Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
a whole
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"a whole"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
a whole
i.
bütün
"a whole"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 169 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
as a whole
zf.
bütün olarak
General
2
Genel
population as a whole
i.
toplam nüfus
3
Genel
the country as a whole
i.
ülkenin tamamı
4
Genel
the country as a whole
i.
ülkenin bütünü
5
Genel
a meaningful whole
i.
anlamlı bir bütün
6
Genel
a whole day
i.
bütün bir gün
7
Genel
handle something as a whole
f.
bütün olarak ele almak
8
Genel
turn a fractional number in a whole number
f.
paydadan kurtarmak
9
Genel
form a whole
f.
bütünü oluşturmak
10
Genel
form a whole
f.
bir bütün teşkil etmek
11
Genel
constitute a whole
f.
bir bütün teşkil etmek
12
Genel
make (up) a whole
f.
bir bütün teşkil etmek
13
Genel
comprise a whole
f.
bir bütün teşkil etmek
14
Genel
be a whole other person
f.
başka biri olup çıkmak
15
Genel
constitute a meaningful whole
f.
anlamlı bir bütün oluşturmak
16
Genel
create a meaningful whole
f.
anlamlı bir bütün oluşturmak
17
Genel
a whole of
s.
bütünü
18
Genel
a whole lot
s.
dünya kadar
19
Genel
a whole range of
s.
birçok
20
Genel
as a whole
zf.
genel olarak
21
Genel
as a whole
zf.
topluca
22
Genel
as a whole
zf.
tamamen
23
Genel
as a whole
zf.
ceman
24
Genel
as a whole
zf.
bir bütün olarak
25
Genel
as a whole
zf.
toplu şekilde
26
Genel
in a whole skin
zf.
sıyrık bile almadan
27
Genel
in a whole skin
zf.
burnu bile kanamadan
28
Genel
as a whole
zf.
tümü
29
Genel
as a whole
zf.
tümüyle
30
Genel
for a whole year
zf.
tüm yıl boyunca
31
Genel
for a whole year
zf.
bütün bir yıl boyunca
32
Genel
as a whole
zf.
tüm olarak
33
Genel
as a whole
zf.
bütün olarak
34
Genel
a whole range of
expr.
bir dizi
35
Genel
a whole series of accidents
expr.
kaza üstüne kaza
Phrases
36
İfadeler
a whole bunch of
expr.
bir sürü
37
İfadeler
with a whole skin
expr.
burnu bile kanamadan
38
İfadeler
with a whole skin
expr.
sıyrık bile almadan
39
İfadeler
with a whole skin
expr.
sapasağlam
Proverb
40
Atasözü
half the truth is often a whole lie
olanın tümünü söylemeyen yalan söylemiş sayılır bazen
41
Atasözü
half the truth is often a whole lie
gerçeğin bir kısmını saklamak yalan söylemekle eşdeğerdir bazen
42
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
üzüm üzüme baka baka kararır
43
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bunch
üzüm üzüme baka baka kararır
44
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
üzüm üzüme baka baka kararır
45
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
körle yatan şaşı kalkar
46
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bunch
körle yatan şaşı kalkar
47
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
körle yatan şaşı kalkar
48
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
49
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bunch
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
50
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
51
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
itle yatan bitle kalkar
52
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bunch
itle yatan bitle kalkar
53
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
itle yatan bitle kalkar
54
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
bir baş soğan bir kazanı kokutur
55
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
balık baştan kokar
56
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
bir baş soğan bir kazanı kokutur
57
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
balık baştan kokar
58
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
bir baş soğan tüm kazanı kokutur
59
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
bir baş soğan tüm kazanı kokutur
60
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
61
Atasözü
a rotten apple spoils the (whole) bushel
çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
62
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
bir uyuz keçi bir sürüyü boklar
63
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
bir korkak bir orduyu bozar
64
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
bir baş soğan tüm kazanı kokutur
65
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
66
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
balık baştan kokar
67
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
üzüm üzüme baka baka kararır
68
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
benzeye benzeye yaz benzeye benzeye kış olur
69
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
isin yanına varan is misin yanına varan mis kokar
70
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
karga ile gezen boka konar
71
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
kötü arkadaştan kötü iyi arkadaştan iyi
72
Atasözü
a bad apple spoils the (whole) barrel
itle yatan bitle kalkar
73
Atasözü
a rotten apple spoils the whole barrel
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
74
Atasözü
a rotten apple spoils the whole barrel
bir baş soğan bir/tüm kazanı kokutur
75
Atasözü
a rotten apple spoils the whole barrel
çürük bir elma sepettekilerin tümünü bozar
76
Atasözü
a rotten apple spoils the whole barrel
bir kötünün bin iyiye zararı olur
77
Atasözü
an ant may well destroy a whole dam
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir
78
Atasözü
an ant may well destroy a whole dam
önemsizken çözülmeyen bir problem ileride büyük felaketlere yol açabilir
79
Atasözü
an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir
80
Atasözü
an ant may well destroy a whole dam
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir
81
Atasözü
an ant may well destroy a whole dam
önemsizken çözülmeyen bir problem ileride büyük felaketlere yol açabilir
82
Atasözü
an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir
Colloquial
83
Konuşma Dili
a whole thing
i.
büyük olay
84
Konuşma Dili
a whole thing
i.
büyük mesele
85
Konuşma Dili
a whole thing
i.
büyük hadise
86
Konuşma Dili
a whole thing
i.
büyük sorun
87
Konuşma Dili
a whole thing
i.
büyük problem
88
Konuşma Dili
a whole thing
i.
büyük sıkıntı
89
Konuşma Dili
a whole lot of
expr.
pek çok
90
Konuşma Dili
a whole heap
expr.
çok fazla
91
Konuşma Dili
a whole heap
expr.
dünya kadar
92
Konuşma Dili
a whole heap
expr.
bir sürü
93
Konuşma Dili
a whole heap
expr.
pek çok
94
Konuşma Dili
a whole heap
expr.
çok büyük oranda/ölçüde
95
Konuşma Dili
not a (whole) lot
expr.
pek bir şey yok
96
Konuşma Dili
not a (whole) lot
expr.
pek ilginç/eğlenceli/değişik bir şey yok
97
Konuşma Dili
not a (whole) lot
expr.
kayda değer bir şey yok
Idioms
98
Deyim
a whole new ball game
i.
bambaşka bir durum
99
Deyim
a whole new ball game
i.
bambaşka bir alem
100
Deyim
a whole nother story
i.
perde arkasındaki lider
101
Deyim
a whole team and the dog under the wagon
i.
üstün yetenekli kimse
102
Deyim
a whole team and the dog under the wagon
i.
elinden her iş gelen kimse
103
Deyim
a whole team and the dog under the wagon
i.
mahir
104
Deyim
a whole team and the dog under the wagon
i.
on parmağında on marifet kimse
105
Deyim
a whole team and the dog under the wagon
i.
olağanüstü kabiliyetli kimse
106
Deyim
a (whole) different/new ball game
i.
(tamamen) farklı/yeni bir durum
107
Deyim
a (whole) new ballgame
i.
hiç alışık olunmayan bir durum
108
Deyim
a (whole) new ballgame
i.
tamamen farklı bir durum
109
Deyim
a whole new ball game
i.
bambaşka bir şey
110
Deyim
a whole new ball game
i.
apayrı bir konu
111
Deyim
a whole new ball game
i.
çok farklı/çok daha zor bir konu
112
Deyim
a whole new ball game
i.
çok daha karmaşık bir şey/durum
113
Deyim
a whole nother story
i.
bambaşka bir hikaye/konu
114
Deyim
a whole nother story
i.
apayrı bir hikaye/konu
115
Deyim
a whole nother story
i.
çok farlı bir hikaye/konu
116
Deyim
a whole other ball of wax
i.
bambaşka bir şey
117
Deyim
a whole other ball of wax
i.
apayrı bir konu
118
Deyim
a whole other ball of wax
i.
çok farklı/çok daha zor bir konu
119
Deyim
a whole other ball of wax
i.
çok daha karmaşık bir şey/durum
120
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
işin ustası
121
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
elinden her iş gelen kimse
122
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
on parmağında on marifet kimse
123
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
aşırı kabiliyetli kimse
124
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
üstün yetenekli kimse
125
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
doğuştan yetenekli kimse
126
Deyim
a whole team and the dog under the wagon [us]
i.
çok marifetli kimse
127
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tamamen ayrı bir hikaye olmak
128
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
bambaşka bir mesele olmak
129
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tamamen farklı bir konu olmak
130
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tümüyle farklı bir sorun olmak
131
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tamamen ayrı bir vaka olmak
132
Deyim
a (whole) host of (something)
s.
bir sürü
133
Deyim
a (whole) raft of (something)
s.
bir sürü
134
Deyim
a whole raft of
s.
bir sürü
135
Deyim
a (whole) host of (something)
s.
fazla sayıda
136
Deyim
a (whole) raft of (something)
s.
fazla sayıda
137
Deyim
a whole raft of
s.
fazla sayıda
138
Deyim
a (whole) host of (something)
s.
aşırı
139
Deyim
a (whole) raft of (something)
s.
aşırı
140
Deyim
a whole raft of
s.
aşırı
141
Deyim
a (whole) host of (something)
s.
çokça
142
Deyim
a (whole) raft of (something)
s.
çokça
143
Deyim
a whole raft of
s.
çokça
144
Deyim
there's a whole lot more work to be done
expr.
daha yapılacak çok iş var
145
Deyim
there's a whole heap more work to be done
expr.
daha yapılacak çok iş var
146
Deyim
a whole bunch
expr.
çok
147
Deyim
a whole bunch
expr.
pek
148
Deyim
a whole bunch
expr.
pek çok
149
Deyim
a whole bunch
expr.
çok fazla
150
Deyim
a whole lot
expr.
büyük ölçüde
151
Deyim
a whole lot
expr.
pek
152
Deyim
a whole lot
expr.
çok
153
Deyim
a whole lot more
expr.
çok daha fazla
154
Deyim
a whole lot more
expr.
daha bir sürü
155
Deyim
a whole lot of (something)
expr.
çok fazla (bir şey)
156
Deyim
a whole lot of (something)
expr.
pek çok (bir şey)
157
Deyim
a whole lot of (something)
expr.
bir sürü (bir şey)
158
Deyim
a whole lot (of something)
expr.
çok sayıda (bir şey)
159
Deyim
a whole lot (of something)
expr.
çok miktarda (bir şey)
Speaking
160
Konuşma
day and night for a whole month
expr.
bütün bir ay gece gündüz
161
Konuşma
that's a whole new kettle of fish
expr.
bambaşka bir konu
162
Konuşma
this whole thing was a setup
expr.
hepsi düzmeceydi
163
Konuşma
there's a whole lot more work to be done
expr.
daha yapılacak dünya kadar iş var
Trade/Economic
164
Ticaret/Ekonomi
partly or as a whole
expr.
kısmen veya tamamen
Ottoman Turkish
165
Osmanlıca
as a whole
zf.
kâffeten
Slang
166
Argo
looking like a whole meal
i.
çekici görünme
167
Argo
looking like a whole meal
i.
cazibeli görünme
168
Argo
looking like a whole meal
i.
hoş görünme
169
Argo
looking like a whole meal
i.
göz alıcı görünme
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a whole
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy