Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
kurzhub-linearmotor
işe koyulma vakti
rem uykusu bozukluğu
third-person singular future of servir
kalacak
Geçmiş
Cümleler
"kalacak"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kalacak
homeland
i.
"kalacak"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 112 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
kalacak yer
accommodation
i.
They must be helped to find
accommodation
and to obtain grants.
Kalacak yer
bulmalarına ve hibe almalarına yardımcı olunmalıdır.
More Sentences
2
Yaygın Kullanım
kalacak yer vermek
accommodate
f.
We can
accommodate
you.
Sana
kalacak yer verebiliriz.
More Sentences
General
3
Genel
kalacak yer
accommodation
i.
They must be helped to find
accommodation
and to obtain grants.
Kalacak yer
bulmalarına ve hibe almalarına yardımcı olunmalıdır.
More Sentences
4
Genel
kalacak bir yer
somewhere to stay
i.
I need
somewhere to stay.
Kalacak bir yere
ihtiyacım var.
More Sentences
5
Genel
kalacak yer sağlamak
accommodate
f.
We'd be happy to
accommodate
you.
Sana
kalacak yer sağladığıma
sevindim.
More Sentences
Trade/Economic
6
Ticaret/Ekonomi
kalacak yer
accommodation
i.
They must be helped to find
accommodation
and to obtain grants.
Kalacak yer
bulmalarına ve hibe almalarına yardımcı olunmalıdır.
More Sentences
Technical
7
Teknik
kalacak yer
accommodation
i.
They must be helped to find
accommodation
and to obtain grants.
Kalacak yer
bulmalarına ve hibe almalarına yardımcı olunmalıdır.
More Sentences
General
8
Genel
kalacak yer
lodging
i.
9
Genel
kalacak yer
refuge
i.
10
Genel
geçici olarak kalacak yer
crash pad
i.
11
Genel
kalacak yer
refut [obsolete]
i.
12
Genel
kalacak yer
hospitale
i.
13
Genel
kalacak yer (geceyi geçirmek için)
lodging
i.
14
Genel
kalacak yer
roomage
i.
15
Genel
kalacak yer
succor [us]
i.
16
Genel
kalacak yer temin eden kimse
succorer [us]
i.
17
Genel
kalacak yer
succour [uk]
i.
18
Genel
kalacak yer temin eden kimse
succourer [uk]
i.
19
Genel
olağanüstü koşullarda hayatta kalacak şekilde önlemler alan kimse
survivalist
i.
20
Genel
kalacak yer bulmak
fix up
f.
21
Genel
kalacak yeri olmamak
have no place to stay
f.
22
Genel
harekete geçmeye mecbur kalacak şekilde baskı altında kalmak
be pressed up to the point of action
f.
23
Genel
kalacak yeri olmak
have place
f.
24
Genel
kalacak yer tahsis etmek
billet
f.
25
Genel
kalacak yer sağlamak
harbor
f.
26
Genel
kalacak yer sağlamak
host [obsolete]
f.
27
Genel
kalacak yer sunmak
hostel [dialect] [uk]
f.
28
Genel
kalacak yer sağlamak
hostel [dialect] [uk]
f.
29
Genel
kalacak yer verilmek
hut
f.
30
Genel
at yelesini dik kalacak şekilde kesmek
roach
f.
31
Genel
kalacak yer sağlamak
roof
f.
32
Genel
(bir hayvana) kalacak yer sağlamak
sort
f.
33
Genel
kalacak yer temin etmek
succor [us]
f.
34
Genel
kalacak yer vermek
succor [us]
f.
35
Genel
kalacak yer temin etmek
succour [uk]
f.
36
Genel
kalacak yer vermek
succour [uk]
f.
37
Genel
karanlıkta kalacak biçimde
darkly
s.
38
Genel
kalacak yer ile ilgili
accommodational
s.
39
Genel
kalacak yer veren
accommodative
s.
40
Genel
kalacak yer sağlanmamış
unaccommodated
s.
41
Genel
kalacak yer verilmemiş
unboarded
s.
42
Genel
kalacak yer verilmiş
quartered
s.
Phrasals
43
Öbek Fiiller
kalacak yer sağlamak
put up
f.
44
Öbek Fiiller
birine/bir havana yanında kalacak yer vermek
take someone or an animal in
f.
45
Öbek Fiiller
birine/bir hayvana yanında kalacak yer sağlamak
take someone or an animal in
f.
46
Öbek Fiiller
(birine birinin) yanında kalacak yer sağlamak
put (someone) up with (one)
f.
47
Öbek Fiiller
birine birinin yanında kalacak yer sağlamak
put someone up with someone
f.
48
Öbek Fiiller
yatacak/kalacak yer sağlamak
bed down
f.
49
Öbek Fiiller
kalacak/yatacak yer vermek
bed down
f.
50
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye bir yerde) kalacak yer sağlamak
take (someone or something) into (something or some place)
f.
Phrases
51
İfadeler
şeytan dünyaya gelip ilk aşkını bulduğunda kötülük serbest kalacak
when the devil walks the earth and finds his first love evil shall be released
expr.
Proverb
52
Atasözü
senden sonrakilere kalacak bir şeyler yap
plant pears for your heirs
53
Atasözü
çoluğuna çocuğuna bırakacak/kalacak bir şeyler yap
plant pears for your heirs
Colloquial
54
Konuşma Dili
kalacak yer
a place to stay
i.
55
Konuşma Dili
yoksul, evsiz birini tedaviden sonra kalacak bir yer bulmadan sokağa salma
patient dumping
i.
56
Konuşma Dili
kalacak/duracak olan eşyalar
keepage
i.
57
Konuşma Dili
elde tutulacak/kalacak şey
keeper
i.
58
Konuşma Dili
kalacak/yatacak yer ve yiyecek
board and lodging
i.
59
Konuşma Dili
hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon
flash-case [obsolete]
i.
60
Konuşma Dili
hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon
flash-ken [obsolete]
i.
61
Konuşma Dili
kalacak yer vermek
give a place to stay
f.
62
Konuşma Dili
kendine kalacak bir yer bul
find yourself a place to stay
expr.
Idioms
63
Deyim
engelli kalacak şekilde omurgaya zarar vermek
break the back
f.
64
Deyim
(müsabaka dışı kalacak kadar) kötü bir biçimde yaralanmak
crash and burn
f.
65
Deyim
aramızda kalacak
not go any further
f.
66
Deyim
gizli kalacak
not go any further
f.
67
Deyim
sır olarak kalacak
not go any further
f.
68
Deyim
yaşayacak/kalacak yeri olmamak
be out of house and home
f.
69
Deyim
bir süreliğine biriyle aynı evi/kalacak yeri paylaşmak
be shacked up with (someone)
f.
70
Deyim
ramak kalacak noktaya gelmek
come near
f.
71
Deyim
yakında mazide kalacak
it will soon blow over
expr.
72
Deyim
yemek ve kalacak yer içinde
all found
expr.
73
Deyim
yemek ve kalacak yer dahil
all found
expr.
74
Deyim
ücret artı yemek ve kalacak yer
all found
expr.
75
Deyim
yemek ve kalacak yer içinde
all found
expr.
76
Deyim
yemek ve kalacak yer dahil
all found
expr.
77
Deyim
ücret artı yemek ve kalacak yer
all found
expr.
Speaking
78
Konuşma
bu dünyada yanına kar kalacak şeyler vardır
there are things you can get away with
expr.
79
Konuşma
bu gece kalacak yerin var mı?
do you have any place to stay tonight?
expr.
80
Konuşma
iz kalacak mı?
do you think it will scar?
expr.
81
Konuşma
kalacak yer arıyorum
I'm looking for a place to stay
expr.
82
Konuşma
kalacak yer arıyorum
I'm looking for a place to live
expr.
83
Konuşma
kalacak yerin var mı?
have you got a place to stay?
expr.
84
Konuşma
kalacak bir yere ihtiyacın var mı?
do you need somewhere to stay?
expr.
85
Konuşma
kalacak bir yere ihtiyacım var
I need a place to stay
expr.
86
Konuşma
(akşam) yemeğe kalacak mısın?
are you staying for dinner?
expr.
87
Konuşma
(yara) sence izi kalacak mı?
do you think it'll scar?
expr.
Trade/Economic
88
Ticaret/Ekonomi
kalacak yer ile ilgili
accommodational
s.
Politics
89
Siyasal
kalacak yerin türüne göre analiz
breakdown by type of accommodation
i.
90
Siyasal
kalacak yer temin etmek
accommodate
f.
Technical
91
Teknik
ışık veya diğer ters dalga radyasyonunu titreşimler tek bir düzlemde kalacak şekilde etkileme
polarization
i.
92
Teknik
ışık veya diğer ters dalga radyasyonunu titreşimler iki dikey düzlemde kalacak şekilde etkileme
polarization
i.
93
Teknik
asılı kalacak şekilde monte etmek
hang
f.
94
Teknik
kalacak yer ile ilgili
accommodational
s.
Textile
95
Tekstil
hafif nemli kalacak şekilde kurutmak
damp-dry
f.
Architecture
96
Mimarlık
tabanın tamamı yerde kalacak şekilde düzleştirilmiş üst kısım
sunken arch
i.
Construction
97
İnşaat
bir ucu bütün kalacak şekilde enine kesilmiş tuğla
bat
i.
Railway
98
Demiryolu
(kurp) dış ray iç ray üzerinde kalacak şekilde düzenlemek
superelevate
f.
Marine
99
Denizcilik
yatacak ve kalacak yer
accommodation
i.
100
Denizcilik
rüzgar tarafında kalacak şekilde karada belirli bir noktanın yanından geçmek
weather a point
f.
101
Denizcilik
yatacak ve kalacak yer ile ilgili
accommodational
s.
Gastronomy
102
Mutfak
(yumurtayı) beyazları pişip sarısı akışkan kalacak şekilde pişirerek
over easy
zf.
Physics
103
Fizik
ölçüm aparatının göstergesi sıfırda kalacak şekilde uygulanan bir ölçme yöntemi
zero method
i.
104
Fizik
ölçüm aparatının göstergesi sıfırda kalacak şekilde uygulanan bir ölçme yöntemi
null method
i.
Botanic
105
Botanik
su püskürtmeyi kolaylaştırmak ve daha fazla güneş ışığı almasını sağlamak için ortası açık kalacak şekilde yetiştirilip budanmış
open-headed
s.
106
Botanik
eksenin uzağında ya da dışında kalacak şekilde
abaxially
zf.
Sport
107
Spor
(topu) kale veya tahta çubuk atılan topla diğer toplarla arasında kalacak şekilde bırakmak
wire
f.
Latin
108
Latince
bundan sonsuzluğa ne kalacak
quid ad aeternum
expr.
Archaic
109
Eski Kullanım
karanlıkta kalacak biçimde
dark
zf.
Slang
110
Argo
yoksul, evsiz birini tedaviden sonra kalacak bir yer bulmadan sokağa salma
homeless dumping
i.
111
Argo
kalacak yer
libken
i.
Modern Slang
112
Modern Argo
kalacak yer sağlamak
accom (accommodate)
kısalt.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of kalacak
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy