leap - Türkisch Englisch Wörterbuch

leap

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "leap" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 52 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
leap n. sıçrama
I think that the major leap forward will take place when the public health programme is up and running.
Bence ileriye doğru büyük sıçrama, halk sağlığı programı hazır ve çalışır hale geldiğinde gerçekleşecektir.

More Sentences
leap n. atılım
The setting up of the International Criminal Court is of course a quantum leap in the struggle for human rights.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurulması elbette insan hakları mücadelesinde muazzam bir atılımdır.

More Sentences
leap v. atlamak
The fastest way to heaven is a leap into a deep abyss.
Cennete giden en hızlı yol derin bir uçuruma atlamaktır.

More Sentences
leap v. sıçramak
She leaped from her chair.
Sandalyesinden sıçradı.

More Sentences
General
leap v. atılmak
This really is a great leap forward in terms of clarity and democratisation.
Bu gerçekten de açıklık ve demokratikleşme açısından ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır.

More Sentences
leap v. hoplamak
She leaped for joy.
O, sevinçten hopladı.

More Sentences
leap v. fırlamak
Tom leaped to his feet.
Tom ayağa fırladı.

More Sentences
Technical
leap v. sıçramak
She leaped from her chair.
Sandalyesinden sıçradı.

More Sentences
Common Usage
leap n. sıçrayış
leap v. sıçratmak
General
leap n. fırlayış
leap n. atlayış
leap n. atlanılan yer
leap n. atlanılan uzaklık
leap n. sekme
leap n. atlama
leap n. zıplama
leap n. hamle
leap n. atlama mesafesi
leap n. sıçrama mesafesi
leap n. üzerinden atlanılan yer
leap n. fırlama
leap n. yükselme
leap n. ani yükseliş
leap n. ani artış
leap n. şelalede balıkların sıçrayabileceği kısım
leap n. nehrin aniden seviyesinin azalması
leap n. ani geçiş
leap n. ani değişiklik
leap n. çiftleşme
leap n. bir saniyeden uzun süren melodik hareket
leap v. üzerinden atlamak
leap v. fırlatmak
leap v. zıplamak
leap v. sekmek
leap v. (acele sonuca) varmak
leap v. aşmak
leap v. geçmek
leap v. zıplatmak
leap v. hoplatmak
leap v. atlatmak
leap v. (at) dişi ata binmek
leap v. (erkek hayvan) (dişi hayvan ile) çiftleşmek
leap v. (bir işe, etkinliğe) büyük bir istekle girişmek
leap v. hoplayıp zıplayarak dans etmek
leap v. havaya sıçramak
leap v. kalbi çarpmak
leap v. aniden geçmek
leap v. aniden ve hızla artmak
leap v. çiftleşmek
Irregular Verb
leap v. leaped/leapt - leaped/leapt
Geography
leap n. irlanda'da yerleşim yeri

Bedeutungen, die der Begriff "leap" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 162 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
leap year n. artık yıl
How many days does a leap year have?
Bir artık yılda kaç gün vardır?

More Sentences
leap of faith n. inanç sıçraması
They took a leap of faith.
Bir inanç sıçraması yaptılar.

More Sentences
leap up v. fırlamak
Tom Thumb leaped up, took a big bite from the first plate, and broke his tooth.
Parmak Çocuk ayağa fırladı, ilk tabaktan büyük bir ısırık aldı ve dişini kırdı.

More Sentences
leap out v. dışarı fırlamak
Tom leapt out of bed.
Tom yataktan dışarı fırladı.

More Sentences
leap for joy v. sevinçten havalara uçmak
Tom leapt for joy.
Tom sevinçten havalara uçtu.

More Sentences
leap at v. atlamak
Tom leaped at Mary and tried to strangle her.
Tom Mary'nin üzerine atladı ve onu boğmaya çalıştı.

More Sentences
leap over v. üzerinden atlamak
Ken leapt over the wall.
Ken duvarın üzerinden atladı.

More Sentences
Phrasals
leap forward v. sıçrama yapmak
The nature of the summit took a qualitative leap forwards.
Zirvenin niteliği ileriye doğru niteliksel bir sıçrama yaptı.

More Sentences
Idioms
leap at v. atlamak
Tom leaped at Mary and tried to strangle her.
Tom Mary'nin üzerine atladı ve onu boğmaya çalıştı.

More Sentences
leap for joy v. sevinçten zıplamak
Tom leapt for joy.
Tom sevinçten zıpladı.

More Sentences
Trade/Economic
leap year n. artık yıl
How many days does a leap year have?
Bir artık yılda kaç gün vardır?

More Sentences
Physics
quantum leap n. kuantum sıçraması
These are areas in which the EU has taken a quantum leap forward by swiftly adopting the necessary legal acts.
Bunlar, AB'nin gerekli yasal düzenlemeleri hızla kabul ederek ileriye doğru bir kuantum sıçraması yaptığı alanlardır.

More Sentences
General
quantum leap n. önemli bir atılım
leap year n. artık sene
leap day n. artıkgün
leap year n. artıkyıl
leap year n. ekliyıl
leap in the dark n. tehlikeli girişim
leap year n. dört yılda bir gelen ve 366 gün olan yıl
leap in the dark n. sonu belirsiz iş
leap-frog n. oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu
leap-year day n. artıkgün
leap day n. artık gün
leap day n. 29 şubat
leap of faith n. inanılan bir şeyden vazgeçip ona zıt başka bir şeye inanabilme
big leap n. büyük sıçrama
leap year n. sene-i kebise
leap [dialect] [uk] n. balık tuzağı
leap [dialect] [uk] n. balık ağı
leap [dialect] [uk] n. anız sepeti
leap-frog n. birdirbir (oyunu)
leap off v. yüksekten atlamak
leap over v. yüksekten atlamak
leap to the eye v. göze çarpmak
leap something over something v. atlatmak
leap up v. sıçramak
leap out v. göze çarpmak
leap at v. havada kapmak
leap in action v. meydana atılmak
leap out of the bed v. yataktan kalkmak
leap forward v. ileri doğru zıplamak
leap down from the stage v. (zıplayarak) sahneden aşağıya inmek
leap out of a window v. pencereden atlamak
leap (at) v. paldır küldür yapmak
leap (at) v. üstüne atlamak
Phrasals
leap forward v. atılım yapmak
leap forward v. büyük aşama kaydetmek
leap forward v. ilerlemek
leap forward v. ileri doğru sıçramak
leap forward v. ileri atılmak
leap forward v. öne doğru sıçramak
leap at v. sıçramak
leap at v. zıplamak
leap in v. -e atılmak
leap in v. -e atlamak
leap in v. -e zıplamak
leap in v. devam eden bir şeye dahil olmak
leap in v. aradan girmek
leap in v. müdahil olmak
leap in v. sonradan dahil olmak
leap at someone or something v. birinin/bir şeyin üstüne atlamak
leap at someone or something v. birinin/bir şeyin üstüne zıplamak
leap at someone or something v. birini/bir şeyi havada kapmak
leap down v. zıplayıp/hoplayıp inmek
leap down v. aşağı zıplamak/hoplamak
leap down v. atlayıp inmek
leap down v. aşağı atlamak
leap from (something) to (something) v. (bir şeyden bir şeye) zıplamak/hoplamak
leap from (something) to (something) v. (bir şeyden bir şeye) atlamak
leap from (something) to (something) v. (bir şeyden aşağıdaki bir şeye) hoplamak/atlamak
leap from (something) to (something) v. (bir şeyden) aşağı (bir şeye) atlamak
Phrases
that's one small step for man one giant leap for mankind expr. benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım
one small step for a man one giant leap for mankind expr. benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım
Proverb
look before you leap yapmadan önce iyice düşün!
look before you leap bin düşün bir söyle
look before you leap iki ölç bir biç
Colloquial
leap in the dark n. riskli girişim
a leap in the dark n. riskli girişim
a leap in the dark n. sonucundan emin olunmayan girişim
leap in the dark n. tehlikeli iş
a leap in the dark n. tehlikeli hamle
leap out v. birden önüne çıkmak
leap out v. birden ortaya çıkmak
leap out v. pat diye önüne çıkmak
a leap in the dark expr. karanlıkta atılan adım
Idioms
a quantum leap n. büyük bir gelişme
a quantum leap n. çok önemli bir gelişme
a leap in the dark n. körü körüne atılma
leap out of one's skin v. aklı başından gitmek
leap to conclusions v. alelacele fikir beyan etmek
leap to conclusions v. anlamadan hüküm vermek
leap to conclusions v. anlamadan yargıda bulunmak
leap to mind v. bir anda akla gelmek
leap up v. coşmak
leap up v. hareketlenmek
leap at the opportunity to do something v. fırsata balıklama atlamak
leap at v. havada kapmak
leap at the chance to do something v. fırsata balıklama atlamak
leap at the opportunity v. fırsata balıklama atlamak
leap at v. hazır olmak
leap at the chance v. fırsata balıklama atlamak
leap up v. oturduğu yerden sıçramak
take the leap v. şansını denemek
leap at the opportunity to do something v. sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
leap at the chance to do something v. sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
leap up v. üstüne sıçramak
leap to conclusions v. yeterince bilmeden/düşünmeden hemen bir sonuca/karara varmak
leap to mind v. (birdenbire) hatırlamak
leap at v. üzerine atlamak
take a leap of faith v. (bir düşünceyi benimsemek için) gözünü karartmak
leap up v. üzerinde sıçramak
leap up v. yerinden fırlamak
leap off the deep end v. kafayı yemek
leap off the deep end v. balatayı sıyırmak
leap off the deep end v. keçileri kaçırmak
leap off the deep end v. çıldırmak
leap off the deep end v. deliye dönmek
leap off the deep end v. kafayı üşütmek
leap off the deep end v. önünü arkasını düşünmeden bir işe atılmak
leap off the deep end v. ye herrü ya merrü diye başlamak
leap to (one's) defense v. araya girip (birini) savunmak
leap to (one's) defense v. (birisinin) avukatlığını yapmak
leap to (one's) defense v. (birini) savunmak üzere atılmak
leap off the deep end v. deliye dönmek
leap off the deep end v. çıldırmak
leap off the deep end v. aklını kaçırmak
leap off the deep end v. öfkelenmek
leap off the deep end v. kendini/aklını kaybetmek
leap off the deep end v. çılgına dönmek
leap off the deep end v. şalteri/sigortası atmak
leap off the deep end v. kan beynine sıçramak
leap off the deep end v. sinirleri zıplamak
leap off the deep end v. karmaşık/zor bir işe bodoslama girmek/dalmak
leap off the deep end v. karmaşık/zor bir işin altına düşünmeden girmek
leap off the deep end v. karmaşık/zor bir işe hemen dalmak
leap off the deep end v. karmaşık/zor bir işe tek başına atlamak
leap to (one's) feet v. bir anda ayağa kalkmak
leap to (one's) feet v. ayaklarının üstüne fırlamak
leap to (one's) feet v. ayağa fırlamak
leap to (one's) feet v. ayağa zıplamak
leap on the bandwagon v. iyi gün dostu olmak
leap on the bandwagon v. çıkar için kazananın yanında yer almak
leap on the bandwagon v. galip geleceği anlaşılan tarafa katılmak
leap clear (of something) v. sıçrayıp/atlayıp (bir şeyin önünden) çekilmek
leap clear (of something) v. sekip/zıplayıp (bir şeyin önünden) çekilmek
leap to (someone's) mind v. (birinin) aklına gelmek
make a leap of faith v. (bir düşünceyi benimsemek için) gözünü karartmak
Speaking
look before you leap expr. iyi düşün sonra giriş
Trade/Economic
leap day n. artık gün
sales leap n. satış fırlaması
leap in the dark n. tehlikeli iş
Law
leap year n. kebise sene
Politics
great leap forward n. büyük ileri atılım
great leap forward n. çin halk cumhuriyeti'nin ekonomik sorunları çözmek için 1959-60'ta yürüttüğü emek yoğun sanayileşme projesi
Technical
crippled leap-frog test n. topal kurbağa sıçrayışı denemesi
Computer
leap second n. artık saniye
Marine
leap frog method n. sonlu elemanlar çözümünde kullanılan bir yöntem
Astronomy
leap year n. artıkyıl
leap year n. ekliyıl
Fishery
salmon leap n. balık merdiveni
salmon leap n. balık geçidi
salmon leap n. balık savağı