yolundan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yolundan



"yolundan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yolundan by ed.
Colloquial
yolundan in tracks expr.
yolundan in way expr.

"yolundan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 110 sonuç

Türkçe İngilizce
General
servis yolundan vermek (trafik) detour f.
yolundan sapmak depart f.
yolundan sapmak sheer f.
yolundan kalmak be prevented from setting out on a journey f.
(birinin) yolundan çekilmek get out of one's way f.
yolundan çıkarmak divert f.
hedeflenen/niyetlenen yolundan sapmak stray from its intended path f.
yolundan çıkmak depart f.
sağa sola eğilerek yolundan sapmak cockle [dialect] [uk] f.
yolundan sapmak discede [obsolete] f.
yolundan sapmayan undeviating s.
yolundan şaşmaz unswerving s.
yolundan sapmış sheered s.
yolundan şaşmaz hard-core s.
yolundan sapmaz unswerving s.
ezilmemek için bir şeyin yolundan çekilmiş out of one's way s.
yolundan şaşmaz invincible s.
Phrasals
yolundan gitmek take after f.
yolundan saptırmak throw off f.
anında yolundan dönmek veer away from (someone or something) f.
işinden/yolundan alıkoymak bail up [australia] f.
(kızak yolundan) iri parçaları kaldırmak chunk (out) f.
Phrases
(birinin/bir şeyin) yolundan in the manner of (someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) yolundan in the manner of somebody/something expr.
Proverb
kendi alanından/yolundan şaşma cobbler, stick to your trade
kendi alanından/yolundan şaşma cobbler, stick to your last
Colloquial
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak go out of (one's) way (to do something) f.
yolundan çıkmak derail f.
kendi yolundan şaşmayan fixed in (one's) ways s.
birinin kendi yolundan in one's way expr.
kendi yolundan in his, her, its, (own) way expr.
(birinin) yolundan çekilmiş out of (one's) way expr.
yolundan uzakta out of your way expr.
rotandan/yolundan alakasız bir yerde out of your way expr.
Idioms
başkalarının yolundan gitmek put one's finger in the air f.
yolundan saptırmak throw someone off the track f.
yolundan çekilmek keep out from under someone's feet f.
yolundan şaşmamak keep to one's course f.
yolundan şaşmamak maintain one's course f.
yolundan şaşmamak maintain one's ground f.
yolundan şaşmamak keep to one's ground f.
yolundan şaşmamak go all lengths f.
yolundan şaşmamak go through fire and water f.
birinin yolundan/izinden gitmek follow the example of f.
yolundan çekilmek stay out from under (one's) feet f.
(kendi) yolundan gitmek go (one's) (own) gait f.
birinin/bir şeyin yolundan çekilmek get out of the road f.
(birinin) yolundan çekilmek move out of (one's) way f.
(birinin) yolundan çekmek/kaldırmak move out of (one's) way f.
bir anda yolundan sapmak jump the rails [us] f.
yolundan sapmak jump the rails (or track) f.
(birinin) yolundan çekilmek leave the field open for (one) f.
(birinin/bir şeyin) yolundan gitmek follow (someone or something) in stride f.
kendi yolundan gitmek go your own way f.
yolundan/amacından sapmak jump the track f.
yolundan/amacından sapmak jump the tracks f.
yolundan sapmamak keep on (the right) track f.
yolundan sapmasına izin vermemek keep on (the right) track f.
yolundan çekilmek keep out of one's way f.
birinin yolundan çekilmek keep out of somebody's way f.
birinin yolundan çekilmek stay out of somebody's way f.
(birinin/bir şeyin) yolundan çekilmek make way for (someone or something) f.
kendi yolundan gitmek plough a lonely furrow f.
kendi yolundan gitmek plough your own furrow f.
kendi yolundan şaşmayan set in (one's) ways f.
kendi alanından/yolundan şaşmamak stick to (one's) last f.
kendi alanından/yolundan şaşmamak stick to your last [old-fashioned] [uk] f.
yolundan saptırmak throw off the track f.
yolundan şaşmayan set in ways s.
kendi yolundan şaşmayan set in your ways s.
yolundan şaşma stick to your knitting expr.
(kendi) yolundan git go your gait expr.
(kendi) yolundan git go your own gait expr.
(kendi) yolundan git go your gait expr.
(kendi) yolundan git go your own gait expr.
(birinin) yolundan in (one's) tracks expr.
yolundan çekilmiş olarak out of (one's) road expr.
kendi yolundan in own way expr.
işler yolundan çıktı the fat hit the fire expr.
Speaking
kendi yolundan gitmen gerek you gotta go your own way expr.
Trade/Economic
kara yolundan geçiş hükmü land transit clause i.
kara yolundan overland s.
Technical
yolundan ayrılmak sheer f.
Traffic
bir dizi yaya yolundan yer biri button i.
Marine
yolundan sapma sheer i.
yolundan ayırmak sheer f.
Astronomy
roketin önceden belirlenen yolundan sapması dispersion i.
Literature
(homer'in yolundan giderek truva savaşı ve kahramanları konusunu ele alan) epik şairler cyclic poets i.
Linguistics
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz fricative i.
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz fricative consonant i.
History
ispanya prensi don carlos ve soyundan gelenlerin yolundan gitme carlism i.
Religious
aziz augustine'in yolundan giden kimse augustinian i.
aziz augustine'in yolundan giden tarikatlarda rahip veya keşiş augustinian i.
aziz augustine'in yolundan giden bir manastır tarikatı augustinian canons i.
aziz augustine'in yolundan giden tarikatlarda rahip veya keşiş austin i.
aziz benedikt'in yolundan giden rahip veya rahibe benedictine i.
ahit vererek isa yolundan giden kadın spouse i.
tanrının yolundan yürümek walk with god f.
aziz augustine'in yolundan giden bir dini tarikata mensup augustinian s.
aziz augustine'in yolundan giden bir dini tarikata mensup austin s.
Philosophy
kiniklerin yolundan giden kimse cynic i.
Military
yolundan şaşmamak keep the field f.
Hunting
(tilkiyi) yolundan saptırmak head f.
Sport
(golf) yerdeki eğim nedeniyle topun normal yolundan sapması borrow i.
(golf topu) yerdeki eğim nedeniyle normal yolundan sapmak borrow f.
Archaic
yolundan geçmek thwart f.
yolundan saptırmak derive f.
yolundan çıkarmak derive f.
yolundan sapmak start f.
Slang
yolundan şaşmaz (the) hard core [uk] i.