in full - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

in full

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"in full" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 14 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
in full zf. eksiksiz
General
in full zf. etraflı
in full zf. eksiksiz
in full zf. tamamen
in full zf. tam manasıyla
in full zf. tam olarak
in full zf. tam
in full zf. tamamı
in full zf. noksansız
in full zf. bütün olarak
in full zf. bütün
in full zf. eksiksiz
in full zf. kısaltmaksızın
Colloquial
in full expr. dolu dolu

"in full" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 165 sonuç

İngilizce Türkçe
General
go in full sail f. pupa yelken gitmek
pay in full f. tamamen ödemek
write in full f. kısaltmasız yazmak
be in full of f. kol gezmek
operate in full capacity f. tam kapasite ile çalışmak
run in full capacity f. tam kapasiteyle çalışmak
operate in full capacity f. tam kapasiteyle çalışmak
work in full capacity f. tam kapasiteyle çalışmak
run in full capacity f. tam kapasite ile çalışmak
work in full capacity f. tam kapasite ile çalışmak
pay in full f. tümünü ödemek
have full confidence in something f. birşeye güveni tam olmak
set out in full f. tam olarak açıklamak
set out in full f. eksik nokta bırakmamak
be in full flood f. çağlamak
be in full flood f. çağıl çağıl akmak
be in full flood f. tam kapasiteyle akmak
in a full swing s. tam faaliyette
in full fig s. giyinmiş kuşanmış
in full fig s. tam teçhizatlı
in full blast zf. bütün kuvvetiyle
in full blast zf. tam faaliyette
in full course zf. bütün hızıyla
in full view zf. herkesin önünde
in full career zf. tam hızla
in full view zf. tam göz önünde
in full view zf. aleni olarak
in a full swing zf. en canlı ve heyecanlı durumunda
in full career zf. bütün hızı ile
in full view zf. görünürde
in full swing zf. en civcivli zamanında
in full career zf. olanca hızıyla
in full flood zf. büyük bir güçle
in full flood zf. sel gibi
in full flood zf. dalga dalga
in full action zf. tam güç
Phrases
in full possession of all your faculties expr. akli dengesi yerinde
in full blast expr. bangır bangır
in the full glare of the sun expr. güneşin alnında
in the full sense of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
in full compliance with the laws expr. kanunlarına uygun şekilde
in full swing expr. tam faaliyet halinde
in full measure expr. tam manasıyla
in full measure expr. tam anlamıyla
in full retreat expr. tam çekilme halinde
in full retreat expr. tam çekilme durumunda
in full compliance with the laws expr. yasalara uygun şekilde
Colloquial
in full flood expr. büyük bir güçle
in full flood expr. dalga dalga
in full flood expr. sel gibi
Idioms
in full cry i. (takibin) en heyecanlı anı
be in full feather f. en iyi kıyafetleriyle olmak
be in full feather f. tepeden tırnağa giyimli olmak
be in full flight f. çok hızlı bir şekilde kaçmak
be in full flight f. kayıplara karışmak
be in full flow f. sorunsuz devam etmek
be in full flow f. son sürat devam etmek
be in full spate f. sorunsuz devam etmek
be in full spate f. son sürat devam etmek
be in full flow f. tam gaz devam etmek
be in full spate f. tıkırında işlemek
be in full flow f. tıkırında işlemek
be in full spate f. tam gaz devam etmek
come in full force f. tam kadro gelmek
be in full cry f. yoğun/şiddetli biçimde eleştirmek
be nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs f. züccaciye dükkanına girmiş fil gibi olmak/hissetmek
be in full flood f. son sürat devam etmek
be in full flood f. son hız devam etmek
be in full flood f. tıkırında gitmek/işlemek
be in full flood f. tam gaz devam etmek
be in full flood f. son hızla sürmek/devam etmek
be in full flood f. yolunda gitmek
be in full cry f. eleştiride bulunmak
be in full cry f. eleştirisini dile getirmek
be in full swing f. son sürat/hız devam etmek
be in full swing f. tam gaz devam etmek
be in full swing f. sorunsuz devam etmek
be in full swing f. tıkırında işlemek/gitmek
be in full swing f. yolunda gitmek
be in full swing f. son hızla devam etmek/sürmek
(as) nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs s. çok gergin
(as) nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs s. züccaciye dükkanına girmiş fil gibi
(as) nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs s. diken üstünde
in (full) bloom s. tamamen açmış
in (full) bloom s. tamamen çiçek açmış
in full swing s. tam hız giden
in full swing s. tam ilerleyen
in-full-feather expr. bayramlıklarıyla
in-full-fig expr. bayramlıklarıyla
as nervous as a long-tailed cat in a room full of rockers expr. çok heyecanlı/panik içinde
in full swing expr. en yoğun döneminde
in full rig expr. şık
in full gear expr. son hızla
in full rig expr. şıkır şıkır
in full rig expr. tiril tiril
in full cry expr. eleştirisini dile getiren
in full cry expr. yoğun/şiddetli biçimde eleştiren
in full cry expr. sesini yükselten
in full feather expr. en iyi kıyafetlerini giymiş
in full feather expr. tepeden tırnağa giyimli
in full feather expr. bayramlıklarıyla
in full feather expr. giyinip kuşanmış
in full feather expr. güzel/şık kıyafetler giymiş
in full feather expr. özenli giyinmiş
in full flight expr. çok hızlı bir şekilde kaçmış
in full flight expr. hemen sıvışmış
in full flight expr. kayıplara karışmış
in full flow [uk] expr. son sürat devam eden
in full flow [uk] expr. son hızıyla süren
in full flow [uk] expr. tam gaz devam eden
in full flow [uk] expr. tıkırında işleyen
in full flow [uk] expr. uzun uzadıya konuşan
in full flow [uk] expr. sayıp döken
in full flow [uk] expr. hızlı hızlı anlatan
in full flow [uk] expr. akıcı bir şekilde konuşan/anlatan
in full flow [uk] expr. kaptırıp konuşan
in full force expr. tam kadro
in full spate [uk] expr. son sürat devam eden
in full spate [uk] expr. son hızıyla süren
in full spate [uk] expr. tam gaz devam eden
in full spate [uk] expr. tıkırında işleyen
in full spate [uk] expr. uzun uzadıya konuşan
in full spate [uk] expr. sayıp döken
in full spate [uk] expr. hızlı hızlı anlatan
in full spate [uk] expr. akıcı bir şekilde konuşan/anlatan
in full spate [uk] expr. kaptırıp konuşan
in full view (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) tam gözünün önünde
in full view (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) alenen görebileceği yerde
in full view (of someone or something) expr. kabak gibi (birinin/bir şeyin) gözünün önünde
in (full) spate [uk] expr. çağlamakta
in (full) spate [uk] expr. gürül gürül akmakta
in (full) spate [uk] expr. yoğun şekilde akmakta
in (full) spate [uk] expr. şiddetli akmakta
in (full) spate [uk] expr. debisi çok artmış
in (full) spate [uk] expr. tam gaz konuşmakta
in (full) spate [uk] expr. konuşmaya kaptırmış
in (full) spate [uk] expr. taramalı tüfek gibi anlatmakta/konuşmakta
in (full) spate [uk] expr. çenesi düşmüş
in (full) spate [uk] expr. dur durak bilmeden konuşmakta
in the full flush of (something) expr. (bir şeyin) ilk zamanlarında
in the full flush of (something) expr. (bir şeyin) erken/ilk dönemlerinde
in the full flush of (something) expr. (bir şeyin) başında
in the full flush of (something) expr. (bir şeyin) ilk coşkusunda/sarhoşluğunda
Speaking
may you be in heaven a full half hour before the devil knows you're dead expr. irlanda'da ölenin arkasından şeytan son bir şans bulup ruhunu çağırmadan cennette huzur içinde uyu anlamında söylenen bir ifade
Trade/Economic
payment in full i. bedelin tümünün birden ödenmesi
receipt in full for account i. bir alacağın tamamen tahsil edilmesi
in full settlement of an account i. bir hesabın tamamen tasfiyesi
payment in full i. defaten ödeme
receipt in full i. genel makbuz
receipt in full for account i. hesabın tamamen tahsili
receipt in full for account i. hesabın tamamen tahsil edilmesi
payment in full of account i. hesabın tamamen ödenmesi
endorsement in full i. temlik cirosu
endorsement in full i. tam ciro
endorsement in full i. tam senet
indorsement in full i. tam ciro
payment in full i. tam ödeme
paid in full s. tamamıyla ödenmiş
paid in full s. tamamen ödenmiş
on time in full (otif) zf. zamanında ve eksiksiz
Law
in full force and effect i. tam olarak yürürlükte
Politics
full membership in the eu i. ab'ye tam üyelik
Insurance
full premium in the event of loss clause i. hasar halinde tam prim klozu
Military
in full uniform s. tam üniformalı
Theatre
full in light i. destekleyici ışık