Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
throw something
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"throw something"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 249 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
throw something out
f.
reddetmek
2
Genel
throw money at something
f.
bir sorunu parayla çözmeye çalışmak
3
Genel
throw something at someone
f.
birine bir şey atmak
Phrasals
4
Öbek Fiiller
throw something together
f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
5
Öbek Fiiller
throw something away
f.
atmak
6
Öbek Fiiller
throw someone out of something
f.
birini bir yerden atmak
7
Öbek Fiiller
throw something back somewhere
f.
bir şeyi bir yere geri atmak
8
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
birine bir şey atmak
9
Öbek Fiiller
throw something into something
f.
bir şeyi bir şeyin/yerin içine atmak
10
Öbek Fiiller
throw something back to someone
f.
bir sorunu birine iade etmek
11
Öbek Fiiller
throw something back to someone
f.
birine bir şeyi geri atmak
12
Öbek Fiiller
throw something together
f.
yalapşap/derme çatma/gelişi güzel yapmak/ hazırlamak
13
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
(bir şeyi) birbirine atmak
14
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
(bir şeyi) birbirine atıp tutmak
15
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
(bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak
16
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
tartışmak
17
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
fikir alışverişi yapmak
18
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
fikirler ortaya atmak
19
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
beyin fırtınası yapmak
20
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
laf dalaşına girmek
21
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
söz dalaşına girmek
22
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
ağız dalaşına girmek
23
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
atışmak
24
Öbek Fiiller
throw (something) back and forth
f.
birbirine atıp tutmak
25
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(birine bir şey) atmak
26
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(birine bir şey) fırlatmak
27
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne atmak
28
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(bir şeyi bir şeye) doğru fırlatmak
29
Öbek Fiiller
throw something at something
f.
zamanını/enerjisini (bir işe) vermek
30
Öbek Fiiller
throw something at something
f.
kaynaklarını (bir işte) kullanmak
31
Öbek Fiiller
throw something back at someone
f.
bir sorunu tekrar birinin omzuna yüklemek
32
Öbek Fiiller
throw something back at someone
f.
bir problemi birine geri paslamak
33
Öbek Fiiller
throw someone or something over someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak
34
Öbek Fiiller
throw someone or something over someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yükseğinden atmak
35
Öbek Fiiller
throw someone or something over someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin tepesinden atmak
36
Öbek Fiiller
throw (oneself) at (something)
f.
(kendini bir şeye) adamak
37
Öbek Fiiller
throw (oneself) at (something)
f.
(kendini bir işe/göreve) vermek
38
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeye) atmak
39
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine atmak
40
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi) aniden/zorla (bir duruma/pozisyona) sokmak
41
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir duruma) sevketmek
42
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir duruma) getirmek
43
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(kendini/birini/bir şeyi bir şeye) adamak
44
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak
45
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak
46
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla atmak
47
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak
48
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) defetmek
49
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) çıkarmak
50
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) atmak
51
Öbek Fiiller
throw (something) in
f.
(bir şey) daha eklemek
52
Öbek Fiiller
throw away on (someone or something)
f.
boşa harcamak
53
Öbek Fiiller
throw away on (someone or something)
f.
israf etmek
54
Öbek Fiiller
throw something back
f.
bir şey yemek/içmek
55
Öbek Fiiller
throw something back
f.
bir şeyi mideye indirmek
56
Öbek Fiiller
throw something back
f.
bir şey gömmek (yemek)
57
Öbek Fiiller
throw to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) atmak
58
Öbek Fiiller
throw to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) fırlatmak
59
Öbek Fiiller
throw to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) doğru savurmak
60
Öbek Fiiller
throw up to (someone or something)
f.
yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru atmak/fırlatmak
61
Öbek Fiiller
throw up to (something)
f.
yüksekte (bir şeye/yere) atmak/fırlatmak
Idioms
62
Deyim
throw something out the window
f.
düşünmeyi bırakmak
63
Deyim
throw something out the window
f.
kullanmayı bırakmak
64
Deyim
throw a wet blanket over (something)
f.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek
65
Deyim
throw a wet blanket over (something)
f.
tadını tuzunu kaçırmak
66
Deyim
throw a wet blanket over (something)
f.
… limon sıkmak
67
Deyim
throw a wet blanket over something
f.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek
68
Deyim
throw a wet blanket over something
f.
tadını tuzunu kaçırmak
69
Deyim
throw a wet blanket over something
f.
… limon sıkmak
70
Deyim
throw something on the scale
f.
tartışmanın bir tarafıyla ilişkisine ağırlık/önem vermek
71
Deyim
throw something into the scale
f.
tartışmanın bir tarafıyla ilişkisine ağırlık/önem vermek
72
Deyim
throw (something) into question
f.
kuşkuya düşürmek
73
Deyim
throw (something) into question
f.
şüphe/soru işareti yaratmak
74
Deyim
throw (something) into question
f.
şüphe/kuşku uyandırmak
75
Deyim
throw (something) into question
f.
tartışma yaratmak
76
Deyim
throw (something) into question
f.
tartışmalı bir hale getirmek
77
Deyim
throw (something) into question
f.
sorgulanmasına neden olmak
78
Deyim
throw (something) into question
f.
tartışmalara sebep olmak
79
Deyim
throw (something) into question
f.
kuşkulanmasına/şüphelenmesine yol açmak
80
Deyim
throw (something) into question
f.
kuşkulandırmak
81
Deyim
throw (something) into question
f.
şüphelendirmek
82
Deyim
throw (something) into question
f.
tartışmaya açmak
83
Deyim
throw (something) into question
f.
gündeme getirmek
84
Deyim
throw (something) into question
f.
yeterli/uygun olup olmadığını sorgulatmak
85
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
konuyu kapamak
86
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
konuyu geçmek
87
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
üstünü örtmek
88
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
gizlemek
89
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
bahsetmek istememek
90
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
söz etmekten kaçınmak
91
Deyim
throw a veil over something [written]
f.
üstüne perde çekmek
92
Deyim
throw some light on something
f.
aydınlığa kavuşturmak
93
Deyim
throw something into sharp relief
f.
bir şeyi net/bariz bir biçimde ortaya koymak
94
Deyim
throw money at something
f.
bir şeye para akıtmak
95
Deyim
throw one's weight behind something
f.
bütün varlığıyla desteklemek
96
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
çarkına etmek
97
Deyim
throw cold water on something
f.
cesaretini kırmak
98
Deyim
throw something back in somebody's face
f.
elinin tersiyle itmek
99
Deyim
throw cold water on something
f.
hevesini kırmak
100
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
engellemek
101
Deyim
throw cold water on something
f.
hevesini/cesaretini kırmak
102
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
işi bozmak
103
Deyim
put/throw something into (sharp/stark) relief
f.
iyice belirginleştirmek
104
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
içine etmek
105
Deyim
throw something into the pot
f.
ortaya fikir atmak
106
Deyim
throw some light on something
f.
konuyu aydınlatmak
107
Deyim
throw some light on something
f.
konuya açıklık getirmek
108
Deyim
throw one's weight behind something
f.
olanca güçle destek vermek
109
Deyim
throw something into sharp relief
f.
keskin biçimde görünür kılmak
110
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
mani olmak
111
Deyim
throw cold water on something
f.
şevkini kırmak
112
Deyim
throw something into the bargain
f.
pazarlığa dahil etmek
113
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
pişmiş aşa su katmak
114
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
taş koymak
115
Deyim
throw a monkey wrench in something
f.
tekere çomak sokmak
116
Deyim
throw something back in somebody's face
f.
(tavsiyeyi/öneriyi vb) reddetmek
117
Deyim
throw open something to somebody/something
f.
(alıcılara/ilgilenenlere/halka vb) açmak/sunmak
118
Deyim
throw something into someone's face
f.
(bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
119
Deyim
throw something in someone's face
f.
(bir şeyi) birinin yüzüne vurmak
120
Deyim
throw one's weight behind something
f.
var güçle/gücüyle arka çıkmak
121
Deyim
throw something back in somebody's face
f.
(tavsiyeyi/öneriyi vb) geri çevirmek
122
Deyim
throw one's weight behind something
f.
varıyla yoğuyla arkasında durmak
123
Deyim
throw something out of court
f.
bir şeyi göz ardı etmek
124
Deyim
throw something out of court
f.
bir şeyi ciddiye almamak
125
Deyim
throw something out of court
f.
bir şeyi önemsememek
126
Deyim
throw something out of court
f.
bir şeye sırt çevirmek
127
Deyim
throw something out of court
f.
bir şeyi dikkate almamak
128
Deyim
throw something out of court
f.
bir şeyi hesaba katmamak
129
Deyim
cast/draw/throw a veil over something
f.
bir şeyin/konunun üstünü kapamak
130
Deyim
cast/draw/throw a veil over something
f.
halının altına süpürmek
131
Deyim
cast/draw/throw a veil over something
f.
rafa kaldırmak
132
Deyim
throw (something) out of gear
f.
vitesi boşa almak
133
Deyim
throw (something) out of gear
f.
motoru boşta çalıştırmak
134
Deyim
throw (something) out of gear
f.
vitesi boşa atmak
135
Deyim
throw (something) out of gear
f.
çığırından çıkmak
136
Deyim
throw (something) out of gear
f.
normal seyrinden çıkmak
137
Deyim
throw (something) out of gear
f.
beklenin/istenenin dışına çıkmak
138
Deyim
throw (something) out of gear
f.
kontrolden çıkmak
139
Deyim
throw (something) out of gear
f.
alt üst olmak
140
Deyim
throw (something) in (one's) face
f.
(bir şeyi) kaba bir şekilde geri çevirmek
141
Deyim
throw (something) in (one's) face
f.
kaba bir şekilde reddetmek
142
Deyim
throw something into someone's face
f.
bir şeyi birinin suratına fırlatmak/atmak
143
Deyim
throw something into someone's face
f.
bir şeyi birinin suratına püskürtmek
144
Deyim
throw something into someone's face
f.
birinin yüzüne su çarpmak
145
Deyim
throw something into someone's face
f.
bir şeyi birinin yüzüne vurmak
146
Deyim
throw something in someone's face
f.
bir şeyi birinin suratına fırlatmak/atmak
147
Deyim
throw something in someone's face
f.
bir şeyi birinin suratına püskürtmek
148
Deyim
throw something in someone's face
f.
birinin yüzüne su çarpmak
149
Deyim
throw something in someone's face
f.
bir şeyi birinin yüzüne vurmak
150
Deyim
throw a little light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlığa kavuşturmak
151
Deyim
throw a little light on (something)
f.
(bir şeye/konuya) bir nebze ışık tutmak
152
Deyim
throw a little light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlatmak
153
Deyim
throw a little light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklamak
154
Deyim
throw a little light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklığa kavuşturmak
155
Deyim
throw a little light on (something)
f.
(bir şeye/konuya) bir nebze açıklık getirmek/kazandırmak
156
Deyim
throw a lot of light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak
157
Deyim
throw a lot of light on (something)
f.
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak
158
Deyim
throw a lot of light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak
159
Deyim
throw a lot of light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak
160
Deyim
throw a lot of light on (something)
f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak
161
Deyim
throw a lot of light on (something)
f.
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak
162
Deyim
throw an eye on (something)
f.
(bir şeye) göz atmak
163
Deyim
throw an eye on (something)
f.
(bir şeye) göz gezdirmek
164
Deyim
throw an eye on (something)
f.
(bir şeye) hızlıca bakmak
165
Deyim
throw an eye over (something)
f.
(bir şeye) göz atmak
166
Deyim
throw an eye over (something)
f.
(bir şeye) göz gezdirmek
167
Deyim
throw an eye over (something)
f.
(bir şeye) hızlıca bakmak
168
Deyim
throw a wet blanket on (something)
f.
(bir şeyi) bozmak
169
Deyim
throw a wet blanket on (something)
f.
(bir şeye) gölge düşürmek
170
Deyim
throw a wet blanket on (something)
f.
(bir şeyin) keyfini kaçırmak
171
Deyim
throw a wet blanket on (something)
f.
(bir şeyin) tadını kaçırmak
172
Deyim
throw a wet blanket on (something)
f.
(bir şeye) limon sıkmak
173
Deyim
bring/call/throw something into question
f.
bir şeyi şüpheli duruma düşürmek
174
Deyim
bring/call/throw something into question
f.
bir şeyden kuşku/şüphe duyulmasına neden olmak
175
Deyim
bring/call/throw something into question
f.
bir şeyi tartışma konusu yapmak
176
Deyim
bring/call/throw something into question
f.
bir şeyi tartışmalı hale getirmek
177
Deyim
bring/call/throw something into question
f.
bir şeyin sorgulanmasına neden olmak
178
Deyim
cast/shed/throw (new) light on something
f.
bir şeyi aydınlatmak
179
Deyim
cast/shed/throw (new) light on something
f.
bir şeyi açıklığa kavuşturmak
180
Deyim
cast/shed/throw (new) light on something
f.
bir şeyi anlaşılır hale getirmek
181
Deyim
cast/shed/throw light on something
f.
bir konuya ışık tutmak
182
Deyim
cast/shed/throw light on something
f.
bir konuyu açıklığa kavuşturmak
183
Deyim
cast/shed/throw light on something
f.
konuyu aydınlatmak
184
Deyim
cast/shed/throw light on something
f.
konuya açıklık getirmek
185
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birinin/bir şeyin kafasını karıştırmak
186
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birini/bir şeyi şaşkınlığa düşürmek
187
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birini/bir şeyi sersem etmek
188
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birinde /bir şeyde kafa karışıklığı yaratmak
189
Deyim
throw something together
f.
son anda bir şeyler yapmak
190
Deyim
throw something together
f.
son anda bir şeyleri bir araya getirmek
191
Deyim
throw something together
f.
hızlıca bir şeyleri birleştirip bir şey ortaya çıkarmak/yapmak
192
Deyim
throw something together
f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
193
Deyim
throw something together
f.
yalapşap/derme çatma/gelişi güzel yapmak/ hazırlamak
194
Deyim
put/throw your weight behind something
f.
bütün varlığıyla desteklemek
195
Deyim
put/throw your weight behind something
f.
olanca güçle destek vermek
196
Deyim
put/throw your weight behind something
f.
var güçle/gücüyle arka çıkmak
197
Deyim
put/throw your weight behind something
f.
varıyla yoğuyla arkasında durmak
198
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) bütün varlığıyla desteklemek
199
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) olanca güçle destek vermek
200
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak
201
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin)
202
Deyim
throw (some) light upon (something)
f.
(bir şeyi) aydınlığa kavuşturmak
203
Deyim
throw (some) light upon (something)
f.
(bir konuya) açıklık getirmek
204
Deyim
throw (some) light upon (something)
f.
(bir konuyu) aydınlatmak
205
Deyim
throw (someone or something) in the drink
f.
(birini/bir şeyi) suya atmak
206
Deyim
throw (someone or something) into the drink
f.
(birini/bir şeyi) suya atmak
207
Deyim
throw (someone or something) on the scrap heap
f.
(birini/bir şeyi) çürüğe çıkarmak
208
Deyim
throw (someone or something) on the scrap heap
f.
(birini/bir şeyi) bir köşeye atmak
209
Deyim
throw (something) back in (one's) face
f.
elinin tersiyle itmek
210
Deyim
throw (something) back in (one's) face
f.
(tavsiyeyi/öneriyi) geri çevirmek
211
Deyim
throw (something) back in (one's) face
f.
(tavsiyeyi/öneriyi) reddetmek
212
Deyim
throw (something) back into (one's) face
f.
elinin tersiyle itmek
213
Deyim
throw (something) back into (one's) face
f.
(tavsiyeyi/öneriyi) geri çevirmek
214
Deyim
throw (something) back into (one's) face
f.
(tavsiyeyi/öneriyi) reddetmek
215
Deyim
throw (something) overboard
f.
(bir şeyi) başından atmak
216
Deyim
throw (something) overboard
f.
(bir şeyden) kurtulmak
217
Deyim
throw (something) overboard
f.
(bir şeyi) atmak
218
Deyim
throw (something) overboard
f.
(bir şeyi) terk etmek
219
Deyim
throw a glance at (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakış atmak
220
Deyim
throw a glance at (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak
221
Deyim
throw a monkey wrench in (something) [uk]
f.
(bir şeyin) çarkına etmek
222
Deyim
throw a monkey wrench in (something) [uk]
f.
(bir işi) bozmak
223
Deyim
throw a monkey wrench in (something) [uk]
f.
(bir şeyin) içine etmek
224
Deyim
throw a monkey wrench in (something) [uk]
f.
(bir işe) taş koymak
225
Deyim
throw a monkey wrench in (something) [uk]
f.
(bir şeyin) tekerine çomak sokmak
226
Deyim
throw a monkey wrench into (something) [uk]
f.
(bir şeyin) çarkına etmek
227
Deyim
throw a monkey wrench into (something) [uk]
f.
(bir işi) bozmak
228
Deyim
throw a monkey wrench into (something) [uk]
f.
(bir şeyin) içine etmek
229
Deyim
throw a monkey wrench into (something) [uk]
f.
(bir işe) taş koymak
230
Deyim
throw a monkey wrench into (something) [uk]
f.
(bir şeyin) tekerine çomak sokmak
231
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir açıklık kazandırmak
232
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir miktarda ışık tutmak
233
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
aydınlığa kavuşturmak
234
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir miktar açıklık getirmek
235
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir miktar aydınlatmak
236
Deyim
throw (in) (one's) lot with (someone or something)
f.
(birine/bir gruba) katılmak
237
Deyim
throw (in) (one's) lot with (someone or something)
f.
(birinin/bir grubun) iyi ve kötü günlerini paylaşmak
238
Deyim
throw (in) (one's) lot with (someone or something)
f.
(birinden/bir gruptan) desteğini çekmemek/esirgememek
239
Deyim
throw money at (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) para akıtmak
240
Deyim
a stone's throw (from something)
expr.
bir taş atımlık mesafede
241
Deyim
within a stone's throw (of something)
expr.
bir taş atımlık mesafede
242
Deyim
just a stone's throw away (from something)
expr.
bir taş atımlık mesafede
243
Deyim
within a stone's throw (of something)
expr.
çok yakında/yakın
244
Deyim
just a stone's throw away (from something)
expr.
çok yakında/yakın
245
Deyim
a stone's throw (from something)
expr.
çok yakında/yakın
246
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birine/bir şeye) bir taş atımlık mesafede
247
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birinin/bir şeyin) çok yakınında
248
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birine/bir şeye) çok yakın
249
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birine/bir şeye) çok yakın bir mesafede
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of throw something
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy