|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
meantime between failures i.
|
arızalar arası ortalama zaman |
|
|
2 |
Genel |
sexual relations between individuals who are closely related i.
|
ensest |
|
3 |
Genel |
gap between rich and poor i.
|
zengin ile fakir arasındaki uçurum |
|
4 |
Genel |
mean time between failure i.
|
arıza arası ortalama zaman |
|
5 |
Genel |
between the lines i.
|
satır araları |
|
6 |
Genel |
the period between i.
|
zaman periyodu |
|
7 |
Genel |
transfer between customs i.
|
gümrükler arasında transfer |
|
8 |
Genel |
go-between i.
|
aracı |
|
9 |
Genel |
go-between i.
|
arabulucu |
|
10 |
Genel |
conflict-disagreement-dispute between generations i.
|
nesiller arası ihtilaf |
|
11 |
Genel |
go-between i.
|
çöpçatan |
|
12 |
Genel |
gap between i.
|
aradaki fark |
|
13 |
Genel |
distinction between i.
|
aradaki fark |
|
14 |
Genel |
clash between the police and the demonstrators i.
|
polis ile göstericiler arasında yaşanan arbede |
|
15 |
Genel |
clash between the police and the demonstrators i.
|
polis ile göstericiler arasında yaşanan çatışma |
|
16 |
Genel |
time between dog and wolf i.
|
köpek ve kurt arasındaki zaman |
|
17 |
Genel |
the linkage between observation and reality i.
|
gözlem ve gerçeklik arasındaki bağ |
|
18 |
Genel |
trancastions between related parties i.
|
ilişkili kişiler arasındaki işlemler |
|
19 |
Genel |
trancastions between related parties i.
|
ilgili taraflar arasındaki işlemler |
|
20 |
Genel |
go-between i.
|
elçi |
|
21 |
Genel |
(the difference between...) getting bigger i.
|
makasın gittikçe açılması |
|
|
22 |
Genel |
meantime between failures i.
|
arızalar arası ortalama süre |
|
23 |
Genel |
differences between male and female brains i.
|
dişi beyni ile erkek beyni arasındaki farklar |
|
24 |
Genel |
go-between i.
|
uzlaştırıcı |
|
25 |
Genel |
go-between i.
|
bağlantı linki |
|
26 |
Genel |
go-between i.
|
köprü |
|
27 |
Genel |
go-between i.
|
farklı iki gruba ait kimse |
|
28 |
Genel |
go-between i.
|
simsar |
|
29 |
Genel |
go-between i.
|
tellal |
|
30 |
Genel |
in-between i.
|
orta düzey |
|
31 |
Genel |
in-between i.
|
aracı |
|
32 |
Genel |
come-between i.
|
araya giren şey |
|
33 |
Genel |
come-between i.
|
araya giren kimse |
|
34 |
Genel |
be few and far between f.
|
nadir rastlanmak |
|
35 |
Genel |
ply between f.
|
işlemek |
|
36 |
Genel |
come between f.
|
araya girmek |
|
37 |
Genel |
stand between f.
|
aracılık yapmak |
|
38 |
Genel |
discriminate between f.
|
ayrım yapmak |
|
39 |
Genel |
read between the lines f.
|
kapalı anlamını keşfetmek |
|
40 |
Genel |
smooth things over between f.
|
barıştırmak |
|
41 |
Genel |
cause a rift between f.
|
aralarını açmak |
|
42 |
Genel |
take the bit between one's teeth f.
|
gemi azıya almak |
|
43 |
Genel |
seesaw between two opinions f.
|
iki arada bir derede kalmak |
|
44 |
Genel |
be a close friendship between f.
|
arasından su sızmamak |
|
45 |
Genel |
go between f.
|
araya girmek |
|
46 |
Genel |
shuttle back and forth between two countries f.
|
iki ülke arasında mekik dokumak |
|
47 |
Genel |
draw a parallel between f.
|
karşılaştırmak |
|
48 |
Genel |
be torn between two choices f.
|
iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek |
|
49 |
Genel |
stand between f.
|
korumak |
|
50 |
Genel |
come between friends f.
|
arkadaşların arasına girmek |
|
51 |
Genel |
be in between f.
|
aralığında olmak |
|
52 |
Genel |
ply between f.
|
gidip gelmek |
|
53 |
Genel |
come between two friends f.
|
iki arkadaşın arasına girmek |
|
54 |
Genel |
come between f.
|
aralarına girmek |
|
55 |
Genel |
differentiate between f.
|
fark gözetmek |
|
56 |
Genel |
be caught between two fires f.
|
iki ateş arasında kalmak |
|
57 |
Genel |
be few and far between f.
|
çok seyrek olmak |
|
58 |
Genel |
take the bit between one's teeth f.
|
söz dinlememek |
|
59 |
Genel |
read between the lines f.
|
bir yazıdaki kapalı anlamı keşfetmek |
|
60 |
Genel |
stir up trouble between people f.
|
müzevirlik etmek |
|
61 |
Genel |
vary between f.
|
arasında değişmek |
|
|
62 |
Genel |
draw a parallel between f.
|
benzetmek |
|
63 |
Genel |
sandwich between f.
|
iki şeyin arasına sıkıştırmak |
|
64 |
Genel |
ply between f.
|
(arasında) düzenli seferler yapmak |
|
65 |
Genel |
buy something between themselves f.
|
bir şeyi ortaklaşa satın almak |
|
66 |
Genel |
alternate between f.
|
arasında gidip gelmek (iki durum) |
|
67 |
Genel |
stand between f.
|
arabuluculuk yapmak |
|
68 |
Genel |
cause a fit between f.
|
araya nifak sokmak |
|
69 |
Genel |
destroy the friendship between f.
|
aralarını bozmak |
|
70 |
Genel |
cause a fit between f.
|
nifak sokmak |
|
71 |
Genel |
be caught (between) f.
|
sıkışmak |
|
72 |
Genel |
be irresolute (between different opinions) f.
|
kararsız kalmak |
|
73 |
Genel |
be undecided (between different opinions) f.
|
karar kılamamak |
|
74 |
Genel |
be irresolute (between different opinions) f.
|
karar kılamamak |
|
75 |
Genel |
be undecided (between different opinions) f.
|
kararsız kalmak |
|
76 |
Genel |
remain in between f.
|
arasında kalmak |
|
77 |
Genel |
be between a rock and a hard place f.
|
iki arada kalmak |
|
78 |
Genel |
be between a rock and a hard place f.
|
iki arada bir derede kalmak |
|
79 |
Genel |
be torn between f.
|
iki arada kalmak |
|
80 |
Genel |
be torn between f.
|
iki arada bir derede kalmak |
|
81 |
Genel |
choose between f.
|
ikisinden birini seçmek |
|
82 |
Genel |
range between f.
|
aralığında seyretmek |
|
83 |
Genel |
differentiate (between) f.
|
fark gözetmek |
|
84 |
Genel |
differentiate (between) f.
|
ayrım gözetmek |
|
85 |
Genel |
go between f.
|
arasında gidip gelmek |
|
86 |
Genel |
shuttle between f.
|
arasında gidip gelmek |
|
87 |
Genel |
establish a correlation between f.
|
irtibatlandırmak |
|
88 |
Genel |
act as a go-between f.
|
köprü olmak |
|
89 |
Genel |
intervene between f.
|
araya girmek |
|
90 |
Genel |
distinguish between f.
|
bölmek |
|
91 |
Genel |
distinguish between f.
|
ayırmak |
|
92 |
Genel |
fluctuate between something and something else f.
|
arasında dalgalanmak |
|
93 |
Genel |
forge a link between f.
|
arasında bağ kurmak |
|
94 |
Genel |
establish connection between f.
|
bağlantı sağlamak |
|
95 |
Genel |
protect/pursue the balance between f.
|
arasındaki dengeyi gözetmek |
|
96 |
Genel |
divide between f.
|
paylaştırmak |
|
97 |
Genel |
divide between f.
|
bölüştürmek |
|
98 |
Genel |
be halfway between f.
|
iki noktanın tam ortasında olmak |
|
99 |
Genel |
be torn between two choices f.
|
iki seçenek arasında kalmak |
|
100 |
Genel |
balance between f.
|
denge kurmak |
|
101 |
Genel |
balance between f.
|
dengeyi kurmak |
|
102 |
Genel |
support between bearings f.
|
yataklamak |
|
103 |
Genel |
apportioned between s.
|
arasında bölüştürülmüş |
|
104 |
Genel |
divided between s.
|
arasında paylaştırılmış |
|
105 |
Genel |
divided between s.
|
-arasında bölünmüş |
|
106 |
Genel |
in-between s.
|
orta |
|
107 |
Genel |
in-between s.
|
aracı |
|
108 |
Genel |
stretching between s.
|
arasında uzanan |
|
109 |
Genel |
in-between s.
|
arada kalmış |
|
110 |
Genel |
far between zf.
|
nadiren |
|
111 |
Genel |
in between zf.
|
arada |
|
112 |
Genel |
between now and tomorrow zf.
|
yarına kadar |
|
113 |
Genel |
in between zf.
|
aralıkta |
|
114 |
Genel |
between whiles zf.
|
bazen |
|
115 |
Genel |
between parentheses zf.
|
parantez içinde |
|
116 |
Genel |
between whiles zf.
|
arada sırada |
|
117 |
Genel |
between the lights zf.
|
tan vakti ile şafak zamanlarında |
|
118 |
Genel |
far between zf.
|
seyrek |
|
119 |
Genel |
between two team zf.
|
iki takım arasında |
|
120 |
Genel |
by and between zf.
|
tarafından aralarında |
|
121 |
Genel |
by and between zf.
|
tarafından ve aralarında |
|
122 |
Genel |
between these dates zf.
|
bu tarih aralığında |
|
123 |
Genel |
between 1999 and 2003 zf.
|
1999-2003 arası |
|
124 |
Genel |
between 1999 and 2003 zf.
|
1999-2003 arasında |
|
125 |
Genel |
between the hours of zf.
|
saatleri arasında |
|
126 |
Genel |
between four in the afternoon and midnight zf.
|
öğleden sonra dört ile gece yarısı arasında |
|
127 |
Genel |
between dream and reality zf.
|
hayal ile gerçek arasında |
|
128 |
Genel |
in between ed.
|
arasında |
|
129 |
Genel |
between and ed.
|
ile arasında |
|
130 |
Genel |
from between ed.
|
arasından |
|
131 |
Genel |
varying between ed.
|
arasında değişen |
|
132 |
Genel |
betwixt and between ed.
|
ne bu ne o |
|
133 |
Genel |
from between ed.
|
arkasından |
|
134 |
Genel |
in between ed.
|
aradan |
|
135 |
Genel |
between the dates ed.
|
tarihleri arasında |
|
136 |
Genel |
in between ed.
|
aralarında |
|
137 |
Genel |
ranging between ed.
|
arasında değişen |
|
138 |
Genel |
in between ed.
|
ikisi arasında |
|
139 |
Genel |
between the years of ed.
|
seneleri arasında |
|
140 |
Genel |
between the years of ed.
|
yılları arasında |
|
141 |
Genel |
relationship between ed.
|
arasındaki ilişki |
|
142 |
Genel |
betwixt and between ed.
|
ne o ne bu |
|
143 |
Genel |
betwixt and between ed.
|
ikisinin ortası |
|
144 |
Genel |
between the dates of ed.
|
bu tarih aralığında |
|
145 |
Genel |
between the range of ed.
|
aralığında |
|
146 |
Genel |
btw (between) ed.
|
arasında |
|
Phrasals |
|
147 |
Öbek Fiiller |
go-between i.
|
aracı |
|
148 |
Öbek Fiiller |
go-between i.
|
arabulucu |
|
149 |
Öbek Fiiller |
go-between i.
|
çöpçatan |
|
150 |
Öbek Fiiller |
get between f.
|
arasına yetişmek |
|
151 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
aralarını bulmak |
|
152 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle diğerinin) aralarını bulmak |
|
153 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
uzlaştırmak |
|
154 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
uzlaştırmak |
|
155 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
barıştırmak |
|
156 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
barıştırmak |
|
157 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
(iki veya daha çok tarafı) uzlaştırmak |
|
158 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
(iki veya daha çok tarafı) barıştırmak |
|
159 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
(iki veya daha çok taraf arasındaki) anlaşmazlığı gidermek/çözmek |
|
160 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
(iki veya daha çok taraf arasındaki) sorunu gidermek/çözmek |
|
161 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between f.
|
(iki veya daha çok taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak |
|
162 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
(iki tarafı) uzlaştırmak |
|
163 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
(iki tarafı) barıştırmak |
|
164 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
(iki taraf arasındaki) anlaşmazlığı gidermek/çözmek |
|
165 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
(iki taraf arasındaki) sorunu gidermek/çözmek |
|
166 |
Öbek Fiiller |
arbitrate between (someone and someone else) f.
|
(iki taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
bir yerden başka bir yere arabayla gitmek |
|
168 |
Öbek Fiiller |
fall between (two things) f.
|
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
|
169 |
Öbek Fiiller |
fall between (two things) f.
|
(bir şeylerin) arasına girmek |
|
170 |
Öbek Fiiller |
fall between (something and something else) f.
|
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
|
171 |
Öbek Fiiller |
fall between (something and something else) f.
|
(bir şeylerin) arasına girmek |
|
172 |
Öbek Fiiller |
get between f.
|
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
|
173 |
Öbek Fiiller |
get between f.
|
(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak |
|
174 |
Öbek Fiiller |
get between (someone or something and someone or something else) f.
|
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
|
175 |
Öbek Fiiller |
get between (someone or something and someone or something else) f.
|
(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak |
|
177 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
üzerinde uçmak/tur atmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak |
|
180 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak |
|
181 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek |
|
182 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak |
|
183 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak |
|
185 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak |
|
186 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek |
|
188 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek |
|
189 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak |
|
190 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak |
|
191 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak |
|
192 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
üzerinde uçmak/tur atmak |
|
193 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak |
|
194 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak |
|
195 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak |
|
196 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek |
|
197 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak |
|
198 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak |
|
199 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak |
|
200 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak |
|
201 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak |
|
202 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek |
|
203 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek |
|
204 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak |
|
205 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak |
|
206 |
Öbek Fiiller |
intersperse (something) between (something) f.
|
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak |
|
207 |
Öbek Fiiller |
intersperse (something) between (something) f.
|
(bir şeyi) yer yer (bir şeyle) süslemek |
|
208 |
Öbek Fiiller |
intersperse something between something f.
|
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına dağıtmak |
|
209 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek |
|
210 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak |
|
211 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) arasında yavaş yavaş yürümek |
|
212 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) usulca yürümek |
|
213 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) dikkatlice yürümek |
|
214 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) adımlarını dikkatle atmak |
|
215 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) parmaklarının ucuna basmak |
|
216 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
|
217 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(anlaşmazlık içindeki iki kişi veya gruba) müdahale etmek |
|
218 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
araya girmek |
|
219 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grup) arasındaki anlaşmazlığa karışmak |
|
220 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grubun) arasını yapmak |
|
221 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grubu) uzlaştırmak/barıştırmak |
|
222 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grup) arasında ara buluculuk yapmak |
|
223 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something and someone or something else) f.
|
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
|
224 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
arasında kararsız bırakmak |
|
225 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
arasında ikircikli bırakmak |
|
226 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
arasında tereddütte bırakmak |
|
227 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
ikilemde bırakmak |
|
228 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
iki arada bir derede bırakmak |
|
229 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
iki arada bırakmak |
|
230 |
Öbek Fiiller |
tear between f.
|
ikiye bölmek |
|
231 |
Öbek Fiiller |
decide between two f.
|
arasında bir karar vermek |
|
232 |
Öbek Fiiller |
decide between two f.
|
arasında bir seçim yapmak |
|
233 |
Öbek Fiiller |
stand between f.
|
arasında durmak |
|
234 |
Öbek Fiiller |
run between f.
|
arasından gidip gelmek/koşturmak |
|
235 |
Öbek Fiiller |
discern between f.
|
ayırt etmek |
|
236 |
Öbek Fiiller |
migrate between f.
|
bir yerden başka bir yere göç edip durmak |
|
237 |
Öbek Fiiller |
waver between someone and someone else f.
|
iki kişi arasında kararsız kalmak |
|
238 |
Öbek Fiiller |
oscillate between someone and someone f.
|
iki şey arasında kalmak (karar verememek) |
|
239 |
Öbek Fiiller |
oscillate between someone and someone f.
|
iki seçenek arasında kararsız kalmak |
|
240 |
Öbek Fiiller |
split something between (something and something else) f.
|
(iki kişi) arasında bölüştürmek |
|
241 |
Öbek Fiiller |
divvy something up between two f.
|
(iki kişi) arasında bölmek/paylaştırmak |
|
242 |
Öbek Fiiller |
commute between f.
|
(ev ile iş) (iki şehir/yer vb) arasında gidip gelmek |
|
243 |
Öbek Fiiller |
vacillate between f.
|
...arasında kararsız kalmak |
|
244 |
Öbek Fiiller |
mediate between f.
|
(iki kişi arasında) arabuluculuk yapmak |
|
245 |
Öbek Fiiller |
interpose someone between people f.
|
(birini/birilerinin) arasına sokmak |
|
246 |
Öbek Fiiller |
split something between (someone and someone else) f.
|
(iki kişi) arasında bölüştürmek |
|
247 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
bir yerden bir yere araçla gitmek |
|
248 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek |
|
249 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak |
|
250 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek |
|
251 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla gitmek |
|
252 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak |
|
253 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek |
|
254 |
Öbek Fiiller |
drive between f.
|
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek |
|
255 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
iki şey arasında asılı kalmak |
|
256 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
havada asılı kalmak |
|
257 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(iki şey arasında) gidip gelmek |
|
258 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek |
|
259 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
muallakta kalmak/olmak |
|
260 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
sürüncemede kalmak |
|
261 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak |
|
262 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak |
|
263 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
seçenekler arasında bocalamak |
|
264 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
iki şey arasında asılı kalmak |
|
265 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
havada asılı kalmak |
|
266 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(iki şey arasında) gidip gelmek |
|
267 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek |
|
268 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
muallakta kalmak/olmak |
|
269 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
sürüncemede kalmak |
|
270 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak |
|
271 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak |
|
272 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
iki seçenek arasında kalmak |
|
273 |
Öbek Fiiller |
hover between something (and something else) f.
|
seçenekler arasında bocalamak |
|
274 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
|
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak |
|
275 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
|
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek |
|
276 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
|
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
|
277 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak |
|
278 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek |
|
279 |
Öbek Fiiller |
judge between (someone or something and someone or something else) f.
|
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
|
280 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek |
|
281 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak |
|
282 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak |
|
283 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek |
|
284 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak |
|
285 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek |
|
286 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek |
|
287 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
ikiye veya daha fazla parçaya ayırmak |
|
288 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
(iki veya daha fazla şeyin/kişinin) arasını bölmek |
|
289 |
Öbek Fiiller |
split between (two or more people or things) f.
|
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek |
|
290 |
Öbek Fiiller |
fall between (two things) f.
|
(iki şeyin) arasına düşmek |
|
291 |
Öbek Fiiller |
fall between (something and something else) f.
|
(bir şeyle başka bir şeyin) arasına/ortasına düşmek |
|
292 |
Öbek Fiiller |
vacillate between (one person or thing) and (another) f.
|
(iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak |
|
293 |
Öbek Fiiller |
vacillate between (one person or thing) and (another) f.
|
(iki kişi/iki şey) arasında karar verememek |
|
294 |
Öbek Fiiller |
vacillate between (one person or thing) and (another) f.
|
(iki kişi/iki şey) arasında kalmak |
|
295 |
Öbek Fiiller |
vacillate between (thing) and (another) f.
|
(iki durum/hal) arasında gidip gelmek |
|
296 |
Öbek Fiiller |
vacillate between (thing) and (another) f.
|
(iki durum/hal) arasında dalgalanmak |
|
297 |
Öbek Fiiller |
allocate (something) between (someone or something) f.
|
(bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında pay etmek |
|
298 |
Öbek Fiiller |
allocate (something) between (someone or something) f.
|
(bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında paylaştırmak |
|
299 |
Öbek Fiiller |
allocate (something) between (someone or something) f.
|
(bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında bölüştürmek |
|
300 |
Öbek Fiiller |
allocate something between someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye tahsis etmek |
|
301 |
Öbek Fiiller |
allocate something between someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye vermek |
|
302 |
Öbek Fiiller |
allocate something between someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye devretmek |
|
303 |
Öbek Fiiller |
alternate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek |
|
304 |
Öbek Fiiller |
alternate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
|
305 |
Öbek Fiiller |
alternate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak |
|
306 |
Öbek Fiiller |
alternate between something and something else f.
|
biriyle başka biri arasında gidip gelmek |
|
307 |
Öbek Fiiller |
alternate between something and something else f.
|
biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
|
308 |
Öbek Fiiller |
alternate between something and something else f.
|
biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak |
|
309 |
Öbek Fiiller |
alternate between (people or things) f.
|
(insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek |
|
310 |
Öbek Fiiller |
alternate between (people or things) f.
|
(insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak |
|
311 |
Öbek Fiiller |
alternate between (people or things) f.
|
(insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek |
|
312 |
Öbek Fiiller |
allocate something between someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye tahsis etmek |
|
313 |
Öbek Fiiller |
allocate something between someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye vermek |
|
314 |
Öbek Fiiller |
allocate something between someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye devretmek |
|
315 |
Öbek Fiiller |
alternate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek |
|
316 |
Öbek Fiiller |
alternate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
|
317 |
Öbek Fiiller |
alternate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak |
|
318 |
Öbek Fiiller |
alternate between something and something else f.
|
biriyle başka biri arasında gidip gelmek |
|
319 |
Öbek Fiiller |
alternate between something and something else f.
|
biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
|
320 |
Öbek Fiiller |
alternate between something and something else f.
|
biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak |
|
321 |
Öbek Fiiller |
alternate between (people or things) f.
|
(insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek |
|
322 |
Öbek Fiiller |
alternate between (people or things) f.
|
(insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak |
|
323 |
Öbek Fiiller |
alternate between (people or things) f.
|
(insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek |
|
324 |
Öbek Fiiller |
choose between (two people or things) f.
|
(iki kişi veya şey) arasından seçmek |
|
325 |
Öbek Fiiller |
choose between (two people or things) f.
|
(iki seçenek) arasında tercih yapmak |
|
326 |
Öbek Fiiller |
choose between (two people or things) f.
|
(iki kişi veya şey) arasından seçim yapmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
choose between (two people or things) f.
|
(iki seçenek) arasında tercihte bulunmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
choose between two people or things f.
|
iki kişiden veya şeyden birini seçmek |
|
329 |
Öbek Fiiller |
choose between two people or things f.
|
iki seçenekten birini tercih etmek |
|
330 |
Öbek Fiiller |
come between f.
|
(iki şeyin) arasında yer almak |
|
331 |
Öbek Fiiller |
come between f.
|
(iki şeyin) arasında gelmek |
|
332 |
Öbek Fiiller |
come between f.
|
arasını bozmak |
|
333 |
Öbek Fiiller |
come between (someone and someone else) f.
|
(iki kişinin) arasında olmak |
|
334 |
Öbek Fiiller |
come between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka birinin) arasında olmak |
|
335 |
Öbek Fiiller |
come between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka birinin) arasında yer almak/gelmek |
|
336 |
Öbek Fiiller |
come between (someone and someone else) f.
|
(iki kişinin) arasına girmek |
|
337 |
Öbek Fiiller |
come between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka birinin) arasına girmek |
|
338 |
Öbek Fiiller |
come between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka birinin) ilişkisine burnunu sokmak |
|
339 |
Öbek Fiiller |
come between (something and something else) f.
|
(iki şeyin) arasında olmak |
|
340 |
Öbek Fiiller |
come between (something and something else) f.
|
(bir şeyle başka bir şeyin) arasında olmak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
come between (something and something else) f.
|
(bir şeyle başka bir şeyin) arasında yer almak/gelmek |
|
342 |
Öbek Fiiller |
come between (two or more people) f.
|
(iki veya daha fazla kişinin) arasında olmak |
|
343 |
Öbek Fiiller |
come between (two or more people) f.
|
(iki veya daha fazla kişinin) arasında yer almak/gelmek |
|
344 |
Öbek Fiiller |
come between (two or more people) f.
|
(iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek |
|
345 |
Öbek Fiiller |
come between (two or more people) f.
|
(iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek |
|
346 |
Öbek Fiiller |
come between (two or more people) f.
|
(iki veya daha fazla kişinin) ilişkisine burnunu sokmak |
|
347 |
Öbek Fiiller |
commute between (places) f.
|
(iş/okul ve ev) arasında her gün gidip gelmek |
|
348 |
Öbek Fiiller |
commute between (places) f.
|
(iki yer) arasında sürekli gidip gelmek |
|
349 |
Öbek Fiiller |
commute between (places) f.
|
her gün (yaşadığı ve çalıştığı yer) arasında gidip gelmek |
|
350 |
Öbek Fiiller |
decide between f.
|
arasından seçmek |
|
351 |
Öbek Fiiller |
decide between f.
|
ikisinin arasında karar vermek |
|
352 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone or something) f.
|
(iki kişi/şey) arasında bir seçim yapmak |
|
353 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone or something) f.
|
(iki kişi/şey) arasında bir karar vermek |
|
354 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone or something) f.
|
ikisinin arasında karar vermek |
|
355 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone or something) f.
|
ikisinin arasından birini seçmek |
|
356 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında bir seçim yapmak |
|
357 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında bir karar vermek |
|
358 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone and someone else) f.
|
ikisinin arasında karar vermek |
|
359 |
Öbek Fiiller |
decide between (someone and someone else) f.
|
ikisinin arasından birini seçmek |
|
360 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt etmek |
|
361 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek |
|
362 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak |
|
363 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak |
|
364 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek |
|
366 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek |
|
367 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) ayırt etmek |
|
368 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek |
|
369 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) ayırmak |
|
370 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak |
|
371 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak |
|
372 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek |
|
373 |
Öbek Fiiller |
differentiate between (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek |
|
374 |
Öbek Fiiller |
discern between (someone or something) and (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek |
|
375 |
Öbek Fiiller |
discern between (someone or something) and (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak |
|
376 |
Öbek Fiiller |
discern between (someone or something) and (someone or something) f.
|
(biriyle birini/bir şeyle bir şeyi) birbirinden ayırt etmek |
|
377 |
Öbek Fiiller |
discern between and f.
|
birbirinden ayırmak/ayırt etmek |
|
378 |
Öbek Fiiller |
discriminate between (someone or something) f.
|
(birilerini/bir şeyleri) ayırt etmek |
|
379 |
Öbek Fiiller |
discriminate between (someone or something) f.
|
(birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayırmak/ayırt etmek |
|
380 |
Öbek Fiiller |
fall between f.
|
arasına girmek |
|
381 |
Öbek Fiiller |
fall between f.
|
arasına düşmek |
|
382 |
Öbek Fiiller |
fall between f.
|
ortasına düşmek |
|
383 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek |
|
384 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında muallakta kalmak |
|
385 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında kararsız olmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (someone and someone else) f.
|
(biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek |
|
387 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between f.
|
arasında dalgalanmak |
|
388 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (something) and (something) f.
|
(bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek |
|
389 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (something) and (something) f.
|
(bir şeyle bir şey) arasında kararsız kalmak |
|
390 |
Öbek Fiiller |
fluctuate between (something) and (something) f.
|
(bir şeyle bir şey) arasında tereddüt etmek |
|
391 |
Öbek Fiiller |
intersperse (something) between (something) f.
|
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına koymak |
|
392 |
Öbek Fiiller |
intersperse (something) between (something) f.
|
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına serpiştirmek |
|
393 |
Öbek Fiiller |
intersperse (something) between (something) f.
|
(bir şeyi başka bir şeyin) arasına yerleştirmek |
|
394 |
Öbek Fiiller |
get between (someone or something) f.
|
(birilerinin/bir şeylerin) arasına girmek |
|
395 |
Öbek Fiiller |
get between (someone or something) f.
|
(birilerini/bir şeyleri) ayırmak |
|
396 |
Öbek Fiiller |
go between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasına girmek/sızmak |
|
397 |
Öbek Fiiller |
go between (someone or something and someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek |
|
398 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında ikircikte kalmak |
|
399 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
ikilemde kalmak |
|
400 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında kararsız olmak |
|
401 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında/havada asılı kalmak |
|
402 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında kararsız kalmak |
|
403 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında bocalamak |
|
404 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında tereddütte kalmak |
|
405 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında gidip gelmek |
|
406 |
Öbek Fiiller |
hover between f.
