Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
pour
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"pour"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 51 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
pour
f.
dökmek
General
2
Genel
pour
i.
dökülme
3
Genel
pour
i.
akış
4
Genel
pour
i.
akma
5
Genel
pour
i.
yağma
6
Genel
pour
i.
plastik malzemeyi kalıba dökme
7
Genel
pour
i.
plastiği şekillendirme
8
Genel
pour
i.
kalıba tek seferde dökülen miktar
9
Genel
pour
i.
erimiş metalin kalıba girdiği ana açıklık
10
Genel
pour
i.
kalıbın giriş açıklığında kalan eriyiğin donmasıyla oluşan fazladan metal çıkıntısı
11
Genel
pour
i.
şarap
12
Genel
pour
i.
içki
13
Genel
pour
i.
içecek
14
Genel
pour
f.
yağmak
15
Genel
pour
f.
şakır şakır yağmak
16
Genel
pour
f.
boşaltmak (sıvı vb dökmek)
17
Genel
pour
f.
bardaktan boşanırcasına yağmak
18
Genel
pour
f.
koymak (çay vb)
19
Genel
pour
f.
akıtmak
20
Genel
pour
f.
yığılmak
21
Genel
pour
f.
yağdırmak
22
Genel
pour
f.
boşaltmak
23
Genel
pour
f.
koymak (içecek)
24
Genel
pour
f.
üşüşmek
25
Genel
pour
f.
dökmek
26
Genel
pour
f.
dökülmek
27
Genel
pour
f.
akmak
28
Genel
pour
f.
bolca uygulamak
29
Genel
pour
f.
adeta yağdırmak
30
Genel
pour
f.
harcayıp bitirmek
31
Genel
pour
f.
heba etmek
32
Genel
pour
f.
dile getirmek
33
Genel
pour
f.
detaylarıyla ifade etmek
34
Genel
pour
f.
dudaklarından dökmek
35
Genel
pour
f.
kalıba dökmek
36
Genel
pour
f.
(plastiği) kalıba akıtarak şekillendirmek
37
Genel
pour
f.
sel gibi akmak
38
Genel
pour
f.
fışkırırcasına ortaya çıkmak
39
Genel
pour
f.
(davete, kutlamaya) başkanlık etmek
40
Genel
pour
f.
dile gelmek
41
Genel
pour
f.
ifade edilmek
42
Genel
pour
f.
dilden dökülmek
43
Genel
pour
f.
(sıvı) koymak
44
Genel
pour
f.
püskürmek
45
Genel
pour
f.
akın etmek
46
Genel
pour
f.
dolmak
Idioms
47
Deyim
pour
f.
bardaktan boşalırcasına yağmak
Technical
48
Teknik
pour
f.
dökülmek
49
Teknik
pour
f.
dökmek
Gastronomy
50
Mutfak
pour
f.
akmak
51
Mutfak
pour
f.
çay koymak
"pour"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 398 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
pour of
i.
sağanak yağmur yağması
2
Genel
down pour
i.
sağanak
3
Genel
pour out
f.
içini dökmek
4
Genel
pour one's heart out
f.
içini dökmek
5
Genel
pour out
f.
taşmak
6
Genel
pour on the speed
f.
hızlandırmak
7
Genel
pour out of
f.
boşaltmak
8
Genel
pour out one's grief to each other
f.
dertleşmek
9
Genel
pour oil on troubled waters
f.
ortalığı yatıştırmaya çalışmak
10
Genel
pour out one's heart
f.
içini dökmek
11
Genel
pour forth
f.
dökülmek
12
Genel
pour out
f.
dökülmek
13
Genel
pour out
f.
yağdırmak
14
Genel
pour out one's feelings
f.
deşarj olmak
15
Genel
pour down the drain
f.
çarçur etmek
16
Genel
pour down
f.
sağanak yağmur yağmak
17
Genel
pour out of
f.
dökmek
18
Genel
pour out
f.
dökmek
19
Genel
pour on the speed
f.
gaza basmak
20
Genel
pour one's heart out
f.
deşarj olmak
21
Genel
pour into
f.
içine dökmek
22
Genel
pour forth
f.
taşmak
23
Genel
pour cold water on
f.
tenkit etmek
24
Genel
pour from
f.
dökmek
25
Genel
pour forth
f.
yağdırmak
26
Genel
pour out
f.
akmak
27
Genel
pour from
f.
boşaltmak
28
Genel
pour concrete
f.
beton dökmek
29
Genel
pour in
f.
içine dökmek
30
Genel
pour out one's troubles
f.
dert yanmak
31
Genel
pour sauce
f.
sos dökmek
32
Genel
pour out one's troubles to somebody
f.
derdini dökmek
33
Genel
pour out one's troubles
f.
derdini dökmek
34
Genel
pour oil on troubled waters
f.
tartışmayı yatıştırmak
35
Genel
pour oil on troubled waters
f.
heyecanı yatıştırmak
36
Genel
pour oil on troubled waters
f.
sükuneti sağlamak
37
Genel
pour out into the streets
f.
sokaklara dökülmek
38
Genel
pour salt into wound
f.
yaraya tuz basmak
39
Genel
pour with rain
f.
şiddetli yağmur yağmak
40
Genel
pour with rain
f.
(yağmur) şiddetli yağmak
41
Genel
pour cement
f.
çimento dökmek
42
Genel
pour tea
f.
çay koymak
43
Genel
pour lead (to repel evil eye)
f.
kurşun dökmek
44
Genel
pour the juice
f.
meyve suyunu (bardağa) boşaltmak
45
Genel
pour the juice
f.
meyve suyunu (bardağa) dökmek
46
Genel
pour the juice
f.
meyve suyunu boşaltmak
47
Genel
pour into a cake mold
f.
kek kalıbına dökmek
48
Genel
pour another cup of tea
f.
(fincana) çayı tazelemek
49
Genel
pour pasta into boiling water
f.
haşlanmış suya makarna dökmek
50
Genel
pour some water in the glass
f.
bardağa biraz su dökmek
51
Genel
pour some water in the glass
f.
bardağa biraz su doldurmak
52
Genel
pour (forth)
f.
bol miktarda üretmek
53
Genel
pour (forth)
f.
bolca piyasaya sürmek
54
Genel
pour (out)
f.
bol miktarda üretmek
55
Genel
pour (out)
f.
bolca piyasaya sürmek
56
Genel
pour forth
f.
(uzun bir konuşmada) bahsi geçmek
57
Genel
pour forth
f.
(sözcükler) dilden dökülmek
58
Genel
pour out
f.
sansürsüzce ifade etmek
59
Genel
pour out
f.
içinden geldiği gibi söylemek
60
Genel
pour out
f.
içeceği bardağa dökmek
61
Genel
pour out
f.
bardakla servis yapmak
62
Genel
pour out
f.
davudi sesle konuşmak
63
Genel
pour out
f.
gerçekleri dile getirmek
64
Genel
pour encourager les autres
expr.
diğerlerini teşvik etmek için
Phrasals
65
Öbek Fiiller
pour in
f.
akın etmek (bir yere,mekana)
66
Öbek Fiiller
pour something off
f.
bir şeyin üstünden bir şeyi sıyırıp almak/dökmek
67
Öbek Fiiller
pour oneself into something
f.
bir şeyle iştigal etmek/oyalanmak
68
Öbek Fiiller
pour something over something
f.
bir şeyi bir şeyin üzerine dökmek
69
Öbek Fiiller
pour something off of something
f.
bir şeyin üstünden bir şeyi sıyırıp almak/dökmek
70
Öbek Fiiller
pour something out on to something
f.
bir şeyi bir şeyin üzerine dökmek
71
Öbek Fiiller
pour something through a funnel
f.
bir şeyi huni ile dökmek
72
Öbek Fiiller
pour something out
f.
bir şeyi bir şeyin üzerine dökmek
73
Öbek Fiiller
pour oneself into something
f.
bir işle kendini meşgul etmek/oyalamak
74
Öbek Fiiller
pour down
f.
içki içmek
75
Öbek Fiiller
pour down
f.
içki yuvarlamak
76
Öbek Fiiller
pour in
f.
içeri akmak/dökülmek
77
Öbek Fiiller
pour oneself into something
f.
kendini tamamıyla bir işe/uğraşıya vermek
78
Öbek Fiiller
pour oneself into something
f.
kendini dar bir elbiseye sokmak
79
Öbek Fiiller
pour down
f.
kadeh yuvarlamak
80
Öbek Fiiller
pour forth
f.
(kuyudan vb) fışkırmak
81
Öbek Fiiller
pour something back into something
f.
(bir sıvıyı vb) (bir şeyin içine) tekrar/geri dökmek
82
Öbek Fiiller
pour something back (in)
f.
(bir sıvıyı vb) (bir şeyin içine) tekrar/geri dökmek
83
Öbek Fiiller
pour all over someone or something
f.
(yağmur suyu vb) üzerine dökülmek
84
Öbek Fiiller
pour along something
f.
(bir yere) akın akın hücum etmek/doluşmak
85
Öbek Fiiller
pour oneself into something
f.
(dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak
86
Öbek Fiiller
pour forth
f.
(tencereden vb) taşmak
87
Öbek Fiiller
pour down
f.
akışkan bir şeyi dökmek/boşaltmak
88
Öbek Fiiller
pour down
f.
birinin veya bir şeyin üstüne indirmek (yağmur veya akışkan madde)
89
Öbek Fiiller
pour down
f.
sağanak şeklinde yağmak
90
Öbek Fiiller
pour down
f.
birinin veya bir şeyin üstüne akışkan bir maddeyi boca etmek/dökmek/yağdırmak
91
Öbek Fiiller
pour down
f.
üstüne bollukla/bereketle yağmak
92
Öbek Fiiller
pour down
f.
üstüne bollukla/bereketle yağdırmak
93
Öbek Fiiller
pour down
f.
birinin üstüne indirmek (yağmur)
94
Öbek Fiiller
pour down
f.
üstüne sağanak şeklinde yağmak (yağmur)
95
Öbek Fiiller
pour on
f.
-e dökmek
96
Öbek Fiiller
pour on
f.
üstüne dökmek
97
Öbek Fiiller
pour on
f.
'-e boşatmak
98
Öbek Fiiller
pour on
f.
üstüne boşaltmak
99
Öbek Fiiller
pour something on (to) something
f.
bir şeyi bir şeyin üstüne dökmek
100
Öbek Fiiller
pour something on (to) something
f.
bir şeyi bir şeyin üstüne boşaltmak
101
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) dışarı dökülmek
102
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) dışarı akmak
103
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) dışarı dökmek
104
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) dışarı akıtmak
105
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) toplu halde/topluca çıkmak
106
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) akın akın çıkmak
107
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) insan seli halinde çıkmak
108
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) kalabalık bir şekilde çıkmak
109
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) güruh halinde çıkmak
110
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) izdiham yaratarak çıkmak
111
Öbek Fiiller
pour out (of something)
f.
(bir şeyden) sökün etmek
112
Öbek Fiiller
pour out
f.
dışarı akmak
113
Öbek Fiiller
pour out
f.
dışarı dökülmek
114
Öbek Fiiller
pour out
f.
dışarı fışkırmak
115
Öbek Fiiller
pour out
f.
dışarı taşmak
116
Öbek Fiiller
pour out
f.
toplu halde/topluca çıkmak
117
Öbek Fiiller
pour out
f.
akın akın çıkmak
118
Öbek Fiiller
pour out
f.
insan seli halinde çıkmak
119
Öbek Fiiller
pour out
f.
kalabalık bir şekilde çıkmak
120
Öbek Fiiller
pour out
f.
güruh halinde çıkmak
121
Öbek Fiiller
pour out
f.
izdiham yaratarak çıkmak
122
Öbek Fiiller
pour out
f.
sökün etmek
123
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine akmak
124
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek
125
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine gelmek
126
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) akmak
127
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dökülmek
128
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak
129
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine dökmek
130
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) akıtmak
131
Öbek Fiiller
pour out on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dökmek
132
Öbek Fiiller
pour out on (somewhere or something)
f.
