|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
arsanın göle bakan tarafı |
frontage i.
|
|
2 |
Genel |
hücreleri gardiyan odasına bakan dairevi hapishane |
panopticon i.
|
|
3 |
Genel |
bakan kimse |
tender i.
|
|
4 |
Genel |
ileriye bakan |
forward looking i.
|
|
5 |
Genel |
bir şirketin ambalaj ve nakliyat işlerine bakan kimse |
shipping clerk i.
|
|
|
6 |
Genel |
arsanın nehire bakan tarafı |
frontage i.
|
|
7 |
Genel |
evlatlığa bakan ana baba |
foster parents i.
|
|
8 |
Genel |
hastalara bakan hemşirenin ilk adından veya ilk adıyla soyadından önce kullanılan unvan |
sister i.
|
|
9 |
Genel |
arsanın denize bakan tarafı |
frontage i.
|
|
10 |
Genel |
ayak işlerine bakan kimse |
legmen i.
|
|
11 |
Genel |
ailesine iyi bakan kimse |
a good provider i.
|
|
12 |
Genel |
bakan kimse |
provider i.
|
|
13 |
Genel |
tadına bakan |
taster i.
|
|
14 |
Genel |
dik dik bakan kimse |
gazer i.
|
|
15 |
Genel |
uçurtmanın rüzgara bakan ön kısmıdaki çıta |
leading edge spar i.
|
|
16 |
Genel |
kıyı yerleşimi veya kıyıdaki tatil merkezinin denize bakan kesimi |
seafront i.
|
|
17 |
Genel |
bir okulda çocukların sağlığına ve üstlerine başlarına bakan kadın |
matron i.
|
|
18 |
Genel |
sinirli bakan |
scowler i.
|
|
19 |
Genel |
başkasının yerine bakan |
supply i.
|
|
20 |
Genel |
el falına bakan kimse |
palmist i.
|
|
21 |
Genel |
sert sert bakan |
scowler i.
|
|
22 |
Genel |
bekçi (sahibi yokken malikane/ev vb'ne bakan) |
caretaker i.
|
|
23 |
Genel |
tadına bakan |
tastetester i.
|
|
24 |
Genel |
başkasına bakan |
eyer i.
|
|
25 |
Genel |
arsanın sokağa bakan tarafı |
frontage i.
|
|
|
26 |
Genel |
ayak işlerine bakan kimse |
legman i.
|
|
27 |
Genel |
ayak işlerine bakan kimse |
errand boy i.
|
|
28 |
Genel |
bakan kimse |
beholder i.
|
|
29 |
Genel |
vitrinlere bakan kimse |
window shopper i.
|
|
30 |
Genel |
bakan (hastaya vb) |
treater i.
|
|
31 |
Genel |
fala bakan |
geomancer i.
|
|
32 |
Genel |
coğrafi özelliklere göre fal bakan |
geomancer i.
|
|
33 |
Genel |
eski bakan |
former minister i.
|
|
34 |
Genel |
hayvanat bahçesinde hayvanlara bakan görevli |
zookeeper i.
|
|
35 |
Genel |
bakan yardımcısı |
deputy minister i.
|
|
36 |
Genel |
bir kitabı ortadan açtığımızda birbirine bakan sayfaları biri diğerinin aynadaki yansıması olarak düşünülerek ortaya çıkarılan estetik görüntü tekniği |
book matching i.
|
|
37 |
Genel |
arsanın yola bakan yüzü |
frontage i.
|
|
38 |
Genel |
uçurtmanın rüzgara bakan ön kısmıdaki çıtası |
leading-edge spar i.
|
|
39 |
Genel |
bakan yardımcısı |
vice-minister i.
|
|
40 |
Genel |
el falı bakan kimse |
palmister i.
|
|
41 |
Genel |
el falı bakan kimse |
chiromancer i.
|
|
42 |
Genel |
el falı bakan kimse |
palmist i.
|
|
43 |
Genel |
koridora bakan koltuk |
aisle seat i.
|
|
44 |
Genel |
denize bakan ev |
house facing the sea i.
|
|
45 |
Genel |
sokağa bakan oda |
room facing the street i.
|
|
46 |
Genel |
yorgun bakan gözler |
tired-looking eyes i.
|
|
47 |
Genel |
ayak işlerine bakan kimse |
general dogsbody i.
|
|
48 |
Genel |
içki ya da yemeklerin tadina bakan kimse |
degustator i.
|
|
49 |
Genel |
arzuyla/iştahla bakan |
ogler i.
|
|
50 |
Genel |
dışarıya bakan ön diş |
bucktooth i.
|
|
51 |
Genel |
getir götür işlerine bakan çocuk |
messenger boy i.
|
|
52 |
Genel |
getir götür işlerine bakan çocuk |
errand boy i.
|
|
53 |
Genel |
bakan/besleyen |
cherisher i.
|
|
54 |
Genel |
(yogada) aşağı bakan köpek duruşu |
downward facing dog i.
|
|
55 |
Genel |
el falına bakan kimse |
palm reader i.
|
|
56 |
Genel |
eski rusya'da bakan |
commissar i.
|
|
57 |
Genel |
yerine bakan kimse |
supply i.
|
|
58 |
Genel |
(birinin) yerine bakan |
caretaker i.
|
|
59 |
Genel |
omzunun üstünden arkaya doğru bakan (hayvan şeklinde arma figürü) |
reguardant i.
|
|
60 |
Genel |
el falı bakan kimse |
cheiromancer i.
|
|
61 |
Genel |
el falı bakan kimse |
chiromancer i.
|
|
62 |
Genel |
insanlara özellikle tepeden bakan ya da aşırı korumacı davrandığı düşünülen kimse |
nanny i.
|
|
63 |
Genel |
besleyen, bakan veya ilgilenen kimse |
nurser i.
|
|
64 |
Genel |
kuş bakan kimse |
aviarist i.
|
|
65 |
Genel |
pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü |
window back i.
|
|
|
66 |
Genel |
getir götür işlerine bakan çocuk |
message-boy i.
|
|
67 |
Genel |
ayak işlerine bakan kimse |
messenger i.
|
|
68 |
Genel |
tepeden bakan öğüt |
homily i.
|
|
69 |
Genel |
handa at bakan kimse |
hostler i.
