|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurma |
kyanising i.
|
|
2 |
Genel |
yeni yürümeyi öğrenen çocukların düşmesini engellemek için tasarlanmış düzenek |
gocart i.
|
|
3 |
Genel |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurma |
kyanizing i.
|
|
4 |
Genel |
izinsiz girişleri engellemek için çimenlere yerleştirilen alçak tel |
trip wire i.
|
|
5 |
Genel |
engellemek üzere görevlendirilen kimse |
blencher [obsolete] i.
|
|
6 |
Genel |
ipin makaradan çıkmasını engellemek için sekiz rakamı şeklinde atılan düğüm |
figure of eight i.
|
|
7 |
Genel |
bir şeyi engellemek |
head something off f.
|
|
8 |
Genel |
kapıyı kilitleyerek birinin bir yere girmesini engellemek |
lock someone out of f.
|
|
9 |
Genel |
girmesini engellemek |
shut out f.
|
|
10 |
Genel |
gelişimini engellemek |
strangle f.
|
|
11 |
Genel |
birinin ilerlemesini engellemek |
head someone off f.
|
|
12 |
Genel |
parlamentoyu engellemek |
filibuster f.
|
|
13 |
Genel |
gelişimi engellemek |
cramp f.
|
|
14 |
Genel |
birini engellemek |
stand in someone's way f.
|
|
15 |
Genel |
iple ayırarak girişi engellemek |
rope off f.
|
|
16 |
Genel |
büyümesini engellemek |
nip f.
|
|
17 |
Genel |
engellemek (darbeyi) |
ward off f.
|
|
18 |
Genel |
bir şeyi engellemek |
set something back f.
|
|
19 |
Genel |
kanatlarının ucunu kesmek (kuşun uçmasını engellemek için) |
pinion f.
|
|
20 |
Genel |
soluk almasını engellemek |
stifle f.
|
|
21 |
Genel |
yasaklamayla engellemek |
embar f.
|
|
22 |
Genel |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurmak |
kyanise f.
|
|
23 |
Genel |
engellemek (birinin) (bir şey yapmasını) |
stop someone from f.
|
|
24 |
Genel |
nefes almayı engellemek |
block breathing f.
|
|
25 |
Genel |
gelişmesini engellemek |
smother f.
|
|
26 |
Genel |
bir şeyin ilerlemesini engellemek |
head something off f.
|
|
27 |
Genel |
birinin bir şey yapmasını engellemek |
restrain someone from f.
|
|
28 |
Genel |
başından engellemek |
nip in the bud f.
|
|
29 |
Genel |
başından engellemek |
nip something in the bud f.
|
|
30 |
Genel |
erişimi engellemek |
block off f.
|
|
31 |
Genel |
en başından engellemek |
nip in the bud f.
|
|
32 |
Genel |
gelişmesini engellemek |
stifle f.
|
|
33 |
Genel |
önce davranıp engellemek |
forestall f.
|
|
34 |
Genel |
zarar görmesini engellemek |
hold harmless f.
|
|
35 |
Genel |
gelişmesini engellemek |
stunt f.
|
|
36 |
Genel |
olmasını engellemek |
prevent the occurrence of f.
|
|
37 |
Genel |
deniz kirliliğini engellemek |
prevent marine pollution f.
|
|
38 |
Genel |
krizi engellemek |
prevent the crisis f.
|
|
39 |
Genel |
silahların sınırdan yasa dışı yollarla kaçırılmasını engellemek |
prevent weapons from being illegally smuggled across the border f.
|
|
40 |
Genel |
silah kaçakçılığını engellemek |
prevent weapons smuggling f.
|
|
41 |
Genel |
(dövüş sporlarında) rakibin hamlesini kol ile kesmek/engellemek |
arm block f.
|
|
42 |
Genel |
silah kaçakçılığını engellemek |
prevent arms smuggling f.
|
|
43 |
Genel |
girmesini engellemek |
block out f.
|
|
44 |
Genel |
gecikmeyi engellemek |
prevent the delay f.
|
|
45 |
Genel |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurmak |
kyanize f.
|
|
46 |
Genel |
girişini engellemek |
exclude f.
|
|
47 |
Genel |
(bilgi vb.) erişimi engellemek |
lock f.
|
|
48 |
Genel |
erken davranıp engellemek |
forestall f.
|
|
49 |
Genel |
bir yöne doğru eğilimi engellemek |
detrend f.
|
|
50 |
Genel |
engellemek ya da ertelemek |
taigle f.
|
|
51 |
Genel |
bir şeyin olmasını (araya girerek) engellemek |
get in the way f.
|
|
52 |
Genel |
(hokeyde) rakibin hamlesini engellemek |
check f.
|
|
53 |
Genel |
tükenmelerini engellemek için av hayvanlarını korumak |
preserve game f.
|
|
54 |
Genel |
performansını engellemek |
encomber [obsolete] f.
|
|
55 |
Genel |
arkadaşlığı engellemek |
unfellow f.
|
|
56 |
Genel |
yoldaşlığı engellemek |
unfellow f.
|
|
57 |
Genel |
eşlik etmeyi engellemek |
unfellow f.
|
|
58 |
Genel |
dolaştırarak engellemek |
entrammel f.
|
|
59 |
Genel |
dört nala giden yarış atını durdurarak kazanmasını engellemek |
pull f.
|
|
60 |
Genel |
bariyerle engellemek |
barrier f.
|
|
61 |
Genel |
görüşünü engellemek |
unsight f.
|
|
62 |
Genel |
büyümesini engellemek |
bedwarf f.
|
|
63 |
Genel |
girişini engellemek |
beshut f.
|
|
64 |
Genel |
kanatlarının ucunu kesmek (kuşun uçmasını engellemek için) |
mail f.
|
|
65 |
Genel |
girişini engellemek |
blank (off) f.
|
|
66 |
Genel |
etkili bir şekilde engellemek |
mate [obsolete] f.
|
|
67 |
Genel |
soluk almasını engellemek |
querken [dialect] f.
|
|
68 |
Genel |
ışığı engellemek |
blind f.
|
|
69 |
Genel |
görmesini engellemek |
blindfold f.
|
|
70 |
Genel |
anlamasını engellemek |
blindfold f.
|
|
71 |
Genel |
(telefonda birini) engellemek |
block f.
|
|
72 |
Genel |
görünmesini engellemek |
melt f.
|
|
73 |
Genel |
hareketi veya eylemi engellemek |
hog-tie f.
|
|
74 |
Genel |
düşmesini engellemek |
hold f.
|
|
75 |
Genel |
hareketini engellemek |
hold f.
|
|
76 |
Genel |
(rakip takımın) avantaj kazanmasını engellemek |
hold f.
|
|
77 |
Genel |
(mektup veya kargo) teslimini engellemek |
hold f.
|
|
78 |
Genel |
duymayı engellemek için kapatmak (kulakları) |
hold f.
|
|
79 |
Genel |
ilerlemesini engellemek |
hold f.
|
|
80 |
Genel |
saldırmasını engellemek |
hold f.
|
|
81 |
Genel |
yerle bir olmasını engellemek |
hold up f.
|
|
82 |
Genel |
görmesini engellemek |
muffle [obsolete] f.
|
|
83 |
Genel |
görüşü engellemek |
obstruct f.
|
|
84 |
Genel |
büyümesini engellemek |
choke f.
|
|
85 |
Genel |
hareketini engellemek |
choke f.
|
|
86 |
Genel |
konuşmasını engellemek |
choke f.
|
|
87 |
Genel |
(internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek |
grief f.
|
|
88 |
Genel |
serbest hareketini engellemek |
hobble f.
|
|
89 |
Genel |
dikişlerin kaçmasını engellemek |
instop f.
|
|
90 |
Genel |
yükselmesini engellemek |
downweigh f.
|
|
91 |
Genel |
görüşü engellemek |
interrupt f.
|
|
92 |
Genel |
hareketini engellemek |
scoat f.
|
|
93 |
Genel |
kendi kendine tozlanmasını engellemek |
semicastrate f.
|
|
94 |
Genel |
geçişini engellemek |
shut off f.
|
|
95 |
Genel |
(birinin) vaaz vermesini engellemek |
silence f.
|
|
96 |
Genel |
daha fazla değişmesini engellemek |
freeze f.
|
|
97 |
Genel |
büyümesini engellemek |
smother f.
|
|
98 |
Genel |
gelişimini engellemek |
smother f.
|
|
99 |
Genel |
iyice engellemek |
beclog f.
|
|
100 |
Genel |
(organizmanın) büyümesini engellemek |
strangle f.
|
|
101 |
Genel |
büyümesini engellemek |
suppress f.
|
|
102 |
Genel |
genetik aktarımını engellemek |
suppress f.
|
|
103 |
Genel |
okunmasını engellemek |
obscure f.
|
|
104 |
Genel |
(zor kullanarak) engellemek |
restrain f.
|
|
105 |
Genel |
engellemek için kullanılan |
detention s.
|
|
Phrasals |
|
106 |
Öbek Fiiller |
ilerlemesini engellemek |
throw back f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
yayınlanmasını engellemek |
crowd out f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
girmesini engellemek |
hem out f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
yaklaşmasını engellemek |
bear off f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
geçişini engellemek |
shut off f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
hareket etmesini engellemek |
tie down f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
büyümesini engellemek |
keep down f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
görülmesini engellemek |
shut out f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(rakibin) sayı atmasını engellemek |
shut out f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
ilerlemesini engellemek |
hold up f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
görüşünü kapatmak/engellemek |
block something out f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
nefes almasını engellemek |
choke off f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
içeri girmesini engellemek |
close out f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
birisinin bir yere girmesini engellemek |
bar someone from some place f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
birini çıkmasını/gitmesini engellemek |
hold over somebody f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeyden engellemek/alıkoymak |
hinder someone from something f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
birisinin bir yere girişini engellemek |
bar someone from some place f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yere girmesini engellemek |
close someone out f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
birinin birşeye sahip olmasını hile ile engellemek |
do out of f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
birini çıkmasını/gitmesini engellemek |
hold somebody over f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
birisini engellemek |
cross someone up f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yere girmesini engellemek |
close someone out of something f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
ilerlemesini engellemek |
set back f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
ses çıkarmasını engellemek |
keep someone still f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
(birinin bir şey yapmasını) engellemek |
deter someone from f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
yayını engellemek |
black something out f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
-den engellemek |
preclude from f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
yapılmasını/olmasını engellemek/yasaklamak |
prohibit from f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) çitle çevirerek (birinin/bir şeyin) girmesini engellemek |
fence (someone or something) off from (something) f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
çitle çevirerek bir şeyin girmesini engellemek |
fence out f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
çitle çevirerek bir şeyin girmesini engellemek |
fence (someone or an animal) out f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) yapılmasını engellemek |
keep away (from someone or something) f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
yasa dışı yollarla engellemek |
get to (someone or something) f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
ulaşımı engellemek |
bar off f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
erişimi engellemek |
bar off f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi engellemek |
impinge upon someone or something f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi engellemek |
impinge on someone or something f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
(birinin) ilerlemesini engellemek |
keep (someone) down f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin artmasını engellemek |
keep something down f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
ilerlemesini/gelişmesini engellemek |
keep down f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) sürtünmeyi engellemek için yağlamak |
lube (someone or something) up f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
yağlayıp kayganlaştırarak sürtünmeyi engellemek |
lube up f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir şeyle engellemek |
shackle (someone or something) with (something) f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
olumsuz hava koşulları iş görmesini engellemek |
weather in f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
(iki kişinin) karşılaşmasını engellemek |
usher out f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
'-den engellemek |
ban from f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şeyi görmesini/anlamasını engellemek |
blind someone to something f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şeyden haberdar olmasını engellemek |
blind someone to something f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
görülmesini engellemek |
block out f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
görünüşünü kapatmak/engellemek |
block out f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi engellemek |
block something up f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) engellemek |
champ down on (something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
ilerlemeyi engellemek |
hold back f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
kaçmasını engellemek |
hold in f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
girmesini engellemek |
close out of f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için üstüne gitmek |
come down on (someone or something) f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için elinden geleni yapmak |
come down on (someone or something) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şey yapmasını engellemek |
constrain someone from doing something f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(birinin bir şey yapmasını) engellemek |
constrain (one) from (doing something) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
yapmasını engellemek |
constrain from doing f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
birini engellemek |
cross someone f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
birini engellemek |
cross up someone f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
baraj ile suyu engellemek |
dam up f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek |
guard against (someone or something) f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
-den engellemek/alıkoymak |
hinder from f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek |
inhibit (something) from (doing something) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin olmasını) engellemek |
inhibit (something) from (doing something) f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
yapmasını engellemek |
inhibit from doing f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
olmasını engellemek |
inhibit from doing f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) engellemek |
interfere in (something) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) engellemek |
interfere with (something) f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmasını) engellemek |
keep from (doing something) f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
yapmasını engellemek |
keep from doing f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karışmasını engellemek |
keep out (of something) f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) dahil olmasını engellemek |
keep out (of something) f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek |
prevent (someone or something) from (doing something) f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
yapmasını engellemek |
prevent (someone) from doing f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
-i engellemek |
restrain from f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yapmasını önlemek/engellemek |
restrain from (something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
ile engellemek |
shackle with f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) engellemek/kısıtlamak |
stomp on (someone or something) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) engellemek |
stop (someone or something) from (doing something) f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
bir şey yapmasını engellemek |
stop from doing f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) engellemek |
work against (someone or something) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
geçişi engellemek |
close up f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
olmasını engellemek |
fend off f.
|
|
Phrases |
|
192 |
İfadeler |
bunu engellemek için |
to prevent this expr.
|
|
Colloquial |
|
193 |
Konuşma Dili |
rahatsız edici kişileri engellemek için e-posta hesabında oluşturulan bir filtre |
bozo filter i.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
çernobil reaktörünün sızıntısını engellemek için etrafına inşa edilmiş çimento ve çelikten yapı |
sarcophagus i.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
hareketi engellemek |
hogtie f.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
eylemi engellemek |
hogtie f.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) engellemek |
stymie (someone or something) f.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
birinin yataktan kalkmasını şaka amaçlı engellemek için çarşafı ikiye katlamak |
shortsheet [us] f.
|
|
Idioms |
|
199 |
Deyim |
giriş çıkışı engellemek için etrafını saran kolluk kuvvetleri |
ring of steel i.
|
|
200 |
Deyim |
zorla engellemek |
put the thumbscrews on f.
|
|
201 |
Deyim |
zorla engellemek |
tighten the thumbscrews on f.
|
|
202 |
Deyim |
bir sorunun daha da büyük sorunlara yol açmasını engellemek |
stop the bleeding f.
|
|
203 |
Deyim |
golü engellemek |
clear (one's) lines f.
|
|
204 |
Deyim |
başından engellemek |
nip in the bud f.
|
|
205 |
Deyim |
birisini engellemek |
head someone off f.
|
|
206 |
Deyim |
başarısını engellemek |
cook someone's goose f.
|
|
207 |
Deyim |
birinin işini engellemek |
cook someone's goose f.
|
|
208 |
Deyim |
birisini engellemek |
cut someone off at the pass f.
|
|
209 |
Deyim |
bir şeyin olmasını engellemek |
pull the plug on f.
|
|
210 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek |
keep a lid on something f.
|
|
211 |
Deyim |
birisini engellemek |
put the brakes on someone f.
|
|
212 |
Deyim |
birinin bir şeyi elde etmesini engellemek |
dash the cup from one's lips f.
|
|
213 |
Deyim |
eylemini engellemek |
cut the ground out from under f.
|
|
214 |
Deyim |
ilerlemesini engellemek |
put the kibosh on f.
|
|
215 |
Deyim |
intihar eden kişiye moral vererek kişinin intihar girişimini engellemek |
talk someone off the ledge f.
|
|
216 |
Deyim |
işini engellemek |
spike someone's guns f.
|
|
217 |
Deyim |
ikna edici bir şekilde konuşarak kendini öldürmesini engellemek |
talk someone off the ledge f.
|
|
218 |
Deyim |
işini engellemek |
spike somebody's guns f.
|
|
219 |
Deyim |
önüne geçip yolunu engellemek |
cut in f.
|
|
220 |
Deyim |
trafiği engellemek |
tie traffic up f.
|
|
221 |
Deyim |
(birinin bir şeyi) öğrenmesini engellemek |
keep someone in ignorance about something f.
|
|
222 |
Deyim |
kapıyı birinin veya bir şeyin geçmesini engellemek için kapatmak |
shut the door upon someone or something f.
|
|
223 |
Deyim |
kapıyı birinin veya bir şeyin geçmesini engellemek için kapatmak |
shut the door on someone or something f.
|
|
224 |
Deyim |
kapıyı birinin veya bir şeyin geçmesini engellemek için kapatmak |
close the door on someone or something f.
|
|
225 |
Deyim |
kapıyı birinin veya bir şeyin geçmesini engellemek için kapatmak |
close the door to someone or something f.
|
|
226 |
Deyim |
yanlış olan bir şeyi baştan engellemek/bertaraf etmek |
knock something on the head [uk] f.
|
|
227 |
Deyim |
bir şeyin büyümesini baştan engellemek |
knock something on the head [uk] f.
|
|
228 |
Deyim |
(birine) kötü bir şey olmasını engellemek |
save (one's) hide f.
|
|
229 |
Deyim |
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek |
save somebody’s (own) neck f.
|
|
230 |
Deyim |
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek |
save somebody’s (own) skin f.
|
|
231 |
Deyim |
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek |
save somebody’s (own) hide f.
|
|
232 |
Deyim |
(birinin) dürüstlüğünü bozmasını/yalan söylemesini engellemek |
keep (one) honest f.
|
|
233 |
Deyim |
birinin dürüstlüğünü bozmasını/yalan söylemesini engellemek |
keep someone honest f.
|
|
234 |
Deyim |
(bir şeyi) düşünüp durmayı engellemek |
take one's mind off f.
|
|
235 |
Deyim |
(birinin) düşmesini engellemek |
break (one's) fall f.
|
|
236 |
Deyim |
düşmesini engellemek |
break fall f.
|
|
237 |
Deyim |
birinin düşmesini engellemek |
break one's fall f.
|
|
238 |
Deyim |
(birinin) ilerlemesini engellemek |
chill (one's) action f.
|
|
239 |
Deyim |
ilerlemesini engellemek |
chill action f.
|
|
240 |
Deyim |
başarısını engellemek |
cook goose f.
|
|
241 |
Deyim |
işini engellemek |
cook goose f.
|
|
242 |
Deyim |
birinin başarısını engellemek |
cook somebody's goose f.
|
|
243 |
Deyim |
birinin işini engellemek |
cook somebody's goose f.
|
|
244 |
Deyim |
(birini) engellemek |
cramp (one's) style f.
|
|
245 |
Deyim |
birini engellemek |
cramp somebody's style f.
|
|
246 |
Deyim |
(birini) engellemek |
cut (one) off at the pass f.
|
|
247 |
Deyim |
birinin eylemini/planını engellemek |
cut the ground from under somebody/somebody's feet f.
|
|
248 |
Deyim |
birinin eylemini/planını engellemek |
cut the ground from under someone f.
|
|
249 |
Deyim |
birinin eylemini/planını engellemek |
cut the ground from under someone's feet f.
|
|
250 |
Deyim |
(bir şeyin) olmasını (araya girerek) engellemek |
get in the way (of something) f.
|
|
251 |
Deyim |
(birilerinin) birlikte olmasını engellemek |
keep (someone) apart f.
|
|
252 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) yaklaşmasını engellemek |
keep (someone or something) at bay f.
|
|
253 |
Deyim |
(birinin) aşırıya kaçmasını engellemek |
keep (someone) within bounds f.
|
|
254 |
Deyim |
(bir şeyin) yayılmasını/gelişmesini engellemek |
keep the lid on (something) f.
|
|
255 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını engellemek |
keep the lid on something f.
|
|
256 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını engellemek |
put the lid on something f.
|
|
257 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek |
keep the lid on something f.
|
|
258 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek |
put the lid on something f.
|
|
259 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek |
put a lid on something f.
|
|
260 |
Deyim |
bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek |
keep a lid on something f.
|
|
261 |
Deyim |
yanlış olan (bir şeyi) baştan engellemek/bertaraf etmek |
knock (someone) on the head [uk] f.
|
|
262 |
Deyim |
birini frenlemek/dizginlemek/engellemek |
put on the clamps f.
|
|
263 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) engellemek |
put the brakes on (someone or something) f.
|
|
264 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) frenlemek/dizginlemek/engellemek |
put the clamps on (someone or something) f.
|
|
265 |
Deyim |
üzerine fazla düşünmesini engellemek |
take your mind off f.
|
|
266 |
Deyim |
geminin sallanmasını engellemek |
steady the ship f.
|
|
267 |
Deyim |
(birinin) konuşmasını engellemek |
stop (one's) mouth [obsolete] f.
|
|
268 |
Deyim |
trafiği engellemek |
tie up traffic f.
|
|
Trade/Economic |
|
269 |
Ticaret/Ekonomi |
bir işçiye fazla çalışma ücreti ödenmesini engellemek için standart çalışma saatleri dahilinde verilen izin |
compensatory time i.
|
|
270 |
Ticaret/Ekonomi |
firmaların birbirlerinin çalışanlarını ayartıp kendi bünyelerinde çalıştırmalarını engellemek amacıyla imzaladıkları anlaşma |
no-poaching agreement i.
|
|
271 |
Ticaret/Ekonomi |
fiyat düşüşünü engellemek |
maintain a price f.
|
|
272 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimi engellemek |
impede the production f.
|
|
273 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimi engellemek |
hinder the production f.
|
|
274 |
Ticaret/Ekonomi |
üretimi engellemek |
prevent the production f.
|
|
275 |
Ticaret/Ekonomi |
satışını engellemek |
demarket f.
|
|
Law |
|
276 |
Hukuk |
bir kişinin ülkeyi veya yargı yetkisinin alanını terk etmesini engellemek için kullanılan adli karar |
ne exeat i.
|
|
277 |
Hukuk |
sigorta poliçesinde sorumluluğun düzenleme tarihinden sonraki yıllara sarkmasını engellemek için konulan kloz |
sunset clause i.
|
|
278 |
Hukuk |
sigorta poliçesinde sorumluluğun düzenleme tarihinden sonraki yıllara sarkmasını engellemek için konulan kloz |
sunset provision i.
|
|
279 |
Hukuk |
silah kaçakçılığını engellemek |
prevent weapons smuggling f.
|
|
280 |
Hukuk |
silahların sınırdan yasa-dışı yollarla alınması/kaçırılmasını engellemek |
prevent weapons from being illegally smuggled across the border f.
|
|
Politics |
|
281 |
Siyasal |
savunma bakanlığı'nın yasa dışı uyuşturucu üretimi, ticareti ve kullanımını tespit ve takip etmek ve bunları engellemek için kolluk kuvvetlerine sağladığı destek |
dod support to counterdrug operations i.
|
|
282 |
Siyasal |
kadın ve erkek arasındaki farklılıkların kişilerin yaşam koşullarını olumsuz etkileyecek sonuçlara yol açmasını engellemek |
gender mainstream f.
|
|
283 |
Siyasal |
sefaleti ve gıda kıtlığını engellemek için nüfus artışının kontrolü doktrinini destekleyen |
neo-malthusian s.
|
|
Technical |
|
284 |
Teknik |
tekrarlayan bir saatin çarpma mekanizmasını engellemek için sallanan çentikli bir yay veya bir kol |
racktail i.
|
|
285 |
Teknik |
(cam yapımında) toplanmayı engellemek için kullanılan ahşap veya metal bir kupa |
block i.
|
|
286 |
Teknik |
elektronik bir donanımı yok etmek veya engellemek için kullanılan, mikrodalga frekans aralığında güçlü bir elektromanyetik darbe oluşturan bomba |
microwave bomb i.
|
|
287 |
Teknik |
vadi tabanında birikim oluşumunu engellemek için kullanılan, vadiden daha geniş düz bir metal parça |
gusset i.
|
|
288 |
Teknik |
sonrasında sürülecek boya ve verniklerin nüfuzunu engellemek için yüzeye uygulanan astar |
sealer i.
|
|
289 |
Teknik |
hareketini engellemek (tekerlek vb) |
scotch f.
|
|
290 |
Teknik |
tekerleğin dönmesi engellemek |
trig f.
|
|
Computer |
|
291 |
Bilgisayar |
uygunsuz içeriği engellemek için kulanılan bir program |
websense i.
|
|
292 |
Bilgisayar |
e-posta hesabına sinir bozucu, uygunsuz postaların gelmesini engellemek için kullanılan filtre |
bozo filter i.
|
|
293 |
Bilgisayar |
veri kurtarmayı engellemek için kullanılan üzerine yazma programı |
eraser i.
|
|
294 |
Bilgisayar |
yazmayı engellemek |
write-protect f.
|
|
295 |
Bilgisayar |
(irc'de sunucuyu veya rumuzu) engellemek |
jupe f.
|
|
296 |
Bilgisayar |
veri yapısına erişimi engellemek |
lock out f.
|
|
297 |
Bilgisayar |
irc'deki bir kullanıcının mesaj göndermesini engellemek |
devoice f.
|
|
298 |
Bilgisayar |
bir kullanıcıyı belli bir çevrimiçi platformdan engellemek |
deplatform f.
|
|
Textile |
|
299 |
Tekstil |
boyama işlemi sırasında boyanın dağılmasını engellemek amacıyla işleme katılan kimyasal madde |
antimigrant i.
|
|
Dyeing |
|
300 |
Boyacılık |
(boyaya) terebentin ekleyerek parlamasını engellemek |
flat f.
|
|
Transportation |
|
301 |
Ulaştırma |
atların topuklarından sıçrayanları engellemek için taşıtın ön kısmına yerleştirilen siperlik |
dashboard i.
|
|
302 |
Ulaştırma |
atların topuklarından sıçrayanları engellemek için taşıtın ön kısmına yerleştirilen siperlik |
dasher i.
|
|
Railway |
|
303 |
Demiryolu |
(demiryolunda taşıtların raydan çıkmalarını engellemek için) raylara takılan alet |
derail i.
|
|
Marine |
|
304 |
Denizcilik |
sürüklenmesini engellemek amacıyla gemiden atılan aygıt |
sea anchor i.
|
|
305 |
Denizcilik |
(geminin) şiddetli bir biçimde bir şeye çarpmasını engellemek |
fend off a boat f.
|
|
306 |
Denizcilik |
geminin başını rüzgara döndürüp hareket etmesini engellemek |
heave a ship to f.
|
|
307 |
Denizcilik |
geminin sürtmesini engellemek |
bear off f.
|
|
Medical |
|
308 |
Medikal |
bakteriyi öldürmeksizin büyümesini engellemek |
bacteriostasis i.
|
|
309 |
Medikal |
göze ışık girmesini engellemek için kullanılan bir cihaz |
occluder i.
|
|
310 |
Medikal |
beyin omurilik sıvısının akışını engellemek |
obstruct the cerebrospinal fluid drainage f.
|
|
311 |
Medikal |
spermatogenezi engellemek |
prevent spermatogenesis f.
|
|
312 |
Medikal |
(hastalık vb.) ilerlemesini engellemek |
arrest f.
|
|
Pharmaceutics |
|
313 |
Eczacılık |
safranın geri emilimini azaltmak ve engellemek için kullanılan bir ilaç |
cholestyramine i.
|
|
314 |
Eczacılık |
bazı hastalıklarda nöbetleri engellemek için kullanılan antikonvülsan bir ilaç |
depokene® i.
|
|
Chemistry |
|
315 |
Kimya |
(atomun) olağan tepkilerini göstermesini engellemek |
mask f.
|
|
316 |
Kimya |
(katalizör) faaliyetini engellemek |
poison f.
|
|
317 |
Kimya |
(reaksiyon veya olgu) oluşumunu engellemek |
poison f.
|
|
Biology |
|
318 |
Biyoloji |
genetik ifadesini engellemek |
silence f.
|
|
Agriculture |
|
319 |
Tarım |
ışık almasını engelleyerek bitkileri beyazlatmak veya yeşermeyi engellemek |
blanch f.
|
|
320 |
Tarım |
suyun yüzeyden akıp gitmesini ve erozyon oluşumunu engellemek için arazinin çevresindeki faaliyetlere ait |
contour s.
|
|
321 |
Tarım |
suyun yüzeyden akıp gitmesini ve erozyon oluşumunu engellemek için arazinin çevresindeki faaliyetlerde kullanılan |
contour s.
|
|
Breeding |
|
322 |
Hayvancılık |
(büyükbaş hayvanda) boynuz oluşumunu engellemek |
dehorn f.
|
|
Forestry |
|
323 |
Ormancılık |
bir bitki örtüsü alanında yaklaşan büyük bir yangını engellemek için oluşturulan yangın şeridi |
escape fire i.
|
|
Fishery |
|
324 |
Balıkçılık |
balık yakalamasını engellemek |
skunk f.
|
|
Environment |
|
325 |
Çevre |
balık ve yüzen madde geçişini engellemek için dere içine yerleştirilmiş ızgara |
trashrack i.
|
|
Geography |
|
326 |
Coğrafya |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurma |
kyanizing i.
|
|
327 |
Coğrafya |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurma |
kyanising i.
|
|
328 |
Coğrafya |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurmak |
kyanise f.
|
|
329 |
Coğrafya |
çürümesini engellemek için tahtaları cıva klorid ile doyurmak |
kyanize f.
|
|
Military |
|
330 |
Askeri |
karşı tarafın muhtemel saldırısını engellemek amacıyla yapılan saldırı |
pre-emptive strike i.
|
|
331 |
Askeri |
düşmanın yaklaşmasını engellemek amacıyla tahkimatın önüne veya yanına yerleştirilen engel |
entanglement i.
|
|
332 |
Askeri |
düşmanın savaş hedeflerine saldırısını engellemek için sivilleri kasıtlı olarak bu hedeflerin içine veya etrafına yerleştirme |
human shield i.
|
|
333 |
Askeri |
(mayın harbinde) tek amacı mekanik mayın temizleme teçhizatını engellemek olan bir cihaz |
obstructor i.
|
|
334 |
Askeri |
bir ülkenin iletişimini, taşıma sistemini engellemek için elektronik iletişim araçları ve internet kullanılması |
information warfare i.
|
|
335 |
Askeri |
sınırdan giriş çıkışı engellemek için zorlayıcı tedbirler kullanılması |
sanction enforcement and maritime intercept operations i.
|
|
Sport |
|
336 |
Spor |
rakibin hareketlerini engellemek için kolların, ellerin, vücudun veya sopanın kural dışı kullanımı |
holding i.
|
|
337 |
Spor |
rakibin hareketlerini engellemek için kolların, ellerin, vücudun veya sopanın kural dışı kullanımları |
holdings i.
|
|
338 |
Spor |
(lakros) savunmacının takım arkadaşına ulaşmasını engellemek için arada durma taktiği |
pick i.
|
|
339 |
Spor |
atının kazanmasını engellemek için hile yapan jokey |
roper i.
|
|
340 |
Spor |
rakibin puan almasını engellemek |
blank f.
|
|
341 |
Spor |
rakibi vücudu kullanarak engellemek |
block f.
|
|
342 |
Spor |
vücudunu kullanarak rakibi engellemek |
body check f.
|
|
343 |
Spor |
(rakibi) vücudu kullanarak engellemek |
bodycheck f.
|
|
344 |
Spor |
(buz hokeyi) rakibin önünü keserek hareketini engellemek |
hook f.
|
|
345 |
Spor |
sayı yapmasını engellemek |
deny f.
|
|
346 |
Spor |
gol atmasını engellemek |
deny f.
|
|
347 |
Spor |
aynı anda üç oyuncuyu (rakibi) engellemek |
triple-team f.
|
|
348 |
Spor |
topu almasını engellemek için rakip oyuncuya yaklaşmak |
close down f.
|
|
349 |
Spor |
(rakibi) iki oyuncuyla engellemek |
double-team f.
|
|
350 |
Spor |
(buz hokeyinde) rakibi kural dışı bir şekilde engellemek |
crosscheck f.
|
|
351 |
Spor |
(buz hokeyinde) sopayı rakibe doğru tutarak rakibi engellemek |
cross-check f.
|
|
352 |
Spor |
(futbolda rakibin) topu görmesini engellemek için önüne geçmek |
screen f.
|
|
353 |
Spor |
(rakibinin) sayı almasını engellemek |
shut out f.
|
|
Basketball |
|
354 |
Basketbol |
rakibi vücudu kullanarak engellemek |
block (out) f.
|
|
Football |
|
355 |
Futbol |
(rakibi) arkadan hatalı bir şekilde engellemek |
clip f.
|
|
Baseball |
|
356 |
Beysbol |
oyun kurucuyu hücum hattının gerisinde pas atmadan önce engellemek |
sack f.
|
|
357 |
Beysbol |
(rakip beyzbol takımının veya vurucunun) skor yapmasını engellemek |
horse collar f.
|
|
358 |
Beysbol |
vuruşu engellemek |
horse collar f.
|
|
359 |
Beysbol |
(rakip beyzbol takımının veya vurucunun) skor yapmasını engellemek |
horse-collar f.
|
|
360 |
Beysbol |
vuruşu engellemek |
horse-collar f.
|
|
Boxing |
|
361 |
Boks |
yumruğu engellemek |
pull f.
|
|
Card |
|
362 |
İskambil |
koz diyen rakip oyuncunun üç el kağıt almasını engellemek |
euchre f.
|
|
363 |
İskambil |
(bir tür iskambil oyunu) rakibin puan almasını engellemek |
bilk f.
|
|
364 |
İskambil |
(briç) iki puan daha yüksek kart ile oynayarak rakibin lider olmasını engellemek |
finesse f.
|
|
Cinema |
|
365 |
Sinema |
parlamayı engellemek için kamera ve ışık arasına yerleştiren delikli palet |
cokuloris i.
|
|
366 |
Sinema |
(aktörü, sahne eşyasını) seyirci ve kameraların görmesini engellemek |
cover f.
|
|
Photography |
|
367 |
Fotoğrafçılık |
fotoğraf filminin yüzeyinde renklerin cansız olmasını engellemek üzere fotoğrafın banyoda hareket ettirilmesi |
turbulation i.
|
|
Archaic |
|
368 |
Eski Kullanım |
(bir şeyi) engellemek |
withstand f.
|
|
369 |
Eski Kullanım |
(suyu) barajla engellemek |
pound f.
|
|
Engineering |
|
370 |
Engineering |
(devrede belirli bir sinyalin) yeniden oluşmasını engellemek |
inhibit f.
|
|
Ornithology |
|
371 |
Kuşbilim |
kuşların paraziti engellemek için tüylerinin arasına karıncaları koyması |
anting i.
|
|
Slang |
|
372 |
Argo |
gelişmesini engellemek |
nip f.
|
|
373 |
Argo |
birini frenlemek/dizginlemek/engellemek |
put the clamps on someone f.
|
|
374 |
Argo |
birisini engellemek |
chill someone's action f.
|
|
375 |
Argo |
birini frenlemek/dizginlemek/engellemek |
put the clamps on f.
|
|