Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
kendi kendine
"kendi kendine"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 31 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
kendi kendine
by oneself
zf.
2
Yaygın Kullanım
kendi kendine
by herself
zf.
3
Yaygın Kullanım
kendi kendine
by himself
zf.
4
Yaygın Kullanım
kendi kendine
on one's own
zf.
5
Yaygın Kullanım
kendi kendine
by itself
zf.
General
6
Genel
kendi kendine
auto
s.
7
Genel
kendi kendine
autogenic
s.
8
Genel
kendi kendine
automatically
zf.
9
Genel
kendi kendine
on your own
zf.
10
Genel
kendi kendine
by yourself
zf.
11
Genel
kendi kendine
on one's own hook
zf.
12
Genel
kendi kendine
by one's self
zf.
13
Genel
kendi kendine
of one's self
zf.
14
Genel
kendi kendine
inwardly
zf.
15
Genel
kendi kendine
unto
ed.
16
Genel
kendi kendine
oneself
zm.
17
Genel
kendi kendine
hisself [dialect] [us]
zm.
18
Genel
kendi kendine
his lane
expr.
Colloquial
19
Konuşma Dili
kendi kendine
on one's own hook
expr.
20
Konuşma Dili
kendi kendine
to oneself
expr.
Idioms
21
Deyim
kendi kendine
off one's own bat
expr.
22
Deyim
kendi kendine
on one's own account
expr.
23
Deyim
kendi kendine
by (oneself)
expr.
24
Deyim
kendi kendine
(all) by yourself
expr.
25
Deyim
kendi kendine
on own
expr.
26
Deyim
kendi kendine
on own hook
expr.
27
Deyim
kendi kendine
on your own account
expr.
28
Deyim
kendi kendine
on your own hook [us]
expr.
29
Deyim
kendi kendine
on your pat
expr.
Law
30
Hukuk
kendi kendine
in propria persona
zf.
Linguistics
31
Dilbilim
kendi kendine
themselves
zm.
"kendi kendine"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 478 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kendi kendine konuşma
soliloquy
i.
2
Genel
kendi kendine oral seks yapma
autofellatio
i.
3
Genel
kendi kendine gerçekleştirme
self realization
i.
4
Genel
kendi kendine yardım teknikleri
self help techniques
i.
5
Genel
kendi kendine döllenme
self pollination
i.
6
Genel
oyuncunun kendi kendine yaptığı konuşma
soliloquy
i.
7
Genel
kendi kendine zarar verme
self destruction
i.
8
Genel
kendi kendine gülme
chuckle
i.
9
Genel
kendi kendine telkin
autosuggestibility
i.
10
Genel
kendi kendine söylenen
grump
i.
11
Genel
kendi kendine öğrenme
self learning
i.
12
Genel
bireyin kendi kendine verdiği söz
personal commitment
i.
13
Genel
kendi kendine yardım
self-help
i.
14
Genel
kendi kendine telkin
self-command
i.
15
Genel
kendi kendine uyanış
self-awakening
i.
16
Genel
kendi kendine tapma
self-worship
i.
17
Genel
kendi kendine algılayış
self-perceiving
i.
18
Genel
kendi kendine acıma
self-pity
i.
19
Genel
kendi kendine zarar verme
self-destruction
i.
20
Genel
kendi kendine algılama
self-perceiving
i.
21
Genel
kendi kendine yapabilir
self-efficacy
i.
22
Genel
kendi kendine sertlik verme
self-annealing
i.
23
Genel
kendi kendine döllenme
self-pollination
i.
24
Genel
kendi kendine yetme
self-help
i.
25
Genel
kendi kendine hakimiyet
self-command
i.
26
Genel
kendi kendine abartma
self-aggrandizement
i.
27
Genel
kendi kendine doğrulama
self-validating
i.
28
Genel
kendi kendine belgelendirme
self-certificating
i.
29
Genel
kendi kendine belgelendirme
self-certification
i.
30
Genel
kendi kendine rapor etme
self-report
i.
31
Genel
kendi kendine hakim olma
ascesis
i.
32
Genel
kendi kendine şekillenen/şekil alan kum
self-sculpting sand
i.
33
Genel
kendi kendine abartma
self-aggrandisement
i.
34
Genel
kendi kendine üretim
self production
i.
35
Genel
kişinin kendi kendine koyduğu son teslim tarihi
self-imposed deadline
i.
36
Genel
kendi kendine öğrenmiş kimse
automath
i.
37
Genel
kendi kendine var olma
uncreatedness
i.
38
Genel
kendi kendine yeten birimlerle veya bölümlerle inşa edilmiş şey
modular
i.
39
Genel
kendi kendine konuşan kimse
monologist
i.
40
Genel
kendi kendine konuşan kimse
monologuist
i.
41
Genel
(çin usulü) kendi kendine masaj
do-in
i.
42
Genel
kendi kendine konuşma
self-commune
i.
43
Genel
kendi kendine konuşma
self-communion
i.
44
Genel
kendi kendine düşünme
self-contemplation
i.
45
Genel
kendi kendine hüküm giydirme
self-conviction
i.
46
Genel
kendi kendine övünme
self-gratulation
i.
47
Genel
kendi kendine duyulan öfke
self-indignation
i.
48
Genel
kendi kendine içerleme
self-indignation
i.
49
Genel
kendi kendine hayallere dalma
self-involution
i.
50
Genel
kendi kendine dalıp gitme
self-involution
i.
51
Genel
kendi kendine ilaç kullanma
self-medication
i.
52
Genel
kendi kendine polislik yapma
self-policing
i.
53
Genel
tehlikeli durumları kendi kendine tespit etme
self-policing
i.
54
Genel
kendi kendine suçun önüne geçme
self-policing
i.
55
Genel
kendi kendine konuşmak
huddle with oneself
f.
56
Genel
kendi kendine yara olmak
exulcerate
f.
57
Genel
tamamen yanıp kendi kendine sönmek
burn out
f.
58
Genel
kendi kendine konuşmak
speak aside
f.
59
Genel
kendi kendine konuşmak
talk to oneself
f.
60
Genel
kendi kendine anlamak
self understand
f.
61
Genel
kendi kendine gülmek
chuckle
f.
62
Genel
kendi kendine servis yaparak yiyeceklerden almak
help oneself to
f.
63
Genel
kendi kendine konuşmak
soliloquize
f.
64
Genel
kendi kendine gelin güvey olmak
reckon without one's host
f.
65
Genel
kendi kendine düşüp yaralanmak
gutser
f.
66
Genel
yangın kendi kendine çıkmak
burn (itself) out
f.
67
Genel
yangının kendi kendine çıkması
burn (itself) out
f.
68
Genel
kendi kendine tekrarlamak
soliloquize
f.
69
Genel
kendi kendine yetmek
become self-sufficient
f.
70
Genel
kendi kendine söylenmek
murmur
f.
71
Genel
kendi kendine söylenmek
mutter to oneself
f.
72
Genel
kendi kendine zarar vermek
self-harm
f.
73
Genel
kendi kendine konuşmak
engage in private speech
f.
74
Genel
(acı/ağrı) kendi kendine geçmek
go away on its own
f.
75
Genel
kendi kendine öğrenmek
teach yourself
f.
76
Genel
(bir şeyle ilgili) kendi kendine düşünmek
think to yourself
f.
77
Genel
kendi kendine tekrarlamak
soliloquise
f.
78
Genel
kendi kendine konuşmak
soliloquise
f.
79
Genel
kendi kendine konuşmak
talk yourself
f.
80
Genel
kendi kendine gülmek
hug one's self
f.
81
Genel
(kendi kendine) izin olmadan ihtiyacını karşılamak
help
f.
82
Genel
kendi kendine kısıtlama olmaksızın servis yapmak
help oneself
f.
83
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öze dönüştürmek
hypostasize
f.
84
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öze dönüştürmek
hypostasise
f.
85
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten bir öze dönüştürmek
hypostatize
f.
86
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten bir öz olarak yorumlamak
hypostatize
f.
87
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten bir öze dönüştürmek
hypostatise
f.
88
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten bir öz olarak yorumlamak
hypostatise
f.
89
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öze dönüştürmek
hypostatize
f.
90
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öz olarak yorumlamak
hypostatize
f.
91
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öze dönüştürmek
hypostatise
f.
92
Genel
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öz olarak yorumlamak
hypostatise
f.
93
Genel
kendi kendine konuşmak
monologuise
f.
94
Genel
yoksunluk, öz disiplin veya kendi kendine acı veya rahatsızlık vererek zayıflatmak
mortify
f.
95
Genel
kendi kendine yatışmak
self-soothe
f.
96
Genel
(bebek) kendi kendine sakinleşmek
self-soothe
f.
97
Genel
kendi kendine zarar vermek
cut
f.
98
Genel
kendi kendine eğlenmek
popjoy
f.
99
Genel
kendi kendine döllenmek
self
f.
100
Genel
kendi kendine tutuşmak
self-ignite
f.
101
Genel
kendi kendine alev almak
self-ignite
f.
102
Genel
(maddeyi) kendi kendine ilaç niyetine kullanmak
self-medicate
f.
103
Genel
kendi kendine ilaç almak
self-medicate
f.
104
Genel
kendi kendine tozlaşmak
self-pollinate
f.
105
Genel
kendi kendine tozlaştırmak
self-pollinate
f.
106
Genel
kendi kendine tozlanmasını engellemek
semicastrate
f.
107
Genel
kendi kendine tazelenmek
fresh
f.
108
Genel
kendi kendine gülmek
smudge
f.
109
Genel
kendi kendine konuşma hazırlamak
soliloquy [rare]
f.
110
Genel
kendi kendine üretilmiş
self produced
s.
111
Genel
kendi kendine olan
automatic
s.
112
Genel
kendi kendine karar veren
self determining
s.
113
Genel
kendi kendine yeten
self sufficient
s.
114
Genel
kendi kendine yeten
self supporting
s.
115
Genel
kendi kendine hizmet eden
self serving
s.
116
Genel
kendi kendine işleyen
self activating
s.
117
Genel
kendi kendine akabilen
self flowable
s.
118
Genel
kendi kendine üretilmiş
self generated
s.
119
Genel
kendi kendine zarar veren
self destructive
s.
120
Genel
kendi kendine yeten
self contained
s.
121
Genel
kendi kendine işler
self acting
s.
122
Genel
(meyve/bitki) kendi kendine açılmayan
indehiscent
s.
123
Genel
kendi kendine olan
self inflicted
s.
124
Genel
kendi kendine öğrenen
self learning
s.
125
Genel
kendi kendine devam eden
self-sustaining
s.
126
Genel
kendi kendine ısınan
self-heating
s.
127
Genel
kendi kendine akabilen
self-flowable
s.
128
Genel
kendi kendine hızlanan
self-accelerating
s.
129
Genel
başkalarına yük olmadan kendi kendine yaşayabilen
self-sustained
s.
130
Genel
kendi kendine algılayan
self-perceiving
s.
131
Genel
kendi kendine çalışan
self-operating
s.
132
Genel
kendi kendine yeten
self-sustained
s.
133
Genel
kendi kendine olan
self-inflicted
s.
134
Genel
kendi kendine anlayabilen
self-understanding
s.
135
Genel
bir şeyde kendi kendine yeten
self-sufficient in something
s.
136
Genel
kendi kendine öğrenilmiş
self-taught
s.
137
Genel
başkalarına yük olmadan kendi kendine yaşayabilen
self-supporting
s.
138
Genel
kendi kendine yeten
self-supporting
s.
139
Genel
kendi kendine oluşmuş
self-created
s.
140
Genel
kendi kendine yeten
self-contained
s.
141
Genel
kendi kendine yeten
complacent
s.
142
Genel
kendi kendine doyan
self saturating
s.
143
Genel
kendi kendine uygulayan
self executing
s.
144
Genel
kendi kendine doğrulayan
self-validating
s.
145
Genel
kendi kendine varlığını sürdüren
self-perpetuating
s.
146
Genel
kişinin kendi kendine algıladığı
self-perceived
s.
147
Genel
kendi kendine oluşan
autogenous
s.
148
Genel
kendi kendine şişen
self-inflating
s.
149
Genel
kendi kendine var olan
unbegotten
s.
150
Genel
kendi kendine var olan
uncreated
s.
151
Genel
kendi kendine devam eden
self-sustaining
s.
152
Genel
kendi kendine yeten
self-sustaining
s.
153
Genel
kendi kendine idare edilemeyen
helpless
s.
154
Genel
kendi kendine gidebilen
horseless
s.
155
Genel
kendi kendine duran
lone
s.
156
Genel
kendi kendine kurulu
lone
s.
157
Genel
kendi kendine düzenleyen
self-activating
s.
158
Genel
kendi kendine yeten
self-centered
s.
159
Genel
kendi kendine konuşan
self-communicative
s.
160
Genel
kendi kendine değerlendiren
self-considering
s.
161
Genel
kendi kendine yeten
self-content
s.
162
Genel
kendi kendine hüküm giydiren
self-convicted
s.
163
Genel
kendi kendine yapan
self-generated
s.
164
Genel
kendi kendine üretilen
self-generated
s.
165
Genel
kendi kendine belirleyen
self-governed
s.
166
Genel
kendi kendine söyleyen
self-imparting
s.
167
Genel
kendi kendine öğretilen
self-instructed
s.
168
Genel
kendi kendine öğreten
self-instructed
s.
169
Genel
kendine kendi yanmış
self-kindled
s.
170
Genel
kendi kendine kafası karışmış
self-perplexed
s.
171
Genel
kendi kendine ayakta duran
self-pitying
s.
172
Genel
kendi kendine ayakta duran
self-poised
s.
173
Genel
kendi kendine ayarlanan
self-posited
s.
174
Genel
kendi kendine hazırlanan
self-posited
s.
175
Genel
kendi kendine yayılan
self-propagating
s.
176
Genel
kendi kendine üreyen
self-propagating
s.
177
Genel
kendi kendine çoğalan
self-propagating
s.
178
Genel
kendi kendine kayıt yapan
self-recording
s.
179
Genel
kendi kendine kaydeden
self-recording
s.
180
Genel
kendi kendine düzenleyen
self-regulative
s.
181
Genel
kendi kendine düzenleyen
self-regulatory
s.
182
Genel
kendi kendine kapatılabilir
self-sealing
s.
183
Genel
kendi kendine yapıştırılabilir
self-sealing
s.
184
Genel
kendi kendine mühürlenebilir
self-sealing
s.
185
Genel
kendi kendine söylenen
self-whispered
s.
186
Genel
kendi kendine telkin edilen
self-whispered
s.
187
Genel
kendi kendine fısıldanan
self-whispered
s.
188
Genel
açılmamış bir çiçeğin kendi kendine döllenmesi ile ilgili olarak
cleistogamously
zf.
189
Genel
kendi kendine kıkırdayarak
chucklingly
zf.
190
Genel
kendi kendine doğru
selfward
zf.
191
Genel
kendi kendine kalmış
on his own
zf.
192
Genel
kendi kendine (yapmak)
on one's own hook
zf.
193
Genel
kendi kendine (eril)
himself
zm.
194
Genel
kendi kendine hareket eden anlamı veren ön ek
automat-
ök.
Phrasals
195
Öbek Fiiller
kendi kendine gülmek
chortle about someone or something
f.
196
Öbek Fiiller
kendi kendine gülmek
chortle over someone or something
f.
197
Öbek Fiiller
kendi kendine gülmek
chuckle about someone or something
f.
