Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | scale n. | ölçek | ||
We need to tackle the issue on a major scale. Bu meseleye büyük ölçekte yaklaşmamız gerekiyor. More Sentences |
||||
Common Usage | scale v. | ölçeklendirmek | ||
I scaled one. Birini ölçeklendirdim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | scale n. | çap | ||
He gave a party on a large scale. Büyük çaplı bir parti verdi. More Sentences |
||||
General | scale n. | balık pulu | ||
She removed the scales from the fish. Balığın pullarını çıkardı. More Sentences |
||||
General | scale n. | pul (balık/sürüngen vb'nde) | ||
Make sure you remove all the scales when cleaning the fish. Balığı temizlerken tüm pulları çıkardığınızdan emin olun. More Sentences |
||||
General | scale n. | tartı | ||
Please put your baggage on this scale. Lütfen bavulunuzu bu tartıya koyun. More Sentences |
||||
General | scale n. | ölçek | ||
On a scale of 1 to 10, you are about a 7. 1'den 10'a kadar uzanan bir ölçekte, siz yaklaşık 7'siniz. More Sentences |
||||
General | scale n. | skala | ||
The local farmers operate at the lower end of the scale. Yerel çiftçiler skalanın alt ucunda faaliyet gösteriyor. More Sentences |
||||
General | scale n. | mezura | ||
Make sure you use the scale before cutting the wood. Odunu kesmeden önce mutlaka mezura kullanın. More Sentences |
||||
General | scale n. | (harita) ölçek | ||
Please note that the illustrations on the map have a 1:100000 scale. Lütfen haritadaki çizimlerin 1:100000 ölçekte olduğunu unutmayın. More Sentences |
||||
General | scale n. | diş tartarı | ||
The dentist removed the scales from my teeth. Diş hekimi dişlerimdeki tartarı temizledi. More Sentences |
||||
General | scale v. | tırmanmak | ||
The firemen scaled the building to rescue the child. İtfaiyeciler çocuğu kurtarmak için binaya tırmandılar. More Sentences |
||||
General | scale v. | ayarlamak | ||
The tattoo artist scaled the drawing to fit my arm. Dövmeci çizimi koluma uyacak şekilde ayarladı. More Sentences |
||||
General | scale v. | tartmak | ||
She scaled a fish. O bir balık tarttı. More Sentences |
||||
General | scale v. | ayak uydurmak | ||
Will this media platform scale? Bu medya platformu olanlara ayak uydurabilecek mi? More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | scale | ölçek | ||
That has not always been the case on a global scale. Küresel ölçekte durum her zaman böyle olmamıştır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | scale | terazi | ||
Please put your baggage on this scale. Lütfen bagajınızı bu teraziye koyun. More Sentences |
||||
Technical | scale | ölçek | ||
Illegal elephant poaching is now taking place on a much bigger scale, also in southern Africa. Yasa dışı fil kaçakçılığı artık Güney Afrika'da da çok daha büyük bir ölçekte gerçekleşmektedir. More Sentences |
||||
Technical | scale | skala | ||
There is no point in grading them on a scale of evilness and calling Fidel Castro's dictatorship 'benign'. Fidel Castro'nun diktatörlüğüne 'iyi huylu' diyerek onları kötülük skalasında derecelendirmenin bir anlamı yoktur. More Sentences |
||||
Technical | scale | ölçü | ||
Try playing this scale. Bu ölçüyü çalmayı dene. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | scale | ölçek | ||
Since the last Regular Report, large scale armed violence in the Southeast seems to have stopped. Son Düzenli Rapor’dan bu yana, güneydoğuda geniş ölçekte silahlı şiddet durmuş görünmektedir. More Sentences |
||||
Automotive | scale | tartı | ||
Can you stand on the scale, please? Tartıya çıkabilir misiniz lütfen? More Sentences |
||||
Automotive | scale | tortu | ||
I bought some special tablets to remove the scale from the water pipes. Su borularında biriken tortuyu temizlemek için bazı özel tabletler aldım. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | scale | ölçek | ||
On a global scale, GMO cultivation has increased dramatically in recent years. Küresel ölçekte GDO ekimi son yıllarda dramatik bir şekilde artmıştır. More Sentences |
||||
Music | ||||
Music | scale | gam | ||
She warms up her voice by running through the scales. Gamlar arasında geçiş yaparak sesini ısıtıyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | scale n. | tartar | ||
Common Usage | scale n. | pul | ||
General | ||||
General | scale n. | basamak | ||
General | scale n. | kefe | ||
General | scale n. | dereceli cetvel | ||
General | scale n. | terazi gözü | ||
General | scale n. | derece | ||
General | scale n. | kazan taşı | ||
General | scale n. | tarife | ||
General | scale n. | cetvel | ||
General | scale n. | merdiven | ||
General | scale n. | mikyas | ||
General | scale n. | kazantaşı | ||
General | scale n. | kabuk | ||
General | scale n. | baskül | ||
General | scale n. | kantar | ||
General | scale n. | balık pulumsu kabuk | ||
General | scale n. | ciddi bir karar gerektiren durum | ||
General | scale n. | kırılma anının yakın olduğu durum | ||
General | scale n. | kabul edilen standartlara ters düşülen süreç veya durum | ||
General | scale n. | doğru görmeye engel olan şeyler | ||
General | scale v. | ayarlamak (bir ölçeğe göre) | ||
General | scale v. | kefeki taşı ile düşürmek | ||
General | scale v. | pullarını ayıklamak | ||
General | scale v. | ağırlığını ölçmek | ||
General | scale v. | hesaplamak | ||
General | scale v. | pul pul olmak | ||
General | scale v. | orantılı olmak | ||
General | scale v. | tırmanarak çıkmak | ||
General | scale v. | kazıyarak temizlemek | ||
General | scale v. | derecelendirmek | ||
General | scale v. | tartarlarını temizlemek | ||
General | scale v. | diş taşlarını temizlemek | ||
General | scale v. | tartmak (terazi/ağırlık) | ||
General | scale v. | kabuklanmak | ||
General | scale v. | teraziye vurmak | ||
General | scale v. | (ince düz bir taşı) havada süzülecek veya su üzerinde sekecek şekilde fırlatmak | ||
General | scale v. | sektirmek | ||
General | scale v. | yüzdürmek | ||
General | scale v. | pul dökmek | ||
General | scale v. | kabuğu soyulmak | ||
General | scale v. | tepesine tırmanmak | ||
General | scale v. | en yüksek noktaya ulaşmak | ||
General | scale v. | büyük gayretle üstesinden gelmek | ||
General | scale adj. | ölçeğe göre çizilmiş | ||
General | scale adj. | ölçeğe uygun inşa edilmiş | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | scale | kademe | ||
Trade/Economic | scale | mikyas | ||
Trade/Economic | scale | hacim | ||
Law | ||||
Law | scale n. | yargıda veya değerlemede referans olan ölçüt | ||
Politics | ||||
Politics | scale n. | barem | ||
Technical | ||||
Technical | scale n. | cetvel | ||
Technical | scale n. | kesici aletin kabzasının dış yüzünü meydana getiren birbirine tutturulmuş parçaların her biri | ||
Technical | scale n. | ebada göre fiyat hesaplama çizelgesi | ||
Technical | scale v. | bir ölçeğe göre ayarlamak | ||
Technical | scale v. | sert katmanla kaplanmak | ||
Technical | scale v. | (görüntü) belirli bir alana sığdırmak için boyutlarıyla oynamak | ||
Technical | scale | kazantaşı | ||
Technical | scale | ölçeklemek | ||
Technical | scale | kadran | ||
Technical | scale | kazan taşı kaplamak | ||
Technical | scale | kavlak | ||
Technical | scale | terazi kefesi | ||
Technical | scale | tufal | ||
Technical | scale | kantar | ||
Technical | scale | kazan borularında oluşan depozit | ||
Computer | ||||
Computer | scale n. | ayar | ||
Computer | scale n. | artırıp düşürme | ||
Computer | scale | ölçekle | ||
Computer | scale | genişlet | ||
Construction | ||||
Construction | scale | kabuk | ||
Medical | ||||
Medical | scale n. | deriden dökülen kuru ince pul | ||
Medical | scale | skal | ||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | scale n. | birikinti | ||
Food Engineering | scale | tortu | ||
Food Engineering | scale | terazi | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | scale n. | baskül | ||
Marine Biology | ||||
Marine Biology | scale | terazi kefesi | ||
Marine Biology | scale | pul | ||
Botanic | ||||
Botanic | scale n. | tohumlu bitkilerin çoğunda tomurcuğu korumak için modifikasyona uğramış yaprak | ||
Botanic | scale n. | ince çiçek yaprağı | ||
Botanic | scale n. | zarsı çiçek yaprağı | ||
Botanic | scale n. | samansı çiçek yaprağı | ||
Botanic | scale n. | odunsu çiçek yaprağı | ||
Botanic | scale n. | bazı bitkilerin yapraklarında veya filizlerinin üstünde bulunan kahverengimsi ince kabuklar | ||
Botanic | scale n. | karanfilgiller familyasına mensup bazı bitkilerde çiçek yaprağının altında bulunan küçük uzantı | ||
Botanic | scale n. | bazı bitkilerin yeşil kısımlarında bulunan disk benzeri gümüşi veya kepeksi tüyler | ||
Breeding | ||||
Breeding | scale n. | (besi hayvanları) ağırlık | ||
Breeding | scale n. | (besi hayvanları) ebat | ||
Apiculture | ||||
Apiculture | scale n. | mum küfü | ||
Forestry | ||||
Forestry | scale n. | kütükten çıkabilecek tahmini sağlam kereste miktarı | ||
Forestry | scale v. | (kütükleri) ölçmek | ||
Forestry | scale v. | (kerestelik ağacın) ne kadar kereste vereceğini hesaplamak | ||
Forestry | scale v. | (kütük veya ağaç) hesaplandığı kadar kereste vermek | ||
Geology | ||||
Geology | scale n. | kireç tortusu | ||
Military | ||||
Military | scale n. | pullu savaş zırhı | ||
Military | scale v. | tırmanma merdiveniyle saldırmak | ||
Military | scale v. | tırmanma merdiveniyle zapt etmek | ||
Music | ||||
Music | scale n. | dizi | ||
Music | scale n. | org borusunun en boy oranı | ||
Photography | ||||
Photography | scale n. | fotoğrafın parlaklık, poz ve sonuçlanan yoğunluk aralığı cinsinden tüm tonları | ||
Printery | ||||
Printery | scale n. | daktiloda kağıt hizası ve yazı marjini gibi özellikleri ayarlamaya yarayan ölçülerden her biri | ||
Archaic | ||||
Archaic | scale n. | yükselme veya alçalma yolu | ||
Entomology | ||||
Entomology | scale n. | kırmız böceği | ||
Entomology | scale n. | kabuklu bit | ||
Entomology | scale n. | eş kanatlılar alt takımına mensup coccidae gibi familyalara ait çok çabuk çoğalan çeşitli küçük böceklere verilen ad | ||
Entomology | scale n. | kırmız böceğinin sebep olduğu hastalık | ||
Entomology | scale n. | kabuklu bit istilası |