içeride - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

içeride



"içeride" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 17 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
içeride in zf.
içeride inside zf.
General
içeride within doors zf.
içeride inland zf.
içeride indoors zf.
içeride ben zf.
içeride withindoors zf.
içeride withinforth zf.
içeride inby [scotland] zf.
içeride inbye [scotland] zf.
içeride inne zf.
içeride inward [obsolete] zf.
içeride inwards [obsolete] zf.
içeride inwith [scotland] zf.
içeride within ed.
Technical
içeride inboard s.
Baseball
içeride tight s.

"içeride" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 56 sonuç

Türkçe İngilizce
General
içeride olma durumu internality i.
içeride olma durumu interiority i.
içeride olma durumu internity i.
(diğerine göre) daha içeride olan öğe internality i.
içeride yemek yemek dine in f.
içeride kalmak keep in f.
içeride kalmak stay in f.
içeride tutmak keep in f.
içeride alıkoymak keep in f.
içeride üç mahkumu öldürmek kill three prisoners inside f.
içeride rekor kırmak break a domestic record f.
içeride greve çağırmak pull f.
kapalı vana sayesinde bir şeyi içeride tutmak gate f.
içeride tutulan kept in s.
içeride bulunan inward s.
içeride olan in s.
içeride bulunan innerly [scotland] s.
içeride bulunan inside s.
içeride kullanılan inside s.
içeride çalışan inside s.
içeride hizmet veren inside s.
içeride olan inwith [scotland] s.
içeride olan subtegulaneous s.
kah içeride in and out zf.
en içeride innermostly zf.
Phrasals
içeride kalmak stay inside f.
içeride tutmak keep in f.
içeride/bir yerde kilitli bırakmak lock in f.
olumsuz hava koşullarından dolayı içeride tıkılıp kalmak weather in f.
olumsuz hava koşulları bir şeyi içeride mahsur bırakmak weather in f.
yağmurdan dolayı içeride kalmak rain in f.
yağmurdan dolayı içeride olmak rain in f.
içeride yol göstermek see into f.
içeride mahsur bırakmak block in f.
içeride kalmak/durmak keep inside f.
içeride tutmak keep inside f.
Colloquial
içeride olmak be in for f.
yağmurdan dolayı içeride mahsur kalmak be rained in f.
içeride olmak be in f.
içeride (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] s.
yağmurdan dolayı içeride mahsur kalmış rained in s.
içeride biri var somebody's in there expr.
Speaking
içeride olduğunu bilmediğimi sanıyordu he thought I didn't know he was in there expr.
içeride kaldığı süre ile birlikte with the time that he's already served expr.
içeride misin? are you in there? expr.
içeride başka biri var mı? is anybody else inside? expr.
içeride olduğunu biliyorum I know you're in there expr.
Trade/Economic
içeride ve dışarıda teslim free in and out i.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme reshoring i.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme onshoring i.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme inshoring i.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme backshoring i.
Computer
içeride geri arama inside ringback i.
Aeronautic
burnu içeride/dışarı çekilen nose-in/push out expr.
Dentistry
içeride kalmış diş kökünün cerrahi yolla çıkarılması odontectomy i.
Slang
(bir miktar para) içeride in the hole for (something) expr.