198
Öbek Fiiller
kendi kendine dert olmak
worry oneself about
f.
199
Öbek Fiiller
kendi kendine mırıldanmak
mutter something to oneself
f.
200
Öbek Fiiller
kendi kendine düşünmek
think to
f.
201
Öbek Fiiller
kendi kendine sevinmek/heyecanlanmak
geek out about (someone or something)
f.
202
Öbek Fiiller
kendi kendine sevinmek/heyecanlanmak
geek out over (someone or something)
f.
203
Öbek Fiiller
(bir şeye) davet edilmeden/kendi kendine dahil olmak
invite (someone or oneself) to (something)
f.
204
Öbek Fiiller
(kendi kendine bir şeyle) gururlanmak
plume (oneself) on (something)
f.
205
Öbek Fiiller
(kendi kendine bir şeyle) övünmek
plume (oneself) on (something)
f.
206
Öbek Fiiller
(kendi kendine bir şeyle) kibirlenmek
plume (oneself) on (something)
f.
207
Öbek Fiiller
(kendi kendine bir şeyle) böbürlenmek
plume (oneself) on (something)
f.
208
Öbek Fiiller
(kendi kendine) söylemek
say to (oneself)
f.
209
Öbek Fiiller
(kendi kendine) konuşmak/mırıldanmak
say to (oneself)
f.
210
Öbek Fiiller
kendi kendine yetmek
scratch for (oneself)
f.
Proverb
211
Atasözü
kendi kendine övünmek hoş bir şey değil
self-praise is no recommendation
212
Atasözü
kendi kendine övünmek (hiç) hoş bir şey değil
self-praise is no recommendation (at all)
Colloquial
213
Konuşma Dili
kendi kendine ilerlemesine izin vermek
let her roll
f.
214
Konuşma Dili
kendi kendine kalmak
lay low
f.
215
Konuşma Dili
(kendi) kendine acımak
be sorry for (oneself)
f.
216
Konuşma Dili
kendi kendine sönmek
burn itself out
f.
217
Konuşma Dili
kendi kendine servis yaparak istediği kadar almak
help (oneself) (to something)
f.
218
Konuşma Dili
(tamamen) kendi kendine
all by oneself
expr.
219
Konuşma Dili
kendi kendine bak
live on your hump
expr.
220
Konuşma Dili
(bir şey bir şeyi) kendi kendine yapmayacak
(something) is not going to (do something) itself
expr.
221
Konuşma Dili
(bir şey) kendiliğinden mi/kendi kendine mi olacak?
(something) is not going to (do something) itself
expr.
Idioms
222
Deyim
bir şeyin kendi kendine harekete geçmesi
(have) a life of its own
i.
223
Deyim
kendi kendine vakit geçirmenin keyfi
joy of missing out
i.
224
Deyim
kendi kendine kalmanın keyfi
joy of missing out
i.
225
Deyim
kendi kendine en büyük zararı veren
(one's) own worst enemy
i.
226
Deyim
kendi kendine engel olan
(one's) own worst enemy
i.
227
Deyim
kendine en büyük zararı kendi veren
(one's) own worst enemy
i.
228
Deyim
bir şeyi kendi kendine başarmak
pull oneself up by one's bootstraps
f.
229
Deyim
kendi kendine bulmak
find oneself in
f.
230
Deyim
kendi kendine gelin güvey olmak
build castles in spain
f.
231
Deyim
kızgınlıkla kendi kendine kötülük etmek
cut off one's nose to spite one's face
f.
232
Deyim
kendi kendine mırıldanmak
say something to oneself
f.
233
Deyim
kendi kendine düşman olmak
become one's own worst enemy
f.
234
Deyim
kendi kendine gelin güvey olmak
build castles in the air
f.
235
Deyim
kendi kendine demek
say something to oneself
f.
236
Deyim
kendi derdi kendine yetmek
have enough on someone's mind
f.
237
Deyim
kendi kendine düşman olmak
be one's own worst enemy
f.
238
Deyim
kendi kendine söylemek
say something to oneself
f.
239
Deyim
sorun/problem) kendiliğinden/kendi kendine çözülmek
work itself out
f.
240
Deyim
sorun/problem) kendiliğinden/kendi kendine çözüme ulaşmak
work itself out
f.
241
Deyim
sorunlarını kendi kendine çözmek
get one's own house in order
f.
242
Deyim
sorunlarını kendi kendine çözmek
put one's own house in order
f.
243
Deyim
kendi kendine başarmak
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
244
Deyim
kendi kendine başarmak
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps
f.
245
Deyim
(bir şeyi) kendi kendine yapmak
make (something) by (one's) own fair hands
f.
246
Deyim
(bir şeyi) kendi kendine yapmak
make (something) by (one's) own fair hand
f.
247
Deyim
(bir şeyi) kendi kendine yapmak
make (something) with (one's) own fair hands
f.
248
Deyim
(bir şeyi) kendi kendine yapmak
make (something) with (one's) own fair hand
f.
249
Deyim
kendi kendine varlığını sürdürebilen bir şeye lüzumsuz para, enerji harcamak
feed the beast
f.
250
Deyim
kendi kendine zarar vermek
do somebody/yourself an injury
f.
251
Deyim
bir şeyi kendi kendine yapmak
plough (one's) own furrow [uk]
f.
252
Deyim
bir şeyi kendi kendine halletmek
plough (one's) own furrow [uk]
f.
253
Deyim
sorunlarla kendi kendine başa çıkmak
fight (one's) own battles
f.
254
Deyim
birine kendi kendine düşünemeyeceği fikirler vermek
put something in someone's head
f.
255
Deyim
birine kendi kendine düşünemeyeceği fikirler vermek
put something into someone's head
f.
256
Deyim
(kendi kendine) yetmek
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
257
Deyim
(kendi kendine) bakmak
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
258
Deyim
(kendi kendine) yetmek
live on (one's) (own) hump
f.
259
Deyim
(kendi kendine) bakmak
live on (one's) (own) hump
f.
260
Deyim
kendi kendine at oynatmak
run (one's) own show
f.
261
Deyim
(kendi) kendine engel olmak
stand in (one's) own light
f.
262
Deyim
(kendi) kendine köstek olmak
stand in (one's) own light
f.
263
Deyim
(kendi kendine) düşünmek
think to (oneself)
f.
264
Deyim
kendi kendine düşman olmak
be your own worst enemy
f.
265
Deyim
kendi kendine zarar veren biri olmak
be your own worst enemy
f.
266
Deyim
kendi kendine sorun yaratmak/çıkartmak
be your own worst enemy
f.
267
Deyim
kendi kendine zorluk yaratmak/çıkartmak
be your own worst enemy
f.
268
Deyim
kendi kendine acımak
be/feel sorry for yourself
f.
269
Deyim
kendi kendine başarmak
drag/pull yourself up by your bootstraps
f.
270
Deyim
sorunlarla kendi kendine başa çıkmak
fight your own battles
f.
271
Deyim
kendi kendine zarar vermek
foul one's nest
f.
272
Deyim
kendi kendine zarar vermek
foul one's own nest
f.
273
Deyim
kendi kendine zarar vermek
foul own nest
f.
274
Deyim
kendi kendine zarar vermek
foul your own nest
f.
275
Deyim
kendi kendine kalmak
lie low and sing small
f.
276
Deyim
kendi kendine gururlanmak
plume oneself
f.
277
Deyim
kendi kendine övünmek
plume oneself
f.
278
Deyim
kendi kendine böbürlenmek
plume oneself
f.
279
Deyim
bir şeyi kendi kendine başarmak
pull (oneself) up by the bootstraps
f.
280
Deyim
bir şeyi kendi kendine başarmak
pull oneself up by bootstraps
f.
281
Deyim
(sarkaç) kendi kendine salınım yapacak şekilde dengelenmiş
in beat
zf.
282
Deyim
(sarkaç) kendi kendine salınım yapabileceği şekilde dengelenmeden
out of beat
zf.
283
Deyim
her şey kendi kendine düzelir
things work themselves out
expr.
284
Deyim
kendine yapılanlar düşünülünce kendi yaptıkları solda sıfır kalan
more sinned against than sinning
expr.
Trade/Economic
285
Ticaret/Ekonomi
iktisaden kendi kendine yeterlik
economic self-sufficiency
i.
286
Ticaret/Ekonomi
iktisadi bakımdan kendi kendine yeterlilik
economic self-sufficiency
i.
287
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli olma
self-sufficiency
i.
288
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yetme
self-sufficiency
i.
289
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli olma
self-sufficiency
i.
290
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yapan
self-service
i.
291
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine tasfiye
self liquidation
i.
292
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli
self-sufficient
s.
293
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine tasfiye eden
self liquidating
s.
294
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine destek olan
self-supporting
s.
295
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli olan
self-sufficient
s.
296
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeten
closed
s.
Law
297
Hukuk
kendi kendine fiziksel zararda bulunma
self destruction
i.
298
Hukuk
kendi kendine yeterlilik
self reliance
i.
299
Hukuk
kendi kendine yeten ülke
autarky
i.
300
Hukuk
kendi kendine yeten
self contained
s.
Politics
301
Siyasal
kendi kendine yeterli büyüme
sustainable development
i.
302
Siyasal
kendi kendine yeten millet
self sufficient nation
i.
303
Siyasal
ulusal kendi kendine yeterlilik
national self-sufficiency
i.
304
Siyasal
kendi kendine darbe
autogolpe
i.
305
Siyasal
(orta çağ'da) bir mülk ile bu mülk arazisi üzerinde yaşayan farklı özgürlük derecelerine sahip serflere ve kiracılara hükmeden arazi sahibinden meydana gelen ve ekonomik olarak kendi kendine yetebilen sosyal, ekonomik ve idari bir teşkilat
manor
i.
306
Siyasal
kendi kendine yeten
autarchic
s.
Institutes
307
Kurum/Kuruluş
finansal olarak kendi kendine yetemeyen ve parasal desteği kendi mezhebinden veya daha büyük dini kurumlardan alan yerel kilise
mission
i.
Industry
308
Sanayi
kendi kendine çalışan makinelerle yapılan zanaat ve üretim
automatic arts
i.
Insurance
309
Sigortacılık
kendi kendine yanma
spontaneous combustion
i.
Technical
310
Teknik
basınçlı azot ve oksijenle kullanılan açık devre kendi kendine yeterli dalma aparatı
open-circuit self-contained diving apparatus for use with compressed nitrox and oxygen
i.
311
Teknik
kaçış için kendi kendine yeterli kapalı devre solunum aparatı
self-contained closed-circuit breathing apparatus for escape
i.
312
Teknik
kendi kendine havalanma
self aeration
i.
313
Teknik
kendi kendine boşalma
self discharge
i.
314
Teknik
kendi kendine yağlanan silindir gömleği
self-lubricating liner
i.
315
Teknik
kendi kendine test çıkışı
self test output
i.
316
Teknik
kendi kendine yeterli açık devreli sıkıştırılmış hava solunum cihazı
self-contained open-circuit compressed air breathing apparatus
i.
317
Teknik
kendi kendine yeterli kapalı devre solunum cihazı
self contained closed-circuit breathing apparatus
i.
318
Teknik
kendi kendine ayarlanan mekanizma
self-adjusting mechanism
i.
319
Teknik
kendi kendine tahliye
self discharging
i.
320
Teknik
kendi kendine test girişi
self test input
i.
321
Teknik
kendi kendine bakım
self-maintenance
i.
322
Teknik
kendi kendine ayarlanan mekanizma pimi
self adjusting mechanism pin
i.
323
Teknik
kendi kendine içten yanma
spontaneous combustion
i.
324
Teknik
kendi kendine kilitlenen ikili altıgen somun
self-locking bihexagonal nut
i.
325
Teknik
kendi kendine tutuşma
self ignition
i.
326
Teknik
kendi kendine çalışan kontrol
self operated control
i.
327
Teknik
kendi kendine deneme
self-testing
i.
328
Teknik
kendi kendine tozlaşma
autogamy
i.
329
Teknik
kendi kendine ayarlanan mekanizma somunu
self adjusting mechanism nut
i.
330
Teknik
kendi kendine temizleme
self-purification
i.
331
Teknik
kendi kendine ilk yardım
self aid
i.
332
Teknik
kendi kendine yeterli açık devreli basınçlı hava solunum cihazı
self-contained open circuit compressed air breathing apparatus
i.
333
Teknik
kendi kendine yeterli sıkıştırılmış havalı dalma aparatı
self-contained compressed air diving apparatus
i.
334
Teknik
küresel düz geniş iç bilezik ve kendi kendine yağlanan silindir gömlekli korozyona dayanıklı çelikten bilyalı yatak
spherical plain in corrosion resisting steel with self-lubricating liner and wide inner ring bearings
i.
335
Teknik
motorun kendi kendine devirden düşmesi
die down
i.
336
Teknik
kendi kendine sönebilen
self-extinguishing
s.
337
Teknik
kendi kendine işleyen
self acting
s.
338
Teknik
kendi kendine sönen
self-extinguishing
s.
339
Teknik
kendi kendine açılan
dehiscent
s.
340
Teknik
kendi kendine yağlanan
self-lubricating
s.
341
Teknik
kendi kendine açılmayan
indehiscent
s.
342
Teknik
kendi kendine yeterli
self-contained
s.
343
Teknik
kendi kendine hareket eden
self-sustained
s.
344
Teknik
kendi kendine kilitlenen
self-locking
s.
345
Teknik
kendi kendine kaydeden (müzik aleti)
autographic
s.
346
Teknik
kendi kendine kayıt yapan bir müzik aleti ile kaydedilmiş
autographic
s.
347
Teknik
otomatik olarak kendi kendine hareket eden
autokinetic
s.
Computer
348
Bilgisayar
kendi kendine dolmak
self populate
f.
Electric
349
Elektrik
(elektrik yükseltici sistem) istenmeyen ve kendi kendine süren bir salınım üretmek
sing
f.
Textile
350
Tekstil
çeşitli yapıda inorganik nanoparçacıkları kullanarak kumaşların kendi kendine temizlenmesine olanak sağlayan sistem
nanosphere technology
i.
Construction
351
İnşaat
kendi kendine yerleşen
self-consolidating
s.
Lighting
352
Aydınlatma
kendi kendine yeterli bağımsız olarak çalışabilen ışıklı gösterge birimi
stand-alone indicator light unit
i.
353
Aydınlatma
kendi kendine yeten bir güç kaynağıyla aydınlanan
autophanous
s.
Automotive
354
Otomotiv
kendi kendine merkezleme
self centering
i.
355
Otomotiv
kendi kendine merkezleme
self centring
i.
356
Otomotiv
kendi kendine merkezleme
self-centering
i.
357
Otomotiv
kendi kendine enerjilenme
self-energizing
i.
358
Otomotiv
kendi kendine merkezleme
self-centring
i.
359
Otomotiv
kendi kendine hareket eden
automotive
s.
Aeronautic
360
Havacılık
kendi kendine ateşleme sıcaklığı
auto-ignition temperature
i.
361
Havacılık
pervanenin kendi kendine dönmesi
autorotation
i.
362
Havacılık
kendi kendine iş yapmak
solo
f.
Petrol
363
Petrol
(dizel yakıt) kendi kendine yanmak
self-ignite
f.
Mining
364
Maden
kendi kendine kuruma
self-desiccation
i.
365
Maden
kendi kendine ilerleyen lastik tekerlekli araç
self-propelled rubber tyred vehicle
i.
366
Maden
kendi kendine ilerleyen lastik tekerlekli araç
self-propelled rubber tired vehicle
i.
Medical
367
Medikal
kendi kendine meme muayenesi
breast self examination
i.
368
Medikal
kendi kendine kasılan kas
involuntary muscle
i.
369
Medikal
kendi kendine teşhis koyma
self-diagnosis
i.
370
Medikal
kendi kendine iyileşme
self-healing
i.
371
Medikal
kendi kendine enjeksiyon
self-injection
i.
372
Medikal
kendi kendine meme muayenesi
breast self-examination
i.
373
Medikal
kendi kendine düşük yapma
coat hanger abortion (coat hanger insertion)
i.
374
Medikal
kendi kendine düşük yapma
self-induced abortion
i.
375
Medikal
kendi kendine yardım
self-aid
i.
376
Medikal
kendi kendine iğne yapmaya imkan tanıyan şırınga
autoinjector
i.
377
Medikal
hastanın kendi kendine dönebilmesi
hypostrophe
i.
378
Medikal
kendi kendine muayene
self-examination
i.
379
Medikal
kendi kendine tedavi uygulama
self-treatment
i.
380
Medikal
kendi kendine verilen
self-administered
s.
381
Medikal
kendi kendine uygulanan
self-administered
s.
382
Medikal
(yara) kendi kendine yapılan
self-inflicted
s.
Psychology
383
Psikoloji
kendi kendine ötanazi
auto-euthanasia
i.
384
Psikoloji
kendi kendine şekillendirme
autoshaping
i.
385
Psikoloji
kendi kendine motivasyon
self-motivation
i.
386
Psikoloji
kendi kendine motivasyon
self motivation
i.
387
Psikoloji
kendi kendine psikanaliz
self-analysis
i.
388
Psikoloji
kendi kendine hipnoz
autohypnosis
i.
389
Psikoloji
kendi kendine cinsel doyum
autoerotism
i.
390
Psikoloji
hastalara kendi kendine gevşemeyi öğretme süreci
autogenics
i.
391
Psikoloji
kendi kendine hipnoz olma
autohypnotism
i.
392
Psikoloji
mental düzeyde kendi kendine oluşan sarhoşluk benzeri ruh hali
autointoxication
i.
393
Psikoloji
mental düzeyde kendi kendine oluşan sarhoşluk benzeri ruh hali
autotoxaemia
i.
394
Psikoloji
mental düzeyde kendi kendine oluşan sarhoşluk benzeri ruh hali
autotoxemia
i.
395
Psikoloji
kendi kendine konuşma alışkanlığı
monology
i.
396
Psikoloji
kendi kendine telkin
autosuggestion
s.
397
Psikoloji
kendi kendine gevşemeye ait
autogenic
s.
398
Psikoloji
kendi kendine gevşemeye dair
autogenic
s.
Dentistry
399
Diş Hekimliği
kendi kendine sertleşen
self-curing
i.
Physiology
400
Fizyoloji
kendi kendine zehirlenme
autotoxication
i.
401
Fizyoloji
kendi kendine oluşan
autogenic
s.
Gastronomy
402
Mutfak
kendi kendine kabaran
self-rising
s.
Physics
403
Fizik
kendi kendine kayıt alan termometre
thermetograph
i.
Chemistry
404
Kimya
kendi kendine oksitlenme
autooxidation
i.
Biology
405
Biyoloji
kendi kendine tozlaşma
autofecundation
i.
406
Biyoloji
kendi kendine yetme
evolutility
i.
407
Biyoloji
erkek ve dişi organları farklı zamanlarda olgunlaştığı için kendi kendine döllenememe
dichogamy
i.
408
Biyoloji
kendi kendine kısımlarına ayrılan
autotomic
s.
409
Biyoloji
kendi-kendine beslenebilen
self-nourishing
s.
410
Biyoloji
kendi kendine çoğalabilen
autonomous
s.
411
Biyoloji
kendi kendine tozlaşan
autogamic
s.
412
Biyoloji
kendi kendine tozlaşabilen
autogamic
s.
413
Biyoloji
kendi kendine oluşan
autogeneal
s.
414
Biyoloji
erkek ve dişi organları farklı zamanlarda olgunlaştığı için kendi kendine döllenemeyen
dichogamous
s.
415
Biyoloji
kendi kendine tozlaşan
self-fertile
s.
416
Biyoloji
kendi kendine dölleyen
self-fertile
s.
417
Biyoloji
kendi kendine tozlaşan
self-fertilized
s.
418
Biyoloji
kendi kendine tozlaşan
self-fertilised
s.
419
Biyoloji
kendi kendine beslenerek
autotrophically
zf.
Biochemistry
420
Biyokimya
hücre veya dokuların kendi kendine parçalanması
autolysis
i.
Botanic
421
Botanik
demet halinde beyaz çiçekleri ve pulsu yaprakları olan, kendi kendine açılmayan ipeksi meyvelere sahip bir bitki
narrow-leaved white-topped aster (sericocarpus linifolius)
i.
422
Botanik
açılmamış bir çiçeğin kendi kendine döllenmesi
cleistogamy
i.
423
Botanik
doğal olarak, kendi kendine veya kazara düşen bir tohumdan çıkan bitki
volunteer
i.
424
Botanik
(meyve/bitki) kendi kendine açılma
indehiscence
i.
425
Botanik
kendi kendine tozlaşma yeteneği
autoallogamy
i.
426
Botanik
kendi kendine tozlaşma sonucu oluşan bir meyve
autocarp
i.
427
Botanik
kendi kendine oluşan ve tahıl ürünlerinde yabani ot olarak değerlendirilen bir yulaf
wild oat (avena fatua)
i.
428
Botanik
kendi kendine oluşan ve tahıl ürünlerinde yabani ot olarak değerlendirilen bir yulaf
wild oat grass (avena fatua)
i.
429
Botanik
kendi kendine açılmayan, kanatlı ve genelde tek tohumlu meyve
key fruit
i.
430
Botanik
kendi kendine döllenebilme
homothally
i.
431
Botanik
kapalı çiçeğin kendi kendine tozlaşıp döllenmesi
clistogamy
i.
432
Botanik
kendi kendine açılmayan çok sayıda kuru hücrenin oluşturduğu meyve
sarcobasis
i.
433
Botanik
(kendi kendine tozlaşarak meydana gelen) fide
self
i.
434
Botanik
bitkinin kendi kendine tozlaşmasını önlemek için çiçeğindeki erkek organlarını kesmek
emasculate
f.
435
Botanik
kendi kendine tozlaştırmak
self
f.
436
Botanik
kendi kendine çimlenmek
self-seed
f.
437
Botanik
(tohum) kendi kendine toprağa düşmek
self-seed
f.
438
Botanik
kendi kendine çimlenmek
self-sow
f.
439
Botanik
kendi kendine tohum düşürmek
self-sow
f.
440
Botanik
kendi kendine döllenen (açmamış çiçek)
cleistogamic
s.
441
Botanik
kendi kendine döllenen (açmamış çiçek)
cleistogamous
s.
442
Botanik
kendi kendine açılıp kapanabilen
automotive
s.
443
Botanik
birleşik olan meyve yapraklarının ayrılması ile kendi kendine açılan (meyve)
marginicidal
s.
444
Botanik
kendi kendine döllenebilen (alg, mantar)
homothallic
s.
445
Botanik
kendi kendine döllenemeyen (bitki)
dichogamous
s.
446
Botanik
kendi kendine tozlaşabilen
self-compatible
s.
447
Botanik
(bitki) kendi kendine tozlaşamayan
self-incompatible
s.
448
Botanik
kendi kendine tohumlanan
self-seeded
s.
449
Botanik
kendi kendine büyüyen
self-seeded
s.
450
Botanik
kendi kendine tohumlanan
self-sowed
s.
451
Botanik
kendi kendine büyüyen
self-sowed
s.
Agriculture
452
Tarım
kendi kendine yeten
self-sufficient
s.
Social Sciences
453
Sosyal Bilimler
bir halkın veya sosyal grubun kendi kendine verdiği ad
autonym
i.
Education
454
Eğitim
kendi kendine öğrenme araçları
self guided learning tools
i.
455
Eğitim
kendi kendine çalışma dönemi
self study period
i.
456
Eğitim
kendi kendine çalışma seti
self-study
i.
457
Eğitim
kendi kendine öğrenme
autodidacticism
i.
458
Eğitim
kendi kendine öğrenme süreci
autodidactics
i.
Literature
459
Edebiyat
kendi kendine konuşma
soliloquy
i.
460
Edebiyat
kendi kendine söylenmek
remurmur
f.
Linguistics
461
Dilbilim
kendi kendine öğrenme
autonomous learning
i.
Religious
462
Dini
kendi kendine tapan kimse
autotheist
i.
Environment
463
Çevre
kendi kendine temizlenen, hızla akan sular
lenitic
i.
464
Çevre
kendi kendine durma
coastdown
i.
465
Çevre
kendi kendine temizlenme özarıtım
self-purification
i.
466
Çevre
kendi kendine temizleme
self purification
i.
467
Çevre
doğada kendi kendine yok olan
biodegradable
s.
Geology
468
Jeoloji
kendi-kendine beslenebilen bitki
autotroph
i.
Sport
469
Spor
müzik eşliğinde kendi kendine dövüş hareketlerinin yapıldığı bir tür egzersiz programı
body combat®
i.
Music
470
Müzik
sahnede kendi kendine söyleme
aside
i.
Theatre
471
Tiyatro
kendi kendine söylenen sözler
aside
i.
472
Tiyatro
oyuncunun kendi kendine yaptığı konuşma
soliloquy
i.
473
Tiyatro
oyuncunun kendi kendine konuştuğu dramatik sahne
monolog
i.
Engineering
474
Engineering
(motor veya jeneratör) indüktör sargısı üzerine makinenin kendi kendine çalışması için biri paralel diğeri seri bağlanmış dubleks sargı yerleştirmek
compound
f.
Slang
475
Argo
kendi kendine eğlenebilen neşeli kimse
nut [aus]
i.
476
Argo
kullanıcının kendi kendine sardığı sigara
rollie
i.
477
Argo
kendi kendine eğlenebilen kişi
larrikin
i.
Modern Slang
478
Modern Argo
utanç verici bir şekilde kendi kendine ereksiyon olma
allergic erection
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of kendi kendine
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy