olabilecek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

olabilecek



"olabilecek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
olabilecek earthly s.

"olabilecek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 112 sonuç

Türkçe İngilizce
General
tanıdık (faydalı olabilecek) contact i.
alay konusu olabilecek kimse fair game i.
genel olarak öğrenecek kişinin önünde, öğrenmeye engel olabilecek her türlü psikolojik bariyeri kaldırmayı amaçlayan öğretim yöntemi desuggestopedia i.
(sayı olabilecek topu) kurtarma get i.
ani can kaybına neden olabilecek şey widow-maker i.
yardım edip etkili olabilecek kimseler connections i.
krize neden olabilecek olay incident i.
ağız dalaşına sebep olabilecek söz flame bait i.
orijinal fikirleri olabilecek kimse originalist i.
gelecekte olabilecek değişikliklerden etkilenmeyen future-proof s.
işten atılma gerekçesi olabilecek sackable s.
yanlışlıkla olabilecek easy s.
öldürülmesi hayırlı olabilecek slayable s.
dert olabilecek hiçbirşey nothing the matter ünl.
Phrasals
sonu felaket olabilecek bir işte başarılı olmak get away f.
(birine/bir şeye) rakip olabilecek kimse match for (someone or something) f.
Colloquial
erkek arkadaş olabilecek niteliklere sahip olma boyfriend material i.
(birinin) çıkarına/yararına olabilecek bir şey anything in it for (one) i.
el bagajı olabilecek carry-on i.
(bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek kişi go-to girl i.
(birine) yardımcı olabilecek kişi olmak be (one's) man/woman f.
burun kanamasına neden olabilecek kadar yüksekte nosebleed [usa] s.
(bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek go-to s.
olabilecek tüm aksesuarlara sahip (araba) loaded s.
olabilecek en az bare something zf.
olabilecek en büyük ölçüde for fair expr.
kulak misafiri olabilecek mesafede within hearing distance expr.
olabilecek her şekilde any which way expr.
birinin çıkarına/yararına olabilecek bir şey anything/nothing/something in it for somebody expr.
Idioms
olabilecek en iyi durum the best of all worlds i.
olabilecek en iyi durum the best of all possible worlds i.
her an yok olabilecek şey candle in the wind i.
olabilecek en düşük düzey rock bottom i.
olabilecek en iyisi top-flight i.
(olup) olabilecek bütün özellikler bells and whistles i.
(geçmişte) olabilecek olanlar (ancak olmayanlar) might-have-beens i.
ölüme neden olabilecek şey widow maker i.
başarısızlığa/sıkıntıya neden olabilecek bir durum a slippery slope i.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak catch a tiger by the tail f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek catch a tiger by the tail f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe kalkışmak catch a tiger by the tail f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak have a wolf by the ears f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek have a wolf by the ears f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe kalkışmak have a wolf by the ears f.
olabilecek her türlü olaya ya da krize hazırlıklı olmak screw oneself up to concert pitch f.
olabilecek her türlü olaya ya da krize hazırlıklı olmak screw one up to concert pitch f.
(bir şey olabilecek şekilde) planlamak work it so (that) (something is the case) f.
(bir şey olabilecek şekilde) planlamak work it/things (so that...) f.
kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot f.
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot f.
başarılı olabilecek birini/bir şeyi seçmek pick a winner f.
birine yardımcı olabilecek kişi olmak be somebody's man/woman f.
kötü bir durumdan olabilecek en iyi sonucu çıkarmak save the furniture [australia] f.
kötü bir durumdan olabilecek en iyi sonucu yaratmak save the furniture [australia] f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak have a wolf by the ears f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek have a wolf by the ears f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak have the wolf by the ears f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek have the wolf by the ears f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak have a wolf by the ear f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek have a wolf by the ear f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak have the wolf by the ear f.
tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek have the wolf by the ear f.
tehlikeli olabilecek kadar yakın too close for comfort s.
olabilecek en kötü senaryolara karşı hazırlıklı loaded for bear s.
olabilecek en yüksek hızda/güçte flat out like a lizard drinking [australia] zf.
tehlikeli olabilecek kadar yakın too near for comfort expr.
tehlikeli olabilecek kadar … too (something) for comfort expr.
tehlikeli olabilecek kadar yakın/yüksek too close/high for comfort expr.
kulak misafiri olabilecek mesafede in earshot expr.
olabilecek en yüksek derecede/düzeyde to a fare-thee-well expr.
olabilecek en ileri derecede/düzeyde to a fare-thee-well expr.
başarılı olabilecek durumda/konumda değil out of the reckoning expr.
her an bir şey olabilecek gibi have one foot on a banana peel expr.
olabilecek en yüksek derecede as the day is long expr.
olabilecek en iyi durum the best of all possible worlds expr.
mümkün olabilecek herhangi bir şekilde by any stretch expr.
mümkün olabilecek/akla gelebilecek/hayal edilebilecek herhangi bir şekilde by any stretch of the imagination expr.
olabilecek her türlü şey the whole works expr.
mağaza çalışanları arasında potansiyel hırsız olabilecek biriyle ilgili uyarı amacıyla kullanılan bir ifade two pun ten [obsolete] expr.
mağaza çalışanları arasında potansiyel hırsız olabilecek biriyle ilgili uyarı amacıyla kullanılan bir ifade two upon ten [obsolete] [uk] expr.
olabilecek en iyisi as good as they come expr.
Trade/Economic
olabilecek zararlar karşılığı reserve for contingencies i.
Law
yargılama sona ermeden önce tarafların haklarının zarar görmesine sebep olabilecek ara kararların temyize-istinafa tabi tutulabilmesine olanak veren hukuki yol/çare collateral order doctrine i.
araziyle yakından bağlantılı olabilecek şeylerin hakları heritable rights [scotland] i.
gözaltına alınmaya sebep olabilecek hafif suç mopery [us] i.
sözleşmenin değerini ortadan kaldırmayıp tazminat istemine sebep olabilecek türdeki ihlal partial breach i.
Technical
deney sırasında önyargıya neden olabilecek bilgiye sahip olmayan blind s.
Medical
sol koroner arterin ölümcül tıkanıklığa neden olabilecek dalı widow-maker i.
eritrositlerin parçalanıp hemoglobinlerin salınmasına neden olabilecek madde hemolysin i.
Pathology
asfiksiye neden olabilecek şekilde, uzun süreli zor soluma ve ardından kısa verimsiz nefes verme apneusis i.
Logic
çekirdek önermenin öznesi olabilecek şey particular i.
Biology
asya kolerasına sebep olabilecek bir ekzotoksini ürettiği düşünülen bir gram negatif bakteri koch's bacillus i.
Astronomy
tehlikeli olabilecek cisim pha (potentially hazardous object) kısalt.
Social Sciences
tarihsel olarak baskın bir cinsiyet veya etnik gruptan olduğu için önemi ve yetenekleri abartılmış olabilecek bir erkek dead white european male i.
Education
avrupa üniversitelerinde öğretmen olabilecek yeterliliğe sahip olmak habilitate f.
Philosophy
yanlış olabilecek önermeleri reddettikten sonra bilgiyi tanımlama yöntemi doubt i.
Environment
çevreye zararlı olabilecek bir şeye getirilen sendika yasağı green ban [australia] i.
Meteorology
uçuş yolunda olan veya olabilecek meteorolojik koşulların rakam kodu halinde verilmeye başlanacağını belirtir önek rofor ök.
Military
genellikle askeri bir lider olup siyasi kriz dönemlerinde diktatör olabilecek kadar halkın desteğini almış adam man on horseback i.
rütbesi, görevi, sembolik değeri veya göreceli tecritleri nedeniyle terörist hedefi olabilecek personel high-risk personnel i.
düşman için yararlı olabilecek her şeyi ortadan kaldırma politikası scorched earth policy i.
Basketball
ancak tanrının yardımı ile sayı olabilecek atış hail mary i.
çok kolay sayı olabilecek bir atışın kaçırılması blowing a shot i.
Football
topun olabilecek en hızlı hamle ile forvete gönderildiği bir oyun stili route one i.
Card
(rakibi) daha yüksek ve riskli olabilecek bir teklife teşvik amacıyla teklif vermek push f.
Reptiles
afrika'da yaygın görülen, körlüğe neden olabilecek bir zehir tüküren saldırgan bir kobra black-necked cobra (naja nigricollis) i.
afrika'da yaygın görülen, körlüğe neden olabilecek bir zehir tüküren saldırgan bir kobra spitting cobra i.
Slang
pokerde kazanan/olabilecek en iyi el the nuts i.
hukuki konularda kendini veya başkasını savunabilecek veya yardımcı olabilecek/tavsiye verebilecek kadar bilgi sahibi olmuş mahkum jailhouse attorney i.
asılsız olabilecek bir bilgi yaymak put it about [uk] f.
olabilecek en şaşırtıcı şey olarak görülmek take the biscuit f.
Modern Slang
küfre alternatif olabilecek kelimeler alternative swearwords i.