| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | pickle n. | turşu | ||
|
The cabbage pickle will be ready in a week. Lahana turşusu bir haftaya hazır olur. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | pickle n. | salatalık turşusu | ||
|
We need more pickles for hot dogs and hamburgers. Sosisli ve hamburgerler için daha fazla turşuya ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
| General | pickle n. | zor durum | ||
|
Billy often finds himself in a pickle in his marriage. Billy kendini sıklıkla evliliği konusunda zor durumda buluyor. More Sentences |
||||
| General | pickle v. | tuzlayarak saklamak | ||
|
Shake well and store in the refrigerator for at least 8 hrs but the longer they pickle the better they'll taste. Buzdolabında en az 8 saat saklayın, ancak ne kadar uzun süre tuzlayarak saklanırsa o kadar lezzetli olurlar. More Sentences |
||||
| Food Engineering | ||||
| Food Engineering | pickle n. | turşu | ||
|
Andhra Pradesh cuisine is characterised by pickles and spicy curries. Andhra Pradesh mutfağı turşu ve baharatlı körilerle karakterizedir. More Sentences |
||||
| Gastronomy | ||||
| Gastronomy | pickle n. | turşu | ||
|
The creatures are sometimes known as sea pickles. Yaratıklar bazen deniz turşusu olarak da bilinir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | pickle n. | afacan | ||
| General | pickle n. | paklayıcı | ||
| General | pickle n. | dekapaj solüsyonu | ||
| General | pickle n. | salamura | ||
| General | pickle n. | yaramaz | ||
| General | pickle n. | kornişon | ||
| General | pickle n. | turşusunu kurma | ||
| General | pickle n. | sıkıntılı durum | ||
| General | pickle n. | dekapaj çözeltisi | ||
| General | pickle n. | (beyzbolda bir kaleden diğerine geçmeye benzer) üç kişilik bir çocuk oyunu | ||
| General | pickle v. | salamura yapmak | ||
| General | pickle v. | turşu yapmak | ||
| General | pickle v. | turşu kurmak | ||
| General | pickle v. | turşusunu kurmak | ||
| General | pickle v. | sarhoş etmek | ||
| General | pickle v. | dekape etmek (metal bir nesneyi) | ||
| General | pickle v. | metal yüzünü parlatmak | ||
| General | pickle v. | asitle temizlemek | ||
| General | pickle v. | (kırbaç yarasına) tuz basmak | ||
| General | pickle v. | (kırbaç yarasına) tuz ve sirke basmak | ||
| Technical | ||||
| Technical | pickle n. | paklayıcı | ||
| Technical | pickle v. | asit sülfürik banyosunda temizlemek | ||
| Technical | pickle v. | asitle yakmak | ||
| Furniture | ||||
| Furniture | pickle v. | eskitilmiş görünüm kazandırmak | ||
| Furniture | pickle v. | antika görüntüsü vermek | ||
| Furniture | pickle v. | (mobilyaya) hafif perdah atmak | ||
| Aeronautic | ||||
| Aeronautic | pickle v. | asitle temizlemek | ||
| Food Engineering | ||||
| Food Engineering | pickle n. | salamura | ||
| Gastronomy | ||||
| Gastronomy | pickle n. | hıyar turşusu | ||
| Gastronomy | pickle n. | (bira hortumu veya bitki temizliğinde kullanılan) kostik soda solüsyonu | ||
| Gastronomy | pickle n. | antiseptik solüsyon | ||
| Gastronomy | pickle v. | turşusunu kurmak | ||
| Gastronomy | pickle v. | turşu kurmak | ||
| Botanic | ||||
| Botanic | pickle v. | (kesilmiş çiçekleri) soğutucuda tutmak | ||
| Baseball | ||||
| Baseball | pickle n. | bir kaleden diğerine gerçekleştirilen koşu | ||
| Slang | ||||
| Slang | pickle n. | penis | ||
| Slang | pickle n. | muamma | ||
| Slang | pickle n. | metamfetamin içme borusu | ||
| Slang | pickle v. | saklamak | ||
| Slang | pickle v. | stoklamak | ||
| Slang | pickle v. | uzun süreli depolama için hazırlamak | ||