last mile n. hüküm giymiş kimsenin hücresinden idam edileceği yere kadar yürüdüğü mesafe
last word n. en son çıkan şey
last word n. son moda olan şey
last-born n. ailenin en küçük çocuğu
last-born n. ailede en son doğan kimse
the last of the mohicans n. son mohikan
paddy-last [irish] n. yarış sonuncusu
paddy-last [irish] n. yarışma sonuncusu
the last memory I have of you n. senden bana kalan son hatıra
the last memory I have of you n. senden son hatıra
last part n. son kısım
shoe last n. ayakkabı kalıbı
shoe last n. ayak şeklindeki demir parçası
last until evening v. akşamı bulmak
the last trump v. kıyamet gününde ölüleri uyandırmak için çalınacak boru
be the last straw v. üstüne tuz biber ekmek
draw one's last breath v. dünyaya gözlerini kapamak
speak one's last will v. vasiyette bulunmak
have the last word in v. nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
breathe one's last v. son nefesini vermek
make one's last will v. vasiyette bulunmak
last out v. çekmek
last for many hours v. saatlerce sürmek
last out v. katlanmak
be the last straw v. tuz biber ekmek
speak one's last will v. vasiyet etmek
have the last word v. son söz birinin olmak (bir tartışmanın/ağız kavgasının sonunda)
draw one's last breath v. son nefesini vermek
last forever v. sonsuza kadar sürmek
spend to the last penny v. son kuruşuna kadar harcamak
breathe one's last v. ölmek
have the last laugh v. sonunda başarmak
get the show on the road at last v. şeytanın bacağını kırmak
have the last word v. son noktayı koymak
have the last word v. son sözü söylemek
come round at last v. gelip çatmak
last for ten days v. on gün sürmek
last (time) v. zaman sürmek
(for one´s life) to last long enough v. ömrü yetmek
(for one´s life) to last long enough v. ömrü vefa etmek
leave something to the last minute v. son ana bırakmak
last a lifetime v. ömür boyu sürmek
last long v. uzun sürmek
last a second v. bir saniye sürmek
last a fortnight v. iki hafta sürmek
last a fortnight v. on beş gün sürmek
last a long time v. uzun sürmek
last a short time v. kısa sürmek
be the last person (to do something) v. (bir şeyi yapacak) son kişi olmak
come at the last minute v. son anda gelmek
come at the last minute v. son dakikada gelmek
last a day and a half v. bir buçuk gün sürmek
pay one's last respects v. son yolculuğuna uğurlamak
get a migraine at the last moment v. son anda migreni tutmak
see one’s mother for the last time v. annesini son bir kez görmek
see one’s father for the last time v. babasını son bir kez görmek
miss one’s last opportunity v. elindeki son fırsatı kaçırmak
lose one's title to last year's runner-up v. unvanını geçen yılın ikincisine kaptırmak
log many nautical miles up on its last voyage v. (gemi) son yolculuğunda çok mesafe/deniz mili katetmek
last for fifteen days v. on beş gün sürmek
arrive at the last minute v. son dakikada gelmek/varmak
get one’s last name v. birinin soy adını almak
put the last touches on v. son şeklini vermek
put the last touches on v. son halini vermek
put the last touches on v. son haline getirmek
last for 3 hours v. 3 saat sürmek
last mentioned adj. en son sözü edilen
first and last adj. ilk ve son
second to last adj. sondan bir önceki
next to last adj. sondan bir önceki
last mentioned adj. en son olarak söylenen
last-ditch adj. kıl payı
last-ditch adj. son anda yapılan
last-minute adj. son an
last-ditch adj. kılpayı
last-cyclic adj. son döngü
last-minute adj. son dakika
last mentioned adj. en son olarak zikrolunan
next to the last adj. sondan bir önceki
next to the last adj. sondan bir evvelki
last known adj. son bilinen
made to last adj. evladiyelik
last-place adj. sonuncu
every last adj. her
every last adj. her bir
every last adj. istisnasız
every last adj. ayrım yapmaksızın
last-born adj. en son doğan
last-born adj. en genç
last-gasp adj. son anda yapılan
last-gasp adj. son anda gelen
no longer ago than last week adv. daha geçen hafta
last time adv. geçen sefer
at the last moment adv. giderayak
at the last minute adv. tam zamanında
in the last instance adv. son tahlilde
to the last degree adv. son dereceye kadar
