|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
sıcak çikolata |
hot chocolate i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
sıcak tutan |
warm s.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
sıcak kuşak |
the torrid zone i.
|
|
4 |
Genel |
sahra çölü'nden akdeniz'e esen sıcak ve kuru yel |
scirocco i.
|
|
5 |
Genel |
sıcak çikolata |
hot chocolate i.
|
|
6 |
Genel |
çok sıcak gün |
broiler i.
|
|
7 |
Genel |
sıcak su kaynağı |
geyser i.
|
|
|
8 |
Genel |
sıcak kalplilik |
heartiness i.
|
|
9 |
Genel |
aşırı sıcak gün |
scorcher i.
|
|
10 |
Genel |
sıcak buhar |
livesteam i.
|
|
11 |
Genel |
mısır'da mart, nisan ve mayıs aylarında görülen sıkıntılı ve sıcak güney veya güneydoğu rüzgarı |
khamsin i.
|
|
12 |
Genel |
sıcak kaynarca |
thermal spring i.
|
|
13 |
Genel |
sıcak hava ve gaz karışımlı balon |
rozier i.
|
|
14 |
Genel |
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (yer) |
takeaway i.
|
|
15 |
Genel |
çok sıcak bir yer |
furnace i.
|
|
16 |
Genel |
sıcak bir karşılama |
a warm welcome i.
|
|
17 |
Genel |
sıcak su torbası |
hot water bag i.
|
|
18 |
Genel |
sıcak kaplıca |
hot spring i.
|
|
19 |
Genel |
sıcak hava kütlesi |
warm front i.
|
|
20 |
Genel |
sıcak çarpması |
heat stroke i.
|
|
21 |
Genel |
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan |
takeaway i.
|
|
22 |
Genel |
sıcak kompres |
stupe i.
|
|
23 |
Genel |
sıcak ve boğucu olma |
mugginess i.
|
|
24 |
Genel |
sıcak su ile süt ve şeker karışımı bir içecek |
cambric tea i.
|
|
25 |
Genel |
sıcak dalgası |
hot wave i.
|
|
26 |
Genel |
bir tür sıcak içki |
toddy i.
|
|
27 |
Genel |
sıcak karşılama |
a warm reception i.
|
|
28 |
Genel |
sıcak kaplıcalar |
hot springs i.
|
|
29 |
Genel |
sıcak su torbası |
hot water bottle i.
|
|
30 |
Genel |
meksika körfezi'nden kuzey atlantiğe uzanan sıcak su akıntısı |
gulf stream i.
|
|
31 |
Genel |
pasifik okyanusu'nda, atlas okyanusu'ndaki gulf stream'e eşdeğer bir sıcak su akıntısı |
japan current i.
|
|
32 |
Genel |
sıcak hava balonu |
hot air balloon i.
|
|
33 |
Genel |
tedavi edici sıcak su |
therapeutic use hot water i.
|
|
34 |
Genel |
sıcak bölge |
torrid zone i.
|
|
35 |
Genel |
sıcak ilgi |
warm interest i.
|
|
36 |
Genel |
yazın en sıcak günleri |
dog days i.
|
|
37 |
Genel |
sıcak su fıskiyesi |
geyser i.
|
|
38 |
Genel |
üstüne sıcak kek konulan çubuklu altlık |
cake rack i.
|
|
39 |
Genel |
sıcak dalgası |
heat wave i.
|
|
40 |
Genel |
sıcak hava dalgası |
heat wave i.
|
|
41 |
Genel |
sıcak karşılama |
hearty welcome i.
|
|
42 |
Genel |
paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek) |
takeaway i.
|
|
43 |
Genel |
orta doğu'da sıcak kahve bardağının altına konulan metal altlık |
zarf i.
|
|
44 |
Genel |
sıcak temas |
hot encounter i.
|
|
45 |
Genel |
sıcak temas |
close contact i.
|
|
46 |
Genel |
sıcak takip |
hot pursuit i.
|
|
47 |
Genel |
sıcak bir ekmek |
a hot bread i.
|
|
|
48 |
Genel |
sıcak ekmek |
hot bread i.
|
|
49 |
Genel |
sıcak etkisiyle erime |
pyrolysis i.
|
|
50 |
Genel |
sıcak satış |
hot sale i.
|
|
51 |
Genel |
sıcak iklim |
hot climate i.
|
|
52 |
Genel |
sıcak içecek |
hot drink i.
|
|
53 |
Genel |
sıcak su tesisatı |
hot water installation i.
|
|
54 |
Genel |
sıcak gelişme |
news flash i.
|
|
55 |
Genel |
sıcak çatışma |
close combat i.
|
|
56 |
Genel |
ev sıcak suyu |
domestic hot water i.
|
|
57 |
Genel |
sıcak çarpması |
heat-stroke i.
|
|
58 |
Genel |
sıcak pres |
hot-press i.
|
|
59 |
Genel |
sıcak su sağlama |
hot-water supply i.
|
|
60 |
Genel |
sıcak su ile ısıtma |
hot-water heating i.
|
|
61 |
Genel |
sıcak su torbası |
hot-water bottle i.
|
|
62 |
Genel |
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan) |
take-out i.
|
|
63 |
Genel |
paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek) |
take-out i.
|
|
64 |
Genel |
sıcak hizmet |
service-friendliness i.
|
|
65 |
Genel |
sıcak su |
hot water i.
