|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
nispeten sakin bir merkez etrafında dönen dairesel fırtına |
cyclone n.
|
|
2 |
General |
küçük kayıkların seyrine uygun nispeten küçük nehir ve sular |
boatable waters n.
|
|
3 |
General |
abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran ve soğuk havanın egemen olduğu kuzey bölgesi |
rust belt n.
|
|
4 |
General |
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
longhouse n.
|
|
5 |
General |
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
long house n.
|
|
6 |
General |
diğer işçilere el emeği ile yardım eden nispeten vasıfsız işçi |
tenter [brit] n.
|
|
7 |
General |
(nispeten) büyük punto ile yazılan yazı |
text hand n.
|
|
8 |
General |
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler |
yak shaving n.
|
|
|
9 |
General |
nispeten fazla mesafe |
mile n.
|
|
10 |
General |
nispeten büyük partiküllerden oluşma |
graininess n.
|
|
11 |
General |
nispeten zayıf olma |
weakishness n.
|
|
12 |
General |
ikinciye veya kaybedene verilen nispeten küçük ödül |
consolation n.
|
|
13 |
General |
(hapishanede) nispeten tecrübesiz suçluların acımasız suçlularca yoldan çıkarılması |
contamination n.
|
|
14 |
General |
popülasyondan ayrılan nispeten homojen popülasyon |
isolate n.
|
|
15 |
General |
nispeten büyük çizim |
plate n.
|
|
16 |
General |
kılıcın kesici kısmının ortasından ucuna kadar olan, nispeten zayıf bölümü |
foible n.
|
|
17 |
General |
nispeten ufak iç grup oluşturmak |
ingroup v.
|
|
18 |
General |
nispeten kalıcı ve değişmez formda muhafaza etmek |
freeze v.
|
|
19 |
General |
nispeten küçük |
relatively small adj.
|
|
20 |
General |
nispeten kalın |
thickish adj.
|
|
21 |
General |
nispeten genç |
youngish adj.
|
|
22 |
General |
nispeten uzun sayası olan (ayakkabı) |
high-topped adj.
|
|
23 |
General |
nispeten küçük sermaye yatırımı, basit düzenekler ve tüketim malları üretimi ile nitelenen |
light adj.
|
|
24 |
General |
nispeten daha az sayıda noktası olan (domino taşı) |
light adj.
|
|
25 |
General |
nispeten büyük olan (bitki veya hayvan) |
great adj.
|
|
26 |
General |
nispeten küçük olup daha çok sosyal ve şahsi yazışmalarda kullanılan (zarf)mal zarflardan daha küçük ve kare şeklinde bir zarf |
baronial adj.
|
|
27 |
General |
nispeten kuru |
dryish adj.
|
|
28 |
General |
nispeten kısa |
curtate adj.
|
|
|
29 |
General |
nispeten kısaltılmış |
curtate adj.
|
|
30 |
General |
nispeten saydam |
phantom adj.
|
|
31 |
General |
nispeten az sayıda mal sahibinin elinde bulunan ve açık piyasada işlem görmeyen (hisseler) |
private adj.
|
|
32 |
General |
nispeten yüksek |
semihigh adj.
|
|
33 |
General |
nispeten popüler |
semipopular adj.
|
|
34 |
General |
nispeten az hava alışverişi gerçekleşen (teneffüs) |
shallow adj.
|
|
35 |
General |
nispeten ağır |
slowish adj.
|
|
36 |
General |
nispeten katı |
solidish adj.
|
|
37 |
General |
nispeten anlaşılmaz |
subobtuse adj.
|
|
38 |
General |
nispeten daha az |
mean [obsolete] adv.
|
|
39 |
General |
-e nispeten |
in proportion to prep.
|
|
Proverb |
|
40 |
Proverb |
hayatın geçiciliğine nispeten sanat uzun ömürlüdür |
art is long and life is short
|
|
Trade/Economic |
|
41 |
Trade/Economic |
nispeten uzun süre elde tutulması amaçlanan yatırım |
lockaway n.
|
|
42 |
Trade/Economic |
mal ve hizmetlerin bol ve fiyatlarının nispeten düşük olduğu piyasa |
buyers market n.
|
|
43 |
Trade/Economic |
mal ve hizmetlerin bol ve fiyatlarının nispeten düşük olduğu piyasa |
buyer's market n.
|
|
44 |
Trade/Economic |
gıda ürünlerini birden fazla birimden oluşacak ve birimi nispeten daha ucuza gelecek şekilde paketleme biçimi |
multipack n.
|
|
45 |
Trade/Economic |
yeni tanıtılmış ürünü nispeten kısa sürede alan kimse |
fast follower n.
|
|
46 |
Trade/Economic |
düşük gelirli mükelleflere nispeten fazla yük getiren (vergi oranı) |
regressive adj.
|
|
Law |
|
47 |
Law |
tazminat kazanma umuduyla nispeten küçük kazalarda bile mahkemeye başvuran insanların oluşturduğu kültür |
compensation culture n.
|
|
Industry |
|
48 |
Industry |
selüloz nitratın nispeten düşük nitratlı ve plastik sınıfından olan bir çeşidi |
cotton n.
|
|
Technical |
|
49 |
Technical |
nispeten sabit |
relatively constant n.
|
|
50 |
Technical |
nispeten ince yapılı bir yağlama maddesi |
winter oil n.
|
|
51 |
Technical |
nispeten ince yapılı bir motor yağı |
winter oil n.
|
|
52 |
Technical |
nispeten yüksek hız |
hypervelocity n.
|
|
53 |
Technical |
nispeten yeni tabakaların eski tabakanın kenarından taşması şeklinde oluşan jeolojik uyumsuzluk |
overlap n.
|
|
54 |
Technical |
daha büyük bir tünelin başında yapılan nispeten küçük kazı |
pilot n.
|
|
55 |
Technical |
üstü bağlanık altın tabakası ile kaplı nispeten ucuz pirinç benzeri metal |
filled gold n.
|
|
56 |
Technical |
akışkanda hareket ederken nispeten az dirençle karşılaşan katı madde |
solid of least resistance n.
|
|
57 |
Technical |
nispeten yüksek voltaja maruz kalan |
high-tension adj.
|
|
58 |
Technical |
nispeten yüksek voltaj taşıyan |
high-tension adj.
|
|
59 |
Technical |
nispeten yüksek voltajla çalışan |
high-tension adj.
|
|
Textile |
|
60 |
Textile |
nispeten düşük tepeli yumuşak bir şapka türü |
fedora n.
|
|
Architecture |
|
61 |
Architecture |
kenet tuğlası ile desteklenen, duvara gömülü nispeten kısa kalas veya çatı kirişi |
lookout n.
|
|
62 |
Architecture |
kenet tuğlası ile desteklenen, duvara gömülü nispeten kısa kalas veya çatı kirişi |
look-out n.
|
|
Transportation |
|
63 |
Transportation |
nispeten kısa mesafeler arasında gerçekleşen ve genellikle az kişiye hizmet veren (uçuş) |
commuter adj.
|
|
64 |
Transportation |
nispeten kısa mesafeler arasında hizmet veren (yolcu uçağı, havayolu şirketi) |
commuter adj.
|
|
Aeronautic |
|
65 |
Aeronautic |
genellikle 30'dan az koltuklu ve nispeten kısa rotalarda işleyen uçak |
commuter aircraft n.
|
|
66 |
Aeronautic |
nispeten kısa mesafelere uçan ve küçük havalimanlarına hizmet veren yolcu uçağı |
commuter n.
|
|
67 |
Aeronautic |
nispeten kısa mesafelere uçuş ve küçük havalimanlarına hizmet veren havayolu şirketi |
commuter n.
|
|
Marine |
|
68 |
Marine |
nispeten küçük gemilerden oluşan filo |
mosquito fleet n.
|
|
|
Petrol |
|
69 |
Petrol |
nispeten düşük sıcaklıkta kaynayan (benzin) |
high-test adj.
|
|
Medical |
|
70 |
Medical |
yaranın granülasyon dokusu oluşarak nispeten uzun bir sürede iz bırakarak kapanması |
secondary union n.
|
|
Anatomy |
|
71 |
Anatomy |
sinir hücresinin impulsları hücre gövdesine ileten, çok dallı ve nispeten kısa olan protoplazmik çıkıntıları |
dendrite n.
|
|
Psychology |
|
72 |
Psychology |
çeşitli etkenlere göre gruplar arasında nispeten istikrarlı bir düzen kurma eğilimi |
homeostasis n.
|
|
Physiology |
|
73 |
Physiology |
beynin korteks dahil birçok bölgesinde oluşan nispeten yüksek genlikli beyin dalgası paterni |
theta n.
|
|
74 |
Physiology |
beynin korteks dahil birçok bölgesinde oluşan nispeten yüksek genlikli beyin dalgası paterni |
theta rhythm n.
|
|
Optics |
|
75 |
Optics |
bulunduğu ortama nispeten parlak olan zayıf ışık |
gleam n.
|
|
Food Engineering |
|
76 |
Food Engineering |
nispeten daha az rafine edilmiş un |
clears n.
|
|
Physics |
|
77 |
Physics |
galaksinin merkezi etrafındaki yıldızların nispeten sabit yörünge hızlarını açıklamak için geliştirilen, newton'un hareket yasalarının bir varyasyonu |
modified newtonian dynamics n.
|
|
78 |
Physics |
galaksinin merkezi etrafındaki yıldızların nispeten sabit yörünge hızlarını açıklamak için geliştirilen, newton'un hareket yasalarının bir varyasyonu |
modified-newtonian-dynamics n.
|
|
79 |
Physics |
galaksinin merkezi etrafındaki yıldızların nispeten sabit yörünge hızlarını açıklamak için geliştirilen, newton'un hareket yasalarının bir varyasyonu |
mond (modified newtonian dynamics) abrev.
|
|
Chemistry |
|
80 |
Chemistry |
nispeten yavaş yanan selüloz asetat |
triacetate n.
|
|
81 |
Chemistry |
nispeten yavaş yanan selüloz asetat |
cellulose triacetate n.
|
|
82 |
Chemistry |
yüksek oranda protein ve nispeten az kolesterolden oluşan, kandaki kolesterolü taşıyan lipoprotein |
alpha-lipoprotein n.
|
|
83 |
Chemistry |
yüksek oranda protein ve nispeten az kolesterolden oluşan, kandaki kolesterolü taşıyan lipoprotein |
high-density lipoprotein (hdl) n.
|
|
84 |
Chemistry |
nispeten yüksek oksijen yüzdesine sahip bileşik |
hyperoxide n.
|
|
85 |
Chemistry |
nispeten pozitif elektrot potansiyeli olan |
electro-negative adj.
|
|
86 |
Chemistry |
öldürücü bir zehir oluşturmak için kullanılan nispeten zehirsiz olan iki kimyasala ait |
binary adj.
|
|
87 |
Chemistry |
öldürücü bir zehir oluşturmak için kullanılan nispeten zehirsiz olan iki kimyasal kullanan |
binary adj.
|
|
88 |
Chemistry |
nispeten yüksek miktarda oksijenle birleşmiş olan |
hyperoxygenated adj.
|
|
89 |
Chemistry |
en yüksek veya nispeten yüksek oksidasyon halinde kimyasal bir element içeren |
per adj.
|
|
90 |
Chemistry |
nispeten büyük miktarda karbonla birleştirilmiş |
percarbureted [obsolete] adj.
|
|
Biology |
|
91 |
Biology |
büyüme halkasının dış sınırında nispeten sürekli bir tabaka olarak ortaya çıkan parankima dokusu |
terminal parenchyma n.
|
|
92 |
Biology |
(mikroskopta) oldukça düşük kırılma endeksi ve boyalarla nispeten az reaksiyona girme eğilimine sahip kompleks reçineli bir madde |
diaphane n.
|
|
93 |
Biology |
amip yalancı ayağının nispeten akışkan iç sitoplazması |
plasmasol n.
|
|
94 |
Biology |
sabit ve nispeten yüksek vücut sıcaklığına sahip olan |
homeothermal adj.
|
|
95 |
Biology |
organizmanın nispeten sabit miktarlarda ürettiği (enzim veya protein) |
constitutive adj.
|
|
Marine Biology |
|
96 |
Marine Biology |
nispeten büyük ve tırtıklı kabuğu olan bir örümcek yengeci |
toad crab (hyas coarctatus) n.
|
|
97 |
Marine Biology |
nispeten büyük ve tırtıklı kabuğu olan bir örümcek yengeci |
toad crab (hyas araneus) n.
|
|
98 |
Marine Biology |
nispeten büyük ve tırtıklı kabuğu olan bir örümcek yengeci |
harper n.
|
|
99 |
Marine Biology |
önemli bir sofra balığı olan nispeten küçük bir vantuz balığı |
buffalo fish n.
|
|
100 |
Marine Biology |
önemli bir sofra balığı olan nispeten küçük bir vantuz balığı |
smallmouth buffalo n.
|
|
101 |
Marine Biology |
önemli bir sofra balığı olan nispeten küçük bir vantuz balığı |
ictiobus bubalus n.
|
|
Astronomy |
|
102 |
Astronomy |
nispeten düşük yüzey sıcaklığı ve güneşe göre daha büyük çapı olan büyük, yaşlı ve parlak yıldız |
red giant star n.
|
|
103 |
Astronomy |
nispeten küçük olup az parlayan yıldız |
dwarf n.
|
|
Zoology |
|
104 |
Zoology |
memeliler sınıfında yer alan, nispeten gelişmiş grupları içeren bir alt sınıf |
theria n.
|
|
105 |
Zoology |
bir kurbağaya benzeyen ancak karada daha çok vakit geçiren ve derisi nispeten daha kuru olan kuyruksuz amfibi |
true toad n.
|
|
106 |
Zoology |
kaliforniya'ya özgü nispeten küçük bir geyik alt türü |
tule elk (cervus elaphus nannodes) n.
|
|
107 |
Zoology |
her iki ön ayağında iki uzun pençesi olan nispeten küçük ve hızlı hareket eden bir tembel hayvan |
two-toed sloth (choloepus didactylus) n.
|
|
108 |
Zoology |
her iki ön ayağında iki uzun pençesi olan nispeten küçük ve hızlı hareket eden bir tembel hayvan |
linnaeus's two-toed sloth n.
|
|
109 |
Zoology |
her iki ön ayağında iki uzun pençesi olan nispeten küçük ve hızlı hareket eden bir tembel hayvan |
linne's two-toed sloth n.
|
|
110 |
Zoology |
queensland ve yeni güney galler'e özgü uzun ve ince kuyruklu nispeten büyük mavimsi-gri bir valabi |
whiptail n.
|
|
111 |
Zoology |
queensland ve yeni güney galler'e özgü uzun ve ince kuyruklu nispeten büyük mavimsi-gri bir valabi |
whiptail wallaby n.
|
|
112 |
Zoology |
queensland ve yeni güney galler'e özgü uzun ve ince kuyruklu nispeten büyük mavimsi-gri bir valabi |
macropus parryi n.
|
|
113 |
Zoology |
nispeten sabit ve çevre sıcaklığından bağımsız vücut sıcaklığı olan hayvan |
homeotherm n.
|
|
114 |
Zoology |
hayvanın nispeten daha uzun kıllardan oluşan ve kalın iç kürkün üzerinde yer alan postu |
overhair n.
|
|
115 |
Zoology |
(yerel hayvan isimlerinde) ilgili türlere göre nispeten küçük olan |
small adj.
|
|
116 |
Zoology |
(memelilerin nispeten gelişmiş taksonlarının adlarında kullanılan) hayvan anlamında son ek |
-theria suf.
|
|
Botanic |
|
117 |
Botanic |
nispeten büyük yaprakları ve büyük tüy salkımları olan kuzey amerika kamışı |
carrizo (phragmites communis) n.
|
|
118 |
Botanic |
nispeten büyük yaprakları ve büyük tüy salkımları olan kuzey amerika kamışı |
common reed n.
|
|
119 |
Botanic |
nispeten büyük yaprakları ve büyük tüy salkımları olan kuzey amerika kamışı |
ditch reed n.
|
|
120 |
Botanic |
çoğunlukla çiçekli, nispeten erken dönem çift çenekli bitkiler ailesi |
caryophylloid dicot family n.
|
|
121 |
Botanic |
çoğunlukla çiçekli, nispeten erken dönem çift çenekli bitkiler ailesi |
caryophylloid dicot genus n.
|
|
122 |
Botanic |
bazen çukurlu yapısı olan, nispeten kalın duvarlı, uzun ve ince odun hücreleri |
libriform cells n.
|
|
123 |
Botanic |
ılıman kuşağın nispeten soğuk bölgelerinde yetişen çeşitli eriklere verilen ad |
common plum n.
|
|
124 |
Botanic |
nispeten küçük tohumları olan |
small-seeded adj.
|
|
Social Sciences |
|
125 |
Social Sciences |
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
hedonic treadmill n.
|
|
126 |
Social Sciences |
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması |
hedonic adaptation n.
|
|
Linguistics |
|
127 |
Linguistics |
dil kasları nispeten gerilerek telaffuz edilen |
tense adj.
|
|
128 |
Linguistics |
(konuşma sesi) nispeten uzun süren |
geminate adj.
|
|
129 |
Linguistics |
(konuşma sesi) nispeten uzun süren |
geminated adj.
|
|
History |
|
130 |
History |
(ortaçağ'da) üniversite içinde nispeten bağımsız öğrenci topluluğu |
nation n.
|
|
Archaeology |
|
131 |
Archaeology |
kuzey amerika'ya özgü nispeten küçük etçil bir dinozor cinsi |
troodon n.
|
|
Philosophy |
|
132 |
Philosophy |
(plato'ya göre) sınırsız, şekilsiz, hissedilemez, nispeten var olmayan fakat şekillendirilebilir şey |
matter n.
|
|
133 |
Philosophy |
(plotinus'a göre) yüce olanın sonuncu, güçsüz, nispeten niteliksiz ve belirsiz tabanı ve değersiz ürünü |
matter n.
|
|
Geography |
|
134 |
Geography |
ılıman iklim kuşağının nispeten soğuk kesimleri |
sub-temperate n.
|
|
135 |
Geography |
abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran kuzey ve kuzeydoğu bölgeleri |
manufacturing belt n.
|
|
136 |
Geography |
abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran kuzey ve kuzeydoğu bölgeleri |
rust belt n.
|
|
137 |
Geography |
birbirini izleyen birden fazla kıvrımı bulunan ve taşkın yatağı gibi nispeten düz arazilerde görülen bir akarsu |
meandering stream n.
|
|
138 |
Geography |
nispeten düz bir ülkede göze çarpan yükselti |
hill n.
|
|
139 |
Geography |
genellikle ana akarsu ile yeniden birleşen nispeten dar ve sığ kol |
snye [canada] n.
|
|
140 |
Geography |
iklimin nispeten sıcak olduğu bir zamana ait |
altithermal adj.
|
|
141 |
Geography |
iklimin nispeten sıcak olduğu bir zamanla ilgili |
altithermal adj.
|
|
Geology |
|
142 |
Geology |
orojenik kuşağa bitişik olan, nispeten bozulmamış kayaçlardan meydana gelen bölge |
foreland n.
|
|
143 |
Geology |
nispeten büyük oranda sodyum ve potasyum alkali içeren |
alkalic adj.
|
|
144 |
Geology |
buzul çağında nispeten sıcak bir döneme ait |
interstadial adj.
|
|
Military |
|
145 |
Military |
nispeten küçük namlulu |
small-bore adj.
|
|
Hunting |
|
146 |
Hunting |
nispeten az dumanla yanan bir patlayıcı markası |
ballistite® n.
|
|
Baseball |
|
147 |
Baseball |
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olan |
shallow adj.
|
|
148 |
Baseball |
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olarak |
shallow adv.
|
|
Card |
|
149 |
Card |
(poker eli) nispeten iyi |
smooth adj.
|
|
Music |
|
150 |
Music |
nispeten daha yüksek sesle (çalınarak) |
loudly adv.
|
|
Librarianship |
|
151 |
Librarianship |
nispeten geniş alt bölümleri olan (kütüphane) |
broad adj.
|
|
152 |
Librarianship |
(kütüphane sınıflandırması) nispeten küçük alt bölümleri olan |
close adj.
|
|
Bookbindery |
|
153 |
Bookbindery |
kitapların genellikle seri üretim halinde ve nispeten büyük miktarlarda tek tip biçimde ciltlenmesi |
trade binding n.
|
|
154 |
Bookbindery |
kitapların genellikle seri üretim halinde ve nispeten büyük miktarlarda tek tip biçimde ciltlenmesi |
edition binding n.
|
|
155 |
Bookbindery |
kitapların genellikle seri üretim halinde ve nispeten büyük miktarlarda tek tip biçimde ciltlenmesi |
publisher's binding n.
|
|
Slang |
|
156 |
Slang |
orta sınıfın okumamış, kültürsüz ve nispeten varlıklı üyesi |
pink n.
|
|
Modern Slang |
|
157 |
Modern Slang |
radikal sağ kadar beyaz üstünlüğünü savunmayan nispeten ılımlı bir alternatif sağcı hareket |
alt-light n.
|
|