|
|
70 |
Genel |
geriye bakan kimse |
reviewer [obsolete] i.
|
|
71 |
Genel |
ağzı açık bakan kimse |
gapeseed i.
|
|
72 |
Genel |
getir götür işlerine bakan çocuk |
lobbygow i.
|
|
73 |
Genel |
başkasına çapkın çapkın bakan kimse |
ogler i.
|
|
74 |
Genel |
başkasına arzuyla bakan kimse |
ogler i.
|
|
75 |
Genel |
transa geçebilmek için kendi göbek deliğine bakan kimse |
omphalopsychite i.
|
|
76 |
Genel |
rüyaları yorumlayarak fal bakan kimse |
oneiromancer i.
|
|
77 |
Genel |
yukarı bakan taraf |
overside i.
|
|
78 |
Genel |
tepeden bakan kimse |
overweener i.
|
|
79 |
Genel |
griye bakan bir koyu yeşil tonu |
bayberry i.
|
|
80 |
Genel |
sürekli saatine bakan kimse |
clockwatcher i.
|
|
81 |
Genel |
ağıla bakan kimse |
pinner [uk] i.
|
|
82 |
Genel |
deniz kabuklarıyla fal bakan kahin |
italeros i.
|
|
83 |
Genel |
boş boş bakan kimse |
deadpan i.
|
|
84 |
Genel |
bön bön bakan kimse |
gauper i.
|
|
85 |
Genel |
nesnenin bakan öznedeki algısı |
presentation i.
|
|
86 |
Genel |
hafif ev işlerine bakan kadın yardımcı |
second girl i.
|
|
87 |
Genel |
koyunlara bakan kimse |
sheepmaster i.
|
|
88 |
Genel |
hastanede gönüllü bebek bakan kimse |
cuddler i.
|
|
89 |
Genel |
yiyip içip keyfine bakan tip |
free liver i.
|
|
90 |
Genel |
yiyip içip keyfine bakan tip |
free-liver i.
|
|
91 |
Genel |
yansıtıcı yüzeylerden fal bakan kimse |
skryer i.
|
|
92 |
Genel |
ateş falı bakan kimse |
pyromantic i.
|
|
93 |
Genel |
güneye bakan bölüm |
southward i.
|
|
94 |
Genel |
güneye bakan taraf |
southward i.
|
|
95 |
Genel |
güneye bakan yön |
southward i.
|
|
96 |
Genel |
birbirine bakan iki kitap sayfası |
spread head i.
|
|
97 |
Genel |
yan yan bakan kimse |
squinter i.
|
|
98 |
Genel |
yan göz ile bakan kimse |
squinter i.
|
|
99 |
Genel |
kısık gözler ile bakan kimse |
squinter i.
|
|
100 |
Genel |
dik dik bakan kimse |
starer i.
|
|
101 |
Genel |
tepeden bakan kimse |
stiff neck i.
|
|
102 |
Genel |
bakan yardımcısı |
subminister i.
|
|
103 |
Genel |
ast bakan |
subminister i.
|
|
104 |
Genel |
ıvır zıvır işlere bakan kimse |
sundryman i.
|
|
105 |
Genel |
protestan hristiyan bakan sorumluluğunda yer alan bölge |
superintendency i.
|
|
106 |
Genel |
belirli kiliselerden sorumlu protestan hristiyan bakan |
superintendent i.
|
|
107 |
Genel |
dikkatle bakan kimse |
surveyor i.
|
|
108 |
Genel |
yukarıya bakmak (bakılan şey bakan kişiden büyük veya yüksekte) |
stare up f.
|
|
109 |
Genel |
yukarıya bakan |
upcast s.
|
|
110 |
Genel |
başkalarına tepeden bakan |
supercilious s.
|
|
111 |
Genel |
tepeden bakan |
snooty s.
|
|
112 |
Genel |
tepeden bakan |
self righteous s.
|
|
113 |
Genel |
vekil olarak bakan |
deputy s.
|
|
114 |
Genel |
kuzeye bakan |
north s.
|
|
115 |
Genel |
tadına bakan |
gustative s.
|
|
116 |
Genel |
batıya bakan |
westward s.
|
|
117 |
Genel |
aşağı bakan |
downward looking s.
|
|
118 |
Genel |
doğuya bakan |
eastward s.
|
|
119 |
Genel |
dışa bakan |
extrorse s.
|
|
120 |
Genel |
sert bakan |
scowling s.
|
|
121 |
Genel |
tepeden bakan |
supercilious s.
|
|
122 |
Genel |
tadına bakan |
gustatorial s.
|
|
123 |
Genel |
kuzeye bakan |
northward s.
|
|
124 |
Genel |
ters ters bakan |
glaring s.
|
|
125 |
Genel |
gündoğusuna bakan |
easterly s.
|
|
126 |
Genel |
batıya bakan |
westerly s.
|
|
127 |
Genel |
tadına bakan |
gustatory s.
|
|
128 |
Genel |
tepeden bakan |
haughty s.
|
|
129 |
Genel |
gözleri balık gibi bakan |
torpedinous s.
|
|
130 |
Genel |
tepeden bakan |
patronising s.
|
|
131 |
Genel |
tepeden bakan |
patronizing s.
|
|
132 |
Genel |
başkasının eline bakan |
dependant s.
|
|
133 |
Genel |
(gözler) yere doğru bakan |
downcast s.
|
|
134 |
Genel |
tepeden bakan |
sanctimonious s.
|
|
135 |
Genel |
tepeden bakan |
holier than thou s.
|
|
136 |
Genel |
tepeden bakan |
high-hat s.
|
|
137 |
Genel |
tepeden bakan |
holier-than-thou s.
|
|
138 |
Genel |
tepeden bakan |
self-righteous s.
|
|
139 |
Genel |
çıldırmış gibi bakan |
wild-eyed s.
|
|
140 |
Genel |
ileriye bakan |
forward-thinking s.
|
|
141 |
Genel |
ileriye bakan |
forward-looking s.
|
|
142 |
Genel |
geleceğe bakan |
forward-looking s.
|
|
143 |
Genel |
geleceğe bakan |
forward-thinking s.
|
|
144 |
Genel |
caddeye bakan |
facing the street s.
|
|
145 |
Genel |
caddeye bakan |
street-front s.
|
|
146 |
Genel |
caddeye bakan |
overlooking the street s.
|
|
147 |
Genel |
sahile bakan |
beachside s.
|
|
148 |
Genel |
denize bakan |
beachside s.
|
|
149 |
Genel |
heyecanla/merakla bakan |
fresh-eyed s.
|
|
150 |
Genel |
meraklı gözlerle bakan |
fresh-eyed s.
|
|
151 |
Genel |
ileriye bakan |
straight s.
|
|
152 |
Genel |
sinirli sinirli bakan |
cross-looking s.
|
|
153 |
Genel |
okyanusa bakan |
overlooking the ocean s.
|
|
154 |
Genel |
başbakan/bakan ile ilgili |
cancellarial s.
|
|
155 |
Genel |
dik dik bakan |
agaze s.
|
|
156 |
Genel |
gözlerini dikip bakan |
agaze s.
|
|
157 |
Genel |
uzun uzun bakan |
agaze s.
|
|
158 |
Genel |
içe bakan |
reentrant s.
|
|
159 |
Genel |
omzunun üstünden arkaya doğru bakan (hayvan şeklinde arma figürü) |
regardant s.
|
|
160 |
Genel |
sarıya bakan uçuk yeşil renkte |
chartreuse s.
|
|
161 |
Genel |
üç farklı yöne bakan |
trifarious s.
|
|
162 |
Genel |
(bitki) yukarı bakan |
arrect [obsolete] s.
|
|
163 |
Genel |
olumlu bakan |
yea–saying s.
|
|
164 |
Genel |
yukarı bakan |
up s.
|
|
165 |
Genel |
yukarı bakan |
uplifted s.
|
|
166 |
Genel |
yüzü yukarıya bakan |
faceup s.
|
|
167 |
Genel |
gözleri üzgün bakan |
sad-eyed s.
|
|
168 |
Genel |
yukarıdan bakan |
high-sighted [obsolete] s.
|
|
169 |
Genel |
tepeden bakan |
high-sighted [obsolete] s.
|
|
170 |
Genel |
tepeden bakan |
high-stomached [obsolete] s.
|
|
171 |
Genel |
tepeden bakan |
highty-tighty s.
|
|
172 |
Genel |
at gözlüğü ile bakan |
hostile s.
|
|
173 |
Genel |
tepeden bakan |
huffy s.
|
|
174 |
Genel |
boş bakan |
gaping s.
|
|
175 |
Genel |
üst tarafı yukarı bakan |
right-side up s.
|
|
176 |
Genel |
doğru tarafı dışa bakan |
right-side-out s.
|
|
177 |
Genel |
(göz) dik dik bakan |
goggle s.
|
|
178 |
Genel |
dik dik bakan |
goggled s.
|
|
179 |
Genel |
tepeden bakan |
deignous s.
|
|
180 |
Genel |
tepeden bakan |
deprecative s.
|
|
181 |
Genel |
(hanedan armalarında) gövdesi yana dönük olup yüzü karşıya bakan |
guardant s.
|
|
182 |
Genel |
merakla bakan |
rubbernecking s.
|
|
183 |
Genel |
aptal aptal bakan |
rubbernecking s.
|
|
184 |
Genel |
saf saf bakan |
rubbernecking s.
|
|
185 |
Genel |
tepeden bakan |
imperial s.
|
|
186 |
Genel |
her şeye bakan |
omnispective s.
|
|
187 |
Genel |
(iki hayvan) yüz yüze bakan |
confronte s.
|
|
188 |
Genel |
aşk dolu gözlerle bakan |
dewy-eyed s.
|
|
189 |
Genel |
yüz yüze bakan |
combatant s.
|
|
190 |
Genel |
birbirine bakan |
combatant s.
|
|
191 |
Genel |
yüz yüze bakan |
combattant s.
|
|
192 |
Genel |
birbirine bakan |
combattant s.
|
|
193 |
Genel |
üstten bakan |
commanding s.
|
|
194 |
Genel |
olaya tarafsız ve hissiz bakan |
dry s.
|
|
195 |
Genel |
at gözlüğü ile bakan |
picayune s.
|
|
196 |
Genel |
tepeden bakan |
pious s.
|
|
197 |
Genel |
dikkatle bakan |
peery s.
|
|
198 |
Genel |
tepeden bakan |
potty s.
|
|
199 |
Genel |
zıt yönlere bakan |
controversal [obsolete] s.
|
|
200 |
Genel |
ileriye bakan |
forehanded s.
|
|
201 |
Genel |
dikkatle bakan |
gazeful [obsolete] s.
|
|
202 |
Genel |
kuşların uçuş ve ötüşlerinden fal bakan |
ornithomantic s.
|
|
203 |
Genel |
kendinden öteye bakan |
outward-looking s.
|
|
204 |
Genel |
nesnenin bakan öznedeki algısını oluşturan |
presentational s.
|
|
205 |
Genel |
nesnelerin bakan öznedeki algılarıyla özdeş olduklarını öne süren teoriye ait veya ilişkin |
presentational s.
|
|
206 |
Genel |
nesnenin bakan öznedeki algısını oluşturan |
presentative s.
|
|
207 |
Genel |
nesnelerin bakan öznedeki algılarıyla özdeş olduklarını öne süren |
presentative s.
|
|
208 |
Genel |
tepeden bakan bir dille yazan |
puffy s.
|
|
209 |
Genel |
kendine bakan |
selfward s.
|
|
210 |
Genel |
kıyıya bakan |
shoreward s.
|
|
211 |
Genel |
sahile bakan |
shoreward s.
|
|
212 |
Genel |
fal bakan |
fortune telling s.
|
|
213 |
Genel |
fal bakan |
fortunetelling s.
|
|
214 |
Genel |
fal bakan |
fortune-telling s.
|
|
215 |
Genel |
yiyip içip keyfine bakan |
free living s.
|
|
216 |
Genel |
yiyip içip keyfine bakan |
free-living s.
|
|
217 |
Genel |
iki gözü farklı yöne bakan |
skew-eyed s.
|
|
218 |
Genel |
gözünün ucu ile bakan |
sneery s.
|
|
219 |
Genel |
öne bakan |
forward-facing s.
|
|
220 |
Genel |
tepeden bakan |
snuffy s.
|
|
221 |
Genel |
güneye bakan |
south-facing s.
|
|
222 |
Genel |
güney-güneydoğuya bakan |
south-southeast s.
|
|
223 |
Genel |
güney-güneybatıya bakan |
south-southwest s.
|
|
224 |
Genel |
güneye bakan |
southwardly s.
|
|
225 |
Genel |
güneybatıya bakan |
southwest s.
|
|
226 |
Genel |
güneybatının güneyine bakan |
southwest by south s.
|
|
227 |
Genel |
güneybatının batısına bakan |
southwest by west s.
|
|
228 |
Genel |
güneybatıya bakan |
southwesterly s.
|
|
229 |
Genel |
güneybatıya bakan |
southwestward s.
|
|
230 |
Genel |
güneybatıya bakan |
southwestwardly s.
|
|
231 |
Genel |
gözlerini kısarak bakan |
squinched s.
|
|
232 |
Genel |
çaktırmadan bakan |
squinny s.
|
|
233 |
Genel |
göz ucuyla bakan |
squinny s.
|
|
234 |
Genel |
(göz) kıskançlıkla bakan |
squint s.
|
|
235 |
Genel |
(göz) yandan bakan |
squint s.
|
|
236 |
Genel |
(göz) küçümseyerek bakan |
squint s.
|
|
237 |
Genel |
(göz) şüphe ile bakan |
squint s.
|
|
238 |
Genel |
ters ters bakan |
squint s.
|
|
239 |
Genel |
şaşı bakan |
squint s.
|
|
240 |
Genel |
şaşı bakan |
squint-eyed s.
|
|
241 |
Genel |
gözlerini kısarak bakan |
squintifego s.
|
|
242 |
Genel |
kısık gözler ile bakan |
squintifego s.
|
|
243 |
Genel |
gözlerini kısarak bakan |
squinting s.
|
|
244 |
Genel |
kısık gözler ile bakan |
squinting s.
|
|
245 |
Genel |
tepeden bakan |
stained-glass s.
|
|
246 |
Genel |
üstten bakan |
stained-glass s.
|
|
247 |
Genel |
yukarı bakan |
stickup s.
|
|
248 |
Genel |
tepeden bakan |
stiff-backed s.
|
|
249 |
Genel |
sokağa bakan |
streetward s.
|
|
250 |
Genel |
tepeden bakan |
sublime [obsolete] s.
|
|
251 |
Genel |
güneşe bakan |
sunward s.
|
|
252 |
Genel |
(el) avuç içi dışarı bakan |
supine s.
|
|
253 |
Genel |
yere bakan |
downcast s.
|
|
254 |
Genel |
denize bakan |
seaward s.
|
|
255 |
Genel |
-e bakan |
above zf.
|
|
256 |
Genel |
geçmişe bakan |
retro- ök.
|
|
Phrasals |
|
257 |
Öbek Fiiller |
kendine bakan birine bakışlarını çevirmek |
glance back f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
kendine bakan birine dönüp hızlıca/bir anlığına bakmak |
glance back f.
|
|
Phrases |
|
259 |
İfadeler |
buraya bakan yok mu? |
who calls the shots here? expr.
|
|
260 |
İfadeler |
yanında bir duvarın/çitin üzerinden bakan uzun burunlu bir adam çizimi olan meşhur 2. dünya savaşı sloganı |
kilroy was here expr.
|
|
261 |
İfadeler |
2. dünya savaşı'nda perçinleri saymakla görevli james kilroy'un perçinlerin yanlarına koyduğu işaretler silinmesin diye kilroy buradaydı yazısı ve duvarın üstünden bakan bir adam çizmesi üzerine ortaya çıkmış bir söz |
kilroy was here expr.
|
|
Proverb |
|
262 |
Atasözü |
bakan göze yasak olmaz |
a cat may look at a king
|
|
263 |
Atasözü |
atına bakan ardına bakmaz |
be just before you're generous
|
|
264 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz büyük resmi görür |
onlookers see most of the game
|
|
265 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz olayın tamamını görür |
onlookers see most of the game
|
|
266 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz daha objektif bir görüşe/anlayışa sahiptir |
onlookers see most of the game
|
|
267 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz daha objektiftir |
onlookers see most of the game
|
|
268 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz duruma daha objektif yaklaşır |
onlookers see most of the game
|
|
269 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz daha geniş bir bakış açısına sahiptir |
onlookers see most of the game
|
|
270 |
Atasözü |
dışarıdan bakan bir göz daha fazla şeyin farkına varabilir |
onlookers see most of the game
|
|
Colloquial |
|
271 |
Konuşma Dili |
dışarıdan bakan biri |
an outsider looking in i.
|
|
272 |
Konuşma Dili |
durmadan saate bakan çalışan/öğrenci |
clock watcher i.
|
|
273 |
Konuşma Dili |
hem ticari kurum işletip hem çocuklarına bakan kadın |
mumpreneur i.
|
|
274 |
Konuşma Dili |
hem ticari kurum işletip hem çocuklarına bakan kadın |
mompreneur i.
|
|
275 |
Konuşma Dili |
gözünü dikip bakan kimse |
gawker i.
|
|
276 |
Konuşma Dili |
ofiste her işe bakan çalışan |
friday i.
|
|
277 |
Konuşma Dili |
tepeden bakan |
holier-than-thou s.
|
|
278 |
Konuşma Dili |
donuk bakan |
glass-eyed s.
|
|
279 |
Konuşma Dili |
donuk bakan |
glassy-eyed s.
|
|
280 |
Konuşma Dili |
donuk donuk bakan |
goggle-eyed s.
|
|
281 |
Konuşma Dili |
donuk donuk bakan |
googly-eyed s.
|
|
282 |
Konuşma Dili |
küçümseyerek bakan |
holier-than-thou expr.
|
|
Idioms |
|
283 |
Deyim |
bir iş yerinde her işe bakan kız |
a girl friday i.
|
|
284 |
Deyim |
bir iş yerinde her işe bakan kimse |
a girl/man/person friday i.
|
|
285 |
Deyim |
her şeye kötü tarafından bakan karamsar insan |
a glass half empty person i.
|
|
286 |
Deyim |
her şeye iyi tarafından bakan iyimser insan |
a glass half full person i.
|
|
287 |
Deyim |
yere bakan yürek yakan |
a dark horse i.
|
|
288 |
Deyim |
ikinci el arabalara/arabalara bakan ama alıcı olmayan kimse |
tire kicker [australia] i.
|
|
289 |
Deyim |
öylesine araba bakan ama alıcı olmayan kimse |
tire kicker [australia] i.
|
|
290 |
Deyim |
her işe bakan/koşan güvenilir adam |
a man friday i.
|
|
291 |
Deyim |
her işe bakan/koşan güvenilir kız |
a girl friday i.
|
|
292 |
Deyim |
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse |
a pen pusher [uk] i.
|
|
293 |
Deyim |
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse |
a pen pusher [uk] i.
|
|
294 |
Deyim |
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse |
a pencil pusher [us] i.
|
|
295 |
Deyim |
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse |
a pencil pusher [us] i.
|
|
296 |
Deyim |
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse |
a paper pusher i.
|
|
297 |
Deyim |
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse |
a paper pusher i.
|
|
298 |
Deyim |
bir gözü toprağa bakan kimse |
candidate for a pair of wings i.
|
|
299 |
Deyim |
her işe bakan kimse |
chief cook and bottlewasher i.
|
|
300 |
Deyim |
kırpmadan bakan göz |
gooseberry eye [obsolete] i.
|
|
301 |
Deyim |
yazı/evrak işlerine bakan kimse |
paper pusher i.
|
|
302 |
Deyim |
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse |
paper pusher i.
|
|
303 |
Deyim |
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse |
pencil-pusher i.
|
|
304 |
Deyim |
(birine) bakan kişi olmak |
have (someone) under (one's) wing f.
|
|
305 |
Deyim |
her işe bakan kimse |
chief cook and bottle-washer f.
|
|
306 |
Deyim |
tepeden bakan |
goody-goody s.
|
|
307 |
Deyim |
üstten/tepeden bakan |
on (one's) high horse s.
|
|
308 |
Deyim |
yukarıdan bakan |
on a high horse expr.
|
|
309 |
Deyim |
dışarıdan bakan/izleyen |
on the outside, looking in expr.
|
|
310 |
Deyim |
kenardan bakan/izleyen |
on the outside, looking in expr.
|
|
311 |
Deyim |
gözü toprağa bakan |
at death's door expr.
|
|
312 |
Deyim |
gözü toprağa bakan |
near death's door expr.
|
|
313 |
Deyim |
aynı yerden bakan |
eye to eye expr.
|
|
314 |
Deyim |
üstten/tepeden bakan |
on high horse expr.
|
|
315 |
Deyim |
bir gözü toprağa bakan |
on last legs expr.
|
|
316 |
Deyim |
yüksekten bakan |
on your high horse expr.
|
|
317 |
Deyim |
tepeden bakan |
on your high horse expr.
|
|
318 |
Deyim |
bir gözü toprağa bakan |
on your last legs expr.
|
|
Formal |
|
319 |
Resmi |
fahri bakan |
honorary secretary i.
|
|
Speaking |
|
320 |
Konuşma |
duvarda yan odaya bakan bir delik var |
there's a hole in the wall to the next room expr.
|
|
Trade/Economic |
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
devletin mali işlerine bakan memur |
receiver general i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
ayak işlerine bakan kız |
office girl i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
bakan olmayan milletvekilleri |
back benchers i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
geminin ticaret işlerine bakan görevli |
supercargo i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
işçi-işveren ilişkilerine bakan mahkeme |
labor court i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
ingiltere'nin fransa'ya bakan kıyılarındaki liman grubu |
cinque ports i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
kamu kuruluşlarının karar ve eylemlerine karşı açılan davalara bakan mahkeme |
administrative tribunal i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
mali işlere bakan kişi |
treasurer i.
|
|
Law |
|
329 |
Hukuk |
şerifin el koyduğu mülke dava bitene dek emaneten bakan kimse |
receiptor i.
|
|
330 |
Hukuk |
fransa'da devletin belirli yasal belgeleri ibraz ve belgelendirmesi, mülk işlemlerini denetlemesi benzeri işlemlere bakan kurum |
notaire i.
|
|
331 |
Hukuk |
bazı abd eyaletlerinde vesayet ve miras konularına bakan mahkeme |
court of orphans i.
|
|
332 |
Hukuk |
deniz davalarına bakan mahkeme |
admiralty court i.
|
|
333 |
Hukuk |
deniz davalarına bakan mahkeme |
maritime court i.
|
|
334 |
Hukuk |
devir işlemlerine bakan avukat |
conveyancer i.
|
|
335 |
Hukuk |
eski roma'da miras davalarına bakan mahkeme |
centumviri i.
|
|
336 |
Hukuk |
eski roma'da miras davalarına bakan mahkeme |
centumvir i.
|
|
337 |
Hukuk |
geçici bir süre için (bir başka hakimin) yerine bakan hakim |
acting judge i.
|
|
338 |
Hukuk |
komşular arasındaki uyuşmazlıklara bakan mahkemeler |
burlaw courts i.
|
|
339 |
Hukuk |
küçük anlaşmazlıklara bakan belediye veya mahalli idare mahkemesi |
small claims court i.
|
|
340 |
Hukuk |
miras ve vasiyet davalarına bakan mahkeme |
surrogate's court i.
|
|
341 |
Hukuk |
miras işlerine bakan hakim |
prerogative officer i.
|
|
342 |
Hukuk |
sömürge mahkemelerinin verdikleri kararlara bakan istinaf mahkemesi |
judicial committee of the privy counsel i.
|
|
343 |
Hukuk |
yedek/yerine bakan yargıç/hakim |
acting judge i.
|
|
344 |
Hukuk |
hukuka ticaret olarak bakan kimse |
lawmonger i.
|
|
345 |
Hukuk |
(ingiltere'de) miras ve boşanma davalarına bakan kıdemli hükümet avukatı |
queen's proctor i.
|
|
346 |
Hukuk |
(kuzey irlanda'da) terörizmle bağlantılı davalara bakan mahkeme |
diplock court i.
|
|
347 |
Hukuk |
jürinin mahkeme kararından farklı bir sonuca ulaşamayacağının öngörüldüğü durumlarda davaya bakan hakimin verdiği karar |
directed verdict i.
|
|
348 |
Hukuk |
(eskiden) ingiltere kralı'nı ilgilendirmeyen, tebaa arasındaki genellikle sivil meselelere bakan mahkeme |
common bench i.
|
|
349 |
Hukuk |
(eskiden) merhumların vasiyetlerini ve mülklerini gözeterek veraset davalarına bakan kilise mahkemesi |
prerogative court i.
|
|
350 |
Hukuk |
ufak anlaşmazlıklara bakan mahalli idare mahkemesi |
small-claims court i.
|
|
351 |
Hukuk |
(abd'de) temyiz mahkemesine gelen başvurulara bakan savcı |
solicitor general i.
|
|
352 |
Hukuk |
yetki alanı belirli yerel bir bölge ile sınırlı olan ve önem derecesi düşük davalara bakan (mahkeme kolu) |
minor s.
|
|
Politics |
|
353 |
Siyasal |
alt bakan |
junior minister i.
|
|
354 |
Siyasal |
bakan danışmanı |
advisor to the minister i.
|
|
355 |
Siyasal |
bakan yardımcısı |
acting minister i.
|
|
356 |
Siyasal |
bakan vekilliği |
vice chairmanship i.
|
|
357 |
Siyasal |
bakan vekili |
acting minister i.
|
|
358 |
Siyasal |
devlet aleyhine açılan tazminat davalarına bakan abd mahkemesi |
court of claims i.
|
|
359 |
Siyasal |
dışişleri bakan yardımcısı |
deputy secretary of state i.
|
|
360 |
Siyasal |
dışişleri bakan yardımcısı |
deputy foreign minister i.
|
|
361 |
Siyasal |
muhalefetteki bakan |
shadow chancellor i.
|
|
362 |
Siyasal |
sandalyesiz bakan |
minister without portfolio i.
|
|
363 |
Siyasal |
savunma bakan yardımcısı |
deputy defence secretary i.
|
|
364 |
Siyasal |
ağır sorumlulukları bulunan kıdemli bir bakana yardımcılık için atanmış bakan |
minister of state [uk] i.
|
|
365 |
Siyasal |
bakanlar kurulunda yer alan bakan |
minister of the crown [uk] i.
|
|
366 |
Siyasal |
birleşik krallık'ın dışındaki bir yerde ikamet ederek bazı özel hükümet işlerini yerine getirmesi için atanmış ingiliz bakan |
minister resident [uk] i.
|
|
367 |
Siyasal |
bakan yardımcısı |
assistant secretary i.
|
|
368 |
Siyasal |
eskiden konstantinopolis'te bir hükümeti temsil eden bir bakan |
internuncio i.
|
|
369 |
Siyasal |
(britanya'da) bakan yardımcılığı yapan parlamento üyesi |
parliamentary private secretary i.
|
|
370 |
Siyasal |
birden fazla devlet kurumundan sorumlu bakan |
superminister i.
|
|
371 |
Siyasal |
birden fazla devlet kurumundan sorumlu bakan |
super-minister i.
|
|
Institutes |
|
372 |
Kurum/Kuruluş |
bakan yardımcılığı özel kalem müdürlüğü |
office of the deputy minister of finance i.
|
|
373 |
Kurum/Kuruluş |
bakan yardımcılığı |
office of the deputy minister i.
|
|
374 |
Kurum/Kuruluş |
bakan özel müşavirliği |
special counsellor to the minister i.
|
|
375 |
Kurum/Kuruluş |
bakan müşavirleri |
counsellor to the minister i.
|
|
376 |
Kurum/Kuruluş |
bakan özel kalem müdürlüğü |
cabinet of the minister i.
|
|
377 |
Kurum/Kuruluş |
sömürge mahkemelerinin verdikleri kararlara bakan istinaf mahkemesi |
judicial committee of the privy council i.
|
|
378 |
Kurum/Kuruluş |
(birleşik krallık'ta) pazarlama ve iletişim işlerine bakan bir devlet dairesi |
coi (central office of information) kısalt.
|
|
Industry |
|
379 |
Sanayi |
porno setinde keşfedilme umuduyla etrafı temizleyip az ücret karşılığında ufak işlere bakan işçi |
mope i.
|
|
Insurance |
|
380 |
Sigortacılık |
(ev/araç vb) hasar/tazminat talebine bakan görevli |
claim agent i.
|
|
Tourism |
|
381 |
Turizm |
otelde ayak işlerine bakan kimse |
commies i.
|
|
382 |
Turizm |
suya veya bahçeye bakan balkonlu veya avlulu oda |
ianai i.
|
|
Media |
|
383 |
Medya |
birbirine bakan iki kitap sayfası |
spread i.
|
|
Technical |
|
384 |
Teknik |
bir geminin rüzgara bakan tarafı |
weather beam i.
|
|
385 |
Teknik |
yana bakan radar |
sidelooking radar i.
|
|
386 |
Teknik |
karşılıklı bakan parçacıklardan oluşan üç katmana sahip |
three-ply s.
|
|
387 |
Teknik |
(nümizmatik) aynı yöne bakan |
conjoined s.
|
|
Textile |
|
388 |
Tekstil |
fabrikada germe makinesine bakan kimse |
tenter [brit] i.
|
|
Architecture |
|
389 |
Mimarlık |
yola bakan ana cephe |
façade i.
|
|
390 |
Mimarlık |
şapelin batıya bakan dış kısmı |
antechapel i.
|
|
391 |
Mimarlık |
kapının içeriye bakan kısmı |
scoinson i.
|
|
392 |
Mimarlık |
pencere çerçevesinin içeriye bakan kısmı |
scoinson i.
|
|
393 |
Mimarlık |
çerçeveden duvarın iç yüzüne bakan pencere veya kapı açıklığı |
sconcheon i.
|
|
394 |
Mimarlık |
çerçeveden duvarın iç yüzüne bakan pencere veya kapı açıklığı |
scuncheon i.
|
|
Construction |
|
395 |
İnşaat |
zemin yamacına bakan taş |
pitching i.
|
|
Dyeing |
|
396 |
Boyacılık |
zeytin rengine bakan açık bir kahverengi tonu |
tinsel i.
|
|
397 |
Boyacılık |
zeytin rengine bakan açık bir kahverengi tonu |
deep stone i.
|
|
398 |
Boyacılık |
yeşile bakan parlak bir turkuaz tonu |
tyrolite green i.
|
|
399 |
Boyacılık |
yeşile bakan parlak bir turkuaz tonu |
aphrodite i.
|
|
400 |
Boyacılık |
soluk sarıya bakan bir yeşil tonu |
amber white i.
|
|
401 |
Boyacılık |
grimsi kırmızıya bakan bir mor |
vestal i.
|
|
Furniture |
|
402 |
Mobilya |
ortası içeri gömülü, kenarları dışa doğru bakan bir çekmeceli dolap tipi |
tub front [brit] i.
|
|
403 |
Mobilya |
ortası içeri gömülü, kenarları dışa doğru bakan bir çekmeceli dolap tipi |
blockfront i.
|
|
Automotive |
|
404 |
Otomotiv |
dışa bakan taraf |
side facing outwards i.
|
|
405 |
Otomotiv |
içe bakan taraf |
side facing inwards i.
|
|
Aeronautic |
|
406 |
Havacılık |
uçağın hareket ettiği yöne bakan kanadı |
leading-edge i.
|
|
Marine |
|
407 |
Denizcilik |
geminin denize bakan tarafı |
seaboard [obsolete] i.
|
|
408 |
Denizcilik |
(kabasorta armalı gemi sereni) sağa bakan |
square s.
|
|
409 |
Denizcilik |
geminin rüzgara bakan tarafında |
on the weather beam zf.
|
|
Medical |
|
410 |
Medikal |
açıklığı yukarı bakan |
concave i.
|
|
411 |
Medikal |
açıklığı aşağı bakan |
convex s.
|
|
Anatomy |
|
412 |
Anatomi |
bedenin orta aksına bakan tarafa doğru |
mesad zf.
|
|
413 |
Anatomi |
bedenin orta aksına bakan tarafa doğru |
mesiad zf.
|
|
Optics |
|
414 |
Optik |
tek bir noktaya bakan iki gözün optik eksenlerinin oluşturduğu açı |
optic angle i.
|
|
Biology |
|
415 |
Biyoloji |
yukarı bakan |
antrorse s.
|
|
416 |
Biyoloji |
öne bakan |
antrorse s.
|
|
Marine Biology |
|
417 |
Deniz Biyolojisi |
yan bakan sonar |
side scan sonar i.
|
|
418 |
Deniz Biyolojisi |
teleskop akvaryum balığının gözbebekleri yukarı doğru bakan bir varyetesi |
celestial telescope i.
|
|
Astronomy |
|
419 |
Gökbilim |
güneşe bakmak için bakan kişinin gözünü güneş ışığından koruyacak şekilde uyarlanmış bir teleskop |
helioscope i.
|
|
420 |
Gökbilim |
güneşin ters tarafına bakan |
antisolar s.
|
|
Zoology |
|
421 |
Zooloji |
iki parmağı öne iki parmağı geriye bakan kuş |
zygodactyl foot i.
|
|
422 |
Zooloji |
iki parmağı öne iki parmağı geriye bakan kuşlar |
zygodactylae i.
|
|
423 |
Zooloji |
iki parmağı öne iki parmağı geriye bakan, ötücü olmayan bir kuş grubu |
zygodactyli i.
|
|
424 |
Zooloji |
iki parmağı öne iki parmağı geriye bakan (kuş) |
zygodactylic s.
|
|
Botanic |
|
425 |
Botanik |
kadifemsi dallı ve yere bakan yapraklarıyla küçük amerikan ağacı |
red ash (fraxinus pennsylvanica) i.
|
|
426 |
Botanik |
kadifemsi dallı ve yere bakan yapraklarıyla küçük amerikan ağacı |
downy ash i.
|
|
427 |
Botanik |
tek tarafa bakan sarı renkli çiçek salkımları olan avrupa'ya özgü bir kurtluca |
woodland germander (teucrium scorodonia) i.
|
|
428 |
Botanik |
tek tarafa bakan sarı renkli çiçek salkımları olan avrupa'ya özgü bir kurtluca |
wood sage i.
|
|
429 |
Botanik |
kısmen içe bakan tohum tomurcuğu |
amphitropous ovule i.
|
|
430 |
Botanik |
180 derece içe bakan tamamen ters tohum tomurcuğu |
anatropous ovule i.
|
|
431 |
Botanik |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
angiospermae i.
|
|
432 |
Botanik |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
magnoliophyta i.
|
|
433 |
Botanik |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
division magnoliophyta i.
|
|
434 |
Botanik |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
division anthophyta i.
|
|
435 |
Botanik |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
class angiospermae i.
|
|
436 |
Botanik |
çeşitli taksonomik sistemlerde sınıf ya da şube olarak kabul edilen, içe bakan tohumları olan çiçekli bitkiler |
anthophyta i.
|
|
437 |
Botanik |
aşağı doğru bakan yapraksız dalları ve sarı veya turuncu çiçekleri olan bir bitki |
stinkwood i.
|
|
438 |
Botanik |
ucuna bakan |
acroscopic s.
|
|
439 |
Botanik |
ana gövdeye bakan |
adverse s.
|
|
440 |
Botanik |
tohum tomurcuğu kısmen içe bakan |
amphitropal s.
|
|
441 |
Botanik |
tohum tomurcuğu kısmen içe bakan |
amphitropous s.
|
|
442 |
Botanik |
tamamen içe bakan (tohum tomurcuğu) |
anatropous s.
|
|
443 |
Botanik |
tamamen içe bakan (tohum tomurcuğu) |
inverted s.
|
|
444 |
Botanik |
çiçeğin eksenine bakan |
anticous s.
|
|
445 |
Botanik |
dışa bakan |
extrorsal s.
|
|
446 |
Botanik |
yana bakan |
latrorse s.
|
|
447 |
Botanik |
tohum tomurcuğu kısmen içe bakan |
hemitropal s.
|
|
448 |
Botanik |
tohum tomurcuğu kısmen içe bakan |
heterotropal s.
|
|
449 |
Botanik |
(organda yüzey) eksene bakan |
ventral s.
|
|
450 |
Botanik |
ana sapa bakan |
posterior s.
|
|
451 |
Botanik |
eksene bakan |
posterior s.
|
|
452 |
Botanik |
(yaprak) dişleri dışa bakan |
squarroso-dentate s.
|
|
Agriculture |
|
453 |
Tarım |
sığırlara bakan çiftlik işçisi |
fogger [dialect] [uk] i.
|
|
Breeding |
|
454 |
Hayvancılık |
(köpek ırklarında) dış köşesi kulağa bakan yarık şeklinde göz |
almond eye i.
|
|
455 |
Hayvancılık |
çiftlikte koyun yetiştirip bakan kimse |
sheep farmer i.
|
|
Social Sciences |
|
456 |
Sosyal Bilimler |
kendi ebeveynlerine bakarken aynı zamanda kendi çocuklarına da bakan insan grubu |
sandwich generation i.
|
|
457 |
Sosyal Bilimler |
kendi başının çaresine bakan çocuklar |
free-range kids i.
|
|
History |
|
458 |
Tarih |
eski roma'da miras davalarına bakan mahkeme makamı |
centumvirate i.
|
|
459 |
Tarih |
eski roma'da yabancılarla ilgili davalara bakan hakim |
recuperator i.
|
|
460 |
Tarih |
hanedan armalarında en büyük erkek evladı gösteren, düz çizgi üzerinde aşağı bakan çıkıntıların bulunduğu arma işareti |
label i.
|
|
461 |
Tarih |
osmanlı devleti'nde şeri davalara bakan askeri hakim |
cadilesker i.
|
|
462 |
Tarih |
aşağı bakan iki kanattan oluşan bir arma motifi |
lure i.
|
|
463 |
Tarih |
(batı almanya'da maginot hattına bakan) tahkimat bölgesi |
siegfried line i.
|
|
464 |
Tarih |
eski roma'da miras davalarına bakan mahkemeye ait veya ilgili |
centumviral s.
|
|
465 |
Tarih |
(armacılıkta) birbirine bakan |
aspectant s.
|
|
466 |
Tarih |
geçmişe modern pencereden bakan |
revisionist s.
|
|
467 |
Tarih |
(hanedanlık armaları) başı dışında vücudunun tamamı bakan kişiye dönük |
gardant s.
|
|
Religious |
|
468 |
Dini |
kilisenin sunağa bakan tarafı |
north i.
|
|
469 |
Dini |
kilisenin sunağa bakan tarafı |
liturgical north i.
|
|
470 |
Dini |
taşlardan fal bakan kimse |
lithomancer i.
|
|
471 |
Dini |
genel kilise meselelerine ve ahlaki disiplinle ilgili konulara bakan piskoposluk bölgesi mahkemesi |
consistory i.
|
|
472 |
Dini |
genel kilise meselelerine ve ahlaki disiplinle ilgili konulara bakan piskoposluk bölgesi mahkemesi |
consistory court i.
|
|
Philosophy |
|
473 |
Felsefe |
nesnelerin bakan öznedeki algılarıyla özdeş olduklarını öne süren teori |
presentationism i.
|
|
Environment |
|
474 |
Çevre |
bir su kütlesine bakan doğal manzara |
aquascape i.
|
|
Geography |
|
475 |
Coğrafya |
iran'ın türkiye'ye bakan batı sınırı ile kuzeyindeki tebriz arasında yer alan sığ tuzlu göl |
lake urmia i.
|
|
476 |
Coğrafya |
kuzey denizi'ne bakan ingiltere'nin güneydoğusunda yarımada |
thanet i.
|
|
477 |
Coğrafya |
abd'nin oregon eyaletinin kuzeybatısında, pasifik okyanusu'na bakan körfez |
tillamook bay i.
|
|
478 |
Coğrafya |
akdeniz'e bakan israil'in batısında şehir |
tel aviv-jaffa i.
|
|
479 |
Coğrafya |
akdeniz'e bakan israil'in batısında şehir |
tel aviv-yafo i.
|
|
480 |
Coğrafya |
akdeniz'e bakan israil'in batısında şehir |
tel aviv-yalo i.
|
|
481 |
Coğrafya |
güney endonezya'nın sumatra adasındaki sunda boğazı'na bakan bir şehir |
tanjungkarang i.
|
|
482 |
Coğrafya |
ovaya bakan kayalık |
breakaway [australia] i.
|
|
483 |
Coğrafya |
plato kenarına bakan kayalık |
breakaway [australia] i.
|
|
484 |
Coğrafya |
new york körfezi'ne bakan bir ada |
staten island i.
|
|
485 |
Coğrafya |
kuzeye doğru bakan |
north-facing s.
|
|
Geology |
|
486 |
Jeoloji |
buz sahanlığının denize bakan tarafı |
barrier i.
|
|
Mythology |
|
487 |
Mitoloji |
zıt yönlere bakan iki yüzle tasvir edilmiş bir tanrı |
janus i.
|
|
488 |
Mitoloji |
(tanrı janus gibi) zıt yönlere bakan iki yüze sahip |
janiform s.
|
|
Printery |
|
489 |
Matbaa |
kitap sayfalarını dışa bakan kenarı |
fore-edge i.
|
|
Archaic |
|
490 |
Eski Kullanım |
başbakan/bakan ile ilgili |
cancellarean s.
|
|
491 |
Eski Kullanım |
(bir konuya) olumlu bakan |
auspicious s.
|
|
492 |
Eski Kullanım |
tepeden bakan |
high-minded s.
|
|
493 |
Eski Kullanım |
tepeden bakan |
overly s.
|
|
Ornithology |
|
494 |
Kuşbilim |
ilk ayak parmağı arkaya, diğer üç ayak parmağı öne bakan kuş |
anisodactyl i.
|
|
495 |
Kuşbilim |
iki parmağı öne iki parmağı geriye bakan kuş |
zygodactyl i.
|
|
496 |
Kuşbilim |
ayak parmaklarının tamamı öne bakan hayvan |
pamprodactyl i.
|
|
497 |
Kuşbilim |
ilk ayak parmağı arkaya, diğer üç ayak parmağı öne bakan |
anisodactyl s.
|
|
498 |
Kuşbilim |
ilk ayak parmağı arkaya, diğer üç ayak parmağı öne bakan |
anisodactylous s.
|
|
499 |
Kuşbilim |
ilk ayak parmağı arkaya, diğer üç ayak parmağı öne bakan |
anisodactylous s.
|
|
500 |
Kuşbilim |
iki parmağı öne iki parmağı geriye bakan (kuş) |
zygodactyl s.
|
|