sitting - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sitting

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"sitting" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 25 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
sitting i. oturuş
sitting i. oturum
sitting i. oturma
General
sitting i. kuluçkalık
sitting i. poz verme
sitting i. seans
sitting i. birleşim
sitting i. celse
sitting i. ruh çağırma seansı
sitting i. kişiye ait olan yer
sitting i. oturma yeri
sitting i. ruh çağırma seansı
sitting s. oturan
sitting s. kolayca vurulan
sitting s. kolayca oynanan
Law
sitting s. makam sahibi olan
sitting s. yüksek mevkili
sitting s. yargı makamında çalışan
Construction
sitting i. oturma
Marine
sitting i. yemek saati
sitting i. yemek alanı
Medical
sitting i. ameliyat
Zoology
sitting i. kuluçkalık yumurtalar
sitting i. kuluçkadan tek seferde çıkan yumurtalar
sitting s. kuluçkaya yatan

"sitting" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 157 sonuç

İngilizce Türkçe
General
way of sitting i. oturuş
final sitting i. kapanış toplantısı
second sitting i. gemide iki öğünün ikincisi
sitting room i. oturma odası
sitting room i. salon
erect sitting position i. dik oturuş pozisyonu
sitting set i. oturma grubu
pet sitting i. evcil hayvan bakıcılığı
sitting ducks i. kolay hedef
sitting ducks i. kolay av
baby sitting i. bebek bakıcılığı
sitting group i. oturma grubu
sitting group i. koltuk takımı
baby-sitting i. çocuk bakıcılığı
baby-sitting i. çocuk bakma
bed-sitting room i. bekar odası
sitting bench i. oturma bankı
bed sitting room i. bekar odası
bed sitting room i. kiralık oda
sitting arrangement i. oturma düzeni
sitting area i. oturma alanı
fence-sitting i. iki uç arasında tarafsız olma durumu
sitting bull i. oturan boğa
sitting set i. oturma takımı
sitting group i. oturma takımı
dog sitting i. köpek bakıcılığı
sitting indian-style i. bağdaş kurarak oturma
cat sitting i. kedi bakıcılığı
baby-sitting i. bebek bakıcılığı
pet-sitting i. evcil hayvan bakıcılığı
sitting cross-legged s. bağdaş
fence-sitting s. tarafsız kalan
sitting [uk] s. kiracı olan
sitting [uk] s. kira ödeyen
sitting [uk] s. bir yeri işgal eden
at one sitting zf. bir oturuşta
without sitting down zf. ayaküstü
at one sitting zf. tek celsede
at one sitting zf. bir celsede
Phrases
without sitting down expr. ayaküzeri
as sure as i'm sitting here expr. doğru
as sure as I'm sitting here expr. kesin
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down yerinde oturarak tarihe iz bırakamazsın
footprints on the sands of time are not made by sitting down hiçbir şey yapmadan tarihte iz bırakamazsın
footprints on the sands of time are not made by sitting down harekete geçmeden iz bırakacak bir şey yapamazsın
footprints on the sands of time are not made by sitting down yerinde oturan tarih yazamaz
gardens are not made by sitting in the shade hiçbir şey çalışmadan/çabalamadan başarılamaz/elde edilemez
gardens are not made by sitting in the shade çalışmadan/çabalamadan hiçbir şey olmaz
Colloquial
a man sitting on a chair i. sandalyede oturan bir adam
Idioms
sitting target i. boy hedefi
sitting duck i. kolay hedef
sitting target i. kolay lokma
a sitting duck i. saldırıya açık kimse
a sitting duck i. savunmasız kimse
a sitting duck i. kolay hedef
a sitting duck/target i. saldırıya açık kimse/şey
a sitting duck/target i. savunmasız kimse/şey
a sitting duck/target i. kolay hedef
a sitting duck/target i. kolay lokma
be sitting on cloud nine f. bulutların üstünde olmak
be sitting on cloud nine f. mutluluktan havalarda uçmak
be sitting on cloud nine f. dünyalar onun olmak
take something sitting down f. alttan almak
be sitting in the catbird seat f. arkası sağlam olmak
be sitting in the catbird seat f. avantajlı konumda olmak
be sitting on a gold mine f. bir hazineye sahip olmak
be sitting on a powder keg f. bıçak sırtında olmak
leave someone sitting pretty f. birine büyük bir miras bırakmak
be sitting on top of the world f. çok mutlu olmak
be sitting on a gold mine f. çok değerli bir şeyin sahibi olmak
be sitting on a powder keg f. çok riskli bir durumda olmak
be sitting on top of the world f. dünyalar onun olmak
be sitting on a powder keg f. diken üzerinde olmak
be sitting on the sidelines f. hiçbir şeye karışmadan öylece oturmak
be sitting on your tail f. kuyruğuna takılmak
be sitting on your tail f. kıçının dibinden ayrılmamak
take something sitting down f. olumsuz bir durumu kabullenmek
be sitting on a powder keg f. topun ağzında olmak
be sitting pretty f. (maddi anlamda) rahatı yerinde olmak
be sitting on your tail f. (kıçının dibinden ayrılmayarak) çok yakın mesafede araçla takip etmek
do something in/at one sitting f. bir oturuşta yapmak
do something in/at one sitting f. bir seferde yapmak
not take (something) sitting down f. (bir şeyi) alttan almamak
not take (something) sitting down f. (olumsuz bir durumu) kabullenmemek
not take (something) sitting down f. (bir şeye) seyirci kalmamak
not take (something) sitting down f. (bir şeyi) eli kolu bağlı seyretmemek
not take (something) sitting down f. (bir şeye) katlanmamak
not take (something) sitting down f. (bir şeye) sessiz kalmamak
be (sitting) on (one's) tail f. (birinin) kıçının dibinden ayrılmamak
be (sitting) on (one's) tail f. (birinin) kuyruğuna takılmak
be (sitting) on (one's) tail f. çok yakın mesafeden takip etmek
be (sitting) on (one's) tail f. (birinin) peşinde olmak
be sitting on a gold mine f. bir hazinenin üstünde oturmak
be sitting on a gold mine f. farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak
be sitting on the fence f. kararsız olmak
be sitting on the fence f. tarafsız kalmak
be sitting on the fence f. arada kalmak
be sitting on the fence f. muallakta kalmak
be sitting on the fence f. kararsız kalmak
be sitting on the fence f. karar verememek
be sitting on the fence f. seçim yapamamak
be sitting pretty f. tuzu kuru olmak
be sitting pretty f. cebi dolu olmak
be sitting pretty f. güvende olmak
be sitting pretty f. rahat olmak
be sitting pretty f. durumu iyi olmak
be sitting pretty f. keyfi yerinde olmak
be sitting pretty f. başarılı olmak
be sitting pretty f. zengin olmak
(sitting) in the catbird seat s. avantajlı konumda/durumda
(sitting) in the catbird seat s. lider konumda
(sitting) in the catbird seat s. güçlü durumda/konumda
sitting on a gold mine s. altın madeninin üzerinde oturan
sitting on a gold mine s. bir hazinenin üzerinde oturan
sitting on a gold mine s. bir hazineye sahip
sitting on a gold mine s. çok değerli bir şeyin sahibi
sitting on a gold mine s. farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip
sitting on a powder keg s. bıçak sırtında
sitting on a powder keg s. topun ağzında
sitting on a powder keg s. çok riskli bir durumda
sitting on a powder keg s. diken üzerinde
at one sitting expr. bir oturuşta
in one sitting expr. bir oturuşta
at a sitting expr. bir oturuşta
sitting pretty expr. cebi dolu
like a sitting duck expr. kabak gibi
at one sitting expr. tek oturuşta/seferde
in one sitting expr. tek oturuşta/seferde
at a sitting expr. tek seferde
(sitting) in the catbird seat expr. avantajlı durumda/konumda
(sitting) in the catbird seat expr. lider konumda
(sitting) in the catbird seat expr. güçlü durumda/konumda
Speaking
how long have you been sitting there? expr. ne zamandır orada oturuyorsun?
watch sitting expr. otururken dikkat et
sitting on his own expr. tek başına oturan
he was sitting next to me expr. yanımda oturuyordu
Trade/Economic
sitting member i. belirli bir seçim bölgesinin milletvekili
Law
trinity sitting i. (adalet yüksek mahkemesi'nde) yaz idari dönemi
sitting judge i. daimi yargıç/hakim
sitting tenant i. kiracı
sitting of the court i. mahkeme oturumu
Politics
european parliament sitting official reports i. avrupa parlamentosu resmi oturum tutanakları
opening sitting i. açılış oturumu
in camera sitting i. gizli celse
in camera sitting i. kapalı celse
adjourn a sitting f. oturumu ertelemek
Technical
sitting-room i. oturma odası
Automotive
sitting position i. oturma pozisyonu
Medical
sitting position in neurosurgery i. nöroşirurjide oturur pozisyon
sitting height i. oturma yüksekliği
neurosurgical operations performed in the sitting position i. oturur pozisyondaki beyin cerrahisi operasyonları
Military
normal sitting position i. normal atış vaziyeti
sitting position i. oturarak nişan vaziyeti
sitting position i. oturarak atış vaziyeti
Sport
sitting trot i. binicinin sabit oturduğu bir tırıs gitme yöntemi
British Slang
bed-sitting room i. (yatak odasının oturma odası olarak da kullanıldığı) küçücük daire
Star Wars
consorts' sitting room i. yoldaşların oturma odası