|
arasında karar verememek |
|
407 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak |
|
408 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak |
|
409 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak |
|
410 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak |
|
411 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak |
|
412 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek |
|
413 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak |
|
414 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek |
|
415 |
Öbek Fiiller |
hover between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek |
|
416 |
Öbek Fiiller |
insert between f.
|
arasına yerleştirmek/sokmak/sıkıştırmak |
|
417 |
Öbek Fiiller |
insert between (two things) f.
|
(iki şeyin) arasına yerleştirmek/sokmak/sıkıştırmak |
|
418 |
Öbek Fiiller |
interpose (one, oneself, or something) between (someone or something) f.
|
(birini/kendini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına koymak |
|
419 |
Öbek Fiiller |
interpose (one, oneself, or something) between (someone or something) f.
|
(birini/kendini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasında konumlandırmak |
|
420 |
Öbek Fiiller |
interpose between people or things f.
|
birilerinin/bir şeylerin arasına koymak |
|
421 |
Öbek Fiiller |
interpose between people or things f.
|
birilerinin/bir şeylerin arasında konumlandırmak |
|
422 |
Öbek Fiiller |
intersperse between f.
|
arasına dağıtmak |
|
423 |
Öbek Fiiller |
intersperse between f.
|
arasına koymak |
|
424 |
Öbek Fiiller |
intersperse between f.
|
arasına serpiştirmek |
|
425 |
Öbek Fiiller |
intersperse between f.
|
arasına yerleştirmek |
|
426 |
Öbek Fiiller |
intersperse between f.
|
ile süslemek |
|
427 |
Öbek Fiiller |
intervene between (multiple people) f.
|
(birilerinin) arasına girmek |
|
428 |
Öbek Fiiller |
judge between f.
|
arasında karar vermek |
|
429 |
Öbek Fiiller |
judge between f.
|
arasında seçim yapmak |
|
430 |
Öbek Fiiller |
judge between f.
|
birine karar vermek |
|
431 |
Öbek Fiiller |
judge between f.
|
birinde karar kılmak |
|
432 |
Öbek Fiiller |
migrate between (some place or something) and (some place or something else) f.
|
(bir yerden/bir şeyden bir yere/bir şeye) göç edip durmak |
|
433 |
Öbek Fiiller |
migrate between (some place or something) and (some place or something else) f.
|
(iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek |
|
434 |
Öbek Fiiller |
oscillate between f.
|
arasında kalmak (karar verememek) |
|
435 |
Öbek Fiiller |
oscillate between f.
|
(iki seçenek) arasında kararsız kalmak |
|
436 |
Öbek Fiiller |
oscillate between (two people or things) f.
|
(iki kişi veya şey) arasında kalmak (karar verememek) |
|
437 |
Öbek Fiiller |
oscillate between (two people or things) f.
|
(iki kişi veya şey) arasında kararsız kalmak |
|
438 |
Öbek Fiiller |
oscillate between (two people or things) f.
|
(iki kişi veya şey) arasında gidip gelmek |
|
439 |
Öbek Fiiller |
run between (someone or something) f.
|
(birilerinin/bir şeylerin) arasından koşmak |
|
440 |
Öbek Fiiller |
run between (someone or something) f.
|
(birilerinin/bir şeylerin) arasından koşarak/koşup geçmek |
|
441 |
Öbek Fiiller |
run between (someone or something) f.
|
(birileri/bir şeyler) arasında koşmak/koşturmak |
|
442 |
Öbek Fiiller |
run between (someone or something) f.
|
(birileri/bir şeyler) arasında gidip gelmek |
|
443 |
Öbek Fiiller |
sandwich (someone or something) between (someone or something else) f.
|
(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına sıkıştırmak |
|
444 |
Öbek Fiiller |
split between f.
|
arasında bölüştürmek |
|
445 |
Öbek Fiiller |
split between f.
|
arasında bölünmek |
|
446 |
Öbek Fiiller |
split between f.
|
arasında kararsız kalmak |
|
447 |
Öbek Fiiller |
split between f.
|
arasında kalmak |
|
448 |
Öbek Fiiller |
split between f.
|
arasında paylaştırmak |
|
449 |
Öbek Fiiller |
split between f.
|
arasında pay etmek |
|
450 |
Öbek Fiiller |
stand between (someone or something) and (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasında durmak/yer almak |
|
451 |
Öbek Fiiller |
stand between (someone or something) and (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasına girmek |
|
452 |
Öbek Fiiller |
vary between (someone or something) f.
|
(iki veya daha fazla kişi, grup) arasında değişmek |
|
453 |
Öbek Fiiller |
vary between (someone or something) f.
|
kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek |
|
454 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) f.
|
(iki veya daha fazla şey) arasında gidip gelmek |
|
455 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) f.
|
(iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek |
|
456 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) f.
|
(iki veya daha fazla durum, hal) arasında gidip gelmek |
|
457 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) f.
|
(iki veya daha fazla durum, hal) arasında değişmek |
|
458 |
Öbek Fiiller |
vary between (someone or something) and (someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında değişmek |
|
459 |
Öbek Fiiller |
vary between (someone or something) and (someone or something else) f.
|
kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek |
|
460 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek |
|
461 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) and (something else) f.
|
(iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek |
|
462 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) and (something else) f.
|
(bir durumla/halle başka bir durum/hal) arasında gidip gelmek |
|
463 |
Öbek Fiiller |
vary between (something) and (something else) f.
|
(iki veya daha fazla durum, hal) arasında değişmek |
|
464 |
Öbek Fiiller |
waver between (someone or something) and (someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında kararsız kalmak |
|
465 |
Öbek Fiiller |
waver between (someone or something) and (someone or something else) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek |
|
466 |
Öbek Fiiller |
waver between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle bir şey) arasında değişmek |
|
467 |
Öbek Fiiller |
waver between (something) and (something else) f.
|
(bir şeyle bir şey) arasında dalgalanmak |
|
468 |
Öbek Fiiller |
wedge between (someone or something) f.
|
(iki kişi/şey) arasına sıkışmak |
|
469 |
Öbek Fiiller |
wedge between (someone or something) f.
|
(iki kişi/şey) arasında sıkışıp kalmak |
|
470 |
Öbek Fiiller |
wedge between (someone or something) f.
|
(iki kişi/şey) arasına sıkıştırmak |
|
471 |
Öbek Fiiller |
wedge between people or things f.
|
iki kişi/şey arasına sıkışmak |
|
472 |
Öbek Fiiller |
wedge between people or things f.
|
iki kişi/şey arasında sıkışıp kalmak |
|
473 |
Öbek Fiiller |
wedge between people or things f.
|
iki kişi/şey arasına sıkıştırmak |
|
Phrases |
|
474 |
İfadeler |
in between times zf.
|
aradaki zamanlarda |
|
475 |
İfadeler |
in between times zf.
|
aradaki sürelerde |
|
476 |
İfadeler |
in between times zf.
|
geri kalan zamanlarda |
|
477 |
İfadeler |
in between times zf.
|
geri kalan sürelerde |
|
478 |
İfadeler |
in between times zf.
|
aradaki zamanda |
|
479 |
İfadeler |
in between times zf.
|
geri kalan sürede |
|
480 |
İfadeler |
in between times zf.
|
kalan zamanında |
|
481 |
İfadeler |
in between times zf.
|
(diğer şeylerin) arasında kalan vaktinde |
|
482 |
İfadeler |
in between times zf.
|
bu süre içerisinde ayrıca/bir de |
|
483 |
İfadeler |
somewhere between zf.
|
arasında bir şey/rakam |
|
484 |
İfadeler |
somewhere between zf.
|
bir şeyle başka bir şey arasında |
|
485 |
İfadeler |
somewhere between zf.
|
arasında bir yerlerde |
|
486 |
İfadeler |
between us zf.
|
aramızda |
|
487 |
İfadeler |
caught between the devil and the deep blue sea expr.
|
aşağı tükürsen bıyık yukarı tükürsen sakal |
|
488 |
İfadeler |
caught between the devil and the deep blue sea expr.
|
iki ucu boklu değnek |
|
489 |
İfadeler |
caught between the devil and the deep blue sea expr.
|
iki arada bir derede |
|
490 |
İfadeler |
little love lost between (two people) expr.
|
(iki kişi) arasında sevginin zerresi bile kalmama/olmama |
|
491 |
İfadeler |
little love lost between (two people) expr.
|
(karşılıklı) birbirinden nefret etme/hoşlanmama |
|
492 |
İfadeler |
little love lost between (two people) expr.
|
(karşılıklı) birbirini sevmeme |
|
493 |
İfadeler |
little love lost between (two people) expr.
|
(karşılıklı) birbirine düşman olma |
|
494 |
İfadeler |
little love lost between (two people) expr.
|
(karşılıklı) birbirine düşman gibi olma |
|
495 |
İfadeler |
little love lost between (two people) expr.
|
(karşılıklı) birbirine düşman kesilme |
|
496 |
İfadeler |
there is no daylight between (two things) expr.
|
birbirine geçmiş olma |
|
497 |
İfadeler |
there is no daylight between (two things) expr.
|
birbirine çok yakın olma |
|
498 |
İfadeler |
there is no daylight between (two things) expr.
|
birbiriyle iç içe olma |
|
499 |
İfadeler |
there is no daylight between (two things) expr.
|
birbiriyle yakından ilgili/ilişkili olma |
|
500 |
İfadeler |
there is no daylight between (two things) expr.
|
birbirini yakından etkileme |
|