|
|
66 |
Genel |
sıcak sera |
hothouse i.
|
|
67 |
Genel |
sıcak hava |
hot air i.
|
|
68 |
Genel |
kayalık dağları'nın doğusunda esen sıcak ve kuru rüzgar |
chinook i.
|
|
69 |
Genel |
kayalık dağları'nın batısında esen sıcak ve nemli güney rüzgarı |
chinook i.
|
|
70 |
Genel |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi |
tender loving care i.
|
|
71 |
Genel |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi |
tlc (tender loving care) i.
|
|
72 |
Genel |
tedavi amacıyla kullanılan şarap veya bira ile kestirilmiş baharatlı sıcak süt |
posset i.
|
|
73 |
Genel |
sıcak tartışma |
spat i.
|
|
74 |
Genel |
kavurucu sıcak |
broiling hot i.
|
|
75 |
Genel |
sıcak kucaklama |
warm hug i.
|
|
76 |
Genel |
sıcak hava |
hot spell i.
|
|
77 |
Genel |
sıcak dolap |
hot cupboard i.
|
|
78 |
Genel |
ateş veya sıcak taşların üzerinde çıplak/yalın ayak yürüme |
firewalking i.
|
|
79 |
Genel |
yazın en sıcak günleri |
the hottest days of the summer i.
|
|
80 |
Genel |
sıcak gündem maddesi |
hot topic i.
|
|
81 |
Genel |
sıcak gündem |
hot agenda i.
|
|
82 |
Genel |
sıcak havlu |
warm towel i.
|
|
83 |
Genel |
sıcak iklim |
warm climate i.
|
|
84 |
Genel |
kavurucu sıcak |
scorching heat i.
|
|
85 |
Genel |
sıcak ve kuru çöller |
hot and dry deserts i.
|
|
86 |
Genel |
sıcak ve kuru çöller |
hot dry deserts i.
|
|
87 |
Genel |
sıcak/yüksek ısı |
hot temperature i.
|
|
88 |
Genel |
sıcak gelişme |
latest development i.
|
|
89 |
Genel |
sıcak gelişme |
breaking news i.
|
|
90 |
Genel |
sıcak karşılama |
welcome i.
|
|
91 |
Genel |
sıcak karşılama |
warm welcome i.
|
|
92 |
Genel |
sıcak karşılama |
warm reception i.
|
|
93 |
Genel |
bir su bardağı sıcak su |
a glass of hot water i.
|
|
94 |
Genel |
bir bardak sıcak su |
a glass of hot water i.
|
|
95 |
Genel |
sıcak sülfür kaynağı |
hot sulphur spring i.
|
|
96 |
Genel |
sıcak basması |
aura i.
|
|
97 |
Genel |
en sıcak yaz günleri |
dog days i.
|
|
98 |
Genel |
kullanma sıcak suyu |
domestic hot water i.
|
|
99 |
Genel |
sıcak kaynak suyu |
onsen (japanese) i.
|
|
100 |
Genel |
sıcak yemek |
hot meal i.
|
|
101 |
Genel |
sıcak ilişki |
warm relationship i.
|
|
102 |
Genel |
evlerde kullanılan sıcak su |
domestic hot water i.
|
|
103 |
Genel |
sıcak bir gülümseme |
a warm smile i.
|
|
104 |
Genel |
sıcak temmuz günü |
hot july day i.
|
|
105 |
Genel |
sıcak hava balonu yolculuğu |
hot air balloon ride i.
|
|
106 |
Genel |
sıcak aile ortamı |
warm family environment i.
|
|
107 |
Genel |
sıcak aile ortamı |
warm family atmosphere i.
|
|
108 |
Genel |
sıcak kalpler |
warm hearts i.
|
|
109 |
Genel |
antik roma hamamında sıcak bölüm |
cella caldaria i.
|
|
110 |
Genel |
antik roma hamamında sıcak bölüm |
caldarium i.
|
|
111 |
Genel |
antik roma hamamında sıcak bölüm |
cella coctilium i.
|
|
112 |
Genel |
boğucu sıcak |
stifling heat i.
|
|
113 |
Genel |
sıcak karşılama |
accoil i.
|
|
114 |
Genel |
sıcak süt ile kahve karışımı |
café au lait [french] i.
|
|
115 |
Genel |
sıcak süt ile kahve karışımı |
cafeaulait i.
|
|
116 |
Genel |
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan |
take-away i.
|
|
117 |
Genel |
sıcak kül |
aizle i.
|
|
118 |
Genel |
sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı |
temperate i.
|
|
119 |
Genel |
sıcak dedikodu |
hot gossip i.
|
|
120 |
Genel |
günün en sıcak anı |
the heat of the day i.
|
|
121 |
Genel |
sıcak yer |
the warm [brit] i.
|
|
122 |
Genel |
sıcak su torbası |
thermophore i.
|
|
123 |
Genel |
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe |
thermos® i.
|
|
124 |
Genel |
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe |
thermos bottle i.
|
|
125 |
Genel |
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe |
thermos flask i.
|
|
126 |
Genel |
bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf |
koozie i.
|
|
127 |
Genel |
bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf |
stubby holder i.
|
|
128 |
Genel |
kavurucu sıcak |
ardor i.
|
|
129 |
Genel |
kavurucu sıcak |
ardour i.
|
|
130 |
Genel |
sıcak köz miktarı |
easle i.
|
|
131 |
Genel |
sıcak su kesesi |
hot–water bag i.
|
|
132 |
Genel |
volümü artıp azalan müzik ile oynanan sıcak-soğuk oyunu |
magic music i.
|
|
133 |
Genel |
sıcak merhaba |
warm hello i.
|
|
134 |
Genel |
eskiden kahveyi sıcak tutmak için kullanılan kap |
biggin i.
|
|
135 |
Genel |
alevin etrafında sıcak gaz bulunan bölge |
mantle i.
|
|
136 |
Genel |
sosyal hizmetler bölümü veya gönüllü kuruluşlar tarafından işletilen, yaşlı veya evden çıkamayan insanlara sıcak yemek götüren bir hizmet programı |
meals on wheels [uk] i.
|
|
137 |
Genel |
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara |
medicine lodge i.
|
|
138 |
Genel |
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara |
sweathouse i.
|
|
139 |
Genel |
çok sıcak yer |
hell i.
|
|
140 |
Genel |
çok sıcak yanan ateş |
hellfire i.
|
|
141 |
Genel |
tadının çıkması için sıcak suda bekletmek |
brew i.
|
|
142 |
Genel |
yazın en sıcak zamanı |
high summer i.
|
|
143 |
Genel |
sıcak mutfak aletlerini tutmak için kullanılan kalın bez |
holder i.
|
|
144 |
Genel |
bir şeyi sıcak tutan kumaş |
holder i.
|
|
145 |
Genel |
sıcak şey |
hot i.
|
|
146 |
Genel |
sıcak ve soğuk suyu karıştıran musluk |
mixing faucet i.
|
|
147 |
Genel |
sıcak karşılama |
glad hand i.
|
|
148 |
Genel |
espresso makinesinde sıcak suyun portafiltreye döküldüğü bölümü |
group i.
|
|
149 |
Genel |
sıcak sezon |
heat i.
|
|
150 |
Genel |
sıcak mevsim |
heat i.
|
|
151 |
Genel |
sıcak basması |
heat i.
|
|
152 |
Genel |
ocağın yanında yemekleri, suyu sıcak tutmaya yarayan raf |
hob i.
|
|
153 |
Genel |
mevcut olandan daha sıcak ve daha kuru iklimli dönem |
optimum i.
|
|
154 |
Genel |
sıcak fırın |
hot oven i.
|
|
155 |
Genel |
sıcak hava balonu |
inflatable i.
|
|
156 |
Genel |
gelen sıcak havayı dağıtmak için saç kurutma makinesine takılan aparat |
diffuser i.
|
|
157 |
Genel |
sıcak para |
dollar i.
|
|
158 |
Genel |
sıcak ambalaj |
pack i.
|
|
159 |
Genel |
sıcak torba |
pack i.
|
|
160 |
Genel |
sıcak-soğuk torbası |
cleaver [dialect] i.
|
|
161 |
Genel |
sıcak su banyosu |
scald [dialect] i.
|
|
162 |
Genel |
sıcak su çözeltisi |
scald [dialect] i.
|
|
163 |
Genel |
sıcak suda deri veya post yumuşatan kimse |
dampener i.
|
|
164 |
Genel |
rahat ve sıcak sığınak |
cocoon i.
|
|
165 |
Genel |
temmuz başından eylül başına kadar yazın en sıcak günlerinin yaşandığı zaman aralığı |
dog days i.
|
|
166 |
Genel |
çok sıcak yaz günü |
dog day i.
|
|
167 |
Genel |
sıcak hava balonu |
fire balloon i.
|
|
168 |
Genel |
sıcak kömürlerin yerleştirildiği ızgara |
firepan i.
|
|
169 |
Genel |
sıcak temas |
osculation i.
|
|
170 |
Genel |
baharatlı sıcak içecek |
plottie i.
|
|
171 |
Genel |
sıcak ve kuru bir rüzgar çeşidi |
siroc i.
|
|
172 |
Genel |
kışın daha sıcak bölgeye giden kimse |
snowbird i.
|
|
173 |
Genel |
sıcak havuz |
stew [obsolete] i.
|
|
174 |
Genel |
sıcak küvet |
stew [obsolete] i.
|
|
175 |
Genel |
kışları sıcak yerlere seyahat eden kimse |
sunseeker i.
|
|
176 |
Genel |
sıcak kompres yapmak |
stupe f.
|
|
177 |
Genel |
sıcak bir sıvıyı karıştırarak soğutmak |
keel f.
|
|
178 |
Genel |
sıcak basmak |
swelter f.
|
|
179 |
Genel |
sıcak basmak |
be hot f.
|
|
180 |
Genel |
sıcak yemek |
eat hot f.
|
|
181 |
Genel |
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak |
lead a comfortable life f.
|
|
182 |
Genel |
sıcak basmak |
feel hot suddenly f.
|
|
183 |
Genel |
kavurmak (soğuk/sıcak bitkiyi) |
blast f.
|
|
184 |
Genel |
sıcak tutmak |
keep warm f.
|
|
185 |
Genel |
sıcak basmak |
stew f.
|
|
186 |
Genel |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
welcome someone with open arms f.
|
|
187 |
Genel |
sıcak kompres yapmak |
foment f.
|
|
188 |
Genel |
biri ile sıcak temas sağlamak |
establish close contact with someone f.
|
|
189 |
Genel |
sıcak temas sağlamak |
establish close contact f.
|
|
190 |
Genel |
sıcak köpük banyosu yapmak |
take a hot bubble bath f.
|
|
191 |
Genel |
sıcak basmak |
feel uncomfortably warm f.
|
|
192 |
Genel |
sıcak basmak |
feel warm f.
|
|
193 |
Genel |
sıcak basmak |
feel hot f.
|
|
194 |
Genel |
sıcak davranmak |
behave warmly f.
|
|
195 |
Genel |
sıcak davranmak |
act warmly f.
|
|
196 |
Genel |
sıcak olmak |
be warm f.
|
|
197 |
Genel |
sıcak olmak |
become hot f.
|
|
198 |
Genel |
sıcak olmak |
be hot f.
|
|
199 |
Genel |
sıcak karşılamak |
welcome warmly f.
|
|
200 |
Genel |
sıcak karşılamak |
greet warmly f.
|
|
201 |
Genel |
sıcak bakmak |
lean to f.
|
|
202 |
Genel |
sıcak bakmak |
lean towards something f.
|
|
203 |
Genel |
sıcak bakmak |
lean towards f.
|
|
204 |
Genel |
sıcak bakmak |
lean toward f.
|
|
205 |
Genel |
sıcak duş almak |
take a hot shower f.
|
|
206 |
Genel |
sıcak duş almak |
have a hot shower f.
|
|
207 |
Genel |
(alınan karara vb) sıcak yaklaşmak |
agree with f.
|
|
208 |
Genel |
sıcak bir şeyler içmek |
drink something hot f.
|
|
209 |
Genel |
sıcak birşeyler içmek |
drink something hot f.
|
|
210 |
Genel |
sıcak çikolata yapmak |
make a hot chocolate f.
|
|
211 |
Genel |
birini sıcak ve samimi biçimde karşılamak |
give someone a warm welcome f.
|
|
212 |
Genel |
sıcak tutmak |
stay warm f.
|
|
213 |
Genel |
kendini sıcak tutmak |
stay warm f.
|
|
214 |
Genel |
daha sıcak ya da soğuk yapmak |
attemper f.
|
|
215 |
Genel |
sıcak bir renkle parlamak |
bloom f.
|
|
216 |
Genel |
(çiçek) sıcak ve hoş bir renkte olmak |
blush f.
|
|
217 |
Genel |
(hava) aşırı sıcak olmak |
boil f.
|
|
218 |
Genel |
sıcak hissi vermek |
broil f.
|
|
219 |
Genel |
sıcak görünmek |
broil f.
|
|
220 |
Genel |
(birini) sıcak karşılamak |
glad hand f.
|
|
221 |
Genel |
sıcak suya bastırmak |
decoct f.
|
|
222 |
Genel |
sıcak çatışmaya girmek |
grapple f.
|
|
223 |
Genel |
tahtasındaki içkileri çıkarmak için içki fıçısını sıcak suya yatırmak |
grog f.
|
|
224 |
Genel |
daha rahat ve sıcak bir hale getirmek |
cozy (up) f.
|
|
225 |
Genel |
(sıcak gaz) akımın olduğu bir yerde cereyan oluşması |
draw f.
|
|
226 |
Genel |
(tüyü) özellikle sıcak kuma batırarak kalem olarak kullanılmak üzere temizleyip sertleştirmek |
dutch f.
|
|
227 |
Genel |
(sıcak şurup) kaynayarak kabarcık oluşturmak |
pearl f.
|
|
228 |
Genel |
(sıcak havayı) konveksiyonla dolaştırmak |
convect f.
|
|
229 |
Genel |
sıcak tutmak |
foster f.
|
|
230 |
Genel |
arkadaşlığa sıcak bakmamak |
push away f.
|
|
231 |
Genel |
(kısmen şekillendirilmiş camı) sıcak demir çubuğa/pipoya takmak |
stick up f.
|
|
232 |
Genel |
sıcak bakmak |
approve f.
|
|
233 |
Genel |
aşırı sıcak |
piping hot s.
|
|
234 |
Genel |
daha sıcak |
hotter s.
|
|
235 |
Genel |
sıcak (ocak) |
quick s.
|
|
236 |
Genel |
yüreği sıcak |
warmhearted s.
|
|
237 |
Genel |
çok sıcak |
torrid s.
|
|
238 |
Genel |
aşırı sıcak |
overtemp s.
|
|
239 |
Genel |
son derece sıcak ve kurak |
torrid s.
|
|
240 |
Genel |
aşırı sıcak |
sweltering s.
|
|
241 |
Genel |
suyun sıcak ve bunaltıcı olma durumu |
sultry s.
|
|
242 |
Genel |
sıcak davranmayan |
standoffish s.
|
|
243 |
Genel |
çok sıcak |
ardent s.
|
|
244 |
Genel |
en sıcak |
hottest s.
|
|
245 |
Genel |
kadar sıcak |
as warm as s.
|
|
246 |
Genel |
çok sıcak |
boiling s.
|
|
247 |
Genel |
yüreği sıcak |
warm s.
|
|
248 |
Genel |
sıcak ve nemli |
sultry s.
|
|
249 |
Genel |
sıcak ve nemli (hava) |
sultry s.
|
|
250 |
Genel |
çok sıcak |
piping hot s.
|
|
251 |
Genel |
kadar sıcak |
as hot as s.
|
|
252 |
Genel |
sıcak (renk) |
warm s.
|
|
253 |
Genel |
yeterince sıcak |
hot enough s.
|
|
254 |
Genel |
sıcak ve rutubetli |
muggy s.
|
|
255 |
Genel |
sıcak katotlu |
hot cathoded s.
|
|
256 |
Genel |
boğucu (sıcak) |
sweltering s.
|
|
257 |
Genel |
bayıltıcı (sıcak) |
overpowering s.
|
|
258 |
Genel |
sıcak kanlı |
warm blooded s.
|
|
259 |
Genel |
sıcak (hava) |
warm s.
|
|
260 |
Genel |
kanı sıcak |
friendly s.
|
|
261 |
Genel |
çok sıcak |
fervid s.
|
|
262 |
Genel |
kuru ve sıcak ortamda yaşamaya uyum sağlamış olan |
xerophilous s.
|
|
263 |
Genel |
çok sıcak |
sweltering s.
|
|
264 |
Genel |
sıcak tutan |
warm s.
|
|
265 |
Genel |
bayıltıcı (sıcak) |
sweltering s.
|
|
266 |
Genel |
aşırı sıcak |
torrid s.
|
|
267 |
Genel |
sıcak tutan (giysi/battaniye vb) |
warm s.
|
|
268 |
Genel |
yeterince sıcak |
warm enough s.
|
|
269 |
Genel |
aşırı sıcak |
sweltry s.
|
|
270 |
Genel |
çok sıcak |
scorching s.
|
|
271 |
Genel |
en sıcak |
warmest s.
|
|
272 |
Genel |
daha sıcak |
warmer s.
|
|
273 |
Genel |
sıcak (italyanca) |
grato s.
|
|
274 |
Genel |
su kabarcıkları çıkartacak kadar sıcak |
blistery s.
|
|
275 |
Genel |
gibi sıcak |
as warm as s.
|
|
276 |
Genel |
kavurucu sıcak |
baking-hot s.
|
|
277 |
Genel |
çok sıcak |
baking-hot s.
|
|
278 |
Genel |
sıcak preslenmiş |
hot-pressed s.
|
|
279 |
Genel |
bunaltıcı derecede sıcak |
blistering s.
|
|
280 |
Genel |
kaynar derecede sıcak |
scalding hot s.
|
|
281 |
Genel |
çok sıcak |
too hot s.
|
|
282 |
Genel |
fokurdatacak kadar sıcak |
blistery s.
|
|
283 |
Genel |
yüreği sıcak |
warm-hearted s.
|
|
284 |
Genel |
sıcak kanlı |
warm s.
|
|
285 |
Genel |
çok sıcak |
blazing s.
|
|
286 |
Genel |
yazın en sıcak günleri ile ilgili |
canicular s.
|
|
287 |
Genel |
çok rutubetli ve sıcak |
tropical s.
|
|
288 |
Genel |
bir şeyi veya birini aşırı sıcak tutabilen |
ultradry s.
|
|
289 |
Genel |
aşırı sıcak |
ultraheat s.
|
|
290 |
Genel |
aşırı sıcak |
ultrahot s.
|
|
291 |
Genel |
dokununca sıcak hissedilen |
hot to the touch s.
|
|
292 |
Genel |
aşırı sıcak |
extremely hot s.
|
|
293 |
Genel |
el değmeyecek kadar sıcak |
too hot to handle s.
|
|
294 |
Genel |
elle tutulamayacak kadar sıcak |
too hot to handle s.
|
|
295 |
Genel |
el yakacak kadar sıcak |
too hot to handle s.
|
|
296 |
Genel |
dokunulamayacak kadar sıcak |
too hot to handle s.
|
|
297 |
Genel |
(hava) çok sıcak ve kuru |
baking s.
|
|
298 |
Genel |
fırından yeni çıkmış gibi sıcak |
baking hot s.
|
|
299 |
Genel |
(şahsi ilişkide) sıcak, tanıdık ve teklifsiz |
matey s.
|
|
300 |
Genel |
bunaltıcı (sıcak) |
hot s.
|
|
301 |
Genel |
sıcak su ile ilgili |
hydrothermal s.
|
|
302 |
Genel |
sıcak suya ait |
hydrothermal s.
|
|
303 |
Genel |
aşırı sıcak |
burning s.
|
|
304 |
Genel |
sıcak davranmayan |
buttoned-up s.
|
|
305 |
Genel |
sıcak ve nemli |
heavy s.
|
|
306 |
Genel |
çok sıcak |
ignite [obsolete] s.
|
|
307 |
Genel |
sıcak ve nemli |
oppressive s.
|
|
308 |
Genel |
aşırı sıcak |
overhot s.
|
|
309 |
Genel |
son derece sıcak |
roasting s.
|
|
310 |
Genel |
çok sıcak |
roasting s.
|
|
311 |
Genel |
(yiyecek) çok sıcak ve acı |
incendiary s.
|
|
312 |
Genel |
aşırı derecede sıcak |
fervent s.
|
|
313 |
Genel |
sıcak ve nemli |
hot and moist s.
|
|
314 |
Genel |
kavurucu derecede sıcak |
fiery s.
|
|
315 |
Genel |
son derece sıcak |
seething s.
|
|
316 |
Genel |
mont veya ceket gerektirmeyecek kadar sıcak olan |
shirt-sleeve s.
|
|
317 |
Genel |
orta derecede sıcak |
slack s.
|
|
318 |
Genel |
çok sıcak |
stifling s.
|
|
319 |
Genel |
yaz gibi sıcak olan |
summer s.
|
|
320 |
Genel |
aşırı sıcak |
superhot s.
|
|
321 |
Genel |
çok sıcak |
superhot s.
|
|
322 |
Genel |
sıcak bakmayan |
unsympathetic s.
|
|
323 |
Genel |
sıcak bir şekilde |
warmly zf.
|
|
324 |
Genel |
sıcak olarak |
hot zf.
|
|
325 |
Genel |
sıcak olarak |
hotly zf.
|
|
326 |
Genel |
oda çok sıcak |
the room is too hot expr.
|
|
327 |
Genel |
sıcak su yok |
there is no hot water expr.
|
|
328 |
Genel |
sıcak su akmıyor |
there is no hot water expr.
|
|
329 |
Genel |
sıcak su yok |
there's no hot water expr.
|
|
330 |
Genel |
sıcak su akmıyor |
there's no hot water expr.
|
|
331 |
Genel |
sıcak hava |
wa (warm air) kısalt.
|
|
332 |
Genel |
sıcak ve soğuk (su) |
h and c (hot and cold) kısalt.
|
|
333 |
Genel |
sıcak ve soğuk (su) |
h. & c. (hot and cold) kısalt.
|
|
Phrasals |
|
334 |
Öbek Fiiller |
belli bir şekilde (sıcak, soğuk vb) karşılamak |
greet with f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
sıcak bakmak |
lean towards f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye sıcak bakmak |
incline toward someone or something f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
birine çok cana yakın/sıcak davranmak |
buddy up to someone f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
sıcak yaklaşmak |
cotton up f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
sıcak olmak |
heat up f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
'-e sıcak bakmak |
incline toward f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) olumlu/sıcak bakmak |
lean toward (someone or something) f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
yapmaya olumlu/sıcak bakmak |
lean toward doing f.
|
|
Phrases |
|
343 |
İfadeler |
yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı |
dry and hot in summers warm and rainy in winters i.
|
|
344 |
İfadeler |
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı |
dry and hot in summers cold and snowy in winters i.
|
|
345 |
İfadeler |
(sıcak camı) üfleme borusundan düşürmek |
crack off f.
|
|
346 |
İfadeler |
(bir şeyin) en sıcak zamanında |
in the heat of (something) expr.
|
|
Proverb |
|
347 |
Atasözü |
mart soğuk başlar ama sıcak biter |
march comes in like a lion and goes out like a lamb
|
|
348 |
Atasözü |
eli soğuk olanın kalbi sıcak olur |
cold hands warm heart
|
|
349 |
Atasözü |
mart soğuk başlar ama sıcak biter |
in like a lion, out like a lamb
|
|
Colloquial |
|
350 |
Konuşma Dili |
hamam gibi sıcak yer |
turkish bath i.
|
|
351 |
Konuşma Dili |
sıcak ev ortamı |
cozy home atmosphere i.
|
|
352 |
Konuşma Dili |
sıcak ev ortamı |
cosy home environment i.
|
|
353 |
Konuşma Dili |
sıcak karşılama |
cordial welcome i.
|
|
354 |
Konuşma Dili |
sıcak ev ortamı |
cozy home environment i.
|
|
355 |
Konuşma Dili |
sıcak ev ortamı |
warm home environment i.
|
|
356 |
Konuşma Dili |
yazın en sıcak günleri |
dog days of summer i.
|
|
357 |
Konuşma Dili |
çok sıcak/güneşli bir gün |
sizzler i.
|
|
358 |
Konuşma Dili |
kavurucu sıcak |
scorching hot i.
|
|
359 |
Konuşma Dili |
yakıcı sıcak |
scorching hot i.
|
|
360 |
Konuşma Dili |
aşırı sıcak |
scorching hot i.
|
|
361 |
Konuşma Dili |
düşünebileceğinden daha (sıcak, hızlı) olmak |
be as (something) as all get-out f.
|
|
362 |
Konuşma Dili |
inanamayacağın kadar (sıcak, hızlı) olmak |
be as (something) as all get-out f.
|
|
363 |
Konuşma Dili |
son derece (sıcak, hızlı) olmak |
be as (something) as all get-out f.
|
|
364 |
Konuşma Dili |
yapmaya sıcak bakmamak/isteksiz olmak |
be ill-disposed to doing f.
|
|
365 |
Konuşma Dili |
daha sıcak ve samimi göstermek |
cozy f.
|
|
366 |
Konuşma Dili |
çok sıcak olmak |
sizzle f.
|
|
367 |
Konuşma Dili |
çok sıcak |
piping hot s.
|
|
368 |
Konuşma Dili |
-e sıcak bakmayan |
down on s.
|
|
369 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye sıcak bakmayan |
down on someone or something s.
|
|
370 |
Konuşma Dili |
bugün çok sıcak |
today it is very hot expr.
|
|
371 |
Konuşma Dili |
bugün hava çok sıcak |
today it is very hot expr.
|
|
372 |
Konuşma Dili |
sıcak haber |
this just in expr.
|
|
373 |
Konuşma Dili |
çok sıcak değil mi? |
hot enough for you? exclam.
|
|
374 |
Konuşma Dili |
yeterince sıcak mı? |
hot enough for you? exclam.
|
|
375 |
Konuşma Dili |
yeterince sıcak değil mi? |
hot enough for you? exclam.
|
|
Idioms |
|
376 |
Deyim |
güneş kadar sıcak |
as hot as the sun i.
|
|
377 |
Deyim |
yazın en sıcak günleri |
the dog days i.
|
|
378 |
Deyim |
sıcak karşılama |
welcoming mat i.
|
|
379 |
Deyim |
ne çok sıcak ne çok soğuk |
(one's) comfort zone i.
|
|
380 |
Deyim |
sıcak hat |
a hot line (to somebody) i.
|
|
381 |
Deyim |
genellikle 3 temmuzla 11 ağustos arasında yaşanan yazın en sıcak akşamüstü |
dog day afternoon i.
|
|
382 |
Deyim |
yazın en sıcak akşamüstü |
dog day afternoon i.
|
|
383 |
Deyim |
sıcak yaklaşmak |
human touch i.
|
|
384 |
Deyim |
sıcak ilgi |
tender love and care i.
|
|
385 |
Deyim |
sıcak kalp |
warm heart i.
|
|
386 |
Deyim |
eli sıcak olmak |
have a hot hand f.
|
|
387 |
Deyim |
bir şeye [pek] sıcak bakmamak/yaklaşmamak |
not take kindly to something f.
|
|
388 |
Deyim |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
welcome somebody with open arms f.
|
|
389 |
Deyim |
birini sıcak karşılamak |
give someone the glad hand f.
|
|
390 |
Deyim |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet somebody with open arms f.
|
|
391 |
Deyim |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet with open arms f.
|
|
392 |
Deyim |
bir şeyi sıcak karşılamamak |
not take kindly to something f.
|
|
393 |
Deyim |
bir şeyi yapmaya sıcak bakmamak/isteksiz olmak |
ill-disposed to doing something f.
|
|
394 |
Deyim |
sıcak davranmak |
be all sweetness and light f.
|
|
395 |
Deyim |
sıcak bakmak |
open up to something f.
|
|
396 |
Deyim |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak davranmak |
be as nice as pie f.
|
|
397 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
give the glad hand f.
|
|
398 |
Deyim |
(birisiyle) sıcak bir ilişki kurmak |
cut ice with (someone) f.
|
|
399 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for one) f.
|
|
400 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for somebody) f.
|
|
401 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
put out the welcome mat (for somebody) f.
|
|
402 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
roll out the welcome mat (for somebody) f.
|
|
403 |
Deyim |
elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak |
be spoon-fed f.
|
|
404 |
Deyim |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) f.
|
|
405 |
Deyim |
birine/bir şeye sıcak bakmak |
look kindly on somebody/something f.
|
|
406 |
Deyim |
birine/bir şeye sıcak bakmak |
look kindly upon somebody/something f.
|
|
407 |
Deyim |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) f.
|
|
408 |
Deyim |
sıcak davranmakla soğuk davranmak arasında gidip gelmek |
be hot and cold f.
|
|
409 |
Deyim |
(birinin) elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak |
give (one) an easy ride f.
|
|
410 |
Deyim |
(yapmacık/göstermelik şekilde) sıcak karşılanmak |
get the glad hand f.
|
|
411 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
give (one) the glad hand f.
|
|
412 |
Deyim |
birine kibar/sıcak davranmak |
give someone the time of day f.
|
|
413 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet (someone or something) with open arms f.
|
|
414 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f.
|
|
415 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
put out the welcome mat (for somebody) [us] f.
|
|
416 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f.
|
|
417 |
Deyim |
birini/bir şeyi sıcak karşılamamak |
not take kindly to somebody/something f.
|
|
418 |
Deyim |
birine/bir şeye sıcak bakmamak/yaklaşmamak |
not take kindly to somebody/something f.
|
|
419 |
Deyim |
(bir şeyi) sıcak karşılamak |
receive (something) with open arms f.
|
|
420 |
Deyim |
sıcak bakmak |
take kindly to f.
|
|
421 |
Deyim |
çok sıcak (yemek) |
piping hot s.
|
|
422 |
Deyim |
çok sıcak |
hotter than a two-dollar pistol s.
|
|
423 |
Deyim |
el değmeyecek kadar sıcak |
hotter than a two-dollar pistol s.
|
|
424 |
Deyim |
el yakacak kadar sıcak |
hotter than a two-dollar pistol s.
|
|
425 |
Deyim |
çok sıcak |
hot as fire s.
|
|
426 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
hot as fire s.
|
|
427 |
Deyim |
çok sıcak |
hot as hell s.
|
|
428 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
hot as hell s.
|
|
429 |
Deyim |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak |
nice as pie s.
|
|
430 |
Deyim |
sıcak ve rahat |
warm as toast s.
|
|
431 |
Deyim |
aşırı sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
432 |
Deyim |
bağrında (ailesinin vb) sıcak kollarında |
in the bosom of somebody expr.
|
|
433 |
Deyim |
çok ama çok sıcak |
boiling hot expr.
|
|
434 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
as hot as blazes expr.
|
|
435 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
as hot as blazes expr.
|
|
436 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
hot as blazes expr.
|
|
437 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
hot as blazes expr.
|
|
438 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
as hot as hades expr.
|
|
439 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
as hot as hades expr.
|
|
440 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
hot as hades expr.
|
|
441 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
hot as hades expr.
|
|
442 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
hot as highway blacktop expr.
|
|
443 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
hot as highway blacktop expr.
|
|
444 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
445 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
446 |
Deyim |
çok sıcak |
like the black hole of calcutta expr.
|
|
447 |
Deyim |
çok sıcak |
as hot as hell expr.
|
|
448 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
as hot as hell expr.
|
|
449 |
Deyim |
cehennem kadar sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
450 |
Deyim |
cehennem gibi sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
451 |
Deyim |
çok sıcak |
hot enough to burn a polar bear's butt expr.
|
|
452 |
Deyim |
çok sıcak |
as hot as fire expr.
|
|
453 |
Deyim |
olabildiğince/son derece sıcak |
as hot as all get out expr.
|
|
454 |
Deyim |
kavurucu sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
455 |
Deyim |
yakıcı sıcak |
as hot as highway blacktop expr.
|
|
456 |
Deyim |
bir sıcak bir soğuk |
hot and cold expr.
|
|
457 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) sıcak, güvenli, rahat kollarında |
in the bosom of (someone or something) expr.
|
|
458 |
Deyim |
bir şeyin sıcak, güvenli, rahat kollarında |
in the bosom of something expr.
|
|
459 |
Deyim |
'-in en sıcak zamanında/anında |
in the heat of expr.
|
|
Speaking |
|
460 |
Konuşma |
kendini sıcak tut |
stay warm ünl.
|
|
461 |
Konuşma |
burada hava çok sıcak |
it's so hot here expr.
|
|
462 |
Konuşma |
burada hava çok sıcak |
it's very hot here expr.
|
|
463 |
Konuşma |
burası sıcak |
it is hot here expr.
|
|
464 |
Konuşma |
bugün hava sıcak |
it is hot today expr.
|
|
465 |
Konuşma |
burası güneşli ve sıcak |
it's sunny and hot here expr.
|
|
466 |
Konuşma |
burası her zaman böyle sıcak mıdır? |
is it always this hot in here? expr.
|
|
467 |
Konuşma |
bugün hava sıcak değil |
it's not hot today expr.
|
|
468 |
Konuşma |
burası her zaman böyle sıcak mı olur? |
is it always this hot in here? expr.
|
|
469 |
Konuşma |
burası çok sıcak pencereyi açar mısın? |
it's too hot in here can you open the window? expr.
|
|
470 |
Konuşma |
çok sıcak bir gündü |
it was a very hot day expr.
|
|
471 |
Konuşma |
dışarısı çok sıcak |
it's very hot outside expr.
|
|
472 |
Konuşma |
çok sıcak bir öğleden sonraydı |
it was a very hot afternoon expr.
|
|
473 |
Konuşma |
dışarısı çok sıcak |
it's so hot outside expr.
|
|
474 |
Konuşma |
hep bu kadar sıcak mıdır burası? |
is it always this hot here? expr.
|
|
475 |
Konuşma |
hava çok sıcak |
the weather is too hot expr.
|
|
476 |
Konuşma |
hep bu kadar sıcak mı burası? |
is it always this hot here? expr.
|
|
477 |
Konuşma |
hava sıcak mı? |
is the weather hot? expr.
|
|
478 |
Konuşma |
odan çok sıcak |
your room is very hot expr.
|
|
479 |
Konuşma |
sıcak tut |
stay warm expr.
|
|
480 |
Konuşma |
sıcak karşılaman için teşekkür ederim |
thanks for your warm welcome expr.
|
|
481 |
Konuşma |
vücudunu sıcak tutmalısın |
you have to keep your body warm expr.
|
|
482 |
Konuşma |
vücudunu sıcak tutmalısın |
you should keep your body warm expr.
|
|
483 |
Konuşma |
vücudunuzu sıcak tutun |
keep your body warm expr.
|
|
484 |
Konuşma |
vücudunu sıcak tut |
keep your body warm expr.
|
|
485 |
Konuşma |
vücudunuzu sıcak tutunuz |
keep your body warm expr.
|
|
486 |
Konuşma |
çok sıcak değil mi? |
(is it) hot enough for you? expr.
|
|
487 |
Konuşma |
yeterince sıcak mı? |
(is it) hot enough for you? expr.
|
|
488 |
Konuşma |
yeterince sıcak değil mi? |
(is it) hot enough for you? expr.
|
|
489 |
Konuşma |
boğazını sıcak tut |
keep your throat warm expr.
|
|
Trade/Economic |
|
490 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak sermaye |
capital inflow i.
|
|
491 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak çalışma izni |
hot work permit i.
|
|
492 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak masa |
hot desk i.
|
|
493 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak çalışma müsaadesi |
hot work permit i.
|
|
494 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak para akışı |
hot money flow i.
|
|
495 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak para |
hot money i.
|
|
496 |
Ticaret/Ekonomi |
sıcak yiyecek ve içecek satan seyyar minibüs |
pie cart [new zealand] i.
|
|
Law |
|
497 |
Hukuk |
sıcak takip |
hot pursuit i.
|
|
Politics |
|
498 |
Siyasal |
rusların sıcak denizlere inme hayali |
russian/soviet desire to gain access to the warm waters i.
|
|
499 |
Siyasal |
sıcak savaş |
hot war i.
|
|
500 |
Siyasal |
sıcak çatışma |
hot conflict i.
|
|