|
- I admire your courage when you say that you do not want to remain deaf and blind to the changing economy.
- Değişen ekonomiye karşı sağır ve kör kalmak istemediğinizi söylerken gösterdiğiniz cesarete hayranım.
- Only a clear 'no' or 'never' will do in the face of so much blind European arrogance.
- Bu kadar kör Avrupa kibri karşısında sadece net bir 'hayır' ya da 'asla' demek yeterli olacaktır.
- Only a clear 'no' or 'never' will do in the face of so much blind European arrogance.
- Bu kadar kör Avrupa kibri karşısında sadece net bir "hayır" ya da "asla" demek yeterli olacaktır.
- Sound democracy means being alert and not blind in one eye.
- Sağlam demokrasi uyanık olmak ve tek gözü kör olmamak demektir.
- It is a display of what I would term blind optimism.
- Bu benim kör iyimserlik olarak adlandırdığım şeyin bir göstergesidir.
- It remains blind to the increase in unemployment, mass redundancies and sudden closures of companies.
- İşsizliğin artması, kitlesel işten çıkarmalar ve şirketlerin aniden kapanması karşısında kör kalmaya devam etmektedir.
- One would have to be blind not to see that we have entered a new phase in European history.
- Avrupa tarihinde yeni bir aşamaya girdiğimizi görmemek için kör olmak gerekir.
- One would have to be blind not to see that we have entered a new phase in European history.
- Avrupa tarihinde yeni bir döneme girdiğimizi görmemek için kör olmak gerekir.
- These acts were intolerable for their blind violence and because they affected innocent citizens.
- Bu eylemler, kör şiddetleri ve masum vatandaşları etkilemeleri nedeniyle tahammül edilemezdi.
- We know that terrorism is a blind force that can strike anywhere and at any time.
- Terörizmin her yerde ve her zaman saldırabilecek kör bir güç olduğunu biliyoruz.
- These seemingly apparent ideas are invisible and blind and unattainable to human beings because they can't think of them.
- Görünüşte apaçık olan bu fikirler insanlar için görünmez, kör ve ulaşılmazdır çünkü onları düşünemezler.
- Imagine a world in which everyone is blind.
- Herkesin kör olduğu bir dünya hayal edin.
- Imagine a world in which everyone is blind.
- Herkesin kör olduğu bir dünya düşünün.
- He became blind because of the accident.
- Kaza nedeniyle kör oldu.
- I don't know any blind men.
- Hiç kör adam tanımıyorum.
- I don't want to become blind!
- Kör olmak istemiyorum!
- Would you rather be blind or be deaf?
- Kör olmayı mı yoksa sağır olmayı mı tercih edersiniz?
- Tom is nearly blind.
- Tom neredeyse kör.
- Did you know that both Tom and Mary are blind in one eye?
- Hem Tom'un hem de Mary'nin bir gözünün kör olduğunu biliyor muydunuz?
- Tom and Mary are both blind.
- Tom ve Mary'nin ikisi de kör.
- A blind man can't play cards.
- Kör bir adam kart oynayamaz.
- It is said that Homer was blind.
- Homeros'un kör olduğu söylenir.
- You must be blind as a bat if you couldn't see it.
- Bunu göremediğine göre, bir yarasa kadar kör olmalısın.
- Better to be blind than to see that.
- Onu görmektense kör olmak daha iyidir.
- Tom and John are both blind.
- Tom ve John'un ikisi de kör.
- Love isn't blind, it's retarded.
- Aşk kör değildir, geri zekalıdır.
- I'm blind, not deaf.
- Ben körüm, sağır değil.
- I was born blind.
- Ben kör doğdum.
- It would be better to be blind than to see that.
- Bunu görmektense kör olmak daha iyi olurdu.
- Without her glasses she was as good as blind.
- Gözlükleri olmadan adeta kördü.
- He is blind in one eye.
- Onun bir gözü kör.
- Tom has been blind since birth.
- Tom doğduğundan beri kör.
- Is your daughter blind?
- Kızınız kör mü?
- I wasn't born blind.
- Ben kör doğmadım.
- Don't forget that Tom is blind.
- Tom'un kör olduğunu unutmayın.
- It would be better to be blind than to see that.
- Bunu görmektense kör olmak daha iyi.
- Tom is blind, isn't he?
- Tom kör, değil mi?
- Science without religion is lame, religion without science is blind.
- Dinsiz bilim topaldır, bilimsiz din ise kördür.
- Tom is blind.
- Tom kördür.
- He's blind, deaf and mute.
- O kör, sağır ve dilsiz.
- I had a neighbor who was blind.
- Kör olan bir komşum vardı.
- Did you know that Tom is blind in one eye?
- Tom'un bir gözünün kör olduğunu biliyor muydun?
