önü - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

önü



Bedeutungen von dem Begriff "önü" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
önü in front of adj.
Military
önü scud n.

Bedeutungen, die der Begriff "önü" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 131 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sahne önü downstage n.
perde önü proscenium n.
bina önü güvenliği the security of the main entrance area of the building n.
önü açık ufak göz (yazıhanede/dolapta) cubbyhole n.
önü açık giysi wraparound n.
önü dört direkli bina tetrastyle n.
kapı önü doorstep n.
mağaza önü storefront n.
mağaza önü shopfront n.
bina önü gezi meydanı esplanade n.
ucu/önü açık terlik slide n.
önü açık ufak göz (yazıhanede/dolapta) cubby-hole n.
önü/burnu açık sandalet open toe sandal n.
önü bahçeli ev house with front garden n.
aynanın önü front of the mirror n.
kamera önü oyunculuğu on-camera acting n.
önü tek arkası iki katlı ev camelback n.
önü alınamaz şey wildfire n.
önü açık dönem blue sky n.
önü açık durum blue sky n.
önü cephesi açık çiftlik yapısı linhay [dialect] n.
önü kalkık şapka cock-up n.
at nalının önü veya yanındaki yukarı doğru çıkıntı clip n.
giysilerin altına ayrı parça olarak giyilip gömlek önü veya yakasına benzeyen giysi shirt front n.
giysilerin altına ayrı parça olarak giyilip gömlek önü veya yakasına benzeyen giysi shirtfront n.
(tiyatro salonunda) sahne önü ile arka duvar arasındaki kısım stagehouse n.
(teniste) el önü forehand n.
(ev) önü açık olmak (house) have an open view v.
önü tıkanmak be stonewalled v.
önü alınmamış unchecked adj.
yolu/önü kesilebilen interceptable adj.
önü alınmamış undamped adj.
önü geniş ve dik olan bluff adj.
önü dışa doğru kavisli bowfront adj.
önü arkasından daha kısa (etek) high-low adj.
önü arkasında reverse adj.
(kadın montu) önü açık clutch adj.
önü alınamaz uncontrollable adj.
el önü vuruşu ile forehand adv.
el önü vuruşu ile forehanded adv.
Phrasals
önü kapanmak go in v.
önü (bir yere/bir şeye) dönük olmak point toward (someone or something) v.
önü (bir yere/bir şeye) bakmak point toward (someone or something) v.
önü (bir yere/bir şeye) döndürmek point toward (someone or something) v.
önü (bir yere/bir şeye) baktırmak point toward (someone or something) v.
Colloquial
arkası uzun, önü ve yanları kısa saç, tepesi kısa arkası uzun saç modeli mullet n.
önü sert frak gömleği boiled shirt n.
işçi sınıfının sembolü olarak da görülen önü siperli başlık cloth cap n.
Idioms
önü açık kimse veya şey a grain of mustard seed n.
sorunların önü alınamayacak şekilde çıkmaya devam etmesi whack-a-mole n.
önü/yolu açık olmak be wide open v.
önü bomboş olmak be wide open v.
satışların/işin önü kesilmek be put out of business v.
kamera önü on camera adv.
kamera önü on camera adv.
(birinin) önü açık (one) has a bright future ahead (of one) expr.
önü çeken in the van [uk] expr.
(bir şeyde) önü çeken in the van of (something) expr.
Trade/Economic
dükkanın önü shopfront n.
mağazanın önü shopfront n.
mağazanın önü storefront n.
Technical
çatlak önü crack front n.
kapalı kazan önü sistemi closed stokehold n.
kompartıman pencere önü ayar kolu compartment regulator (under the window) n.
önü açık pres open front press n.
satır önü boşluğu front porch n.
etriye önü kaplaması hood n.
Television
satır önü boşluğu front porch n.
Textile
eteğin arasından dekoratif astar görünecek şekilde önü açık dikilmiş kadın elbisesi redingote n.
gömleğin önü shirt front n.
önü yukarı kalkmış şapka cock–up n.
önü yukarı kalkmış şapka cockup n.
önü vücudu sararak kapatılan kuşaklı hırka ballet-wrap cardigan n.
önü kısa bele kadar gelen siyah kısa ceket eton jacket n.
önü düğmeli ve yakasız örgü gömlek henley n.
önü kapatılan kıyafetlerin vücuda sıkıca oturmasını sağlayan dikiş açıklığı placket n.
(ayakkabı) önü geniş ve yuvarlak hoofed adj.
Architecture
kapı önü drecksill [dialect] n.
önü sütunlu bina prostyle n.
önü sütunlu tapmak prostyle v.
Construction
pencere önü sekisi window seat n.
Automotive
aracın önü front of vehicle n.
pim yuvası önü boşaltılmış çelik segman segment strip piston with ring n.
pim yuvası önü boşaltılmış piston segment strip piston n.
önü alçaltmak dump v.
(araba) önü uzun long-nosed adj.
Aeronautic
hangar önü apron n.
Marine
geminin önü hawse n.
pruva önü pozisyonu hawse n.
Mining
fırının önü breast n.
Medical
diz önü ağrısı anterior knee pain n.
Anatomy
rolando önü kıvrımı precentral gyrus n.
(omurgalılarda) üst çenede maksiller kemiklerin önü ve arasında yer alan iki kemikten her biri premaxilla n.
burnun önü praenasal adj.
burun bölgesinin önü praenasal adj.
pubis önü ile ilgili prepubic adj.
pubis önü ile ilgili prepubian adj.
Zoology
önü ve arkası içbükey olan amphicoelous adj.
önü ve arkası içbükey olan amphicelous adj.
önü ve arkası içbükey olan amphycoelous adj.
Linguistics
dil önü front n.
History
eskiden eton koleji öğrencilerinin giydiği önü açık, arkası v şeklinde siyah ceket eton jacket n.
(özellikle şövalyelerin giydiği) önü kısa arkası uzun kolsuz bir tunik cyclas n.
Religious
(katolik kilisesi'nde) önü keman şeklinde olan kolsuz papaz cübbesi fiddle-back n.
Geography
delta önü prodelta n.
delta önü delta-front n.
Geology
ayrışma önü weathering front n.
delta önü delta front n.
Military
akıcı alev önü convective flame front n.
sosyal etkinliklerde veya hizmet sırasında giyilen, belin hemen altında biten ve önü açık şekilde yelekle veya kuşakla giyilen yarı resmi kuyruksuz bir erkek ceketi mess jacket n.
sosyal etkinliklerde veya hizmet sırasında giyilen, belin hemen altında biten ve önü açık şekilde yelekle veya kuşakla giyilen yarı resmi kuyruksuz bir erkek ceketi monkey jacket n.
sosyal etkinliklerde veya hizmet sırasında giyilen, belin hemen altında biten ve önü açık şekilde yelekle veya kuşakla giyilen yarı resmi kuyruksuz bir erkek ceketi shell jacket n.
askeri düzenin önü head n.
askeri alayın önü head n.
Sport
defansif kale önü oyuncusu (avustralya futbolu) back pocket n.
ofansif kale önü oyuncusu (avustralya futbolu) forward pocket n.
el önü vuruşların yapıldığı taraf forehand n.
(tenis, badminton ve duvar tenisinde) el önü vuruşu yapılan taraftan verilen sert ve düz karşılık forehand drive n.
el önü ile vuruş yapmak forehand v.
el önü ile yapılan (vuruş) forehand adj.
el önü ile yapılan (vuruş) forehanded adj.
Tennis
teniste el-önü vuruş forehand n.
Art
sahne önü proscenium n.
Music
sahnenin perde önü bölümü apron n.
sahnenin perde önü bölümü apron stage n.
Theatre
perde önü forestage n.
sahne önü dip n.
Entomology
abd'ye özgü kanatlarının önü beyaz-kahverengi ve arkası sarı olan birçok küçük gececil güveden biri wood nymph n.
Slang
önü arkasında arse about face [uk/australia] adj.
Theater
sahne önü değiştirilirken sahne arkasına çekilen perde olio n.
teleskopik bir boruya monte edilerek veya çıtaya asılarak kullanılan, önü açık metal bir kutu içinde 1000 wattlık bir ampulden oluşan bir ışık olivet n.