at one's last gasp adv. ölmek üzere
over the last five years adv. son beş yıl içinde
in the last instance adv. son kertede
at last adv. nihayet
in the last resort adv. başka çıkar yol yoksa
to the last adv. sonsuza dek
at long last adv. en sonunda
at last adv. eninde sonunda
from first to last adv. baştan başa
first and last adv. her şeyi hesaba katarak
from first to last adv. başından sonuna kadar
to the last adv. sonuna kadar
at long last adv. en nihayet
till the last adv. sonuna kadar
to the last minute adv. son dakikaya kadar
at last adv. en sonunda
to the last adv. nihayete kadar
at long last adv. uzun gecikmeden sonra
last of all adv. en sonra
at long last adv. nihayet
first or last adv. ergeç
since we last met adv. görüşmeyeli
from first to last adv. başlangıçtan sonuna dek
last night adv. akşamdan
at long last adv. sonunda
as a last resort adv. son çare olarak
at last adv. sonunda
last month adv. geçen ay
over the last decades adv. son birkaç on yıl içinde
in the last decade adv. son on yıl içinde
in the last decade adv. son on yıllık zaman zarfında
in the last decade adv. son on yıllık müddette
over the last decades adv. son birkaç on yıllık zaman zarfında
over the last two decades adv. son yirmi yılda
last year adv. önceki sene
last year adv. geçtiğimiz sene
last month adv. son ay
last year adv. geçen sene
last month adv. geçtiğimiz ay
last year adv. geçen yıl
last year adv. önceki yıl
last seven days adv. son yedi günde
last year adv. geçtiğimiz yıl
until the last minute adv. yumurta kapıya dayanamadan
in the last analysis adv. son tahlilde
for last 30 years adv. son otuz yıldır
in the last resort adv. son çare olarak
for the last three years adv. son üç yıldır
on one's last leg adv. yıkılmak üzere
some time last week adv. geçen hafta bir ara
last time adv. son kez
for the last time adv. son defa
last time adv. son defa
for the last time adv. son kez
in the last period adv. son dönemde
last but not least adv. sonuncu ama son derece önemli olarak
in the last century adv. geçen yüzyılda
in the last two years adv. son iki sene içinde
in the last few days adv. son birkaç gün içinde
in july last year adv. geçen yıl temmuz ayında
at last count adv. son sayımda
in the last 12 months adv. son on iki ay içerisinde
at our last meeting adv. geçen buluşmamızda
at one's last gasp adv. bitkin durumda
at one's last gasp adv. canı çıkmış
at the last moment adv. son anda
at one's last gasp adv. son nefesini vermek üzere
one last time adv. son bir kez
in the last century adv. geçmiş yüzyılda
last may adv. son mayıs
last may adv. geçen mayıs
at last adv. önünde sonunda
last tuesday adv. geçen salı
last year adv. bıldır
this time last year adv. geçen sene bu zamanlar
on one's last legs adv. güçten düşmüş
on one's last legs adv. yere yığılmasına ramak kalmış
on one's last legs adv. kaynaklarının sonunda
on one's last legs adv. başarısızlık, tükenmişlik veya mahvoluşun eşiğinde
first or last adv. öyle ya da böyle
first or last adv. her türlü
first or last adv. başında ya da sonunda
at last prep. hele
the last but not the least expr. sonuncusu ama önem sıralamasında sonuncu değil
lnu (last name unknown) abrev. soyadı bilinmiyor
the last of us sonuncumuz
Phrasals
last out v. sonuna kadar dayanmak
last out v. sonuna kadar devam etmek
last out v. sonuna kadar sürdürmek
last out v. sonuna kadar gitmek
last out v. sonuna kadar durmak
last out v. kalmak
last out v. dayanmak
last out v. yetmek
last something out v. bir şeyin sonun kadar kalmak
last something out v. bir şeyin sonuna kadar dayanmak
last something out v. bir şeyin sonuna kadar sabretmek
last something out v. bir şeyin sonuna kadar durmak
last out v. dayanmak
last out v. tutunmak
last out v. bir süre boyunca dayanmak
last out v. bir süre hayatta kalmak
last out v. bir süreyi çıkarmak
last out v. bir süreyi atlatmak
last out v. bir şeyden/zaman diliminden sağ çıkmak
last out v. birinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmek
last out v. kafi gelmek
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar idare etmek
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar tutmak
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar tok tutmak
last (one) (up) until (something) v. (birinin) midesini (bir şeye) kadar tutmak
last (one) (up) until (something) v. (birine bir şeye) kadar yetmek
last (one) (up) until (something) v. (birine bir süre boyunca) yetecek olmak
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar götürmek
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek
last (one) (up) until (something) v. (biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak
last (one) (up) until (something) v. (bir şeye) kadar (birine) dayanmak
last (one) (up) until (something) v. (biri için bir şeye) kadar bozulmadan dayanmak
last (one) (up) until (something) v. (bir şeye) kadar (birinin) kullanabileceği durumda kalmak
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar sürmek
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar devam etmek
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar yetmek
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar kalmak/bitmemek
last (up) until (something) v. (bir süre boyunca) yeterli olmak
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar dayanmak
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar bozulmadan dayanmak
last (up) until (something) v. (bir şeye) kadar idare etmek
last for v. (bir süre) için sürmek/devam etmek
last for v. (bir süre) için yetmek
last for v. (bir süre) dayanmak
last for v. (bir süre) gitmek
last for v. (bir süre) idare etmek
last for (some period of time) v. (belli bir süre) için sürmek/devam etmek
last for (some period of time) v. (belli bir süre) için yetmek
last for (some period of time) v. (belli bir süre) dayanmak
last for (some period of time) v. (belli bir süre) gitmek
last for (some period of time) v. (belli bir süre) idare etmek
Phrases
in my last letter n. son mektubumda
this time last week n. geçen hafta bu zamanlar
sometime last year n. geçen sene bir zaman/ara
it has been a while since we last wrote to each other expr. bir süredir yazışmıyoruz
it's been a while since we last wrote to each other expr. bir süredir yazışmıyoruz
last pockets of resistance expr. direnişin son kırıntıları
compared to the last year expr. geçen seneye oranla
compared to the last year expr. geçen yıla oranla
compared to the last week expr. geçen haftaya oranla
compared to the last month expr. geçen aya oranla
in the last day expr. hüküm gününde
in the last analysis expr. her şey düşünüldüğünde
in the last day expr. mahşer gününde
last but not least expr. sonuncu ama diğerleriyle eşit öneme sahip olarak
last one in is a rotten egg expr. son gelen çürük yumurta
last one in is a rotten egg expr. sona kalan çürük yumurta
last in last out expr. son giren son çıkar
last in first out expr. son gelen önce çıkar
by the last count expr. son sayıma göre
according to the last count expr. son sayıma göre
as a last resort expr. son bir çözüm olarak
belay my last expr. son emri dikkate alma/almayın
belay my last expr. bir önceki/son emir iptal
belay my last expr. bir önceki emri yok say/sayın
Proverb
he who laughs last laughs best son gülen iyi güler
have the last laugh son gülen olmak
he who laughs last laughs longest son gülen iyi güler
get the last laugh son gülen olmak
let the cobbler stick to his last kendi alanında olmayan bir olaya müdahale etme
let the cobbler stick to his last çizmeden yukarı çıkma
the cobbler should stick to his last çizmeden yukarı çıkma
the cobbler should stick to his last kendi alanında olmayan bir olaya müdahale etme
the cobbler should stick to his last üzerine vazife olmayan işlere burnunu sokma
the cobbler should stick to his last bilmediğin bir konu atıp tutma
cobbler, stick to your last kendi alanına odaklan
cobbler, stick to your last bildiğin şeye odaklan
cobbler, stick to your last bildiğin yolda yürü
cobbler, stick to your last kendi alanından/yolundan şaşma
cobbler, stick to your last bilmediğin işlere kalkışma
he laughs longest who laughs last son gülen iyi güler
he laughs loudest who laughs last son gülen iyi güler
he who laughs last, laughs loudest son gülen iyi güler
Colloquial
trade-last [us] n. birinden kendi hakkında duyduğu iltifata karşılık olarak o kişi hakkında duyulmuş iltifatı söyleme
last night's incident n. dün geceki olay
last hurrah n. jübile
last hurrah n. son performans
last song n. son şarkı
last two bottles n. son iki şişe
last night n. son gece
last job n. son iş
last hurrah n. son gösteri
last three hours n. son üç saat
a first-time last-time offer n. ya şimdi ya hiç teklifi
last fling n. (askere/okula vb başlamadan önce) son bir eğlence
last knockings n. bir dönemin son evresi
last knockings n. bir faaliyetin son safhası
last thing n. son şey
last thing n. son hareket
last thing n. son faaliyet
last thing n. (istediği) son şey
last thing n. hiç istemediği bir şey
one last word n. son bir söz
one last word n. söyleyecek son bir şey
one last word n. son olarak
one last word n. son söz (olarak)
the first/last to do something n. bir şeyi yapan/yapacak ilk/son (kişi)
the last person n. son kişi
the last person n. son insan
the last thing (one) needs n. (birinin) ihtiyacı olan son şey
save the best for the last v. en iyisini sona saklamak
go to one's last home v. hakkın rahmetine kavuşmak
save the best for the last v. en iyisini en sona saklamak
go to one's last home v. ölmek
last more than twenty minutes v. 20 dakikadan uzun sürmek
last for long v. uzun sürmek
last three hours v. üç saat sürmek
be the last person to do something v. bir şeyi yapabilecek son kişi olmak
be the last person to do something v. bir şeyi yapacak son insan olmak
at last adv. nihayet
at the last gasp adv. son nefesinde
the last I heard expr. en son duyduğuma göre
the last I heard expr. en son duyduğum kadarıyla
the last I heard expr. en son işittiğime göre
the last I heard expr. en son söylenilenlere göre
the last I heard expr. en son duyduğumda
on its last legs expr. eski püskü
every last one expr. her biri
last six years expr. geçtiğimiz altı yıl
remember our last day at home expr. evdeki son günümüzü hatırla
every last man of us expr. her birimiz
every last one expr. herkes
when's the last time expr. en son ne zaman
at long last expr. hele şükür
last seen alive in april expr. en son nisan ayında canlı görüldü
one's last day at home expr. evdeki son günü
at last expr. hele şükür
but you did not say so the last time we talked expr. en son konuştuğumuzda öyle demiyordun ama
last month it rained almost every day expr. geçen ay neredeyse her gün yağmur yağdı
neither the first nor the last expr. ne ilk ne de son
same as last time expr. son seferki gibi
alone at last expr. sonunda yalnız kaldık
every last of expr. sonuncusuna kadar
at the last gasp expr. son dakikada
for the last half-an-hour expr. son yarım saattir
last time I checked expr. son baktığımda
for the last 20 years expr. son yirmi senedir
in the last minute expr. son dakikada
down to the last detail expr. son ayrıntısına kadar
at the last minute expr. son anda
for the last half-hour expr. son yarım saattir
for the last 20 years expr. son yirmi yıldır
down to the last detail expr. son detayına kadar
for a last time expr. son bir kez
for the last five years expr. son beş senedir
at the last minute expr. son dakikada
every last of expr. son kalana kadar
over the last few hours expr. son birkaç saattir
for the last five years expr. son beş yıldır
in the last minute expr. son anda
at the last gasp expr. son anda
a week yesterday/last (some day) expr. dünden/belirtilen günden bir hafta önce
what did your last slave die of? expr. az ye de uşak tut
what did your last slave die of? expr. uşağın mı var burada?
what did your last slave die of? expr. hizmetçin mi var burada?
what did your last slave die of? expr. ben senin uşağın mıyım?
what did your last slave die of? expr. ben senin hizmetçin miyim?
what did your last servant die of? expr. az ye de uşak tut
what did your last servant die of? expr. uşağın mı var burada?
what did your last servant die of? expr. hizmetçin mi var burada?
what did your last servant die of? expr. ben senin uşağın mıyım?