(bir şeye/yere) akın etmek
133
Öbek Fiiller
pour out on (somewhere or something)
f.
(bir şeye/yere, sokaklara) dökülmek
134
Öbek Fiiller
pour out on (somewhere or something)
f.
dışarı akın etmek
135
Öbek Fiiller
pour out on (somewhere or something)
f.
dışarılara dökülmek
136
Öbek Fiiller
pour something out on (to) someone or something
f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boşaltmak
137
Öbek Fiiller
pour something out on (to) someone or something
f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boca etmek
138
Öbek Fiiller
pour something out on (to) someone or something
f.
bir şeyi bir şeye boşatmak/dökmek
139
Öbek Fiiller
pour something out on (to) someone or something
f.
bir şeyi bir şeye boca etmek
140
Öbek Fiiller
pour something out
f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boşaltmak
141
Öbek Fiiller
pour something out
f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boca etmek
142
Öbek Fiiller
pour something out
f.
bir şeyi bir şeye boşatmak/dökmek
143
Öbek Fiiller
pour something out
f.
bir şeyi bir şeye boca etmek
144
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine akmak
145
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek
146
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine gelmek
147
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) akmak
148
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dökülmek
149
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak
150
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üzerine dökmek
151
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) akıtmak
152
Öbek Fiiller
pour out onto (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dökmek
153
Öbek Fiiller
pour out onto (somewhere or something)
f.
(bir şeye/yere) akın etmek
154
Öbek Fiiller
pour out onto (somewhere or something)
f.
(bir şeye/yere, sokaklara) dökülmek
155
Öbek Fiiller
pour out onto (somewhere or something)
f.
dışarı akın etmek
156
Öbek Fiiller
pour out onto (somewhere or something)
f.
dışarılara dökülmek
157
Öbek Fiiller
pour through
f.
bir yerden/şeyden akmak
158
Öbek Fiiller
pour through
f.
'-den akmak
159
Öbek Fiiller
pour through
f.
bir yerden/şeyden akıp gitmek
160
Öbek Fiiller
pour through
f.
'-den akıp gitmek
161
Öbek Fiiller
pour through
f.
'-den sızmak
162
Öbek Fiiller
pour through
f.
bir yerden/şeyden akıtmak
163
Öbek Fiiller
pour through
f.
'-den akıtmak
164
Öbek Fiiller
pour through
f.
bir yerden/şeyden akıtıp göndermek
165
Öbek Fiiller
pour through
f.
'-den akıtıp göndermek
166
Öbek Fiiller
pour through
f.
'-den sızdırmak
167
Öbek Fiiller
pour through
f.
boyunca akın etmek
168
Öbek Fiiller
pour through
f.
boyunca izdiham oluşturmak
169
Öbek Fiiller
pour through
f.
boyunca kalabalık bir şekilde hareket etmek
170
Öbek Fiiller
pour along
f.
boyunca akmak
171
Öbek Fiiller
pour along
f.
dere gibi akmak
172
Öbek Fiiller
pour along
f.
sel gibi akmak
173
Öbek Fiiller
pour back
f.
tekrar/geri dökmek
174
Öbek Fiiller
pour back in
f.
geri içine dökmek
175
Öbek Fiiller
pour back in
f.
tekrar içine dökmek
176
Öbek Fiiller
pour back into
f.
geri içine dökmek
177
Öbek Fiiller
pour back into
f.
tekrar içine dökmek
178
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) akmak
179
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeyin/bir yerin) içine akmak
180
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeyin/bir yerin) içine yağmak
181
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) dökmek
182
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeyin) içine dökmek
183
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) akın etmek
184
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) üşüşmek
185
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) doluşmak
186
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) yağmak
187
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
üzerine (dar bir kıyafet) geçirmek
188
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(dar bir kıyafetin) içine girmek
189
Öbek Fiiller
pour into (something or some place)
f.
(dar bir kıyafete) cuk diye girmek
190
Öbek Fiiller
pour off
f.
bir sıvının üstündeki tabakayı dökmek/sıyırmak/almak
191
Öbek Fiiller
pour out on
f.
dışarı akın etmek
192
Öbek Fiiller
pour out on
f.
(sokaklara, dışarılara) dökülmek
193
Öbek Fiiller
pour out on
f.
-e akıtmak
194
Öbek Fiiller
pour out on
f.
-e akın etmek
195
Öbek Fiiller
pour out on
f.
-in üzerine akıtmak
196
Öbek Fiiller
pour out on
f.
-e dökülmek
Colloquial
197
Konuşma Dili
pour into streets
f.
sokaklara dökülmek
198
Konuşma Dili
pour into streets
f.
sokağa dökülmek
199
Konuşma Dili
pour it on
f.
hırsla/gayretle girişmek
200
Konuşma Dili
pour it on
f.
hırsla/gayretle mücadele etmek
201
Konuşma Dili
pour it on
f.
istekle/tutkuyla mücadele vermek
202
Konuşma Dili
pour it on
f.
yoğun bir şekilde bastırmak/mücadele etmek
203
Konuşma Dili
pour it on
f.
kuvvetle bastırmak/mücadele etmek
204
Konuşma Dili
pour it on
f.
tüm gücüyle bastırmak/mücadele etmek
205
Konuşma Dili
pour it on
f.
varını yoğunu ortaya koymak/akıtmak
206
Konuşma Dili
pour it on
f.
tüm enerjisiyle ilerlemek
207
Konuşma Dili
pour it on
f.
hızla ilerleme kaydetmek
208
Konuşma Dili
pour it on
f.
hızlı çalışmak
209
Konuşma Dili
pour it on
f.
son hızla yapmak
210
Konuşma Dili
pour it on
f.
en yoğun şekilde yapmak
211
Konuşma Dili
pour it on
f.
en hızlı şekilde hareket etmek
212
Konuşma Dili
pour it on
f.
içindekileri dökmek
213
Konuşma Dili
pour it on
f.
ayrıntılı bir şekilde ifade etmek
214
Konuşma Dili
pour it on
f.
durmadan konuşmak/anlatmak
215
Konuşma Dili
pour me another
expr.
bir tane daha doldur
Idioms
216
Deyim
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.)
i.
ahmak
217
Deyim
pour it on thick
f.
abartmak
218
Deyim
pour water into a sieve
f.
akıntıya kürek çekmek
219
Deyim
pour it on
f.
aşırı övmek
220
Deyim
pour one's heart out to someone
f.
birine içini dökmek
221
Deyim
pour one's heart out
f.
birine sırlarını dökmek
222
Deyim
pour one's heart out to someone
f.
birine sırlarını dökmek
223
Deyim
pour one's heart out to someone
f.
biriyle sırlarını paylaşmak
224
Deyim
pour good money after bad
f.
başarısız olmuş bir işe para harcamaya devam etmek
225
Deyim
pour out one's soul
f.
birine açılmak
226
Deyim
pour one's heart out
f.
biriyle sırlarını paylaşmak
227
Deyim
pour one's heart out
f.
birine içini dökmek
228
Deyim
pour one's heart out to someone
f.
birine kalbini açmak
229
Deyim
pour it on
f.
çok methetmek
230
Deyim
pour down the drain
f.
dibine darı ekmek
231
Deyim
pour it on
f.
göklere çıkarmak
232
Deyim
pour oil on troubled waters
f.
fırtınayı dindirmek
233
Deyim
pour cold water on
f.
hevesini kırmaya çalışmak
234
Deyim
pour it on thick
f.
fazla övmek
235
Deyim
pour cold water on something
f.
hevesini/cesaretini kırmak
236
Deyim
pour it on
f.
göklere çıkartmak
237
Deyim
pour oil on troubled water
f.
heyecanı yatıştırmak
238
Deyim
pour out one's soul
f.
içini dökmek/boşaltmak
239
Deyim
pour oil on troubled waters
f.
ortalığı yatıştırmak
240
Deyim
pour oil on troubled waters
f.
kavga edenleri sakinleştirmek
241
Deyim
pour oneself into something
f.
kendini bir şeye vermek
242
Deyim
pour with rain
f.
şiddetli yağmur yağmak
243
Deyim
pour money down the drain rathole
f.
parayı sokağa atmak
244
Deyim
pour cold water on
f.
pişmiş aşa su katmak
245
Deyim
pour it on
f.
pohpohlamak
246
Deyim
pour it on thick
f.
pohpohlamak
247
Deyim
pour money down the drain
f.
parayı heba etmek/boşa harcamak
248
Deyim
pour money down the drain
f.
parasını sokağa atmak
249
Deyim
pour cold water on
f.
umudunu söndürmeye çalışmak
250
Deyim
pour cold water on
f.
(olumsuz bir şekilde eleştirerek) hevesini kırmak
251
Deyim
pour it on
f.
yağlamak
252
Deyim
pour oil on flames
f.
yangına körükle gitmek
253
Deyim
pour honey into (one's) ear
f.
duymak istediklerini söylemek
254
Deyim
pour fuel on the fire
f.
yangını körüklemek
255
Deyim
pour fuel on the fire
f.
yangına körükle gitmek
256
Deyim
pour fuel on the fire
f.
yangını iyice alevlendirmek
257
Deyim
pour fuel on the fire
f.
kızgın birinin üstüne gitmek
258
Deyim
pour fuel on the fire
f.
birinin öfkesini iyice alevlendirmek
259
Deyim
pour fuel on the fire
f.
sinirli birini çileden çıkarmak
260
Deyim
pour fuel on the fire
f.
zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek
261
Deyim
pour fuel on the fire
f.
tuz biber ekmek
262
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
yangını körüklemek
263
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
yangına körükle gitmek
264
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
yangını iyice alevlendirmek
265
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
kızgın birinin üstüne gitmek
266
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
birinin öfkesini iyice alevlendirmek
267
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
sinirli birini çileden çıkarmak
268
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek
269
Deyim
pour gas/gasoline on the fire
f.
tuz biber ekmek
270
Deyim
get/pour/put a quart into a pint pot [uk]
f.
küçük bir yere sığdırmaya çalışmak
271
Deyim
get/pour/put a quart into a pint pot [uk]
f.
küçük bir yere tıkmaya çalışmak
272
Deyim
get/pour/put a quart into a pint pot [uk]
f.
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak
273
Deyim
get/pour/put a quart into a pint pot [uk]
f.
imkansızı başarmaya çalışmak
274
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek
275
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
276
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak
277
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında saygısızca konuşmak
278
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak
279
Deyim
pour scorn on (one's) head
f.
(biri) hakkında küçümseyici sözler söylemek
280
Deyim
pour scorn on (one's) head
f.
(biri) hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
281
Deyim
pour scorn on (one's) head
f.
(biri) hakkında tepeden bakarak konuşmak
282
Deyim
pour scorn on (one's) head
f.
(biri) hakkında saygısızca konuşmak
283
Deyim
pour salt on one's wound
f.
(birinin) yarasına tuz basmak
284
Deyim
pour salt on one's wounds
f.
(birinin) yarasına tuz basmak
285
Deyim
pour salt onto one's wounds
f.
(birinin) yarasına tuz basmak
286
Deyim
pour salt on the wound
f.
(birinin) yarasına tuz basmak
287
Deyim
pour salt on the wounds
f.
(birinin) yarasına tuz basmak
288
Deyim
pour salt onto the wounds
f.
(birinin) yarasına tuz basmak
289
Deyim
pour honey in (one's) ear
f.
(birine) duymak istediklerini söylemek
290
Deyim
pour honey in (one's) ear
f.
(birinin) kulağına hoş gelecek şeyleri söylemek
291
Deyim
pour honey in (one's) ear
f.
(birine) hep iyi olan şeyleri söylemek
292
Deyim
pour honey in (one's) ear
f.
(birinin) ağzına bir parmak bal çalmak
293
Deyim
pour water on a duck's back
f.
havanda su dövmek
294
Deyim
pour water on a duck's back
f.
boşuna çabalamak
295
Deyim
pour water on a duck's back
f.
boşuna uğraşmak
296
Deyim
pour water on a duck's back
f.
zamanını boşa harcamak
297
Deyim
pour water on a duck's back
f.
olmayacak bir şey için vaktini harcamak/çabalamak
298
Deyim
pour water on a duck's back
f.
akıntıya kürek çekmek
299
Deyim
couldn't pour water out of a boot
f.
kendine hayrı dokunmamak
300
Deyim
couldn't pour water out of a boot
f.
kendine bile hayrı olmamak
301
Deyim
couldn't pour water out of a boot
f.
en kolay işi bile becerememek
302
Deyim
couldn't pour water out of a boot
f.
beceriksiz olmak
303
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
kendine hayrı dokunmamak
304
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
kendine bile hayrı olmamak
305
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
en kolay işi bile becerememek
306
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
beceriksiz olmak
307
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak
308
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
309
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek
310
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak
311
Deyim
pour scorn on somebody/something
f.
biri/bir şey hakkında saygısızca konuşmak
312
Deyim
pour your heart out
f.
içini dökmek
313
Deyim
pour your heart out
f.
kalbini açmak
314
Deyim
pour your heart out
f.
sırlarını paylaşmak
315
Deyim
pour (one's) soul out (to someone)
f.
(birine) sırlarını dökmek
316
Deyim
pour (one's) soul out (to someone)
f.
(birine) içini dökmek
317
Deyim
pour (one's) soul out (to someone)
f.
(birine) kalbini/ruhunu açmak
318
Deyim
pour (one's) soul out (to someone)
f.
(biriyle) sırlarını paylaşmak
319
Deyim
pour heart out to
f.
sırlarını dökmek
320
Deyim
pour heart out to
f.
içini dökmek
321
Deyim
pour heart out to
f.
kalbini açmak
322
Deyim
pour heart out to
f.
sırlarını paylaşmak
323
Deyim
pour on coal [old-fashioned]
f.
hızlanmak
324
Deyim
pour on coal [old-fashioned]
f.
hızını artırmak
325
Deyim
pour on coal [old-fashioned]
f.
enerjiyi yükseltmek
326
Deyim
pour on coal [old-fashioned]
f.
gayreti artırmak
327
Deyim
pour oneself into
f.
-e kendini vermek
328
Deyim
pour oneself into
f.
(dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak
329
Deyim
pour oneself into
f.
ile iştigal etmek/oyalanmak
330
Deyim
pour oneself into
f.
kendini dar bir elbiseye sokmak
331
Deyim
pour oneself into
f.
ile kendini meşgul etmek/oyalamak
332
Deyim
pour out (one's) soul (to someone)
f.
(birine) sırlarını dökmek
333
Deyim
pour out (one's) soul (to someone)
f.
(birine) içini dökmek
334
Deyim
pour out (one's) soul (to someone)
f.
(birine) kalbini/ruhunu açmak
335
Deyim
pour out (one's) soul (to someone)
f.
(biriyle) sırlarını paylaşmak
336
Deyim
pour out one's heart
f.
deşarj olmak
337
Deyim
pour out one's heart
f.
içini dökmek
338
Deyim
pour out one's heart
f.
kalbini açmak
339
Deyim
pour out one's heart
f.
sırlarını dökmek
340
Deyim
pour rain
f.
şiddetli yağmur yağmak
341
Deyim
pour rain
f.
yağmur indirmek
342
Deyim
pour rain
f.
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
343
Deyim
pour salt into the wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
344
Deyim
pour salt into one's wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
345
Deyim
pour salt in the wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
346
Deyim
pour salt in one's wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
347
Deyim
pour salt into the wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
348
Deyim
pour salt into one's wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
349
Deyim
pour salt in the wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
350
Deyim
pour salt in one's wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
351
Deyim
pour salt onto the wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
352
Deyim
pour salt onto one's wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
353
Deyim
pour salt on the wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
354
Deyim
pour salt on one's wounds
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
355
Deyim
pour salt onto the wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
356
Deyim
pour salt onto one's wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
357
Deyim
pour salt on the wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
358
Deyim
pour salt on one's wound
f.
yaraya/yarasına tuz basmak
359
Deyim
pour your heart out
f.
deşarj olmak
360
Deyim
pour your heart out
f.
içini dökmek
361
Deyim
pour your heart out
f.
kalbini açmak
362
Deyim
pour your heart out
f.
sırlarını dökmek
363
Deyim
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.)
expr.
aptal
Politics
364
Siyasal
unedic (union nationale interprofessionnelle pour l’emploi dans l’industrie et le commerce) (national professional union for employment in industry and trade)
i.
sanayi ve ticarette istihdam için mesleklerarası ulusal birlik
365
Siyasal
assédic (association pour l’emploi dans l’industrie et le commerce)
i.
sanayi ve ticaret istihdam derneği
Technical
366
Teknik
pour point
i.
akma noktası
367
Teknik
pour test
i.
akma deneyi testi
368
Teknik
pour point depressor
i.
akma noktası düşürücü
369
Teknik
bottom pour ladle
i.
dipten dökümlü pota
370
Teknik
pour density
i.
dökme yoğunluğu
371
Teknik
double pour roll
i.
iki katmanlı merdane
372
Teknik
bottom pour ladle
i.
tabandan dökümlü pota
373
Teknik
over-pour run
i.
üsten akış
374
Teknik
boom pour
f.
vinç kolu ile beton dökmek
Computer
375
Bilgisayar
circle pour
i.
çember yayarak
Construction
376
İnşaat
pour point
i.
akıtma noktası
377
İnşaat
pour time
i.
beton dökme süresi
378
İnşaat
foundation pour
f.
temel betonu dökmek
379
İnşaat
tremie pour
f.
tremi borusu ile beton dökmek
Automotive
380
Otomotiv
pour point
i.
akma noktası
381
Otomotiv
pour point
i.
akma noktası
382
Otomotiv
pour point depressant
i.
akma noktası depresanı
383
Otomotiv
pour point
i.
belirli koşullarda akışkanın akabileceği en düşük sıcaklık
384
Otomotiv
pour on the coal
f.
çabuk hızlanmak
Petrol
385
Petrol
pour point
i.
akma noktası
Medical
386
Medikal
pour-on solution
i.
dökme çözeltisi
387
Medikal
pour-on container
i.
dökme şişesi
388
Medikal
pour-on
i.
dökme sıvısı
389
Medikal
pour-on emulsion
i.
dökme emülsiyonu
390
Medikal
pour-on suspension
i.
dökme süspansiyonu
391
Medikal
pour-on use
i.
dökerek uygulama
Food Engineering
392
Gıda
pour plate
i.
dökme plak
393
Gıda
pour plate technique
i.
dökme plak yöntemi
Gastronomy
394
Mutfak
pour liquid
f.
akıtmak
Art
395
Sanat
'l'art pour l'art
expr.
sanat için sanat
Slang
396
Argo
pour piss out of a boot
f.
aklı çalışmamak
397
Argo
pour piss out of a boot
f.
bardaktan boşanırcasına yağmak
British Slang
398
İngiliz Argosu
pour it on
f.
abartmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of pour
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy