nearly - İngilizce Türkçe Cümleler
Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.

İngilizce Türkçe
nearly neredeyse adv., expr.
  • As a result, the current account deficit jumped to nearly 6% of GDP.
  • Sonuçta, cari hesap açığı GSYH’nin neredeyse %6’sına sıçradı.
  • As far as I know, it is nearly October and the Commission has shown no intention of launching these initiatives.
  • Bildiğim kadarıyla neredeyse Ekim ayındayız ve Komisyon bu girişimleri başlatma niyeti göstermedi.
  • I am pleased to say that the feasibility study you requested is nearly complete.
  • Talep ettiğiniz fizibilite çalışmasının neredeyse tamamlandığını söylemekten memnuniyet duyuyorum.
Show More (256)
nearly yaklaşık adv.
  • It took nearly two months to complete the project.
  • Projenin tamamlanması yaklaşık iki ay sürdü.
  • After nearly four years, these rationalisation attempts have finally borne fruit.
  • Yaklaşık dört yıl sonra, bu rasyonalizasyon girişimleri nihayet meyvesini verdi.
  • Nearly six million people have died.
  • Yaklaşık altı milyon insan öldü.
Show More (113)
nearly neredeyse adv.
  • Nearly all cellular metabolic processes require an enzyme to occur at a rate rapid enough to sustain life.
  • Neredeyse tüm hücresel metabolik süreçler, yaşamı sürdürebilecek kadar hızlı bir hızda bir enzimin oluşmasını gerektirir.
  • The Taliban, which in recent years has taken nearly half of Afghanistan, claimed responsibility for the attack.
  • Son yıllarda Afganistan'ın neredeyse yarısını ele geçiren Taliban, saldırının sorumluluğunu üstlendi.
  • Nearly all modern Linux distribution’s app stores can be found within the desktop menu.
  • Neredeyse tüm modern Linux dağıtımlarının uygulama mağazaları masaüstü menüsünde bulunabilir.
Show More (96)
nearly hemen hemen adv.
  • Thiamine is a water-soluble vitamin and is used in nearly every cell in the body.
  • Tiamin suda çözünen bir vitamindir ve vücudun hemen hemen her hücresinde kullanılır.
  • Sodium is generally present in very small quantities in nearly every natural food.
  • Sodyum genellikle hemen hemen her doğal gıdada çok küçük miktarlarda bulunur.
  • We were both nearly the same age.
  • İkimiz de hemen hemen aynı yaştaydık.
Show More (5)
nearly az kaldı adv.
  • Layla nearly died.
  • Layla az kalsın ölüyordu.
  • We nearly had an accident when the car brakes jammed.
  • Arabanın frenleri tutmayınca az kalsın kaza yapıyorduk.
  • He was nearly hit by the car while crossing the street.
  • Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
Show More (0)
nearly az daha adv.
  • Tom nearly broke his arm trying to do a bicycle kick.
  • Tom röveşata denemesi yaparken az daha kolunu kırıyordu.
  • A car nearly hit Tom.
  • Tom'a az daha araba çarpıyordu.
Show More (-1)
nearly hemen adv.
  • You can order various products and services from nearly anywhere in the world.
  • Dünyanın hemen her yerinden çeşitli ürün ve hizmetler sipariş edebilirsiniz.
Show More (-2)
nearly yaklaşık olarak adv.
  • The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.
  • Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.
Show More (-2)
nearly adeta adv.
  • Jules Verne's novels nearly gave the news from the future.
  • Jules Verne'in romanları adeta gelecekten haberler vermiştir.
Show More (-2)