- Tom and John are both blind.
- Tom ve John her ikisi de kördür.
- Tom wasn't born blind.
- Tom kör doğmadı.
- My daughter is blind.
- Kızım kör.
- I think Tom is blind.
- Bence Tom kördür.
- This woman is blind.
- Bu kadın kördür.
- I'm not blind.
- Kör değilim.
- He is blind in one eye.
- Bir gözü kördür.
- I must be blind.
- Kör olmalıyım.
- He was almost blind right before dying.
- Ölmeden hemen önce neredeyse kör olmuştu.
- Is your son blind?
- Oğlunuz kör mü?
- Black eyeglasses cover the eyes of my blind colleague.
- Siyah gözlükler kör meslektaşımın gözlerini örter.
- The man living in the cottage is blind.
- Kulübede yaşayan adam kör.
- Tom is blind now.
- Tom artık kör.
- According to tradition, Homer was blind.
- Geleneğe göre, Homer kördü.
- I'm nearly blind.
- Ben neredeyse körüm.
- How can you be so blind?
- Nasıl bu kadar kör olabiliyorsun?
- It is said that Homer was blind.
- Homer'ın kör olduğu söyleniyor.
- Tom is blind in one eye.
- Tom'un bir gözü kör.
- Are you truly blind?
- Gerçekten kör müsün?
- I'm not blind.
- Ben kör değilim.
- Black eyeglasses cover the eyes of my blind colleague.
- Siyah gözlükler kör meslektaşımın gözlerini kapatıyor.
- His right eye is blind.
- Sağ gözü kördür.
- The dog is blind in one eye.
- Köpeğin bir gözü kör.
- How can people be so blind?
- İnsanlar nasıl bu kadar kör olabiliyor?
- The old man is blind in one eye.
- Yaşlı adamın bir gözü kördür.
- How you can be so blind?
- Nasıl bu kadar kör olabilirsin?
- Tom has been blind since he was born.
- Tom doğduğundan beri kör.
- She was blind, deaf, and dumb.
- Kör, sağır ve dilsizdi.
- Helen Keller was blind, deaf and dumb.
- Helen Keller, kör, sağır ve dilsizdi.
- He is blind as a mole.
- O tamamen kör.
- She was blind, deaf, and mute.
- Kör, sağır ve dilsizdi.
- The old man is blind in one eye.
- Yaşlı adamın bir gözü kör.
- Luck is blind.
- Şansın gözü kördür.
- Tom said that Mary was blind.
- Tom, Mary'nin kör olduğunu söyledi.
- Both Tom and Mary are blind.
- Tom ve Mary'nin her ikisi de kördürler.
- I'm nearly blind.
- Neredeyse kör oldum.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Kör insanlar dokunarak okurlar, Braille denilen kabarık noktalar sistemini kullanırlar.
- Without her glasses she was as good as blind.
- Gözlükleri olmadan kör sayılırdı.
- I had a neighbor who was blind.
- Kör bir komşum vardı.
- A blind man shouldn't play cards.
- Kör bir adam kart oynamamalı.
- A childhood illness left her blind.
- Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.
- When the cat is blind, the mouse becomes bold.
- Kedi kör olduğunda, fare cesur olur.
- Do not show a torch to a blind man walking in the dark.
- Karanlıkta yürüyen kör bir adama el feneri tutma.
- Before he died, he was almost blind.
- Ölmeden önce neredeyse kördü.
- Tom wondered what it would be like not to be blind.
- Tom kör olmamanın nasıl bir şey olacağını merak ediyordu.
- He was not born blind.
- O kör doğmadı.
- Tom was born blind.
- Tom kör doğdu.
- Time is blind, man is stupid.
- Zaman kördür, insan aptaldır.
- They say love is blind.
- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Her right eye is blind.
- Sağ gözü kör.
- She is blind to her own beauty.
- Kendi güzelliğine karşı kördür.
- Helen Keller was blind and deaf.
- Helen Keller kör ve sağırdı.
- He's blind, deaf and mute.
- Kör, sağır ve dilsiz.
- Love is blind.
- Aşk kördür.
- I think Tom is blind.
- Bence Tom kör.
- The city library has a special department for blind people.
- Kent kütüphanesi, kör çocuklar için özel bir bölüme sahiptir.
- How did you become blind?
- Nasıl kör oldun?
- This woman is blind.
- Bu kadın kör.
- She is blind to her own beauty.
- O, kendi güzelliğine kör.
- Tom and Mary are both blind.
- Tom da Mary de kördür.
- Love isn't blind, but it's often stupid.
- Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır.
- The city library has a special department for blind people.
- Şehir kütüphanesinde körler için özel bir bölüm var.
- The man living in the cottage is blind.
- Kulübede yaşayan adam kördür.
