working - Turc Anglais Dictionnaire

working

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "working" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 37 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
working n. çalışma
Our group is highly satisfied with his working methods and the results he has achieved.
Grubumuz onun çalışma yöntemlerinden ve elde ettiği sonuçlardan son derece memnun.

More Sentences
General
working n. işleyiş
Audacious because it immediately proposes a set of amendments to improve the workings of the Council.
Cüretkâr çünkü Konsey'in işleyişini iyileştirmek için derhal bir dizi değişiklik öneriyor.

More Sentences
working n. işletme
There are three iron workings in the region.
Bölgede üç adet demir işletmesi bulunuyor.

More Sentences
working n.
Local travel within a working day is normal for client visits.
Müşteri ziyaretleri için bir günlük lokal seyahatleri normaldir.

More Sentences
working adj. çalışan
The company doesn't discriminate against working mothers.
Şirket çalışan annelere karşı ayrımcılık yapmıyor.

More Sentences
Trade/Economic
working n. çalışma
On behalf of the Liberal Group I welcome this closer working relationship between Parliament and the Council.
Liberal Grup adına Parlamento ve Konsey arasındaki bu yakın çalışma ilişkisini memnuniyetle karşılıyorum.

More Sentences
working adj. çalışan
I am a full time working mother.
Tam zamanlı çalışan bir anneyim.

More Sentences
Technical
working adj. çalışan
How did the January 10th Working Journalists Day come about?
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nasıl ortaya çıktı?

More Sentences
General
working n. yeterli
working n. mayalanma
working n. halletme
working n. işleme tarzı
working n. temel
working n. işleme
working n. çaba
working n. üretme
working n. çalıştırma
working adj. işleyen
working adj. arızasız
working adj. müteharrik
working adj. ağır işte çalışan
working adj. beden gücüyle çalışan
Trade/Economic
working adj. döner
working adj. işleyen
working adj. mütedavil
Technical
working n. işleme
working adj. işleyen
working adj. çalışır durumda olan
Computer
working expr. çalışıyor
Mining
working n. madenin çalışılmakta olan veya çalışılmış kısmı
working n. taş ocağının çalışılmakta olan veya çalışılmış kısmı
working n. madendeki kazı sisteminin tamamı
Pathology
working n. (eksitasyon nedeniyle) konvülzif hareket
working n. (eksitasyon nedeniyle) ani hareket
Math
working n. bir hesaplama veya problemin çözümünde kullanılan adım sayısı
Biology
working n. bitkisel maddeyle dolu hale gelme
working n. bitkisel maddeyle kaplı hale gelme

Sens de "working" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
working woman n. çalışan kadın
In addition, one of the main headaches for the working woman is combining family with work.
Buna ek olarak, çalışan kadınlar için en büyük sıkıntılardan biri de aile ile işi bir arada yürütmektir.

More Sentences
working as chief physician n. başhekimlik
General
working man n. işçi
Working men drank hard apple cider.
İşçiler sert elma şarabı içiyordu.

More Sentences
working day n. çalışma günü
The working day for these children is up to 15 hours long.
Bu çocuklar için çalışma günü 15 saate kadar çıkmaktadır.

More Sentences
working class n. işçi sınıfı
The majority of the German working class were not revolutionary.
Alman işçi sınıfının çoğunluğu devrimci değildi.

More Sentences
working conditions n. çalışma koşulları
This report will introduce some improvements in working conditions for temporary workers in Europe.
Bu rapor, Avrupa'daki geçici işçilerin çalışma koşullarında bazı iyileştirmeler getirecektir.

More Sentences
working class n. emekçi sınıfı
The European Union has demanded many sacrifices from the working classes in Poland.
Avrupa Birliği Polonya'daki emekçi sınıflardan pek çok fedakarlık talep etmiştir.

More Sentences
working class n. çalışan sınıf
The standard of living of the working classes has fallen.
Çalışan sınıfların yaşam standardı düşmüştür.

More Sentences
working hour n. çalışma saati
The maximum number of weekly working hours may not then exceed 52.
Haftalık azami çalışma saati sayısı 52'yi geçemez.

More Sentences
working population n. çalışan nüfus
Over half of the working population does not have Luxembourg citizenship.
Çalışan nüfusun yarısından fazlası Lüksemburg vatandaşlığına sahip değildir.

More Sentences
working hours n. mesai saatleri
I should have liked it if training could have taken place during working hours.
Eğitimin mesai saatleri içerisinde gerçekleştirilebilmesini isterdim.

More Sentences
working rule n. çalışma kuralı
It is necessary to strictly adhere to the instructions and work rules mentioned above.
Yukarıda belirtilen talimatlara ve çalışma kurallarına kesinlikle uymak gerekir.

More Sentences
working principle n. çalışma prensibi
What is the working principle of CIJ?
CIJ'in çalışma prensibi nedir?

More Sentences
working conditions n. çalışma şartları
Difficult working conditions, including low salaries, are not conducive to the impartial administration of justice.
Düşük maaşlar dahil zor çalışma şartları, adaletin tarafsız biçimde yürütülmesine elverişli değildir.

More Sentences
working hours n. çalışma saatleri
We should all try to keep our work hours in check.
Hepimiz çalışma saatlerimizi kontrol altında tutmaya çalışmalıyız.

More Sentences
working mothers n. çalışan anneler
Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Birçok çalışan anne ev ve iş hayatlarını dengelemekte zorlanır.

More Sentences
working environment n. iş çevresi
Tom's work environment was good.
Tom'un iş çevresi iyiydi.

More Sentences
shift working n. vardiyalı çalışma
Shift work is also linked to additional problems with physical and mental health, performance and safety.
Vardiyalı çalışma ayrıca fiziksel ve zihinsel sağlık, performans ve güvenlikle ilgili ek sorunlarla da bağlantılıdır.

More Sentences
working in shifts n. vardiyalı çalışma
We work in shifts.
Vardiyalı çalışıyoruz.

More Sentences
working party n. çalışma grubu
The summit has now appointed a working party that is to produce reforms of the Council's work, which are greatly needed.
Zirve şimdi, Konsey'in çalışmalarında büyük ihtiyaç duyulan reformları üretecek bir çalışma grubu atadı.

More Sentences
working times n. çalışma süreleri
Qualifications and the reduction of working time do not come into it.
Nitelikler ve çalışma süresinin kısaltılması buna dahil değil.

More Sentences
flexible working hours n. esnek çalışma saatleri
These companies offer their employees flexible working hours, better pay and freedom.
Bu şirketler çalışanlarına esnek çalışma saatleri, daha iyi ücret ve özgürlük sunuyor.

More Sentences
working plan n. çalışma planı
Now we need to elaborate upon these in our working plan.
Şimdi bunları çalışma planımızda detaylandırmamız gerekiyor.

More Sentences
working area n. çalışma alanı
The President presented four major working areas for the next six-month period.
Başkan önümüzdeki altı aylık dönem için dört ana çalışma alanı sundu.

More Sentences
working day n. iş günü
These had already reached 20% on 2 January, the first working day.
Bu oran ilk iş günü olan 2 Ocak'ta %20'ye ulaşmıştı.

More Sentences
working life n. çalışma hayatı
We are indeed facing great changes in working life in Europe.
Gerçekten de Avrupa'da çalışma hayatında büyük değişikliklerle karşı karşıyayız.

More Sentences
working relationship n. iş ilişkisi
We place value on long-term working relationships and a good working environment.
Uzun vadeli iş ilişkilerine ve iyi bir çalışma ortamına değer veriyoruz.

More Sentences
active working n. aktif çalışma
The EU's commitment will be commensurate with the active work done by the candidate countries.
AB'nin taahhüdü, aday ülkeler tarafından yapılan aktif çalışmalarla orantılı olacaktır.

More Sentences
working year n. çalışma yılı
When we look back, we see that we have left behind a busy working year.
Geriye dönüp baktığımızda yoğun bir çalışma yılını geride bıraktığımızı görüyoruz.

More Sentences
working unit n. çalışma birimi
Are there many women in your work unit?
Çalışma biriminizde çok kadın var mı?

More Sentences
stop working v. çalışmayı bırakmak
In 1973, Soichiro Honda stopped working at his own company.
1973 yılında Soichiro Honda kendi şirketinde çalışmayı bıraktı.

More Sentences
like working v. çalışmayı sevmek
I like working with people that I trust.
Güvendiğim insanlarla çalışmayı seviyorum.

More Sentences
keep working v. çalışmaya devam etmek
But I knew I had to keep working.
Ama çalışmaya devam etmem gerektiğini biliyordum.

More Sentences
hard-working adj. hamarat
Mary is a very hard-working woman.
Mary çok hamarat bir kadın.

More Sentences
hard-working adj. çalışkan
He is one of the more diligent and hard-working commissioners.
Kendisi en gayretli ve çalışkan komisyon üyelerinden biridir.

More Sentences
hard working adj. çok çalışkan
I'm very hard working.
Çok çalışkanımdır.

More Sentences
tired of working adj. çalışmaktan yorulmuş
Tom got tired of working with Mary and quit.
Tom Mary ile çalışmaktan yoruldu ve işi bıraktı.

More Sentences
instead of working adv. çalışmak yerine
Do they browse the internet instead of working?
Çalışmak yerine internette mi geziniyorlar?

More Sentences
Idioms
be working overtime v. fazla mesai yapmak
Tom has been working overtime.
Tom fazla mesai yapıyordu.

More Sentences
Speaking
are you working? expr. çalışıyor musun?
Are you working the hours you expected?
Beklediğiniz saatlerde çalışıyor musunuz?

More Sentences
it's not working expr. çalışmıyor
It's not working.
O çalışmıyor.

More Sentences
it's not working expr. işe yaramıyor
It's not working.
İşe yaramıyor.

More Sentences
Trade/Economic
working hours n. çalışma saatleri
The work hours are long and irregular.
Çalışma saatleri uzun ve düzensizdir.

More Sentences
working papers n. çalışma kağıtları
The 97, 98 and 99 reports are not simply working papers.
97, 98 ve 99 raporları sadece çalışma kağıtları değildir.

More Sentences
net working capital n. net işletme sermayesi
How to calculate the net working capital?
Net işletme sermayesi nasıl hesaplanır?

More Sentences
working population n. çalışan nüfus
That helps support the current working population when they retire.
Bu, emekli olduklarında mevcut çalışan nüfusun desteklenmesine yardımcı olur.

More Sentences
working class n. işçi sınıfı
The German working class constitutes half of the country.
Alman işçi sınıfı ülkenin yarısını oluşturuyor.

More Sentences
working day n. iş günü
Many European women have had their working days ruined by men who will not take no for an answer.
Birçok Avrupalı kadının iş günleri, hayır cevabını kabul etmeyen erkekler tarafından mahvedildi.

More Sentences
working surface n. çalışma yüzeyi
The corners of the work triangle in the kitchen are the refrigerator, work surface (sink or dishwasher) and stove.
Mutfaktaki çalışma üçgeninin köşeleri buzdolabı, çalışma yüzeyi (lavabo veya bulaşık makinesi) ve ocaktır.

More Sentences
working day n. çalışma günü
These had already reached 20% on 2 January, the first working day.
Bunlar ilk çalışma günü olan 2 Ocak'ta %20'ye ulaşmıştı.

More Sentences
working conditions n. çalışma şartları
The workers are complaining about their working conditions.
İşçiler çalışma şartlarından şikayet ediyorlar.

More Sentences
working conditions n. çalışma koşulları
Much greater stress should be laid on working conditions.
Çalışma koşullarına çok daha fazla vurgu yapılmalıdır.

More Sentences
working life n. çalışma hayatı
We are indeed facing great changes in working life in Europe.
Avrupa'da çalışma hayatında gerçekten de büyük değişikliklerle karşı karşıyayız.

More Sentences
flexible working hours n. esnek çalışma saatleri
Interior designers need to have flexible work hours and varied work environments.
İç mimarların esnek çalışma saatlerine ve çeşitli çalışma ortamlarına sahip olmaları gerekir.

More Sentences
flexible working hours n. esnek çalışma saatleri
Flexible work hours make employees more productive.
Esnek çalışma saatleri çalışanları daha üretken yapar.

More Sentences
working class n. işçi sınıfı
The first task of the American working class is to try to understand the real reasons for the present situation.
Amerikan işçi sınıfının ilk görevi, mevcut durumun gerçek nedenlerini anlamaya çalışmaktır.

More Sentences
working hours n. çalışma saatleri
It was once assumed that capitalism would develop in ways that would deliver shorter work hours.
Bir zamanlar kapitalizmin daha kısa çalışma saatleri sağlayacak şekilde gelişeceği varsayılıyordu.

More Sentences
working-class n. işçi sınıfı
For the most impoverished, however, and even for the working-class majority of the population, these are hollow words.
Ancak en yoksullar ve hatta nüfusun işçi sınıfı çoğunluğu için bunlar içi boş sözlerdir.

More Sentences
hard working adj. çok çalışkan
I'm very hard working.
Ben çok çalışkanım.

More Sentences
Law
working hours n. çalışma saatleri
Don’t let the traditional work hours define you.
Geleneksel çalışma saatlerinin sizi tanımlamasına izin vermeyin.

More Sentences
General
internet working n. internet çalışması
working drawing n. ayrıntılı çizim
flexible working n. atipik çalışma
working in the evening n. akşamcı
working principle n. çalışma usulü
working as a maid n. hizmetçilik
working class n. emekçi sınıf
working place n. işyeri
working clothes n. iş elbisesi
working group n. çalışma gurubu
working day n. işgünü
working draft n. yazılı taslak
working psychology n. iş psikolojisi
working group meeting n. çalışma grubu toplantısı
working models n. işlerlikli modeller
working drawing n. atelye resmi
working class n. proleterya
minimum of working age n. asgari çalışma yaşı
flexible working n. esnek çalışma
working hypothesis n. geçici varsayım
working majority n. yeterli çoğunluk
working drawing n. teknik resim
joint working group n. müşterek çalışma grubu
working paper n. çalışma belgesi
working organization n. çalışma organizasyonu
working organization n. iş organizasyonu
working lunch n. iş görüşmesi yapılan öğle yemeği
population who are not in working age n. çalışma çağı dışındaki nüfus
population in working age n. çalışma çağındaki nüfus
working girl n. işçi kız
working agreement n. geçici anlaşma
working season n. çalışma mevsimi
ordinary working hours n. normal çalışma saatleri
working breakfast n. iş görüşmesi yapılan kahvaltı
working year n. işletmenin hesap yılı
bank working day n. bankanın açık olduğu gün
heavy working conditions n. ağır çalışma şartları
working performance n. çalışma performansı
working party n. çalışma ekibi
working party n. araştırma ekibi
working report n. çalışma raporu
intensive working environment n. yoğun çalışma ortamı
busy working environment n. yoğun çalışma ortamı
hectic working environment n. yoğun çalışma ortamı
working place n. iş yeri
working place n. çalışma yeri
working order n. çalışma talimatı
working life n. kullanma süresi
working accident n. iş kazası
working face n. esas yüz
working drawing n. atölye resmi
working hour n. iş saati
working canal n. iletim kanalı
working stroke n. iş zamanı
working current n. çalışma akımı
working load n. proje yükü
working plan n. ilk tasar
working life n. ömür
working drawing n. imalat resmi
working life n. çalışma ömrü
working area n. iş alanı
working life n. dayanma süresi
working drawing n. iş resmi
working hours n. iş saatleri
working load n. normal koşullarda çalışma yükü
working plan n. geçici plan
working principle n. çalışma esası
five-day working week n. haftada beş gün çalışma
job-working atmosphere n. çalışma atmosferi
employment-working problems n. çalışma sorunları
job-working atmosphere n. işyeri atmosferi
psychology of working-employment n. çalışma psikolojisi
short-time working n. kısa çalışma
working-occupational-professional life n. iş yaşamı
working-out n. çözme
technical working life n. teknik ömür
part-time working week n. aralı çalışmalı hafta
working animal n. çeki hayvanı
working horse n. çiftlik işlerinde çalıştırılan at
working horse n. koşum atı
working woman n. çalışan bayan
working lady n. çalışan bayan
busy working day n. yoğun iş günü/mesai
working tests n. çalışma testleri
annual working period n. yıllık çalışma süresi
working platform n. çalışma platformu
working platform n. çalışma zemini
limited working proficiency n. sınırlı/kısıtlı çalışma yeterliliği
hard-working accountant n. çalışkan muhasebeci
working name n. çalışma ismi
working name n. çalışma adı
working people n. çalışan insanlar
working animal n. koşum hayvanı
working headline n. geçici başlık
working draft n. geçici taslak
path-working n. yol çalışmaları (meditasyon benzeri bir uygulama)
advantages of working abroad n. yurtdışında çalışmanın avantajları
the working classes [brit] n. işçi sınıfı
working house n. iş yapılan ev
working party [uk] n. bir sorunu araştırmak üzere oluşturulmuş komite
working house n. küçük fabrika
working house n. çalışma evi
working-out n. karmaşık ve özenli bir şekilde geliştirme
working [rare] n. dirence karşı yavaşça ilerleme
wp (working point) n. çalışma noktası
working as chief physician n. başhekimlik
reduction of working hours n. çalışma saatlerinin azaltılması
have a working knowledge of v. bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek
stop working v. paydos etmek
bring something to good working order v. çalışır duruma getirmek
stop working properly v. bozulmak
be in good working order v. iyi işler durumda olmak
enjoy working with v. (biriyle) çalışmaktan memnun olmak
start working recently v. işe yeni başlamak
just start working v. işe yeni başlamak
look forward to working v. çalışmayı dört gözle beklemek
look forward to working v. çalışmayı iple çekmek
be worn out from working v. çalışmaktan yorgun düşmek
have good working conditions v. iyi çalışma koşullarına sahip olmak
be in working order v. çalışır vaziyette olmak
be in working order v. çalışır durumda olmak
fast working adj. eli çabuk
incapable of working adj. sakat
working under an agreement adj. anlaşmalı
slow-working adj. eli ağır
working-class adj. işçi sınıfına ait
hard-working adj. gayretkeş
wonder-working adj. mucizeler yaratan
wonder-working adj. mucizeler veya harikalar yaratabilen
wonder-working adj. mucizeler veya harikalar yaratan
in working condition adv. faal
by dint of working adv. çalışa çalışa
without working adv. açıktan
within working hours adv. mesai saatleri içinde
out of working hours adv. mesai saati dışında
in working condition adv. çalışır vaziyette
the lamp is not working expr. lamba yanmıyor
the headlights are not working expr. farlar çalışmıyor
the brakes aren't working expr. frenler tutmuyor
the brakes are not working expr. frenler tutmuyor
the brakes are not working expr. frenler çalışmıyor
the headlights aren't working expr. farlar çalışmıyor
the brakes aren't working expr. frenler çalışmıyor
the lamp isn't working expr. lamba yanmıyor
wg (working group) abrev. çalışma grubu
wg (working group) abrev. iş grubu
ws (working storage) abrev. çalışma belleği
ws (working storage) abrev. geçici bellek
Phrases
have a nice working day expr. iyi çalışmalar
out of office/working hours expr. mesai saatleri dışında
nothing is working out for me expr. benim için hiçbir şey iyi gitmiyor
in working order expr. çalışır vaziyette
in working order expr. bozuk değil
in working order expr. işler halde/durumda
in working order expr. çalışır halde
in working order expr. çalışır durumda
in working order expr. iyi işler durumda
Colloquial
working on album n. albüm çalışmaları
be working late v. geç saatlere kadar çalışmak
start working out the details v. ayrıntılar üzerinde çalışmaya başlamak
water stopped working expr. sular kesildi
wai (works/working as intended) expr. gerektiği gibi/normal çalışıyor
wai (works/working as intended) expr. sorunsuz çalışıyor
Idioms
working around the clock n. aralıksız olarak çalışma
working for peanuts n. karın tokluğuna çalışma
working for peanuts n. karın tokluğu
a (good) working over n. iyice bir azarlama/paylama
a working over n. yerin dibine sokma
a working over n. kalaylama
a (good) working over n. azar kayma
a working over n. fena azarlama/paylama
a (good) working over n. kalaylama
a (good) working over n. fena azarlama/paylama
a working over n. azar kayma
a (good) working over n. yerin dibine sokma
give someone a good working over v. birini azarlamak
give someone a good working over v. birini azarlayarak yerin dibine sokmak
be working overtime v. çok uğraşmak
be working overtime v. mesaiye kalmak
be working overtime v. çok/büyük çaba sarf etmek
be working overtime v. çok çalışmak
give (one) a (good) working over v. (birine bir güzel/bir temiz) dayak atmak
give (one) a (good) working over v. (birini bir güzel/bir temiz) azarlamak
give (one) a (good) working over v. (birine bir güzel) gününü göstermek
give (one) a (good) working over v. (birinin bir güzel/bir temiz) canına okumak
give (one) a (good) working over v. (birini) azarlayarak yerin dibine sokmak
give (one) a (good) working over v. (birini bir güzel/bir temiz) pataklamak
give (one) a (good) working over v. (birini bir güzel/bir temiz) dövmek
give someone a working over v. birine gününü göstermek
give someone a working over v. birini azarlamak
give someone a working over v. birini azarlayarak yerin dibine sokmak
give someone a working over v. birine fırça çekmek
give someone a working over v. birinin canına okumak
have a working knowledge of something v. bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek
working around the clock expr. gece-gündüz çalışma
firing/working on all cylinders expr. tam kapasite
firing/working on all cylinders expr. tüm gücüyle
firing/working on all cylinders expr. tam güçle
Speaking
he is working hard to reach his goal n. amacına ulaşmak için çok çalışıyor
have a nice working day expr. hayırlı işler
are you working? expr. iş yerinde misin?
are you working? expr. işte misin?
this isn't working expr. bu yürümüyor
how many people are working on this case? expr. bu davada kaç kişi çalışıyor?
been working really hard lately expr. son zamanlarda gerçekten çok yoğun çalışmak
what are you working on? expr. ne üstünde çalışıyorsun?
how long have you been working for him? expr. ne zamandır onun için çalışıyorsun?
he's working late expr. geç saatlere dek çalışıyor
he's working late expr. geç saatlere kadar çalışıyor
can you at least pretend that you're working? expr. en azından çalışıyormuşsun gibi yapabilir misin?
I'm still working on it expr. üzerinde çalışıyorum hala
are you still working? expr. hala çalışıyor musun?
I am working today expr. bugün çalışıyorum
have you been working out? expr. vücut mu çalışıyordun?
who are you working for? expr. sen kimin için çalışıyorsun?
how long you been working here? expr. burada ne kadar zamandır çalışıyorsun?
we're working in shifts expr. vardiya halinde çalışıyoruz
were you working last week? expr. sen geçen hafta çalışıyor muydun?
you'll be working in teams from now on expr. bundan sonra takım olarak çalışacaksınız
I'm not working expr. çalışmıyorum
how long have you been working there? expr. ne zamandır çalışıyorsun orada?
keep working expr. çalışmaya devam et
i'm working on it expr. üzerinde çalışıyorum
they're working on it expr. üzerinde çalışıyorlar
we're working on it expr. üzerinde çalışıyoruz
I hate working on the weekends expr. hafta sonu çalışmaktan nefret ediyorum
I’m just working through some stuff right now expr. şu anda bazı şeyleri anlamaya/oturtmaya çalışıyor
I’m just working through some stuff right now expr. şu anda bazı şeyleri düzeltmeye çalışıyorum
I like working expr. çalışmaktan hoşlanırım
I like working expr. çalışmayı severim
I will be working expr. çalışıyor olacağım
internet is still not working expr. internet hala çalışmıyor
I’m just working through some stuff right now expr. şu anda bazı şeyleri anlamaya/birbiriyle ilişkilendirmeye çalışıyorum
have you been working out? expr. egzersiz mi yapıyorsun?
Trade/Economic
joint working group n. ortak çalışma grubu
working overhead expenses n. genel imalat maliyetleri
working assets n. cari aktifler
flexible working time n. esnek çalışma zamanı
working day n. adi gün
working capital ratio n. cari oran
working fund n. döner fon
working time n. çalışma süresi
net working capital n. cari pasiflerden cari aktiflerin çıkartılması ile bulunur
technical working life n. teknik ömür
bank working day n. banka çalışma günü
working assets n. döner varlıklar
working capital ratio n. cari aktiflerin cari borçlara oranı
working capital fund n. işletme sermayesi fonu
working capital loan n. işletme kredisi
working credit n. çalışma kredisi
working life residence n. çalışma hayatı içindeki ikametgah süresi
working sheet n. çalışma tablosu
working capital management n. işletme sermayesi yönetimi
working days n. çalışma günleri
working hours n. çalışma süresi
working hours method n. çalışma saatleri yöntemi
joint working group n. birleşik çalışma grubu
working fund n. döner sermaye fonu
working safety n. çalışma emniyeti
working assets n. dönen varlıklar
working balance n. çalışılabilir bakiye
working group n. iş grubu
working capital n. iş sermayesi
working paper n. çalışma tablosu
return on working capital n. çalıştırılan sermaye geliri
working age n. çalışma yaşı
working capital n. çalışma sermayesi
determination and certification of working capital adjustment n. işletme sermayesi ayarlaması tespiti ve onayı
bank working day n. bankanın açık olduğu gün
pro forma working capital statement n. proforma işletme sermayesi ayarlaması
pro forma working capital value n. proforma işletme sermayesi değeri
working capital statement n. işletme sermayesi ayarlaması
working capital value n. işletme sermayesi değeri
year end working capital statement n. yılsonu işletme sermayesi ayarlaması
final certificate of the aggregate working capital adjustment n. toplam işletme sermayesi ayarlaması son onayı
working range n. çalışma erimi
working asset n. aktif
working model n. çalışma modeli
working sheet n. çalışma kağıdı
working load n. çalışma yükü
working condition n. çalışma durumu
working condition n. çalışma koşulu
working partner n. çalışan ortak
net working capital net n. çalışma sermayesi
working order n. çalışma düzeni
working capital fund n. döner sermaye fonu
working asset n. döner kıymet
working capital ratio n. döner sermaye oranı
working capital n. işletme sermayesi
working balances n. işleyen bakiyeler
working account n. işleyen hesap
working capital turnover n. işletme sermayesi cirosu
working expenses n. işletme masrafları
working result n. işletme geliri
working man n. işçi
working hour n. iş saati
working pressure n. işletme tazyiki
working fund n. işletme sermayesi
working method n. iş yöntemi
consolidated working fund n. konsolide döner sermaye
working partner n. komandite ortak
working majority n. mutlak çoğunluk
working papers n. çalışma tabloları
working women n. çalışan kadınlar
working class families n. işçi aileleri
working tax credit n. çalışma vergisi kredisi
working conditions law n. iş koşulları yasası
working team n. çalışma ekibi
working expenditures n. iş giderleri
working expenses n. iş giderleri
working expenses n. çalışma giderleri
working expenditures n. çalışma giderleri
working team n. çalışma grubu
eight-hours working day n. sekiz saatlik çalışma günü
rotational shift working n. dönüşümlü çalışma
aggregate working capital adjustment n. toplam işletme sermayesi ayarlaması
weather working days n. hava şartları uygun çalışma günü
working capital n. döner sermaye
rolling working n. döner sermaye
rolling working n. işletme sermayesi
working capital n. işleyen sermaye
working pressure n. işletme baskısı
working resistance n. işletme direnci
working trial balance n. devre sonu envanter kayıtlarının ayrı bir sütunda gösterildiği mizan tablosu
working class n. çalışanlar sınıfı
working days of 24 consecutive hours n. aralıksız 24 saatlik işgünleri
working sheet n. muvakkatbilanço
working hours method n. saate göre amortisman ayrımı
working partner n. faal üye
working papers n. revizyon
working capital report n. döner sermaye raporu
working capital fund n. işletme
working place n. işyeri
working capital n. bir imalat veya hizmet işinde kullanılmak üzere ayrılan fon
working capital report n. işletme sermayesi
working hours n. iş saatleri
working fund n. işletme sermayesine konulan para
working capital fund n. sermaye fonu
working capital n. döner sermaye fonu
weather working days n. havanın çalışmaya uygun olduğu işgünleri
working day n. işgünü
working year n. hesap dönemi
working sheet n. geçici bilanço
working material n. işletme malzemesi
working capital ratio n. akışkanlık oranı
working man n. amele
working capital ratio n. cari aktif ve cari pasif arasındaki oran
working partner n. şirkete sermaye yerine çalışma ve tecrübesini koyan kimse
working papers n. müfettişin çalışma ve raporuna esas olan belgeler
working capital sales ratio n. dönen sermayenin satışa olan oranı
working days of 24 hours n. 24 saatlik işgünleri
loss of the working capacity n. iş yeteneğinin kaybolması
working capital n. mütedavil sermaye
normal working hours n. normal çalışma saatleri
net working capital n. net mütedavil sermaye
net working capital n. net döner sermaye
normal working hours n. normal iş saatleri
working foreman n. ustabaşı
all working time saved both ends n. her iki sonuçta kazanılan bütün çalışma zamanı
working capital to assets n. işletme sermayesi toplam varlık oranı
flexible working hour n. esnek çalışma saati
working capital turnover n. işletme sermayesi devir hızı
clear working days n. tatil günleri hariç diğer çalışma günleri
working language n. çalışma lisanı
working group n. çalışma grubu
working fund allotment n. döner fon tahsisatı
working anchorage n. işletme demirleme yeri
working fund allotment n. işletme fonu tahsisatı
working capital fund n. işletme sermaye fonu
working fund n. işletme fonu
working partner n. faal ortak
working partner n. faal şerik
full-shift working n. tam vardiya çalışma
weekly working hour(s) n. haftalık çalışma süresi
positive working relationship n. olumlu iş ilişkisi
temporary working relationship n. geçici iş ilişkisi
the working uninsured n. sigortasız çalışan kesim
hostile working environment n. kavgacı çalışma ortamı
hostile working environment n. hasmane çalışma ortamı
hostile working environment n. düşmanca çalışma ortamı
working from home n. evden çalışma
working paper n. ön rapor
working paper n. ön makale
working paper n. onaylanmamış ön makale
per weather working day n. beher hava müsaadeli çalışma günü
working and identity card n. çalışma ve kimlik karnesi
variable working capital n. değişken işletme sermayesi
working document n. çalışma belgesi
working capital requirements n. işletme sermayesi gereksinimleri
working capacity n. çalışma kapasitesi
wages against working n. mesai karşılığı ücretler
personnel working aloft n. yüksekte çalışan personel
walkways and working places n. yürüme yolları ve çalışma yerleri
three working days n. uç iş günü
working dinner n. iş yemeği
working lunch n. çalışma yemeği
working dinner n. çalışma yemeği
working lunch n. iş yemeği
working culture n. çalışma kültürü
working title n. iş ünvanı
working title n. meslek ünvanı
slower but better working people (slobbies) n. para ve kariyere değil işten aldıkları zevke önem veren grup
lone working n. yalnız çalışma
working alone n. yalnız çalışma
lone working n. serbest çalışma
working class n. çalışan kesim
working class n. işçi kesimi
non-circumvention and non-disclosure working agreement n. aradan çıkarmama ve ifşa etmeme anlaşması/sözleşmesi
operating working capital n. işletme döner sermayesi
previous experience of working with children n. geçmişte çocuklarla çalışma deneyimi
previous experience of working with children n. daha önceden çocuklar konusunda/çocuklarla ilgili bir alanda çalışma deneyimi
flexible working arrangement n. esnek çalışma düzeni
working capital facility n. işletme sermaye kredisi
flexible working n. esnek çalışma
working capital n. işletme sermayesi
working conditions n. çalışma şartları
co-working space n. açık çalışma alanı
working space n. çalışma alanı
working definition n. çalışma tanımı
safe working conditions n. güvenli çalışma koşulları
safe working at heights n. yüksekte güvenli çalışma
short-time working allowance/pay n. kısa çalışma ödeneği
working poor n. çalışan yoksul
working poor n. çalışan yoksullar
working-class n. proleterya
highest interest rate applied to working capital loan by banks n. bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz
spend working hours v. mesai harcamak
working-day adj. çalışma günleriyle ilgili
working-day adj. çalışkan
working-day adj. iş günleriyle ilgili
working-day adj. zorla ilerleyen
working-day adj. günlük
out of working hours expr. mesai saatleri dışında
within the working hours expr. mesai saatleri içinde
within the working hours expr. çalışma saatleri içinde
wc (working capital) abrev. döner sermaye
wc (working capital) abrev. işletme sermayesi
wc (working capital) abrev. döner sermaye
wc (working capital) abrev. işletme sermayesi
Law
high level working group n. üst düzey çalışma grubu