throw something - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

throw something

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"throw something" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 249 sonuç

İngilizce Türkçe
General
throw something out f. reddetmek
throw money at something f. bir sorunu parayla çözmeye çalışmak
throw something at someone f. birine bir şey atmak
Phrasals
throw something together f. acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something away f. atmak
throw someone out of something f. birini bir yerden atmak
throw something back somewhere f. bir şeyi bir yere geri atmak
throw something at someone f. birine bir şey atmak
throw something into something f. bir şeyi bir şeyin/yerin içine atmak
throw something back to someone f. bir sorunu birine iade etmek
throw something back to someone f. birine bir şeyi geri atmak
throw something together f. yalapşap/derme çatma/gelişi güzel yapmak/ hazırlamak
throw (something) back and forth f. (bir şeyi) birbirine atmak
throw (something) back and forth f. (bir şeyi) birbirine atıp tutmak
throw (something) back and forth f. (bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak
throw (something) back and forth f. tartışmak
throw (something) back and forth f. fikir alışverişi yapmak
throw (something) back and forth f. fikirler ortaya atmak
throw (something) back and forth f. beyin fırtınası yapmak
throw (something) back and forth f. laf dalaşına girmek
throw (something) back and forth f. söz dalaşına girmek
throw (something) back and forth f. ağız dalaşına girmek
throw (something) back and forth f. atışmak
throw (something) back and forth f. birbirine atıp tutmak
throw something at someone f. (birine bir şey) atmak
throw something at someone f. (birine bir şey) fırlatmak
throw something at someone f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne atmak
throw something at someone f. (bir şeyi bir şeye) doğru fırlatmak
throw something at something f. zamanını/enerjisini (bir işe) vermek
throw something at something f. kaynaklarını (bir işte) kullanmak
throw something back at someone f. bir sorunu tekrar birinin omzuna yüklemek
throw something back at someone f. bir problemi birine geri paslamak
throw someone or something over someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak
throw someone or something over someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yükseğinden atmak
throw someone or something over someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin tepesinden atmak
throw (oneself) at (something) f. (kendini bir şeye) adamak
throw (oneself) at (something) f. (kendini bir işe/göreve) vermek
throw (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) atmak
throw (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine atmak
throw (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi) aniden/zorla (bir duruma/pozisyona) sokmak
throw (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir duruma) sevketmek
throw (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir duruma) getirmek
throw (someone or something) into (something) f. (kendini/birini/bir şeyi bir şeye) adamak
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla atmak
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) defetmek
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) çıkarmak
throw (someone or something) out of (something or some place) f. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) atmak
throw (something) in f. (bir şey) daha eklemek
throw away on (someone or something) f. boşa harcamak
throw away on (someone or something) f. israf etmek
throw something back f. bir şey yemek/içmek
throw something back f. bir şeyi mideye indirmek
throw something back f. bir şey gömmek (yemek)
throw to (someone or something) f. (birine/bir şeye) atmak
throw to (someone or something) f. (birine/bir şeye) fırlatmak
throw to (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru savurmak
throw up to (someone or something) f. yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru atmak/fırlatmak
throw up to (something) f. yüksekte (bir şeye/yere) atmak/fırlatmak
Idioms
throw something out the window f. düşünmeyi bırakmak
throw something out the window f. kullanmayı bırakmak