- Do not show a torch to a blind man walking in the dark.
- Karanlıkta yürüyen kör bir adama el feneri göstermeyin.
- How did you become blind?
- Nasıl kör oldunuz?
- Her right eye is blind.
- Sağ gözü kördür.
- Science without religion is lame, religion without science is blind.
- Dinsiz bilim topal, bilimsiz din ise kördür.
- Do you think we're blind?
- Sence kör müyüz?
- Helen Keller was blind, deaf and mute.
- Helen Keller kör, sağır ve dilsizdi.
- How can you be so blind?
- Nasıl bu kadar kör olabilirsin?
- Fadil was blind to Layla's dangerous ways.
- Fadıl, Leyla'nın tehlikeli yöntemlerine karşı kördü.
- Sami suddenly went blind and deaf.
- Sami aniden kör ve sağır oldu.
- Tom is blind in one eye, isn't he?
- Tom'un tek gözü kör, değil mi?
- Is your son blind?
- Senin oğlun kör mü?
- According to the tradition, Homer was blind.
- Geleneğe göre, Homer kördü.
- Homer was blind, it is said.
- Homeros'un kör olduğu söyleniyor.
- He became blind because of the accident.
- Kaza yüzünden kör oldu.
- Tom was not born blind.
- Tom kör doğmadı.
- Her right eye is blind.
- Onun sağ gözü kördür.
- Even a blind squirrel finds an acorn sometimes.
- Kör bir sincap bile bazen bir meşe palamudu bulur.
- Both Mary and Julia are blind.
- Mary de Julia da kör.
- Tom wondered what it would be like not to be blind.
- Tom kör olmamanın nasıl bir şey olduğunu merak etti.
- Homer was blind, it is said.
- Homer'ın kör olduğu söyleniyor.
- Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things.
- Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.
- Don't forget that Tom is blind.
- Tom'un kör olduğunu unutma.
- I can understand that love is blind.
- Aşkın kör olduğunu anlayabiliyorum.
- Mary was born blind.
- Mary kör olarak doğdu.
- His right eye is blind.
- Sağ gözü kör.
- Tom was almost blind.
- Tom neredeyse kördü.
- Mary was born blind.
- Mary kör doğmuştu.
- Tom put all of his assets in a blind trust.
- Tom tüm mal varlığını kör bir tröste yatırdı.
- I was born blind.
- Ben kör doğmuşum.
- How you can be so blind?
- Nasıl bu kadar kör olabiliyorsun?
- She was blind, deaf, and dumb.
- O, kör sağır ve dilsizdi.
- A blind man can't play cards.
- Kör bir adam iskambil oynayamaz.
- Is your daughter blind?
- Senin kızın kör mü?
- A blind man shouldn't play cards.
- Kör bir adam iskambil oynamamalı.
- She has been blind from birth.
- Doğduğundan beri kör.
- Both Tom and Mary are blind.
- Tom da Mary de kör.
- Tom is blind in one eye, isn't he?
- Tom'un bir gözü kör, değil mi?
- Tom told me that he thought Mary was blind.
- Tom bana Mary'nin kör olduğunu düşündüğünü söyledi.
- If you became blind suddenly, what would you do?
- Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- How can people be so blind?
- İnsanlar nasıl bu kadar kör olabilir?
- Tom's great-grandfather was born blind.
- Tom'un büyük büyükbabası kör doğdu.
- This man has been blind for five years at least.
- Bu adam en az beş yıldır kör.
- I'm blind, not deaf.
- Ben sağır değil körüm.
- People say that Homer was blind.
- İnsanlar Homer'ın kör olduğunu söylüyor.
- Both Tom and John are blind.
- Tom da John da kör.
- Even a blind squirrel finds an acorn sometimes.
- Kör bir sincap bile bazen meşe palamudu bulur.
- My daughter is blind.
- Kızım kördür.
- I wasn't born blind.
- Kör doğmadım.
- Better to be blind than to see that.
- Bunu görmektense kör olmak daha iyidir.
- If you became blind suddenly, what would you do?
- Aniden kör olsaydınız ne yapardınız?
- I am blind in the right eye.
- Sağ gözüm kör.
- People say that Homer was blind.
- İnsanlar Homer'in kör olduğunu söylüyor.
- Both Tom and Mary are blind.
- Hem Tom hem de Mary kör.
- He is blind in one eye.
- Bir gözü kör.
- Tom became blind.
- Tom kör oldu.
- Love isn't blind, but it's often stupid.
- Aşk kör değildir, ama çoğu zaman aptaldır.
- Tom is blind now.
- Tom şimdi kör.
- Do you think we're blind?
- Kör olduğumuzu mu sanıyorsun?
- Even a blind chicken can find a grain of corn.
- Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.
Show More (164)
|