throw a wet blanket over (something) f. bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek
throw a wet blanket over (something) f. tadını tuzunu kaçırmak
throw a wet blanket over (something) f. … limon sıkmak
throw a wet blanket over something f. bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek
throw a wet blanket over something f. tadını tuzunu kaçırmak
throw a wet blanket over something f. … limon sıkmak
throw something on the scale f. tartışmanın bir tarafıyla ilişkisine ağırlık/önem vermek
throw something into the scale f. tartışmanın bir tarafıyla ilişkisine ağırlık/önem vermek
throw (something) into question f. kuşkuya düşürmek
throw (something) into question f. şüphe/soru işareti yaratmak
throw (something) into question f. şüphe/kuşku uyandırmak
throw (something) into question f. tartışma yaratmak
throw (something) into question f. tartışmalı bir hale getirmek
throw (something) into question f. sorgulanmasına neden olmak
throw (something) into question f. tartışmalara sebep olmak
throw (something) into question f. kuşkulanmasına/şüphelenmesine yol açmak
throw (something) into question f. kuşkulandırmak
throw (something) into question f. şüphelendirmek
throw (something) into question f. tartışmaya açmak
throw (something) into question f. gündeme getirmek
throw (something) into question f. yeterli/uygun olup olmadığını sorgulatmak
throw a veil over something [written] f. konuyu kapamak
throw a veil over something [written] f. konuyu geçmek
throw a veil over something [written] f. üstünü örtmek
throw a veil over something [written] f. gizlemek
throw a veil over something [written] f. bahsetmek istememek
throw a veil over something [written] f. söz etmekten kaçınmak
throw a veil over something [written] f. üstüne perde çekmek
throw some light on something f. aydınlığa kavuşturmak
throw something into sharp relief f. bir şeyi net/bariz bir biçimde ortaya koymak
throw money at something f. bir şeye para akıtmak
throw one's weight behind something f. bütün varlığıyla desteklemek
throw a monkey wrench in something f. çarkına etmek
throw cold water on something f. cesaretini kırmak
throw something back in somebody's face f. elinin tersiyle itmek
throw cold water on something f. hevesini kırmak
throw a monkey wrench in something f. engellemek
throw cold water on something f. hevesini/cesaretini kırmak
throw a monkey wrench in something f. işi bozmak
put/throw something into (sharp/stark) relief f. iyice belirginleştirmek
throw a monkey wrench in something f. içine etmek
throw something into the pot f. ortaya fikir atmak
throw some light on something f. konuyu aydınlatmak
throw some light on something f. konuya açıklık getirmek
throw one's weight behind something f. olanca güçle destek vermek
throw something into sharp relief f. keskin biçimde görünür kılmak
throw a monkey wrench in something f. mani olmak
throw cold water on something f. şevkini kırmak
throw something into the bargain f. pazarlığa dahil etmek
throw a monkey wrench in something f. pişmiş aşa su katmak
throw a monkey wrench in something f. taş koymak
throw a monkey wrench in something f. tekere çomak sokmak
throw something back in somebody's face f. (tavsiyeyi/öneriyi vb) reddetmek
throw open something to somebody/something f. (alıcılara/ilgilenenlere/halka vb) açmak/sunmak
throw something into someone's face f. (bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
throw something in someone's face f. (bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
throw one's weight behind something f. var güçle/gücüyle arka çıkmak
throw something back in somebody's face f. (tavsiyeyi/öneriyi vb) geri çevirmek
throw one's weight behind something f. varıyla yoğuyla arkasında durmak
throw something out of court f. bir şeyi göz ardı etmek
throw something out of court f. bir şeyi ciddiye almamak
throw something out of court f. bir şeyi önemsememek
throw something out of court f. bir şeye sırt çevirmek
throw something out of court f. bir şeyi dikkate almamak
throw something out of court f. bir şeyi hesaba katmamak
cast/draw/throw a veil over something f. bir şeyin/konunun üstünü kapamak
cast/draw/throw a veil over something f. halının altına süpürmek
cast/draw/throw a veil over something f. rafa kaldırmak
throw (something) out of gear f. vitesi boşa almak
throw (something) out of gear f. motoru boşta çalıştırmak
throw (something) out of gear f. vitesi boşa atmak
throw (something) out of gear f. çığırından çıkmak
throw (something) out of gear f. normal seyrinden çıkmak
throw (something) out of gear f. beklenin/istenenin dışına çıkmak
throw (something) out of gear f. kontrolden çıkmak
throw (something) out of gear f. alt üst olmak
throw (something) in (one's) face f. (bir şeyi) kaba bir şekilde geri çevirmek
throw (something) in (one's) face f. kaba bir şekilde reddetmek
throw something into someone's face f. bir şeyi birinin suratına fırlatmak/atmak
throw something into someone's face f. bir şeyi birinin suratına püskürtmek
throw something into someone's face f. birinin yüzüne su çarpmak
throw something into someone's face f. bir şeyi birinin yüzüne vurmak
throw something in someone's face f. bir şeyi birinin suratına fırlatmak/atmak
throw something in someone's face f. bir şeyi birinin suratına püskürtmek
throw something in someone's face f. birinin yüzüne su çarpmak
throw something in someone's face f. bir şeyi birinin yüzüne vurmak
throw a little light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlığa kavuşturmak
throw a little light on (something) f. (bir şeye/konuya) bir nebze ışık tutmak
throw a little light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlatmak
throw a little light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklamak
throw a little light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklığa kavuşturmak
throw a little light on (something) f. (bir şeye/konuya) bir nebze açıklık getirmek/kazandırmak
throw a lot of light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak
throw a lot of light on (something) f. (bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak
throw a lot of light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak
throw a lot of light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak
throw a lot of light on (something) f. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak
throw a lot of light on (something) f. (bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak
throw an eye on (something) f. (bir şeye) göz atmak
throw an eye on (something) f. (bir şeye) göz gezdirmek
throw an eye on (something) f. (bir şeye) hızlıca bakmak
throw an eye over (something) f. (bir şeye) göz atmak
throw an eye over (something) f. (bir şeye) göz gezdirmek
throw an eye over (something) f. (bir şeye) hızlıca bakmak
throw a wet blanket on (something) f. (bir şeyi) bozmak
throw a wet blanket on (something) f. (bir şeye) gölge düşürmek
throw a wet blanket on (something) f. (bir şeyin) keyfini kaçırmak
throw a wet blanket on (something) f. (bir şeyin) tadını kaçırmak
throw a wet blanket on (something) f. (bir şeye) limon sıkmak
bring/call/throw something into question f. bir şeyi şüpheli duruma düşürmek
bring/call/throw something into question f. bir şeyden kuşku/şüphe duyulmasına neden olmak
bring/call/throw something into question f. bir şeyi tartışma konusu yapmak
bring/call/throw something into question f. bir şeyi tartışmalı hale getirmek
bring/call/throw something into question f. bir şeyin sorgulanmasına neden olmak
cast/shed/throw (new) light on something f. bir şeyi aydınlatmak
cast/shed/throw (new) light on something f. bir şeyi açıklığa kavuşturmak
cast/shed/throw (new) light on something f. bir şeyi anlaşılır hale getirmek
cast/shed/throw light on something f. bir konuya ışık tutmak
cast/shed/throw light on something f. bir konuyu açıklığa kavuşturmak
cast/shed/throw light on something f. konuyu aydınlatmak
cast/shed/throw light on something f. konuya açıklık getirmek
throw someone or something into confusion f. birinin/bir şeyin kafasını karıştırmak
throw someone or something into confusion f. birini/bir şeyi şaşkınlığa düşürmek
throw someone or something into confusion f. birini/bir şeyi sersem etmek
throw someone or something into confusion f. birinde /bir şeyde kafa karışıklığı yaratmak
throw something together f. son anda bir şeyler yapmak
throw something together f. son anda bir şeyleri bir araya getirmek
throw something together f. hızlıca bir şeyleri birleştirip bir şey ortaya çıkarmak/yapmak
throw something together f. acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something together f. yalapşap/derme çatma/gelişi güzel yapmak/ hazırlamak
put/throw your weight behind something f. bütün varlığıyla desteklemek
put/throw your weight behind something f. olanca güçle destek vermek
put/throw your weight behind something f. var güçle/gücüyle arka çıkmak
put/throw your weight behind something f. varıyla yoğuyla arkasında durmak
throw (one's) weight behind (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bütün varlığıyla desteklemek
throw (one's) weight behind (someone or something) f. (birine/bir şeye) olanca güçle destek vermek
throw (one's) weight behind (someone or something) f. (birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak
throw (one's) weight behind (someone or something) f. (birinin/bir şeyin)
throw (some) light upon (something) f. (bir şeyi) aydınlığa kavuşturmak
throw (some) light upon (something) f. (bir konuya) açıklık getirmek
throw (some) light upon (something) f. (bir konuyu) aydınlatmak
throw (someone or something) in the drink f. (birini/bir şeyi) suya atmak
throw (someone or something) into the drink f. (birini/bir şeyi) suya atmak
throw (someone or something) on the scrap heap f. (birini/bir şeyi) çürüğe çıkarmak
throw (someone or something) on the scrap heap f. (birini/bir şeyi) bir köşeye atmak
throw (something) back in (one's) face f. elinin tersiyle itmek
throw (something) back in (one's) face f. (tavsiyeyi/öneriyi) geri çevirmek
throw (something) back in (one's) face f. (tavsiyeyi/öneriyi) reddetmek
throw (something) back into (one's) face f. elinin tersiyle itmek
throw (something) back into (one's) face f. (tavsiyeyi/öneriyi) geri çevirmek
throw (something) back into (one's) face f. (tavsiyeyi/öneriyi) reddetmek
throw (something) overboard f. (bir şeyi) başından atmak
throw (something) overboard f. (bir şeyden) kurtulmak
throw (something) overboard f. (bir şeyi) atmak
throw (something) overboard f. (bir şeyi) terk etmek
throw a glance at (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakış atmak
throw a glance at (someone or something) f. (birine/bir şeye) şöyle bir bakmak
throw a monkey wrench in (something) [uk] f. (bir şeyin) çarkına etmek
throw a monkey wrench in (something) [uk] f. (bir işi) bozmak
throw a monkey wrench in (something) [uk] f. (bir şeyin) içine etmek
throw a monkey wrench in (something) [uk] f. (bir işe) taş koymak
throw a monkey wrench in (something) [uk] f. (bir şeyin) tekerine çomak sokmak
throw a monkey wrench into (something) [uk] f. (bir şeyin) çarkına etmek
throw a monkey wrench into (something) [uk] f. (bir işi) bozmak
throw a monkey wrench into (something) [uk] f. (bir şeyin) içine etmek
throw a monkey wrench into (something) [uk] f. (bir işe) taş koymak
throw a monkey wrench into (something) [uk] f. (bir şeyin) tekerine çomak sokmak
throw an amount of light on someone or something f. belli bir açıklık kazandırmak
throw an amount of light on someone or something f. belli bir miktarda ışık tutmak
throw an amount of light on someone or something f. aydınlığa kavuşturmak
throw an amount of light on someone or something f. belli bir miktar açıklık getirmek
throw an amount of light on someone or something f. belli bir miktar aydınlatmak
throw (in) (one's) lot with (someone or something) f. (birine/bir gruba) katılmak
throw (in) (one's) lot with (someone or something) f. (birinin/bir grubun) iyi ve kötü günlerini paylaşmak
throw (in) (one's) lot with (someone or something) f. (birinden/bir gruptan) desteğini çekmemek/esirgememek
throw money at (someone or something) f. (birine/bir şeye) para akıtmak
a stone's throw (from something) expr. bir taş atımlık mesafede
within a stone's throw (of something) expr. bir taş atımlık mesafede
just a stone's throw away (from something) expr. bir taş atımlık mesafede
within a stone's throw (of something) expr. çok yakında/yakın
just a stone's throw away (from something) expr. çok yakında/yakın
a stone's throw (from something) expr. çok yakında/yakın
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) bir taş atımlık mesafede
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) çok yakınında
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın bir mesafede